Romantik-Duygusal Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Romantik-Duygusal Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2023 Perşembe

Patron//Vi Keeland Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yeni bir kitap yorumuyla geldim, bu sefer ki yılın en hızlı okuduğum kitabı olabilir. Bir akşam pdf indirdiğim sitede bu kitaba denk gelince konusuna bakayım dedim, çünkü yazarın yeni çıkan kitabının kapağı çok farklıydı. Ve son zamanlarda çıkan kitaplara bakınca belki bu da şaşırtır dedim ve cidden beklediğimden çok iyi çıktı.
Kitap 300 sayfa, okumaya başladığımdan aktı gitti, bir bölüm, bir bölüm daha derken baktım kitap bitiyor. :D
Kapağa aldanmayın arkadaşlar, karakterlerin geçmişte yaşadıkları ve şimdi ki hayatları etkilemesi çok güzeldi. Bunun hakkında belki spoiler olarak yazabilirim. :)



Chase Parker’la ilk tanıştığımda verdiğim ilk izlenim pek hoş sayılmazdı. Beraber yemeğe çıktığım adamdan beni kurtarması için restoranın tuvalet sırasında telefonla arkadaşımı arıyordum. Telefonda dediklerimi duyduğunda benim adi biri olduğumu söyleyip istememiş olmama rağmen tavsiyede bulunmuştu. Ona çenesini kapamasını söyledikten sonra beraber çıktığım adamın yanına geri dönmüştüm, o da beraber olduğu kadının yanına. Yanımızdan geçerken bana o muhteşem gülümsemelerinden biriyle baktı. Gece boyunca onun oturduğu tarafa kaçamak bakışlar atmaktan kendimi alamadım. Birkaç kez göz göze geldikten sonra beraber olduğu kadınla birlikte masamıza geldi ve eskiden beri tanışıyormuşuz gibi bir hikâye uydurup beni içinde bulunduğum durumdan kurtardı. O yemekten sonra Chase’i çok düşündüm. Bir ay sonra yeni işime başladığımda kendisinin patronum olacağını bilmiyordum tabii…

 
Reese çıktığı randevudan kurtulmak için arkadaşını ararken Chase ile karşılaşır. Başta tavrından dolayı sinir olsa da Chae sayesinde randevusundan kurtulunca bir oh çeker. Adam o kadar yakışıklıdır ki bir türlü unutamaz, hatta sosyal medyada aratıp fotoğraflarını falan bulur.
Kendine itiraf etmese de Chase'in nerelere gittiğini merak eder ve şans bu ya bir kaç kez görüştüğü adamla aynı spor salonuna gittiğini öğrenir. Onunla beraber salona gittiğinde yine şans bu ya Chase ile karşılaşır.
Orada da ayak üstü yalanlar söylemesine(Burayı detaylı yazacağım) hayran kalan Reese sonunda onunla irtibata geçecek bir şey bulur.
Yeni çıktığı işi yüzünden yeni iş arayan Reese kendini bir anda Chase'in patronu olduğu şirkette işe başlar.
Reese'i çok sevdim ya, Chase olan davranışları çok tatlıydı. Geçmişte yaşadıkları yüzünden tedirgin olması ve Chase'in ona yardım etmesi aşırı aşırı tatlıydı. Okumak isterseniz bunu spoiler olarak yazacağım. :D


Chase daha gördüğü ilk dakikada Reese'e vurulmuştur ama onu kurtardığı geceden sonra daha da karşılaşmazlar.
Bir gün spor salonundan çıkarken onunla karşılaşması şans mıdır, kader midir? Bir de tekrardan yalan söylemesi gerekmektedir ama çok eğlenir.
Chase'i çok sevdim yaaa, o kadar tatlıydı ki. Bir de ayak üstü öyle yalanlar söylüyor ki bayıldımmm
Eskiden yaşadığı olayın getirilerine ayrıca üzüldüm, hele bir yerde kalbim kırıldı resmen. :/


300 sayfalık bir kitaptı ama dolu doluydu resmen. Yan karakterlerden de sevdiğim oldu tabii ki, Chase'in hem çalışanı hem de arkadaşı mesela.
Sonrasında insanların yaralarına, korkularına değinmesine ayrıca bayıldım. Instagram'da paylaşmıştım, kitap çok güzel ama kapağı içerikle alakalı bile değildi. Tamam okurların ilgisini çekmek istemişler ama zaten içerikle sen ilgi çekiyorsun ki. Konusunu okumasam hiç bakmayacağım bir kitap kendisi.
Eğer yayınevi tekrardan basmak isterse lütfen, lütfeeen başka kapak çıkarsın.

Yazarın kalemini sevdim, zaten bundan önce İkizim yazarın yeni çıkan Davetiye kitabına merak salmıştı, o salınca ben de merak ettim tabii ama yazarın kalemiyle ilk defa okuyacağımız için almakta tereddüt ettim. Sonrasında pdf olarak bunu okuyunca hemen Davetiye'yi indirimde bulup aldım. :D
Geçen gün geldi ve şu an İkize Patron kitabını okutuyorum. Kesinlikle biriyle dedikodusunu yapmak istiyorum. :D
Kitapta tabii ki smut var, yok diyemem ama kapağa baktığımız zaman sanki daha ilk dakikadan smut algısı yapılmış. Öyle bir şey yok, aşık olmaları, birbirlerini anlamaları ve ilgi duymaları falan hep yavaş yavaş oldu. Hatta Reese sürekli olmaz dedi, Patron'u sonuçta. O yüzden smut kısımları atladığınız zaman on numara bir kitap okuyacağınızı söyleyebilirim.



-Spoi Başlandıcı-

İlk tanışmalarını, Chase'in sahte olarak okulda tanışmalarını, orada yaşadıklarını sanki gerçekmiş gibi anlatmasına bayıldım. Hele o spor salonunda kuzen mevzusu olaydı. Reese yanlışlıkla bilgisayarın arka planını Chase'in facebook'tan indirdiği fotoğrafını yapıyor ve buna bir kaç kere çıktığı adam görünce kuzenim demesi aşırı komikti. :D
Sonrasında iş mevzusu ve Chase'in iş ayarlaması ama kendi departmanında olmasını istememesi çok güzel değil miydi? Orada kızın gururla istemiyorum lan ben demesini hayranlıkla okudum. Bir kadının gururunu ön plana almasına, sonrada erkeğin durumu düzeltme çabaları>>>>>>>>
Chase'in eski sevgilisinin başına gelenler ve onun yüzünden olduğunu öğrenmesi ve sonradan yaşadıkları. Yazar cidden çok iyi yerden vurmuş haa. Üzdün bizi Chasee :/
En son kısımda Chase'in Reese'i merdivenlerde beklemesi offf arkadaşlar offff
 Orada gerçekten kalbim kırıldı ve üzüldüm.
Sonrasında Chase'in kıskanması falan güzeldi yaaa.
Chase'in Reese'in evine girip her yere dört kere bakması iseeee, bakın bununla güzel reels yapılır yaaa asdfghjkl
Attım kafaya yeni reels planı iyi miii :D


-Spoi Sonu-



Kitap hakkında çok yazmak isterdim ama bana yazmak değil, konuşarak içimi dökmek yarar şu an, İkizzzzz acil oku şu kitabı!!!!
Kitabı hem Reese'den, hem de Chase'den okuyoruz ama Chase'in eski mevzusunu daha çok okuyoruz.
Akıcı, eğlenceli, kalp kırıcı bir kitaptı ama cidden sevdim. Pdf okudum, kapağı uygun olsaydı kesinlikle alırdım ama buraya bile yabancı kapağın fotoğrafını atacağım, o yüzden pdf olarak devam edeceğiz ne yapalım.
Bu arada yazarın diğer kitapları hoşuma giderse favori yazarım olabilir. :)
Şimdi aklımda En Güzel Hatam ve Davetiye var. Bakalım onları da sevecek miyimm :)



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^


Gözlerini üzerimde hissedip birkaç bakış attım.
Gözleri benimkileri hep bekliyordu.


*****

Reese ne zaman kahkaha atsa güzel gülümsemesini görmekten dolayı mutlu hissettim.
Sonra o gülümsemeyi yüzüne konduran kişi olmadığımı hatırladığımda anlık neşemi yerle bir eden ezici bir his geldi.

*****

Aniden onun ne olduğu gerçeği dank etti.
Kalbimdi.
O zaten kahrolası kalbimin içindeydi.
Fiziksel olarak onu bırakıp gidebilirdim ama zaten içimdeydi. Mesafeler bunu değiştirmezdi. Hayatımda olmasa bile kalbimde olacaktı.


*****

Chase yüzümü ellerinin arasına alırken başparmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.
"Senin hatan değil."
Gözlerine baktım. "Senin de hatan değil."


*****

"Benim için korumanı istediğim tek bir şey var."
"Söyle ve olsun."
"Kalbim sana ait. Onu güvende tutacağına söz ver."
"Sen de benimkini asla geri vermeyeceğine söz verirsen."


*****

Elini sıkıp cesaret verdim, titremesi durdu. Birbirimiz için işte bunu yapıyorduk. Ben onun çalkantılarının dengesiydim. O da benim korkularımın cesaretiydi.





Bir yorum daha biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Bir Kimya Meselesi//Bonnie Garmus Kitap Yorumu^^

 Herkese merhaba^^
Cidden böyle başlamayı özlemişim. :) Eski blog takipçilerimden özlemiştir inşallah. Bana eskiyi hatırlatıyor, tabii o zamanlara geri dönemeyiz ama ufak ufak hatırlatma güzel olabilir. :)
Gelelim şu an yorumu yazacağım kitabımıza. Eğer instagramda geziniyorsanız kitabı illa ki görmüşsünüzdür. Bir sürü ödül almış, okuyanların sevdiği kitapları biri. Ben de okuyanlardan biri oldum. Kitabı sevdim, bu kadar övülmesini anlayabildim, çünkü kitap hep genel soruna değiniyor hem de anlatım olarak farklılığı kitaba hoşluk katmış. :)
Biraz garipseyerek başladım ama merak ederek ve severek okudum.


Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil. Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesareti gösterenlerden biri. Üstelik bunu, 1960’larda bir araştırma enstitüsünde, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda pek de bilimsel davranmayan bir ekiple çalışırken söylüyor. Ona itiraz etmeyen tek istisnaysa yalnız, zeki, kindarlığıyla ve Nobel adaylığıyla ünlü Calvin Evans. Calvin, Elizabeth’in her şeyine ama en çok da zekâsına âşık olmak üzere. Yani gerçek kimya sonuçlarını vermeye başlıyor.
Ama bilimde olduğu gibi hayatta da bazen asla tahmin edemeyeceğimiz şeyler olur. Böylece Elizabeth birkaç yıl sonra kendini bekâr bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının isteksiz sunucusu olarak buluyor. Elizabeth’in seyircilerine bir çorba kasığı asetik asit ile bir tutam sodyum klorürü karıştırmalarını önerdiği bu program büyük ses getiriyor. Ancak elbette Elizabeth herkesi mutlu edemiyor.
Çünkü o, kadınlara sadece yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmek için ne yapmaları gerektiğini de öğretiyor. Gülmekten kırıp geçiren mizahı, gözlem gücü ve göz kamaştırıcı karakterleriyle Bir Kimya Meselesi, en az başkahramanı Elizabeth Zott kadar kendine has ve capcanlı.


Bu sefer yorumumda ayrı ayrı karakterlerden bahsetmeyeceğim, zaten spoiler olmasın diye sadece Elizabeth'den bahsedeceğim. Çünkü kilit noktamız Elizabeth ve onun yaptıkları. Zaten onun hayatına girenler var.
Elizabeth kadınların zor kabul gördüğü, hatta görmediği, zorbalığa uğradığı bir alanda çalışmaktadır, kısacası kimyagerdir.
Yüksek Lisansını yapacağı sırada uğradığı haksızlık sonucunda çok fazla adı, sanı bilinmeyen bir araştırma merkezinde çalışmaya başlar. Burada da zorbalığa uğramış olsa da yine de ayakta durmaya kararlıdır. Bu sırada rastlantı sonucu tanıştığı Calvin'le başta sürekli atışsa da zamanla bu sevgiye, aşka dönüşür.
Bununla beraber hayatın getirdiklerinden sonra Elizabeth daha zor zamanlar geçirmeye başlar çünkü Calvin ünlü bir kimyagerdir ve ondan yararlanıyormuş gibi gözükmektedir ama aslında öyle bir şey yoktur ama Elizabeth'i çok zor durumlara bırakır.


İlk sayfada gelecekten bir kesit okuyoruz, sonradan taa geçmişe gidiyor. Ondan sonra Elizabeth'in başına gelenleri, yaşadığı haksızlıkları, iftiraları, zorbalığı okuyoruz.
Okurken o kadar zor oldu ki, düşünsenize sadece kadınsınız diye bütün herkes kendinde saçma sapan haklar buluyor. İftira atıyor, vereceği ifadeyi hiçe sayıyor falan filan. Şu an böyle yazıyorum ama o kadar kötüydü ki anlatamam ve en acısı ne biliyor musunuz, bunların gerçekte de olması.
Tabii bir yerden sonra sırlar, arkadan iş çevirmeler bana yeşilçamı anımsattı bana. :D
Kitaptan mizah konusunda iyi diye bahsediyor ama gülecek pek bir şey göremedim. :/
Bunun dışından bol bol sinirlendim.

Kitabı okumaya devam ettiğimde acaba diğer sayfada ne gibi bir şey olacak, acaba kötü bir şey olacak mı diye korkarak okudum. O yüzden diken üstünde okudum desem yalan olmaz. Bunların dışından bol diyaloglu olması kitabın akıp gitmesini sağladı. Sevdim bu yönünü. Sadece kadınlar hakkında daha farklı şeyler beklerdim, evet bir ayaklanma tarzından bir şeyler oldu, sırlar ortaya çıktı. Ondan sonra değişti bir şeyler ama tatmin etmedi beni.
Böyle büyük bir şeylerin olması daha güzel olabilirdi, sonuçta gerçek hayattan alınma değil, hayal ürünü. 


Genel olarak gerçekten sevdim, şaşırdığım yerler oldu, tahmin ettiğim yerlerde ama başta olanlara çok üzüldüm.
Kitapta sevdiğim karakterler oldu ama en sevdiğim altı buçuk oldu, arada onunda iç sessini okudum ve bayıldım. Çok iyiydi ama okurken ona da bir şey olacak diye ödüm koptu. Peki oldu mu? Onu okuyun öyle öğrenin derim.
Eğer denk gelirse okumanızı öneririm, güzel, eğlenceli değil ama akıcı ve farklı oluşu okumaktan keyif aldırır.



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


"Biliminsanı olmak istemiyorum," diye çıkıştı Elizabeth.
"Zaten biliminsanıyım!"


*****


Ama işte burada, kerameti kendinden menkul ahlak bekçileriyle, muhakeme gücünden yoksun, kibirli hakimlerle oturmuştu.


*****


"Aslında düşününce kürek çekmek tıpkı çocuk büyütmek gibi. İkisi de sabır, direnç, kuvvet ve bağlılık istiyor. Ve ikisi de nereye gittiğimizi görmemize izin vermiyor, sadece nerede olduğumuzu görebiliyoruz..."


*****

"... Hayat bir muamma, öyle değil mi? Onu planlamaya çalışan sonunda kaçınılmaz olarak hayal kırıklığına uğruyor."


*****

Ancak haksızlığa uğramış birileri benzer şekilde haksızlığa uğramış birileriyle karşılaştığında ve paylaştıkları tek şey bu olsa bile çok şey paylaştıklarını fark ettiklerinde yeşeren bir dostluktu onlarınki.





Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






15 Ağustos 2023 Salı

Rüzgargülü//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazın daha böyle akıcı, tam yaza uygun kitaplar okumak istiyorum. Bu kitapta imdadıma yetişti ve tam yazın okunacak kitaplardan biri oldu.
Kübra Nur'un kalemine bayılıyorum, yeni kitaplarını takip ediyorum. Hatta şu an eski kitaplarına gözümü diktim, onları da almak istiyorum. Zaten burada geçen bir karakterin bir kitabı varmış, onu merak ediyorum mesela. :)
Kitabı çok sevdim, karakter, konu, geçen yerler, olaylar gerçekten çok güzeldi.


Asi kızlar ile ilgili hikâyeleri bilirsiniz. Hani ailelerinin bir türlü zapt edemediği, sürekli sorun çıkaran, bir süre sonra artık uğraşılmayıp sadece bir yerlere postalanan ve kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen kızlarla ilgili hikâyeler… Klasiklerdendir bunlar. Mutlaka duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da hoş geldiniz, şimdi o kızlardan biriyle tanışmak üzeresiniz. Yaz mevsimini, denizin rüzgârını ve güneşin parlaklığını iliklerinize kadar hissedeceğiniz, eğlenceli ve kalbe dokunan bir hikâye. Hayat bazen planlarımızı buruşturup bir kenara atar ve karşımıza hiç beklemediğimiz insanlar çıkarır. Bazen birilerinin bizimle birlikte savaşması kadar bize karşı savaşması da değerlidir. Rüzgârgülünün altı yaprağı vardır ve her birinde bambaşka bir hikâye saklıdır. İşte bu da onlardan biri. Bir genç kızın kendine dönmesinin ve aile kelimesinin asıl manasını öğrenmesinin hikâyesi.

Beyza babasının zoruyla hiç istemediği bir ailenin yanında yaz tatilini geçirmek zorunda bırakılır. Bu sürede yine haylazlık yapmak ister, yapar da ama karşısında öyle bir aile vardır ki ne yapsa karşılığını alıyordur. Bunlar yüzünden planları ters tepince uyum sağlamak ister ve işler bu sefer eğlenceli bir hal alır ve bu sayede bu zamana kadar nerede hata yaptığını çözmeye çalışır.
Beyza gibi bir karakteri ilk defa okudum desem yeridir, o kadar haylaz biriydi ki bazen yaptıklarına aşırı şaşırdım ama bu kadar haylaz birinden daha fazlasını da beklerdim yalan değil. :D
Geçmişte yaşananları Beyza'nın yüklenmesi, kendinden başka herkesi düşünmesi kalbimi kırdı. En çokta babasının yaptıkları. Kalbim parçalandı resmen o kısımlara. :/
Sonlara doğru yaptığı inatçılığa biraz kızmış olabilirim, tabii anlıyorum ama kızdım. Nedenini okuyanlar anladı. :D


Ayaz, bir anda evlerine gelen ve bir sürü garip saçmalıkları olan kıza ailecek alışmaya çalışırlar ama Ayaz Beyza'ya daha çok dost olarak yaklaşmak ister. Zamanla daha sık yan yana geldikçe aslında farklı biri olduğunu anlar ve o zamandan sonra onu anlamaya çalışır.
Bu anlama mevzusu uzadıkça yanından ayrılmak istemez ve bir anda aşık olduğunu anlar.
Ayaz'a bayıldım, bayıldımmmm
Kübra Nur'un erkek karakteri bir başka zaten, Ayaz'da onlardan biriydi. Böyle düşünceli hali, Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Aynı babası gibi. :D

Evet hazır baba dedik onlarda da bahsedelim. Meriç ve Damla, Çirkin Ördek Yavrusu kitabındaki karakterlerimiz. Ben okumadım ama konusu çok hoşuma gitti. O yüzden almayı düşünüyorum. Onunda dışından burada çok tatlılardı, hele Meriç. Damla'yı çok okuyamadık ama Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Bulup alabilirsem bundan sonra onu okumayı düşünüyorum inşallah. :)
Eğer satmak isteyen varsa bana ulaşsın. :)

Beyza'nın babası hakkında çok şey yazardım da hem spoiler olur hem de yazarsam duramam diye sadece diyeceğim şu ki iyi ki kitapta azıcık okuduk, yoksa kitabı zehir ederdi. -_-
Kitabı çok sevdim, okurken çok eğlendim. Gidemiyor olsam da tam bir deniz insanıyım ve Beyza'nın denizden çıkmaması, onu sevmesi ve Ayaz'la sürekli gitmeleri çok güzeldi. Diyorum ya tam bir yaz kitabıydı, o yüzden daha çok sevdim.
Bir kaç karakter daha var ama söylersem spoiler olur diye es geçiyorum.
Bu arada kitapta çoğu sahneyi sevdim ama bir bulaşık yıkama sahnesi var ki evlere şenlik. :D


Karakterlerin kendini bulduğu, aşkın nahif halinin anlattığı, akıcı ve tam yaz aylarına laik bir kitap istiyorsanız kesinlikle öneriyorum. Zaten yazarın her yeni kitabında kendisiyle o kadar çok gurur duyuyorum ki anlatamam. Bu yüzden bile öneririm sizlere. Günümüzde çıkan kitapların yanında o kadar masum kalıyorlar ki alıp bağrıma sokasım var yani, o yüzden okuyun okutun. Bu tarz aile bağları güzel olan, arkadaş ve aşkı anlatan kitapları daha çok ihtiyacımız var. :)



Son olarak arkadaşlar, kitabın tasarımı ŞAKA MI???
Arife Şeyma Gök gün geçtikçe değil de her zaman çok iyi ve her çalışması bir diğerinden çok iyi. Sürekli tasarımı incelerken kendimi buluyorum inanın. <3 Sadece bu yüzden bile kitabı alır insan <3




Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Bir yerlerde birileri, çocuklarının mutluluğunu tavana yıldızlar yapıştıracak kadar önemsiyordu. Ne hoş.


*****


Bu zamana kadar bütün kalp kırıklıklarıma yaptığım gibi bunu da yuttum. Üzülüp surat asmanın hiçbir şey kazandırmayacağını biliyordum.


*****


"Birine sarıldığımızda güvende hissederiz ve kötü şeylerin geçeceğine daha kolay inanırız. Sarılmak bize yalnız olmadığımızı hissettirir. Böyle zamanlarda birilerine sarılmaya ihtiyaç duyarız."


*****

Hayatta bazı kırılma anları olduğunu biliyordum. Bunlar bazen büyük acılar ya da büyük sevinçler olurken bazen de beklenmedik küçük korkular ya da bir anlık şaşkınlıklar oluyordu. Bu kırılma anlarından sonra insanın bir daha eskisi gibi olması güçtü.




Aybarsların sayısı yediye çıktığında ortalık düğün yerine dönmüştü. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes birine sataşıyor, birileri sürekli gülüyor ve hepsi daima konuşuyordu. Ürettikleri enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürmek mümkün olsaydı bu küçük kasabayı günlerce aydınlatabileceğimize inanıyordu.


*****


"Sen çok güzelsin  ama en çok denizdeyken güzelsin. Neden, biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü denizdeyken mutlusun ve hiçbir şey sana mutluluk kadar yakışmıyor."


*****


Sizi bir kuyuya indiren iple oradan çıkaracak olan ipin aynı ip olması ilginç değil miydi?


*****

Aras gülümsedi. Öyle geniş bir gülümsemeydi ki bu, kalbimin semalarını aydınlattı.






Bu sadece alıntıların yarısı, diğerleri bana kalsın spoiler olur falan. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^



30 Temmuz 2023 Pazar

Aşk Sözleşmesi//Falon Ballard Kitap yorumu^^

 Selamlar^^
Uzun zamandır Go yayınlarından kitap okumuyordum, yeni çıkan kitapları Aşk Sözleşmesi de tam benim kafadan olunca neden olmasın dedim?
Gerçekten tam benim kafadan bir kitapmış, aşk, arkadaşlık, yeni hayatlar, geçmiş sıkıntılar ve yavaşça başlayan aşklar.
Kitabı genel olarak sevdim ama en sevdiğim şey kadın karakterimizin yeni işi ve gelişmesi oldu. Bunun nedenini birazdan yazacağım. :D


Sadie Green, öğrenci burslarını ödeyebilmek için sabırsızlıkla beklediği terfi başka birine gidince hayatını kökünden değiştirmeye karar verir. Yeni bir iş, bütçesine daha uygun bir daire ve çiçekçi dükkanı açma hayallerini gerçekleştirmek için sonsuz motivasyona ihtiyacı vardır. Kız arkadaşlarıyla dışarı çıkıp dağıttığı bir gece flört uygulamasıyla ev arkadaşı uygulamasını karıştırır ve kendisini, evinin bir odasını ona çok ucuza kiralamaya hazır olan Jack Thomas’ın muhteşem kırmızı tuğlalı evinin kapısında bulur. Sadie’nin gözü, hayalleriyle arasında duran bu adamı başlarda pek tutmasa da çok geçmeden onun yumuşak mizacından, hayallerini desteklemek için duyduğu heyecandan ve geçmişinde aldığı yaralara rağmen ayakta kalışından etkilenmeye başlar.
İkisi de hayatlarının anlaşmasını yaptıklarından ve aslında aynı hayalin peşinde koştuklarından habersizdir.

Sadie yıllardır çalıştığı şirketten saçma bir şekilde ayrılınca hayatını geçindirmesi zor olmaya başlar, bir gün yanlış uygulamadan kiralık bir o da bulunca neden olmasın der ve kabul eder ama evi gidip gördüğünde gözlerine inanamaz.
Hayalindeki evdir ve evin arkasından bir de bahçe vardır.
Beyaz yaka bir işi olsa da çiçekçi dükkanı açmak isteyen Sadei bunu fırsata geçirmek için kolları sıvar.
Karakterimiz çok neşeli ve ne istediğini bilen biriydi ama karşısındaki karaktere baktığımızda aşırı uçarıydı asdfghjk
Sadie hakkında tek olumsuz düşüncem başta ki ruh halinin değişmesi. Mesela başta Sadie çok sakin ve nereden ne konuşacağımı bilen bir karakter izlenimi veriyor, sonra karakterimize ne oluyorsa ağzında laf durmuyor.
Hoşuma gitmedi açıkçası, bir de sürekli öğrenci burslarını dedi durdu ama son sayfalara gelince o kısımdan hiç bahsetmediler. Bir garipti ama diğer türlü sevdim, Jack ile çok tatlılardı. :D
Bir de o kadar şanslı ki, daha ne olsun diyorsunuz :D


Jack koskocaman evde yalnızlık istemediğinden ev arkadaşı arar. İlan verdiği uygulamadan bulduğu kişi tam aradığı kişi olunca fazla irdelemeden kiracı olarak kabul eder. Sadie ve arkadaşları sayesinde az da olsa hayata karışan Jack zamanla başka duygularla da tanışacaktır.
Jack çok tatlıydı yaa, evi var, çok düşünceli ve anlayışlı biri. Böyle karakterlerin hayal ürünü olması üzücü. :/
Karakter olarak tek sıkıntım biraz daha ön planda olsaydı, bakıyorum birazcık gözüküyor, sonra kayboluyor ve her şeye başa sarıyor. Kitabın esas fikride bu ama ne bileyim bir var bir yok biraz hoş değildi. :D

Sadie'nin diğer iki arkadaşını çok sevdim ama bir tanesi sevmediğim bir şey olduğundan hoşuma gitmedi. Neyse. Diğer ikisinden bahsedecek olursam kitapları olsa da okusam kıvamındaydı. Çok bir şey yazıp spoiler vermek istemiyorum ama onların kitapları iste değil ihtiyaç :D


Baştan beri sevdiğimi söyledim. Yazarın kalemi akıcı, karakterlerimizin sürekli mesajlaşması kitabı çabuk bitirmenize olanak sağlıyor. :D Tabii bilin bakalım kim hemen bitiremedi? :D
Ama tam bayrama denk gelince okuyamadım napayım. :/
Kitabımızda geçen bi girişimcilik işi var, hatta instagramda hesap falan açıyor Sadie, yazar o kadar güzel yazmış ki burayı tam hayatın içinden. Tabii devamında olanlardan bizde isterdik ama işte öyle şeyler sadece kitaplarda. :/
Sadie işletmesini açıyor ama yavaş yavaş büyüyor, bir kaç sipariş alıyor sonra yine durulma aşamasında yani öyle ha deyince büyümedi işletmesi ve bunun yanında ek işte yaptı.
Bu kısmı gerçketen sevdim ve tuttum. Genelde dizi ve kitaplarda bir anda karakterimiz yeni işinde anında yükseliyor ve bu hiç inandırıcı değil. Böyle birazda hayatın içinden olması hoş.


Tam yaz aylarından içinizi kıpır kıpır edecek, rahat okunan kitaplardan. Sonuna doğru olması gerekenler oldu, çiftimizin geçmişte yaşadıkları önlerine geldi haliyle ve birbirlerini anlayıp, kalpler kırılsa da bir şekilde düzeltmeleri çok tatlıydı.
Devam eder mi, sanmam. Olması gerektiği gibi bitti dedim gibi. Diğer karakterlerin içinde devamı olacağını düşünmüyorum.
Eğer denk gelirseniz bakın derim, çerezlik kitap arayanlara birebir. :)



Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^

"Doğrusunu mu söyleyeyim? Gülmeyi seven birine benziyorsun. Ve benim hayatımda biraz kahkahaya ihtiyacım var."


*****

"Bence bana iyi geleceksin, Sadie Green,"


*****

"Sade?" Adım ağzından bir vaat gibi çıkıvermişti.
"Efendim?" Ciğerlerim yanıyordu, o yüzden bu tek kelimeyi bile zor söylemiştim.
"Teşekkür ederim."


*****


Dikkatimi okyanusun gelgitlerine çevirdim.
Kalp kırıklığı abartılmış bir saçmalıktı.


*****


Jack: Kafanı dağıtmak istemem, ama bir şeye ihtiyacın olursa burada olduğumu hatırlatmak istedim.





Bir yorum daha böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^


16 Haziran 2023 Cuma

Serseri Prens//L. J. Shen Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bir Olimpos kitabının daha yorumuna başlamış bulunmaktayım. Bu sefer ki kitabımız All Saints Lisesi serisinin birinci kitabı ve okuduğum diğer kitaplardan çok farklı. Okumaya başlamadan önce konusunu okuduğum az çok okuyacağım şeyleri tahmin ettim ama tahminimden çok çok üstü şeyler oldu.
Yani böyle hem kalp kırıyor, hem üzülüyorsunuz, hem çok kızıyorsunuz ve en sonunda o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz ki yoruluyorsunuz. :D
Evet duygu olarak yoruyor ama kalem olarak akıcı bir kitap.


Penn
İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi. Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.
Koşulların en iyi yanı nedir, bilir misiniz? Değişmeleri. Hem de hızla.
Şimdilerde anne babasının en yeni projesiyim.
Aynı zamanda ev arkadaşı, belalısı ve nefret ettiği rakip futbol takımının kaptanıyım.
Hayatımdaki tek güzel şeyi mahvetmesinin bir bedeli olacaktı elbette, yakında çok gözyaşı dökecek.
Daria Followhill kendini kraliçe sanıyor. Ama ben ona şımarık prensesin tekinden başka bir şey olmadığını göstereceğim.
 
Daria
Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.


İlk olarak Daria’den başlamak istiyorum. Bu arada nasıl okunuyor bu isim ya, ben dari diye okudum ama çeviriye baktığımda Derya isminin ingilizcesi diye gösterdim, anlamadım. :D
Daria annesinin zoruyla balerin olmak için çok çalışır ama bir türlü memnun edemez. Kurstaki diğer kıza annesinin tavrını kıskanan Daria hiç ummadığın bir zamanda, hiç ummadığı biri tarafında bir kaç dakikalığına mutlu olur ama o mutluluk ona çok pahalıya patlar.
Yıllar içinde annesiyle arası açılan Daria okulda popülerliğini koruyup, bütün hislerini gizlemeye odaklanmıştır.
Bir gün hiç ummadığı kişinin evlerinde kalmaları, üvey kardeşi olması hayatını bir kez daha bambaşka bir hale sokacaktır.
Daria karakterine genel olarak çok üzüldüm, bazı yaptıklarına aşırı kızmış olabilirim ama. Evet annesinden sevgi görmemüş ve okuduğumda ona yapılan muameleyi her okuduğumda aşırı üzüldüm ama cidden bazı şeyler için yaptıklarını onaylayamam. Yani seni sevsin istiyorsun ama yaptıkların söylediklerini tutmuyor ne yazık ki.
Sonrasında Penn ile aralarında olanları çok sevemedim. yani tostik bir ilişki değildi ama üzüntü halinde başka şeyler yapmalarını bırakın anında yelkenleri suya indirmesi asaplarımı bozdu. Az gurur kızım, ne öyle konuş deyince hemen konuşmalar falan.


Penn geçmişte yaptığı hatanın bedeli çok ağır öder ve hem kendinden hemde beraber yaptığı kişiden hesap sormak ister. İntikam almayı kafasına koyan Penn aslında başka insanlarında hayatlarının çok farklı ve zorlu olduğunu görür.
Daria kadar yazmadım Penn için, spoiler olur diye. Penn’i Daria kadar sevemedim, ha ona da üzüldüm ama davranışlarından dolayı Daria daha yakın geldi bana.
Çünkü yaptığının sorumluluğu tam olarak almadı, tamam Daria kızdı, kıskandı ama onları yol açan sensin. İntikamı başkasından alacağına kendinden al. Neyse zaten çok intikam mevzusuda göremedik.
Ailesi konusunda kalbim kırıldı.
 Tam olarak zengin kız fakir oğlan ama böyle dibine kadar fakir oğlan resmen.

İki karakterinde ailesi birbirinden beterdi ama en çok Daria’nın ailesine kızlarına yaptıklarına daha gıcık oldum. Gerçi babası konusunda sıkıntı yoktu ama annesi hem iyi olayım hem de kızımı düşünmeyeyim, onun hiç istemediği şeyleri zorla yaptırayım mevzularına girdi. Samimi değildi.
Diğer karakterler için pek diyeceğim bir şey yok, bazısı için yazsam spoiler olacağı için çok detaya girmiyorum ama bir tane kız vardı ki üzülsek mi yoksa komple sinir mi olsak bilemedim. 
Yaşadıkları konusunda haklı ama yaptıkları, kendini savunmaya çalışması falan komikti.


Şimdi kitabın nasıl bir şey olduğunu bilerek okumanızı öneririm. Hem yetişkin içerikli hem de aşırı derece argo konuşmalar, hareketler vardı. Bunun yanında karakterilerin yaşadığı zorlukları okumak kitabı farklı yapmış. Argo konusunda Anlaşma kitabını kıyasladım ister istemez, orada da argo çoktu ama orada cidden iğrenç karakterler vardı. Buradakiler melek diyemem ama ordaki gibi ön planda değillerdi.
Birde burada karakterin hepsinin yaşadıkları gerçekten zorlu ve duygusalken orada lay lay lom resmen asdfghjklş O yüzden bu kitabı o kitaptan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. :D
Kitapta o kadar çok olaylar oluyor ki yorumu yazdıkça aklıma geliyor resmen. Bu olaylara sebep olan karakterleride öyle hatırlıyorum haliyle :D İşte o karakterlerde iğrençti, tabii gerek var mıydı sanmam. Bence yazar bunları yaşarken ne düşünüyordu bilemiyorum.


Bunların dışında yazarın kalemi akıcıydı, bölüm başlıklarının altında yazan cümlelerde çok iyiydi. O sonunu öyle bekliyor muydum, hayır ama bence çok iyiydi. Çok benlik olmasa da dediğim gibi duygu konusunda cidden okura geçen bir tarafı var ve geri kalanı çıkardığınız zaman bu konuda sevilesi bir kitap.
Şu an bizde çıkmış iki kitap var. Karakter olarak tahminen üç kişinin kitabı olacak, ikinci kitabı merak ettim çünkü karakterler çok farklı. Üçüncü kitap için henüz bir şey diyemeyeceğim, o karakter için şu an bir şey diyemiyorum. :D
Son olarak, babaların gittiği bir yer var, işte orası kitapta belki de en sevdiğim yerdi. :D Okuyanlar anladı ve tekrarda helal beeee diyor. :D



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^

 Penn pasaklı ördek yavrusundan kara kuğuya dönüşmüş adate.

*****

"Acınacak haldesin."
"O zaman neden buradasın?"
"Çünkü ben de acınacak haldeyim."

*****

Nefret insanı sevgiden daha fazla motive eder. Sevgi doyum ve huzur demektir. Mutlu insanlar hırslı olmazlar. Onlar sadece... var olurlar.
Ama biz nefret dolu insanlar, biz farklıyız. Biz aç ve azılıyız.
En iyi aşıklar nefret dolu insanlardan çıkar.

*****

Ona buzdan kalbimi verdim, o da alıp önce eritti, sonra ısıttı, sonra yaktı ve en sonunda da hançerledi.

*****

"Sen hiçbir zaman usul usul yağan yağmur olmadın, Penn Scully. Sana aşık olduğumda
 bardaktan boşanırcasına yağdın, seni her yerde hissettim. Sen sağanaktın."

*****

Kibrimiz kendi çabalarımızla başardığımız her şeyi mahvetti. Atletik kariyerimizi. Arkadaşlarımızı. Ailemizi. Aşık olduğumuz kişileri.



Böylece bir yorum daha biter^^
Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^
 






30 Mayıs 2023 Salı

Yüz Karası//Brittainy C. Cherry Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyorum hayat? Ramazan bitti, bayramda bitti tabii ki. Ben şu an bu yorumu bayramdan hemen sonra yazıyorum, inşallah en kısa zamanda paylaşırım. :D (Paylaşana kadar seçim iki kere oldu, yeğenim doğdu, bayrama bir ay kaldı. :D) O yüzden geçmiş bayramınızı kutluyorum, onu bilerek okuyun burayı. :D
Gelelim yorumunu yapacağım kitaba. Takip edenler bilir, benim ağzım yansada uslanmam ve yine kitap alırım. İşte bu kitapta o. Sosyal medyada o kadar çok övüldü ki almayan bir kaç kişiden biriydim. İndirimli bulamadım, ikinci elde bulamadım en sonunda BKM Kitap’tan satın alıp gelir gelmezde okuduğum bir kitap. İlk defa gelir gelmez başladığım kitaplardan biri. :D 
Bir kaç günede bitirdim. Evet kitap güzel, içiniz rahat olsun hayal kırıklığı yaşamadım hatta sevdim.


Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ettim.

Birlikte geçirdiğimiz on beş yılın ardından beni terk etti ve başka birinin kollarına gitti.
Üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyordum. Kendi değerimi bilmiyordum.
O yanımda olmadan nasıl var olacağımı bile bilmiyordum.
Tek istediğim bana geri dönmesiydi.
Sonra Jackson Emery ortaya çıktı.
Aklımı dağıtması gerekiyordu. Bir yaz kaçamağı olacaktı.
Yaralı kalbimin kendine güvenmesini sağlayacaktı.
Birbirimiz için mükemmeldik çünkü ikimiz de bunun kalıcı olmayacağını biliyorduk.
Her şey yolundaydı, ta ki bir gece kalbim ritmini kaçırmaya başlayana kadar.
Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ediyordum ama dualarım yavaş yavaş benim için doğru olmayan bu adama kaymaya başladı.
Bir gülümseme, bir öpücük, bir dokunuş daha olsun diye dua ettim…
Onun benim olması için dua ettim.
Kalbinde aşka yer olmadığını biliyor olsam da…

Grace kocasından boşanma aşamasına gelmiştir ama bundan hiç memnun değildir. Kocasının tekrardan geri dönmesini isteyen Grace bunun için savaşmaya hazırdır ama hiç ummadığı şeyler olunca her şey değişir.
Kasabanın en iyi ailesinin kızlarından biri olan Grace küçük kasabaya gelir gelmez söylentiler, yüzüne gülüp arkadan konuşmalar başlar. Daha ilk günden kasabanın canavar lakaplı kişiyle karşılaşması ve ondan beklenmeyecek yardımdan sonra yaşamaya başka gözle bakan Grace’in hayatında büyük değişiklikler olacaktır.
Grace’i sevdim, kızmam gereken yerler oldu ama büyütülme tarzını göz önüne alırsak bir şey diyemiyor insan, buna rağmen bazı yerlerde şöyle okkalı bir laf edecekti ki off yani offff.
Kendisi için üzüldüğüm yerler çok oldu, aşırı duygusal olanlar için baya ağlak bir kitap olabilir. :’(


Jackson on yaşından yaşadığı bir ayrılıktan sonra hayatı kelimenin tam anlamıyla cehenneme döner, kasabanın gazabı üstlerinde olsada yaşadıkları yeri bırakıp gitmek istemezler ve sürekli kasaba halkının küçümseyici bakışlarına maruz kalırlar. Bunları takmayan Jackson bir gün kendini kasabada en nefret ettiği ailenin kızına yardım ederken bulur. Zamanla insanların aslında çok farklı oldukları yaşayarak öğrenen Jackson yeni yaşadığı duyguları, gördüğü muameleyi hiç unutmaz.
Çok farklı ama bir o kadarda tanıdık bir karakterdi. Sert olmasının sebebini öğrendiğimde kalbim kırıldı resmen, üzdü, üzüldüm.
Jackson’ı sevdim ama bazı şeylerini sevmedim. Bunu konuyada değineceğim inşallah.

Diğer karakterlerinden sadece kitapçı sahibini, Grace’in ablası, eniştesi ve Alex karakterlerini sevdim. Diğerleri zaten sinir stres yaptı beni. O koca olacak boynu altında kalasıca uyuzun önde gideniydi, bir an Grace’in fikrinin değişeceğini düşündüm ama neyse ki güçlü bir karakter okuduk olmadı. ;)

İki karakterinde kendini bulması, kalplerini iyileştirmesi ve daha ilk baştan azda olsa birbirlerini anlaması aşırı duygusaldı ama ağladım mı? Hayır asdfghjklş
Yani evet duygusal bir kitap ama sadece çok duygusal olan insanlar için ağlama sebebi olabilir. :D
Ben yerine göre duygusal bir insan olarak çok etkilenmedim. :D
Grace’e yapılanlara aşırı kızdım, annesi resmen dayaklıktı. Kızı hakkında atıp tutuyorlar gelmiş kızına çemkiriyor. Sabırlı bir karakter yazmış yazar asdfghjk Ama Jackson’da bir o kadar sabırsız, tabii söz konusu Grace olduğunda. ;)
Çiftimizin ilk baştan atışmaları güzeldi ama sonradan yazar işleri biraz karıştırmış, gerek var mıydı? Bence hayır, zaten yazamamışta, daha doğrusu çok üstünde durmamış. Sırf popüler kültürün getirdiği bazı şeyleri kitaba yansıtmak istemiş ama keşke yapmasaymış. İnanın o olmadan da kitap on numara beş yıldız olabilirdi. Azıcık spoiler olarak yazsam mı diye düşünüyorum, sanki o zaman daha çok içimi dökebiliyorum asdfghjkl



-Spoiler başlangıcı-


Biraz önce dediğim gibi yazar bazı şeyleri eklemeseydi de kitap güzel olabilirdi. Şimdi okuyanlar bilir Jackson herkesin gözünce canavar ama çoğu kadının gözünde seksi canavar, buradan da yola çıkarak sırf kafası dağılsın diye kadınlarla takılıyor. 
Bunu bile Grace Jackson’a teklifi sunuyor ve öyle devam ediyorlar. İşte bu gereksizdi, yani tam olacakken aslında ilişkilerinin böyle başlamasını istemeyebilirdi Grace, bence daha güzel olurdu. O yüzden yazar yazamamış dedim.
Zaten birbirlerinin dikkatini çekiyorlardı, konuşarak, birbirlerini tanıyarak olabilirdi bazı şeyler. Çokta tatlı olurdu.
Sonradan o koca neydi öyle. M*l aldat kadını sonra ben seni seviyorum aslında de, hem de en yakın arkadaşıyla. Yok böyle yüzsüzlük. Bence yüz karası bu kocaya, en yakın arkadaşa ve anneye denmeliydi.


-spoiler sonu-


Grace ve Jackson’ın arasında yaş farkı vardı, Grace büyüktü. Normalde bu durum beni aşırı rahatsız ederdi ama sonradan alıştım diyebilirim. Sonuçta Jackson’da küçük değildi ki bu da hayal ürünü bir kitap.
Rahatsız olduğum diğer konu aşırı argo kelimeler vardı. Evet Jackson’ı kötü bir karakter gibi göstermek istediniz ama bu biraz fazla kaçmış.
Şöyle okuyunca Esra sen neresini sevdin diyebilirsiniz asdfghjk
Ben akıcılığını, karakterlerin birbirlerine olan yardımlarını ve iyileşme süreçleri çok güzeldi.
Sonra kasaba halkı, anne, koca gibi etkenlerin bizi çokça sinirlendirmesi kitaba olan ilgimi ve duygularımı daha da etkiledi diye düşünüyorum. Kısacası kitaba karşı bizi diri tutan şeyler bunlardı, bu güzeldi yoksa öyle klişe kitap okuyup geçerdik.

En sevindiğim nokta çok şükür ki hayal kırıklığı yaşamadım. Hem konudan hemde yazarın kaleminden razıyım asdfghjkl Çokta akıcı olması bir kez daha önermemi sağlıyor zaten.
Yazarın çıkan başka kitaplarını okuyabilirim, onlarda böyle ilginçse hoşuma gidebilir. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


“Bana prenses deme,”
“Tamam prenses.”


*****


Gözlerinin içine bakarken onda kendi ruhumda gördüğüm bir şeyi fark ettim: Yalnızlık.


*****

    “İnsanlar hiç durmadan sana tepeden bakıp duruyorlar.”
“Ne? Hayır, bakmıyorlar. Sadece bana dualarını söylüyorlardı.”
“Öyle dualar varken kimin bedduaya ihtiyacı olur ki?”


*****

“Üzgün olma. Sonuçta bu doğru. Dağılmış haldeyim.”
“Herkes dağılmış halde,” dedi ısrarla. “Bazı insanlar saklanmakta daha iyi.”


*****

“Diğer insanların acıları kendininkinin önüne koyuyorsun.”
Gülümsedim ve omuz silktim. “Bu benim armağanım, lanetim.”


*****

“Gerçi bu tuhaf,” dedi bana.
“Tuhaf olan ne?”
“Kurtarıcı prensimin dünyanın kalanı için canavar olması.”


*****

Bazen hüzünlü bir kalbe en iyi gelen şey seni güldüren bir kitaptı.


*****

“Prenses?”
“Efendim Oscar?”
“Gerçekten zorlaştırıyorsun.”
“Neyi?”
“Bütün dünyadan nefret etmemi.”




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^