Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2023 Çarşamba

Hayatımın Aşkı//Ekin Atalar Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor? Daha iyi misiniz? Artık yavaş yavaş paylaşımlara dönüyorum. Henüz bunu ne zaman paylaşırım bilmiyorum, Allah kerim. 
Olaylardan önce İkiz  Tam Adres sitesinden Artemis yayınlarına indirim yapıldığını görünce almış, olaylar sırasında geldi ama şu an hiçbir yerde göstermedim, onunda zamanı var inşallah. Şu olaylar bir düzelmeye başlasın, insanlar yavaş yavaş kendine gelsin hallolur inşallah.
Geldiği zaman psikolojik olarak iyi değildim, kafamı bir şekilde dağılması gerekti. Okumaya karar verdikten sonra iyi bir tercih olduğunu anladım. Aslında almak aklımızda hiç yoktu ucuz olunca aldık ve gelince çok şaşırdık. Normal kitap boyundan farklı, dergi gibi. Bu özelliğini sevdim ve bazı kitapların böyle olmasını isterim^^



Meşhur aktör Sinan'a kavuşmak söz konusu oldu mu, Sema'nın sınırı yok. Yok böyle bi sevda. Sema loves Sinannn!
İşte karşınızda camlarda beklediğimiz o ekin atalar komedisi!
Siz, yıllardır aşık olduğunuz adamı elde etmek umuduyla neleri göze alabilirsiniz? Ya, bu adam çok ünlü bir oyuncuysa? Etrafında milyonlarca kız varsa? Bir gece kulübünü yakabilir misiniz mesela? Adamın ailesiyle gizlice tanışıp evlerinde yatıya kalabilir misiniz? Annesine anne, babasına baba diyebilir misiniz? Sema, hepsini ve fazlasını başardı.
Sinan'la tanışmayı ise asla başaramadı. Tabii sadece şimdilik!


Sema liseden beri hayranı olduğu oyuncuyla hiç tanışmamıştır, hatta öyle bir girişimde bile bulunmamıştır ama bunların aksine hakkında her şeyi bilmektedir. Kaç kardeş, annesi babası, sevdiği yiyecekler, sevdiği müzikler vs. Bir gün arkadaşıyla iddiaya girer ve bir ay içinde Sinan ile konuşup, tanışmak zorundadır.
İlk olarak türkü sevdiği için bağlama kursuna giden Sema kapısının önünde çalmak ister ama işler bambaşka yerlere gider.
Sonrasında oyun oynamayı sevdiği için bir sürü paralar bayarak oyun konsolu alıp saatlerce oynayanda Sema.
Ve bence en vurucu olanı tek başına saatlerce yol giderek tanımadığı insanlara misafir olması.
Çok çatlak bir karakterdi Sema, mantık aramayın bulamazsınız. :D
Yani olaylar açık açık göz önünde halen daha jeton düşmüyor, kabullenmek istemiyor herhalde diyorum okurken. :D Bunların dışında komikti, sonunu düşünmeden işlere girmesi ise trajikomikti ama bunlara rağmen rahat oluşu. :D
Zaten bu tarz kitapların karakteri anca böyle olur zaten. :D


Sinan'dan bahsetmek isterdim tabii okumuş olsaydık. :D Ama Sinan'ı okumak çok isterdim, eski bir kitap olduğu için devamıda olamayacak belli ki ama devam etmesi şart kitaptı bence. :D
Diğer karakteri Sema'nın ev arkadaşı. Sema'nın tam tersi, sağlıklı beslenen, spor, yoga yapan biri, sadece atasözlerini tam olarak kullanamayan biri. Buradaki imaları çok komikti, sürekli Sema'nın atasözleri kitabı alsam kırılır mı imaları çok yerinde ve eğlenceliydi. :D

Geri kalanlar olarak çok fazla karakterimiz yok zaten, olayalar aşırı hızlı başlıyor. Akıcı olması da kitabı hemen bitirmenizi sağlıyor. O yüzdendir okuduğumda elli, yüz sayfa akıp gidiyordu.
Genel olarak cik-lit olduğundan öyle ahım şahım bir şey beklemeyin ama bence güzeldi. Mantıksız olaylar illa vardı ama zaten kitabın tarzı da bu yani. Dediğim gibi kitabın devamının olmasını çok isterim.
Sema Sinan ila tanıştı mı? İddiayı kazandı mı? Kar elde eder diye satın aldığı ürünler yüzünden borç içine giren Sema bunlara da kurtulabilecek mi? Yoksa her şeyi bırakıp anne-babasının yanına bodruma geri mi tanışacak? Cevapların hepsi kitapta, eğer bu tarz hızlı ve kolay okunan, bir yandan da güldüren kitapları seviyorsanız doğru adrestesiniz. ;)




Kitaba Puanım 5/4^^


Buralarda da varım^^

Yeni yorumlarımda görüşmek üzere^^





12 Mart 2023 Pazar

Anlaşma//Elle Kennedy Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Nasılsınız bakalım, görüşmeyeli iyisinizdir inşallah^^
Bilin bakalım ben ne yaptım? Yine çoook övülen kitabı aldım ve yine hayal kırıklığı, yine boşa giden para, yine boşa giden vakit..
Daha yazsam buradan nerelere yol olur. :/
Bu sefer ki kitap seneler önce çıktı ama yayınevi kapaklarını değiştirerek bir daha bastı. Önce ki kitapların kapakları hiçte alınacak gibi değildi ama onlara rağmen çok övüldüğü için tabii ki aldım.
Sonra ne oldu biliyor musunuz, sonu yeşilçama benzeyen bir kitap okudum. :D
Sadece o değil çiftin arasındaki ilişkide hiç geçmedi bana.


Okulun kötü çocuğuyla anlaşmak üzereydi ve işler fena hâlde karışacaktı… Hannah Wells sonunda onu etkileyen birini bulmuştu. Hayatının her alanında son derece özgüvenli olmasına rağmen, konu seks ve flört olduğunda beceriksizin tekiydi. Fakat hoşlandığı adamın dikkatini çekmek istiyorsa bu durum değişmeliydi. İşe sinir bozucu, çocuksu ve kendini beğenmiş hokey takımı kaptanının özel ders isteğini kabul ederek başlayacaktı. Tabii bir şartla. Garrett Graham’ın tek istediği mezun olduktan sonra profesyonel hokey oyuncusu olmaktı ancak düşen ortalaması, uğruna çabaladığı her şeyi tehlikeye atıyordu. Eğer alaycı bir esmer güzelinin başka bir adamı kıskandırmasına yardım etmek takımdaki pozisyonunu garanti altına alacaksa buna katlanacaktı. Fakat beklenmedik bir öpücük her ikisini de daha önce deneyimlemedikleri duygulara sürüklediğinde, Garrett numara yapmanın hiçbir işe yaramayacağını anlamıştı. Hannah’yı aradığı adamın tam karşısında durduğuna ikna etmek zorundaydı. 


Hannah kendince zeki, çalışkan, tek isteği burs alıp okulu bitirmektir. Bunların yanında bir de hoşlandığı çocuk vardır ama onun da ilgisini çekemez. Bir gün okulun popüler hokey oyuncusu ondan yardım isteyince başta istemese de sonradan işi düşünce bir haftalığına özel hocası olur. Bu bir haftalık özel hocalıktan sonra hoşlandığı çocuğun ilgisini çekmek için Garrett ile takılıyormuş! gibi yaparlar ama iş umdukları gibi gitmez.
Hannah'yı sevdim, aklı başında, zeki, ailesini düşünen bir karakterdi. Güzelde sevdi ama o zekiliği sonunda kullanamadı. Keşke o aklını son kısımda da kullansaydı diyeceğim ama o zamanda öyle bir son olmazdı. :P

Garrett ise kuralları olan bir okulda okuduğu için hokeyde devam etmesi için derslerinden geçmek zorundadır. En zor olan dersten de Hannah sayesinde geçme ihtimali vardır ama onu ikna edemez, ta ki Hannah'nın açığını bulana kadar. O açığı kendine göre uyduran Garrett zamanla Hannah'ya kapılmaktan kendini alamaz. 
Garrett hakkında ne yazsam bilemiyorum, inanın sevmediğim çoğu özellik kendisinde. Her kıza sulanıyor(bu yumuşatılmış hali) ve sonradan ben iyi erkeğim diyor, yersen.
Hokey oyuncususun, yakışıklısın, kaslısın ama beyinsizsin kalıbını bununla kırıyor Garrett ama sürekli ben öyle değilim demeye getiriyor, yeter yani anladık.
Yine de sevmediğim şeyleri yaptığı için ben sevemedim kendisini. Zaten arkadaşları da öyle, hatta onlar daha kötüymüş bunu kendisi de dile getiriyor. Bunlara rağmen nasıl devam edebilirim yani.


Konu olarak bildiğimiz anlaşmalı sevgililik ve ondan sonra çiftimizin gerçekten aşık olması bla bla bla. Ama burada öyle şak diye oldu ki, hatta her şey tam tersi oldu ki ıyyy dedim. Konuya bak be, yazar başkalarından farklı olayım diye değişik şeyler denemiş. Olmuş mu? Sevene olmuştur ama bana ters.
Hiç hoşuma gitmedi, belli yere kadar tamam ama sonrası. :/
İşte bundan dolayı ne zaman aşık oldular, ne zaman anladılar oralar olmadı tabii. Bir anda oğlan kız arkadaş istemezken bir anda yaa ben kız arkadaşla olabilir, sıkıntı yok falan diyor.
Tabii karakter gelişiminde ki o değişimleri gördük, onlar güzeldi ama biraz daha ağırdan gidilebilir miydi? Evet.

Kitapta küfür yoktu ama argo çok fazlaydı. Belden aşağı konuşmalar, imalar aşırı derecede vardı. Neyse ki kız biraz edepliydi de yapılanları gördükten sonra bir utanmalar, bir bu ne be demeler falan. En azında o da benim gibi burada neler oluyor diyor çok şükür.
Biraz önce de dediğim gibi duygu geçişlerini çok beğenmedim. Biraz daha o duyguyu verebilirlerdi. Mesela oğlanın ailesiyle ilgili sıkıntıları var ve büyük bir çelişkinin içinde. O sırada oğlan bunalıma girmesi gerekirken iş başka yerlere gitti. Yav bir durun, olayı, sıkıntıları hem karakterler hem de biz sindirelim ama neredeeee. Yok yani yazar bir garip. Tamam sen yine istediğin gibi yaz ama böyle değil yaa. En azından biraz daha duygu yüklü sahneler ekle falan.
Neyse bunlardan ağzım yandığı için yoğurdu üfleyerek yemeyi düşünüyorum ve seriyi burada bırakıyorum. Bakın o kadar övüldü ki ben okumadan serinin devamını almayı düşünüyorum, hatta sepete eklemiştim ama henüz almamıştım. İyi ki de almamışım. Büyük ihtimal okumaz satardım ya da bir bakardım. Şimdi eğer, belki o da belkiiiii devam etmek istersem pdf'den okumayı düşünüyorum ama yine de o kadar güzel kitaplardan sonra yok yani dönüp bakacağımı düşünmüyorum. :/


Şimdi ismi lazım biriyle :D ismini söylemeyeceğim bu konu hakkında bana yazdı, hani ben sevdim, güzeldi ama eskiden okudum şimdi okusam sever miyim bilemiyorum dedi. Sonra baya konuştuktan sonra ben senin zevkine değil başkalarının okuduğu, sevdiği şeyleri neden eleştiriyorsun dedi. Ben de eleştirmeyi seviyorum dedim asdfghjklş
Bundan sonra dikkat edelim de sadece kendimi eleştireyim neden bu tarz kitaplar alıyorum diye asdfghjk

Kitabı okurken gerçek anlamda beklentim yüksek değildi ama yorumu yazarken fark ettim ki baya beklentim yüksekmiş. Kapak, konusu falan dikkatimi çekmişti zaten. Bir de gerçekten seveni çoktu. Şimdi böyle olunca nasıl düz mantık, beklentisiz başlayayım? Eee haliyle böyle durumlarda kalıyorum sonra. Çerezlik olarak kolay okunan bir kitap, mantık, zeka, duygu arıyorsanız yanlış yerdesiniz ama tam tersini istiyorsanız aradığınız kitap. Hele yeşilçam tarzı kitaplar hastaysanız durmayın alın asdfghjklşi


Kitaba Puanım 5/3^^


Alıntılar^^


    "Sanırım onu reddeden tek kız olabilirsin."
"Keşke kadın nüfusunun geri kalanı benim kadar akıllı olsa."


*****

    "Demek en sevdiğim renk siyah, ha? Bunu düşünmene ne sebep oldu?"
"Çünkü sahip olduğun betün tişörtler siyah." Süveterime anlamlı bir bakış attı. 
"Belki siyah her şeyle gittiğindendir. Bunu hiç düşündün mü?" diyerek sırıttım.
"Bu en sevdiğim renk olduğu anlamına gelmez."
"Pekala, yemini yutacağım. En sevdiğin renk ne o zaman?"
İç çekti. "Siyah."


*****

"Oraya tek başıma gidemem, Hannah. Benimle gelir misin?"
Sesi son kelimede çatırdamıştı, benim kalbim de öyle. Titrek bir nefes vererek konuştum.
"Elbette gelirim."



Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^







14 Aralık 2022 Çarşamba

Kağıttan Kalpler// Claire Contrerans Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız? Sonbahar(kışa girdik bile :D) nasıl gidiyor, okumalar ya da diziler ne alemde? Ben hızlanmaya çalışıyorum ama artık ne kadar oluyorsa. :D
Bu sefer ki kitabım okuyan herkes tarafından sevilen, satış olarak ucuz olan kitaplardan biriydi. Konusu eski aşkların alevlenmesi diyebiliriz ama bu çok farklıydı, tabii okudukça anlıyoruz bunları. Bu konu hakkında da yazacağım bir şeyler.
Genel olarak sevdim ama eksikleri vardı, beni benden alan şeyler olmadı.



Onu kaybettim. Hayır, onu kaybetmedim. Onu bir kenara attım.
O benim en yakın arkadaşımdı. Ona asla âşık olmamalıydım.
Dikkatsizdim. Onun da kalbi kırıktı.
Her şeyi doğru yaptığımı sanıyordum.
Fakat işte o burada, ona yıllar önce neden âşık olduğumu hatırlatırcasına karşımda duruyordu ve şimdi benimle çalışmak zorundaydı.
Ve bu defa onu kaybetmemek için elimden geleni yapacaktım.


Mia hayallerinin gerçekleşmesi için eski sevgilisinin olduğu şirkette çalışmak zorunda kalır. Onunla hiçbir şekilde iletişime geçmek istemeyen Mia zamanla bir araya gelmek zorunda kalacaktır.
Mia karakterini sevdim ama saplantılı bir aşkı vardı. Ha haklı mıydı, evet bazı yerlerde haklıydı çünkü kendisine yapılanlar cidden kötüydü ama sonradan artık yazar düzeltmek mi istedi yoksa zaten öyle miydi bilemedim. Ama bence kadınların duruşunu bildiğinden bir şeyleri düzeltmek istedi.

Jensen Mia'dan ayrıldıktan sonra yaşadığı şehri bırakıp gider ve başka bir şehirde yeni hayatını, işini kurar. Çocuk yazarı olan Jensen uğraşması gereken önemli konuları vardır ve hayatını bir şekilde yoluna koymuştur, ta ki eski sevgilisi, hala unutamadığı sevgilisini karşısında görene kadar.
Mia'yı unutamayan Jensen onunla tekrardan bir araya gelmek istemektedir ama işi çokta kolay değildir.
Jensen güzel sevdi, ayrılmalarının sebebini tam olarak öğrendiğimde hak veriliyor ama öyle bir lanse edilmiş ki en sevmediğim konuyu işlememiştir inşallah dedim.
Cidden sevmesi güzeldi ama Mia gibi o da çok takıntılıydı. İkisi karakterde aşırı takıntılıydı kısacası. Mesela arkadaşlarından sürekli Mia'nın ne yaptığını öğrenmiş, kendi de söylüyor bunu zaten.


Diğer karakterlerde çiftimizin ortak arkadaşlarını sevdim ama yazar illa ki işin içine abuk sabuk şeyler sokacak ya kardeşi sevmedim. Hatta sürekli bundan ima bulunmasında gına geldi, çok seviyordun onlarla ilgili kitap çıkarsaydın.
Bunlar dışında orta kısımda olanlar çok çabuk olmadı mı dedim okurken, daha sakin ya da biraz daha ağırdan alınarak işler devam etseydi güzel olurdu.
Sonradan olanlar güzeldi ama Mia'nın sürekli tereddüt etmesi sırf kitap uzasın diyeydi. 
Yani kısacası kitap güzeldi ama anca üç buçukluk bir kitaptı. Daha mantıklı olaylar olsaydı ya da güzel yazılsaydı güzel bir kitap olabilirdi ama değildi.

-Spoiler başlangıcı-
Şimdi yazacaklarımı yazmam gerekiyordu, yani aldatma vardı ama daha farklı bir şekilde. Yazarın bunu adam gibi yazmaması çok saçmaydı. Jensen ile Mia ayrılıyorlar ve Jensen gidip başka biriyle birlikte olup kızı hamile bırakıyor. Sonra Mia'ya anlatıyor, ayrılıyorlar çünkü Jensen çocuğunun annesiyle evlenmek zorunda kalıyor. Hatta sonradan diyor ki eğer çocuk mevzusu olmasa evlenmem falan diyor. İşte burada aldatma yok diyorum ama yazarın böyle üstünkörü , yarım yamalak yazması çok saçmaydı, tamam beklet ama güzelce de anlat olayları, yani gerçekleri aralara serpiştirmiş resmen ve bizim yapbozu birleştirmemizi istemiş.
Mia'ya hak verdim çünkü birbirlerini çok seviyorlar ve anlıyorlar. Böyle bir darbe yemesi zor olmuştur ki Jensen'i sürekli görmezlikten gelmesi çok haklı bir gerekçe.
-Spoiler  bitişi-


Kitabı çok aman aman bulmasam da Jensen'in köşe yazıları, çocuk kitapları bence en iyileri arasındaydı. Son kısımda güzeldi mesela.
Merak ediyorsanız uygun fiyatlı alabilirsiniz, tabii pdf'te okunabilir.
Bu arada kitapta yetişkin içerikli şeyler var ona göre alabilirsiniz. ;)




Kitaba Puanım 5/3,5^^


Alıntı^^

"Beni onunla birlikte gördüğünde birlikte olduğumuzu düşünerek hissettiğin o acı var ya? O acıyı beş yıldır hissediyorum. Çünkü sen beni görmezden geldiğin zamanlarda bile ben sana bakmaya devam ediyordum. Her zaman oradaydım...."


*****


Belki ruhlarımızın parçalarını gerçekten de sevdiğimiz şeylerde bırakıyoruzdur. Belki de bütünüyle kaybolmuşuzdur fakat bana baktığı o ilk andan itibaren kendimi bulunmuş gibi hissediyorum.




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^

5 Kasım 2022 Cumartesi

Cam Şato(Cam Şato Serisi #1)//Sarah J.Maas Kitap Yorumu^^

 Selamlaaar^^
Nasılsınız bakalım? Sizleri şaşırtmıyor yine ve yeniden kitap yorumuyla karşınıza çıkıyorum. Bu aralar sadece kitap ve dizi yorumlarıyla karşınıza çıkıyorum. Geçen seneye göre çok film izleyemiyorum, haliyle yorumda gelmiyor. İzlediğim filmlerinden kısa yorumlarını instagramda paylaşıyorum. Oradan bakabilirsiniz. ;)
Şimdi ki yorumumuz yedi kitaplık serinin ilk kitabı Cam Şato, ilk iki kitabı yıllar içinde almıştık, sonra zamlar vs. dedikleri için yılbaşından önce yedinci kitap hariç hepsini aldık. Şu an ki fiyatlara baktığınızda çok iyi bir alışveriş oldu. Geçen haftalarda ise son kitabı aldık ve seri tamamlandı.
Yorumumu yazarken yazarın okuduğum Güller ve Dikenler serisiyle azıcık kıyaslama yapabilirim.
İlk olarak dünyası klasik bir şato, krallık, veliaht prensin etrafından geçiyor. Henüz tam olarak fantastik dünyaya dahil olmadık, büyük ihtimal devam kitaplarında olacak ama zaman alacak gibi.



Celaena ömür boyu hapse mahkûm edilmişti. Oysa o, eğitimli bir suikastçıydı, benzerlerinin en iyisiydi ama bir hata yapmış ve yakalanmıştı. Genç yüzbaşı Westfall ona bir teklifle geldi. Celaena, kraliyetin en yetenekli savaşçıları ve suikastçılarıyla katılacağı ölümüne bir yarışmada veliaht Prens Dorian’ı temsil edecek. Yarışmayı kazanırsa kralı korumaya ve sonrasında özgür bırakılmaya hak kazanacak. Ama önce bir biri ardına ortaya çıkan cinayetlerin katilini bulmalı ve hayal bile edemeyeceği bir geleceğe hazırlanmalı.

Celaena yıllarca eğitimini alarak suikastçı olarak yaşamaktadır, en son ki olaydan sonra yakalanıp en kötü hapishaneye gönderilen Celaena'nın önüne çok büyük bir fırsat çıkar. 
Kral yaverlik sınavı için bir kaç suçluyu ya da yetenekli insanları toplayıp sınav yapacağını duyurur. Yüzbaşı Westfall ve Veliaht Prens Dorian ise Celaena'yı tutulduğu yerden kurtararak sınavlara katılmasını ister. Özgürlüğü için tereddüt etmeden kabul eden Celaena'yı büyük maceralar beklemektedir.
Celaena'yı sevdim, cesur oluşu, kendine güveni, yetenekleri (Tabii asıl yeteneği değil, dövüş vs. yeteneği) hepsiyle çok iyi bir karakter yazmış yazar. Bakalım devamında neler yapacak, onları çok merak ediyorum. Sadece son kısmı beklemiyordum ya, devam et gitsin Celaena'cım, boş ver şimdi mevki vs. asdfghjkl


Yüzbaşı ve Prens için yazacağım çok şey var ama şimdi yazsam spoiler falan olur ne gerek var ama şunu bilin ki iki karakteri de çok sevdim. Bundan aşk üçgeni çıkar mı bilinmez, inşallah çıkmaz çünkü en en en sevmediğim konu. Ekstradan biri de girer mi bilemiyorum, yazar Güller ve Dikenler serisindeki ana erkek karakteri gözümüzde öyle bir arşa çıkardı ki yani altını kabul edemiyoruz. :D Tabii umuyorum ki bu seriden de öyle bir şey çıkacak, yani umuyorum. :D
Prens ve Celaena'nın arasındaki atışmalara çok güldüm, bir kitap sahnesi var ki hak etmişti bence. :D Aynı performansın daha fazlasını devam kitaplarda görelim plizzz

Aslında serinin ilk kitabı olduğundan çok sakin geçti ama bu kadar sakin beklemiyordum açıkçası. Diğer serisine baktığımda normal karşılıyorum, o üç kitaplıkken bu yedi ama bu kadarda değildi ya. :D Şimdi sevenleri beni topa tutabilir ama lütfen dediğim gibi kıyaslama yapacağımı baştan söyledim.
Bir de ben diğer dünyayı daha çok sevdim, bu dediğim gibi klişe geldi bana, devamında daha farklı olur mu zaman gösterecek ama şimdilik ne yazık ki çok yükselemedim. Ve şu aşk üçgeni olursa işler daha karışacak gibi.
Diğer karakterlerden Prensesi sevdim, şu bi tane adam var o ortalığı çok karıştıracak gibi ve kral. Celaena o kadar korkuyor ki ondan, her şeye cesareti olan Celaena kralı görünce eli ayağı titriyor resmen. Bakalım neler yapacak devamında, hinlik bekliyorum ben o adamda. Bir de büyüyü falan kaldırmış, bakın buraya yazıyorum kesin onunla da işi çıkacak. :D
Çok fazla detay var aslında ama yazarsam spoiler olacağı için çok yüzeysel yorum yazmaya çalıştım. :) 


Biraz önce yazdığım gibi ilk kitaba çok yükselemedim, şimdilik hala Güller ve Dikenler Sarayı favorim. O seri başka yaa, bakalım bu nasıl olacak. Arayı fazla açmadan okumayı düşünüyorum. Çok akıcı değil, yani bana göre oturayım da bi yüz sayfa okuyayım yok ama başkası için oturup bir, iki günde bitirebilir. Ben alimde süründürdüm resmen. :D
Elinizde varsa okuyabilirsiniz ama yeni almak için çok düşünmenizi öneririm. Az para değil, bundan önce Güller ve Dikenler Sarayı serisini toplayın bence. :D
Umarım ikinci kitapta da bunları bu seri için derim. :D



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


Kütüphaneler fikirlerle -tüm silahların belki de en tehlikelisi ve güçlüsüyle- doluydu.


******

Kuralsız rekabete karşı hiçbir kural yoktu.


*****


Şatodaki kötülüğü bul... Fakat bu dünyadaki yegane kötülük ona hükmeden insandır.


*****


İnsanların içinde -derinlerde bir yerde- iyilik vardı; içlerinde her zaman bir parça iyilik oluyordu. Olmaz zorundaydı.


*****


Bir kayalıktan aşağı atlamıştı. Artık tek ümidi aşağıda bir ağ olacağını ümit etmekti.


*****

"Hepimizin yara izleri var Dorian. Benimkiler sadece çoğu kişiden daha görünür halde. ..."







Çokça alıntı çıkan kitapları seviyorum. <3
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^

28 Ağustos 2022 Pazar

Son Söz Aşkın//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Havalar aşırı sıcak geçiyor dikkat edin, bu sebeple kitap bile okuyamıyoruz. Gerçi birazda yoğunluktan ama olsun başka dert olmasın dayanırız bunlara. :)
Son Söz Aşkın Julia Quinn'ın Bridgerton serisinin üçüncü kitabı, ben tersten gidiyorum okumak için. İlk olarak dördüncü kitap Rüyalar Gerçek Olsa'yı okudum, şimdi üçüncü. Bundan sonra da büyük ihtimal Eloise'nin kitabını okurum, çünkü aldım, elimde şu an. :P
Bu seriye tutulmamın sebebi seriyi izlemem, okuyanlar diziyle seri bir değil deyince o kafayla okumadım ama bakalım yeni sezonlar ne kadar kötü olacak bu da bir gerçekte. :D Bir kaç duyuma göre istemediğim çok şey olacakmış gibi, inşallah olmaz. Bu duyum birazda bu kitapta ki çiftimizi ilgilendiriyor. Bir şey söylemeyeceğim, öğrenmek isteyen bana mesaj atsın. :D 
Kitap için diyeceğim şu ki bence şimdilik hala Rüyalar Gerçek Olsa favorim. :)

 Beckett, aslında bir kontun kızı olmasına rağmen ne Leydi Bridgerton’un meşhur maskeli balosuna gideceğinin ne de Beyaz Atlı Prensi’nin onu orada beklediğinin hayalini kurmaya cesaret edebilir çünkü kibirli üvey annesi tarafından köşkün hizmetçisi olarak kullanılmaktadır. Ama daha sonra, gizlice içeri girmeyi başardığı baloda çekici ve yakışıklı Benedict Bridgerton’un güçlü kollarının arasında dans ederken kendini kraliyet ailesinden birisi gibi hisseder. Yalnız ortada bir sorun vardır, saat geceyarısını gösterdiğinde bu sihrin sona ermesi gerekmektedir.
Kimdi bu olağanüstü kadın? O büyülü geceden sonra, gümüş elbiseli kadının güzelliğiyle adeta kör olmuş Benedict’in gözü başkasını görmez, ta ki kendini, ona garip bir şekilde tanıdık gelen hizmetçi kıyafeti giymiş o alımlı kadını içine girdiği tatsız durumdan kurtarmak zorunda hissedene kadar... Gizemli aşkını bulup onunla evlenmeye yemin etmiş olan Benedict, hayatına giren bu hizmetçinin nefes kesici güzelliğine yenik düşer ve onunla birlikte olmak için, içinde inanılmaz bir istek duyar. Peki kalbini bu hizmetçi kadına sunmayı düşünen Benedict, bir peri masalını andıran ilk aşkını feda etmeyi göze alabilecek midir?

Benedict'ti dizide çok sevdim, aşırı komik, eğlenceli bir karakter ama kitapta o kadar değildi. Sakin bir karakterdi anlayacağız. Tabii ki Brigerton ailesinin saygınlığı, iyi eğitimden gelen beyefendilik hepsinde olduğu gibi Benedict'te de vardı. Zaten Sophie ile tanışmaları böyle oluyor. 
Benedict'i dizide çok seviyorum, oyuncu zaten cuk diye oturmuş ama kitabını okumadan önceydi o. Meğer kitaptaki Benedict dizidekine göre aşırı sakin, kendi halinde biri. O yüzden ben dizideki Benedict'ti daha çok sevdim. Bir de kitapta ısrarla bir şey istiyor Sophie'den. Yapma etme kardeşim dedim durdum. -_-



Sophie bildiğimiz Kül kedisi masalındaki sindirella. Üvey anne ve kardeşler, hizmetçilik yapan biri ve sonunda yardımlar sayesinde maskeli baloya giden genç kız.
Buraya kadar her şey normal, orada zaten Benedict'i görüyor ve klasik saat on ikiye kadar olan zamana kadar onunla beraber.
Balodan kaçışı masal gibi oldu ama devamı öyle olmadı. Eğer yazar o tarz bir uyarlama yaparak devam etseydi de bence güzel olurdu. Böyle devam etmesi de güzeldi yalan değil ama Benedict ve Sophie arasındaki mevzu daha farklı olabilirdi.
Sophie'yi sevdim, çok istediği şeyler olmasına rağmen geçmişte yaşananlardan ders alıp kurallarını bozmamasını gerçekten sevdim, yoğun baskılara rağmen hatta.

Biraz önce yazdığım gibi masalsı devam eden kitabın devamı da öyle olmasını isterdim, tabii o döneme uyarlama yapması zordur anlıyorum ama illa ki bir şeyler yapılabilirdi. Aradan o kadar zaman geçmesi gerekir miydi? Zaten bu kısımdan sonra değişti ne değiştiyse.
İşte spoilerda veremiyorum, yoksa yazacak çok şeyim var.
Benedict'in çizimle, boyamayla uğraşmasını dizide daha çok gördük, kitapta sadece bir yerde Sophie görüyor, bir de Rüyalar Gerçek Olsa'da tablolarının önemli yerlerde sergilendiğinden bahsediyor bu kadar, başka da okumadım bununla ilgili. 



Beklentimi yüksek tuttuğum için istediğim gibi bulamadım ne yazık ki. Belki de Colin ve Penelope'nin kitabı şu anlık seride en sevdiğim olduğundan onunla kıyaslama yapıyorum ama kıyaslamayı kenara koysak bile yok yani beklentimi gerçekten karşılamadı.
Güzeldi, okurken eğlendim sayılır ama Benedict ve Sophie'nin hikayesi böyle olmamalıydı. Sophie'nin durumuna göre Benedict'in tekliflerde bulunması hoş değildi, hadi bir kere bulundun kız istemiyor ısrar ediyor, niye kız hizmetçi diye.
Şimdi okuyanlar ve sevenler beni linçleyecek ama bir düşünün lütfen, istemiyorsa bir bildiği var. Ve Sophie'nin hatırlama mevzusuna o kadar hak veriyorum ki, ben üzüldüm resmen.
Ve o son. Cidden Benedict'e yakışmamış bir sondu. Evet güzeldi, nasıl bitecek bu son diye düşünürken güzel bağladı ama böyle güzel başlayan kitabın devamını ve sonunu böyle yapmasını ne yazık ki beni hayal kırıklığına uğrattı.
Kitap hakkında görüşüm böyle, Benedict'i ya da serisi merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Zaten o kadar hızlı okunuyor ki yazarın kalemini bu yüzden seviyorum.
Bu arada kitabı bitirdikten sonra Rüyalar Gerçek Olsa'nın sevdiğim sahneleri tekrardan okudum, seviyorum merkezzz <3



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntı^^


İnsanlar görmeyi beklediklerini görürlerdi.


*****


Sonra dönmüş ve onu görmüştü. O gece orada bulunmasının, İngiltere'de doğmasının sebebinin bu kadın olduğunu anlamıştı.


*****


"Benden nefret ettiğini bilerek yaşayabilirim," dedi kapalı kapıya bakarak. "Ama sensiz yaşayamam."




Sadece varlığıyla bile onu mutlu edebilen bir kadın bulması tuhaftı. Onu görmek veya sesini duymak ve hatta onu koklamak zorunda bile değildi. Orada olduğunu bilmek yeterliydi. 




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^









3 Ağustos 2022 Çarşamba

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? :) Benim aynı devam şükür, rutinlerimizi yaşıyorsak ona bile şükretmemiz lazım. Tamda bize rutinlerini her dakika hissettiren bir kitapla geldim. Kitabın adı Mürekkebe Boyanan Sardunya değilde Mürekkebe Boyanan Rutinler olmalıydı asdfghj
Neyse bu komikti, şimdi böyle espri yaptım diye de kitabı kötülediğimi düşünmeyin. İlk olarak yazar edebiyat okuyan biri, o yüzden kalemi gerçekten kuvvetli ve güzeldi. Su gibi yazıyor maşallah ama bir kaç sıkıntısı vardı, bunları yorumumun devamında yazacağım inşallah. :)


Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da  ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.

Mislina ailesinden uzak bir şehirde okuyan genç bir kızdır. Aşk sebebiyle yurtta değil de evde kalıyordur ve tekte değildir. Kuşu, köpeği ve çok sevdiği sardunyaları vardır.
Okulda daha ilk görüşte aşık olduğu Akif Selim'i görünce ilk ve tek aşkını bulduğunu anladığındaondan uzak kalamaz. Çok sessiz ve kendi halinde olan Akif Selim'e yakın olmak için onun yaşadığı apartmanda ev tutar. Aynı sınıfta olmalarına rağmen ne okulda ne de yaşadıkları apartmanda karşılaşırlar. Zaman sonra cesaret ederek hasta diye ona mandalinaları götürdükten sonra aralarında iletişim başlar ama böyle gıdım gıdım.
Mislina'yı sevdim, tam böyle sessiz sakin, kendi halinde, iyilik timsali, kimseye dert olmayan bir karakterdi. Şimdi seriyi sevenler sen ne diyorsun diyebilir ama sizce Mislina'nin tek kelime dahi konuşmadığı, görüşmediği çocuğun apartmanına taşınması normal mi? Her şeyini biliyor resmen. Bir şey demeyeceğim ama düşününce bu çok garip geldi İkizle bana. :D
Onun dışında olmama ihtimali olmasına rağmen çok güzel sevdi, bu sevgisini çok güzel dile getirdi, gösterdi. Ve ufacık konuşmaların bile yaşadığı heyecanı okurlar olarak beraber yaşadık resmen. <3 Çok güzeldi buralar, karakterde öyle...


Akif Selim, kendisi çok fazla sakin, kendi halinde, kimsenin işine karışmayan biri. Okuldan eve, evden babasının yanına, oradan yine okula. Bir de Mislina ile sevdikleri bakkal var, bir de oraya gidiyorlar tamam. Hayatı bu kadar, Mislina ile konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş insan içine çıkıyor Akif Selim. 
Kendisi hakkında çok yazacağım bir şey yok, henüz bizde Mislina gibi yeni yeni tanışıyoruz kendisiyle. İkinci kitapta daha çok okuyacağız gibi sanki, umarım yani. :D Sadece yukarıda Mislina'nın taşınma mevzusunu öğrense Akif Selim ne der aşırı merak ediyorum. Ve umarım ikinci ya da üçüncü kitapta Akif Selim'den bölümler de okuruz.


Diğer karakterlerde Mislina'nın arkadaşları tam bizlerden biri gibiydi. Ders çalışmayan, bölümünü sevmeyen, işte çalışmak zorunda kalan vs. Ama Mislina gibi umutsuz aşka tutunan biri var ki Mislina gibi ben de üzüldüm haline. Devamında neler olacak merak konusu.
Bir kişi daha var, onun için diyeceklerim yok. Bir şeyler yazarsam spoiler olacağı için belki ikinci kitabın yorumunda yazarım. Ama Mislina'ya büyük destek oldu.

Gel gelelim kitabın geneline. İlk olarak kitap Wattpad'de yayımlandığı için olacak ki çok kalın bir kitaptı. Puntoları küçük olmasına rağmen yine kalındı. Burada içeriğin dolu dolu olması demek oluyor ama yarı doğru yarı yanlış diyebilirim. İlk olarak çok fazla tekrar vardı kitapta, sürekli okula gitmesi, gelmesi, yemek yemesi, ders çalışması günlük hayatlarımızın rutini gibiydi. Bir ara evine giden Mislina'nın orada geçen günlerini de okuyacağız sandım. :D Çok şükür okumadık. :D
Sonra dersler, arkadaşlarıyla beraber kantinde oturmaları, aynı muhabbetin dönmesi inanın sürekli bir tekrardı. Yani Mislina'nın Akif Selim'e olan platonik aşkından ziyade rutin bir hayatı okuduk resmen. Haa onu da okumadık diyemem, çok okuduk ve bayıldımm ama sırf bölümler dolu dolu olsun diye bu kadar uzatmak saçmaydı bence.
Sonrasında evinde olan kuşuna sürekli yem, su vermesi ve bunu sürekli yazması.. Yani bir kaç günde bir yapsan da olur be Mislina, hiç değişen bir şey olmuyor. Ve en önemli şey, evinde yaşayan köpeği. Şimdi bilmeyenler için söylüyorum ki herkes biliyordur kediler evde rahatlıkla yaşar çünkü kumları var, ama köpekler illa dışarı çıkmaz zorundadır. Günde bir ya da iki kere, ya da daha fazla. Burada köpek garibim apartmandaki çocuk haftada bir kere dışarı ya götürdü ya götürmedi asdfghj
Şimdi diyeceksiniz şu kitaptan anladığın bu mu Esra? Ama ben detaylara takılırım arkadaşlar. Bunu ilk seferde Wattpad'da okusaydım inanın garipsemezdim ama editörün elinden geçmiş, son okuması yapılmış bir kitaba yakışmış mı? Ya baştan savma iş yapılmış ya da yazar kitabını bozmak istemedi. Bilmiyorum, o kadar gereksiz uzatmalar vardı ki yeter dedim kısacası.


Bu uzatmalar olmasına rağmen yazarın kalemine hayran kaldım, daha yeni Edebiyat üçüncü sınıf öğrencisi ama kalemi çok kuvvetli. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor, yazıyor maşallah. Bu konuda tebrik ediyorum kendisini, sadece yukarıda yazdıklarımdan sonra WP’de yayımlamadan direkt bir kitap çıkarsa nasıl olur acaba? Wattpad'de yazıldığından haftalık bölümler geldiği için yazarlar kendilerine sınır koyamıyorlar, bir de sevildiyse uzuyor gidiyor ama editörden geçti, belki düzenleme yapılabilirdi. Ya da yapıldı anca bu kadar oldu, artık ne olduysa bilemiyorum ama beklentim bir tık düştü gibi.
Birinci kitapta beklediğim olmadı, aşırı sakin geçti. Umudum ikinci ve son kitapta, umarım mutlu oluruz o kitaplarda da. Sadece bu kadar tekrar olmasın yeter, biz ne okuyacağımızı biliyoruz çünkü. :D
Türk yazar okumayı seviyorsanız tercih edebilirsiniz, bu yazdıklarımın yanında çok güzel bir kaleminin ve gelişirse çok güzel, başarılı bir yazar olacağının inancındayım. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntı^^

"Her gün yeni bir karaktere seyahat ediyorum ama niye her durağın sonunda sana rastlıyorum ben?"


*****


Akif Selim Çakırca... Kalbinize söyler misiniz lütfen, müsait olduğu bir gün benim için çarpsın.


*****


Gözyaşlarım artık diken değil, gül kokuyor çünkü onlara senin adını verdim.


*****


Kitabın kapağını açtım ve onun da aynı satırlarda gözlerinin gezdirdiğini, aynı sayfalara dokunduğumuzu düşledim.


*****


Oluyor bazen öyle, yüzlerce yüz görüyorsun ama birinde kalıyorsun. Binlerce ses duyuyorsun ama ondan başka herkese sağır oluyorsun işte.


*****


Geçmiş olsunlar ya geçmeyecek olanların ufak tesellisiyse.


*****


Bu öyle zor bir ikilemdi ki düşünsenize: hesapsız kitapsız onu hayatınızın merkezine koymuşsunuz, her saniye onu düşünüyorsunuz, geceleri ve gündüzleri onunla uyanıp kalkıyorsunuz bu deliliğin en güzel evresi belki, sevmez zaten akıllıca bir iş olsaydı yazarlar yazdıkları satırlara ruhlarını gömerek sevdalandıkları kadınlar için kalem kırmazlardı.



*****


Ne de sık gülümsüyordum ben böyle, keşke bir kumbaram olsaydı da fazla gelen tebessümlerimi onun içinde biriktirip ihtiyaç duyduğum zaman kullanabilseydim.



*****


"İnsan seviyorsa zaten, bunun bir seferi olmaz öyle değil mi?"
"İnsan seviyorsa bunun bir ölçüsü olmaz," diye dökülüverdi dudaklarından.


*****


"Ani şeyler," dedi dudağının kenarında bir kıvrılma söz konusu olduğunda. "Güzel gelir."



*****


İstemsizce o kızın yerine kendimi koyuyor ve onun yerinde olsaydım diye nasıl hareket ederdim diye düşünüyordum ama yanlıştı. Herkesin kendine biçilmiş bir kaderi ve kazası vardı. Başkalarının hayatlarını yaşamak için var edilmemiştik. Onları anlayabilirdik ama yaşamak imkansızdı.



Buralarda da varım^^