Legend Stephanie Garber Kitap Yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Legend Stephanie Garber Kitap Yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2024 Cuma

Finale - Stephanie Garber//(Caraval #3) Kitap Yorumu II Blogları Canlandırma Projesi Nisan Ayı^^

 Merhabalar^^
Bir serinin daha sonuna geldik. İlk Caraval serisini okuduğum zaman bu nasıl güzel bir seri, böylesini hiç okumadım falan demiştim, cidden de öyleydi. Sonra aynı heyecanla ikincinin konusuna baktım ki karakterimizin kız kardeşini anlatıyor.
Biraz hevesim kaçtı ama dedim olsun, bununda evreni güzeldir falan derken şok! Hiç istediğim gibi olmadı ikinci.
Seri üç kitaplık olduğu için son kitapta bir ümitlendim falan ama yok arkadaşlar o ilk kitabın güzelliği hiçbir kitapta yoktu.
O yüzden bir tık hayal kırıklığı yaşamış olabilirim. :)
İlk iki kitabı okumayanlar varsa yorumun devamını okumalarını önermiyorum.
Sadece ne kadar istediğim evren olmasa da seriye uygun bir sondu, klasik bir fantastik olsaydı daha çok severdim. :)
Yorumu okumuyorsanız serinin diğer kitaplarına yaptığım yorumu okumak için burayı tıklayabilirsiniz^^



Finale'ye hoş geldiniz. Mücadeleye değer bir aşk. Ölmeye değer bir rüya. Beklemeye değer bir son.
Bir deste kartın insanların kaderini değiştirmesinin, Legend'in tahtı ele geçirmesinin ve Tella’nın âşık olduğu gencin gerçekte var olmadığını keşfetmesinin üzerinden iki ay geçti.
Hayatların, imparatorlukların ve kalplerin arasında kalan Tella, Legend’a mı yoksa eski bir düşmanına mı güveneceğine karar verecek. Hayatını altüst eden bir sırrı ortaya çıkaran Scarlett’ın imkânsızı yapması gerekecek.
Ve Legend onu sonsuza dek değiştirecek.
Caraval bitti ama belki de en büyük oyun başladı.
Bu sefer seyirci yok, sadece kazananlar ve her şeyini kaybedecek olanlar var.
Her hikâyenin dört kısmı vardır: Başlangıç, orta, yaklaşık son ve asıl son. Ne yazık ki her birinin asıl sonu olmaz. Çoğu insan, her şeyin kötüye gitmeye ve durumun umutsuz hissettirmeye başladığı kısımda hikâyeden vazgeçer, ancak umuda en çok o zaman ihtiyaç duyulur. Sadece sebat edenler asıl sonlarını bulabilirler.


Tella öğrendiği gerçeklerden sonra Legend’e duyduğu duygulardan vazgeçemez. O sıra da ise ablası Scarlett gerçek nişanlısıyla görüşmek istemektedir. Anneleri de henüz uyanmamıştır ve Kupa Prenside sürekli etrafından dolanmaktadır.
İşler arapsaçına dönerken Legend’in her gece rüyasına girmesiyle işler daha da karışır.
Tella bildiğimiz klasik fantastik kitap karakterleri gibi, hemen her şeye anında atlayan bir karakterdi ama neyse ki çok abartmadı ama aşkı için vazgeçmemesi çok hoşuma gitti. Yürü be kızım!!! Kim tutar seni!!
Son hakkında yazarsam spoiler olur, o yüzden geçiyorum.


Scarlett, aynı Tella gibi kendini maceralara atıyor ve ortaya çıkan sırlardan sonra ne yapacağını şaşırıyor. İkinci kitabın sonunda gerçek nişanlısına mektup yazmıştı, dedim hayırdır?? Julian’ı düşün demiştim ki çok şükür tahminlerim olmadı. Bunun için cidden çok sevindim, okurken çıldırtmadı en azından.
Onun dışında bu karakterlerin ‘hepsi benim yüzümden’ triplerini ne zaman bırakacaklar?
Tamam Tella böyle yapsa haklı, o kartları serbest bırakmayacaktı ama Scarlett sen hayırdır?
Neyse, onunla icabına bakıldı ama baya zordu.
Scarlett’da en sevdiğim şey giydiği elbiseydi, duygulara göre rengini değiştiriyor. Düşünsenize öyle bir elbise olduğunu, kızdığınızda başka bir renk, mutlu olduğunuzda bambaşka bir renk oluyor.
Zaten bu seriyi bu evren yüzünden sevdim yaa <3

Diğer karakterler için Legend’in durumuna üzüldüm ama sonunda olması gereken oldu.
Kupa Prensi, birazda o yüzden bu seriyi hemen bitirmek istedim. Çünkü prensimizin kalbi kırık. Gerçek aşk mevzusu yüzünden zaten sıkıntılar çekti, bir de sonradan yaşananlar. Kısacası kendisi serisini okumak için sabırsızlanıyorum, artık onu Caraval evreni olarak değilde Kupa Prensinin evreni olarak düşünüp okumam lazım. :) Zaten konuda çok farklı, bakalım neler olacak.


Caraval’ı ilk okuduğum zaman yok böyle bir evren demiştim. Değişen evler, olaylar, sırlar ve karakterler. O kadar güzeldi ki, o evrenin devam etmemesi, işin içine başka varlıkların girmesi kitabı resmen başka bir fantastik kitaba çevirdi. O yüzden son iki kitap kendi çapında güzel olsa da ilk kitabın yerini hiçbiri tutamadı. Bu da seriden az da olsa soğumama neden oldu.
Yine de dediğim gibi kendi kulvarına göre çok güzel, kafa yormayan, akıcı bir seriydi.
Yazarın kalemini seviyorum, diğer serisi için heyecanlıyım ama çokta beklentimi yüksek tutmak istemiyorum. Seri güzeldi ama beklentim dolayı bu kadar hayal kırıklığı oldu diyebiliriz. :/

Buna rağmen önerdiğim seriler arasında. Kolay okunan fantastik kitapları seviyorum, çok fazla karakter, çok fazla olaylar ve terimler olunca bende bütün ipler kopuyor ama art arda okuduğunuz zaman seriyi seveceğinizi düşünüyorum.
O yüzden okuyun diyeceğim ama şu an bu yorumu okuyanlar büyük ihtimal seriyi okuyanlar, ben şimdi önersem bir anlamı kalmıyor. :D Yine son kitabı okunmayanlar için başlamalarına ya da devam etmeleri için öneri olsun. :)


Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Ama büyülenmek de tıpkı romantizm gibiydi, devam ettiği sürece harikaydı ama asla sonsuza dek sürmezdi.


*****

"Teşekkür ederim Vale."
Vale gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Sana bir iyilik yaptığımdan emin değilim aşkım."


*****

Scarlett ve Julian arasında söylenenlerin hepsini duymamıştı ama Scarlett'ın ona nasıl baktığını görmüştü.
Bu, bazı insanların tüm hayatları boyunca beklediği, diğerlerinin ise tüm hayatlarını onu bir kez bile görmeden geçirdiği bakıştı.


*****

Scarlett korkmayı reddetti. Korku sevgi için bir zehirdi. Ve sevgi korku için bir zehirdi.


*****

"Bunları kendin mi diktin?"
Julian utangaç bir tavırla gülümsedi. "Başkalarının dokunmasına güvenemedim."





Blogları Canlandırma Projesi olarak Nisan ayında bu kitabı seçtim, Mayıs ayı temamız Dram, Tarihi, Gotik ve İrlanda.
Katılmak isteyenler bekleriz^^
BCP yazılarım için tık tık^^



Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



13 Haziran 2023 Salı

Legend//Stephanie Garber Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Bu ay blog çok sessiz kaldı, doğru düzgün paylaşım yapamadım. Şu an kitap yorumlarını yazayım fotoğrafları halledeceğim bir şekil. O kadar yorumlarım birikti ki ya fotoğrafım yok ya da yorum hazır değil. Ne bileyim karıştı bu ay.
Yoruma geçeyim fazla uzatmadan, Legend Caraval serisinin ikinci kitabı. Birinci kitabı bitirdiğimde bu kitabın konusuna bakmış ve ne yalan okumak içimden gelmemişti. Çünkü Scarlett’i sevmiştim, onunla devam etmesini istemiştim ama olmadı.
Yine de seri bitsin dite okuyayım dedim ve ne yazık ki Caraval kadar sevemedim. Neden olduğunu belki spoiler olarak yazarım.



Kendisini Caraval’ın dünyasına kaptıran Donatella Dragna, en sonunda babasından kurtulmuş ve ablasının istemediği bir adamla evlenmesine engel olmayı başarmıştı. Kızların bunu kutlaması gerekiyordu belki ama 
Tella tam olarak özgür sayılmazdı. Gizemli bir suçluyla yaptığı anlaşma sonucu, yerine getirmesi gereken görevi ondan başka kimse başaramazdı: Caraval’ın efendisinin gerçek kimliğini ortaya çıkarmalıydı. Legend’ın gerçek kimliğini bulmanın tek yolu Caraval’ı kazanmak olduğundan, Tella bir kez daha kendisini bu efsanevi oyunun içinde buldu. Yolu tahtın cani varisiyle, lanetlenmeye mahkûm bir aşk hikâyesiyle ve sırlarla örülmüş örümcek ağlarıyla kesişecekti… Buna kız kardeşinin sırları da dahildi. Caraval’ı oynamak her zaman cesaret, beceri ve fedakârlık gerektirirdi. Ama oyun bu sefer daha fazlasını istiyordu. Tella, Legend’ın ismini öğrenemezse önemsediği her şeyi kaybedebilirdi – belki kendi hayatını bile. Kazanması durumunda ise Legend ve Caraval sonsuza kadar ortadan kaybolacaktı. Caraval’ın dünyasına hoş geldiniz. Asıl oyun şimdi başlıyor.


Birinci kitapta Caraval bitmiş, bazı sırlar ortaya çıkmıştı. Burada da tekrardan Caraval oluyor ama bu sefer tamamen oyuna odaklıdır. Tella’da bu oyuna dahil olmak zorundadır çünkü çok büyük sırları vardı. Yıllar önce onları bırakıp, giden annesini bulmak isteyen Tella sadece mektuplarla haberleştiği kişiden haber bekleyip harekete geçecektir.
Caraval’a dahil olduğu anda her şey sarpa sarınca bir anda kendini geçmişte olan olayların içinde bulur. 
Tella’yı sevdim ama Scarlett kadar değil. Mesela ablasının yalan söylediğinin farkında ama hiç oralı değil. Yani çok vasat bir karakter kalmış.


Hiç ummadığımız karakterlerin değişimlerini gördük bu kitapta. İsim vermeyeceğim, verirsem  spoiler olur diye bir şey demeyeceğim.
Ama serimize dahil olan prensimiz var, böyle prens gibi değil ama anlatılana göre bile düştük düştük asdfghjklş Yine de üçüncü kitapta neler olacak, prensin tavrı ne olacak merak ediyorum. 
Scarlett için diyeceğim çok şey var ama ne yazık ki o da spoiler olur. Sadece diyeceğim şu kendine gelsin lütfen, eğer başka türlü olursa çok kızarım, üzülürüm. :/


Genel olarak çok sevdiğim söylenemez, yani o mükemmel birinci kitaptan sonra bu aşırı vasat geldi. Vasatlığı bırak o güzelim evren ne ara bu hale geldi. Caraval oyununu göremedik, o gizemli dükkanlar, kıyafetler, insanlar yoktu. O yüzden ben birinci kitabı daha çok sevdim, evreni çok güzeldi. Yukarıda da dediğim gibi son kitaptan umudum var, biraz baktım da işler çok karışacak gibi.
Birde Kupa Prensi var, onun kitabıda çıktı, hatta geçenlerde aldım kitabı. Onuda çok merak ediyorum.

Bunlara rağmen yazarın kalemi yine ve yeniden akıcıydı. Bir oturuşta 50-100 sayfa okuyorsunuz. Bunu sevdim ama evren olarak şaşırttığı için hayal kırıklığı oldu benim için.
Yazarın diğer serinin çıkmasını istiyorum, beğenenleri çok fazla bende merak ediyorum haliyle. :D


Caraval yorumu için tık tık^^



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

“Dikkatli ol,” diye ekledi.
“Falcılar senin ya da benim gibi değillerdir. Dünyayı olabileceği gibi görürler ve bazen de olması gerekenden ziyade olmasını istediklerini gerçekleştirmeye çalışırlar.”


*****

Hepsi de korkunç şekilde güzeldi; tıpkı sihirli bir kabusun hazineleri gibi…


*****

Ne yazık ki Tella insanların kurtardığı değil, insanların artlarında bıraktığı türden bir kızdı.

*****

“İmparatoriçe’ye El mi diyorsun?”
“Elantine söylemesi çok zor bir isim.”
“Bana Donatella diyorsun.”
“Onun ağzımda bıraktığı tadı seviyorum.”

*****

“Ne bulmaya çalışıyorsun Donatella? İçimde iyilik mi arıyorsun? Asla bulamayacaksın, çünkü öyle bir şey yok,” dedi fısıldadı.
“Bana bunu söylemene gerek yok.”
“O halde niye cevap arar gibi bakmaya devam ediyorsun bana?”





Bir yorumun daha sonun geldik, başka yazılarımda görüşmek üzere sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^