Olimpos Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Olimpos Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2023 Pazar

Yanlış Yer Yanlış Zaman//Gillian Mcallister Kitap Yorumu^^

 Selamla^^
Nasılsınız? Ramazan’ın bitmesine son beş günde yazıyorum bu yorumu, bakalım ne zaman yayımlayacağım. :D
Kitap Olimpos yayınlarının yeni çıkan kitaplarından. İlk olarak kapağı ve ismiyle ilgimi çekti ama okurken efsaneydi arkadaşlaaaaaar^^
Normalde bu tarz gerilim kitapları okumuyorum ama bu sefer konusundan dolayı okumak istedim. Normalde İkiz okuyacaktı ilk ama ben bir iki sayfa bakayım derken baktım hikayenin içindeyim. Uzun zamandır böyle güzel gerilim okumamıştım.

 
Ekimin sonları. Saat gece yarısını geçmiş. On yedi yaşındaki oğlunu bekliyorsun. Geç kaldı. Sen pencereden izlerken ortaya çıkıyor, fark ediyorsun ki yalnız değil; bir adama doğru yürüyor, üstelik silahlı. Komik, mutlu, ergen oğlunun bir yabancıyı oracıkta, evinizin önündeki sokakta öldürmesini izlerken gözlerine inanamıyorsun.

Kim, bilmiyorsun. Neden, bilmiyorsun. Tek bildiğin, oğlunun gözaltına alındığı. Geleceğinin darmadağın olduğu. O gece çaresizlik içinde uyuyakalıyorsun. Her şey bitti. Ta ki uyandığın ana kadar: Cinayetten bir gün öncesine.
Sonra tekrar uyanıyorsun... Dünden önceki güne. Her sabah bir önceki güne, cinayetten önceki bir başka güne daha uyanıyorsun. Mâni olmak için bir şansın daha oluyor. Cevap, bu suçu tetikleyen şey, geçmişin bir yerlerinde gizli. Bunu bulmaktan başka seçeneğin yok.


Jen bir gece kapılarının önünde, oğlunun işlediği cinayeti ne yapacağını şaşırmıştır. O kadar karışıklıktan sonra uyandığında tarihin, olayların bir gün öncesine gittiğini fark eder. Günlerce geri giden Jen bunun bir nedeninin olduğunun farkındadır ama bir türlü ne olduğunu bilemez.
Zamanla daha çok gün atlayan Jen oğlunun neden böyle bir suç işlediğini bulmaya çalışır ama ne yaparsa yapsın halen daha geriye gitmektedir.
Jen’in yerine kendimi koyunca korktum şahsen, düşünsenize sürekli geriye gidiyorsunuz. Teknolojide geri, yaşadığınız zorluklara tekrardan gitmeniz falan bence aşırı zor ama ve kitabı okurken gerim gerim geriliyorsunuz. O yüzden Jen’in bir şeyler yapmasına, uğraşmasına hayran kaldım.


Karakter olarak bir kişinin daha yaşadığı olayları okuduk, baştan bu karakter için ne alaka dedim ama sonradan neden böyle bölümler olduğunu anlıyoruz. Çok şaşırdım mı evet, böylesini bekliyor muydum hayır. :D
Yazar ters köşe yapmayı çok iyi bilmiş.


Başka karakterler hakkında yazamayacağım ne yazık ki, onları okuyup siz öğrenin derim. Zaten gerilim kitaplarının yorumları ne kadar uzun olabilir ki. :D
Ben çok sevdim, yazarın kalemini cidden sevdim. İlk başlarda hikaye biraz yavaştı, karakterimiz yaşadıklarını zamanla anlayıp, ne yapacağına karar veriyor çünkü. O yüzden ona aldanıp bırakmayın devam edin.
Şimdilik favori yazarım oldu, inşallah devam kitapları da böyle güzeldir.
Bu tarz seviyorsanız kesinlikle listenize almanızı öneririm^^



Kitaba puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Hepsi yok olmuştu, geçmişe değil geleceğe emanetlerdi.


*****

Yağmurun altından ufacık arabasının içinde bekleyen Jen'in kafasına bir gerçeklik dank etti; mühim olan Andy'nin uzmanlığı değildi. Sadece telefonun ucunda sempatiyle, dikkatle onu dinliyor olmasıydı. Düşüncelerine net bir şekilde bakmasını sağlıyordu. Herkesin ihtiyaç duyduğu da bu değil miydi zaten?


*****

Hayatı tersten yaşamak ne kadar kötüydü. İlk seferinde görmediklerinizi görmek. Çevrenizde yaşandığından bihaber olduğunuz olayların korkunç ehemmiyetinin farkına varmak. 


*****

Geleceği bilmek bilmemekten beterdi değil mi?


*****

 Bir şeyler öğrenmek üzereydi. Bir kez öğrendi mi asla unutmayacağı bir şeyler.



Buralarda da varım^^


Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





13 Nisan 2023 Perşembe

Beklenmedik Koşullar//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ramazan'ın ilk günleri, nasıl gidiyor Ramazan?(Son günlerine geldik bile) Biz yine geleneksel olarak saat beşe kadar oturuyoruz, bu sürede kitap üstüne, kitap okuyorum desem yalan olur. Şu bir kaç günde anca şu an yorumunu yazdığım kitabı bitirebildim, umarım telefonu elimden bırakırım da kitap okurum^^
Kitabımız Dreamland serisinin ikinci kitabı, bu sefer ki konuklarımız Rowan'ın abisi Declan'ın aşk hayatını anlatıyor.
Yine miras mevzusu ön planda ve onunla gelen anlaşmalı evlilik.



Declan
Ailemin medya imparatorluğunun yeni CEO’su ben olacaktım. Ama bir tek sorun vardı: Dedemin mirasındaki şart. Evlenip çocuk sahibi olmama dair son arzusunu yerine getirmek imkânsız görünüyordu, ta ki asistanım bu iş için gönüllü olana kadar. Evliliğimiz, en büyük sorunumun mükemmel çözümü olacaktı. Ama insanlara karşı birbirimize âşıkmışız gibi davrandıkça sözleşmemizden kuşku duymaya başladım. Iris’i önemsemek anlaşmanın parçası değildi. Özellikle de kalbini kırmam kaçınılmazken.
Iris
Declan’la evlenme planım teoride basitti. Evine taşın. Düğün yap. Çocuk doğur. Hiçbir sorun çıkmaması için kurallar koymuştuk. Peki ama sahte evliliğimiz gerçeğe dönüşmeye başladığında ne olacaktı? Âşık olmak gibi bir seçenek yoktu. En azından benim için.


Declan yıllarını verdiği şirkette sonunda Ceo olacaktır ama dedesinin ölümünden sonra bıraktığı mirasta eğer evlenip, çocuk sahibi olmazsa mirası iptal olacaktır, babası da sürekli aksi ataklarda bulununca hep bir şeyler çıkar.
Evlenmek için asistanı Iris'e görev verip ona uygun bir eş bulmasını ister, tam nişanlanacağı gün müstakbel nişanlısını kaçırmayı başaran Declan ne yapacağını bilemez. Sorunlarını anında halleden Iris'in çözümüne ayak uyduran Declan bu çözümü iyi mi yaptı, kötü mü onu zamanla anlayacaktır.
Declan çok tatlıydı, aynı Rowan gibi sert oynaması, çok nadir gülmesi, Iris'e olan düşkünlüğü, annesine olan bağlılığı çok güzeldi.
Tek sıkıntı sonralara doğru ilk kitaptaki Rowan gibi yaralarının düzeldiğini göremedik, okumak isterdim ne yalan.
Iris'e olan tavrı, onun sıkıntıları baştan bilmesi ama ona göre davranması çok güzeldi. Bildiği ve yaptıklarını öğrendiğimde düştüm resmen. :D


Iris yıllarca yanında çalıştığı patronunun ceo olması için elinden geleni yapmaktadır, kırk nazla bulduğu patronunun müstakbel nişanlısının kaçmasıyla bütün planları ve hazırlıklar suya düşer.
O sıra da yakın arkadaşından gelen fikirle bir anda kendini patronunun sahte nişanlısı olarak bulur.
Disleksi sorunu yüzünden zorlu süreçler geçirse de Declan'ın sert tavrıyla gaza gelip bunlarla başa çıkmaktadır.
Iris'i sevdim, tam anlamıyla kendini feda eden bir asistandı, kendince haklı isteklerinin olmasına hak verdim ama yazar bu konuya fazla değinmediği için üzüldüm. Birden biri patronundan çok çektiğini, izninin bile olmadığından bahsediyor ama bunu hissedemedim ben.
Yaşadığı hem öğrenme hem de ailesinin sorunları hayatını zorlaştırsada kendi cabalarıyla buralara gelmesi takdire şayan.
Dediğim gibi sevdim Iris'i, zaten bu tarz sorunları olan karakterleri seviyorum, yazarlar biliyor bu işi.
Aşk konusundan Declan'ın aşkı daha ön plandaydı, Iris'de sevdi ama Declan'ın hislerinden emin olması, buna direnmemesi güzeldi.

Rowan ve Zahra'da vardı kitabımızda, hatta çiftimize çok yardımcı oldular. Tabii Declan'ın davranışlarına hak veriyor muyum, belki yarı yarıya. Çünkü kendince haklı ama diğer tarafta aşk var.
Bir de babaları vardı ki tam bir kaşık suda boğmalıktı. İlk kitapta kötüydü tamam ama iş ceoluğa gelince adam zıvanadan çıktı, ilk kitapta Zahra'nın yaptığını halen daha takdir ediyorum, hak etti hem bu kitapta olanları hem de birinci kitapta olanları. :D Adamın bu kadar kötü olmasına şok oldum resmen.
Cal var bir de, Iris'in arkadaşı, Declan'ın en küçük kardeşi.  Iris'e destek çıkması çok tatlıydı ama son kısımda Declan'a olan davranışlarına kıl oldum resmen. :D Son kitapta sürünmesini dört gözle bekliyorum, umarım Declan'da onu süründürür. :D


Okumaya başladığım zaman bir kaç yorumda bu kitabı daha çok sevmişler ama ben birinci kitabı daha çok sevdim, orada dolu doluydu olaylar, şimdi bu kitaba baktığımda bir tane balayı var ama değişik bir yerde, evdeki işler veya yaşadıklarını daha çok okumak isterdim düğün hazırlığından çok. Anlaşmalı evlilik dediğin böyle olur çünkü.
Sonradan Declan'ın aşkını iliklerimize kadar hissederken Iris'in yaşadığı sıkıntılar yüzünden onu hissedemedik. Declan neler söylüyor, neler düşünüyor bir okusanız, resmen post-it'leri Declan'ın bölümlerinde kullandım.
Son bölümlerde olanlara çok kızdım, Iris haklıydı, hem de sonuna kadar ama yazarın Declan'ın üstüne gitmesi beni hem üzdü hem de sinirlendirdi. Neden böyle üstüne gidildi anlamadım, çünkü Iris'in yaptıklarına da tamam diyemiyoruz. Zaten zorlu bir süreçten geçiyor, ondan sonra her şey değişecek ama onun yerine bir anda Iris'in davranışları değişti. Neden dedim yaaa neden?

Bunların dışından romantik kitap dediğin böyle olmalı, seviyor muyum, sevmiyorum muyum nedir ya. Aşık olduğunu bile hemen kabullenip, yardım alması çok güzeldi. Okuyanlar bilir, genelde romantik kitaplarda iki taraftan biri illa naz edecek, burada Declan'ın hemen ben aşıkım, aşık demesine düştük resmen. <3 Jestleri de çok güzeldi, kapaktaki o seranın bir anlamı var ki sormayın gitsin. Sonrasında Iris'e olanlar yardımları, cidden çok romantikti. Tabii Iris'de çok fedakarlık gösteriyor her anlamda ama işte yazar bunun üstüne düşmemesi eksik bırakmış duyguları.
Bir de Iris karakter siyahi, bunu arada dile getirdi yazar ama inanın sürekli beyaz karakterler okuduğumuzdan hayalimde siyahi bir karakter canlanmadı ne yazık ki.
Onun için sürekli kitap için yapılan editlere baktım^^
Bu kitabı sevmemdeki bir diğer sebepte inanılmaz ama o sevmediğim şey sonunda bu kitapta yoktu, çok şükür yaaa. Bakın yazılabiliyormuş değil mi? :D


Yazarın son kısımda evli, mutlu, çocuklu mevzularını yazmasına hayranım, bir romantik kitapta aradığım bir diğer özellik, ilk özellik ise karakterlerimizin ikisini de okumak, sağ olsun yazar onu da yapıyor daha ne olsun.
Genel olarak sevsemde eksik yönleri vardı, dediğim gibi birinci kitap bana göre daha iyiydi, son kitabın nasıl olacağını merak ediyorum.
Anlaşmalı evlilik, asık suratlı patron,  dolu dizgin duyguların bol olduğu kitapları okumak istiyorsanız doğru adrestesiniz. ;)
Not: İlk kitapta oluşan çeviri sıkıntısı bunda yoktu, gerçi diğerinden de yoktu ama neyse. :D
Dipnot: Küçük Detaylar kitabına yaptığım yorum için burayı tıklayabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


“Yapma”
“Ne yapmayayım?”
“Bu kadar…anlayışlı davranma. Tuhaf geliyor.”


*****


Iris'le yakınlaşmaya çalışmıyordum ama insanlar bizi bir araya getirmeye devam ederken ondan uzak durmak zordu.


*****

Iris'in gülümsemesi zaafım olsa bile birbirine yapışmış ıslak, kirpiklerinin kesinlikle sonum olacağını fark ettim.


*****


Onun kimseye ihtiyacı yok. Cal'in sesi kafamda tekrar tekrar yankılandı.
Belki de benden başka kimseye ihtiyacı yok.


*****


Benden uzaklaştığı her adımda göğsüm daha çok sıkışıyordu. İçimde yabani bir ot gibi filizlenip kalbime bir sarmaşık gibi dolanan bu duygudan, neredeyse Iris'in benden uzaklaştığından nefret ettiğim kadar nefret etmiştim.


*****


"Soğuk, kaba ve mesafeli olabilirim ama kör değilim. Benim işim varlıkları değerlendirmek ve görünüşe göre en değerli varlığım sensin."


*****

"Neden?" dedim boğuk bir sesle.
"Çünkü seninle birlikte bir evi yuvaya çevirmekten daha çok istediğim bir şey yok."



Yazdığım bir sürü alıntı var ama onlar hem uzun hem de tam olarak alıntı diyemeyiz. :D



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^













25 Mart 2023 Cumartesi

Küçük Detaylar//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? Hayatımıza devam ediyor olsak ta yüreğimiz buruk. İnşallah böyle şeyler bir daha yaşanmaz.
Ağır romanlar okumaktan kaçınıyorum, dram zaten uzak olsun benden ama bazen okunuyor işte. Ama bu zamanda eğlenceli kitaplar şart sanki, diğer türlü olmuyor gibi.
O yüzden bir kaç tane kafa dağıtıcı kitaplar okudum, okumaya devam ediyorum.
 Bu kitabımızın da ikincisi daha yeni çıktı, öyle olunca hadi birinciyi okuyalım ki ikinciyi okuyabilelim dedim. İlk çıktığında herkes çok merak ediyordu ama çeviriden dolayı kimse almak istemedi. O yüzden bende geri planda kalmıştım ama ikinci baskı olana kadar büyük ihtimal seri tamamlanacak. :D Bekleyemem dedim ve riske girmeden ikinci el olarak aldım.
Bu arada çeviri çeviri dediler, en çok beni rahatsız ediyor çeviri hatası ama ben öyle abartılacak kadar hata görmedim, neden bu kadar abarttılar anlamışta değilim.



Rowan
Peri masalları yaratma işindeyim.
Tema parkları. Üretim şirketleri. Beş yıldızlı oteller.
Dreamland'i yenileseydim her şey benim olabilirdi.
Zahra’yı işe almak başlangıçta gayet iyi bir fikirdi ama onu öptüğümde tüm plan değişti.
Bir sahte ad kullanarak ona mesaj attığımda işler kontrolden çıktı.
Nerede hata yaptığımı anladığımda artık çok geçti.
Benim gibi insanlar mutlu sonları mahvetmek için vardır, yaşamak için değil.

Zahra
Dreamland'in en pahalı yolculuğunu sarhoş kafayla eleştiren bir teklifte bulunduktan sonra kovulmalıydım.
Bunun yerine Rowan Kane bana rüya gibi bir iş teklif etti.
Şimdiye kadar tanıştığım en zor patron için çalışmak zorunda kaldım.
Rowan kabaydı ve tamamen yasaktı ama kalbim umursamadı.
En azından sırrını keşfedene kadar.
Milyardere paranın her şeyi çözemeyeceğini öğretmenin zamanı gelmişti, özellikle de konu aşksa.

Zahra eskiden yaşadığı olaylar yüzünden güven problemi yaşamaktadır ve olduğu yerde durmak onu güvende hisseder. Bir gün çalıştığı şirket yapılanmak için öneri isteyince arkadaşının zoruyla öneri sunar ve bir anda kendini hiç ummadığı bir konumda bulur.
Zahra'yı sevdim ama bazen dik başlılığı sıkıcıydı. Sonuçta işler farklı olsa da Rowan'a sürekli bağırması vs. hoş değildi. Bu tarz karakterleri sevmiyorum, yani ne bileyim işler farklı olsa da eğer adı konmamış bir şey varsa karşındaki patronun ona göre davranılmasını isterdim.
Yaşadığı güven problemini o kadar iyi anladım ki, hatta onları o yapan kişinin yanına koyması çok sinirimi bozdu, böyle gidip ağzını burnunu kıracaksın.
Neyse, hak ettiğini yaşadı o kişilik ama bunu Zahra'nın yapmasını çok isterdim.


Dedesinin mirasını almak için şartlarını yerini getirmek için belli bir süre Dremland'da kalmak zorunda kalan Rowan tasarım için yeni fikirler arayışındayken Zahra ile tanışır. Daha ilk görüşte Zahra'dan etkilenen Rowan zamanla kişiliğinden de etkilenince işlerin gidişatından hoşlanmasa da aslında mutlu olduğu zamanların çokta uzak olmadığını fark eder.
Rowan klasik ağır abi karakterimiz, gülmez, güldürmez falan ama Zahra'dan sonra bunlar değişiyor tabii. Burada Zahra'nın sürekli işte azıcık güldü, kahkahasını ilk defa duydum olayları tatlıydı.
Sakladığı bazı şeyleri anlıyoruz ama güven sıkıntısı yaşayan Zahra'yı da anlıyoruz. Beni şaşırtan şey bunların erkenden ortaya çıkması, güzeldi. :)
Geçmişte ki hayallerine tekrardan başlaması çok hoşken, bunlardan bazı sebepler yüzünden vazgeçmesi üzücüydü. Bazı yerlerde kıskandım tabii, adam hayalleri için bazı teknoloji aletler alıyor şak diye, vay anasını dedim, Rowan bana da sponsor olur musun? :D


Kitabın yarısına kadar çok eğlenceliydi, sonrasında da güzeldi ama o ilk yarısında ki tatlı konuşmalar vs yoktu. Mesela o mesaj olayı aşırı aşırı tatlıydı, yani onları yazarken Rowan'ın mutlu olması bence kitabın en can alıcı, güzel yerleri oralardı.
O kadar zenginler ki özel uçakla gidip geliyor Rowan bey, sonradan Zahra'yı alıp bir yerlere götürmesi, sevdiği şeyleri sürpriz yapması çok tatlıydı ama izlemediğim, okumadığım halde(Fragmanlar, reelsler sağ olsun) bu kısımları grinin elli tonuna benzettim. Gerek yoktu bence, Zahra'nın da her şeyi kabullenişi şok etti beni. :D
Rowan'ın yaptığı güzel jestlere hayran kaldım, ufak kıskançlıklar, Zahra'nın kız kardeşine yaptıkları falan bence çok minnoştu.
Bu konuya değinmesi güzeldi^^

Sevmediğim şey illa ki oldu, mesela Zahra'nın arkadaşı. İlla koyacaklar kitaplara.
 Sonra bazı şeyler değişince işler değişiyor tabii, bu sadece kitap için değil dizilerde de işler değişince bi hoşlaşmıyorum. Yine de güzel ilerleyip bitti.
Kitabı hem Zahra'nın gözünden hem de Rowan'ın gözünden okuyoruz, en en en sevdiğim. Bence az da olsa iki karakterinde gözünden okunmalı, bakalım diğer karakterimiz ne düşünüyor diye. ;)
Yazarın kalemi akıcı, belli kesimler klişe ama okutuyor. Dreamland diyor ama bildiğimiz lunapark, korku tünelleri falan. Sadece tasarım konusunda aklıma yatmayan yerler oldu, acaba o da çeviri yüzünde mi bilemedim. :D


Okuduğum yorumlara göre ikinci kitap daha çok sevilmiş, zaten anlaşmalı evlilik falan var ki bu kitapta o karakterlerimizi az da olsa görüp, okuyoruz o saniyeden sonra cidden merak ettim ben.
Kısa zamanda ikinci kitabı da okumak istiyorum, bakalım o ne zaman olacak. Genel olarak bu tarz konuları seviyorsanız bakabilirsiniz, çeviri için gerçekten abartıldığını düşünüyorum, o yüzden bekletiyorsanız bence bekletmenize gerek yok alabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Bu kadını ne tür orman perilerinin yetiştirdiğini resmi olarak bulmam gerekiyor çünkü onun gerçek dünyanın bir ürünü olmasına imkân yok.

*****


Zahra: Tabii değildir. Ama karanlıktan geçmezsek nasıl her sabah doğan güneşin değerini anlayacağız?



*****


Tek yapabildiğim gülümsemekti. Eğer kendime inanmak böyle bir şeyse, keşke biraz daha erken başlasaydım. Fikirlerim çalınmadan ve ruhum ezilmeden önce.


*****


Scott: Ama o filmin on yedi versiyonuna kim ihtiyaç duyar?
Ben: On sekiz tanesiyle mutlu olacak aynı insan.
Scott: Sen eşsizsin.
Ben: Eşsiz benim ikinci adım.



*****


Yüzü güneş gibi aydınlandı. O kadar parladı ki diğer her şey ona kıyasla soluk kaldı. 


*****


Scott: Bunu gördüm ve seni düşündüm.
Göğsümde hızla atan kalbim, Scott'in beni düşünmesi hakkında hissettiklerimi ele veriyordu. BuzzFeed testinden gönderdiği bağlantıyı açtım.
"Gurur ve Önyargı dizisinden En Sevdiğiniz Karakter Hangisi?" testi.
Yemin ederim bayılıp sandalyeden düşecektim.


*****

Şu ana kadar yaşadığı hayat kaygıyı teşvik eden bir hayattı. Zengin ve mutsuz olmaktansa fakir olmayı tercih ederdim.





Bir yorumun daha sonuna geldik, yeni yazılarımda görüşmek üzere^^





Buralarda da varım^^





18 Haziran 2020 Perşembe

Mirasçılar 2//Kim Eun-Sook Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Tehlikeli Yalanlar kitabı bittikten sonra daha rahat kitap okumak istedim. Kitaplığa göz gezdirirken seneler önce birinci kitabını okuduğum Mirasçılar'a takıldım. Hem rahat okunur hem de seri olarak bitirmek istedim. Birinci kitabın yorumunu buradan! okuyabilirsiniz.
İlk kitabı sevdiğimi hatırlıyorum ama bunu okurken sıkıldım. Dizisine Lee Min Ho için katlanabiliriz, gerçi ben sevmiştim ama şimdi bakınca Park Shin Hye'nin donuk halleri insanı çileden çıkarıyor.
İyi ki o zaman izlemişim, şimdi olsa yarıda bırakırdım. :D


Kim Tan ve Cha Eun Sang’ın hikâyesi kaldığı yerden devam ediyor. Duygularından emin Kim Tan, Cha Eun Sang’ı bu aşka ikna etmek için elindeki tüm fırsatları kullanıyor. Ancak Choi Yeong Do’nun da itirafıyla Cha Eun Sang, tam bir aşk üçgeninin içinde sıkışıp kalıyor. Acaba Cha Eun Sang’ın doğru seçimi yapabilecek cesareti var mıdır?
İmparatorluk Lisesi’nde ise Kim Tan ve Cha Eun Sang’ın haberi bir bomba etkisi yaratırken, okulun zengin öğrencileri arasında da bir savaş başlıyor. Hayatları daha doğmadan önce kararlaştırılmış ve gencecik yaşlarını değil, ailelerinin isteklerini yaşayan İmparatorluk Lisesi öğrencileri bu savaşta ne yapacaklar? Ailelerinin köleleri olmaya devam mı edecekler yoksa isteklerinin ve tutkularının peşinden mi gidecekler?


En son çatıda yaşanan olayda kalmış kitap, oradan devam ediyoruz. Okurken esas erkeğin Yeong Do olmasını istedim, burada çok üzüldüm kendisini oysa ki dizide pek üzülmemiştim. İkinci kitapta Yeong Do daha güzel sevdi. İlk kitabı sevip bundan sıkılmam da ayrıca değişik bir durum. Nedense çok fazla tekrarlandı, dizi de çok dikkatimizi çekmiyor ama kitapta sıkılıyoruz.
Okumaya başladığım zaman açıp diziye biraz daha baktım da, cidden Lee Min Ho almış götürmüş.
Kitapta okurken olaylar gözümde canlandı, sadece bir kısmı çok bekledim o da olmadı. Açıp diziden izleyeyim bari. :)


Başka yazacak bir şey bulamıyorum, diziyi izleyip sevdiyseniz kitabını da okuyun. Burada düşünceleriniz farklılaşıyor. Burada, dediğim gibi Yeong Do'yu daha çok sevdim, onun esas erkek olmasını aşırı derecede çok istedim. :D Okuyanlar yoruma gelsin bakalım sizde öyle mi düşünüyorsunuz.


 Diziyi merak edenler için yorumu BURAYA bırakıyorum.^^



Kitaba Puanım 5/3^^



Alıntılar^^


"Öyle olsa bile elini bırakmayacağım. Bı şekilde devam edeceğim. Bu şekilde gidersem yolun sonunda sen olacaksın değil mi?"


*****


"Ama böyle el ele tutuşursak yakınımda olduğunu sanmaya başlayacağım. Dün sormuştun ya mutsuzluğundan biri de ben miyim diye. Hayır, sen mutsuzluklarımın içindeki şansımsın."


*****


"Cha Eun Sang için pislik biri olmaktan korkmam."






Başka yazılarımda görüşmek üzere^^





Buralarda da varım^^




28 Mart 2019 Perşembe

Alice Cheongdamdong'da//Ahn Jaekyungl Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yine bir gece elimde telefon ki en kolayı bu oluyor yorum yazmaya başladım. Pek uzun yorum yapmayacağım. Diziden uyarlama olduğu için yazacak pek bir şey yok. O yüzden ilk olarak buyurun BURADAN dizinin yorumuna bakabilirsiniz.

Moda tasarımından mezun, yarışmalarda pek çok ödül kazanmış, Fransızcayı ileri seviyede konuşabilen Se Kyung,  3 yıl işsiz kaldıktan sonra zar zor bir moda şirketinde çalışmaya başlar.
Fakat Se Kyung’un esas amacı Kore’nin en lüks mağazalarının ve insanlarının bulunduğu Cheongdam-dong’a girmenin ve orada kalıcı olmanın yollarını aramaktır. Bu yolda, Se Kyung’un  en büyük yardımcısı, aslında lisede onun en büyük rakibi olan Yoon Jo olacaktır.
Se Kyung ile Artemis Korea’nın ve aynı zamanda Güney Kore’nin en genç başkanı Seung Jo’nun yolları
Cheongdam-dong’da kesiştiğinde ve aralarında adlandıramadıkları bir bağ kurulmaya başladığında işler daha da karmaşık bir hâle gelir. Çünkü ikisi de birbirinin gerçek kimliğini bilmiyordur.
Acaba Se Kyung, tıpkı Alice gibi kendisini bu Harikalar Diyarı’na sokacak beyaz tavşanı bulabilecek midir?


Diziyi sevmiştim, hele Seung Jo'ya bayılmıştım. Burada da sevdim ama dizi de daha şirindi. Hatta açıp diziye baktığımda özlediğimi fark ettim. :) Kız ise dizide iyiydi ama diziyi götüren yine Seung Jo'ydu. Kitapta ise kızdı. Ne kadar senaryodan alınmış olsa da farklılıklar vardı.
Betimlemeler ile karakterin neler düşündüğünü daha çok okuduk, benimsedik.
Gizli Bahçe'yi okuduğum zaman betimleme sıkıntısı vardı ama sonradan çıkan bu tarz kitaplarda büyük değişiklikler gördüm. Mesela Prensesim kitabını okuduğumda diziyi izlememiştim ve kitabı çok sevmiştim. O yüzden diziyi izlemeyen arkadaşlara tavsiye ederim, diziden uyarlama deyip okumam demeyin ama okursanız da diziyi izlemeyi ihmal etmeyin. ;)



Bu seferlik yorumum bu kadar, gerçekten kısa bir yorum oldu ama dediğim gibi diziden alındığı için diziyle birebir aynı, pek yazacak bir şey bulamadım çünkü. 
Son olarak kitap hediye olarak geldi, bu sebeple Olimpos Yayınlarına teşekkür ediyorum.^^



Blog hayatımda ilk defa bu kadar kısa bir yorum yaptım ama ne yazacağımı bilemedim. :D Siz en iyisi ya ilk kitabı okuyun ya da diziyi izleyip öyle kitaba şans verin. Karar sizin. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


'Olgunlaşmamış aşk, sana ihtiyacım olduğu için seni seviyorum der. Olgunlaşmış aşk ise seni sevdiğim için sana ihtiyacım var der.'



*****


Sonuçta beyaz tavşan da bir insan. Beyaz tavşanı yakalamak onu kullanmak değil, onun kalbini kazanmaktır..."






Bu yorumda bittiğine göre başka yazılara geçebilirim. :) Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^




26 Ağustos 2018 Pazar

Mirasçılar//Kim Eun Sook Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Yeni bir yorumla karşınızdayım. :) Bu sefer ki yorumum yıllar önce izlediğim The Heirs senaristinin kaleminden çıkan Mirasçılar.
Olimpos Yayınlarının çıkardığı Kore dizilerinin kitaplarını biliyorsunuzdur. Bu da onlardan biri. Şu an kitabın ikincisi çıktı, bizde de mevcut. Hazır seri tamamlandı okuyayım deyip birinciye başladım. Bir kitap, bir insanın elinden ne kadar kalır sorunsalı yaşadım bu kitapta. 27 gün elimde kalmış düşünün artık. Oysa ki hemen okuyup, bitirebileceğim bir kitap. İş güç vardı evet ama en son okuduğum Görücü Usulü kitabı düşünürsek istersem okuyabiliyormuşum. Canım istemedi belki de bilemiyorum. Ve şunu söylemeliyim ki elimde uzun kalmasına rağmen sevdim, hatta diziden daha iyi buldum. Bu konu hakkında birazdan yazacağım, şimdi kitap tanıtımı. ;)

Tacı giymek isteyenler, ağırlığına katlanmalıdır
Kim Tan; yakışıklı, popüler fakat kendisini yalnız hisseden ve abisinin gölgesinde yaşayan bir lise öğrencisidir. Abisinin kendisine duyduğu nefret nedeniyle Amerika’ya eğitim almaya gönderilir. Kim Tan, 3 yıllık sürgün hayatında tüm olanlara rağmen çok sevdiği abisini karşısına alarak Kore’ye geri dönme kararı alır. İmparatorluk Grup isimli şirketin varislerinden Kim Tan, Kore’ye fırtına gibi bir geri dönüş yapar.
Cha Eun Sang; annesiyle beraber geçimini sağlamak için birden çok part-time işte çalışan güzel ve derslerinde başarılı bir kızdır. Ablasını bulmak için gittiği Amerika’da Kim Tan ile tanışır. Büyük umutlar beslediği ablasından beklediği karşılığı alamayan Eun Sang, Kore’ye geri döner. Amerika’da tanışan Kim Tan ve Eun Sang’ın kaderleri Kore’de de kesişmeye devam eder.
Kim Tan’ın herkesten sakladığı sırrı keşfetmeye, Cha Eun Sang’ın başından geçen zorlukları yaşamaya ve lise öğrencileri arasında kurulan dostlukları, yaşanan aşkları ve girilen rekabetleri okumaya hazır olun!

Konusundan anlamışsınızdır, zengin oğlan, fakir kız. Dizilerin çoğunda bulunan bu klişe konu her okuyup, izlediğimiz de şeylerde bizi hemen etkisi altına alıyor. Bir de zengin oğlanı Lee Min Ho gibi bir insan evladı oynadı mı izlemeden yanından yat resmen. İlk izlemeye başladığım zamanı hatırlıyorum da Lee Min Ho fanı değildim ama daha ilk bölümden olmalıyım diye çok içimden geçirdim. Öyle bir oyuncu. :D Şu an askerde kendisi, hemen gelsin de yine ortalığı inletecek diziler çeksin. :)


Diğer karakterimiz Eun Sang tam anlamıyla fakirliği yaşayan kız. Diziyi de izlediğim zaman anlamamıştım, okuyunca da anlamadım. Tamam zor durumdalar ama annesi çalışmasa anlayacağım ama hem çalışıyor, hem de bir zaman sonra artık eve kira ödeme zorunluluğu da kalkıyor. Peki neden halen daha fakirler? Nereye gidiyor bu para? Artı kız da nasıl çalışıyor. :/ Kısacası dizide de kitapta da zenginler dibine kadar zengin, fakirler de aynı şekilde dibine kadar fakir. :D
Diziyi izlediğim zaman sıkıntı yoktu ama kitabı okuduğum zaman Park Shin Hye'nin ne kadar duygusuz bir oyuncu olduğuna karar verdim. Kitapta öyle duygular vardı ki dizi de neredeydi dedim durdum. Lee Min Hoo'nun yanında iyi durdun ama Park Shin Hye artık kendini role versen harika olacak. :P
O yüzdendir ki kitabı daha çok beğendim. Zaten Kim Tan acayip duyguluydu hem dizi de hem kitapta. O yüzden favorim yine Kim Tan. :D


Kitap hakkında daha fazla ne diyebilirim ki, dizinin senaryosunu almışlar kitaba çevirmişler ama okumak o kadar eğlenceli ki alıp, okuyoruz.
Kısa zamanda ikinciyi okuyacağım ki seri tamamlansın. :)
Diziyi izleyip beğendiyseniz kitabı daha çok seveceksiniz diyor Olimpos Yayınları, haa ben de öyle diyorum. Kitaba da kesinlikle bir şans verin.. :) 


Puanlama geçmeden önce diziyi merak edenler için yorumu BURAYA bırakıyorum.^^


Kitaba puanım 5/4^^




Alıntılar^^


O anda, Tan'ın yreği o kıza vuruldu. Dikkatlice fakat çok belirgin.


*****


"Neden dinledin?"

"Eğer tehlikedeysen bir, iki, üçe kadar sayıp elinden tutup koşacaktım."

"Öyleyse neden yapmadın? İzlediğin süre boyunca tehlikedeydim."


*****


"...Tacı giymek isteyenler, ağırlığına katlanmalıdır."



*****


"Sen benim hazırlanmış kaderimsin."






Bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^


29 Nisan 2018 Pazar

Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki//Kim Seong Yeon Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Bir kitap daha biter ve yorumu anca yazılır. Kitabımız Kore dizisi severler tarafından bilinen My Girlfriend Is A Gumiho dizisinin Türkçeye çevrilmiş kitabı. Diziyi seneler önce izleyip beğenmiştim. Kızın şirin oluşu, adamın sert ama yumuşak kalpli oluşuna herkes bayılmıştı. Gerçekten o zamanın en iyi dizilerinden biri diyebilirim. :) Diziyi izleyenler kitabı da okusun derim, o zaman izlediğimiz için unutmuşum, okudukça anılar canlandı gözümde, gerçekten eğlendiğim bir diziydi, kitabı okurken ise o kadar eğlendim mi emin değilim ve kitap elimde baya süründü çünkü. Nedeni aşağıda.^^


500 yıl sonra hapis hayatından kurtulan inanılmaz güzellikteki Dokuz Kuyruklu Tilki ile sorumluluk sahibi olmaktan yoksun dublör adayı Cha Dae Woong'un romantik-komedi tadındaki hikâyesi...Samsingak Tapınağı'ndaki resme hapsedilmiş olan Dokuz Kuyruklu Tilki'nin mührünü farkındolmadan kıran Cha Dae Woong, dağın derinliklerindeki bir uçurumdan yuvarlanıp ciddi bir şekilde yaralanır. Hapsedildiği resimden kurtulan Gumiho, değerli tilki boncuğunu Dae Woong'a vererek onun hayatını kurtarır.Fakat efsaneye göre insanların ciğerini yiyen Dokuz Kuyruklu Tilki'nin kendisini öldüreceğine inanan Dae Woong ondan kurtulmanın yollarını ararken ikisi için de efsanedeki gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan bir aşk başlar..


Kore severlere ve diziyi izleyenlere anlatmaya gerek yok. Dizi neyse kitapta o. Ne bir eksik ne bir fazla. Yukarıda dediğim gibi kitabı okudukça anılar bir bir gözümün önünde belirdi. Kaç sene olmuş diziyi izleyeli ve ben tamamen unutmuşum. Bundan sonra izler miyim bilmiyorum ama anıları tazeleme de çok işime yaradı. Konudan da anlaşıldığı üzere kitabımız fantastik bir karakteri konu almakta. 500 yıl boyunca resimde mahsur kalan Gumiho Dae Woong sayesinde serbest kalıyor ve yaşanan olaylar sonrası birbirlerine bağlı olarak yollarına devam etmeye çalışıyorlar. Dublörlük okulunda okuyan Dae Woong'un hayatını zindana çeviren Gumiho'ya zamanla hem alışır hem de ondan faydalanır, Gumiho'da aynı şekilde insan olabilmek için Dae Woong'a ihtiyaç duyar, yanından ayrılmaz.
Bu sebeple ayrılmaz ikili olan Gumiho ve De Woong'u çevresi yadırgasa da artık alışmışlardır ve konu böylelikle başlar.


Kitap dizinin yarısını kapsıyor ve devamı az çok aklıma geliyor.  İlk kitap diziye göre çok yavaş ilerliyor, en heyecanlandığım yer Gumiho'nun evden ayrılış yeriydi(Spoi değil, siz sebebine odaklanın. :D) Sonrasında kıskançlık yerleri falan güzeldi ama asıl konunun ikinci kitapta olduğunu düşünüyorum. Hemen olmaz ama sırası geldiği zaman alır, okur devam ederiz. Pek peşine düşeceğim bir kitap olmadı çünkü. Oysa ki Gizli Bahçe ne kadar heyecanlı ve güzeldi. Bu kitaptan beklediğimi bulamadım, belki elimde uzun kaldığından, belki gerçekten sevmediğimden bilmiyorum. Şu an bile yorumu zoraki yazıyorum, sizler okuyun öyle konuşalım diyorum. İçerik olarak betimleme konusunda iyiydi, akıcı, güzel devam ediyor. Kısacası amatör şeklinde değil, sadece konu olarak yavan kalmış. Dizisini izlemeyen biri devam etmek istemez ama konu bundan sonra başlıyor bence. ;) Elimde kalmasının sebepleri ise kitaba adapte olamadım, canım okumak istemedi ve son olarak kitap beni kendine çekemedi. Bunlar seçenek ama 12 gün de bitirdiğim gerçeğini de değiştirmiyor ne yazık ki. :/



Fazla uzatmadan tavsiye kısmına geçmek istiyorum. Sevdiğim yerler de oldu, sıkıldığım yerler de. Konusunu, dizisini merak ediyorsanız okuyun derim ama kitap mı dizi mi derseniz diziden yana kullanıyorum hakkımı. Hem orada çift çok yakışıyor ve Dae Woong orada daha komik. :D Burada çok sert ve umursuz bir karakterdi, dizi de en azından mimiklerinden anlıyordu insan. :D


Not: Kapak, afiş ve ayraç içinde bir şeyler yazmak istiyorum. Olimpos Yayınlarının böyle ciltli, afişli basması harika, hayranım kendilerine ama neden kalite bu kadar düşük? Biraz araştırsalar daha kaliteli bulabilirler ya da yayınlanan Tv'den ya da anlaştıkları yayınevinden isteyebilirler? Bu kadar kötü olması gözlerimi kanattı. :/ Umarım devam kitaplar böyle olmaz. ;)




Kitaba puanım 5/3^^




Alıntılar^^

Dublörlük Okulu'nun deposu olarak kullandıkları çatı katının önünde, normal zamanda olmayan kızarmış tavuk partini gerçekleşti. Katılımcı iki kişiydi fakat eğlenen kişinin sadece tek başına olduğu tek taraflı diktatör bir partiydi.(Syf.59)
Alıntıya not: Gumiho yien gücünün gösterirken. :D)



*****


"...bugün görfüğün gibi etrafımdaki arkadaşlarım bana ihanet ettiler. Onlar gibi arkadaşlarım olmasındansa, onların yerine dürüst bir şekilde tehdit edip gururla beni yiyeceğini söyleyen senin gibi birini tercih ederim." (Syf.85)



*****


"Bana ilk defa sıkı çalış diyip evden ayrılmama izin veriyorsun."
"Her gün okulu asıp  kaçtığın için yakalıyordum. 'Sıkı çalışacağım.' diyorsun neden seni tutayım ki?"



******


"Sen nasıl insan olabilirsin? Sen Gumiho'sun! Kuyruklarının hakkını ver! Dokuz tane kuyruğun var."



Bir yorumun daha sonundayız, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^




 Buralarda da varım^^