Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Şubat 2024 Perşembe

Son Teklif//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dreamland Milyarderler serisinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Serinin ilk kitabı Küçük Detaylar, ikinci kitap ise Beklenmeyen Koşullar ve bir de bu kitap. Kısa serilere seviyorum. Uzatmadan üç kitapta bitirmiş sağ olsun yazar.
İlk kitabı sevmiştim, ikinci kitap eh işteydi ama son kitap, yani bunu daha çok sevdim. Hepsinin kendine göre konusu vardı ama bu kitapta Cal'in yaşadıkları, yeni karakterlerimiz falan çok güzeldi. 550 sayfalık kitap olmasına rağmen aktı gitti kitap. :)


Callahan
Ben, herkesin kapalı kapılar ardında dedikodusunu yaptığı Kane’dim.
Zengin. Mesleği bırakmış sporcu. Tam zamanlı alkolik.
Gerçek beni ise çocukluk arkadaşım ve sevdiğim tek kadın Lana Castillo’dan başkası tanımıyordu.
Altı yıl önce kalbini kırdığımda, ona Wisteria Gölü’ne bir daha asla dönmeyeceğime dair söz vermiştim.
Dedemin vasiyeti her şeyi değiştirene dek de sözümü tuttum.
Mirasımı almak için göl evini satmadan önce orada bir yaz geçirmekle görevlendirilmiştim.
Dedemin bu isteği teoride basitti, ta ki tüm planım daha ilk günden berbat olana kadar.
Anlaşılan Lana yalnızca o evde yaşamıyor, aynı zamanda evin sahibi olduğunu da iddia ediyordu.
Alana Callahan Kane’e âşık olmak bir hataydı.
Bunu bana altı yıl önce kalbimi kırıp dostluğumuzu mahvetmeden önce bizzat kendisi söylemişti.
Bir daha buraya dönmeyeceğine söz verdiğinde aptal gibi ona inanmıştım.
Ama Cal, göl evini satmak istediğini söyleyerek tekrar çıkıp gelmişti.
Planını bozan ne miydi?
Benim adımın da o tapuda yazıyor olması.


Cal ona ve kardeşlerine bırakılan mirası alabilmek için dedesinin vasiyetindeki şartlarını yerine getirmek zorundadır.
Şart ise yıllar önce geri dönmemek için söz verdiği kasabaya bir daha gidip oradaki evi satmaktır. Gittiğinde ise çok büyük bir sürprizle karşılaşır.
Yıllar önce bağımlılığı yüzünden sevgilisinden ayrılan Cal eve döndüğünde evde hem sevgilisini hem de kendisine benzeyen kızıyla tanışır.
Bir yaz boyunca orada kalmak zorunda kalacak olan Cal'i büyük imtihanlar ve pişmanlıklar beklemektedir.
Cal'e Beklemedik Koşullarda sinir olmuştum, Iris'i kollayıp Declan'a yaptıklarını okuyunca dedim senin kitapta da seni çektirsin partnerin asdfghjk
Ama arkadaşlar çok üzüldüm Cal'e.
Çünkü yaşadığı şeyler kolay değildir, annesinin kaybı, yaşadığı kaza ve kariyerinin bitmesi. Babasının zorbalıkları ve kardeşleriyle iyi anlaşamaması hepsi üst üstte geldiği için zorlu bir hayat geçirmiştir.
O yüzden bağımlıklarından kurtulması cidden zordu ve tutunacak bir dal olmadığı için çokta umurunda değil ama kasabaya geldiğinde en azından biraz destek gösterebilirlerdi.
Tamam kasaba halkı neyse de Alana'nın davranışlarına kızdım açıkçası. Biliyor yaşadıklarını, tamam bazı şeyleri yapmasına izin verme ama anlayışlı yaklaş, üstüne gideceğine az da olsa yanında dur. Bu kısımlarda Alana'ya aşırı kızdım. Cal sonuna kadar çok tatlıydı, Alana ile geçinmesi, ona yardım etmesi çok güzeldi. Zaten para her kapıyı açar mevzusu var. O yüzden bazı yaptığı jestlerle her türlü herkesin kalbini kazanırdı. :D
Ve Cami aralarında iletişim çok güzeldi, o kadar tatlılardı ki onların kısımları okumak çok eğlenceliydi. <3


Alana yıllar önce sevgilisinden ayrıldıktan sonra zorlu bir süreç yaşasa da arkadaşları, kasabalı ve kızıyla beraber bu süreci bir şekilde atlatır ta ki bir akşam kapısında Cal'i görene kadar.
Ondan sonra geçmişe gitmesi, yaşadıklarını tekrardan hatırlaması ve güven problemini atlatamaması sıkıntılara yol açar.
Bir yaz boyunca Cal ile beraber olmak zorunda kalınca bir şeyler değişecek mi diye umut etmeye başlar.
Alana'ya çok üzüldüm, yaşadıkları, Cal'ın bırakıp gitmesi falan çok yıpratıcı şeyler. Sonradan kızının geleceği, kendi hayalleri falan derken zorlu bir hayat geçiriyor ama Cal'ın gelmesiyle bir şeylerin değişmesi güzeldi ama çoğu tavrını sevemedim cidden.
Çünkü sadece kendisine kadar davranması hoş değildi. Yani kızını düşünmesi güzeldi ama kızı olmasa bile bencilliği de ortadaydı. Bu yazar kesin aşırı feminist asdfghjkl
Tabii feministliği çok yanlış anlamış o ayrı ama neyse :D

Diğer karakterlerde kardeşlerin desteği çok tatlıydı, hele o mesajlaşmalar falan eğlenceliydi. Diğer kardeşleri gibi Cal'de fedakarlık yapıyor ve bence diğerlerine göre Cal'ın daha büyük bir fedakarlık yaptığını düşünüyorum.
Göl detayı, eski anılar ve kitap okuma detayları ayrıca güzeldi. Cal yalnızlıktan kitaplara sarıyor ve okuyor. Çok iyiydi ve kitapçıya gidip şak şak kitap alıyor. İşte zengin olmak bunu gerektirir asdfghjk
Sadece Cal'ın neden iş konusunda geri durduğunu anlamadım. Yani önceden onunda bir şekilde işin ucundan tutmasını çok isterdim. Ailenin hem yaramaz hem de bir işe yaramayan çocuğunu çok iyi temsil etmişti. Tam tersi olabilirdi.


Her şey güzel giderken tabii ki işler karışacaktı, spoiler yazacak bir durum yok ama Alana'nın yine bencilce davranması çok sıkıcıydı. O yüzden okumaya başladığımdaki hissiyatım bu sebeple Cal'e üzülmemle noktalandı. :D
Alana'nın hayalleri çok güzeldi yaaa, kıskandım sdfghjkl
Bence seriye yakışan bir son olmuş, bazı şeyler değişebilirdi ama bir insan yedisinden neyse yetmişinden de o oluyor.
Sadece ben mi kaçırdım, hatırlamıyorum yoksa yazar atlamış mı anlamıyorum ama dedeleriyle olan mevzuya çok değinmemişler. Mesele Cal ve Dedesinin arasında geçenleri okumak isterdim merak ettim çünkü. Tamam dedesi sahip çıkmamış vs. ama neden gitmiş? Gitmeye ne tetiklemiş oralar hep havada kaldı. 550'lik sayfada şunu da yazmadıysa helal olsun yani :D

Seri bana göre ahım şahım bir şey değildi ama her kitabın kendine göre güzelliği olduğundan okunacak bir seri diyebilirim. Yazarın kalemi akıcı, bir oturuşta yüz sayfa falan okuyorsunuz. Benim biraz elimde süründü, çok fazla okuyamadım yoksa bu kadar sayfa olmasına rağmen benim hızıma göre üç gün verebilirdim. :/
Son bölümde bütün ailenin bir arada olması, gelişen olaylar(burası spoiler olur diye geçiyorum :D) vs. derken bence güzel bir sondu.
Tavsiye olarak size kalmış, çünkü alın desem beğenmezseniz üzülürüm. Elinize geçerse ilk kitabı okuyun, severseniz devam edin derim^^



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Sen her zaman benden daha iyisini hak ettin."
"Hayır. Ben, senin bana iyi davranmanı hak ettim."


*****


Ben onu ne kadar seversem seveyim, en başta o kendini sevmediği sürece benim sevgim asla yeterli olmayacaktı.
Bundan kesinlikle emindim.


*****


Bizi en çok incitenler daima en çok sevdiklerimizdir.


*****


"Şu kelimeyi tekrarlamayı kes."
"Neden?"
"Çünkü kelimelerin anlamları vardır ve eylemlerin onları ucuzlaştırıyor."



Callahan Kane tarafından kalbinin kırılmasının nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyordum. Ardında ne kadar uğraşırsan uğraş doldurulamayacak bir boşluk bırakıyordu.


*****

"Senin için her şeyi yaparım."
Alt dudağı titredi.
"Biliyorum."


*****


"Hiçbir şey bizim ilişkimizle kıyaslanamaz ve hiçbir zaman da kıyaslanamayacak."


*****


"İnsanın kendine aşık olması başka birine aşık olmaktan on kat daha zormuş, özellikle de kendinde sevecek pek fazla yön bulamıyorsa."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



28 Şubat 2024 Çarşamba

Ay Çarpması(Efsane İşi Aşk Serisi)//Sezen Aksın Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapayım dedim, sıcağı sıcağına. Kitap daha ilk çıkışında ilgimi çekmişti, esnaf işi, mahallede geçiyor falan derken indirimli almak için bakındım bir süre. Sonra sürekli ikinci el kitap aldığım Gardrops hesabından baktım ve sıfır ama uyguna buldum kitabı, hem de ciltli. Şu an fiyata baktığımda karton kapak 134tl. Ciltlisini siz düşünün. O yüzden uyguna almam çok mutlu etti beni. Alalı aylar olunca da hadi başlayayım dedim ve okudum, bitti.
Kitabı çok sevdim, o mahalle havasını, Bursa’nın tarihi yerlerini, komşuluğu vs. o kadar güzel anlatmıştı çok sevdim ama sinir olduğum, yeter yaa dediğim yerlerde oldu. Buna rağmen son sayfayı çevirdiğimde iyi ki okumuşum dedim. <3


Esnaf İşi Aşk Serisi’nin ilk kitabı Ay Çarpması, büyüme sancıları, dünyadaki yerini bulma kaygıları ve aşkı keşfetmek üzerine bizden bir roman…
Bursa Kapalı Çarşı’da nesiller boyu konfeksiyon üzerine esnaflık yapmış bir aileden gelen Nil Sağlam, çalışkan bir tekstil mühendisliği öğrencisi ve tescilli bir kitap kurdudur. Yetiştiği çevreyle ters düşen fikirleri nedeniyle abisi Kürşat’la didişmek, rutin aktivitelerindendir. Mahalleden komşuları, abisinin biricik can dostu Fatih Arslan da Kapalı Çarşı’da yıllardır kuyumculuk yapmaktadır. Fatih, Bursaspor altyapısında yetişmiş eski bir futbolcudur fakat yaşadığı sakatlık sonucunda yeşil sahalara veda etmiş, baba mesleğini benimsemiştir. Bir dolunay gecesi, emrivaki yapıp Nil’i istemeye gelen densiz aile, Nil’in kavgasız gürültüsüz geçen yirmi yıllık hayatını bir anda altüst eder. Mahalle karışır, toksik maskülenitenin sözlük karşılığı damat aday adayını Fatih’in elinden zor alırlar. Olaylı gece karakolda biter. İşte her şey o dolunay gecesinin bittiği yerde başlar. Uçsuz bucaksız okyanuslar Ay’ın çekim gücüne karşı koyamazken, fâni kalpler nereye kadar direnebilir ki zaten? 


Nil bir akşam evlerine gelen görücülerden sonra çıkan olaylardan sonra sessiz sakin geçen mahalle hayatından sonra hayatı karışır. En çokta yıllardır abisi gibi gördüğü Fatih ile arasındaki değişimleri düşününce eskiden neden böyle olmadığını sorgular ama arada sohbet edip, genelde yaptıklarına karışıyor olsa da abisi neyse Fatih’de öyledir ama yaptıklarını sorgulayan bir Fatih ile karşılayınca hiçte çekilecek biri olmadığını düşünür.
Nil klasik üniversite öğrencisi ve yine klasik ev kızı modunda biri. Hem ev işlerine koşan hem de kapalı çarşıda olan dükkanlarına gidip gelen ailenin ortanca kızıdır. Abisinin davranışları ve sürekli fikirlerine ters düşmesi asaplarını bozuyor olsa da bunun iki kişiye çıkması daha da kendini sinirlendirir. Haklı mı, çoook. Böyle odun bir abi olamaz yaaa, o yüzden anlıyorum Nil’i. Ama sürekli kadın hakları, cinsiyetçilik demesinden gına geldi. Bakın ben ve ikizim ailede en çok kadın haklarını savunan kişileriz ama okudukça çok fazla olması cidden baydı. Zaten abiler laf anlamıyor, zaten çifte standart çok fazla var ama sürekli bahsetmesi cidden yordu beni.
Bir de etrafında olanları görmemesi -_- Cidden alık ve saf yaa asdfghjklş
Yani kendimizi onun yerine koyunca tabii ki ihtimal vermeyiz ama değişen davranışları hiç mi görmüyorsun yav :D
Neyse, ikinci kitapta okuruz artık bir şeyler, tabii ilk kitap gibi olmazsa asdfghjk



Fatih, yıllar önce hayaline veda ettikten sonra babasının yanında, kuyumcuda çalışmaktadır. Bir akşam komşularının kızını, en yakın arkadaşının kız kardeşini sıkıştırmaya çalışan adamın hakkından gelir. O akşam işler karakolda bitse de artık içindeki duygular değişmiştir, kendinden yaşça küçük, arkadaşının kız kardeşini artık kardeşi gibi değil de kalbinde bir yara olarak görür. Kıskançlıklar başlar ve eve gelip giden görücüler artık onu deli eder. Bir de Nil’in sürekli evlilik hakkındaki düşünceleri duydukça içi içini yer.
Her halinden belli etmeye çalışsa da anlamayan Nil’in artık bir şekilde anlatması gerekir ama nasıl?
Fatih’i hem sevdim hem de sinir oldum. Yani tam bir odun kafalı diyebiliriz. Tabii buna sebep kıskanması da ama bu kadar da olmaz. Kızın bir şeyden haberi yok o kadar üstüne gidiyor ki. Burada Nil’e hak eriyorum işte ama iki karakterimizde cidden dayaklıktı.
Son bölümde yaptığı iş miydi yaa sdfghjkl Tamam bekliyorduk bir şeyler ama o son kısımdaki tavırlarına hem şok oldum hem kızdım hem de aşırı eğlendim. :D
Nil şok asdfghjkl
Umarım ikinci kitapta daha sakin bir karakter okuruz. :D


Nil’in abisine aşırı sinir oldum ama daha çok eğlendim de. Kardeşiyle olan didişmeleri kitaba resmen renk katmıştı. Tabii klasik abi olmasına değinmiyorum bile, böyle dik dik konuşan, her şeye karışan ve evde en çok söz hakkı olan bir abi olursa ben de Nil gibi olurdum büyük ihtimal sdfghjkl
Ama onunda hakkından gelen birileri var tabii ki. :D
Sonrasında Nil ve Fatih’in anneleri, aşırı tatlılardı. İşte böyle komşuluğu özlemişiz. Hep böyle kitaplar çıksa keşke, cidden özlemişim.
Mahalle, kasaba, köy kitaplarını seviyorum ve buradan sesleniyorum, lütfen böyle kitapları daha çoooook çıkarın!!!!

Yazarın kalemini sevdim, Bursa hakkında yazdıklarını okumak çok iyi geldi. Sanki Bursa’da geziyor gibiydim. Tabii gezmenin yanında tarihi yerler hakkında bilgi vermesi de güzeldi ama bazı yerlerde biraz fazla uzatılmış gibiydi. Neyse ki son kısımlarda çok fazla değildi, öyle devam etseydi biraz sıkardı gibi.
Onun dışında Nil’in tavırlarını, kadın hakları diye tutturmasını okumak artık çok gelmişti. İnşallah ikinci kitapta buna dikkat eder.
Aslında ikinci kitabın devamını wattpad’de var ama şu anlık okumaya düşünmüyorum. Çünkü hem kitabı sindirmem gerek hem de o olaylardan sonra nedensiz bir merak kalmadı ben de. Dedim kesin hemen açar okurum ama yok yani, ikinci kitabın gelmesini bile bekleyebilirim.


Spoiler yazacak pek bir şey yok aslında, sadece 378 sayfalık kitapta olması gereken şeylerin olmaması ama buna rağmen sıkılmamam, kızmamamın şokunu yaşıyorum. Demek ki cidden sevdim, hoşuma gitti kitap. Normalde olayların bu kadar yavaş olmasına sinir olurum ben, olsun bitsin derim genelde ama bu kitaptaki her şey hoşuma gitti.
Ve kitabın üç kitaplık olması, ikinci kitapta da büyük ihtimal Nil’in değişen duygularını okuyacak olursak son kitapta da abiyi ikna etme mevzusunu okuruz sdfghjkl
Bu arada genelde abinin arkadaşına olan aşkta kızın da duyguları olurdu ama bu çok farklıydı. O yüzden ilk okuduğumda çok şaşırdım.
Bu mevzu tiktokta çok geçiyor bu arada, mesajlaşmalar falan. Tabii çoğunluğu kurgudur ama bazısının okuması öyle eğlenceli ki, gözlerimi devire devire okusam da okuyorum arada sdfghjklşi


Genel yorumum böyle, bu tarz seviyorsanız alıp, okuyabilirsiniz.
Kitabı almak istemezseniz wattpad’den de okuyabilirsiniz, ikinci kitapta var orada ama ne yazık ki kitap wattpad’le aynı değil. Kitap nasıl betimlemelerle harmanlanmışsa wattpad’de sadece diyaloglar vardı. Yazar kitabı baştan yazmış belli ki. Tabii öyle de okunabilir ama ben kitabı tercih edeceğim gibi. Yine de benim işim belli olmaz yaaa :D




Kitaba Puanım 5/4^^






Alıntılar^^


Saniyeler içinde burnumun dibine girmişti. "Senin gözlerin hep bu renk miydi?"


*****


Kitap okuyordu mutlaka. Mahallenin yıllık kişi başına düşen ortalama kitap sayısını tek başına yükseltiyordu.


*****

Sevdiğim kız bana abi dedi dramını böyle dibine kadar yaşayan başka biri daha var mıydı şu hayatta?


*****

Hala gözlerimin içine bakarken sanki ağır çekimdeymiş gibi bir kez gözlerini kırptı. Uzun kirpiklerinin uçlarındaki erimiş kar tanelerinden kalma su damlacıkları etrafa saçıldı.
"Yeter ki sen düşme..."
Yeter ki ben düşmeyeyim...





Başka yazılarımda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^


 










12 Şubat 2024 Pazartesi

İç Boş Yeminler//Lexi Ryan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın birinci ayı bitti bile, çok şükür kitap konusunda verimli bir ay oldu. Diğer hedeflerimizi henüz yapamadım ama kitapta iyiyiz çok şükür. Bu kitaplarda onlardan biri.
Geçen aylarda ikinci elde sıfıra aldım seriyi. Normalde bu tarz kitap almam, nedeni kitapta aşk üçgeni mevcut. Bunun için detaylı yazacağım inşallah ama buna rağmen ben okudum. Sevdim mi? Evet ama aşırı sinir olduğum şeyler oldu kitapta. Yine de çok sevdiğim, okumak için heyecanlandığım kitaplardandı. Hatta uzun zamandır böyle heyecanlanmamıştım.



Brie perilerle anlaşma yapmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Onun için ölüm, onların zalim oyunlarından daha iyiydi. Ama Nasiğli Sarayı’nın sadist kralı kız kardeşini kaçırınca Brie, onu geri almak için her şeyi yapmak zorunda kaldı. Buna bizzat kralla anlaşma yapıp Nasiğli’lerin ezeli düşmanı Siğli Sarayı’ndan üç sihirli eser çalmak da dahildi…
Fakat Siğli Sarayı’nda özgürce dolaşmak sandığından çok daha zordu. Brie’nin tek seçeneği, düşündüğü gibi kötü kalpli olmayan Siğli prensi Ronan’ın gelin adaylarından biri rolünü oynamaktı. Kalbinin dikkatini dağıtmasına müsaade etmeyen Brie, kendince farklı amaçları olan bir Nasiğli çetesiyle işbirliği yaptı. Ama gizemli çete lideri Finn ile vakit geçirdikçe onun baştan çıkarıcı cazibesine karşı koyamadı.


Brie annesi kardeşiyle onu bırakıp gittikten sonra kaldıkların yerin kirasını ödemek için hırsızlık yapmaktadır. Bir gün yine hırsızlık yapıp kirayı ödemek isterken olmadık bir şey olur ve parayı ona vermek durumunda kalır. Kirayı vermediği gibide Brie'nin kız kardeşini Nasiğli kralına satar.
Perilerden nefret eden Brie şansına o akşam Prens için insan gelin seçmeleri olacaktır, bu da o vesileyle periler diyarına geçer.
Orada da işler sarpa sarınca yalanlar ve verilen sözler üzerine olaylar başlar.
Brie baştan sevdiğim bir karakter oldu, sonradan yaptıklarına aşırı kıl oldum. Yani evet aşk üçgeni tamam ama bu kızın gözleri kapalı güven sorunu beni benden aldı. Spoiler olarak yazacağım inşallah asdfghjk İçimde tutamam :D


Prens Ronan hakkında diyeceğim bir şey yok, ne sevdim ne de sevemedim. Nedeni yine spoiler olarak yazacağım ama umarım ikinci kitapta çok görmem kendisini. -_- 
Ve Finn. Ben Team Finn'ciyim arkadaşlar. Çünkü bu arkadaşın amacı belli, ben ikna oldum. Tabii bazı kısımlarda kendisine kızdım ama demiyor ki arkadaş sana nasıl güvenebilirim? Kimin yanında olduğun belli, nasıl açıklasın bütün sırları?
İşte yazarın saçmaladığı da bu. Yani ne yazacağını şaşırmış, şunu söylese Finn çok haklı çıkacak ama ikinci kitaba konu kalmalı.
Finn'i daga çok okumak dileğiyle, çünkü bu kitapta kendisini çok istediğimiz yerlerde göremedik. -_-


Yazarın kalemi güzeldi ama konunun gidişini bir türlü toparlayamadı. Yani bu konuya, bu gidişat olmamış ve aşk üçgeninden ne kadar haz alabilir bir insan? Birini seviyor ama diğerini de yedekte tutayım kafasında. Oyy spoiler yazmadan nasıl yorum yapayım bilemiyorum.
Son kısımları okurken dedim tamam bir şeyler olacak ama beni tatmin etmeli yoksa çok kızarım. Son sayfalara geldim ve kitabı bırakıp göbek atmaya başladım. Yine çünkü istediğim oldu, iyi oldu!!!
Ohhh  dedim, sana iyi oldu dedimm. :D
İkinci kitapta aklı başına gelirse ne mutlu ona. Tamam güveni çok sarsıldı ama neden birine çok güvenirken diğerine sonsuz güveniyor, yürek mi yedin kardeşim????


-Spoiler Başlangıcı-

Prens Ronan'ın Brie'nin ilk aşkı Sebastian'ın çıkmasına çok şaşırmadım, zaten öyle saçma bir şekilde çıktı ki ortaya bu nedir dedim sdfghjklş
Ve neden Finn'ı seviyorum şimdi söylüyorum. Çünkü kendisi krallığını, halkını kurtarmak için bir şeyler yapıyordu, peki Prens? Anasının yolundan giden, yalanla, dolanlar Brie kandıran Prens'i mi tutayım? Biraz önce ohh iyi oldu diye yazdım ya, işte o son kısımda Brie Prens ile bağlanıyor ve Brie bi uyanıyor(Burada işler biraz değişik) Presn bunu kandırmış sdfghjkl
İyi oldu kiiiiii
Niye çünkü Finn arkasından iş çevirirken sana tabii ki güvenmeyecekti, çünkü Prens'i seviyorsun ve sürekli onun yanındasın nasıl her şeyi anlatacaktı?
Yazar işte burada saçmalamıştı.
Brie kız kardeşi için ortalığı elli altıya verdi ama gününü de gün etti. Sonrasında kurtardın ne oldu?
Bıraktı kız kardeşini döndü prensinin kollarına.
O ihanet sana çok bile Brie!!!!
O yüzden kızdaki güven mevzusuna aşırı sinir oldun. Ne oldu güvendin? Arkandan çok güzel vurdular, iyi oldu -_-
Finn en azından haklıydı, peki Prens?
İkinci kitapta hemen inanıp prense koşarsa aşırı kıl olurum.
O yüzden azıcık sinirim geçsin öyle okumayı düşünüyorum.

-Spoiler bitişi-



Brie'nin kız kardeşim deyip sonradan yaşadıkları aşırı saçmaydı, bak diyorlar ki aynaya güvenme bu kız güveniyor. Sonra ne oldu?
Bu kızın cidden güven problemi vardı, kime ve neye güveneceğini şaşırmış.
Bir de okuduğum yorumlara göre kitabın konusu çalıntıymış gibi, yani Dikenler ve Güller Sarayı kitabına benzeten var. Yani şimdi düşününce benzer yerler aklıma geliyor ama okurken hiç öyle düşünmedim.
Sarah'ın kalemi aşırı ağır, beni boğuyor nedensizce. Evet hayal gücü iyi ama son yaptıklarından ve boykotlardan sonra aklıma bir şüphe düştü. Kimden esinlenerek yazması beni boğuyor olabilir.
Ne demek istediğimi bence anladınız. :D
Eğer kitap çalıntıysa üzülürüm ama bu konuyla da hak veriyorum yani. Esinlendin, esinlendin bari güzelce yazsana kardeş. :D

Uzun zamandır böyle heyecanlandığım fantastik bir kitap okumamıştım. Periler alemini sevdim, sonrasında ortaya çıkan gerçeklerde tam olması gerektiği gibiydi. Şaşırdığım yerler oldu. Bu konuda cidden çok beğendim, buna söz edemem ama karakterin beni sinir etmesi illa ki kitaba olan sevgimi zedeledi.
İkinci kitabı hemen okumam gibi ama kız yine aklı bir havada güvenecek mi onu merak etmiyor değilim. Belli ki yine aşk üçgenine devam.
Yorumumdan sonra almak, okumak size kalmış. Benim anlatacaklarım bu kadar sdfghjkl



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Artık karşı evde yaşayan tatlı, beş parasız çırak değildi. Ben de peri prensesi olmak isteyen masum bir kız değildim.


*****


Bana böyle baktığı zamanlarda, evden tanıdığım o çocuğu görmek kolaydı. Diğer her şeyi unutmak ise çok daha kolaydı.


*****


En çok hangisinden nefret ediyordum bilmiyorum: Ona oyun oynuyor olmamdan mı, yoksa söylediklerimin doğru olmasından mı?


*****


"Savaş hepimizin kötü yönlerini ortaya çıkarır."
(Bknz. Beddua etmeyen ben son zamanlarda olanlar için ufaktan ediyorum bence.)


*****


"Umarım her zaman dilek dileyecek bir yıldız bulursun Abriella, inanacak bir sebep de."


*****


Ben kolayca kandırabilecekleri güzel bir kızdan ibaret değildim.

Alıntıya not: Kusura bakma canım ama öyleydin. -_-





Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^






3 Şubat 2024 Cumartesi

Davetiye//Vi Keeland Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazarın kalemini cidden sevdim, yani genelde romantik yazan yazarımız diğer yazarlardan farklı olayım diye o kadar farklı konulara değiniyor ki bence diğerleri gibi olmamak için çabalıyor ve bu konuda başarılı. Ben beğendim, o yüzden şu anlık favori yazarım olabilir.
İlk Patron kitabını okumuş, o kapak ne öyle kardeşim, kitapla ne alakası var demiş ve son kısımlardaki karakterlerimizin yaptıklarına bayılmış yazarın diğer kitaplarını istiflemeye başlamayı kafaya koymuştum(Henüz bir tane kitabını aldık, o da bu :D)
Şu an birkaç kitabı listemde, konularını beğenmiştim sepete ekleyeyim. :D
Bu kitabının konusu cidden güzeldi, başlangıcı da güzeldi ama o başta ki heyecanı ortalarda alamadım. Tamam yine son kısımları ağzı açık okudum ama o orta kısımları da güzelce doldurabilirdin canım yazarım sdfghjkl



Şehrin en büyülü mekânında gerçekleşecek düğüne hiç beklenmedik bir davetiye almıştım. Fakat ufak bir sorun vardı: Davetiye benim değil, gecenin köründe iki aylık kirasını ödemeden kaçan eski ev arkadaşımın adınaydı. Ben de fırsatı değerlendirip en sevdiğim yerde şık bir davete katılmak, dertlerimi unutup eğlenmek istemiştim sadece.
İşte Hudson Rothschild’la da orada tanıştım. O gördüğüm en etkileyici adamdı ve aramızdaki elektrik elle tutulabilecek kadar yoğundu. Ancak Hudson kim olduğumu –daha doğrusu olmadığımı– çözdüğünde benimle biraz eğlenmeye karar verdi ve gecem böylece sona erdi. O kadar utandım ki arkama bile bakmadan oradan kaçtım. Ya da kaçabildiğimi sandım.


Stella ev arkadaşının kirayı ödemeden ve eşyalarını çalıp gitmesiyle çok sinir olur. Ev arkadaşına gelen lüks düğün davetiyeyi onaylatır ve en yakın arkadaşıyla düğüne katılır. Her şey yolunda giderken yakışıklı bir adamla karşılaşır, sohbetleri çok iyi gider, adama hayran kalır ta ki sahte ismini söyleyip adamın Stella'ya şüpheli davranmaya başlamasıyla işler karışır.
Stella diğer karakterlere göre çok değişikti, mesela koku duyusu çok güçlüdür ve parfüm üretmektedir. Tabii güzel bir iş fikri de vardır. Bununla beraber düğünde gerçekleri öğrenen adamın ilerde çok karşılaşacağı ise aklının ucundan geçmez.
Karakteri sevdim, değişik hobileri vardı ama yaşananlara karşı verdiği tepki çok olağandı.
Koku mevzusu ise çok sıra dışıydı ve onunla gelen iş fikri de çok mantıklıydı. :D
Ve bir anda ürünün tutması saçma değildi bence, öyle bir şeyi piyasaya sürseler kesin tutardı. :)


Hudson düğünde gördüğü sahte kimlikli kızı sürekli düşünmektedir ama kendisini kandırması dolandırıcı olduğundan şüphelendiği için aklından çıkarmak ister ama isteği çokta kolay olmayacaktır.
Başka detay veremem, sonra spoiler olur falan filan :D
Ama Hudson'ın bambaşka bir karakter olmasına şok oldum, ne demek istediğimi okuyanlar anladı. :D
Stella'ya yaptıklarına bazen kızmış olsam da bazısını hak etti ama Stella'da az buçuk hak etmiş olabilir. :D


Diğer karakterlerden bir tane kız kardeş vardı, ona bayıldım yaa. Zaten her şey onun başının altından çıkması. :D
Ama iğrendiğim bir mevzu vardı ki Stella'nın ailesi. Konuyu bir yere bağlamak için öyle yazmak istemiş olabilir yazar, inşallah öyledir. Yoksa yazarın bu tarz bir şey düşünmesine aşırı kıl olurum bilesinnn asdfghjklş
Stella'nın geçmişte yaşadıklarını bir günlükten yola çıkarak anlamasına hayran kaldım ama var ya o kısımlarda birilerinin saçmalaması -_-
Ve Stella'nın arkadaşı! Neden yani nedeeeen!!!
Bir de saçma sapan diyalogların olması. -_-
O kısımların olmamasını isterim ama işte ne derler bilirsiniz dört dörtlük bir şey bulmak zor :D Bir de konu kitaplarsa o daha da zor. :/
Günlük mevzusu çok garipti, yani gerçekte öyle bir hobi varsa ben şok. Günlüklerinize sahip çıkın ya da vasiyet bırakın yok etsinler. :D
Ve kitapta geçen kader mevzusu, bu tarz yazarlarda çok komik duruyor ama inandıkları ne olursa olsun tesadüfe değil de kadere inanmaları çok hoş. :)


Yazarın favori yazarım olması için birkaç kitabını daha okumak istiyorum, hepsi böyle farklı konuları ele alırsa cidden seveceğim yazarlardan biri olabilir ama romantik kitaplardan hep farklı olması daha ilgimi çekiyor. O yüzden kapak detaylarını es geçelim, mesela bunda çok fazla smut yoktu. Hayret ettim doğrusu, normal düzeyde vardı. Okumak isteyenler bunu bilerek okusun. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Kahkahamı bastırmak zorunda kaldım. Hudson Caddesi,ndeki Hudson's mı? Bu gece başka birinin düşüncelerime sızmasına engel olmam buraya kadardı demek...


*****

"Ha bir de, ne dediğini açık ve net anladım. Yani sana tekrar dışarı çıkmayı teklif etmeyeceğim."
"Ah...peki."
Hudson göz kırptı. "Bu sefer senin sormanı bekleyeceğim. İyi geceler, Stella."


*****


"... Hobinin biraz tuhaf olduğunu biliyorsun, değil mi?"
"Biliyorum. Ama ne olmuş yani? Beni mutlu ediyor."


*****

"Bunu u okuyorsun?"
Kutuları önümdeki sehpaya koydu. "Önceki gün sevdiğini söylemiştin. Seyahat sırasında genelde çok okurum."


*****

Ama kimsenin bakmadığını düşündüğü bir anda çitin üzerinde sarkan mor çiçekleri koklamak için eğilirken çektiğim bir fotoğrafı vardı ki. O benim içindi.


*****


Bu kadınla ilk tanıştığımda onun güvenilmez biri olduğunu düşünmüştüm. Brikaç ay sonra, hayata sıkı sıkıya tutunanın o olduğunu ve öğrenecek çok şeyi olanın ben olduğumu fark ediyordum. Bundan daha da çılgınca olanı, o yeni hikayesini yazarken ben de onun bir parçası olmak istiyordum.


*****


"Bunların hiçbiri tesadüf değil, tatlım. Evren bizim birlikte olmamız için komplo kuruyor. Biz daha tanışmadan önce, en başından beri."


*****


Ruh eşi olmanın zor kısmı, başka hiç kimseyle olmayan bir bağınız olduğundan kalp acınızı saklamaya çalışmanızın imkansız olmasıydı.






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


29 Ocak 2024 Pazartesi

Satır Aralarında Buluşalım//Melissa Ferguson Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yazayım dedim sıcağı sıcağına. Kitabın bir yorumunu okuduğum zaman çok okumak istemedim açıkçası, zaten kitap fiyatları malum alsak, beğenmesek daha kötü. O yüzden pdf'i düştüğü an indirdim.
Valla arkadaşlar karton kitabı indirimli 150₺ yaparsanız alamam, hele bir de böyle çıkarsa hiç alamam. İyi ki almamışım diyorum. O kadar parayı bu kitaba vermeye üzülürdüm. Tamam kitap kötü değildi ama vereceğim parayı da hak etmiyordu açıkçası. Hadi sıfırı geçtim ikinci elde düşünmüyorum, onlarda kargoyla çok pahalı. Ama şu an bunu yazarken bile öyle bir vicdan yaptım ki arkadaşlar. İkinci el çok uyguna buldum bir tane alsam mı?
Neyse bu konu hakkında düşüneceğim.
Kitap hakkında illa ki spoiler yazmam gerek, yine içimde tutamadığım şeyler var asdfghjk



Savannah Cade, Pennington Yayınevinde editör olarak çalışmaktadır. Kardeşi Olivia’nın evinde yaşayan Savannah, bir yandan ailesi ve işiyle ilgili sorunlarla uğraşırken diğer yandan da hayali olan yazarlığa odaklanıp roman taslağı üzerinde gizli gizli çalışır.
Yayınevine yeni bir genel yayın yönetmeni gelmiştir; yayınevinin sahibi Bayan Pennington’ın oğlu William… Tanışma toplantısında bile roman taslağı üzerinde çalışan Savannah, topuklu ayakkabısının azizliğine uğrar ve taslağının sayfaları yere saçılır. Sayfaları tek tek toplayan Savannah, eksik kalan son sayfayı William’ın elinde görür. Artık saklaması gerektiğini düşündüğü taslağını yayınevinin ön okuma kopyalarının bulunduğu odadaki gizli bölmeye bırakır. Gizemli bir editör, satır aralarına eklediği yeni dokunuşlarla taslak üzerinde Savannah ile iletişim kurar ve bu ikilinin arasında duygusal bir bağ oluşur.
Bu sırada William’a karşı da yakınlık hissettiğini fark eden genç kadın, gizemli editör ve William arasında kendince bir seçim yapma zorunluluğu hisseder.
Artık cevabını bulması gereken iki soru vardır: Gizemli editör kimdir? Savannah kimi seçecektir?

Savannah katı kuralları olan bir yayınevinde yardımcı editör olarak çalışmaktadır. Yayınevinde aşk romanları çıkmaması ona bir engeldir çünkü kitap yazmaktadır ve kitabı aşk romanıdır. Taslağını düzelttiği bir gün kazara yere düşen taslağından bir kısmını yeni patronu William'ı okuyunca onu çalıştığı yerin en gizli yerine saklar.
Gün sonunda taslağını almaya giderken kenarlarında tanımadığım notlar görür ve baştan sinirlenir ama sonradan doğru şeyler yazdığını anlayınca ondan yardım ister, o da seve seve kabul eder. Gizemli editörüyle notlar sayesinde konuşurken yeni patron William ile de şirket hakkında büyük kararlar alır ve Savannah William'ın ona karşı olan davranışlarını bir türlü anlayamaz.
İşin sonunda gizemli editörle tanışmak isterken aslında kalbinde bambaşka biri vardır.
Savannah sıradan bir karakterdi, ablasıyla olan iletişimi yüzünden kendisine çok kızmama rağmen zeki tavrı sayesinde onları arka plana attım.
Çünkü yayınevinde çalışıyor ve yayınevinin geleceği için bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Bunlar dışında son kısımlardaki düşüncelerine gıcık oldum, yani ben bile anladım sen nasıl anlamazsın ya??
Tanıyorsun adamı, yapar mı sence? Bu kısım sinir streslikti. Neyse ki kitap kısa. :D


William hakkında yazacağım tek şet gizemli, yakışıklı, zengin ve yayınevi patronu biri. Yani daha ne yazabilirim ki. Savannah sürekli sert biri demesine rağmen aslında yazarın öyle yansıtmaması bizi çelişkiye sürüklüyor ama yine de ben sevdim.

Gizemli editörün notları çok tatlıydı, Savannah'ı bazen deli etmesi, flörtüz yazıları falan cidden çok tatlıydı. <3 O gizli odayı bambaşka bir yere dönüştürmesi falan kalbimizi ısıttı resmen.
Tabii ki kim olduğunu yazmayacağım, sadece ortaya çıkma mevzusunun o kadar çok uzaması saçmaydı.

Diğer karakterlerden Savannah'ın kız kardeşini ve ailesini hiç sevmedim. Yani Savannah böyle dobra bir karakter değil doğru ama ailesinin yaptığının yanında da nasıl o kadar sakin kalabildi anlamadım. Resmen ailenin günah keçisi gibi. Ben bu aileye daha çok yükselirdim de çok şükür yazar çok ön plana koymamış. ;)
Kız kardeşi ayrı bir dertti zaten. Onun içinde spoilerda bir şeyler yazacağım inşallah. :D


Kitapta en sevdiğim iki şey, birinci hiç smut yoktu(çok şükür). Sonrasında yazar abuk subuk şeyleri kitabına eklememiş(Daha da çok şükür) Bu ikisinin olmadığı kitaplar varmış yaaa, nasıl sevindim anlatamam. Çünkü biri olmasa illa diğeri oluyor. O yüzden bu kitabı almalıyım, bak şimdi! Benim tutarlılık seviyesi yerlerde şu an sdfghjkl
Gardrops'dan satış yapsam onun parasıyla alırım, neyse hayırlısı ya. :D
Kitabın kitaplar hakkında olması çok hoşuma gitti, bu tarz daha çok çıkarsalar keşke, ne güzel olur.
Savannah'ın sürecini gerçekçi anlatması çok güzeldi, belli ki kendi de bu tarz şeyler yaşamış. O yüzden daha etkili olmuş belli ki.
Bazı yerleri anlamakta güçlük çektim açıkçası, hatta ilk bölümü okurken anlamadığım için devam etmek istemedim ama nedense böyle bir okuma isteği oluştu sonra devam ettim. Ya yazar yüzünden ya da çeviri yüzünden bir gariplik vardı, çerez bir kitap olduğu için çok üstünde durmadım.


-Spoiler başlangıcı-

İlk başta kimin gizli editör olduğunu tahmin ediyorsunuz, yazar gizem katmak istemiş ama yapamamış. Zaten Savannah'ta hemen tahmin ettiği kişiye inanması falan yazarın bir şeyleri kurtarma çabasındandı bence.
Ve biz daha da şüphelenelim diye işte yurtdışına çıkması falan, iyice gizemli oldurmaya çalışmış ama diyorum ya olmamıştı.
Patron-çalışan hikayesini seviyorum ama burada yazar ucundan göstermiş demiş ki tamam, bu size yeter demiş geçmiş gitmiş. Aşklarını çok anlamadım gitti.
Belediyeye gittikleri sahne vardı, oradan sonra farklı şeyler olabilirdi.

-Spoiler Bitişi-


Yorumum yarım kalmış o yüzden spoiler kısmını kısa tuttum, okuyalı baya oldu çünkü. Kitabı sevdim, evet yazar kısa tutmuş, evet tatmin olmadığım yerler vardı ama uzun zamandır böyle tatlı bir kitap okumamıştım.
Aşk konusunda daha detaylı olmasını çok isterdim ve sonunun öyle hemen bitmemesini. İnşallah devamı vardır. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^

Alıntılar^^

Herkes, Ferris'i özlediğim için böyle olduğumu düşünüyordu. Ancak bu doğru değildi. En azından o seferlik. Ayrılmak kötüydü tabii ama Green'in okuyacak başka kitabının kalmaması, daha kötüydü. Yeni kitabının çıkmasına dokuz ay vardı ve buna dayanmak zorundaydım.


*****


Bir süre birbirimizin gözlerinin içine bakarak gülümsedik. İçimi sıcaklık kapladı. Ne olduğunu tarif edemiyordum ama bu bir konu olsaydı, hindistan cevizi serpilmiş muhallebi kokusu oldurdu. Bir ses olsaydı, dostunuzun ayak sesleri olurdu.


*****


"Kolay kırılırım. Bu da benim kusurum. Tek sözle bile yaralı geyiğe döner, bir hafta boyunca aksayarak dolaşırım. Neyse."


*****

Fakat insanların sosyal medyada sizi takip etmesini nasıl sağlayacağınızı çözmek, üniversite diploması almaktan daha zordu.





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^