20 Temmuz 2014 Pazar

Bu Güller Senin//Nora Roberts Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Beyaz Düşler kitabın dan sonra hiç Nora kitabı okumadım, elimdeki kitabı bitirdikten sonra iki kitap arasında seçim yapmam gerekiyordu ve Kübra'nın yardımı ile bu kitaba başladım. İlk kitap kadar olmasa da bu kitabı da çok sevdim. Dört arkadaşın hayatlarını anlatan seride bu sefer Emma Ve Jack'in aşklarına konuk oluyoruz. Her bir karakterin ayrı bir aşkısı ve hayatı var.

Emma Ve Jack'de apayrı ve asla bir araya gelebileceklerini düşünmeyen yakın arkadaşlar :) Emma diğer üç dostu ile kurdukları düğün organizasyon şirketinde çiçekler ve süslemelerle ilgilenen kişidir. Küçük yaşından berri hayali böyle bir iş yapmaktır ve dostları ile kurduğu düğün organizasyon şirketi ile hayaline kavuşmuştur. Aşka inanan Emma'nın bir sürü arkadaşı olmuştur ama inandığı aşkı bir türlü bulamamaktadır. Jack kızların ve Den'in en yakın arkadaşı ve ev tasarımlarında yardımcı olması için başvurdukları kişidir. Jack de Emma gibi Aşka inanır bu karşılıksız aşk olsa 
da. 

Bir dün ayrıldıkları bir partiden sonra arabanın arızalanması her iki çiftimizi de bir araya getirecektir.
Konu böylelikle başlıyor. 

Çiftimiz aslında bir şeyden çok korkuyor hem birbirleri ile arkadaş olması hemde Den! Den kızları kardeşi gibi gördüğü için çok yakın arkadaşı bile yan gözle bakmamalı davranışı sergiliyor ama sadece sergiliyor engelleyemiyor ne yazık ki :P
İlk Beyaz Düşler ile başladığım için beğenme sıralamasın da yine Beyaz düşler var ;) Seriyi okudukça sıralama değişir belki ;) Emma ve çiçeklerini çok sevdim. Yazar çiçekleri ve verdiği duyguyu öyle bir anlatıyor ki insanın gidip onu göresi geliyor. Hele o düğün süslemeleri falan gerçek olsaydı da gelip olmayan düğün salonumu süsleseydi :P

Jack'i de çok hoş anlatmış Nora yine de Carter'in yerini kimse tutamaz, saf aşık senii!! :D 


Bu kitapta da dostluğun ne kadar önemli olduğunu yazar yine dibine kadar iyi anlatıyor. Tabii artı yeni karakterlerimiz de çıkıyor ortaya. Mesela bu kitapta Emma'nın ailesini tanıdık. Kitapta da olsalar tatlı bir aileydi. Annesinin ve babasının ilk tanışmaları falan beğendim :D 

İmkansız gibi gözükse de az biraz inanmasalar da aşk her şeye kadir. Olur yanii ister iste ister isteme :P 
Jack'in aşkı için düştüğü durumlar ve sırf yanında olacağı için yaptığı işleri okuyunca aşk budur arkadaş diyoruz :)


Şimdi sıra da üçüncü kitap var onu da ne kısa zaman da okurum her halde çünkü çok merak ettiğim iki çiftin aşklarının anlatacak kitabımız ;) 
Kitapta tek bir hata vardı odu çeviri. bir değil iki değil sürekli kelime hatası vardı. Anlam bozukluğu fazla olmuyordu ama hata hatadır. Bir kere olsa anlayacağım ama bu sürekli oldu. Yine ben okumaya devam ettim ;)

Tavsiye kısmına gelecek olursam zaten Gelin serisini başlayan biri ikinci kitabı okumak isteyecektir. Her bir aşkın olması imkansız gözükse de olduğunu gösteriyor kitaplar ;)

İlk Kitap Beyaz Düşler yorumuma Buradan! bakabilirsiniz ;)

Kitaba Puanım 5/4

Alıntılar^^

Hayat sadece güzel değil, diye düşündü Emma. Gül bahçesi adeta.

*****

"Bir-iki kilometreden sonra daha iyi hissedeceksin."
"Neden?" Yüzükoyun yatan Emma ellerinin üzerinde doğruldu. "Kim demiş? Her gün kilometrelerce koşmanın yada eğilip bükülerek vücudunun tuhaf şekillere sokmanın insana iyi geldiğinin kim karar vermiş? Bence bu, iğrenç aletleri satanların ve senin üzerindeki gibi küçük, sevimli kıyafetleri tasarlayanların uydurması."

*****

Arkadaşlarla arkadaş, sevgililerle sevgili olmak gerekir. Sevgiliyle arkadaş olunabilirdi ama arkadaşla sevgili olmak kaygan bir zeminde yürümek gibiydi.

Alıntıya Not: Jack'den inciler bence bir kulak vermek gerek ;)

*****


"Bir insanı ne kadar uzun zamandır tanırsan tanı, hakkında her şeyi öğrenemezsin. Her zaman bir yerler de başka bir cevap vardır."
"Sanırım bir de bunun kanıtıyız."
Emma şampanyasını yudumlarken gözlerinin için güldü. 
"Öyle sanırım."


Başka bir yorumda görüşmek üzere^^ Bol kitaplı günler ;)
Not: Gerçek aşkı bulmanız dileğiyle gibi şeyler yazmayacağım çünkü öyle bir şey yok :P





10 Temmuz 2014 Perşembe

Ah Şu Kalbim//Susan Elizabeth Phillips Kitap Yorumu^^

Herkese bir OKK incelemesinden merhaba^^

Sürekli gördüğüm ve kesinlikle alınacaklar listesine eklediğim yazarlardan birini sonu da bir kitabını okudum ve tek kelimeyle bayıldım^^ İlk olarak insanı kapağı çekiyor. Pegasus Yayınları harika kapaklar çıkarıyor bu yazarın kitaplarına, Ah Şu Kalbim de onlardan biri. Yazarın elimde Balayı kitabı vardı, tatilde kesinlikle okumam gereken bir kitaptı hem bu sayede yazarla da tanışmış olacaktım ama ondan önce OKK olarak yazarın son kitabı Ah Şu Kalbim'e inceleme yapmaya karar verdik iyi ki de öyle bir karar almışız çok sevdim^^ 

Konusundan az bahsedip yorumuma devam edeceğim ;)

Molly çocukların çok sevdiği Tavşan Daphne Çocuk kitapları yazan bir yazardır. Kendi çapında bir ünü vardır. Ablası ve eniştesi tarafından büyütülen Molly çok zeki ve çalışkan biridir ama bazı zamanlar gelince Molly'yi tanımak imkansızdır. Molly bir de imkansız ve platonik aşıktır. Aşık olduğu kişi ise ablasının ve eniştesinin işlettiği Amerikan Futbol takımının ünlü oyuncusu Kevin'dir. Molly ve Kevin hiç olmadık yerde bir araya gelir ve hayatları arap saçına döner. Molly aslında karşılıksız sevdiği adamın nasıl biri olduğunu öğrenir ama yine de duygularından vazgeçemez. 


Konumuz böyle, Kevin datluu yaa :* 
Her ne kadar odungillerden olsa da bir tane idi kitapta ;)) Her ne kadar umursamaz ve bencil olsa da onun da yumuşaşık bir kalbi vardı :* Molly'yi de çok sevdim. Hele o yazdığı çocuk kitabı yok mu harikaydı, keşke öyle bir kitap çıksa çocuk kitabı demem alır okurum :D Ama ne yazık ki o sadece kitapta geçen bir şey :/ Benherneysemo ile diyoruz Susan'ı ikna etsek de öyle bir kitap mı çıkarsa acaba?? :))


Kitabımız gerçekten çok güzeldi, aslında seriymiş ama bir birine bağlı değil sadece bir yerde kafam karıştı bu kız kardeşlerin bir babaları vardı onun hakkında bir kaç şey geçiyordu ama neden olduğu ve ya ne yaptığı az bahsedilip geçmiş. Diyorum acaba diğer kitaplarda mı vardı? Bunu öğrenmem lazım ;)

Kitap ciddi anlamda çok güzeldi, yazarın hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. Kitapta geçen tatil köyünü bir anlatması vardı ki keşke öyle bir yer olsa da gitsek diyesim geldi. Karakterler zaten harika, sadece Molly ve Kevin'den bahsetmiyorum Molly'nin ablası, eniştesi ve yeğenleri gibi. Bir çocuk karakteri bu kadar tatlı nasıl yapabilmiş anlamış değilim :))


Kitapta geçen bir Slytherin kelimesi vardı. Harry Potter severler bilir ki ben bilmiyorum :/ Molly yeğenlerine kötü örnek olmasın diye sinirlendiği zaman bu kelimeyi kullanıyor. İlk anlamamıştım aynı Kevin gibi sonra ne olduğunu öğreniyoruz :D
Yazarın dili akıcı olması okumamızı daha kolaylaştırıp, elimizden bırakmamamızı sağlıyor. Kitabımız son zamanlar da yazılmış bir kitap değil seneler, seneler olmuş ama yazar bunu pek bize yansıtmıyor. Sanki daha yeni yazılmış gibiydi. 
Şahsen seneler önce yazılma kitapları okuyunca kafam allak bullak oluyor ama bunda olmadı, sevdiğim başka bir özellik daha^^


Kapağa gelecek olursak, harika bir kapağa sahip başta dediğim gibi :) Zaten kapak orijinal kapak her ne kadar o spor ayakkabıları orada sırıtmış olsa da yine de güzeldi :)
Yazarın diğer kitapları ve sıralaması ise şöyle^^
İlk Aşkta İlk Çeyrek ile başlıyor, Aşk Kapıyı Çalınca ayrı ;)

Bu da diğer kitabı Balayı^^


En kısa zaman da hepsini okuyacağım inşallah, çünkü bu yazar artık benim favori yazarım oldu^^
Kübra'da çok seviyor ;)

Tavsiye kısmına gelecek olursam günümüz aşk ve eğlenceli bir kitap okumak istiyorsanız aradığınız kitap ve yazar tam karşınızda ;) Kesinlikle okuyun derim, harika zamanlar geçireceksiniz^^

Kitaba puanım 5/5


Alıntılar^^

Anlamıyordu. Kevin'a olan aşkıyla -eski aşkıyla-ilgili en nefret ettiği şeylerden biri, onun dünya üzerindeki en sığ adam olmasıydı. Onun için önemli olan tek şey Amerikan futboluydu. Amerikan futbolu ve sonu gelmek bilmeyen uluslararası modeller. Onları nereden buluyordu ki? Kisiliksiz.com'dan mı?

*****

"Ah, evet. Seni duymuştuk. Beysbol oynuyorsun, değil mi?" Kevin gazlı lamba direğine yaslandı.
"Basketbol," dedi Molly. "Ama aslında NBA için fazla kısa olduğundan, onu her maça çıkarmıyorlar."

****

"Pek sayılmaz. Kötü yatırımlar mı? Her şeyini vejetaryen timsah etine mi yatırdın?"
"Çok komiksin."
"Tavşan terlik pazarını köşeye mi sıkıştırdın?"
"Şuna ne dersin?" Molly plaj dükkanının önünde durdu. "Her şeyimi son maçında Stars'a yatırdın ve sersemin biri feci şekilde çuvalladı."
"Belden aşağı vurdun."

*****

"Evet ama dünya senin gibi aptallarla dolu. Sen çok nazik bir adamsın."
Kevin ona gülümsedi. Molly de gülümseyerek karşılık verdi. Ve o zaman anladı.
Bu sadece platonik bir aşk değildi. Molly bu adamı bütün kalbiyle seviyordu. 



Başka bir yorumda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın^^





8 Temmuz 2014 Salı

Adolescence Medley Mini Kore Dizisi Yorumu^^


Herkese bir dizi yorumundan merhaba^^

İzlediğimiz filmlerden sonra gözüme bu mini dram takıldı. Birde gençlik, okul falan olunca izlemezsek olmazdı ;) Dizi hakkında fazla bir şey bilmiyordum, indirdim dört bölümü ve başladık :) Ayyy dizi o kadar güzeldi ki iyi ki indirmişiz dedim :) Ama böyle dizileri neden dört bölüm yaparlar anlamış değilim. Bazı diziler saçmalar ama uzatırlar, bu tür diziler hooop biter :P Konusu ise hem güldürüyor hemde düşündürüyor insanı ;) Jung Woo ve ailesi babasının iş nedeniyle sürekli tayin olur ve her zaman okul değiştirmek zorunda kalır. Bir okulda an uzun kaldığı 2 aydır. En taşındıkları kasaba da suskunluğunu koruyup kimseyle arkadaş olmak istemez ama yalnız bırakan olmaz. Okuldan geldikten sonra babasından yine bir haber alır bu sefer Seul'e taşınacaklardır. Bundan kuvvet alarak Jung Woo başına işler alır ama ailesinin aklı başına gelir şimdilik taşınmaktan vazgeçerler ve Jung Woo ne yapacağını bilemez ;)
Konu böyle İlk gitmeyeceğini öğrenince şok oldu Jung Woo :)


Kwak Dong Yun - Choi Jung Woo 
Sürekli okul değiştirdiği için arkadaşı olmayan ve ilgisiz çocuk rolünü oynayan Jung Woo yeni geldiği kulda işler hiçte umduğu gibi gitmez. Ne yapacağım derken çok şey öğrenir ve ayakta durmayı başarır ;)
Oğlanı ilk izlediğimiz zaman küçük olduğunu anlamıştım ama oğlan 97 doğumlu yuuh dedim bunu öğrenince hiçte göstermiyor :P Ama gülünce belli küçük olduğu ;) 
Oyunculuğunu sevdim, üstesinden gelmiş dizinin ;) Ve sesi de harika ;)


Lee Se Young - Yang Ah Young 
Jung Woo'un gittiği sınıfın başkanı ve çalışkan öğrencisi. Jung Woo'a çok yardımı dokunur ama pekte değerini bilmez ta kii yaptığı tekliften ve sonra kabul edildikten sonra nasıl biri olduğunu öğrenir :)
Kız çok güzeldi burada tam rolüne uygun biriydi ;) Heyecanlanınca ki komik mimikleri süperdi :)


Kwak Jung Wook - Im Duk Won
Jung Woo'a ilk geldiği zamandan beri yanında duran arkadaşı. Başta hiç oralı olmasa da sonunda en iyi arkadaşı olup çıkar. Sınıfın sessizi ve ineği tarzında biri. Kendinden büyük öğrenciler ne derse yapmaya hazır bir öğrenci.
Oppayı bir çok dizi de izledik. Mesela School 2013'de oppa fena biriydi. Ama burada yavru kedi misali kendince bir öğrenci olmuş. O karakterle arasında dağlar kadar fark vardı :) Bu roller yakışıyor hem, hep böyle rollerde oynasın bence ;)


Choi Tae Joon - Lee Yuk Ho 
Eski zamanda kavgacı olan bir tip öğrencidir. Okuldaki herkes korkar ama başından geçen bir olay sonucu artık iyi biri olma yolunda ilerler. 
Oppa tatlıydı yaaa, ama fazla ortalıkta gözükmedi o ayrı :/


Park Jung Min - Shin Young Bok 
 Yuk Ho'un arkadaşıdır Jung Woo ve Duk Won baya bir kötülüğü dokunmuştur ama sonradan yola gelir.
Son halleri komediydi bu oppanın ama iyi roller yakışmış kendine, hele o gözlükleri ve kardeşine olan bağlılık süperdi :)


Baek Sung Hyun - Choi Jung Woo 
Jung Woo'un yetişkin hali. Okuyup öğretmen olmuştur ve sözleşmeli olarak bir özel okulda görev yapmaktadır. Sınavlara girip atanmak için çok çalışıyordur. Ama bir gün eski arkadaşından bir mesaj alır ve eski anılara dalıp kalır. Oppayı bir çok dizi de izledik :) Örneğin Big'de unninin erkek kardeşiydi, orada deli dolu bir şeydi :) Dizi de yetişkin olarak çıkması oğlanın küçük olmasında kaynaklanıyor :) Diğerleri büyük olduğunundan sorun olmamış ama oğlan 17 yaşında olunca 27 yaşında birinin nasıl canlandırabilirdi?? :D


Diziden kareler^^


Oğlanın şaşkın halleri :)



Oğlanın gülüşe dikkat^^


İç sesden nameler^^


İşte bu gülüş. Asık suratlı hiç belli olmuyor ama bu gülüşte belli yaşı :)
Gülüşü de iyi keratanın :))



Şu yumurtalar harikaydı yaaa^^




Bu sahne en iyisi bencee :)



Okulda hayalet var diye kandırılınca bu oluyor :D Kanmayın herşeye bence :D 



Bu sahneyi izleyince ne olduğunu anlayacaksınız ;)

Gifler^^


Böyle düşme görülmedi :P



ahhahah yorumsuzum bu iki gife :D


Jung Woo fenasın vesselam :D




4 bölümlük diziye bir de konuk oyuncu dahil oluyor^^ CnBlue grubunda yer alan tatlı mı tatlı Jonghyun burada^^


Bu oppa da konu oyuncu ve kendisi İnfinite grubunda ki tatlılardan biri^^ Gözlükler ve gülüş yakıyor :*


Şarkı söylesin bu oğlan^^


Çizimler çook güzel^^



Vee son^^
Dizinin konu amaçlı böyle bitmesi harika olmuş. Tamam Jung Woo'un yetişkin hali bizi karşılıyor ama artık yapacak bir şey yok :)) Sonu gerçekten güzeldi ama aklımda bir soru işareti kaldı her dizinin sonunda olduğu gibi :P
Dizi kadrosu, konu, oyuncular harikaydı. 4 bölümlük dizi bi 16 veya 20 bölüm olsaydı dedik bittiği zaman :/

Diziyi kesinlikle tavsiye ediyorum, sizde çok seveceksiniz :) 
Son olarak oğlanın dizi içinde söylediği şarkıyı paylaşıp yorumumu sonlandırıyorum :)



Başka bir yorumda görüşmek üzere^^




4 Temmuz 2014 Cuma

Kara Kış Beyaz Düş// Fatma Erdek Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Harika bir kitap yorum ile sizlerleyim canlar ;.) Bu kitabı okumak için biraz geç kalmış olsam da değdi, hemde nasıl. İlk Kübra okudu kitabı ve çok sevdi. Yorumuna buradan bakabilirsiniz ;) Okuyup bitirdiği zaman Esra hemen okuman lazım! dedi tabii o sırada kitap okuduğum için başlayamadım ama sonun da okudum. Yazarı ilk olarak Melekler Zamanın da tanımıştık. Konu seçimleri insanları şok edecek derece de harika ve ilgi çekici bu da onlardan biriydi.



Konusundan az bahsedeceğim çünkü konudan bahsetmek demek spoiler demek kısacası okuma sen öğrendin konuyu demek oluyor ;.) Zeynep'in hayatı bir dönem den sonra çok kötü bir hal alır ve ikilemde kalır. Bunlardan kurtulmak için tayin isteyip bambaşka bir şehre gittiğin de bilmediği ama hemen benimsediği havaya, insanlara ve kadere alışır. Ama çaresizlik yine peşini bırakmaz.





Kitap böyle, fazla bir şey dememek için bitireyim ben konuyu anlatmayı ;) 
Daha ilk başta neler olacak diye çok kafa patlatıyor insan ama sonradan ne olduğunu öğrenince şok üstüne şok geçiriyoruz. Okurken yazarın konu seçimine hayran kaldım. Nasıl böyle bir konu bulup yazdı hayret ettim, zaten yazar bizleri şaşırmayı çok seviyor.


Karakterleri sevdim ama çok da sinir oldum, tamam elden hiç bir şey gelmez ama kesin yapılacak bir şeyler vardı. Ama şimdi bizim dediklerimiz olsaydı kitap kitap olmazdı ;) İnsan kendini karakterin yerine koyamayacak durumda o kadar zor ve ağır bir yük taşıyor Zeynep. Haline çok ama çok üzüldüm :(


 Üzüldüm hemde çok, seçimler seçimleri kovaladı hemde ne zor seçimler insan duygulanıyor. Kitapta yeri geldi güldük, yeri geldi üzüldük yeri geldi sinir olup krizler geçirdik. Öyle bir sinirlendim ki kitabı bir an bırakmak istedim ama ne mümkün kitap okutuyor kendini.



 Yazarın ilk kitabı Melekler Zamanı da çok güzeldi ama bunun kadar akıcı değildi, burada kitapta hem yoğun duygular vardı ama akıcı olarak yazmış yazar. Sevdim ben, nasıl başladım nasıl bitti anlamadım. Şu an yazarın üçüncü kitabı yakında bizlerle olacak acaba onda nasıl sürprizler bizi bekliyor çok merak ediyorum.

Kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitaba yorum yaptım, ne ara okumaya başlayıp, bitirdiğinizi anlamayacaksınız ;) Biraz sinirlenip biraz kızacaksınız ama sizde benim gibi seveceksiniz ;) Bu tarz kitapları okurum hatta çok severim diyorsanız bekletmeden okuyun derim ;) 

Kitaba puanım 5/5

Alıntılar ise;

İsimler değişir. Yüzler, tenler, renkler yerler değişir. Ancak sonlar ve sonlara giden yollar asla değişmez. Gün gelir, iki kadın, tıpkı kumaş ile astar gibi aynı kalıp üzerine, aynı makasla biçilir. 

*****

Evlerin önünden geçerken, feri sönmüş, ışığı azalmış gözler tebessüm ediyordu insana. Son güz dedikleri mevsimden bahara ulaşmak, çetin bir savaştı Narman'da.

*****

Bir sır küpüydüm yıllardan beri. Her şeyi içimdeki küpe atıyordum. Her şeyi oraya yığıyordum. Gün geçiyor, yıl geçiyor, küpüm ağır ağır doluyordu. Tıpkı bir kumbara gibi, birikiyor, birikiyordu...

*****

Küçük çocuk... Bilmiyordu ki, kabuslar en çok güçsüz olduğun zamanlar çöker üstüne. İyice kendinden geçmeni bekler, sinsice. Kabuslar düş değil, düşmandı.

Başka bir yorumda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın^^