Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Aralık 2023 Pazar

Josan Thorn’u Sevmek//Ella Maise Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Şu an öyle hasta ve bitkin bir şekilde yorum yapıyorum ki inşallah yorumu yazabilirim. :)
Şu grip bir geliyor, sonra gidiyor, kısa sürede geçiyor sonra yine geliyor.
Kendinize dikkat edin, ful vitamin alın tamam mıı :D
Gelelim kitabın yorumuna. Bu kitabın sadece bir yorumunu okuyup ilgimi çekmişti ama çok olumlu bir yorum değildi. Sonra pdf bulunca şans vereyim dedim.
İlk olarak hızlı okunan bir kitap, konuda klişe. Hem abinin arkadaşında hoşlanma var, hem anlaşmalı evlilik var. Yok yok yani ama böyle güzel konuyu neden böyle sonra bitirmiş bu yazar anlamadım gitti.



Çocukluk aşkın bir film yıldızı ve ondan esinlenerek yazdığın kitabın başrolü olmak üzere
Olive Taylor kendini bildi bileli tek bir kişiden hoşlanıyordu. Abisinin en yakın arkadaşı Jason Thorn’u ilk gördüğünde yedi yaşındaydı ve bir gün evleneceklerinden emindi. Ama yıllar sonra beklenmedik bir şey olmuş, Jason kalbini paramparça etmiş, hemen ardından da ailevi sebeplerden ötürü taşınmak zorunda kalmıştı.
Aradan geçen yıllarda onu aklından çıkarmak kolay olabilirdi, tabii Jason Thorn tüm kadınların arzuladığı bir film yıldızı olmasaydı. Olive ise artık çoksatan bir yazardı ve kitabının haklarını satın almak isteyen bir film stüdyosuyla görüşüyordu.
Filmin başrolü olarak Jason’la anlaşıldığında, Olive’in tam olarak küllenmemiş duyguları var gücüyle geri dönecek ve Jason’ın itibarını kurtarmak için yaptıkları anlaşmayla işler iyice sarpa saracaktı.
Olive’in kalbi bu kez daha feci bir şekilde kırılmaktan kurtulabilir miydi?


Olive daha yedi yaşındayken evlerinde kalmayan gelen Jason’a aşık olmuştur. Büyüdükçe ve Jason neredeyse her gün evlerinde olunca aşkı gün geçtikçe daha büyük ve ulaşılmaz olur. Bir gün riskli bir şeyler yaparken aldığı cevap kalbini kırar ve sonrasında Jason başka bir eyalete taşınır.
Yıllar içinde kitap yazarak çok satanlar arasına girince kitabı film olur ve erkek karakteri de Jason oynayacaktır ama bunu sözleşme imzalayacağı gün, hatta o an öğrenir.
Olive’i başta hiç sevmedim, o başta ki tavırlarını okurken cinnet geçirdim resmen. Jason yapışıyor, o kafasını yerden ayıramıyor.
Sonrasında buluşmalarda falan açıldı ama o ilk davranışı -_-
Kitap yazması, onu içselleştirmesi falan çok güzeldi ama, ve babasıyla abisine okutmaması asdfghjklş Ve Jason okuduğu zaman Olive’e anladım neden okutmadığını demesi sdfghjkl
En sondaki yaptığı mantıksızlık ise beni benden aldı. Bunu spoiler olarak yazacağım -_-


Jason’ı sevdim, Olive’e olan davranışları çok tatlıydı ama aşk konusunda çok bir şey anlamadım desem yeridir. Yani bir yerden sonra iş cinselliğe giriyor, sonradan bir şeyler oluyor hop aşıkım ben ya deyip çıkıyor işin işinde. -_-
Jason başta Olive’i arkadaşının kardeşi gibi görüyor tabii ki ama sonradan, yavaş yavaş aşık olmasını ve kıskançlıklarını okumak isterdim. Bir yerde, şöyle azıcık ucundan kıskançlık gösterdiler ama o da battı gitti. 
Kısacası Jason’ı Olive’den daha çok sevdim ama bu karakterinden kusurları vardı. Tam anlamında aşık bir karakteri okusaydık tadından yenmezdi bence.

Kitap aşırı basit bir dille yazıldığı için okuması kolay oldu, zaten ilk başta geçmişe gidiyoruz sonra gelecek ve yaşananları okuyoruz.
Olive’in arkadaşlarından sadece Lucy’yi sevdim ama diğerleri resmen çöptü. Zaten sonradan da ortaya çıkıyor çöplükleri ama yaaa orası bile aşırı saçmaydı be.
Diyorum ya spoiler olarak yazacağım, merak edenler okuyabilir asdfghj
Sonrasında aynı evde eski sevgililerin olması, beraber yaşamaları vs. Lucy’nin erkek arkadaşının ortaya çıkışı. Off yani sırf yazmak için yazılmış olaylar. -_-
Yazarın ilk kitabı büyük ihtimal, okuyanlar ikinci kitabı daha çok sevmiş gibi. O kitabın kadın karakteri ise Lucy ve konusu nefretten aşka. Bu kitabımız abinin arkadaşına olan aşk ve anlaşmalı evlilik olarak gitti. Yazar seriye devam ederse büyük ihtimal yine klişe bir konu seçecek gibi. :D


-Spoiler Başlangıcı-

Şimdi Olive ve Jason’ın ilişkileri aşk olmasa başka türlü devam ediyor. Hem skandalları geçiştirmek hem de evlilik hayatlarını göstermek için bunlar bir mekan açılışına gidiyor ve Olive’in ev arkadaşları Jason’a tuzak hazırlıyor. Sonra Olive Lucy’nin sevgilisinin kazasını öğrenip mekandan ayrılıyor ve Jason’ı orada tek bırakıyor. Aradan saatler geçiyor, Olive ve Jason yan yana gelemiyor ve magazin haberlerinde Jason’ın karısı Olive’i aldattığını duyuruyor.
Olive’de demiyordu ki bu adam daha bir kaç dakika önce beni yiyip bitiriyordu, ne çabuk başka kadınlara sardı falan hooop aile evine gidiyor.
Hem kardeşim sizin aranızda bir sözleşme vardı, aşkınızı itiraf etmemişsiniz neden basıp gidiyorsun. Bu triplerin nedir? Bir de Jason’ın bile suçu yok, senin saçma arkadaşlarının planı. :P
Neyse.
Jason’ın aklı başına gelince olayları öğreniyor, evlerini terk eden Olive’in peşine aile evine gidiyor.
İşte nasıl saçmalık bu, yani bir de okuyun görün. Hop oldu bitti kitap.
Bu kısmı güzel yazsaydı güzel bir kitap olabilir ama değildi. :D

-Spoiler Bittişi-


Kitabı pdf okuduğum iyi oldu, satın alsaydım aşırı üzülürdüm asdfghjk Ama ikinci kitabı almayı düşünüyorum (pdf'de bulurum belki, belli olmaz asdfghj) Çünkü yorumları cidden iyi geldi. Eğer sevmezsem satarım ne olmuş yaa. :D
Bu yorumdan sonra alıp almamak size kalmış canlarım, eğer merak ettim derseniz ikinci el vs bulun derim. Sıfır alınmayı hak etmiyor yani. :/



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntılar^^ 

"Beni kurtarmış olacaksın, Olive."
Peki bu arada bana ne olacaktı? Asıl soru buydu.





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^

9 Aralık 2023 Cumartesi

99 Gün//Katie Cotugno Kitap Yorumu^^

 Herkese Merhaba^^
Normalde bu kitabın yorumunu yapmayı düşünmüyordum, yazmayacağımı taslağı hazırlarken aklıma geldi. Sonra dedim iyi kitapla paylaşıyoruz neden kötüleride paylaşmayalım. :D
Kötü olduğundan diğer yorumlara göre daha kısa tutmayı düşünüyorum.
Kitap ilk çıktığında kapaktan dolayı çok dikkatimi çekmişti, geçen sene kışın Hepsi Burada’da Pegasus Yayınlarının kitapları indirimdeydi, bu kitaplarda onlardan biriydi. Aldık tabii ki. Uzun zamandır kitaplıkta bekleyince hadi okuyayım da çıksın aradan dedim.
Konusunu okuyunca farklı bir şey bekledim, evet farklıydı ve hiç sevmedim. 



1. Gün:
Star Lake’e döndüğüm akşam, Julia Donnelly evime yumurta atınca kimsenin olanları unutmadığını anladım: Patrick’le ilişkimi, ağabeyiyle aramızda geçenlerden sonra nasıl berbat ettiğimi. Tüm aileye nasıl zarar verdiğimi. Şimdi yaz boyunca evde hapis hayatı sürdürmeliyim. 99 gün sonra cezam bitecek ve üniversite için buradan ayrılacağım.
4. Gün:
Arabamın camına iliştirilen ve hiç de hoş olmayan not, Julia’nın olanları hâlâ atlatamadığını gösteriyordu. Bir el omzuma dokunduğunda kavga etmeye hazır bir şekilde arkamı döndüm. Gabe’di. Okuldan eve dönüyordu ve beni gördüğüne sevinmiş gibiydi. “Molly Barlow, ne yaşanmış olursa olsun, dönmene gerçekten çok sevindim.”
12. Gün:
Gabe beni partiye davet etti. Oldukça keyifli vakit geçiriyordum, beni öpmek üzereydi. İşte o an Patrick’i gördüm. Burada karşılaşmayı hiç beklemediğim ve beni asla affetmeyecek Patrick’i.


Molly bir seneden sonra kasabaya döndüğünde çokta iyi karşılanmaz. Çünkü yazar olan annesi bütün sırlarını ortaya çıkarmıştır ve kasabayı terk etmek zorunda kalmıştır.
Şimdi ise üniversiteye gitmek için eve geri dönmüş, 99 günü tamamlamak zorundadır.
Başlarda evden bile çıkmazken zamanlar insan içine çıkıp bir şeyler yapmak ister. İşte bu sırada Gabe ile tekrardan karşılaşır, yaz tatili bitene kadar iş bulur ve geride bıraktıklarıyla arasını düzeltmeye başlar.
Her şey tahmin ettiğinden daha iyi giderken eski aşklar ve acılar gün yüzüne çıkınca işler daha da karışır.
Molly sen nasıl bir karaktersin arkadaş. Eski yaptıklarından ders almadın almadın, neden yine tekrarlıyorsun. Buradan sonra spoiler olarak yazacağım, kitabı okumam derseniz yorumumu okumata devam edin ama diğer türlü burada bırakın.
Şimdi Molly ve Patrick’in ayrılma mevzusunda ikiside haklı, sonuçta ayrıldıktan sonra Molly ve Gabe arasında bir şeyler oluyor. Tamam orada bir aldatma yok ama Gabe Patrick’in abisi. Sorun burada.
Molly kasabaya geliyor, Gabe yardım ediyor ve sonra aralarında olanlar tekrardan alevleniyor ve sevgili oluyorlar. Ya sen eski sevgilinin abisiyle arkadaş ol ama sevgililik nedir ya? Hem de gözüne soka soka. Patrick’in sevgilisi olabilir ama sen hata yaptın, az saygı be.


Gabe için sadece ortada bir kıskançlık var ve Molly’yi bir nevi kullanmış oldu. Sonradan duyguları gerçekti ama yok ya Gabe’de Molly kadar suçlu. Hadi ilk zamanda kıskandın kardeşini, sonradan ne ayak? 
Tamam Patrick’i kıskanıyor falan ama bir nevi Molly Gabe’i aldatıyor ve Patrick, Gabe’e  daha büyük kazığı atıyor.
Hatta dedim Patrick sırf bu ikiliden intikam almak için mi böyle yapıyor ama yok yani.

Patrick başta o kadar hakıydı ki, tamam sonradan da unutmaması ve davranışları haklı olabilir. Hatta bunun için sevgilisinden ayrılmasıda güzeldi ama burada yine Molly’nin saçma hareketlerinden sonra Patrick’te kafayı yedi ve yaptıklarından sonra Gabe’den bir fark göremedim.
Molly aldatmadı, sadece ara verdikleri sırada Patrick’in abisiyle bir şeyler yaşadı ama hem Molly hem de Patrick bir yerden sonra nefret ettikleri şeyleri yaptılar. Hatta son dakikada yaptıklarından sonra “Ama ben öyle düşünmüyordum!” demesi komikti ya. 
Burada yazar saçmalamış, gerçekten.


Kitapta erkeklerin suçu yokmuş gibi kızın üstüne gitmeleri çok saçmaydı. Sonuçta bu hatayı sadece biri değil, ikisi yapıyor ama kitapta tek suçsuz karakter Patrick’in kız arkadaşıydı.
Molly’yi arayıp Patrick ile ayrıldık, beni bıraktı diyor. Molly’de hadi partileyelim diyor ve kafa dağıtmaya gidiyorlar. Hop Patrick Molly’ye mesaj atıyor, bu akıllı kızı kendi acısıyla ve diğer ortak arkadaşıyla bırakıp kızın eski sevgilisinin yanına koşuyor.
Oyyyy yani oyyyyyyy
Diyorum ya kitapta aklı başında, dürüst bir karakter yok. Sadece Patrick’in sevgilisi.
Tam her şey yoluna girmiş derken Patrick ve Molly’nin aldatmaları gerçekleşiyor. Sonra aman yaptık ama kimse duymasın, biz sevgililerimizden de ayrılmayalım ama takılalım moda geçince Patrick dayanamıyor ve her şeyi anlatıyor. Molly bu sefer iki katı dışlanıyor. Hak etti mi evet, ama tek değildi, sadece o dışlanmayı hak etmedi. Aldatmak tek kişiyle olmaz değil mi?


Kitap ihanet, aldatma, kıskançlık vs diye gidiyor. Tabii sevmediğimiz şeylerde(Renkli şeyler diyeyim anlayın). -_-
Kitabın neresinden tutsak elimizde kalıyor. Çok diyalog yoktu, okumakta zorluk çekerim dedim ama aktı gitti. Zaten o yüzden sonunu getirdim kitabı.
Son kısımda sonunda Molly ağzını açıp, bu işi sadece ben mi yaptım dediğinde tamam dedim aferin kıza ama yaptılarını onaylar mı??? Hayır!!!
Sadakatsiz Volkan’dan pek bir farkın yoktu be Molly. Okuduğum en rezil karakterler, en rezil kitaptı. Nokta.



Kitaba Puanım 5/3^^




*3 puan vermemin nedeni paragraf olmasına rağmen kitabın akıcı oluşuydu. Yoksa 2 yani 2!!!
Alıntıda yok zaten, ne çıkacak kitapta, ben ikisinide seviyorum mu? :D




Kısa yorum yazarım dedim ama işin içine spoiler girince uzadı da uzadı. Arada böyle yapayım ya, hoşuma gitti. :D
Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarımda görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^








16 Eylül 2023 Cumartesi

Bay Yanlış Numara//Lynn Painter Kitap Yorumu^

 Herkese merhabalar^^
Yaz bitmeden yazın okunacak kitapları okumaya çalışıyorum bu ara. Bu kitabımızda onlardan biri. Aslında yazın daha sert kitaplar okunmaz mı diye düşünebilirsiniz ama kitaplığın önüne geçtiğimde canım hiç o tarz okumak istemiyor, hep böyle akıcı, romcom kitaplar okumak istiyordu, işte bu kitapta o.
Gardrops hesabımdan çok uyguna almıştım, gelir gelmez okudum diyebilirim. Geçen sene yazarın Filmlerden Daha Güzel kitabını okuyunca böyle minnoş, eğlenceli bir şey bekledim ama farklı bir şey çıktı. :D Kötü anlamda değil ama şaşırdım açıkçası. :D



Çok satan Filmlerden Daha Güzel kitabının yazarı Lynn Painter’ın bu yeni romantik komedisinde, bilinmeyen bir numaradan gelen ateşli bir mesajın anonim bir ilişkiye nasıl dönüştüğüne tanık olacaksınız. Kötü şans, daima Olivia Marshall'ın peşinde olmuştur. Ya da belki de ailesinin düşündüğü gibi her şeyi batıran kişi, bizzat Olivia’nın kendisidir. Ama yanlış numaradan gelen "Üstünde ne var?" mesajı, anonim de olsa, hayatının en ateşli ve en eğlenceli ilişkisine dönüşür. Olivia, bir an için şansın, yüzüne gülmüş olabileceğini düşünür. Colin Beck, Olivia'yı her zaman yakın arkadaşının sinir bozucu küçük kız kardeşi olarak görür. Oliva ise başına gelen talihsiz bir olayın ardından Colin’in evine taşınır. Colin, onun tamamen farklı ve insanın aklını başından alan çekici birine dönüştüğünü fark eder. Haftalardır ateşli mesajlar gönderdiği karşı konulmaz Bayan Yanlış Arama’nın, Olivia olduğunu fark edene kadar mesafesini koruyabileceğinden emindir. Ancak şimdi, işler karışmadan önce, ateşi harlayıp harlamayacağına karar vermesi gerekir.


Olivia başına gelenlerden sonra abisinin yanına taşınmak zorunda kalır ama bir sıkıntı vardır. Abisi tek değildir ve bu abisinin arkadaşıyla yıllardır anlaşamıyordur.
Bunun yanında bir de iş bulmak zorundadır ve eski evinde çıkan yangın yüzünden bütün kıyafetleri yanmıştır.
Hayatını düzene sokmaya çalışan Liv bir gece telefonuna gelen mesajla sıkıntılarının yanında az da nefes almayı öğrenir ve bay yanlış numara ile mesaj yoluyla bir nevi arkadaş olur.
Ama günler geçtikçe evde varlığından rahatsız olduğunu düşünen Colin’in iyi davranması, ona yardım etmesi işleri farklı bir yere sürükler.
Liv çok çatalak bir karakterdi, sanki bütün talihsizlikler bu kızı buluyor gibi. Bir de sevgilisin aldatması yok mu, üzüldüm kıza. Tabii bazı şeyleri anlamadan, dinlemeden önyargılı olması çok hoşuma gitmedi ama hikmetse beni sinirlendirmedi de. :D Hak verdim çünkü, en çokta sondaki olayda.
Başarılı bir köşe yazarı olması hoşuma gitti, böyle ilginç karakterleri okumayı seviyorum.


Colin, ev arkadaşının kız kardeşinin evlerinde kalmasına pek fazla takılmamaktadır. Kendi işine gidip gelirken bir gün mesaj attığı kişinin yanlış kişi olduğunu öğrenince orada bırakmaz ve mesajlaşmaya devam eder.
Kısa bir zaman sonra aslında mesajlaştığı kişinin Liv olduğunu öğrendiğinde ise konuşmayı kesmek ister ama artık Liv onun karşısında bambaşka biridir.
Colin’i sevdim ama verdiği kararlar çok saçmaydı, gerçi bir yerde hak verdim. Kıza nasıl gidip ben bay yanlış numarayım desin. Bu spoiler değil bu arada, konuda yazıyor. O yüzden bahsettim. :D
Ama güzel sevdi, ay ben aşık mı oldum şaşkınlığı az oldu. Bunu seviyoruz ama o sonda yaşananlar. Bu konu hakkında ufak bir spoi detayı açabilirim, bilirsiniz içimde tutamam. :D

Kitabı sevdim ama daha uzun olmasını isterdim. Doyamadım desem yeridir, çünkü yazar sonu oldu bittiye öyle bir getirmiş ki ben şok. :D
Kitabı hem Liv’in, hem de Colin’in gözünden okuyoruz, en en en sevdiğim şey. <3
Kitap kısa olduğu için her şey oldu bittiye gelmemişti, hatta birbirlerine olan duygu değişimi bile yavaş yavaş oldu.
Sadece lisede kız kardeşine çıkma teklifi eden birine saldıran abinin bu ilişkiyi öğrenince sakin kalması şaşırttı beni, imkansız bir ilişki okumak hoşuma giderdi, buna beraber okuduğum Zencefilli Kitaplıktan Melisa'da hak verdi.  :D
Sonrasında ikisinin de aileleri çok değişikti, en çokta Liv’in. Ona karşı davranışlarını okurken şok oldum, yani bir aile nasıl böyle davranır. Colin en azından kendi yolunu çizmiş ama Liv. Sabırlı kızdı vesselam. :D

-Spoiler başlangıcı-

Liv’in iş mevzusunu hemen Colin yaptı demesi beni çok kızdırmadı ama önyargılı olması hoşuma da gitmedi. :D Normalde ben buna çok kızarım, hayret ettim kendime. :D
Sonrasında bay yanlış numarayı öğrenmesi ve verdiği tepkiyi sonuna kadar destekliyorum, Colin çok fazla geri plana attı, kısa zamanda söyleyebilirdi. işte bu olay sonda olunca kavuşmaları da aşırı saçma oldu.
Ayrılmalarından sonra bir ay geçiyor, Liv özlemiş mi, özlememiş mi anlamıyoruz bir anda şükran günü ve abisinin Colin gidiyor demesiyle, ‘Bana neden söylemedi?’ saçmalığıyla beraber hemen kendini Colin’in evinin önüne atması aşırı saçmaydı.
Yani Liv’in gereksiz tavırlarına değilde yazarın böyle yapmasına aşırı sinir oldum, hani bir gif var ya kitabı atıyor camdan, o raddeye gelmiş olabilir. :D
Bir bölüm daha ekleyebilirdi yazar, çok oldu bittiye gelmişti ve bu benim hoşuma gitmedi.
Kitabı sevdim ama o son -_-

-Spoiler sonu-

Başta yazarın kalemini daha tatlı bekledim, smut olmaz diye düşünüyordum ama vardı, hatta ilk sayfadan baya baya konuşmalarda vardı. Bu beni şaşırttı ama genel kitaplar gibi fazla da değildi. Yine de okurken kal geldi asdfghjkl
O zaman Filmlerden Daha Güzel gençlik kitabı diye tatlı yaptı, bu da yetişki içerikli oldu. :D
Neyse, okursanız bunu bilerek okuyun. :)
Sonu istediğim gibi bitmediğinden 'Seri mi?' demiştim. Evet seri ama ikinci kitap Liv'in abisinin kitabıymış. Belki orada bizimkileri görürüz, ha ne dersiniz?


Beklentimi hem karşıladı, hem karşılamadı ama yine de sevdim. Akıcıydı, olaylar beklenmedikti ve güzeldi. Garip ailelere, olaylara rağmen sevdim.
Çok pahalıya almaya gerek yok ama, benim gibi ikinci el bulursanız alın. :)
Bu arada abinin arkadaşına aşık olma mevzusu var diye ona benzer bir çin dizisine başladım, ayy orada da abi, kardeş anlaşamaması, oğlanın nazik hareketleri çok tatlı.
Son olarak, kitapta baskı hatası vardı. İkinci baskıda düzeltilmiş ama ben söylenmese anlamazdım, sadece neden böyle oldu derdim.
İlk baskıdan okursanız eğer ilk sekizinci bölümden sonra onuncu bölümü okuyun, sonra dokuza geçin. :)
Şöyle; 8.bölüm, 10.bölüm, 9.bölüm.


Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Muhteşem bir geceydi ve gerçekten eğleniyordum.
    Yanlış bir numarayla konuşuyordum.
Tanrım, ne acınası bir haldeyim.


*****

"Bir aya kalmadan gideceğinden asla şüphe duymadım," 
Jack homurdandı. "Öyle mi? Dostum, sen ona benden çok daha fazla güveniyorsun."


*****

Komikti, başarılıydı, yakışıklıydı ve zor durumda bırakmak konusunda ustaydı ama biz, "bize" bir seferlik bir hatadan başka bir şey demezdik. O mükemmeldi, bense... neyse. O bir Audi'ydi, bense Hyundai'ydım. Colin ve ben, hiçbir anlam ifade etmiyorduk.





Bir yorum daha biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^

6 Eylül 2023 Çarşamba

Şafağı Ör//Elizabeth Lim Blogları Canlandırma Projesi Ağustos Ayı Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Eski Sevgili Mevzuları bittikten sonra canım güzel bir fantastik çekti ve uzun zamandır kitaplıkta bekleyen Şafağı Ör kitabını elime aldım.
İki kitaptan oluşması en sevindiğim nokta, biliyorsunuz seriler zaten uzun bir de fantastikler olunca daha uzun oluyor. O yüzden daha çok seviyorum bu seriyi.
Konuyu okuduğumda farklı bir evren ve fantastik olaylar bekliyordum ama bunu beklemiyordum.
Kitabı sevmemi sağlayan en büyük etken buydu mesela, tabii sonradan olanlar da güzeldi ama bu daha güzeldi.


Maia Tamarin, bir zamanlar oldukça ünlü bir terzi olan babasının dükkânında dikişçi olarak çalışıyordu. Herkes onun iyi bir evlilik yapmasını bekliyordu ama o, diyarın en büyük terzisi olmayı kafasına koymuştu.
Sarayda yeni bir İmparatorluk Terzisi seçileceği konuşulurken, onlara da bir davet gelmişti. Tamarin soyadını ne hasta babası ne de dikişten anlamayan abisi onurlandırabilirdi. Bu kez ipleri eline alma sırası, abisinin yerine geçip saraya gidecek olan Maia’daydı.
Yalanlar ve entrikalarla dolu bir yarışma başlamak üzereydi. Sırrı keşfedilirse sonunun ölüm olacağını adı gibi bilmesine rağmen, hayalleri uğruna elinden geleni yapmak zorundaydı. Başbüyücü Edan’ın gözleri sürekli üzerindeyken güneş, ay ve yıldızlardan dokuyacağı kaderinde en büyük yardımcısı, ailesinin en gizli mirası olacaktı.


Maia ünlü bir terzinin kızıdır ve üç abisi ve babasıyla yaşamaktadır. Annelerini kaybettikten sonra babası da her şeyden elini, eteğini. çekince terzilik işi Maia’nın kalır. Ülkesinde savaş çıktıktan sonra ise abileri askere gider ve sadece biri geri döner.
Bir gün kraliyetten gelen adamın terzi babasını ya da terzilik yapan oğlunun birinin saraya çağırır ama evde anlık terzilik yapan tek kişi Maia’dır.
Bu işe muhtaç olan Maia abisinin kılığına girip saraya gider. Yeni müstakbel kraliçenin düğün kıyafetlerini  yapmak için bir yarışma düzenlenir ve Maia orada zorlu şartlar altında olmasına rağmen kazanmayı başarır. Kılık değiştirdiği için yakalanmaması gerektir ama bazı kişiler tarafından yakın takibe alınması onu tehlikeye sokar.
Maia’yı çok sevdim, cesareti, başarıları, terziliği falan hepsi çok güzel anlatılmıştı. Abisinin kılığına girip gitmesi büyük cesaret ister.
O yüzden cidden sevdim, son kısımda biraz daha akıllıca kararlar verebilirdi, çünkü başka bir şeyi seçseydi hepsi kurtulacaktı ama burada bir fedakarlık yaptı. Kalbim kırık.
 Bakalım devamında neler olacak.


Bir de başbüyücü Edan var, gözü sürekli Maia’nın üstünde ve ne yaparsa yapsın her şeyi bilmekte.
Edan hakkında ne yazarsam spoiler olacağını bilediğimden burada bırakıyorum, siz okuyun öyle öğrenin. İnşallah ikinci kitapta daha detaylı anlatırım unutmazsam buraya bunu yazdığımı. :D


Kitap fantastik yönünden daha sakindi ama evren olarak daha detaylıydı. Ve kitabımız bir yerden sonra yolda geçti. Ben bu tarz kitapları sevmiyorum açıkçası, ne olacaksa sarayda, evde ne bileyim bulundukları yerde olmasını isterim. Yer değişimi olacaksa bile kısa sürmesi hoşuma gider.
Kitapta tek sevmediğim şey buydu, bir de hayaletli bir kısım vardı. Okurken ürktüm ne yalan, devam kitapta az okuruz inşallah. :D
Kitaptaki bir sırın çok fazla uzamaması ise o şaşırtan olaydan sonra en sevindiğim şey oldu, öyle sakız gibi uzayan yalanlardan gına geliyor bana, yazarda benim gibi sabırsızsa demek ki. :D


Kitap hakkında ne yazsa spoiler olacak, o yüzden ben yazardan falan bahsedip kısa tutayım.
Yazarın kalemini sevdim, ilk okuduğum kitabı bu, kendisi masalları değiştirip bir sürü kitap yazmış, onları da çok merak ediyorum ama çok pahalı. :/
Serinin kapakları da çok güzel, hatta kapaklar kadife hissi veriyor, bayılırım.
Hızlı okunmasına ayrı tav oldum, fantastik dedin mi hızlı okunacak arkadaş. :D
Terzi olarak Maia’nın yaptığı elbiseleri tasvir edişi çok iyiydi, hayal etmek bile mümkün değildi bence. Eğer aklında bir tasarım varsa bence bunu çizime dökmeli. ;)
Yabancıdan okuduğum kitaplarda genelde çok fazla hata olmazdı ama bu kitapta o kadar çok hata vardı ki gözüme battı. Zaten baskı hatası vardı, ikinci baskıda düzelmiştilmiş ama ben birinci baskıyı almışım ne yazık ki. :/


Fantastik olacak, akıcı olacak, evreni seveceğim, yolda geçen kitaplara bayılıyorum diyorsanız işte size kitap, hatta kitap gibi kitap. Son zamanlarda okuduğum, beni şaşırtan ve okumak için heyecanlandığım fantastik kitaplardan biri oldu, o yüzden beş üzerinden beş veriyorum. Yol mevzusunu bir kenarı atacağım, o da kendince güzeldi. Beni şaşırttığı ve memnun ettiği için yol mevzusuna bir kerelik göz yumabilirim, umarım devamında olmaz. :D




Ağustos ayında Savaş, Tarih ve Yolculuk konusunu ele almıştık, ben de kitabımızın geneli yolculukta geçtiği için BCP için yazayım dedim^^
Eylül ayının teması Gotik ve Gerilim, katılmak isterseniz bekleriz^^




Kitaba Puanım 5/5^^
 




Alıntılar^^

İmparator Khannujin'de tuhaf bir şeyler vardı. Tuhaf ve mükemmel, diye düşündüm.
Ya da tuhaf ve korkunç


*****
"Bunun sadece bir efsane olduğunu sanıyordum."
"Bütün efsanelerde gerçekten bir kıvılcım bulunur. Bazen bir kıvılcımdan fazlası."


*****

"S-s-sen üşümüyor m-m-musun?"
"Senin yanındayken üşümüyorum."


*****

"...Yeminime gelince... Onu çiğneyeceğime söz veremem ama seni mutlu etmek için elimden ne gelirse yapacağım, Maia. Buna söz verebilirim."


*****

Derin ve içe işleyen bakışları beni delip geçti. Direncimi kırdı.
"Bildiğim bir şey var ki, Maia Tamarin seninle birlikte olmak beni hiç olmadığım kadar mutlu ediyor."



Maia ve Edan <3



Bu da serinin diğer tasarımı. Bizimkilerde güzel ama bu da olabilirdi <3
Şu renklere bakar mısınız????




Başka yazılarımda görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^






16 Ağustos 2023 Çarşamba

Bir Kimya Meselesi//Bonnie Garmus Kitap Yorumu^^

 Herkese merhaba^^
Cidden böyle başlamayı özlemişim. :) Eski blog takipçilerimden özlemiştir inşallah. Bana eskiyi hatırlatıyor, tabii o zamanlara geri dönemeyiz ama ufak ufak hatırlatma güzel olabilir. :)
Gelelim şu an yorumu yazacağım kitabımıza. Eğer instagramda geziniyorsanız kitabı illa ki görmüşsünüzdür. Bir sürü ödül almış, okuyanların sevdiği kitapları biri. Ben de okuyanlardan biri oldum. Kitabı sevdim, bu kadar övülmesini anlayabildim, çünkü kitap hep genel soruna değiniyor hem de anlatım olarak farklılığı kitaba hoşluk katmış. :)
Biraz garipseyerek başladım ama merak ederek ve severek okudum.


Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil. Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesareti gösterenlerden biri. Üstelik bunu, 1960’larda bir araştırma enstitüsünde, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda pek de bilimsel davranmayan bir ekiple çalışırken söylüyor. Ona itiraz etmeyen tek istisnaysa yalnız, zeki, kindarlığıyla ve Nobel adaylığıyla ünlü Calvin Evans. Calvin, Elizabeth’in her şeyine ama en çok da zekâsına âşık olmak üzere. Yani gerçek kimya sonuçlarını vermeye başlıyor.
Ama bilimde olduğu gibi hayatta da bazen asla tahmin edemeyeceğimiz şeyler olur. Böylece Elizabeth birkaç yıl sonra kendini bekâr bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının isteksiz sunucusu olarak buluyor. Elizabeth’in seyircilerine bir çorba kasığı asetik asit ile bir tutam sodyum klorürü karıştırmalarını önerdiği bu program büyük ses getiriyor. Ancak elbette Elizabeth herkesi mutlu edemiyor.
Çünkü o, kadınlara sadece yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmek için ne yapmaları gerektiğini de öğretiyor. Gülmekten kırıp geçiren mizahı, gözlem gücü ve göz kamaştırıcı karakterleriyle Bir Kimya Meselesi, en az başkahramanı Elizabeth Zott kadar kendine has ve capcanlı.


Bu sefer yorumumda ayrı ayrı karakterlerden bahsetmeyeceğim, zaten spoiler olmasın diye sadece Elizabeth'den bahsedeceğim. Çünkü kilit noktamız Elizabeth ve onun yaptıkları. Zaten onun hayatına girenler var.
Elizabeth kadınların zor kabul gördüğü, hatta görmediği, zorbalığa uğradığı bir alanda çalışmaktadır, kısacası kimyagerdir.
Yüksek Lisansını yapacağı sırada uğradığı haksızlık sonucunda çok fazla adı, sanı bilinmeyen bir araştırma merkezinde çalışmaya başlar. Burada da zorbalığa uğramış olsa da yine de ayakta durmaya kararlıdır. Bu sırada rastlantı sonucu tanıştığı Calvin'le başta sürekli atışsa da zamanla bu sevgiye, aşka dönüşür.
Bununla beraber hayatın getirdiklerinden sonra Elizabeth daha zor zamanlar geçirmeye başlar çünkü Calvin ünlü bir kimyagerdir ve ondan yararlanıyormuş gibi gözükmektedir ama aslında öyle bir şey yoktur ama Elizabeth'i çok zor durumlara bırakır.


İlk sayfada gelecekten bir kesit okuyoruz, sonradan taa geçmişe gidiyor. Ondan sonra Elizabeth'in başına gelenleri, yaşadığı haksızlıkları, iftiraları, zorbalığı okuyoruz.
Okurken o kadar zor oldu ki, düşünsenize sadece kadınsınız diye bütün herkes kendinde saçma sapan haklar buluyor. İftira atıyor, vereceği ifadeyi hiçe sayıyor falan filan. Şu an böyle yazıyorum ama o kadar kötüydü ki anlatamam ve en acısı ne biliyor musunuz, bunların gerçekte de olması.
Tabii bir yerden sonra sırlar, arkadan iş çevirmeler bana yeşilçamı anımsattı bana. :D
Kitaptan mizah konusunda iyi diye bahsediyor ama gülecek pek bir şey göremedim. :/
Bunun dışından bol bol sinirlendim.

Kitabı okumaya devam ettiğimde acaba diğer sayfada ne gibi bir şey olacak, acaba kötü bir şey olacak mı diye korkarak okudum. O yüzden diken üstünde okudum desem yalan olmaz. Bunların dışından bol diyaloglu olması kitabın akıp gitmesini sağladı. Sevdim bu yönünü. Sadece kadınlar hakkında daha farklı şeyler beklerdim, evet bir ayaklanma tarzından bir şeyler oldu, sırlar ortaya çıktı. Ondan sonra değişti bir şeyler ama tatmin etmedi beni.
Böyle büyük bir şeylerin olması daha güzel olabilirdi, sonuçta gerçek hayattan alınma değil, hayal ürünü. 


Genel olarak gerçekten sevdim, şaşırdığım yerler oldu, tahmin ettiğim yerlerde ama başta olanlara çok üzüldüm.
Kitapta sevdiğim karakterler oldu ama en sevdiğim altı buçuk oldu, arada onunda iç sessini okudum ve bayıldım. Çok iyiydi ama okurken ona da bir şey olacak diye ödüm koptu. Peki oldu mu? Onu okuyun öyle öğrenin derim.
Eğer denk gelirse okumanızı öneririm, güzel, eğlenceli değil ama akıcı ve farklı oluşu okumaktan keyif aldırır.



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


"Biliminsanı olmak istemiyorum," diye çıkıştı Elizabeth.
"Zaten biliminsanıyım!"


*****


Ama işte burada, kerameti kendinden menkul ahlak bekçileriyle, muhakeme gücünden yoksun, kibirli hakimlerle oturmuştu.


*****


"Aslında düşününce kürek çekmek tıpkı çocuk büyütmek gibi. İkisi de sabır, direnç, kuvvet ve bağlılık istiyor. Ve ikisi de nereye gittiğimizi görmemize izin vermiyor, sadece nerede olduğumuzu görebiliyoruz..."


*****

"... Hayat bir muamma, öyle değil mi? Onu planlamaya çalışan sonunda kaçınılmaz olarak hayal kırıklığına uğruyor."


*****

Ancak haksızlığa uğramış birileri benzer şekilde haksızlığa uğramış birileriyle karşılaştığında ve paylaştıkları tek şey bu olsa bile çok şey paylaştıklarını fark ettiklerinde yeşeren bir dostluktu onlarınki.





Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






16 Haziran 2023 Cuma

Serseri Prens//L. J. Shen Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bir Olimpos kitabının daha yorumuna başlamış bulunmaktayım. Bu sefer ki kitabımız All Saints Lisesi serisinin birinci kitabı ve okuduğum diğer kitaplardan çok farklı. Okumaya başlamadan önce konusunu okuduğum az çok okuyacağım şeyleri tahmin ettim ama tahminimden çok çok üstü şeyler oldu.
Yani böyle hem kalp kırıyor, hem üzülüyorsunuz, hem çok kızıyorsunuz ve en sonunda o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz ki yoruluyorsunuz. :D
Evet duygu olarak yoruyor ama kalem olarak akıcı bir kitap.


Penn
İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi. Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.
Koşulların en iyi yanı nedir, bilir misiniz? Değişmeleri. Hem de hızla.
Şimdilerde anne babasının en yeni projesiyim.
Aynı zamanda ev arkadaşı, belalısı ve nefret ettiği rakip futbol takımının kaptanıyım.
Hayatımdaki tek güzel şeyi mahvetmesinin bir bedeli olacaktı elbette, yakında çok gözyaşı dökecek.
Daria Followhill kendini kraliçe sanıyor. Ama ben ona şımarık prensesin tekinden başka bir şey olmadığını göstereceğim.
 
Daria
Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.


İlk olarak Daria’den başlamak istiyorum. Bu arada nasıl okunuyor bu isim ya, ben dari diye okudum ama çeviriye baktığımda Derya isminin ingilizcesi diye gösterdim, anlamadım. :D
Daria annesinin zoruyla balerin olmak için çok çalışır ama bir türlü memnun edemez. Kurstaki diğer kıza annesinin tavrını kıskanan Daria hiç ummadığın bir zamanda, hiç ummadığı biri tarafında bir kaç dakikalığına mutlu olur ama o mutluluk ona çok pahalıya patlar.
Yıllar içinde annesiyle arası açılan Daria okulda popülerliğini koruyup, bütün hislerini gizlemeye odaklanmıştır.
Bir gün hiç ummadığı kişinin evlerinde kalmaları, üvey kardeşi olması hayatını bir kez daha bambaşka bir hale sokacaktır.
Daria karakterine genel olarak çok üzüldüm, bazı yaptıklarına aşırı kızmış olabilirim ama. Evet annesinden sevgi görmemüş ve okuduğumda ona yapılan muameleyi her okuduğumda aşırı üzüldüm ama cidden bazı şeyler için yaptıklarını onaylayamam. Yani seni sevsin istiyorsun ama yaptıkların söylediklerini tutmuyor ne yazık ki.
Sonrasında Penn ile aralarında olanları çok sevemedim. yani tostik bir ilişki değildi ama üzüntü halinde başka şeyler yapmalarını bırakın anında yelkenleri suya indirmesi asaplarımı bozdu. Az gurur kızım, ne öyle konuş deyince hemen konuşmalar falan.


Penn geçmişte yaptığı hatanın bedeli çok ağır öder ve hem kendinden hemde beraber yaptığı kişiden hesap sormak ister. İntikam almayı kafasına koyan Penn aslında başka insanlarında hayatlarının çok farklı ve zorlu olduğunu görür.
Daria kadar yazmadım Penn için, spoiler olur diye. Penn’i Daria kadar sevemedim, ha ona da üzüldüm ama davranışlarından dolayı Daria daha yakın geldi bana.
Çünkü yaptığının sorumluluğu tam olarak almadı, tamam Daria kızdı, kıskandı ama onları yol açan sensin. İntikamı başkasından alacağına kendinden al. Neyse zaten çok intikam mevzusuda göremedik.
Ailesi konusunda kalbim kırıldı.
 Tam olarak zengin kız fakir oğlan ama böyle dibine kadar fakir oğlan resmen.

İki karakterinde ailesi birbirinden beterdi ama en çok Daria’nın ailesine kızlarına yaptıklarına daha gıcık oldum. Gerçi babası konusunda sıkıntı yoktu ama annesi hem iyi olayım hem de kızımı düşünmeyeyim, onun hiç istemediği şeyleri zorla yaptırayım mevzularına girdi. Samimi değildi.
Diğer karakterler için pek diyeceğim bir şey yok, bazısı için yazsam spoiler olacağı için çok detaya girmiyorum ama bir tane kız vardı ki üzülsek mi yoksa komple sinir mi olsak bilemedim. 
Yaşadıkları konusunda haklı ama yaptıkları, kendini savunmaya çalışması falan komikti.


Şimdi kitabın nasıl bir şey olduğunu bilerek okumanızı öneririm. Hem yetişkin içerikli hem de aşırı derece argo konuşmalar, hareketler vardı. Bunun yanında karakterilerin yaşadığı zorlukları okumak kitabı farklı yapmış. Argo konusunda Anlaşma kitabını kıyasladım ister istemez, orada da argo çoktu ama orada cidden iğrenç karakterler vardı. Buradakiler melek diyemem ama ordaki gibi ön planda değillerdi.
Birde burada karakterin hepsinin yaşadıkları gerçekten zorlu ve duygusalken orada lay lay lom resmen asdfghjklş O yüzden bu kitabı o kitaptan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. :D
Kitapta o kadar çok olaylar oluyor ki yorumu yazdıkça aklıma geliyor resmen. Bu olaylara sebep olan karakterleride öyle hatırlıyorum haliyle :D İşte o karakterlerde iğrençti, tabii gerek var mıydı sanmam. Bence yazar bunları yaşarken ne düşünüyordu bilemiyorum.


Bunların dışında yazarın kalemi akıcıydı, bölüm başlıklarının altında yazan cümlelerde çok iyiydi. O sonunu öyle bekliyor muydum, hayır ama bence çok iyiydi. Çok benlik olmasa da dediğim gibi duygu konusunda cidden okura geçen bir tarafı var ve geri kalanı çıkardığınız zaman bu konuda sevilesi bir kitap.
Şu an bizde çıkmış iki kitap var. Karakter olarak tahminen üç kişinin kitabı olacak, ikinci kitabı merak ettim çünkü karakterler çok farklı. Üçüncü kitap için henüz bir şey diyemeyeceğim, o karakter için şu an bir şey diyemiyorum. :D
Son olarak, babaların gittiği bir yer var, işte orası kitapta belki de en sevdiğim yerdi. :D Okuyanlar anladı ve tekrarda helal beeee diyor. :D



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^

 Penn pasaklı ördek yavrusundan kara kuğuya dönüşmüş adate.

*****

"Acınacak haldesin."
"O zaman neden buradasın?"
"Çünkü ben de acınacak haldeyim."

*****

Nefret insanı sevgiden daha fazla motive eder. Sevgi doyum ve huzur demektir. Mutlu insanlar hırslı olmazlar. Onlar sadece... var olurlar.
Ama biz nefret dolu insanlar, biz farklıyız. Biz aç ve azılıyız.
En iyi aşıklar nefret dolu insanlardan çıkar.

*****

Ona buzdan kalbimi verdim, o da alıp önce eritti, sonra ısıttı, sonra yaktı ve en sonunda da hançerledi.

*****

"Sen hiçbir zaman usul usul yağan yağmur olmadın, Penn Scully. Sana aşık olduğumda
 bardaktan boşanırcasına yağdın, seni her yerde hissettim. Sen sağanaktın."

*****

Kibrimiz kendi çabalarımızla başardığımız her şeyi mahvetti. Atletik kariyerimizi. Arkadaşlarımızı. Ailemizi. Aşık olduğumuz kişileri.



Böylece bir yorum daha biter^^
Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^