Kitap Kapakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap Kapakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2016 Cumartesi

İyi Kız//Mary Kubica Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Uzun zamandır polisiye-gerilim okumadığımı fark ettikten sonra aklıma ilk gelen İyi Kız kitabını okumaya başladım^^ Gerçekten de gerilim dolu bir kitaptı. Kitap hakkında spoi yemeden okuduğum yorumlarda sonunda büyük bir şok geçireceğimizden bahsediyorlardı. İşte bu yorumlardan sonra daha bir merak eder oldum kitabı. Peki şaşırdım mı, ya da kitabı sevdim mi? Bunların cevapları yorumumun devamında^^
Şimdi konumuza bir göz atalım ;)

İyi bir insan olup olmadığıma karar verecek olanlar kim? Ailem mi? Arkadaşlarım mı? Yoksa ne yaşadığıma dair en ufak bir fikri bile olmayan etrafımdaki insan kalabalığı mı? Tabii ki hiçbiri… İyi ya da kötü biri olduğumu benden başka kimse bilemez.
Nüfuzlu bir ailenin kızı olan resim öğretmeni Mia, esrarengiz bir yabancıyla barda tanıştığı gece ortadan kaybolur. Genç kız aylar sonra ıssız bir kulübede bulunur, ancak o eski Mia değildir artık. Tamamen değişmiştir ve yaşadıklarına dair bölük pörçük parçalar hatırlamaktadır. En tuhaf olansa, kendini artık Chloe olarak tanıtmasıdır. Peki kimdir bu Chole denilen kız?
Ve Mia neden kendisine bu isimle hitap edilmesini istemektedir? Bu soruların cevabını hiç kimse bilmemektedir. İşin aslı, Mia'ya dair bilinmeyenlerden yalnızca biridir bu... 17 ülkede yayınlanan, zekice kurgulanmış sıra dışı hikâyesiyle İyi Kız, kusursuz ailelerin bile göründükleri kadar mükemmel olmadıklarını kanıtlar nitelikte çarpıcı bir ilk roman.


Yazarımız kitapta geçen çoğu başrol karakterinin gözünden  ve olayların olduğu zaman ve sonrasını bölüm bölüm anlatmış. Sadece Mia hariç. Onu son sayfalara saklamış ve bombayı patlatmış.
İlk olarak annesinden başlamış kitap, Mia resim öğretmenidir ve ailesinden ayrı yaşamaktadır. O gün annesi Eve'yi meslektaşı ve arkadaşı olan öğretmen haber verip okula gelmediğini söyler ve o tarihten sonra 3 ay Mia ortadan kaybolur. Ünlü bir savcının kızı olan Mia için her türlü ihtimal düşünülür ve işinde iyi bir dedektif olan Gabe tutulur. Kitabımız dedektifin gözünden de anlatılıyor. Ve son olarak Mia'yı kaçıran kişi Colin, her günü, kıza yaptıklarını ve geçmişinde yaşananları bir bir okuyoruz.


Mia'nın annesi kızı kaçırıldıktan sonra çok üzülüp kendini ve hayatını sorguluyor. Çocuklarını olan davranışı, evliliği ve gelecek hakkında. Eve'yi sevdim ama sona doğru yazarın konunun gidişatını başka yöne çevirmesini sevmedim. O olmasaydı iyiydi. Mia'nın babasını ve ablasını boğmak istedim. Hemde öyle böyle değil. Gerçekten böyle insanlar da var ne yazık ki :/
Dedektif Gabe'ye gelecek olursak işinde gerçekten çok iyi ve çok iyi yürekli biri. Nedenini okuyunca anlayacaksınız. O kısımları çok sevdim ve üzüldüm. Neyse, onun da ağzından anlatılanlara şahit oluyoruz ama hayatı hakkında pek bir şey söylemiyor, o kadar ki yaşını bile bilmiyorum :D 
 Ve son olarak suçlu Colin var, yapması gereken aslında çok basit bir iş ama sonradan nedense ki yazar burada vicdanı ön plana çıkarmış işler değişiyor. O sırada Colin'in bunu yapmasına gerek var mıydı açıkçası bilemedim ama sona doğru yazarın aslında nasıl bir konu ele aldığını öğreniyoruz ve taşlar yerine bir bir oturuyor.


Konu ve karakterler hakkında fazla bir şey diyemem, bu tarz konularda yorumu kısa tutmak iyidir :D Az biraz da spoi verip tavsiye ve genel yorum yapıp bitireyim :)


DİKKAT SPOİ!!

Yazar burada son zamanlar da önüme çıkan kaçırdığı kişiye aşık olan rehine, kısacası Stockholm Sendromunu ele almış. Gerçekten ilginç bir konu olmuş çünkü Colin ve Mia'nın arasında geçen olayları, Colin'in Mia'ya karşı tavrını ve onu zamanla sevip korumasını okuyoruz. Mia zaten çocukluktan yaşadığı sıkıntılar yüzünden gün yüzü görmemiş ama Colin'in onu kaçırması ve zaman geçmesiyle her şey değişmesini bir bir yazmış yazar. İşte kitabı ilginç yapanda buydu. Tabii ki de spoi kısmı olacak çünkü okumaya başladığım zaman böyle bir konu okuyacağım aklımın ucundan geçmezdi.

SPOİ SONU!!


Kitap genel anlamda güzeldi, yazarın bu kitaba 2 yılını vermesine bazen şaşırdım bazen de hak ediyor dedim. Ama asıl olay şu ki yazarın kalemi. Pek sevdiğim söylenemez ama konu seçimi dolayısıyla diğer kitapları okunulabilir. Biliyorum ki kesin o kitapları da çok ilginç konuları ele alıyor. Kalemi akıcı ama bazı anlatım bozuklukları yaşamadım desem yalan olur. Zaten kitabı kısa sürede okumamam buna büyük bir davetiye çıkardı ama  yine de  kalem kendini belli ediyor :D

Kitabımız polisiyeden çok gerilim üzerineydi. Gerilim severlere kesinlikle öneriyorum. Arada gerilim okuyanlara da öneririm, güzel bir kaçamak olur. :D Hemen bitecek bir kitap, sonunda gerçekten şok oluyorsunuz ama ben tahmin ettim doğrusu. Belki sizler tahmin edemezsiniz,yazar çok iyi gizlemiş. Yine de okuyup, kitabı elimden bırakınca vaay bee dedim. 


Kitaba puanım 5/4


Alıntılar^^


Benim tek düşünebildiğim Mia'yken yegane derdi siyaset, eğlence, spor ve ekonomi olan bir dünyada nefes almak ve yaşamak ne kadar imkansızlaşıyor...


*****

Tepede ördek ve kazlar uçuyor. Herkse terk ediyor beni.
Acaba Mia da bir yerde gökyüzüne bakıp benimle aynı şeyleri görüyor mudur, merak ediyorum.

*****

Kedi uçakla önce Minneapolis'e, oradan da yine uçakla O'Hare'e geldi. Bacaksız benden çok uçuyordu.




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^,








16 Nisan 2016 Cumartesi

Değerini Bil//Nora Roberts Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bir hafta da okuyup bitirdiğim kitaplara ne yazık ki anca bir hafta sonrasın da yorum yazıyorum. Son bir kaç aydır kitap okuma sayımda ciddi bir düşüş var. En fazla 4 gün elimde olan kitaplar şimdi bir haftasını doldurmadan rahat edemiyor :( Üzülüyorum bu konuda ama yapacağım pek bir şey de yok. Öyle ha deyip de hemen elime kitabımı alıp okuyamayacağım bir dönemdeyim de :/
Neyse her yazı başında yazdığım iç dökmeleri burada bırakıp yorumuma geçeyim.
Uzun zamandır Nore Roberts kitabı okumuyordum. Elimde 3 serisi ve tekli kitapları var ama seri bitirme düşüncesiyle Değerini Bil kitabını okumaya başladım. Şimdi diğer serilere göz dikmeden kısa zaman da en son kitap olan Ömrüm Senindir kitabını da okuyayım^^


Laurel McBane ne zaman desteğe ihtiyaç duysa arkadaşlarına güvenmiştir, özellikle de en büyük hayali olan yemek okuluna gitme şansı ailesinin maddi sorunları yüzünden suya düşmek üzereyken. Şimdi Laurel arkadaşlarının cömert yardımını, müşterilerinin düğünlerinde yaptığı birbirinden lezzetli pasta ve şekerlemelerle ödüyor. 
Laurel aşka ve romantizme elbette inanmaktadır - tabii teoride. Ancak diğer kadınların arzuladığı tüm o zevkler konusunda oldukça çekingendir. 
Parker'ın ağabeyi Delaney Brown gibi güçlü ve zeki erkekleri beğenir - hatta çocukluğundan beri Del'e delicesine âşıktır. 
Bazı aşklar diğerlerinden daha uzun sürmekte ve buna inanan Laurel, üst düzey bir avukat olan Del'in hâlâ erişilmez olduğunu düşünmektedir. 
Bir gece Laurel'ın hızla değişen ruh hali, Del ile öfke dolu, ateşli ve baş döndürücü bir biçimde öpüşmesine neden olur. Paylaştıkları bu tutku dolu öpücük hayatlarında bir dönüm noktası olacaktır...


Konumuzdan sonra karakterlerimize bakalım^^ Laurel karakterini ilk iki kitapta az da olsa tanıyoruz. Doğrusu ilk iki kitabı taaa 2014 yılının Mayıs ayında okumuşum :O Ve bir çok şeyi unutmam çok normal. Bunlardan biri de Laurel'in önceki kitaplarda olan davranışını hatırlamıyor olmam. Kitabın konusunu okuyunca aklımda bir şekil belirdi. Az utangaç, kendi halinden bir kız ve küçük yaştan beri arkadaşının erkek kardeşini sevmen biri. Bunları insan okuyunca aklına gelenler belli ama bu kitapta Laurel öyle değildi. Belki seri de en çok sevemediğim karakter Laurel oldu her halde. Del bir tane tabii ama Laurel öyle değildi benim açımdan.
Vows Düğün Organizasyon şirketin de pasta ustası olan  Laurel pastaları ve ikramları ile bütün gelinlerin aklını alır. Geçmişin de yaşanan aile içi düzensizlik hayatını tam etkileyeceği zaman da birisi tarafından yardım alınca hakkını verip emeklerini ziyan etmez ve harika bir aşçı olur.
Kendisini başta dediğim gibi sevemedim. Çok değişik bir karaktere de sahipti ama bazı yönlerini de yabana atmamak lazım. Biraz daha fazla olsaydı bu yönleri benden artı puan alabilirdi.


Del, Parker'ın erkek kardeşi ve kasabanın en ünlü avukatlarından biridir. Aileden gelen varlık sebebiyle çevresi, arkadaşları ve dostları çoktur ve yakınları için elinden gelen her şeyi yapar. Parker kadar Mac, Emma ve Laurel'ide kız kardeşi gibi gören Del'in bir zaman sonra gözleri açılır ve çevresinde büyüyen ve güzelleşen Laurel'i fark eder ama yine bazı şeyleri kendine  yediremez ve yoluna aynı şekilde devam eder. Ta ki bir gün Laurel'in gazabına uğrayıp sonradan olanlar kafasını daha çok karıştıracağı zamana kadar.
Del Carter'dan sonra favori erkek karakterim oldu^^ Kendisini pek bir sevdim. Hele Parker'a olan sevgisi ve yardımları yok mu harikaydı. Kendisi hakkında olumsuz bir yorumum yok :D 


Diğer karakteri zaten diğer kitaplardan tanıyoruz. Pek bir değişiklik yoktu. Yine Mac'in annesi ortalığı karıştırdı, heyecanlı, capcanlı düğünler ve onların kaprisli, sevecen gelinleri oldu. Her kitapta ayrı bir olay oluyor, bundan da bekledim açıkçası ama olmasıyla bitmesi bir oldu :D Bu kitapta karakterlerimiz tatile gidiyor ve yazar öyle bir anlatmış ki insanın tatile gitme isteği tavan yapıyor ne yalan :D O sahneler, diyaloglar ve sonrası harikaydı ama yazar Del ve Laurel'in hikayesini pek güzel yazamamış. Umduğumu pek bulamadım. Laurel'in sürekli aksi hareketleri beni sinir etti, acaba burada nasıl bir atarlılık yapacak falan deyip durdum. İlk iki kitapta da böyle miydi hatırlamıyorum ama bu kadarını beklemiyordum.
Sonrasın da bütün karakterler arasında bir bahis yapıldı. Bu bahis ne söylemem ama o kadar itici bir şeydi ki anlatamam. Komik miydi, evet komikti ama gereksizdi de. Bunlar haricinde başka bir şey yoktu. Yazarın kalemini seviyorum. Kurgusu da iyi ama hep iyi olacak diye bir şeyde yok ;)


Serimizi devam ettirenler kesinlikle okumalılar. Ama tavsiye etmem biraz saçma olur. Zaten kitap serinin ortancı kitabı, her kitapta ayrı kişiler ve olaylar anlatılıyor, seriye eksik kitapla devam edilmesi mantıksız olur yani :D Bu kitap için tavsiye kısmını es geçer direk seriyi öneririm ;) Yarın ve Daima serisini geçemez ama 4 kitaplık bir seri olarak okunulası^^ Ve en kısa zaman da son kitabı okuyup seriye noktayı koyacağım :D



Serimiz hakkında^^



Kitaplar için sadece hangi kitapta hangi çift var onu söyleyebilirim ;)

Beyaz Düşler//Mac&Carter^^ (Yorum İçin Tık Tık!!)
Bu Güller Senin//Emma&Jack^^ (Yorum İçin Tık Tık!!)
Değerini Bil//Laurel&Del^^
Ömrüm Senindir//Parker&Mal^^



Kitaba puanım 5/3



Alıntılar^^


Bu işin sona erdiğini düşünüyor olabilirsin ama yanılıyorsun. Ayakkabıların elimde. Kırk sekiz saat içinde iletişime geçmezsen Prada ayakkabıların ölür.

Alıntıya not: Tehdidin böylesi :D

*****

Sevgili ayakkabı kaçırıcısı: Kaçtık ve FBI'a haber verdik. En iyi adamları yolda.
Prada Ayakkabılar.

Aılıntıya not: Böyle son buldu diyebilirdim ama öyle olmadı :P


*****

Parker her insanın, her kalbin öteki parçasının olduğuna kesinlikle inanıyordu. Bir eşi olduğuna. Buna her zaman inanmıştır ve yaptığı işte bu kadar iyi olmasının sebeplerinden biri de bu sarsılmaz inançtı.



Yorumun sonun agelmiş bulunmaktayız^^ Başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^






7 Temmuz 2015 Salı

Hayallerin Kadar Yakın//Donna VanLiere Kitap Yorumu^^

Herkese Selam^^
Yine ve yeniden kitap yorumu ile sizlerleyim ;) Evet diğer yazılarım da belirttiğim gibi hep kitap yada Mim oldu ama dediğim gibi Kore ile ilgili yazmam için baya zamanım olmalı ve o zaman da şimdilik bende mevcut değil :P Şimdi bile sırf kitap yorumları yığılmasın diye hemen yorumları giriyorum ;) Bunda gerçekten sıkıntı çekiyorum ama şimdilik boş verip kitap yorumuma geçeyim ;)
Kitabımız ilk çıktığı zaman kapağına hasta oldum, o kadar güzeldi ki benim gibi bu tarz kitapları sevenler için bu kapak on numara beş yıldızlı bir kitaptı, elime geldiği zaman ise kapağı sevmeme artı bir sebep daha oldu, kitabımızın kapağı kadife hissi veren cinsten. Ciltli den sonra en sevdiğim kitap kapağı^^ Konusu da kapak kadar güzeldi, yazarın dili akıcı, hikayenin devamı ise merak uyandırıcıydı.

1950 yıllarında Tennessee kasabasın da annesi ve babası vefat ettikten sonra yalnız yaşamaya başlayan Ivorie Walker hayatını bahçesiyle, eviyle ve yanından hiç ayrılmayan köpeğiyle geçirmektedir. Bir kaç gün çok önem verdiği ekinlerine gelen zararı öğrenmek isteyen Ivorie her şeyi tahmin ediyordu ama küçük bir çocuk çıkacağını değil. İlk gördüğü andan itibaren çocuğu merak eden Ivorie her şeyi göze alır ve korkuyla bahsedilen tepelere çıkar ve çocuğu yanına almayı başarır ama çocuğa sahip çıkmasıyla kasabada sırlar ortaya çıkmaya başlar. Ivorie bu sırlarla başa çıkabilecek midir? 
Her kafadan ses çıkması Ivorie'nin yürüdüğü yoldan caymasına sebep olacak mıdır?

Hepsinin cevabı ise kitapta ;)
Kitabı ilk okuduğum zaman Yazarım Kristin Hannah'ın Bir Tutam Gündüz Bir Tutam Gece'ye benziyor sandım ama bu kitap ondan kat kat farklıydı. Bu kitabı daha çok sevdiğimi belirtmek isterim. Kristin Hannah kitapların dan sadece onu pek sevememiştim. Neyse kitabımızın yazarı Kristin Hannah değil, bu yazar gerçekten iyi yazmış. Çabuk okunan, olacakları merak ve heyecanla bekleten bir kitaptı. 



Karakterlerin hepsini sevdim, Ivorie ve abisi hep ön plandaydı, her ikisinin de düşüncelerini okuyoruz. Tabii çocuğun da düşüncelerini okuyoruz, en etkilendiğim yerler oralar oldu. Çocuğun yaşadığı sıkıntılar o kadar kötüydü ki Ivorie'nin onu bulup sahip çıkmasına çok sevindim, o kadar etkiledi beni düşünün yani ;) Ivorie'nin yalnızlığı ise insana gerçekten dokunuyor, sanki biz yalnızız. Öyle bir yaşantım olsa kafayı yerdim her halde. Bir de yıl 1950 hiç bir şey yok, tabii o zaman arkadaşlık, komşuluk iyi diğer kitaplar da ama bunda sürekli yalnızdı Ivorie. Ama çocuktan sonra hayata dönüyor.


Çocuğun ismi var ama sonradan çıkıyor, söylemem ismini size sürpriz olsun, Ivorie'de çok uğraştı öğrenmek için ;) Nedeni ise çocuğun sağlık sorunu olduğu için konuşamıyor, bunun için de Ivorie kendini çok feda etti. Duygusal ama bir o kadar güzel bir hikayeydi. Sakin sessiz kasabada neler oluyormuş dedirtiyor bir kere. Tahminlerim çok tutuyordu kitaplarda ama bunda tutmadı. Hatta dedim kesin o ama cıks olmadı :P Gerçi olmasa da gözümden düştü o şahıs -_- 

Dram, aile içi dostlukları, sevgiyi ve ne olursa olsun iyiliğin her kapıyı açacağını bize öğreten bu kitabı kesinlikle öneriyorum. Kısa sürede bitecek ama konunun sizi derinde etkileyeceği ve çok seveceğiniz bu kitabı okuyun, okutun. Çok drama gelemeyenlere de öneriyorum, salya sümük ağlayacağınız tarzda değil, öneririm ;) Yazarın diğer kitaplarının kesinlikle çıkmasını isterim, diğer serilere bakınca Chrisrmas Hope serisi ilgimi çekti çıkmalı bence ;)

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Anılarımızı, tıpkı yama işi yapar gibi renklerine ve bize hissettirdiklerine göre, hangilerinin yan yana daha güzel durduğuna veya hangilerini bir araya getirmek istediğimize bakarak düzenlememiz ne gülünçtü.


*****

Çocuğun yanına otururken gözlerimden akan yaşları hissederek gözlerimi sıkıca kapattım. "Ben deli miyim, Loretta?"

"Birazcık," dedi. Ona baktım. "Ama bazen delice şeyler yapmamız gerekir."


*****

Kız kardeşimin şu anda kendi yatağında uzanırken neler düşündüğünü merak ettim. Korktuğunu ve biraz kaybolmuş hissettiğini düşünüyordum, ama yine de cayır cayır yanan bir ateşin üstündeki tencereye biraz cesaret, biraz umut katıp karıştırmaya başladığından emindim.


*****

Onun berrak, küçük yüzüne baktığımda yüreğim hoplayıveriyordu. Onun hiçbir şartı ve talebi yoktu. Hiçbir koşul olmadan bana verilmiş bir hediyeydi.



Yorumum bu kadar, başka yorumlarda görüşmek üzere, her daim sevgiyle kalın^^

11 Haziran 2015 Perşembe

Benim Uzak Yıldızım//Amie Kaufman-Meagan Spooner Kitap yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bugün sizlere harika bir bilim kurgu kitabının yorumu ile geldim^^ Kitabı okumadan önce ilk olarak kapağa aşık olduğumuzu hepimiz itiraf edelim. O yıldızlar, kızın elbisesi ve köşeden az da olsa çıkan bir erkek^^ Şaka bir yana renk uyumu harika olan bir kapak, şahsen ilk gördüğümde aşık oldum. Kitabın kapağı ne kadar güzelse içi de o kadar güzeldi. Biraz şüphelerim oldu okumadan önce, o şüpheyi yorumumun devamında bahsedeceğim ama şüphelerimin yerini olumlu bir düşünce aldığını söylemek isterim. Daha fazla detaya girmeden önce kitap hakkında bilgi verip devam edeyim.

Lilac gezegenin en zengin ve dokunulmaz unvanını alan genç bir kızdır. Herkes yanına gideceği, konuşacağı zaman iki kere düşünmesi gereken ulaşılmaz kişidir. Binbaşı Merendsen ise savaştan sonra aldığı unvan ile zengin kesimde gözükmeye başlar ve İkarus uzay gemisinde yer alır. Güzel devam eden günlerden sonra devasa büyüklükte olan İkarus'un başına felaket gelir ve elli bin yolcu alan uzay gemisi bir anda yakın bir gezegene düşer. Kurtulmanın mümkün olmadığı bu kazada sadece iki kişi kurtulmuştur. Lilac Laroux ve Binbaşı Tarver Mrendsen. O dakikadan sonra macera, hayatta kalma mücadelesi ve tabii ki aşk başlar.

Konumuz böyle, daha fazla detay için arka kapak yazısına bakabilirsiniz ;) Kitabı sevdiğimi başta söyledim, çok güzel bir bilim kurgu romanıydı. Böyle bir uzaylı kitap ikinci kez okuyorum, ilki de yine Go Kitap'dan olan Yabancı ama bu çok çok farklı bir şeydi. İlk olarak zengin kız fakir oğlan nostaljisi yaşıyoruz. Ne romantik değil mi? Ama öyle olmuyor işte bir anda kendilerini bilinmez bir gezegende bulunca Lilac ve Tarver neye uğradıklarını şaşırırlar. Başta Lilac'a sinir oldum, tamam zengin aileden geldiğin için tripli olabilirsin ama kuzum sen bilinmez bir gezegene düştün uyan artık :P
Yine de sevdim kendisini^^ Cesur ve sevimli bir hal aldı zaman sonra, hele o geçmişte yaşadıkları yürek parçalayıcı. Okuduktan sonra siz hakkında ne düşüneceksiniz merak konusu.



Tayver'a gelecek olursam fakir oğlan olarak iyi idare etti demeyeceğim muhteşem idare etti tatlı şey^^ Unvanının hakkını verdi kitap boyunca, bir çok zorluklar atlattı. Yeri geldi yoruldu yeri geldi sinirlerine hakim oldu yeri geldi aşık oldu :P Ne aşktı be arkadaş neyse. :D  Bir adet Tarver ve onun Lilac'a olan aşkından alabilir miyim? :P Şaka bir yana cesurluğun kitabını yazan bu iki çifte birbirinden güzeldi.

İlk başlangıçta bazı şüphelerim vardı demiştim. Bu şüphe ise kitabımızın iki yazarın yazması. Biraz değil baya korktum acaba altında kalkabilmiş mi yazarlar diye. Sonuçta kapak güzel, konuda ilgi çekici olup içeriği kötü olunca hepsi bir anda yerle bir oluyor. Ama bu kitap öyle değildi, yazarlar ortaklaşa harika bir kitap çıkarmışlar. Kitapta ayy bu olmamış, keşke tek yazar yazsaydı dediğim tek bir yer bile olmadı. Hatta acaba bu yazarlar nasıl yazdı dedim. Bir bölümü biri bir bölümü biri mi yazdı acaba ama cıks olmaz öyle bambaşka bir şey çıkardı her halde :D Uzun lafın kısası şüphelerim doğru çıkmadı, buna sevindim. Yazarları ve kalemlerini sevdim^^



Kitabın içeriğine biraz daha değinecek olursam bazı yorumlarda çok durgun olduğu yazılmış bence, şahsım adına öyle değildi. Belki fazla hareketli sevmediğimden belki de gerçekten öyle bir eksikliğe rastlamadığım dan yorumları okuyana kadar öyle bir şey hissetmedim. Kitabın ilerleyen sayfalarında neler oluyor neler. Bir kere gezegende meydana gelen olağanüstü olayların neler olduğunu hem karakterlerimiz hemde ben öğrenince şok oldum, tabii vay bee dedim de az orada kafam karıştı bu bir gerçek. Hele bir yer vardı ki evlere şenlik. Okuduğum sırada gözümden uyku akıyordu ama öyle bir sahneydi ki kitabı elimden bırakamadım. Amie ve Meagan siz neler yaptınız öyle O_o Ahh Tarver ahh Lilac :(


Çok merak ettiniz değil mi? Bence hiç bekletmeden alıp okuyun, bu iki yazar çok güzel bir kitap yazmış. Neler olacağını tahmin edemeyeceğiniz, olanları öğrenince de şok üstüne şok yaşayacağınız kitabı kesinlikle öneriyorum ;) Daha fazla yazmak isterim, ama bu kadar kafi. Gerisini siz okuyun ve bana hak verin ;) Bu arada kitapta geçen soruşturma kısımlarına sinir oldum -_- Okuyunca anlayacaksınız ;)

Kitabımız 3 kitaptan oluşuyor. -En sevdiğim^^- İkinci kitabımızın konusuna bakacak olursak Lilac ve Tarver çiftinin devamı olmuyor. Bu kitapta başka çift oluyor ve son kitapta her iki çifte buluşuyor. Bunu öğrendikten sonra gel de merak etme :O

İşte serimiz^^
Kapaklara bit^^


Benim Uzak Yıldızım Yorumu için Tık Tık!
Paralanmış Dünyam için Tık Tık!
Sonsuz Işığım için Tık Tık!


Kitaba puanım 5/5


Alıntılar^^

Lilac Rose LaRoux. Dokunulmaz. Zehirli.
Adımı Zehirli Sarmaşık koysalarmış keşke. Ya da Yüksük Otu. Veya Güzelavratotu. 


*****

"Sen ölürsen," diye fısıldadım, gözlerimi ondan ayırmadan, "ben de ölürüm."




Yüzünün her tarafında çillerle karışan lekeler vardı. Yanağındaki o morluk duruyordu. Uykusunda bile o dudakları düzgün, kararlı bir çizgi halini almıştı.
Gözlerinin altında mor halkalar vardı. Terli, perişan ve bitkindi. 
Gözüme hiç bu kadar güzel görünmemişti.

*****

O olmayınca içim üşüyordu.



Son olarak K-Pop sevdiğimi bilirsiniz. Kitabı okuduğum sırada çok sevdiğim Infinite grubunun pek sevgili Sung Kyu üyesinin mini albümü çıkmıştı, şarkılarını dinledim. Ama bir tanesi beni benden aldı. Daha Türkçe alt yazısına bakmadan bu şarkı tam Benim Uzak Yıldızım için yazılmış dedim. Sonra alt yazılı izledim ve şok. Bu kadar mı denk gelir^^ Kitabı okuyanlar izleyin hak vereceksiniz ;)


Keyifli dinlemeler^^

Bir kitap yorumunun daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Emeği geçen herkese teşekkürler :P Başka yorumlar da görüşmek üzere^^



8 Aralık 2014 Pazartesi

Mim, Kitaplığımdaki En iyi 10 Kitap Kapağı^^

Herkese merhaba^^
Uzun zamandır buralarda yoktum ama yorumlarım ile büyük bir giriş yaptığımı görmüşsünüzdür. O kadar yayınlanmış yazıma rağmen halen daha yayınlanacak bir sürü yorumum ve yazım var. Bu yazıyı yazmadan önce yine yorum gireyim dedim ama baktım hep yorum araya bi mim girse hiçte kötü olmaz dedim. Uçay sağ olsun beni mimlemiş uzun bir zaman önce, hatta özellikle haber verdi ama sınavlar ve netin olmaması neticesiyle bu zamana kaldı. Ucun ucun mimlerimi yazmaya başlayayım bari anca biter :D
Yeni mimlere her daim açığım, bunu da belirtmek isterim :D Severim böyle şeyleri ;)


Bu mim'de biraz zorlanacağım ama önemli değil :) Şimdi yazmadan önce bi kitaplığıma yollanıp bakayım ve ilk 10'umu belirleyeyim ;) 

İlk olarak Kristin Hannah'ı çok sevdiğimi bilirsiniz ama öncesinde kapaklarına bayılıyorum :D Hepsi olmasa da bir kaç kitap kapağı sırada yer almakta^^
Hepsini koymak isterdim ama diğer kapakları güzel olanlara yazık etmeyelim değil mi :D 

1-Kız Kardeşler Arasında^^


2-İlkbahar Rüyası^^


3.sırada ise Benim İçin Öl var^^ Daha çıkmadan kitap kapağına aşık olduğum nadir kitaplardan^^ Yayıncının orijinal çıkarmasına çok sevinmiştim şahsen :D


4.Sırada herkesin sırf kapağı için aldığı(Şaka konusu da bir o kadar güzel) kitap Senden Önce Ben var^^


5.Sırada Son Kamelya var^^ Arkadya harika yazar çıkardığının yanı sıra harika kapaklarda tasarlıyor <3


6.sırada serinin son kitabı Yandaş var^^
Harika bir serinin harika kapakları <3


7.Sırada daha 2 gün önce yorumumda bahsettiğim Son Adım Aşk kapağı var. Gerek yazı, gerek renk uyumu ile mükemmel kapaklar arasında^^


8.Kitabımız Şahmelek^^
Kapağa bakın gerisi boş verin :D


9.sırada yine birinci sıralarda yerini alacak olan Siyah Buz var^^
Daha yeni ellerime aldım, kitabın ciltli olması ayrı bir sevme nedenim <3


10. sırada yazarımın yepsyeni kitabının kapağı var^^ Çirkin Ve Güzel-Aşka Uyanış^^
En sona koymamda ki sebep hem yeni çıkanlar arasında hemde henüz elimde değil 3-4 günde elimde olacak inşallah bakalım^^



Açıklama yaparak ilk 10'umu yazdım :D 

Mim'i isteyen yapabilir ama sadece bir kişiyi etiketliyorum ve yapması için ikna edeceğim :D
Kitap Tutkusu yani B. ablama pasladım mim'i bakalım onun kitaplığındaki en güzel kapaklı kitaplar nelermiş :D


Başka bir mimde görüşmek üzere sevgiler, saygılar^^






24 Ağustos 2014 Pazar

Virgin River-Aşk Yeniden//Robyn Carr Kitap Yorumu^^

Herkese Selam^^
En son yazdığım Alışveriş yazım da bu kitabı öneri ile aldığımdan bahsetmiştim. İşte kitabı okumam yine oku baskısı ile ;P gerçekleşti. Peki pişman mıyım aslaaa :D Harika ötesi, tam benlik bir kitaptı. N.Ablam çok seveceksin dedi tabii "seveceksin"dedi mi kesin severim yani ki cidden çok sevdim önerdiği kadar var ama seri ile ilgili öğrendiğim bilgiler de ise şok oldum. 
Seri bilgisi yorumun devamında olacak ;)


Melinda kendisine acı duygular veren şimdi ki hayatından ve arkadaşların dan biraz uzak durmak ister ve harika kulübesi olan, doktora yardımcı bir hemşire arandığını duyduğu duyurudan sonra karar verir ve her şeyi ayarlayıp Virgin River kasabasının yolunu tutar. Daha ilk dakikalar da hata yaptığına karar veren Melinda hemen geri dönmeye karar verir. Sabah olduğun da yola çıkmayı planlayan Mel huysuz doktorun kapısının önünde bulduğu yeni doğmuş bebek sayesinde biraz daha kalmaya karar verir. O dakikadan sonra hayatı daha iyi anlamaya çalışan Mel kararsız kalır. Bu sırada bir de Deniz Piyadesi olan Jack kafasını karıştırmaktadır. Zorluklara rağmen kalacak mı yoksa eski yaşantısına geri mi dönecek?? 
Bütün cevaplar kitapta ;))


Günümüz aşk hikayelerini severim, gerçek aşkı anlatan ve okuyucuya özenle ileten kitapları. Bu kitapta tam istediğim türden bir kitaptı. Melinda'nın yaşadığı zorlukları, kararsızlıkları çok iyi anlatmış yazar, kalemini sevdim. Karakterleri ise al bağrına bas denecek şekilde anlatmış. 


Mel'in hemşire ve ebe olması artı yazarın da hemşirelik eğitimi alması ile çoğu bilgiye sağ olsun sahip olduk :P  Mel karakterini hem sevdim hemde bazı yerler de kararsız olup Jack'imizi üzmesi beni çileden çıkarttırdı. Yazık değil mi Jack'e!!! :P

Jack on numara beş yıldız bir karakterdi. Çok sevdim kendisini. Anlayışlı, yardım sever, kendinden emin vs. vs. harika özellikler. Say say bitmez :D Okuyunca Jack'i sizde çooook ama çoook seveceksiniz benden söylemesi :)



Dikkat!! Jack aşırı yakışıklı ve duyarlı olduğundan kalp ritminiz bozulabilir :D

Kitabı gerçekten sevdim. Seriye kesinlikle devam etmeliyim, diğer karakterleri de merak etmiyor değilim:) Hatta birazdan size bir bilgi vereceğim duyduğunuzda dudağınız uçuklayabilir ;)

Kitapta sadece Melinda ve Jack'den bahsetmiyor yan karakterleri de az tanıyoruz, hayat hikayelerine ortak oluyoruz. Sinir olduğum karakterler de oldu :/ Mesela yaşlı, bunak doktor :P Okuyunca ne dediğimi anlayacaksınız ;)


Bu tür kitapları seven, ne olsa okurum diyenlere kesinlikle tavsiye ederim sizde benim kadar seveceksiniz, eminim ;)

Gelelim çok önemli bilgiye, serimiz tamı tamına 20 kitaptan oluşuyor O_o Bu halde olduğunuzu biliyorum :( Ve bizde sadece 3 kitabı çıktı >_< Epsilon yayınları az gayret etse yaa :/ 


Bu sadece 12 tanesi seri o kadar çok ki bir araya getirememişler :D 
Not: Renk uyumuna bittim^^ Rengarenk^^


Bizde çıkan sadece 3 kitap :/
Birde ilk kitabın kapağı pek net değil, buna sinir oldum. Sanki yıllar yıllar önce çıkmış bir kitabı okumuş gibiydim.

Neyse efenim ben seriyi tamamlamadan Epsilon belki seriyi çıkarmaya devam eder, belki :/

Kitaba Puanım ise 5/5



Alıntılar^^

Mel eğilerek kutunun içine doğru baktığında kundağa sarılmış, kıpırdanan bir bebek karşılaştı. "Yüce Isa." "Hayır," dedi Jack. "Isa olduğunu sanmıyorum."  

*****  

Bu yer adeta iki farklı dünyaya bölünmüş gibiydi: yaşamın kasvetli ve sefil, insanların çaresiz olduğu ormanın derinliklerindeki soğuk ve karanlık dünya. Ve bir de ulusal servi ormanı, birinci sınıf kamp alanları, sağlık ve mutluluk yayan uçsuz bucaksız verimli topraklarla dolu vadi ve tepelerden oluşan dünya.

  ****  

Doktor güvensiz bir sesle, "Benim kamyonetin mi?" diye sordu. "Nedense seni benim kamyonetimin içinde canlandıramadım da!" "Neden ki? Sorun yakıtsa teslim etmeden önce depoyu doldururum." "Sorun senin kamyonetimle uçurumdan aşağı uçup, beni o tipsiz BMW'nle baş başa bırakmam." 
Mel dişlerini sıktı. "Bazı günler daha da gıcık oluyorsun. Cidden."  Doctor anahtarı çıkartarak Mel'e doğru attı. Mel havada yakaladı. "Kamyonetime dikkat et. Tanrı şahidim olsun asla o tipsiz yabancı arabanın içinde yakalanmayacağım."


Virgin River Kasabası bir harika dostum! :P
Yorum sonuna gelmiş bulunmaktayız, sevgiler, saygılar ve bol kitaplar^^



12 Ağustos 2014 Salı

OKK 33.Blog Turu Milyonluk Kirli Sır//C.L. Parker Ön okuma ve Kitaba Genel Bakış^^


Herkese turumuzun 2.gününden merhaba^^

Bugün sizlere kitabımız hakkında bir kaç şey paylaşacağım :) İlk olarak kitabımızın Ön okuması sonrasın da ise kitabımızın dış ve iç özelliği ve genel bakış ;) 

İlk olarak işte sizlere ÖN OKUMA^^

Milyonlarca Kirli Sır
C. L. Parker


Bu kitabı kız kardeşim Jessica Neidlinger’a ithaf ediyorum. Akıma yazma fikrini sokan, bu fikri besleyen ve şimdi olduğum yazara dönüşmemi sağlayan kişi kendisidir. O olmasaydı, yazıyor olmazdım. Tüm başarılarım için sana borçluyum Jess. Yani, mecazi anlamda elbette. Hah! Seni seviyorum; böyle olduğun ve beni olduğum kişiye dönüştürdüğün için.


Giriş

Ben bir seks kölesiyim. Yani, bir kişinin malı olarak ona hizmet eden, onun hâkimiyetine tam anlamıyla itaatkâr biri. Temel olarak, sanırım “fahişe” sözcüğü olduğum şeyi tanımlamak açısından daha uygun olacaktır. Anlayacağınız, ben para karşılığında kendimi bir adama (bu sadece tek bir kişi olsa da) sattım. Sadık ve ağzı sıkı olmam, bedenimi onun istekleri doğrultusunda, istediği her şekilde ve pozisyonda ona sunmam gerekiyor ama görevim sadece bunlarla sınırlı değil.
İşin ilginç yanı, ben bu hayata itilmedim; bu hayatı seçtim. Yani, o sırada daha iyi bir fırsat karşıma çıkmadığı için başka seçeneğim yoktu ama yine de, ne olursa olsun, bu hayatı seçtim. O, beni buna zorlamadı. Beni bir yerlerden bulup buluşturmadı. Kaçırılıp feci şekilde dayak yiyerek itaat etmeye zorlanmadım. Kendi ayağımla gittim ona.
Ve her şeyi birinin hayatını kurtarmak için yaptım.
Benim adım Delaine Talbot ama bana Lanie diyebilirsiniz. Bu benim hikâyem.


1
Yaptığımız Fedakârlıklar



Lanie
Tam bir seks tanrıçası olan arkadaşım, çalıştığı (ve takıldığı) gece kulübünün kapılarından girdiğimden beri resmen milyonuncu kez şu soruyu sordu: “Bunu yapmak istediğine emin misin?”
      Dez benim dayanağımdı. Hayat fazla zorlaştığında beni ayakta tutardı ve hayat o sıralar aşırı derecede zordu. Dez, kabaca “şeytana ait” olarak tercüme edilebilecek Desdemona isminin kısaltılmışıydı. Anne babası daha önce izin vermediğinden, ismini on sekizine bastığı gün değiştirmişti. Gerçekten. Annesiyle babası, dünyaya geldiğinde ona Prenses ismini vermişler fakat onlar dışında biri kalkıp ona bu isimle hitap etmeye kalkıştığında, az sonra kopacak yaygaraya hazırlıklı olmalıydı. Dez inanılmaz güzeldi, o romans kitaplarında okuduğunuz iri göğüslü dilberlere benziyordu: Uzun, ipeksi siyah saçlar, kıvrımlı vücut hatları, uzun mu uzun bacaklar ve bir tanrıçanın yüzü. Tek sorun, motorcu hatun imajını benimsemiş olmasıydı. Yeni motosiklet markalarını deneme sürüşüne çıkarmaktan hoşlanırdı. Daha önce söylediğim gibi, fahişe işte. Gelgelelim, onu ailemden biriymiş gibi seviyordum. Ve ailemden biri için yapmaya kalktığım şey göz önünde bulundurulursa, bunu söyleyebilmek önemliydi.
“Hayır, emin değilim Dez ama bunu yapmalıyım. O yüzden, sayende fikrimden cayıp özüme dönerek buradan tırsak bir kedi gibi kaçmadan önce şunu sormayı bırak artık,” diye parladım.
Parlamalarımı hiçbir zaman kişisel algılamazdı çünkü ona göre her şey göze göz dişe dişti. Hem de nasıl. Üstelik karşılık verirken bir nebze bile utanmazdı.
“Yani bekâretini yabancının tekine vermeyi dert etmiyor musun gerçekten? Romantizm olmadan? Şarap yok, yemek yok, altmış dokuz yapmak yok?” Ardı arkası kesilmeyen soruları en sonunda bardağı taşırdı; bir yandan da beni sevdiği ve her şeyi enine boyuna düşündüğümden emin olmak istediği için böyle yaptığını biliyordum. İnce eleyip sık dokuyarak bütün artıları, eksileri düşünmüştük ve herhangi bir şeyi atladığımızı hiç sanmıyordum. Fakat beni en çok endişelendiren şey bilinmezlikti.
Çalıştığı kulüp olan Foreplay’in tekinsiz bölgesine uzanan karanlık koridorda onu takip ederken, “Mesele annemin hayatıysa mı? Hiç tereddütsüz,” dedim. Foreplay: Hayatımın değişeceği yer işte burasıydı. Dönüşü olmayan nokta.
Annem Faye, ölümcül bir hastalığın pençesindeydi. Kalbi oldum olası güçsüzdü ve yıllar geçtikçe daha da kötüleşti. Beni doğururken ölümün kıyısından dönmüş ama tıpkı sonradan geçirdiği sayısız ameliyat ve operasyonda olduğu gibi, sağ salim çıkmayı başarmıştı. Şimdi ise sağ salim çıkma şansı yoktu. Hayat ışığı aşırı büyük bir hızla sönüyordu.

NOT: Ön Okumayı yüklediğim Issuu sayfası engellendiği için ön okumanın başlangıcı burada devamı ise BURADA!!!

Şimdi de sıra kitabımızın iç ve dış güzelliğine ;)

İlk olarak kapağını çoook beğendiğimi söylemek isterim :) Bu rengi zaten beğeniyordum, yayıncı da orijinal kullanmaktan vazgeçip böyle bir kapak yayınladıkları için mutlu olmalıyız çünkü bizim kapak daha güzel ;)


&


Sizce hangisi?? Ben başta söyledim neyi daha çok sevdiğimi ;)

Kitabımızın kapağı hafif bir kadifemsi hava veriyor bize, bu kitaplarda nadir olur o yüzden bu özelliğini de sevdim :)


Kitabımız açtığımız zaman seri ile ilgili bilgi veriyor bize ;)
Milyonluk Günahkar Düet kitabı ise Ekim de bizlerle olacak ;) 

Kitapla ilgili daha fazla detay desen Novella Yayınlarının kapakların da kitaba özel ayraç bulunmakta ;) 
Not: Kitaplar da en sevdiğim özellik :*
Sonrasında kitap için övgüler kısaca yazılmış. Buradan da bilgi edinebilirsiniz ;)


Kitabımız hakkında bu kadar bilgi veriyorum, daha çok bilgi için alıp inceleyin ve okuyun :*

Turumuz devam ediyor :)

12.08.2014
Pudra Tozu-Alışveriş Çılgınlığına Ceo Bakışı.
Pudra Tozu- Hayattaki Seçimler ve Kader.
Kitap Tutkusu-Yurtdışında Kitabın Popülerliği.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Kitap Manzaraları – Anlaşmalı İlişkiler&Evlilikler ve Bu Konulu Kitaplar.
Fighting!!-Ön okuma ve Kitaba Genel Bakış.
13..08.2014

ÇEKİLİŞ^^

Kitabımızı kazanmak isteyenleri BURAYA!! alalım :)
Şansı 2 kişi aranmakta :)