Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2023 Cuma

Sevdiğim Tüm Erkeklere//Jenny Han Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yılın ikinci kitap yorumu ile geldim^^
Bu sefer ki kitabım öyle beklenmedik şekilde alındı ki iyi ki almışım dedim. Hepsi Burada'da indirim olunca hemen aldık, sonra ben seriyi toplamam falan derken Amazon'da da indirim olunca ve İkiz ilk kitabı okuyup beğenince neden almayalım dedik. Şu anlık aldığım için memnunum, umarım ikinci ve üçüncü kitapları filmler gibi olmaz, filmler çok hoşuma gitmedi ne yazık ki. :/


Lara Jean aşk mektuplarını annesinin verdiği bir şapka kutusunda saklıyordu. Bunlar başkasından aldığı mektuplar değil, kendi yazdıklarıydı. Sevdiği her çocuk için bir; toplam beş tane. Yazarak kalbi ile ruhundakileri dışarı dökebiliyor ve gerçek hayatta asla söyleyemeyeceği duyguları mektuba aktarabiliyordu çünkü onları sadece kendisi görecekti. Tabii bu gizli mektuplar postalanınca durum değişti ve böylece Lara Jean’in hayali aşk hayatı birdenbire kontrolden çıktı...

 Konuda da okuduğunuz gibi aslında saklı kalması gereken mektupların bir gün herkese gitmesiyle başlıyor. Beş kişiye giden mektuplardan biri de ablasının sevgilisi, eski arkadaşı Josh'a gider ve ortalık karışır. Diğerleri için sıkıntılı olmasa da Josh'a gitmesi Lara Jean'i çok kötü bir duruma sokar.
Bu sırada mektupların biride eskiden tanıştığı ama yıllar sonra arkadaşlıkları biten Peter'a da gider. Açıklama isteyen Peter'la bir anda sahte ilişki içinde bulurlar kendilerini.
Lara Jean'i sevdim, tatlış bir kız ama Josh hakkındaki düşünceleri çok hoşuma gittiği söylenemez, en azından bazı düşünceleri. Tamam ablasından önce tanıyor Josh'ı ama cidden olmamış. Filmde Josh hakkında ki düşünceleri daha soğuktu.
Ve yeri gelmişken Lara Jean filmde çok iyiydi, çok uyumlu bir oyuncu seçmişler. :)
Filmdeki ve buradaki Lara Jean'ler birebir aynıydı diyeyim. ;)


Gelelim Peter Kavinsky'ye. Filmde o kadar çok soy ismiyle seslendiler ki artık ben de okurken arada Kavinsky diyordum. :D Neyse konuyu dağıtmayalım. :P
İlk olarak Peter'i filmde daha çok sevdiğimi söyleyebilirim, çünkü burada Peter resmen affedersiniz ök*z gibiydi. Yani filmde Lara Jean'e olan duyguları daha ön plandaydı. Gerçi ikinci kitapta bazı şeyler ortaya çıkabilir, film devam etmez diye daha çok duyguları ön plana çekmiş olabilirler. Çünkü kitapta sevdiğimiz Peter bu mu dedim.
 Peter'ın farklı çıkmasını umuyorum ve bekliyorum, o notlar falan filmde daha iyiydi.
Sürekli filmle kıyaslama yapıyorum ama ilk filmleri izlediğim için illa ki bunları yazmak zorundayım. :/

Şu anlık hala filmleri sevdiğimi söyleyebilirim. Dediğim gibi Peter filmde cidden çok tatlıydı. Okuyanlar ve izleyenler bana hak verdi bile. :D Kitapta sevdiğim şey ise akıcı olmasıydı, o kadar akıcıydı ki bir oturuşta yüz sayfa okumuştum resmen. zaten kitap tam bir çerezlik ve okurken baya eğlendim.
Lara Jean'in kardeşi Kitty kitapta eh işteydi, onu da Peter gibi filmde daha çok sevdim. En azından Lare Jean ile olan iletişimi filmde daha güzeldi. Ablası Margot mesela, kitapta çok sertti. Filmde neden bu kadar sakin karakterler yapmışlar merak ettim doğrusu ve bence sevilmelerinin nedeni de bu.
Bir de arkadaşı Christine kitapta daha hoppaydı, ne bileyim filmde de hoppalık vardı ama kitapta doğru düzgün ortada bile göremiyorduk ki ortaya çıkınca da çok aklı başında olmuyordu.


Filmde bazı şeyler sonuçlanmıştı ama kitapta öyle bir yerde bitti ki hemen ikinci kitabı elime alıp neler olacak diye baktım.
O yüzden daha çok merak ettiğim doğrudur. Bu arada kitapların kapakları sizce de güzel değil mi?
Kitap ve film arasında kıyaslama yapmış olsam da ikisi de kendine göre güzeldi bence. Kitapta ki bir diğer rahatsız olduğum şey ise mektuplar, mektupların yazı fontu o kadar zor okunuyordu ki kitabı yüzüme yaklaştırıp okuduğum doğrudur. :D
Genel olarak yorumum böyle, elinizde varsa ya da uygun fiyata bulursanız okuyabilirsiniz. :) Çerezlik kitapları her zaman en iyisi. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


"Küfürlü konuşmaktan nefret ediyorsun. Kek yapmayı seviyorsun. Cuma akşamları evde oturuyorsun. Vay canına, büyükannemle çıkıyorum. İğrenç."


*****


Josh, kalbimi kırıyorsun. Ve yalancısın. Çünkü beni tanıyorsun, beni neredeyse herkesten iyi tanıyorsun ve beni sevmiyorsun.


Dersin ortasında bana not gönderdi. Kağıdın kenarlarına örümcek ağı çizmiş ve yarın zamanında geleceğim, yazmıştı. Okurken gülümsedim. 
Her şey bittiğinde, Peter Kavinsky'nin kız arkadaşı olmanın nasıl olduğunu hatırlayacağım bir şey olsun istiyordum. Sahte olsa bile...





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^








3 Aralık 2022 Cumartesi

The Teacher's Diary//Blogları Canlandırma Projesi Kasım Ayı^^

 Selamlar^^
BCP Kasım ayında öğretmenleri konu alan bir yapım izleyip ya da kitap okuyacaktık. Artık kitaptan ümidimi kestiğimden tek yaptığım bir şeyler izlemek. İzleyeceğim şeye henüz karar vermemiştim, Netflix'de anime ararken sadece diziler vardı ve yetişmez diye devam etmedim.
Ben de internette ararken bu filme denk geldim. Güzel seçim yapmışım, bazı şeyler beni rahatsız etti ama geri kalanı cidden çok güzeldi. :)


Konusu, kimsenin gitmek istemediği okula sürgün edilen iki öğretmen aynı yer ama farklı zamanlarda çalışırlar.
İlk başta Ann öğretmenin gittiği okulda(yüzen okul diyorlar) her şeyi değiştirir, buna öğrencilerde dahil. Suyun üstünde evlerden uzak olduğu için haftanın beş günü okulda kalan öğrencilerle hayat geçiren Ann yaşadıklarını günlüğüne yazar. Bu günlüğü okuyan Song öğretmen ise onun izinden gider ve daha iyi bir öğretmen olmak için uğraşır.
Song günlüğü okudukça yazan kişiyi hem görmek hem de tanımak ister. Ann ise bazı nedenlerden dolayı okula geri döner ve Song öğretmenin yaptıklarını öğrenir ve eski günlüğüne bir şeyler yazdığını görüp okur.


Okul o kadar kötüydü ki yani orayı ne düzenleyebiliyorlar ne de okula döndürebiliyorlar. Sadece yaşanacak yer olarak düzenliyorlar ama bazı şeylerin çıkması iğrençti. Yani ne olduğunu öğrenmek için geri gittim, gitmez olaydım :O
Hele öğretmenin o şeyi çıkarması daha da kötüydü.
Neyse bu tek kötü olan şeydi.
Onun dışında öğrencilerin okula olan sevgileri, öğretmenlerine alışmaları ve desteklemeleri çok güzeldi.
Ve öğretmenlerin yaptığı fedakarlıkları izleyince aslında gerçek öğretmenlerin böyle olmasını gerektiğini izliyoruz. 
Filmde bir tane daha öğretmen vardı, Song öğretmenin yaptığını öğrenince verdiği tepki nasıl bir öğretmen olduğunu ortaya koyuyordu.


Oyuncular
Laila Boonyasak
Sukrit Wisetkaew

Film Tayland yapımı.


Öğretmen Ann^^


Öğretmen Song^^


Öğrenciler^^




O çok meşhur okul :D



Ve o çok meşhur günlük.







İzlerken keyif aldım, güldürürken düşündüren bir filmdi. Yukarıda söylediğim şey dışında gereksiz bir sahne yoktu. Tabii öğretmenlerin yan yana gelmesi için bazı şeylerin olması gerekti ki bu da çok klişeydi.
Genelde bu tarz filmlerde öğretmenlerin çocukların hayatlarına dokunduğunu, onları değiştirdiğini izliyoruz ama bu öyle değildi, yok diyemem ama genelde bu tarz şeyler daha ön planda olur ya burada o çok yoktu.
Ama iyi öğretmen olmak için çok çabaladı iki öğretmende.
Eğer benden önce izlediyseniz ne güzel ama izlemediyseniz eğleneceğiniz bir film bırakıyorum buraya. <3


Kasım ayımız böyleydi, Aralık ayında İskandinav ya da Noel, Yılbaşı yapımlarını izleyip, kitaplarını okuyacağız.
Bekleriz efenimm^^
Son olarak önceden yazdığım BCP yazlarım için buraya tıklayabilirsiniz^^



Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^








6 Aralık 2021 Pazartesi

Roma Tatili//Blogları Canlandırma Projesi Film Yorumu^^

Selamlar^^
Blogların Canlandırma Proje'sinin Kasım ayında Oscar ödüllü filmler ve Nobel ödüllü yazarları konu alan içerikleri izleyip ya da okuyacaktık. Ben yine çok geç kaldığım için sadece film izlemeye karar verdim. Oscar ödüllü filmler çok ilgimi çekmiyor, ödül törenleride. O yüzden film seçmede zorluk çektim, hiç tarzıma uygun filmler yoktu ne yalan, ben de eski filmlere bakayım derken izlemek istediğim Roma Tatili filmini gördüm, izlemek için fırsat bu fırsattı. İlk defa yabancı siyah beyaz film izledim, normalde yeşilçamda izliyordum ama bu çok farklıydı.

 

Audrey Hepburn'unda ilk izlediğim filmi. Çok duru bir güzelliği vardı, her ne kadar siyah beyaz olsa da ben çok beğendim. Şu an araştırdım da Audrey Hepburn erken yaşta vefat etmiş, henüz neden olduğunu araştırmadım, sonra bakarım unutmazsam.
Bu zamana kadar izlediğim en iyi prenses sahneleriydi desem yeridir. Audrey Hepburn öyle bir canlandırmış ki gerçek prenses gibiydi, bayıldım.
Bunları sevdim ama sevmediğim yerler ise müziklerin aşırı yüksek olmasaydı, konuşuyorlar seslerini duyamıyorum müzikten. Bu konuda biz daha iyiymişiz, ses, müzik kararında. İzleyenler ne demek istediğimi anladı bence.


Türkçe dublajlı izlediğim için bizim filmlerden farklı değildi. Ya biz onlardan esinlendik ya da onlar bizden esinlendi. :D Sizce? asdfghjklş
Haa yine bizimkilerle kıyaslandığı zaman bizimkiler daha güzel ne yalan. :D


Genel olarak ise gerçekten çok sevdim. Konusu klişe, belki de bu filmden sonra bu tarz filmler çıkmıştır ortaya. Prenses bir gün sıkılır ve saraydan kaçar, doktorların vurduğu iğne nedeniyle aklı gider gelir kendini sokakta yatarken bulur, hala öyle devam ederken Joe onu bulur ve onu bir geceliğine odasında yatırır. Bir sonra ki günde gideceğini düşünürken prenses olduğu ortaya çıkar. Kendisi gazeteci olduğunu için onunla bir gün Roma'da gezer, prensesin halkla fotoğrafını çeker, özel haber yapmak ister ama sonuç love love love :D




Renklendirmesi yapılmışsa ona da bakarım, çok güzel bu fotoğraf. <3





Gifte bulmuşum, ohh miss :D


Bu ay ki yazımız böyle, Aralık ve senenin son ayında Paralel Evreni konu alan kitapları okuyup, filmleri, dizileri izleyeceğiz. Son ayda bize katılabilirsiniz. ;)
Diğer yazılarımızda görüşmek dileğiyle sevgiyle kalın^^







7 Kasım 2021 Pazar

Dünyanın Merkezine Yolculuk//Blogları Canlandırma Projesi Film Yorumu^^

 Selamlar^^
Ekim ayında BCP'de Bilim Kurgu türünden bir şeyler izleyip okuyacaktık, yine yoğunluktan sadece filmle devam edeceğim, zaten BCP'de hep film izledim, ne kitap ne dizi, bir tane dizi vardı gerçi, neyse :D Bu filmi bile yeni izlemedim, televizyonda denk gelmişti orada izledik annemle. Doğrusu izlediğimi bile unutmuştum, film için Netflix'de gezerken denk geldim.
Film çok çok iyiydi, çok beğendik. Eski bir yapım olsa da Dünyanın Merkezi harikaydı. İzlerim ben sürekli yani :)


Film 2008 yılında yapılmış, o zamana göre efektler iyiydi. Sürekli bir yerlerden düşmeleri, tam burada başları belada dediğimiz anda kıl payı kurtulmalı çok heyecanlıydı. Televizyondan izlediğimiz için reklamlar baya uzun geldi ama izlerken eğlendik, Netflix'de olduğunu bilseydim televizyonu kapatır oradan açardım. :D 
Brendan Fresan'ı Mumya filminden tanıyorum, adam bu filmlere biçilmiş kaftan resmen, çokta sempatik. Josh Hutcherson'ı ise Açlık Oyunları serisinden tanıyorum, ilk filmi mi bilmem ama çocuk yaşta performansını çok beğendim. 



Muhteşem üçlü. Anita Briem sonradan gruba dahil oluyor, Brendan ve Josh filmde amca yeğen, Anita keşiflerine yardım etmek için katılıyor. 
Filmin ikincisi Gizlemli Adaya Yolculuk, buradan sadece Josh Hutcherson o filmde var. Bunun kadar güzelse izlerim ama Brendan Fresan'ı gözlerim arar. :)






Bu tarz filmleri seviyorsanız izleyebilirsiniz, heyecanlı, eğlenceli filmlerden. Yukarıda da dediğim gibi Netflix'de mevcut film, belki TV+'da da vardır ama bakmadım henüz. Bu arada filmin kitabı var, ya da kitabın filmi var artık hangisi ise(araştırmaya üşendim. :D) okumak istiyorum, çok eğlenceli olurdu. :)

Kasım ayında BCP'de Nobel ödüllü yazar ya da Oscar ödüllü film izliyoruz. Geç değil, sizde bizim etkinliğimize katılabilirsiniz. ;)
Diğer BCP yazılarımı okumak isterseniz buradan bakabilirsiniz. :)

Diğer yazarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


5 Eylül 2021 Pazar

Hürkuş: Göklerdeki Kahraman//Blogları Canlandırma Projesi Film yorumu-Ağustos Ayı^^

Selamlar^^
Bir ay daha bitti, yazda bitti tabii ki. Dolu dolu geçti ama hızlı mı geçti ne. Sıcak ve yazı çok severim, kışı da ama çok çabuk üşüyen biri olarak soğuk insanı değilim. Şu an bile akşamları soğumaya başladı hava, üzüyor bu beni. Yine de hayırlı güzler, sonbaharlar olsun. :) Sizler nasılsınız?
Bu ay BCP'de Savaş filmleri izleyecektik, benim ki yine yoğunluktan bu zamana kaldı. Eylül daha yoğun geçecek diye tahmin ediyorum, bakalım hayırlısı. :)
Çokça film var ama ben tercihimi yerli savaş filmlerinden yana kullandım. Film Savaş filmi olmasının yanında konu aldığı kişi düşman uçağı düşüren ilk Türk pilotu olan Vecihi Hürkuş'u anlatıyor. Bilmeyen yokturdur diye düşünüyorum, illa ki ismi duyulmuştur, unutulacak gibide değil Vecihi ismi zaten, bu filmde de yaşadıkları her şeyi izliyoruz. Ailesini, aşkını, dostluklarını, yardım severliğini, vatan sevgisini ve en önemlisi uçma sevdasını en ince ayrıntısına kadar izliyoruz.


Klişe cümleler kullanmak istemiyorum, biliyoruz filmde olsa çok kötü şeyler yaşandı. Çok fazla gösterilmemiş olsa da burada da savaşın gerçek yüzü ortaya konmuştu. Bu topraklar kolay kazanılmadı, rabbim ülkemizi düşmanlardan korusun. Bütün şehitlerimizden, gazilerimizden ve askerlerimizden Allah razı olsun.
Oyuncular yerinde seçilmiş, Hilmi Cem İntepe oynamamış yaşamış resmen, zaten böyle kanı deli akan kişiliği var gibi, survivor'da biliniyordur belki. Çok iyi seçim olmuş, diğer oyuncularda öyle. Çok usta oyuncular vardı, yarısını yazsam diğerlerine ayıp olacağı için filmi izleyip görün derim.






Film biyografi olduğu için arada böyle Vecihi Hürkuş'un fotoğraflarını paylaştılar. Beni en etkileyen ise düşmanın bile Vecihi Hürkuş'a hayran olup onunla fotoğraf çekilmesiydi. 


Bu da o fotoğraf. Burada tayyare düşmesi sonucu yaralanıp, Rus askerlerine esir düşüyor. 


 Ailenizle beraber hem heyecanlı hem de gurur duyacağınız filmler izlemek istiyorsanız bu filmi tercih edebilirsiniz. Bence ülkemizin ne zorlu şartlar altında alındığını gösteren filmleri hepimiz izlemeliyiz bana göre. Anca öyle daha çok kıymet veririz ülkemize, yaşadığımız yerlere.
En çokta çocukların izlemesini isterim. Bence severler, hem de çok. :)
Filmi ücretsiz olarak TV+'dan izleyebilirsiniz.
Bu ayda böylece bitmiş bulunmakta.
Eylül ayında Polisiye türüne yer vereceğiz, meraklısı olanları bekleriz^^
Yeni yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Not: Diğer aylar ve BCP hakkında bilgi almak için Burayı! tıklayabilirsiniz. :)


Buralarda da varım^^







16 Ağustos 2021 Pazartesi

İzlediğim Filmler 48//Hayatımın Kampı, Baba Aranıyor, Ailem Robotlara Karşı^^

Selamlar^^
Yoğunluğum hakkında sizleri sıkmak istemiyordum bir süredir ama bu aralar gerçekten çok yoğun geçti günler. İki düğün atlattık, şükür kazasız, belasız, hastalıksız bitti gitti. Darısı düğünleri olanların başına. Şimdide bahçe işleriyle uğraşıyoruz, bir kaç sipariş ve hediye mevzusu vardı onları hallettim gibi gibi. Öyle geçiyor günler, tabii o sırada blogla ilgilenemedim. Şimdi hazır boş kaldım yazıp, çizeyim dedim. :)
Bu filmleri Ramazan'da izledik, bir kaç filmin yerini şaşırdım gibime geliyor ama neyse, zaten burada hem size öneride bulunmak istiyorum hem de unutmayayım diye yazıyorum. İyi ki bloglar var. 💓



Netflix'e geldiği zaman ikizin ilgisini çekmişti, ben çok dikkat etmedim ama. Filmsiz kalınca izleyelim dedik, güzel filmdi. Gençlik müzikali gibi bir şeydi, bu tarz filmleri seviyorsanız izleyebilirsiniz.
Sonu tahmin edilebilirdi hepsinde olduğu gibi. Filmi diğerlerine göre daha çok sevmemdeki sebep kamp olmasıydı, yarışmalar falan çok güzeldi. :)




Başroldense bu ikili daha güzel ve eğlenceliydi :D




Yeni filmlerden biriydi bana göre Baba Aranıyor. Bu tarz aile filmlerini seviyorum. Klişe konu olsa da izletti kendini. Tam sahur vakti, hazırlık yapacağız ama filminde bitmesine az kalmış. Zor başından kalktık. :D Eğlenceliydi, öğreticiydi ama kızın tehlikeli bisiklet falan sürmesi beni bile ürküttü, o yüzden annesine hak veriyorum. :)
Babası öldükten sonra annesiyle konuşmayan kızımız annesinden gizli bisiklet yarışmasına katılmak ister, okulun ise tek şartı ebeveynlerden birinin imzası. Babası yok, annesi de istemeyince kızın ve arkadaşının aklına zekice bir fikir gelir. Annesi film şirketinden çalışmaktadır ve elinde oyuncu listesi vardır, baba adaylarıyla düzenledikleri yalancı görüşmeden sonra tam istedikleri gibi aday çıkınca onu ikna etmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Konu az buçuk böyle, aile filmlerini seviyorsanız izleyebilirsiniz. ;)




Oyuncular çok iyiydi, adam yaşlıydı ama bi karizması vardı, kadınında öyle. Film Meksika filmiymiş bu arada, ilk defa Meksika filmi izledim, beğendim. :D






Ve gelelim bu yıl en beğendiğim animasyon filmine.
İzledikten sonra Instagramda paylaştım ve izleyen bütün aileler de çok beğendi.
Sizde beğenirsiniz bence. :)
Film günümüze o kadar incelikle dokunmuş ki eğlenirken bir yerden de iğnelendiğimizin farkına varıyoruz. Telefondan yüzünü kaldırmayan çocuklar, anneler babalar, teknolojinin ilerde neler yapabileceğini açıkça gösteren olaylar vs. Hepsi imkansız değil, olabilir yani. O yüzden filmi izlerken bir yandan da oturup düşünmemiz gerekiyor bence. :)
Konu hakkında fazla bahsetmeyeceğim, izleyince hem eğlenin hem öğrenin. ;)






Bir köpek, bir de bu robotlar aşırı komikti asdfghjklşi







Güzel filmler izlemişim, sizde izlerseniz seversiniz bence. ;) Eğer önerimle izlerseniz yorumlarınızı bekliyorum^^
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^