Romantik-Duygusal Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Romantik-Duygusal Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2023 Cuma

Serseri Prens//L. J. Shen Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bir Olimpos kitabının daha yorumuna başlamış bulunmaktayım. Bu sefer ki kitabımız All Saints Lisesi serisinin birinci kitabı ve okuduğum diğer kitaplardan çok farklı. Okumaya başlamadan önce konusunu okuduğum az çok okuyacağım şeyleri tahmin ettim ama tahminimden çok çok üstü şeyler oldu.
Yani böyle hem kalp kırıyor, hem üzülüyorsunuz, hem çok kızıyorsunuz ve en sonunda o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz ki yoruluyorsunuz. :D
Evet duygu olarak yoruyor ama kalem olarak akıcı bir kitap.


Penn
İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi. Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.
Koşulların en iyi yanı nedir, bilir misiniz? Değişmeleri. Hem de hızla.
Şimdilerde anne babasının en yeni projesiyim.
Aynı zamanda ev arkadaşı, belalısı ve nefret ettiği rakip futbol takımının kaptanıyım.
Hayatımdaki tek güzel şeyi mahvetmesinin bir bedeli olacaktı elbette, yakında çok gözyaşı dökecek.
Daria Followhill kendini kraliçe sanıyor. Ama ben ona şımarık prensesin tekinden başka bir şey olmadığını göstereceğim.
 
Daria
Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.


İlk olarak Daria’den başlamak istiyorum. Bu arada nasıl okunuyor bu isim ya, ben dari diye okudum ama çeviriye baktığımda Derya isminin ingilizcesi diye gösterdim, anlamadım. :D
Daria annesinin zoruyla balerin olmak için çok çalışır ama bir türlü memnun edemez. Kurstaki diğer kıza annesinin tavrını kıskanan Daria hiç ummadığın bir zamanda, hiç ummadığı biri tarafında bir kaç dakikalığına mutlu olur ama o mutluluk ona çok pahalıya patlar.
Yıllar içinde annesiyle arası açılan Daria okulda popülerliğini koruyup, bütün hislerini gizlemeye odaklanmıştır.
Bir gün hiç ummadığı kişinin evlerinde kalmaları, üvey kardeşi olması hayatını bir kez daha bambaşka bir hale sokacaktır.
Daria karakterine genel olarak çok üzüldüm, bazı yaptıklarına aşırı kızmış olabilirim ama. Evet annesinden sevgi görmemüş ve okuduğumda ona yapılan muameleyi her okuduğumda aşırı üzüldüm ama cidden bazı şeyler için yaptıklarını onaylayamam. Yani seni sevsin istiyorsun ama yaptıkların söylediklerini tutmuyor ne yazık ki.
Sonrasında Penn ile aralarında olanları çok sevemedim. yani tostik bir ilişki değildi ama üzüntü halinde başka şeyler yapmalarını bırakın anında yelkenleri suya indirmesi asaplarımı bozdu. Az gurur kızım, ne öyle konuş deyince hemen konuşmalar falan.


Penn geçmişte yaptığı hatanın bedeli çok ağır öder ve hem kendinden hemde beraber yaptığı kişiden hesap sormak ister. İntikam almayı kafasına koyan Penn aslında başka insanlarında hayatlarının çok farklı ve zorlu olduğunu görür.
Daria kadar yazmadım Penn için, spoiler olur diye. Penn’i Daria kadar sevemedim, ha ona da üzüldüm ama davranışlarından dolayı Daria daha yakın geldi bana.
Çünkü yaptığının sorumluluğu tam olarak almadı, tamam Daria kızdı, kıskandı ama onları yol açan sensin. İntikamı başkasından alacağına kendinden al. Neyse zaten çok intikam mevzusuda göremedik.
Ailesi konusunda kalbim kırıldı.
 Tam olarak zengin kız fakir oğlan ama böyle dibine kadar fakir oğlan resmen.

İki karakterinde ailesi birbirinden beterdi ama en çok Daria’nın ailesine kızlarına yaptıklarına daha gıcık oldum. Gerçi babası konusunda sıkıntı yoktu ama annesi hem iyi olayım hem de kızımı düşünmeyeyim, onun hiç istemediği şeyleri zorla yaptırayım mevzularına girdi. Samimi değildi.
Diğer karakterler için pek diyeceğim bir şey yok, bazısı için yazsam spoiler olacağı için çok detaya girmiyorum ama bir tane kız vardı ki üzülsek mi yoksa komple sinir mi olsak bilemedim. 
Yaşadıkları konusunda haklı ama yaptıkları, kendini savunmaya çalışması falan komikti.


Şimdi kitabın nasıl bir şey olduğunu bilerek okumanızı öneririm. Hem yetişkin içerikli hem de aşırı derece argo konuşmalar, hareketler vardı. Bunun yanında karakterilerin yaşadığı zorlukları okumak kitabı farklı yapmış. Argo konusunda Anlaşma kitabını kıyasladım ister istemez, orada da argo çoktu ama orada cidden iğrenç karakterler vardı. Buradakiler melek diyemem ama ordaki gibi ön planda değillerdi.
Birde burada karakterin hepsinin yaşadıkları gerçekten zorlu ve duygusalken orada lay lay lom resmen asdfghjklş O yüzden bu kitabı o kitaptan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. :D
Kitapta o kadar çok olaylar oluyor ki yorumu yazdıkça aklıma geliyor resmen. Bu olaylara sebep olan karakterleride öyle hatırlıyorum haliyle :D İşte o karakterlerde iğrençti, tabii gerek var mıydı sanmam. Bence yazar bunları yaşarken ne düşünüyordu bilemiyorum.


Bunların dışında yazarın kalemi akıcıydı, bölüm başlıklarının altında yazan cümlelerde çok iyiydi. O sonunu öyle bekliyor muydum, hayır ama bence çok iyiydi. Çok benlik olmasa da dediğim gibi duygu konusunda cidden okura geçen bir tarafı var ve geri kalanı çıkardığınız zaman bu konuda sevilesi bir kitap.
Şu an bizde çıkmış iki kitap var. Karakter olarak tahminen üç kişinin kitabı olacak, ikinci kitabı merak ettim çünkü karakterler çok farklı. Üçüncü kitap için henüz bir şey diyemeyeceğim, o karakter için şu an bir şey diyemiyorum. :D
Son olarak, babaların gittiği bir yer var, işte orası kitapta belki de en sevdiğim yerdi. :D Okuyanlar anladı ve tekrarda helal beeee diyor. :D



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^

 Penn pasaklı ördek yavrusundan kara kuğuya dönüşmüş adate.

*****

"Acınacak haldesin."
"O zaman neden buradasın?"
"Çünkü ben de acınacak haldeyim."

*****

Nefret insanı sevgiden daha fazla motive eder. Sevgi doyum ve huzur demektir. Mutlu insanlar hırslı olmazlar. Onlar sadece... var olurlar.
Ama biz nefret dolu insanlar, biz farklıyız. Biz aç ve azılıyız.
En iyi aşıklar nefret dolu insanlardan çıkar.

*****

Ona buzdan kalbimi verdim, o da alıp önce eritti, sonra ısıttı, sonra yaktı ve en sonunda da hançerledi.

*****

"Sen hiçbir zaman usul usul yağan yağmur olmadın, Penn Scully. Sana aşık olduğumda
 bardaktan boşanırcasına yağdın, seni her yerde hissettim. Sen sağanaktın."

*****

Kibrimiz kendi çabalarımızla başardığımız her şeyi mahvetti. Atletik kariyerimizi. Arkadaşlarımızı. Ailemizi. Aşık olduğumuz kişileri.



Böylece bir yorum daha biter^^
Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^
 






30 Mayıs 2023 Salı

Yüz Karası//Brittainy C. Cherry Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyorum hayat? Ramazan bitti, bayramda bitti tabii ki. Ben şu an bu yorumu bayramdan hemen sonra yazıyorum, inşallah en kısa zamanda paylaşırım. :D (Paylaşana kadar seçim iki kere oldu, yeğenim doğdu, bayrama bir ay kaldı. :D) O yüzden geçmiş bayramınızı kutluyorum, onu bilerek okuyun burayı. :D
Gelelim yorumunu yapacağım kitaba. Takip edenler bilir, benim ağzım yansada uslanmam ve yine kitap alırım. İşte bu kitapta o. Sosyal medyada o kadar çok övüldü ki almayan bir kaç kişiden biriydim. İndirimli bulamadım, ikinci elde bulamadım en sonunda BKM Kitap’tan satın alıp gelir gelmezde okuduğum bir kitap. İlk defa gelir gelmez başladığım kitaplardan biri. :D 
Bir kaç günede bitirdim. Evet kitap güzel, içiniz rahat olsun hayal kırıklığı yaşamadım hatta sevdim.


Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ettim.

Birlikte geçirdiğimiz on beş yılın ardından beni terk etti ve başka birinin kollarına gitti.
Üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyordum. Kendi değerimi bilmiyordum.
O yanımda olmadan nasıl var olacağımı bile bilmiyordum.
Tek istediğim bana geri dönmesiydi.
Sonra Jackson Emery ortaya çıktı.
Aklımı dağıtması gerekiyordu. Bir yaz kaçamağı olacaktı.
Yaralı kalbimin kendine güvenmesini sağlayacaktı.
Birbirimiz için mükemmeldik çünkü ikimiz de bunun kalıcı olmayacağını biliyorduk.
Her şey yolundaydı, ta ki bir gece kalbim ritmini kaçırmaya başlayana kadar.
Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ediyordum ama dualarım yavaş yavaş benim için doğru olmayan bu adama kaymaya başladı.
Bir gülümseme, bir öpücük, bir dokunuş daha olsun diye dua ettim…
Onun benim olması için dua ettim.
Kalbinde aşka yer olmadığını biliyor olsam da…

Grace kocasından boşanma aşamasına gelmiştir ama bundan hiç memnun değildir. Kocasının tekrardan geri dönmesini isteyen Grace bunun için savaşmaya hazırdır ama hiç ummadığı şeyler olunca her şey değişir.
Kasabanın en iyi ailesinin kızlarından biri olan Grace küçük kasabaya gelir gelmez söylentiler, yüzüne gülüp arkadan konuşmalar başlar. Daha ilk günden kasabanın canavar lakaplı kişiyle karşılaşması ve ondan beklenmeyecek yardımdan sonra yaşamaya başka gözle bakan Grace’in hayatında büyük değişiklikler olacaktır.
Grace’i sevdim, kızmam gereken yerler oldu ama büyütülme tarzını göz önüne alırsak bir şey diyemiyor insan, buna rağmen bazı yerlerde şöyle okkalı bir laf edecekti ki off yani offff.
Kendisi için üzüldüğüm yerler çok oldu, aşırı duygusal olanlar için baya ağlak bir kitap olabilir. :’(


Jackson on yaşından yaşadığı bir ayrılıktan sonra hayatı kelimenin tam anlamıyla cehenneme döner, kasabanın gazabı üstlerinde olsada yaşadıkları yeri bırakıp gitmek istemezler ve sürekli kasaba halkının küçümseyici bakışlarına maruz kalırlar. Bunları takmayan Jackson bir gün kendini kasabada en nefret ettiği ailenin kızına yardım ederken bulur. Zamanla insanların aslında çok farklı oldukları yaşayarak öğrenen Jackson yeni yaşadığı duyguları, gördüğü muameleyi hiç unutmaz.
Çok farklı ama bir o kadarda tanıdık bir karakterdi. Sert olmasının sebebini öğrendiğimde kalbim kırıldı resmen, üzdü, üzüldüm.
Jackson’ı sevdim ama bazı şeylerini sevmedim. Bunu konuyada değineceğim inşallah.

Diğer karakterlerinden sadece kitapçı sahibini, Grace’in ablası, eniştesi ve Alex karakterlerini sevdim. Diğerleri zaten sinir stres yaptı beni. O koca olacak boynu altında kalasıca uyuzun önde gideniydi, bir an Grace’in fikrinin değişeceğini düşündüm ama neyse ki güçlü bir karakter okuduk olmadı. ;)

İki karakterinde kendini bulması, kalplerini iyileştirmesi ve daha ilk baştan azda olsa birbirlerini anlaması aşırı duygusaldı ama ağladım mı? Hayır asdfghjklş
Yani evet duygusal bir kitap ama sadece çok duygusal olan insanlar için ağlama sebebi olabilir. :D
Ben yerine göre duygusal bir insan olarak çok etkilenmedim. :D
Grace’e yapılanlara aşırı kızdım, annesi resmen dayaklıktı. Kızı hakkında atıp tutuyorlar gelmiş kızına çemkiriyor. Sabırlı bir karakter yazmış yazar asdfghjk Ama Jackson’da bir o kadar sabırsız, tabii söz konusu Grace olduğunda. ;)
Çiftimizin ilk baştan atışmaları güzeldi ama sonradan yazar işleri biraz karıştırmış, gerek var mıydı? Bence hayır, zaten yazamamışta, daha doğrusu çok üstünde durmamış. Sırf popüler kültürün getirdiği bazı şeyleri kitaba yansıtmak istemiş ama keşke yapmasaymış. İnanın o olmadan da kitap on numara beş yıldız olabilirdi. Azıcık spoiler olarak yazsam mı diye düşünüyorum, sanki o zaman daha çok içimi dökebiliyorum asdfghjkl



-Spoiler başlangıcı-


Biraz önce dediğim gibi yazar bazı şeyleri eklemeseydi de kitap güzel olabilirdi. Şimdi okuyanlar bilir Jackson herkesin gözünce canavar ama çoğu kadının gözünde seksi canavar, buradan da yola çıkarak sırf kafası dağılsın diye kadınlarla takılıyor. 
Bunu bile Grace Jackson’a teklifi sunuyor ve öyle devam ediyorlar. İşte bu gereksizdi, yani tam olacakken aslında ilişkilerinin böyle başlamasını istemeyebilirdi Grace, bence daha güzel olurdu. O yüzden yazar yazamamış dedim.
Zaten birbirlerinin dikkatini çekiyorlardı, konuşarak, birbirlerini tanıyarak olabilirdi bazı şeyler. Çokta tatlı olurdu.
Sonradan o koca neydi öyle. M*l aldat kadını sonra ben seni seviyorum aslında de, hem de en yakın arkadaşıyla. Yok böyle yüzsüzlük. Bence yüz karası bu kocaya, en yakın arkadaşa ve anneye denmeliydi.


-spoiler sonu-


Grace ve Jackson’ın arasında yaş farkı vardı, Grace büyüktü. Normalde bu durum beni aşırı rahatsız ederdi ama sonradan alıştım diyebilirim. Sonuçta Jackson’da küçük değildi ki bu da hayal ürünü bir kitap.
Rahatsız olduğum diğer konu aşırı argo kelimeler vardı. Evet Jackson’ı kötü bir karakter gibi göstermek istediniz ama bu biraz fazla kaçmış.
Şöyle okuyunca Esra sen neresini sevdin diyebilirsiniz asdfghjk
Ben akıcılığını, karakterlerin birbirlerine olan yardımlarını ve iyileşme süreçleri çok güzeldi.
Sonra kasaba halkı, anne, koca gibi etkenlerin bizi çokça sinirlendirmesi kitaba olan ilgimi ve duygularımı daha da etkiledi diye düşünüyorum. Kısacası kitaba karşı bizi diri tutan şeyler bunlardı, bu güzeldi yoksa öyle klişe kitap okuyup geçerdik.

En sevindiğim nokta çok şükür ki hayal kırıklığı yaşamadım. Hem konudan hemde yazarın kaleminden razıyım asdfghjkl Çokta akıcı olması bir kez daha önermemi sağlıyor zaten.
Yazarın çıkan başka kitaplarını okuyabilirim, onlarda böyle ilginçse hoşuma gidebilir. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


“Bana prenses deme,”
“Tamam prenses.”


*****


Gözlerinin içine bakarken onda kendi ruhumda gördüğüm bir şeyi fark ettim: Yalnızlık.


*****

    “İnsanlar hiç durmadan sana tepeden bakıp duruyorlar.”
“Ne? Hayır, bakmıyorlar. Sadece bana dualarını söylüyorlardı.”
“Öyle dualar varken kimin bedduaya ihtiyacı olur ki?”


*****

“Üzgün olma. Sonuçta bu doğru. Dağılmış haldeyim.”
“Herkes dağılmış halde,” dedi ısrarla. “Bazı insanlar saklanmakta daha iyi.”


*****

“Diğer insanların acıları kendininkinin önüne koyuyorsun.”
Gülümsedim ve omuz silktim. “Bu benim armağanım, lanetim.”


*****

“Gerçi bu tuhaf,” dedi bana.
“Tuhaf olan ne?”
“Kurtarıcı prensimin dünyanın kalanı için canavar olması.”


*****

Bazen hüzünlü bir kalbe en iyi gelen şey seni güldüren bir kitaptı.


*****

“Prenses?”
“Efendim Oscar?”
“Gerçekten zorlaştırıyorsun.”
“Neyi?”
“Bütün dünyadan nefret etmemi.”




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^








16 Ocak 2023 Pazartesi

Tatilde Tanıştığımız İnsanlar//Emily Henry Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yılın son günlerinden başlayıp, yeni yılda anca bitirdiğim kitabın yorumuyla geldim. Çoğunluğu yeni yılda okuduğum için bu yıl bitirdim diye ekledim listelere.
Yani yılın ilk bitirdiğim kitabım oluyor kendisi. 
Bu tarz kitapları seviyorum, eğlenceli, kafa dağıtan kitapları hep sevmişimdir. Bu da onlardan biriydi. Genel yorumlarda ya çok sevildi ya da eh işte bulundu. Ben eh işte bulanlardanım, o yorumlardan sonra beklentimi yüksek tutmadım zaten, o yüzden hayal kırıklığı da yaşamadım. 


Poppy ve Alex, neredeyse hiçbir ortak noktası olmayan iki yakın arkadaş. Poppy çalıştığı derginin karşıladığı tatillerde dünyayı gezmekten, yeni insanlar tanımaktan büyük keyif alıyor, Alex ise evde oturup kitap okurken yeterince mutlu. Poppy ele avuca sığmaz bir gezi yazarı, Alex ise içedönük ve yardımsever bir öğretmen. Ne kadar uyumsuz olsalar da on yıldır her yaz birlikte muhteşem tatillere gidiyorlar ve çok eğleniyorlar. Ancak iki yıl önce Hırvatistan tatilinde her şeyi berbat ettiklerinde arkadaşlıklarını sürdürmeleri neredeyse imkânsız oldu. O günden beri hiç konuşmadılar. Şimdi önlerinde yepyeni bir tatil fırsatı var. Bu tatile çıkmayı başarırlarsa ikisi de hayatları boyunca kaçtıkları şeyle yüzleşecek: Aşkla! Goodreads’te romantik kurgu kategorisinde en iyi kitap ödülünü alan Tatilde Tanıştığımız İnsanlar, insanın gerçek evini aramasına ve onu bulduğunda da iki kişilik muhteşem bir dünya yapmasına dair samimi, eğlenceli, yaz tatili tadında, unutulmaz bir aşk ve arkadaşlık hikâyesi!

Poppy okul hayatında yaşadığı zorluklardan sonra kasabayı ve ailesini bırakarak iş için New York'a gider. Üniversiteye gittiği ilk senede aynı kasabada yaşadıklarını fark ettiği Alex ile çok iyi arkadaş olan Poppy üniversiteyi yarıda bırakmış olsa da her yaz Alex'le buluşup tatile gider.
Zamanla aralarındaki ilişkinin arkadaşlıktan daha fazla olduğunu hisseden Poppy gerçeklerle yüzleşebilecek midir?
Poppy'yi sevdim, yaşadıklarını üzüldüm ve onu anladım. Ailesinden sonra en sevdiği, güvendiği Alex'in onu bırakacağından korktuğu için hislerini sürekli saklamak ister. Bunu da anladım çünkü okuduğum zaman ortada cidden bir şey olmadığını ben bile anladım.
Bazı şeyleri spoiler yazmak istediğim için detaylara girmek istemiyorum.
Bazı yorumlarda Poppy'nin bencil, Alex'e yapışan biri olarak yazmışlardı. Doğrusu bunu hissetmedim. Çünkü Poppy bir yerde haklı, ya hisleri karşılıklı değilse? Bu sefer Alex'i kaybedecek.
O yüzden bencil değildi, sadece biraz geç anlıyordu. Erken anlasaydı o kadar yıl gitmezdi ama. :)
Bu arada Poppy'nin iş hayatı cidden çok güzeldi, çalıştığı şirket bütün masrafları karşılayıp Poppy'yi tatile gönderiyor ve bunu dergide yazmasını istiyorlar. On numara iş valla. :D


Alex, o kadar garip, farklı bir karakterdi ki zıt insanlar birbirini çeker derler yaa işte Poppy ile çok iyi arkadaş olmaları bu yüzdendi bence.
Poppy ne kadar eğlenceli, vurdum duymaz, sırf gerektiği için duş alan biri ama Alex tam tersi. Ağır abi kıvamında, her daim kitap okuyan, sağlıklı beslenen, günde neredeyse iki kez duş alan biri. İşte bu karakterler arkadaş.
Poppy kadar sevdim, Alex'i anlamak isterdim ama Poppy kadar üstüne durulmadığı için yaşadıklarını pek anlayamadım.
Tabii o da Poppy kadar korkuyor, o da kendince haklı ama zaten ya olurdu ya olmazdı. O kadar beklenilmesine üzüldüm cidden.
Bir de Alex'in daha küçük yaşta aile içi yaşadığı sıkıntılar vardı. Poppy kendi dertlerinin yanında Alex'in yaşadıklarını düşününce utanıyor ama her zaman derim herkese saçma gelen dertler ufacıkta olsa yaşayan insana çok büyük gelir. Aynı Poppy gibi, onun da kendine göre derdi büyük. Ama Alex için gerçekten üzüldüm ve ilerde yaşanacak olanları bu kadar düşünmesi normal.
Yine çok detaya giremiyorum, illa spoiler oluyor ya. :D

Kitabımız hem geçmiş, hem günümüzü anlatıyor. Geçmişte nasıl tanıştıkları, nerelere gittikleri, nasıl vakit geçirdiklerini anlatıyor. Günümüzde ise Poppy işinden zevk alamaz ve eski zamanları özler, o zamanlarda Alex ile olan zamanlardır. Poppy bir fırsatını buluyor ve Alex'le yıllar sonra tatile çıkıyor. Ama bu tatil ister istemez garip geçiyor. Ben günümüzü daha çok sevdim, geçmişte sürekli gittikleri şehirleri, yerleri anlatıyordu ve açıkçası çok sıkıldım. Bazı yerleri atlamış olabilirim. 
Günümüzde de o kadar aksilikler oldu ki Poppy kadar ben de üzüldüm ya.
Kitabı hem sevdim hem sevemedim. Çiftimizin uyumu vardı ama duygular o kadar hava da kaldı ki keşke yazar birazda geçmişte ki hislere yer verseydi bence kitap tadından yenmezdi.



-Spoiler başlangıcı-

Şimdi yıllardır birbirlerinden hoşlanan bir çift var ve sırf arkadaşlıkları bitmesin diye sürekli hislerini arka plana atıp başka insanlarla ilişki yaşıyorlar, hatta Poppy neredeyse hamile. Zaten ondan sonra Alex'in yaptıkları, hala Poppy'yi düşünmesi kalbimi kırdı. Poppy'de kendince haklı tabii. Poppy, Alex'e kendi hayatına devam et diyemezdi, ha evet devam eder ayrı eşleri olurdu ama bu sefer mutsuz olurlardı. Çünkü daha ilk zamandan arkadaşça değil aralarındaki, bir çekim var ortada.
İşte bunu daha çok okumak isterdim, Alex ne zaman aşık oldu, ne zaman anladı ve sırf bir şeyleri öğrenmek için varsa eğer yaptığı jestleri cidden okumak isterdim.
Buralar olmadığı için kitap havada kalmış. Duygu eksik, tabii çeviride sıkıntı vardı ama ben ona bağlamıyorum. Sürekli geçmişe gittiğimizden asıl olaya odaklanamadık. Mesela bir Hırvatistan mevzusu dönüp durdu. Dedim herhalde çizgiyi baya aştılar ama yok yani, yok. Ortada bir şey yok, bu kadar abartmaya gerek var mıydı?
O kadar iyi arkadaşsınız ama birbirinizi anlamakta acizsiniz.
Mesela Poppy ve Alex'in bazı olaylarından sonra sürekli sarılmaları, dokunmaları güzeldi. İşte bunlarla gelmeliydi yazar ve Alex'in el ele tutuşmaktan nefret etmesine rağmen sırf Poppy istiyor diye elini tutması o kadar güzeldi ki bayıldım, bayıldım.

-Spoiler Sonu-


Kitap çeviri kurbanı olmuş resmen. Karakterler kendi aralarında espri yapıyor ama bilin bakalım ne oluyor, biz hiçbir şey anlamıyoruz. Bir de nasıl gülüyorlar anlatamam. O kadar para ver çeviri rezalet olsun. -_-
Bunlara rağmen kitabı sevmedim diyemiyorum ama sevdim de diyemiyorum. Kafa dağıtmalık için birebir, his konusu sınıfta kalmış. Bana düz mantık bir kitap lazım derseniz tam sizlik ama çiftin arasında ki o çekim, hissi okumak istiyorum derseniz başka kitapları düşünebilirsiniz.
Kitapta yine hiç hazzetmediğim saçma şeyler oldu, bir de yazar nasıl üstüne basa basa yazmış, anladık ya ve yeminle bıktık. Bu dayatmadan bıktım usandım ya, neyin kafasını yaşıyorlar anlamış değilim. Ya ciddi ciddi destek veriyorlar ya da sırf popüler olmak için böyle yapıyorlar. Kesin ikincisi ama neyseeeee.
Çok meraklıysan bırak normal çift yazmayı kendi istediğin çiftleri yaz. -_-
Yetişkinlik konusu da vardı ama abartılacak kadar değil. Bunu da bilerek okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/3,5^^






Alıntılar^^

"Resim çekinelim mi?" dedim ama içimden keşke bu anı kavanoza koyup saklayabilseydim, hep yanımda taşırdım, diye geçirdim. Her gittiğim yerde benimle olurdu ve her yerde kendim gibi olabilirdim.


*****

Birbirimize her şeyi anlatsak bile her doğru, her yerde söylenmemeliydi. Bazı şeyleri eski haline döndürmek mümkün olmazdı.


*****

"Sen benim için bir tatil veya kariyer bunalımımın ilacı değilsin ama kriz halinde, mutsuz veya hastayken yanımda olmasını en çok istediğim kişisin. Ben mutluyken de beni çok daha mutlu ediyorsun. Hala çözmem gereken çok şey var ama bildiğim tek şey, sen nerede olursan ol, ait olduğum yer orası..."


*****


Onu çok seviyordum. Onu dünkünden çok seviyordum ve yarın daha da çok sevecektim çünkü her parçası bana sevecek başka bir neden sunuyordu. 




Başka yeni yorumlarıma görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^







3 Ağustos 2022 Çarşamba

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? :) Benim aynı devam şükür, rutinlerimizi yaşıyorsak ona bile şükretmemiz lazım. Tamda bize rutinlerini her dakika hissettiren bir kitapla geldim. Kitabın adı Mürekkebe Boyanan Sardunya değilde Mürekkebe Boyanan Rutinler olmalıydı asdfghj
Neyse bu komikti, şimdi böyle espri yaptım diye de kitabı kötülediğimi düşünmeyin. İlk olarak yazar edebiyat okuyan biri, o yüzden kalemi gerçekten kuvvetli ve güzeldi. Su gibi yazıyor maşallah ama bir kaç sıkıntısı vardı, bunları yorumumun devamında yazacağım inşallah. :)


Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da  ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.

Mislina ailesinden uzak bir şehirde okuyan genç bir kızdır. Aşk sebebiyle yurtta değil de evde kalıyordur ve tekte değildir. Kuşu, köpeği ve çok sevdiği sardunyaları vardır.
Okulda daha ilk görüşte aşık olduğu Akif Selim'i görünce ilk ve tek aşkını bulduğunu anladığındaondan uzak kalamaz. Çok sessiz ve kendi halinde olan Akif Selim'e yakın olmak için onun yaşadığı apartmanda ev tutar. Aynı sınıfta olmalarına rağmen ne okulda ne de yaşadıkları apartmanda karşılaşırlar. Zaman sonra cesaret ederek hasta diye ona mandalinaları götürdükten sonra aralarında iletişim başlar ama böyle gıdım gıdım.
Mislina'yı sevdim, tam böyle sessiz sakin, kendi halinde, iyilik timsali, kimseye dert olmayan bir karakterdi. Şimdi seriyi sevenler sen ne diyorsun diyebilir ama sizce Mislina'nin tek kelime dahi konuşmadığı, görüşmediği çocuğun apartmanına taşınması normal mi? Her şeyini biliyor resmen. Bir şey demeyeceğim ama düşününce bu çok garip geldi İkizle bana. :D
Onun dışında olmama ihtimali olmasına rağmen çok güzel sevdi, bu sevgisini çok güzel dile getirdi, gösterdi. Ve ufacık konuşmaların bile yaşadığı heyecanı okurlar olarak beraber yaşadık resmen. <3 Çok güzeldi buralar, karakterde öyle...


Akif Selim, kendisi çok fazla sakin, kendi halinde, kimsenin işine karışmayan biri. Okuldan eve, evden babasının yanına, oradan yine okula. Bir de Mislina ile sevdikleri bakkal var, bir de oraya gidiyorlar tamam. Hayatı bu kadar, Mislina ile konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş insan içine çıkıyor Akif Selim. 
Kendisi hakkında çok yazacağım bir şey yok, henüz bizde Mislina gibi yeni yeni tanışıyoruz kendisiyle. İkinci kitapta daha çok okuyacağız gibi sanki, umarım yani. :D Sadece yukarıda Mislina'nın taşınma mevzusunu öğrense Akif Selim ne der aşırı merak ediyorum. Ve umarım ikinci ya da üçüncü kitapta Akif Selim'den bölümler de okuruz.


Diğer karakterlerde Mislina'nın arkadaşları tam bizlerden biri gibiydi. Ders çalışmayan, bölümünü sevmeyen, işte çalışmak zorunda kalan vs. Ama Mislina gibi umutsuz aşka tutunan biri var ki Mislina gibi ben de üzüldüm haline. Devamında neler olacak merak konusu.
Bir kişi daha var, onun için diyeceklerim yok. Bir şeyler yazarsam spoiler olacağı için belki ikinci kitabın yorumunda yazarım. Ama Mislina'ya büyük destek oldu.

Gel gelelim kitabın geneline. İlk olarak kitap Wattpad'de yayımlandığı için olacak ki çok kalın bir kitaptı. Puntoları küçük olmasına rağmen yine kalındı. Burada içeriğin dolu dolu olması demek oluyor ama yarı doğru yarı yanlış diyebilirim. İlk olarak çok fazla tekrar vardı kitapta, sürekli okula gitmesi, gelmesi, yemek yemesi, ders çalışması günlük hayatlarımızın rutini gibiydi. Bir ara evine giden Mislina'nın orada geçen günlerini de okuyacağız sandım. :D Çok şükür okumadık. :D
Sonra dersler, arkadaşlarıyla beraber kantinde oturmaları, aynı muhabbetin dönmesi inanın sürekli bir tekrardı. Yani Mislina'nın Akif Selim'e olan platonik aşkından ziyade rutin bir hayatı okuduk resmen. Haa onu da okumadık diyemem, çok okuduk ve bayıldımm ama sırf bölümler dolu dolu olsun diye bu kadar uzatmak saçmaydı bence.
Sonrasında evinde olan kuşuna sürekli yem, su vermesi ve bunu sürekli yazması.. Yani bir kaç günde bir yapsan da olur be Mislina, hiç değişen bir şey olmuyor. Ve en önemli şey, evinde yaşayan köpeği. Şimdi bilmeyenler için söylüyorum ki herkes biliyordur kediler evde rahatlıkla yaşar çünkü kumları var, ama köpekler illa dışarı çıkmaz zorundadır. Günde bir ya da iki kere, ya da daha fazla. Burada köpek garibim apartmandaki çocuk haftada bir kere dışarı ya götürdü ya götürmedi asdfghj
Şimdi diyeceksiniz şu kitaptan anladığın bu mu Esra? Ama ben detaylara takılırım arkadaşlar. Bunu ilk seferde Wattpad'da okusaydım inanın garipsemezdim ama editörün elinden geçmiş, son okuması yapılmış bir kitaba yakışmış mı? Ya baştan savma iş yapılmış ya da yazar kitabını bozmak istemedi. Bilmiyorum, o kadar gereksiz uzatmalar vardı ki yeter dedim kısacası.


Bu uzatmalar olmasına rağmen yazarın kalemine hayran kaldım, daha yeni Edebiyat üçüncü sınıf öğrencisi ama kalemi çok kuvvetli. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor, yazıyor maşallah. Bu konuda tebrik ediyorum kendisini, sadece yukarıda yazdıklarımdan sonra WP’de yayımlamadan direkt bir kitap çıkarsa nasıl olur acaba? Wattpad'de yazıldığından haftalık bölümler geldiği için yazarlar kendilerine sınır koyamıyorlar, bir de sevildiyse uzuyor gidiyor ama editörden geçti, belki düzenleme yapılabilirdi. Ya da yapıldı anca bu kadar oldu, artık ne olduysa bilemiyorum ama beklentim bir tık düştü gibi.
Birinci kitapta beklediğim olmadı, aşırı sakin geçti. Umudum ikinci ve son kitapta, umarım mutlu oluruz o kitaplarda da. Sadece bu kadar tekrar olmasın yeter, biz ne okuyacağımızı biliyoruz çünkü. :D
Türk yazar okumayı seviyorsanız tercih edebilirsiniz, bu yazdıklarımın yanında çok güzel bir kaleminin ve gelişirse çok güzel, başarılı bir yazar olacağının inancındayım. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntı^^

"Her gün yeni bir karaktere seyahat ediyorum ama niye her durağın sonunda sana rastlıyorum ben?"


*****


Akif Selim Çakırca... Kalbinize söyler misiniz lütfen, müsait olduğu bir gün benim için çarpsın.


*****


Gözyaşlarım artık diken değil, gül kokuyor çünkü onlara senin adını verdim.


*****


Kitabın kapağını açtım ve onun da aynı satırlarda gözlerinin gezdirdiğini, aynı sayfalara dokunduğumuzu düşledim.


*****


Oluyor bazen öyle, yüzlerce yüz görüyorsun ama birinde kalıyorsun. Binlerce ses duyuyorsun ama ondan başka herkese sağır oluyorsun işte.


*****


Geçmiş olsunlar ya geçmeyecek olanların ufak tesellisiyse.


*****


Bu öyle zor bir ikilemdi ki düşünsenize: hesapsız kitapsız onu hayatınızın merkezine koymuşsunuz, her saniye onu düşünüyorsunuz, geceleri ve gündüzleri onunla uyanıp kalkıyorsunuz bu deliliğin en güzel evresi belki, sevmez zaten akıllıca bir iş olsaydı yazarlar yazdıkları satırlara ruhlarını gömerek sevdalandıkları kadınlar için kalem kırmazlardı.



*****


Ne de sık gülümsüyordum ben böyle, keşke bir kumbaram olsaydı da fazla gelen tebessümlerimi onun içinde biriktirip ihtiyaç duyduğum zaman kullanabilseydim.



*****


"İnsan seviyorsa zaten, bunun bir seferi olmaz öyle değil mi?"
"İnsan seviyorsa bunun bir ölçüsü olmaz," diye dökülüverdi dudaklarından.


*****


"Ani şeyler," dedi dudağının kenarında bir kıvrılma söz konusu olduğunda. "Güzel gelir."



*****


İstemsizce o kızın yerine kendimi koyuyor ve onun yerinde olsaydım diye nasıl hareket ederdim diye düşünüyordum ama yanlıştı. Herkesin kendine biçilmiş bir kaderi ve kazası vardı. Başkalarının hayatlarını yaşamak için var edilmemiştik. Onları anlayabilirdik ama yaşamak imkansızdı.



Buralarda da varım^^




30 Haziran 2022 Perşembe

Normalin Ötesinde//Becky Wallace Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Kapağı ve konusuyla ilgi çekici olan Normalin Ötesi kitabını sonunda okudum, ilk ikiz okuyup sevmişti, ben de ondan heveslenip en kısa zamanda okumak istedim. Çerezlik kitaplar kategorisinde olabilir. İlk başladığım zaman hızlı okuyup bitiririm diye düşünmüştüm ama nedense biraz ağır gitti kitap. Konu olarak güzeldi ama eksik bir kaç şey vardı, o eksikliği hala çözemedim. Yani çift güzeldi tamam, konunun da gideri vardı ama işte bir şey eksikti işte. :D


Biri ayaklı bir facia. Diğeri tam bir gönül hırsızı.
Bu durumda nasıl bir terslik çıkabilir ki?
Maddie McPherson, hem Illinois eyaletinde yaşadığı Normal şehrinden hem de “normal” kardeş olmaktan çok sıkılmıştır.
Bir sportif pazarlama şirketinde staj yapma imkânını bulduğunda, nihayet dahi ağabeyinin gölgesinden kurtulma imkânını yakalar.
Ayrıca bu şirketin kendisi için yazacağı bir referans mektubu da onun hayallerindeki üniversiteye yerleşmesini sağlayacaktır.
Ancak şirket ona, genç ve medyatik futbol yıldızı Gabriel Fortunato’nun imajını düzeltme görevi verdiğinde her şey bir anda değişir. Maddie onu tanıdıkça aslında genç yıldızın düşünceli, çok yönlü ve fazlasıyla sadık bir yapısı olduğunu keşfeder.
Şirketin işi konusunda ona yaptığı baskı, duygularını riske atmasına değecek midir?


Konusunda karakterler hakkında az çok bahsetmiş, ben genel olarak bana ne hissettirdi onu yazacağım. Maddie tatlı bir karakterdi ama konuya baktığınızda ailesiyle sıkıntılı bir genç kız sanırsınız ama öyle değil. Sadece abisi ondan daha zeki ve anne, babası kızlarının normal düzeyde bir insan olarak gördüğü için abisine davrandıkları gibi davranmıyorlar, o da bundan rahatsız olduğu için teyzenin yardımıyla staja başlar. Dediğim gibi konudaki gibi olay o kadar abartılacak gibi değildi, dedim herhalde sürekli bir dışlanma var ama seviyorlar ailesi Maddie'yi. Bu güzeldi, sadece konuya göre tam tersi çıktı.


Gabriel İtalyanlı ünlü bir futbolcudur. Gelin görün ki yaşadığı sıkıntılarla ilgilenende Maddie'nin şirketidir ve gelin görün ki bu arkadaşla da Maddie ilgilenecek. İlk tanışmaları aşırı utanç verici ama aksi olarak çokta tatlıydı. Gabriel'i severdim ama daha fazla okumuş olsaydım. Oğlan başrol karakteriydi ama gelin görün ki çok az okuyabildim. Bence kitaptaki eksikte bu olabilir. Ortaya çıktığı anlarda Maddie ile olan iletişimleri, bakışmaları aşırı tatlıydı. Yaptıklarının sebepleri illa ki vardı ama doğru düzgün bir sonuca bağlanmadı. Yani bu kadar olaylı birinin sadece haklı çıkması şu gece kulübünden çıkma olayı mıydı yani? Eksikler aşırı fazlaydı ama çiftimiz yan yana gelince çok tatlı oluyorlardı, bunları daha çok okumak isterdim.
Bir de piyano sahnesi vardı, orası beni benden aldı... <3



Diğer karakterlerden teyzeyi bir sevdim, bir sevemedim karışıktı yani. Maddie'nin bir arkadaşı oluyor şirkette, hemen samimi olmaları beni kuşkulandırdı okurken ne yalan. Nasıl biri çıktı, okumak isterseniz öyle öğrenebilirsiniz. :)
Genel olarak sevdim ama dediğim gibi kitaptaki eksik şeyler çok fazlaydı. Bitirdiğimde evet güzeldi, beğendim ama bir eksiklik var bu kitapta dedim. Sonu beni tatmin etti, olması gereken gibi bittiğini düşünüyorum. Yazarın kalemi de güzel, akıcı, keyif alıyorsunuz okurken. Tek üzüldüğüm dediğim gibi çiftimizi az okumak oldu, hani dizi-film izleyince çiftin kimyasına hayran kalırsınız ya ben de kitapta bu çiftin kimyasına hayran kaldım. Devamı olur mu, belki. Eğer yazarın öyle bir niyeti varsa çiftimizi daha fazla göstersin lütfen^^




Kitaba Puanım 5/3,5^^





Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^