6 Ekim 2017 Cuma

İzlediğim Filmler #3 // Sindirella, Uzaktaki Anılar, Britget Jones'ın Bebeği, The Library^^

Selamlar^^
Film yorumlarım ile yine karşınızdayım. :) 




Sindirella.^^

Uzun zamandır indirip bir türlü izleyemediğim film olur kendisi. Film ilk olarak Aslıhan Akagöz'ün Facebook kitap grubundan görüp izlemek istemiştim ama bir türlü fırsat olmadı. Film gerçekten çok güzeldi. Masalla birebir uyumluydu. Bir çok film var böyle ama zaman ve teknoloji değişince yeni versiyonları çıkıyor. İyi ki de çıkıyor hani. :) Ben çok seviyorum bu tür filmleri. (Evet halen daha çocuğum. :P)


Konuyu yazmama gerek yok, bebekliğimizin masalları işte. :D Ki bilmeyende yokturdur. :D
Oyuncular;
Lily James
Richard Madden
Helena Bonham Carter
Cate Blanchett
Hayley Atwell

Fragman İçin Tık Tık!!


Güzel film, hoş filmdi. Tekrardan izleyebilirim ama bu tarz filmlerin küçük yaşta çocukların izlemesini istemem. Çizgi film tarzında ya da kitap tarzında okusunlar yeter. Filmi izlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız. Büyükler için kesinlikle öneriyorum, o elbiseler, o ihtişam harikaydı. :)
Tek bir şeye takıldı kafam. Şimdi kız üvey anne geldikten sonra kötülüklerinden dolayı elbisesini değiştirmedi, peki üvey anneden önce? Babası zengin alabilirdi. Haa stili mavi ise çok güzel mavi elbiseler giydirebilirlerdi. İşte bu yönden biraz saçmalamışlar. .D



Kötü üvey anne ve kızları.-_-


Şu elbiseye bayıldım. O dans edişleri yok mu, Instagram'da yayınlamak istedim ama telif hakkı istedi.-_-


İç giyim. Komedi :D



Elbiseden sonra en sevdiğim şey araba oldu. <3





Ve dansları, cidden harikaydı. Bence sizler de çok seveceksiniz. :)


En pasaklı halide şurada dursun. :D





Uzaktaki Anılar//A Walk To Remember.^^

Gelelim ikinci filmimize. Bir çok kişi illa gördü ya da izledi. Bende görüp henüz izlemeyenler kervanındaydım ve artık izleyenlere geçiş yaptım. Film hakkında bir çok kişiden "Vaay be, ne filmdi ama!!" gibi buna benzer yorumlar duydum, okudum. Bunları duyunca, okuyunca herhalde unutulmaz bir aşk, birbirini ölümüne seven çift ve dramın dibi bir film bekledim. Peki beklediğimi karşıladı mı? Ne yazık ki hayır. Çıtayı fazla yükselttim diyeceğim ama onunla alakası yoktu. Film klişe üstüne klişeydi ama benim asıl derdim filmdeki aşktı. O kadar oldu bittiye geldi ki adamın kıza ne zaman aşık olduğu anlamadım gitti.


İçinde bulunduğu çetenin başı belaya girince Landon Carter, bir anda kendini okul tiyatrosunda sahnelenecek bir oyunun içinde bulur. Burada karşılaşacağı sessiz ve kendi halinde bir kız olan Jamie'ye aşık olması ise tüm hayatını tümüyle değiştirecektir.


 Mandy Moore 
Shane West 
Lauren German
Daryl Hannah
David Lee Smith

Sinemalar.com'dan alıntıdır.


Uzun lafın kısası filmi sevdiğimi söyleyemem. Haa oyuncular iyi hoştu ama aşkı çok beğendiğim söylenemez. Klişe üstüne klişe olan bir filmdi o kadar. Gerçi yine klişe olup harika ötesi olan filmlerde mevcut. Bkz: Sanam Teri Kasam.
Tavsiyeye gelecek olursam bu yorumdan sonra kalsın diyorsanız siz bilirsiniz ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Zevkler ve renkler, belki siz beğenirsiniz. ;)





Şu fotoğrafa tav oldum. :D


Bu sahnede iyiydi hani.^^







Gelelim bir sonra ki filme.^^
Bridget Jones'ın Bebeği.

Bridget Jones serisini bilmeyen yoktur. Gerek kitabı gerek yıllar önce sıra dışı hayatıyla beyaz perde de boy gösteren Bridget Jones 2017 yılında yeni bir filmle karşımıza çıktı. Tabii o zaman ki hallerini beklemeyin. Hepsi yaşını başını almış kişiler. Peki buna rağmen bu filmi çekmeleri gerekiyor muydu? Belki hayranları için EVET ama benim için HAYIR. İzlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız ya da anladınız. Artık yaşlandınız yani yaşlanmışsınız. Olmamış bu film. Bunun yanı sıra ilk filmlerine daha çok güldüğümü hatırlıyorum. Bu filmde güldüğüm yerler bir elin beş parmağını geçmez. Doğrusu zaten sık film izlemeyen biriyim birde üst üstte keyif almadığım yapım izleyince insan bir sinir oluyor. -_-

Konusu;
Artık 40'lı yaşlarına gelmiş olan Bridget Jones'un (Renee Zellweger) hayatında uzun bir aradan sonra her şey nispeten yolundaymış gibi görünmektedir. Mark Darcy'den (Colin Firth) ayrıldıktan sonra kendini işine adamış, başka birşeye kafayı çok takmadan çalışmaktadır. Belki de yıllar sonra ilk kez hayatının mutlak kontrolünü eline geçirmiştir. Ancak bu durum, Darcy'nin 180 derece tersi bir karakterdeki Amerikalı Jack Qwant (Patrick Dempsey) ile tanışana dek sürecektir. Amerikalı'dan etkilenen, ancak Darcy'den de tamamen vazgeçemeyen Jones'un hayatı, hamile olduğunu öğrenmesiyle bambaşka bir seyre girer. Tabii bir sorun daha vardır, bebeğin babasının bu iki adamın hangisinden olduğundan emin değildir.

Renée Zellweger
Colin Firth
Patrick Dempsey
Jim Broadbent
Gemma Jones

Sinemalar.com'dan alıntıdır.



Konuyu okuduğunuza göre bahsetmeme gerek yok sanırsam. :D Filme ilk filmlerde rol alan Hugh Grant veda ediyor ama yerine Patrick Dempsey geliyor. Konuyu okumadan önce fragmanlarda acaba Hugh Grant yerine mi geçti, olmamış o zaman dedim ama çok farklı bir rolle filme dahil olmuş. Ve şunu da söylemek isterim ki Patrick Dempsey 51 yaşında olsa da arada az yaş farkı olsa da 48 yaşında olan Renée Zellweger'dan 10 yaş hatta 15 yaş daha küçük görünüyor. Renée 60 yaşına girmiş gibi çıkmış ki onlar için estetik, gerdirme vs. şeyler sorun olmadığı halde böyle olması şaşırtıcı beni. :/ Neyse kısacası bu da olmamış. Seriyi merak edenler izlerse belki eğlenebilir ama beklentiyi yüksek tutmayın derim. :)



Renée Zellweger burada çok genç durmuş ama acı gerçek filmde saklı.




Güldüğüm sahnelerden biri. :D





Bir şey yazardım da buraya neyse, bence siz izleyin öyle anlayın derim. :D 
Burası da çok komikti. :D












Son filmimiz The Library^^

My Twin çok beğenip izle deyince izledim. 30 dakikalık film çok güzel şeyler anlatıyordu. Bir önce ki izlediğim filmlerden alâmadığım hazzı 30 dakikalık filmden aldım desem yeridir. Güldüm mü az biraz evet ağladım mı hayır ama yine de çok güzel bir kısa filmdi. Konusu yine klişe, orijinal bir şey beklemeyin ama kızın bakışları, adamın kitap istemesi, vermesi vs. onlar filme renk katmış. 
Ve şunu da söylemek isterim ki sonunu izleyince şaşırmadım ama üzüldüm. Zaten afişten bile anlayacağınız üzere Kütüphane isimli film olsa da kendisi dram.


Konusu;
Ann isminde bir kız kütüphanede çalışır. Bir gün bir erkek ondan bir kitap ister. Daha sonra kütüphaneye gelmeye devam eder. Kız mı yoksa erkek mi aşkını itiraf edecektir.

Oyuncular: 
Ananda Everingham & Jim
Selina Wiesmann & Ann
Niti Chaichitathorn & Boy
Nutcha Ardam & Fidanzata di Jim
Dominic Wiesmann & Fidanzato di Ann

Yeppudaa.com'dan alıntıdır.


Her ihtimale karşı buraya SPOİ uyarısı vereceğim!!
Gelelim bir diğer konuya. Sanam Teri Kasam'ı çok sevdiğimi her zaman söylerim ve bilin bakalım ne olmuş. Sanam Teri Kasam'da yer alan can alıcı bir nokta bu filmden esinlenmiş. S.T.K. izleyenler ne demek istediği anlarlar, o yüzden izleyen, izlemeyenlere haksızlık olasın diye spoi uyarısı verdim. Her iki filmi de izleyenlerden yorumları alalım. ^_^ Hangisi daha iyiydi?
Şahsen ben S.T.K.'ı ilk izlediğim için onun yeri benden daha ayrı ama buradaki olanlarda beni etkilemedi değil.
SPOİ sonu^^


Filmi tavsiye ediyorum. "Ben Uzak Doğu filmleri izlemem." bile izlesin derim.( Film Tayland yapımı da.) 30 dakikalık bir film sadece kafa dağıtmaya yarar tabii bu tarz dram konulara gelebiliyorsanız. ;)





Böyle sahneyi hangi kitap kurdu istemez ki? <3


Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;








İzlediğim Filmler #8

İzlediğim Filmler #9

İzlediğim Filmler #10



Ve bir film yorumunun daha sonuna geldik. Tek film yorumu yapmadığım için ilk filmlerin yorumları geç geliyor ama tek tek yapmakta istemiyorum. :)
Son olarak "Kesinlikle bu filmi izlemelisin Esra!!" dediğiniz filmler varsa önerilerinizi beklerim.^^

Başka yazılarda gürüşmek dileğiyle.^^
Sevgiyle, aşkla ve bol kitapla kalın^^

Buralarda da varım^^



3 Ekim 2017 Salı

OKK Okuma Etkinliği Sendeki Ben//Leyla Bilginel Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Okuyan Kızlar Kulübü olarak Olimpos Yayınlarının yeni çıkan kitabı Sendeki Ben'e Okuma Etkinliği gerçekleştirdik. Yarışma için OKK Instagram hesabına bakabilirsiniz.^^
Gelelim kitabımıza. Kitabı okuyup bitirdikten sonra son kısımlarda dikkatimi çeken bir olay olunca internette yazar hakkında araştırma yaptım ve kendisini tanıdığımı fark ettim. İsimden aradığınız takdirde sizlerinde aslında tanıdığı göreceksiniz. Bir çok başarılı yapımda rol alan Leyla Bilginel hayatını konu alan, biyografi gibi değildi normal bir roman gibi hayatını, yaşadıklarını bizlere anlatmış.

Ailesinin tüm engellerine, karşı çıkışlarına, baskılarına, yaşanan tüm olumsuzluklara ve zorluklara rağmen mücadele etmekten asla yılmayan bir kızın öyküsü anlatılıyor bu kitapta. Hayatta yaşadığımız her şeyin mutlaka bir sebebi olduğunu öğretiyor bize bu kızın hikâyesi. Yaşanılan en zor anların gün gelip en umutsuz olduğumuz zamanlarda çıkış noktamız olabileceğini gösteriyor.
Yazar, kendi yaşam öyküsünü aktarırken korktuğumuz şeyleri gözümüzde büyütmek yerine onların üstüne gidip sorunları çözmeye çalışmamız gerektiğini vurguluyor. Mucizelerin aslında gerçek olduğuna, en dibe vurduğunda bile hayata umut dolu bakmasını sağlayan evrensel güce, belki de kendimizin yarattığı o enerjiye, bizim de inanmamızı istiyor.  

Kitabımızın karakter analizi yapamayacağım. Kimin hakkında ne söyleyeceğimi bilemiyorum artı söylesem bu sefer spoi olacak o yüzden genel bir yorum yapmak istiyorum.
Kitabımızın başlangıç kısmı fakrı bir şekilde başladı. İki kişinin diyalog halinde konuşması gibisiydi ama okuduğunuz zaman başka bir şey olduğunu anlayıp ilginç bir anlatım tarzı diyorsunuz. Şahsen ben hem şaşırdım dedim hem de böyle tarz yazığı içinde beğendim. Zaman sonra bu diyaloglar bir masalla devam etti. Masalı okuduğumuz zaman anlıyoruz ki yaşananlar günümüz hayatından sıkça, üzülerek karşılaştığımız bir durum  ve ben o kısımları okuyunca inanın sinirden harap oldum. Bir insan bu kadarını yapmamalı, bu kadar düşmemeli dedim. Acıdım, üzüldüm, devam sayfalarda umarım değişir, güzel şeyler olur diye umut ettim. Devam ettikçe masal çok farklı gelişiyor ve mücadelenin, inancın bir insanın hayatını nasıl değiştirdiği okuyoruz.


Masal devam ettikçe araya ilk diyaloglar girip o kısım hakkında yapılan yorumlarda vardı. Bu yönüyle yazar iyi bir iş çıkarmış. Yazarın ilk kitabı olsa da oyunculuktan gelen yetenek ile güzel bir kitap yazmış. Tabii bazı kısımlarda hatalar vardı. Mesela ilk diyalog ve konuşlar çok iyiydi ama masala başladığı sırada olayları anlattığı sırada yaşadığı bocalamaya şahit oldum. Öyle ki acaba ilk bir kaç sayfayı kendisi mi yazdı dedim ama okudukça bu durumun değişmesine sevindim yoksa okumak çok güçleşirdi benim için. Olaylar böyle devam etti ve siz devamında neler olacak, masal kahramanımız neler yaşayacak merak ediyorsunuz. Belli bir noktaya kadar her şey iyiydi ama sona doğru yazar bazı şeyleri o kadar oldu bittiye getirmiş ki o olayları atlamış mesela. O kısımları biraz daha uzatabilir ve masal kahramanımızın daha fazla neler yaşadığını okumak isterdim. Ve en önemlisi masal kahramanımıza engel olan o kişiye ne oldu? Acaba atladım mı diyorum ama hayır. Gerçi yazarın hayatını internette araştırdığım zaman yazıyor ama kitapta da yer verseymiş diyorum.


Kitap genel anlamda buydu. Sonuna çok şaşırdım ve üzüldüm. Gerçek hayatta olması ise daha bir üzdü beni. İnsanları mutlu görsek de içlerinde yaşadıkları acıları hiç bilmiyoruz. Kitabı sevdim mi? Bu konuda bir şey söyleyemeyeceğim. Edebi bakımdan yazarın kendini daha fazla geliştirmesini öneriyorum ama yine de ilk kitaba rağmen çok iyi bir kitap yazdığını söyleyebilirim. Bu tarz kitabı ilk defa okudum, mücadelenin ve inanmanın ne kadar önemli olduğunu güzel bir şekilde anlatmış. Bunun yanı sıra bir konu var ki bunu yazmayacağım, sadece yazar biraz risk almış gibime geldi. Yeni bir kitap olduğu için bu konuda yorumsuzum ama umarım insanların okuyunca bilinçli ve kötü anlam yüklemeden okurlar. Bu tarz kitapları okuyan biriyseniz tavsiye ederim ama bu tarz okumam diyorsanız devam ettirip bitireceğinizi pek sanmıyorum. :)



Kitaba Puanım 3,5/5^^
(Gerçek hayattan olduğu için puanlama yapmayacaktım ama anlatım ve yazım için puan vermem gerektiğini düşündüm.)



Alıntılar^^


"Özlem! Ne derin bir duygudur. İnsanı bazen fazlaca duygusal yapar ve sakinleştirir. Bazense fırtınalı bir deniz gibi hırçınlaştırır."



*****

"Sevgi... Ne kadar naif bir kelime. Ama bir o kadar da ağır. Söylerken tınısı yumuşak ve bittiği an noktayı koyacak kadar net. Varlığıyla var eden, yokluğuyla tufanı koparacak kadar güçlü. Sevgi!"


*****






Bir yorum ve etkinliğin daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^






30 Eylül 2017 Cumartesi

Silber 2//Kerstin Gier Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
  Instagram hesabımdan beni takip edenler bilir, Silber serisinin ikinci kitabına başlayıp, birinci kitabın çoğu yerini unuttuğum için bunu yarım bırakıp birinciyi okuduğumu biliyorlardır.
Araya başka bir kitap alarak ikinciyi de okumuş bulundum. İkinci kitap birincinin aynısı gibi miydi bilemiyorum. Çok olmasa da ilkine göre biraz durağandı, zaten ortada olan kitapla az aksiyonsuz, olaysız geçiyor gibi. Bu kitabı da sevdim ama ilki kadar değil diyebiliriz. :) Bira kaç neden var ama, onlarda yorumumun devamında. :)

Rüya kapılarının ardındaki gizem ortaya çıkıyor...
Liv zor durumdadır çünkü Gizemli, en özel sırlarını blogunda paylaşıp durur. Ama haber kaynağı nedir? Üstelik Henry de birdenbire yalanlar söylemeye başlamıştır ve Liv bunun sebebini öğrenmek için yanıp tutuşur. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, geceleri sonsuz rüya koridorlarında kötücül bir varlık dolaşmaya ve Liv'in kardeşi Mia da birdenbire uykusunda gezmeye başlar.
Gecelerini kâbuslar, gizemli karşılaşmalar ve ortaya çıkarılması gereken sırlarla geçiren Liv, gündüzlerini ise entrikacı bir büyükannenin de dahil olduğu yeni ailesiyle ilgili sorunlarına ayırır. Peki, onunla uğraşmaktan bir türlü vazgeçemeyen eski düşmanları peşini bırakacak mı?

Liv hayatına kaldığı yerden devam eder ama tek farkla, yine gizli gizli rüyalar da Henry ile buluşmayı bırakmaz. Bunun yanı sıra Liv, kardeşiyle beraber yeni taşındıkları Grayson'larin evinde de sıkıntılar yaşamaktadırlar. Her şey üst üste gelir ama en büyük darbe Gizemli'dendir. Kimsenin bilmediği sırları bilen Gizemli'nin kim olduğunu öğrenmek ister, bunu yanı sıra Henry'nin ondan bir şeyler saklamasına ise daha da sinirlenir.
Liv bu kitapta da bir rahat yüzü görmedi. İlk kitaptaki gibi sevdik kendisini, o esprili halleri, rüyalar da Jaguar olarak dolaşması komediydi. Son kitapta neler bekliyor kendisini merak ediyorum.


Henry, Grayson, Arthur ve Jasper. Hepsi bu kitaptaydı diyemem. Mesela Jasper'ı yazar göndermiş, Grayson yine tatlı, Henry aşk adamı ve Arthur. İşte bu kişi ilk kitaptakinden farklı mıydı onu okuyup görmek lazım. Bunun yanı sıra Mia ve Lottie süperlerdi. Mia'nın o tilki gibi zeki aklı ve uyguladıklarına bayıldım ama sonradan yaşadıkları üzücüydü. :( Tabii sinir olduğum kişiler de vardı. Mesela Emily, Florence. Hadi Florence'nin haklı sebepleri vardı ama Emily? Çıks, çıks Grayson'u hiç hak etmiyorsun. Birde kitaba yeni katılan babaanne var. Ona bir şey demiyorum çünkü zaten kitapta hak edecek cezayı aldı. :D


Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim ama Jasper'ın olmaması, yazarın Liv ve Henry için yaptığı planlar doğrusu pek hoşuma gitmedi. Bu sebeple ilk kitap bir tık daha iyi. Birde Gizemli bu kitapta çok az vardı, onu o esprili hallerini daha çok okumak isterdim. Okurken aklıma takılan bir diğer konuda bu kızların neden bir türlü akıllı telefonları olmuyor!? Yani illa iPhone mu almak gerek. Fakirler diyeceğim ama güldürmeyin beni. Yazar neden böyle bir konuda bu kadar dirayetli davranmış anlamadım gitti.
Bu arada nedendir bilinmez bu kitaba kendimi veremedim. Oysa ki yazarın kalemine bayılıyorum. Belki 3 kitaplık serilerde olan ikinci kitap durgunluğunu yaşamışımdır. Bu kitapla mı alakalı yoksa benimle mi bilemiyorum ama ilk kitap gibi hevesle okumadığım bir gerçek.
Neyse. Gelelim son kitaba. Yazarımız son kitapta Gizemli'nin kim olduğunu açıklamayı düşünüyormuş. Doğrusu çok merak ediyorum ve tahminim hiç yok. Bakalım kimmiş bu Gizemli.^^

Tavsiyeye gelirsek, Silber serisini okuyun, okutun. Çok tatlı, sıradışı, sevilesi ve merak edilesi bir seri. Şu rüya olayının gerçek olmasını isterdim şahsen. :D Tabii ben Grayson gibi düşünüyorum ama ufak kaçamaklar da olabilir. :D Çok sevdiğim bu seriyi hatta yazarın bütün kitaplarını öneriyorum. Sizlerde çok seveceksiniz!! :*

Silber 1 Yorumu İçin Tık Tık^^

Kitaba Puanım 4/5^^
(Çünkü Jasper yok!)


Alıntılar^^

Çünkü Anti-Diyet-Bisküvi hakkında hiçbir şey bilmiyordun. Tanrım, seni çıtkırıldım! Bense bugün hem Arthur'la hem de Senatör Tod'a karşılaştım, gıkım çıkıyor mu?


*****

"Normalde asla alkol almam,"diye kendimi savundum. "Ama büyükannen gerçekten... daha sonra ulusal marşı söylemem gerekirse... ah, yoksa dilim şimdiden dolaşmaya mı başladı?"
"Hayır!" Grayson şimdi kahkahalarla gülüyordu. "Liv, bunda hiç alkol yok...Sadece baharat sıcak portakal suyu."


*****

Ama ne derlerdi? Öldürmeyen acı, güçlendirir miydi? Ya da Bay Wu'nun her zaman dediği gibi: "Dökülen suyu tekrar geri dolduramazsın." Başka bir deyişle, olan olmuştu ve hayat devam ediyordu.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^







28 Eylül 2017 Perşembe

Kitap Alışverişi// Okuoku^^

Herkese Merhaba^^
Yine ve yeniden kitap alışverişi ile karşınızdayız. En son daha kitap yok demiştim değil mi? Şimdi de alışveriş yazısı yazdığımı göre bence artık sözüme inanmayın. :D 
Yine de birazcık da olsa ara versek çok ama çok iyi olacak. :D



Başlıkta da anlaşıldığı üzere alışverişimizi Okuoku'dan yaptık. Yine indirimler, yine bizi kendine çeken alışveriş sitesi. :D
Tabii kendileri hakkında bir kaç şey yazacağım ama ilk önce kitaplarımıza bakalım.^^


Pandemonyum&Requiem//Lauren Oliver^^

Bir önce ki siparişlerimiz de Deliryum'u almıştık. My Twin'e hemen oku ki diğer siparişler de indirim bitmeden 2 ve 3. kitapları da alalım dedik. Okudu ve çok sevdi. Gördüğünüz üzere seride böylece tamamlanmış oldu. Kısa bir seri olduğu için bende en kısa zamanda okuyacağım. :)


Bozgun&Yangın&Solgun//Lauren Destefano^^

Artemis Yayınlarından çıkar çıkmaz dikkatimi çeken bir seri olmuştu, kısa bir zaman sonrada 9.90 TL'lik kampanyada yer alınca almazsak olmaz dedik. Tabii ilk iki kitap Kankamız G.'den hediye.^^ O burayı okumasa da tekrardan teşekkür ediyoruz. <3 :*
Not: Sıralama resimdeki gibi değil, ben yanlış dizip öyle çekmişim. :D Doğrusu ise; Solgun, Yangın ve Bozgun.^^



Kral Katili//Virginia Boecker^^

Cadı Avcısı kitabını sevmiştim ve seride iki kitaplık olunca fazla uzatmadan alayım dedim. My Twin'ede öneriyorum seriyi. Birde Okuoku'da 12.90 TL olunca fazla pahalıya almak yerine böyle bir tercih yaptık. En kısa zamanda okuyup seriyi bitirmeyi düşünüyorum. :)



Her Şey İçin Teşekkürler//Tommy Wallach^^

My Twin kitabı istetince ve Okuoku'da da ucuz olunca sepete ekledik. Kapak ve tasarım çok güzel ki Yabancı görseli iyi yapıp içeriğine pek önem vermeyen bir yayınevi olduğu için pek umudum yok  ama yine de dış görünüşten benden tam puan aldı. :) İlk My Twin okuyacak, bakalım değer mi kapağa ve verdiğimiz paraya. :D



Kitaplarımız böyle. Resimlerin az olması az kitap aldığımızı yansıtmasın. :D Şaka bir yana ben resimleri ekleyince az resim mi ne dedim de. :D  İki seri almışız mesela. :D  Gelelim Okuoku'ya. Her gelen siparişte hata görünce olur böyle şeyler deyip fazla uzatmıyordum ama Okuoku'da artık çizgiyi aştı yani. Tamam ucuz fiyatlar ama ucuz diye sayfaları katlanmış kitaplarımı göndermek zorundasın Okuoku?? Doğrusu değişim içinde göndermek istemedim, Instagram'da görüyorum gönderen müşterilere aynı şekilde iade ediyorlarmış. Eskiden böyle değildi, pek bir özensiz olmaya başladılar. Biraz müşteri memnuniyeti ne olur. Sonuçta az az buz para vermiyoruz. Haa bir sürü de kitap alışveriş siteleri var ama Okuoku indirimler ile kalbimizi çalıyor, yine de bu çalma işini böyle yapmasına hiç gerek yok değil mi ama. -_- Bir daha ki alışverişimiz de yine aynı şekilde hasarlı gelirse bu sefer her mecradan(Twitter, Instagram, Facebook vs.) kendilerine yazacağım. 
Bunu yanı sıra yine ayraçlar ve kahve vardı. Bu sefer Kahve Mahmood'du. İlk defa deneyeceğiz, bakalım nasıl. :)



Bir yazının daha sonun geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle. :)
Sevgiyle ve bol kitapla kalın.^^




Buralarda da varım^^





25 Eylül 2017 Pazartesi

İzlediğim Filmleri #2 // My Annoing Brother, Bir Alışverişkoliğin İtirafları, Love, Rosie(Kadere Bak)^^

Herkese merhaba^^
Yine bir film yorumu yazısı ile karşınızdayım. Bu sefer ki filmlerimiz de Kore filmi de var. :) Gelelim filmler.^^


Hyung(My Annoing Brother.)


Instagram'da denk gelip hemen izlediğim film. Jo Jung Suk olunca diziler ve filmler benim açımdan daha farklı oluyor. Adamın oyunculuğu MÜ-KEM-MEL!!
Bu sebeple kendisini en iyi oyuncu ilan ediyorum.Bunun yanı sıra bir de kadro da Park Sjin Hee var. Sevdiğim kadın oyunculardan ama bu filmde çok geri planda kalmış. Böyle geri planda kalacaktı neden kabul etti merak ettim. D.O zaten Exo'nun en yetenekli oyuncu adayı. Filmde bir de kör rolünü oynamış, vay be dedim. Geleceği var bu çocuğun. :D

Konusu;

Doo-Sik (Jo Jung Suk) dolandırıcılıktan hapse girer ve kardeşi Doo-Young (Do Kyung Soo) sayesinde cezaevinden tahliye olur.15 yıl sonra eve dönen Doo-Sik kardeşi ile birlikte yaşamaya başlar. Doo-Young judoda gelecek vaat eden bir sporcudur ve milli takım için yapılacak seçmelerden bir gün önce Doo-Young bir kaza geçirir ve hayatı altüst olur.
Yeppudaa. com'dan alıntıdır.

Fragman İçin Tık Tık!!

Oyuncular;
Jo Jung Suk
Park Shin Hee
D.O

Filmi sevdiğim söyelenemez. Her yazımda dile getiririm bu adamlar(Koreliler) dizi konusunda çok iyiler ama filmde çuvallıyorlar. Konu çok iyi ama başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktaramamışlar. Ne güldüm, ne ağladım. Vasat bir film olmuş. Verdiği mesaj güzeldi ama bu kadar yatırılan paraya, emeğe yazık. Dizi olarak çekselerdi daha iyi ve seyircisi bol olurdu bence.
Not: Afişler de komik bir filmi gibi dursa da ağır dramdır haberiniz olsun. :)
Dipnot: Tavsiye olarak da eğer oyuncuları sevmiyorsanız boşuna zaman kaybetmeyin derim. :)




Jo Jung Suk yine oyunculuğunu konuşturmuş. Ne güldüm ama(Evet nadir güldüğüm yerler oldu. :D)




Bu kısım da film biraz güzelleşti. Jo Jung Suk'un değişip kardeşine yardım etmesi güzeldi.(Spoi değildir.)





Gelelim ikinci filmimize.^^

Bir Alışverişkoliğin İtirafları^^


Kendisi Sophie Kinsella'nın Alışverişkolik serisinin ilk kitabı, adından da alığı gibi Bir Alışverişkoliğin İtirafları kitabının uyarlanan filmidir. (Ne yazdım ama. :P)

Konusu;
Bir Alışverişkoliğin İtirafları filminin konusu, Becky Bloomwood modayı takip etmekten kendini alıkoyamayan ve bu durumunun farkında olan bir alışveriş koliktir. Bu takıntısının masrafını karşılamak için iş bulmak zorunda kalan Becky mali danışmanlık konusunda köşe yazarlığı teklif edilir ve tabii ki ortaya komik sonuçlar çıkar.
Fullfilmizlesin.com Alıntıdır.

Fragman İçin Tık Tık!!

Oyuncular;
Hugh Dancy
Isla Fisher
Joan Cusack
John Goodman
Krysten Ritter

Birebir kitapla aynı olduğunu söylemek isterim. Tabii bir kaç detaylar dışında. Çok sevdim, oyuncular ve karakterlere uyumlu oluşları çok güzeldi. Seri film olarak devam etseydi çok sevinirdim ama yapacak bir şey yok. Kaç sene olmuş çekselerdi çoktan çekerlerdi. Oysa ki Sophie'nin her bir kitabı film olmayı hak ediyor. :)
Kitabını okuduysanız kesinlikle izleyin, kitabı okumadan da izleyebilirsiniz ama şunu bilin ki kitap daha komik ve daha güzel. :)



Burada Becky coştuda coştu. Ben utandım be. :D


Bu kadar elbise ve ayakkabı da cidden fazla. :D



Love, Rosie(Sevgilerle, Rosie.)^^


My Twin izleyip kesinlikle izlemelisin demesinin üstünden bir seneden fazla geçti. Tabii ben o sıralar fazla film izlemiyorum. En sonunda Youtube'da karşıma sık sık çıkınca ve Pegasus Yayınları da kitabını(Kadere Bak) basınca izlemek istedim. Gerçi ilk kitabı okuyup izlemek daha mantıklı geldi ama aklıma uyup iyi ki kitabını okumamışım. Eğer öyle bir şey yapsaydım kafayı sıyırırdım sinirden herhalde.
Filmde bile zor dayandım. -_-
Neyse efenim güzel filmdi, kesinlikle öneriyorum.

Konusu;
Rosie ve Alex  5 yaşından itibaren çok iyi arkadaştır. Birbirlerine daha öncesinde başka gözle hiç bakmamışlardır, ya da gerçekten öyle midir? 18 yaşında yapmış oldukları seçimler sonucunda birbirilerinden uzaklaşacaklardır. Seneler sonrasında aralarına mesafeler girmesinin ardından geçmişte yaşadıklarını ve anılarını unutmayı başaramamışlardır. 

Fragman İçin Tık Tık!!

Oyuncular;
Sam Claflin
Lily Collins
Suki Waterhouse
Tamsin Egerton
Art Parkinson


Her iki oyuncuyu da çok severim, Lily Collins Kemikler Şehri filminden sonra favorim oldu. Sam Claflin ise Senden Önce Ben'de daha bir favorim oldu.(Önceden izlemişliğim var ama hangi filmdi unuttum.)
Tekrar, tekrar izleyeceğim bir film kendisi. Tabii ki de öneriyorum sizlere de. :)




Her bir sahnesi olaydı ve akışı bozmadan seneler atlaması ise en beğendiğim yönü oldu bu filmin.


Burada yüreğim parçalandı. :(


Şu gamzeyi gören var mı? İşte o filmin en bi harikasıydı. <3


Sam Claflin'in tipine bakın. :D





Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;













Bir film yorumu daha bitti. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^