8 Mayıs 2020 Cuma

Jugglers//Kore Dizi Yorumu^^

Merhaba^^
Bir dizi yorumuyla daha karşınızdayım. Şu an yazıya başlıyorum ama ne zaman yayımlarım Allah bilir. :D Umarım bu yazıyı yayımladığım zaman iyi haberler alır, virüs belasından kurtulmaya başlamışızdır(Azalmaya başladı şükür). <3
Diziyi ilk çıktığı zamandan afişlerinden tanıdım ama izlemek hiç aklımdan geçmemişti, Deli Ajumma özellikle paylaşınca ve sevdiğini söyleyince merak ettim. Bir de dizinin çiftlerinden öyle tatlı bahsetmiş ki gel de izleme. :D Diziyi sevdim ama aşırı güzeldi, bayıldım diyemeyeceğim, yine de sevdim. Oyuncular, senaryo güzeldi. Dizi de bir şey eksikti, doğrusu heyecanla başladığım dizi heyecanla gitti ama dizi de bir şey eksikti, beni kendine çekmedi. Son bölümü sırf yeni diziye başlamak istediğim için bitirmek istedim. :D Yine de güzel, romantik şirket dizisiydi. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler aa dostlar. :D


Konusu;
Dizi, bir ofisteki tüm işleri yapmaya istekli olan bir kadın (Baek Jin-Hee) ile her şeyi kendi yapmak isteyen bir patronun (Choi Daniel) etrafında dönmektedir.



Baek Jin Hee//Jwa Yoon Yi^^
Özel bir şirkette asistan olan Yoon Yi patronun her işini, hatta pis işlerini(Metres vs.) bile yapar. Asistanlar arasından önemli kurallar vardır ve uygulamak için uğraşırlar ama ne kadar kendilerinden ödün verseler de işler istedikleri gibi gitmez. Patronunun ihanetine uğrayan Yoon Yi  başka departmana gönderilir, orada da patronun asistan istemeyince işler karışır.
Bunlara sürpriz kiracıda eklenince işler daha da karışır.
Baek Jin Hee çok tatlı oyunculardan, ilk İmparatoriçe Ki'de kötü Kraliçe rolünden izlemiştik, orada güzel ama çok fena diyordum. Burada yine oyunculuğu çok iyiydi. Neden daha önemli rollerde oynamamış merak ediyorum.


Daniel Choi//Nam Chi Woo^^
Şirketin önemli departmanında müdür olan Chi Woo kendi halinde çalışmaktadır, asistana gerek duymayan Chi Woo'ya zorla asistan tahsis ederler. Başkanla özel bağlantısı olan Chi Woo rakiplerine diş geçirmeyi iyi bilir.
Başta sert olsa da sonra yumuş yumuş bir karaktere dönüştü, böyle ters köşe yapan karakterleri seviyorum^^
Daniel Choi'nun sadece bir dizisini izlesem de kendisini severim, askerden sonraki ilk dizisiymiş. Eskinden daha mı tatlıydı ne, büyüdü herhalde bir farklılık vardı.:D Yine de izlemekten mutlu oldum, gizliden webtoon okuması da ayrıca eğlenceliydi. :D


Kang Hye Jung//Wang Jung Ae^^
Yoon Yi'nin arkadaşı olan Jung Ae'nin eşi borçlanarak ülkeden kaçar ve bütün yükü Jung Ae'ye yükler. Oğluyla bir başına kalan Jung Ae'nin yardımına Yoon Yi yetişir. Bu kısımda işler karışıyor, Jung Ae beceriksiz olduğu için girdiği bütün işlerden atılır, en sonunda Yoon Yi'nin yaptığı hileyle Hwangbo Yool'un asistanı olur. İlk başlarda yapamasa da patronunun genç olması işleri yoluna sokar.
Kadını hiç sevemedim gönül dostlarım. :D Yaa öyle ki son bölümlerde geldiği yerleri hep atladım, gerçekleri öğrendikten sonra patronuyla aralarında neler oldu onu bile merak edip bakmadım, öyle itici geldi bu karakter. Aslından oyuncuda sıkıntı yok, karakterde bir iticilik vardı, sevmedim ve izlemedim. Komik yerleri vardı, patronu istiyor diye gecenin o soğuğunda, sınırlı ürün alacak diye mağaza önünde beklemesi, patronuna destek çıkması çok güzeldi. Buna rağmen yine sevmedim. :D



Lee Won Geun//Hwangbo Yool^^
Şirket ortaklarından birinin oğlu olan Hwangbo Yool sırf sussun diye alakasız departmana patron diye konulur, çalışanlar iş yapmasınlar diye uğraşır ama onun aklı başka projelerdedir.
Çatlak olsa da annesini küçük yaşta kaybetmenin yasını yaşamaktadır, o yüzden kendisine abla, anne gibi davranan Jung Ae'ye bağlanır. Evet abla ve anne dedim, çünkü başka türlü düşünemem. Kadın büyük yani, sevmiyorum böyle şeyleri. Oğlanın yaşı yeterince büyük olsa da tip olarak küçük olduğu için yakışmıyorlar. Birde Jung Ae'nin boyu kadar oğlu var ve Hwangbo Yool tam oğlunun aklından.
O yüzden abla ve anne diyorum, en güzeli.
Sassy Go Go'da ilk izledim kendisini, aşırı minnoş tipi var. Seviyorum kendisini, şapşik hallerini. Daha çok dizide görmek dileğiyle^^



Jung Hye In//Park Kyung Rye^^
Cha Joo Young//Ma Bo Na^^

Yoon Yi ve Jung Ae'nin en yakın arkadaşlarıdır, ayrıca Bo Na Yoon Yi'nin şirketinde asistandır.
Kyung Rye'de şirketin kafesini işletir. Çok yakın arkadaşlar olsa da aralarından istemsiz sorunlar olur.
Kyung Rye'yi sevdim, bütün arkadaşları bir arada tutan kişiydi, ama Bo Na için aynı şeyi söylemeyeceğim. Yaptıkları için sebepler olsa da bu haksız olduğunu değiştirmez. O sırada Yoon Yi'nin yerinde olsam saçını başını yolmuştum dermişimmm :D Ne yapardım bilmiyorum ama o günden sonra daha da yüzüne bakmazdım, çok işler çevirdi, çok fenaydı. Babasıyla olan sorunları da değişikti, mesela neden babası o durumdayken ayrı evlerde kalıyorlardı? Evli değildi, anlam veremedim ne yalan. :/



In Gyo Jin//Jo Sang Moo^^
Şirketin yeni başkan adayıdır, önüne çıkan engelleri yok etmek için elinden geleni yapar. Kendisi dizinin kötüsü ama şapşik kötüsü. Yaptığı hareketler, arkadan iş çevirmeler komikti. Yanındaki de asistanı, yani Bo Na, neden sevmediğimi şimdi anlamışsınızdır.
Diğer kötü adam ise Yoon Yi'nin eski patronuydu, onun fotoğrafını falan boş verin, zaten fazlada gözükmedi. Sadece çok adi bir patrondu, sonunda olanları hak etti. -_-



Resimler^^


Beyimiz patron ama işe bisikletle gidiyor, çünkü çevreye duyarlı biri. :D Şaka şaka, arabayla birine! çarpınca korktu. :D Elinde tuttuğu da takım elbisesi, işi gücü yok gidiyor bir de üstünü değiştiriyor. :D Neden dedim, nedeeeeeen! :D


Asistan kiracısıyla tanışıyor. :D



Tatlı ve asi çocuk. :D


Burada çok üzüldüm yaa :/







Gözlüklere dikkat. :D



Ortalık bu fotoğrafla karıştı. :D



Boy farkına ne demeli :D Ama yakıştılar çift olarak.


Eğlenceli gözükebilir ama hüzünlü.


Klişe sahnelere merhabaaaa




Ayrıca şirkette de iyi ikiliydi. :D Bunların eline düşmeyeceksin. :D


Gizli kaçamak buluşmalar.
Nedeni asistan ve patron çıkamaz! :P -_-



Basın tanıtımından^^




Gifler^^


Bu sahne çok kötüydü yaa ama bir o kadar da ince düşünceli.



Bu kızın oyunculuğuna bayıldım yaa :D



Güzeldiiii




Buradan sonra yaptığı hareket bloguma uygun değildir. :D Ama uygun dille göndermeler yapılmasını tuttum. :D





Güzel sahnelerden biri daha^^
Düştük. :D


Yaa neden gülünce gözlerin kayboluyor? <3


Çift objeleri olmadan aslaaaaa :D



Çift eşofmanı da yeni moda. İtişmeli olsa da arkadaşlıklarını sevdim. ;)




Ve son^^
Yukarıda da dediğim dizi gerçekten güzeldi, diğer yan karakterleri sevmeme haricinde izlediğim sırada zevk aldım. Sadece bir şey eksikti, onu bir türlü bulamadım, belki de buldum kabullenemiyorum. :D Neyse ben böyle hissettim diye dizi kötü demeyin, bir çırpıda bitecek bir şey,  yapılan haksızlıkların teker teker ödendiği, hatta ödendiği sırada içimizin yağlarının eridiği güzel mi güzel dizilerden biri. 
Oyuncuların uyumu da çok güzeldi. Kadına bayıldım mesela, sizde bu tarz dizileri seviyorsanız öneririm. :)
Ost olarak çok sevdiğim bir şey olmadığından eklemedim. :)
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın^^







Buralarda da varım^^



1 Mayıs 2020 Cuma

İzlediğim Filmler 33//Yedinci Koğuştaki Mucize, Maide'nin Altın Günü, Oyuncak Hikayesi 2-3^^

Merhabalar^^
Bir önceki film yazısından sonra hemen buna başladım. Bu sefer izlediğim iki filmden de memnun olmadım açıkçası. Nedeni birazdan sizlerle. :D



Vizyona girdiği günden sonra büyük yankı yapan film Netflix'e düştü, o zaman ikiz gidelim dedi,  sinemada hiç dram izleyemem deyip vazgeçtik, izlesem de olurmuş ama. Kore film uyarlaması olan filmimiz gram beni etkilemedi. Ruhsuz insan değilim, orijinal filmde nasıl ağladığımı daha dün gibi hatırlıyorum. Aslında duyguyu işleme konusunda çok iyiyiz ama burada konusunu bilmeme rağmen duyguya güvenerek başladık. Cıks hiç etki olmadı, şu an diğer ülkelerde Netflix'de yayımlandı ve izleyeni çokmuş, şaşırdım ne yalan. Bence izleyip ağlamaktan bayılanlar bir de orijinali izlesin. ;)
Aras Bulut İynemli içinde çok övgü sözler söylendi ama, yine ben aşırı derece de bir oyunculuk göremedim. Mucize filminde ki Mert Turak daha iyiydi, o neden bu kadar konuşulmadı anlamış değilim.
Neyse, merak ediyorsanız izleyebilirsiniz ama orijinali de izleyin. ;)





TV+'da vardı diye biliyordum ama kaldırmışlar. :/





OL-MA-MIŞ!
Emeğe yazık ya, şu senaryoları yapımcılar nasıl kabul ediyor anlamış değilim. Abimle izledik, izlemez olsaydım. Sürekli belden aşağı espriler, bir de aynı şeyi tekrarlaması. Tamam konu vs. güzel, ona aldanmıştır yapımcılar ama senaryo rezaletti bence. Güldüğüm yerler oldu, yalan değil ama yine de kurtarmadı filmi. Ezgi Mola'yı severim, hatta ilk film duyurusu yapılınca merak etmiştim, ta ki fragmanı izleyene kadar. Aynı geçen aylarda virüs nedeniyle gişede yere çakılan Zengo gibi, merak ediyordum ta ki fragmana kadar. Belki güzeldir bilemiyorum ama vizyona tekrar girerse sinemaya gitmem.
Neyse. :D Neflix'de var, izlemek isterseniz bakabilirsiniz ama daha güzel, anlamlı filmler varken benim gibi zamanınızı boşa harcamayın. :)


Sağ başta ki teyzemiz Enis Arıkan'ın annesi, komikti. :D







Oyuncak Hikayesi serisini yeni bitirdik. Bence çok iyi animasyonlardan biri. Evcil Hayvanların Gizli Yaşamından sonra en iyisi benim için. :D Çocuklarınızla beraber izleyeceğiniz, sizin de keyif alacağınız yapımlardan.
Her filmin kendine has konusu vardı, seri arasında en sevdiğim diye ayrım yapamam, Oscar'ı hak ediyor yani hepsi ama. :D
Anlatacak başka bir şey kalmadı gibi, izleyin eğlenin. ;)





Hepsi birbirinden komik, açıp açıp izlerim ki. :D






İlk iki filmi izleyeli çok olmuştu, yeni film gelene kadar baya beklediler. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^








29 Nisan 2020 Çarşamba

Yaklaşma//Elif Yıkılmaz Kitap Yorumu^^

Selam^^
Nasılsınız?
Virüs hala devam etmekte, umarım sağlıcakla evinizde kalıyorsunuzdur, işe gitmek zorunda olanlara kolay gelsin, dikkatli olun...
Kitabım bundan haftalar önce başladığım, okumam gereken kitaplar olduğu için yarım bırakıp, ikiz okuyup bitirdikten sonra okuduğum kitap oldu. Baya olaylı okuma oldu anlayacağınız. :D
Insta'da sürekli önüme çıkınca ve konusunu beğenince neden olmasın dedim. O zaman aldığım bütün kitaplardan memnun kaldım. :D Bu kitabı da sevdim, konusu, karakterleri ve yazarın kalemi. Hepsi birbirinden güzeldi.


Bir gün uyandığınızda erkeklere karşı fobiniz olduğunu fark etseniz ne hissederdiniz?
Tuba bu sorunun cevabını çok iyi biliyor çünkü tam olarak bunu yaşıyor.Başına gelen korkunç olaylardan sonra erkeklerden korkmaya başladı, artık evinden dışarı bile çıkamıyor. Yine de her şeye rağmen kendini toparlayıp fobisini yenmek zorunda. Bunu yapabilmek için ona bir erkeğin yardım etmesi gerek. Önünde tek bir şansı var: Hiç tanımadığı, hayatını bildiği gibi şekillendirmek için uğraşmış, başına buyruk bir adam; Ege Tekin.  Peki işler Tuba'nın düşündüğü gibi yolunda gidecek mi? Yoksa geçmişte kalan sırlar bir bir açığa çıkarken korkularına yenileri mi eklenecek? Başlarına gelen bütün, kötülüklere rağmen birbirlerinden güç alarak beraber yürüyen Tuba'yla Ege'nin heyecanlı ve sürükleyici hikâyesi... 

Tuba ve Ege, birbirine zıt iki karakteri bir eve koyduğunuz zaman oturup neler olacağını izleyin, ya da okuyun. İlk olarak Tuba'nın neden böyle yaptığını merak ediyorsunuz. Öğrendiğim zaman hak verdim kendisine ve üzüldüm. Ayrıca yazar oraları aşırı gerçekçi yazmış, normalde az biraz daha yumuşak yazılır ama buradaki kötü karakterler aşırı kötüydü. Onun dışından Tuba'nın hal ve tavırlarını sevdim, tabii klasik trip atmalar, nazlar falan oldu ama onları da görmeyi vereceğiz artık. :D
Ege, belki de kitaptaki en sevdiğim karakterdi. Aşırı çatlak ama bir o kadar tatlı biriydi. Bir de Tuba'nın gözüyle okuyun, sevmemek elde değil. :D
Okurken kesin geçmişte yaşananlardan dolayı çiftimize bir şeyler olacak, gerçekler ortaya çıkıp ayrılacaklar dedim ama olmadı. Bu, sevdiğim bir diğer yöndü.
İlk karşılaşma, Tuba'nın hakkıyla verdiği tepkiler, Ege'nin yine de geri gelmesi sevilesi kısımlardı. Sonra Murat, Naz, Ege'nin ablası ve diğerleri. Onları da çok sevdim ve Murat&Naz ikilisinin kitabını bekliyorum. Biterken muamma kaldı, tabii Ege'nin ablası içinde, onun olayı da değişikti. Altından bir şeyler çıkacak ama bakalım, yazar devam ederse anlarız. Şu sıralar devam ediyor mu, bu karakterlerinde kitapları çıkacak mı hiç bilinmiyor.(Yorumu düzenliyorum, yıl 2022 tekrardan okudum ve hala bir tane kitap dahi gelmedi :'( )


Tuba'nın yaşadığı paniği gerçek hayatta yaşayan çok kişi vardır, okurken ne kadar zor olduğunu hissediyor insan. Cidden zor, yazar bu konuda da alkışımı aldı. Mesela anından iyileştirip kızı normal hayatına döndürebilirdi ama son sayfaya kadar sıkıntılarını okuyoruz. Bir anda kızın düzelmesi kitaptan soğumama neden olabilirdi, panik atak olmasa bile aksiyetesi olan çok insan var, hatta bilmeden panik atak bile geçiriyordur insanlar, bir de şu zamanda daha kötü. Kim bilir kaç kişi aslında aksiyete ya da panik atak hastasıdır da bu zamanda farkına varacaklar. Umarım aklıselim atlatırız bu zamanları. Yazar başta bu kitapta olanların kurgudan ibaret olduğunu, gerçekle alakası olmadığı, doktor kontrolünde tedavi olunmasını söylemiş, bunu sevdim. En azından insanlar inanıp bak böyle iyi olabilirim deyip bu yöntemi kullanmayacak. Ama böylesi de olsa hoş olurdu hani. :P


Yazarın kalemini sevdim, takip ediyorum ve çıkacak kitaplarını okurum gibi. Son zamanlarda yeni tanıştığım Türk yazarların -istisnalar hariç- beğenmediğim olmadı, bu sevindirici haber bence. Güzel kitaplar okuyoruz ohh mis. :D Bu arada yorumuma devam ediyorum ama şu yorumda içime sinmeyen bir şeyler var, tekrardan silip yazmam ama eklemeler yaparım gibi. Sanki bir şeyleri eksik yazıyorum, bilemiyorum. :D 
Eğer bu cümleden sonra yorumu ciddiye almazsanız eğer sadece şunu söylüyorum, bu tarz okumaları seviyorsanız tavsiye ederim. Güzel, kafa dağıtmalık, kolay okunan kitaplardan. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Başkalarının içinde olduğu durumlar hakkında ne de kolay yargıya varılıyor, tahminlerde bulunuluyordu. Bahsettikleri küçük şeylermişçesine nasıl da önemsemiyorlardı.


*****


Kelimerin kadim sırrı buydu işte; söyleyenin elinde bir ilaç da oluyordu, bir silah da...


*****


"Baharat kattım. Baharat yemeğin süsüdür."
"O zaman düğünde gelinin kardeşi gibi olmuş bu. Fazla süsten aslını göremiyoruz."
 :D





Böylece bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^
Aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^







24 Nisan 2020 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı//Hazel Gaynor Kitap Yorumu^^

Selam^^
Instagram'da iki kitap arasında oylama yapmıştım, sonuca göre bu kitabı okudum. Uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum, tam o ruh halinden hissettiğim an okumaya başladım. Özlemişim aslında ama bu kitap beni fazla tatmin etmedi. Geçmiş, günümüz konularını seviyorum, hele bir de olaya mektup vs. girsin tamam, işte benim kitabım. 
Bunda da konu güzeldi, yazarın kalemi eh işteydi. Biraz öncede dediğim gibi tatmin etmedi beni. 


En büyük hikâyeleri zaman anlatır, kaybolan hayallerinizi ise kalbiniz…
İrlanda 1912… Küçük bir köyün on dört sakini, Amerika’da daha iyi bir hayat kurma umuduyla rüyalar gemisi Titanic ile denize açılır. Ancak bu yolculuk, on yedi yaşındaki Maggie Murphy için acıdan ibarettir. Geleceği, bilinmeyenlerin ülkesine bağlıyken kalbi İrlanda’da, ardında bıraktığı sevdiğindedir. Batmaz denilen gemi okyanusun serin sularına gömüldüğünde, Maggie çok az sayıda kurtulan yolculardan sadece biridir.
Amerika’da bir hastanede tek başına gözlerini açtığında hatırladığı şey, gemi batarken ortalığı kaplayan o korkunç gıcırtı sesi ve buz gibi suda donarak hayatını kaybeden masum insanların çığlıklarıdır… Hayatta artık tek başına yaşam mücadelesi verecek olan Maggie, bir daha o korkunç olaydan bahsetmemeye kararlıdır.
Chicago 1982… Babasının acı kaybıyla yasa boğulan Grace Butler, artık hayatına yön vermek zorunda olduğunun farkındadır.  Çok sevdiği büyük büyükannesi Maggie, tüm hayatı boyunca kalbinde taşıdığı Titanic hakkındaki içini sızlatan acıyı onunla paylaştığında, Grace artık nasıl bir yol izlemesi gerektiğini biliyordur. Belki de artık hayaletlerden kaçmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekiyordur…


Konumuz böyle, Titanic üzerinden yazılan ilk defa böyle bir kitap okudum. Büyük beklentim vardı kitabı aldığım zaman ama Nilay ablam ben yarım bıraktım deyince bir kaldım, ruh halinden dolayıdır diyerek yine de başladım. Doğrusu ilk sayfa da sizi etkilemiyorsa kitap heyecanlı, merak edilesi yerleri olsa bile etkilemiyor artık okuru. Bu da öyleydi.
Kitap hakkından genel yorumu birazdan yazayım ama ondan önce karaktere değinmek istiyorum.
Maggie, annesi öldükten sonra İrlanda'da kimsesiz kalır, Amerika'dan gelen teyzesi tarafından götürülmek istenen Maggie en çok konuşulan Titanic'le Amerika'ya gidecektir. Gitmek için heyecanlansa da geri de sevdiği adamı bırakmak zorunda kalır.
Maggie karakteri durgundu ve ne yazık ki pek merak edilesi değildi. Kendisinden güzel bir atak bekledim ama o da olmadı. Diğer kitaplara göre sönük bir karakterdi ne yalan.
Grace karakterini daha çok sevdim dersem yalan olmaz. Yaşadığı sıkıntılar, sonradan verdiği kararlar okumaya değerdi.
Ve Ryan, belki de kitapta en sevdiğim karakter oldu. Çok düşünceli, onun olduğu yerleri okurken daha bir sevdim kitabı. Belki güzel kalbi ya da anından düşündüğünü yapma eğiliminde bir karakter olduğundan mıdır bilemiyorum ama kitapta en sevdiğim kendisiydi.


Aşk konusundan sınıfda kaldı yazar, mesela Maggie'nin sevdiği adamla arasındaki aşkı daha çok anlatabilirdi, öyle ki Maggie gemide kendine birini mi bulacak acaba dedim. Bu ikilemi yaşamak istemezdim, sonuçta geride bıraktığı adamın neden onunla gitmediği ortada. Gerçi gitmemesi daha iyi oldu, biliyorsunuz ki Titanic'de nadir erkek kurtuldu.
Titanic olduğunu öğrendiğim zaman beni şaşırtan bir kitap olacak diye hayal ettim ama sıradışı hiçbir şey olmadı. Maggie'nin kurtulması bile olağan bir şey olarak yazılmıştı.
Yazar bu konuda biraz eksik gibi. Bu konuyu başkası yazsaydı daha iyi olur muydu diye sorulsa, ne yazık ki evet derdim. Şu yorumu yazarken bile ben şöyle yazardım, şu şekilde olurdu falan diyebiliyorsam gelişmiş yazarlar neler çıkarır neler.
Yine de okuduğumuz kitap gerçek olaydan esinlenme olduğu için yazar fazla ekleme yapmamış da olabilir. Bunu, başka kitaplarını okuyup anlayabilirim. Bizde bir kitabı daha basılmış, dener miyim bilmiyorum ama eğer elime geçerse şans veririm.


Genelde anlamda güzel ama etkilemeyen bir kitaptı, sadece sonu beni şaşırttı. Yazar başta az da olsa ipucu vermeseydi anlamaz, daha çok şaşırırdım. O yüzden bu kısmı sevdim.
Bu tarz kitapları okuyanlar, yorumum böyle, daha ilginç geçmiş-günümüz kitapları okuyabilirsiniz, ama ben Titanic seviyorum, şans vermek istiyorum derseniz de bir şey diyemem. Sadece beklentiyi fazla yukarılar da tutmayın derim. ;)
Not: Kitapta olan telgrafların hepsi gerçekmiş, bu hoşuma gitti. ;)





Kitaba Puanım 5/3,5^^





Alıntılar^^


'En büyük hikayeleri zaman anlatır.'



******



"...Bana göre Titanic, gerçek insalar, gerçek yaşamlar ve geleceğe dair gerçek umutlar demek. Ve bu, okyanusun derinliklerinde yok olmasını izlediğim şey."



******


"Yaşam kırılgan bir şeydir Grace, bir kiraz çiçeğinin yaprağından farklı değildir. Bir an büyüyüp çiçek açarken, bir an sonra aniden çıkan bir rüzgarla yere düşebilir. Hayatımızı garanti olarak görmemeli ve kendimizi mutlu etmek için elimizden geleni yapmalıyız."








Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^
Evde Kalın...



Buralarda da varım^^














21 Nisan 2020 Salı

Kitap Alışverişlerim ve Yeni Bir Şeyler^^

Herkese merhaba^^
Nasılsınız? Şu zamanda insanlar evde ne yazsak diye kafa patlatıyor, ben bu kafa patlatmayı aylardır yaptım ve sonunda meyvelerini alıyorum ya da alacağım inşAllah. :D
Video ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, video olarak aile için bir sürü videom var. Günü hatırlamak adına, sadece bana ait. :) Buralarda paylaşmayı tabii ki de düşünmüyorum, korkmayın. :D Şimdi diyeceksiniz başlıkla bu yazı ne alaka, şöyle ki artık Vlog yayımlamaya karar verdim canlar.



Kitaplar üzerine videolar olacak, ekstra video olur mu, o zamanla anlaşılır gibi.
Şu an elimde videolar mevcut, hatta ilk videom kitaplık turuydu ama alışveriş daha iyi olur deyip bununla devam ettim. Düzenlemesi çok sıkıntılı arkadaşlar, ücretsiz uygulama bulmak, ingilizce olanları çözmek zor, günlerimi verdim desem yeridir ama şu an için içime sinen bir video oldu. Uzun tutmamaya çalışacağım, sıkıcı oluyor ne yalan. En fazla 5-6 dakika olur. Bir kaç proje var aklımda, onlar biraz uzun olursa olur, gerisi kısa. :)



Lafı fazla uzatmadan videomu paylaşayım^^



Umarım beğenirsiniz^^ İlk videom olduğu bilin istiyorum, zamanla daha iyi olacağına tecrümelerimle öğreneceğim inşAllah. :)
Ne gibi videolar çekmemi isterseniz?
Önerilerinizi bekliyorum. :)


Abone olun, videomu beğenin demeyeceğim, sevmiyorum. Zaten beğenen, abone olmak isteyen olur değil mi? ;)
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^





15 Nisan 2020 Çarşamba

İzlediğim Filmler 32//Mutluluk Zamanı, Kelimeler Yetmez, Hedefim Sensin^^

Merhabalar^^
Daha evde kal olayları başlamadan önce izlediğim filmlerin yorumlarını şimdi yazıyorum. :D Eskiye göre film izlemem azaldı, şimdi daha çok abimle, ikizle ya da ailecek izliyoruz o da eski filmleri. ;) Eski filmler daha güzel ama, yine de yenilerinde hakkını yemeyelim. ;)
Bu sefer iki yerli, bir tane yabancı filmimiz var yorumumuzda. 





Çiftin uyumu güzel demiş film çekmişler ama OLMAMIŞ! Olmadığı hakkında çok yorum okudum ama bir kaç beğenilen yorum görünce hadi bi deneyeyim dedim, demez olaydım. Valla verilen emeğe yazık, günah. Seveni de anlamış değilim. :/  Aslından konu güzeldi, klasik romantik-komedi tarzı ama oyuncular burada en kötü performanslarını sergilemişler. Kiralık Aşk dizisini izlemiş biri olarak burada ki performansları yerlerdeydi. Cengiz Bozkurt iyiydi sadece, onu da zaten biliyoruz.
Ben oyuncuları seviyorum, izlemek isterim derseniz size kalmış. Ben sevmedim, tavsiye de etmem. 









Netflix'e yeni gelen filmlerden biriydi. Konusu, bir gün yaşadığı olaydan sonra her konuştuğu, yazıştığı anda, bahçesinde bir anda ortaya çıkan ağaçtan yapraklar düşmeye başlar. Son yaprak düştüğü zaman ise ölecektir.
Güzel filmdi, izlerken hem eğleniyor hem düşünüyorsunuz. Bu tarz filmleri seviyorum, Eddie Murphy zaten harikaydı. Tavsiye ederim. ;)









Abim açıp izlemişti, merak edip biz de izledik. Güzeldi, Ata Demirel'in Evyah Eyvah filminden sonra karakteri sakin geldi, yine de güzeldi. Bel altından vurmayan, güzel, eğlenceli film arıyorsanız tavsiye ederim. ;)







Bu zamanda, boş vakitlerde film ve dizilere sardık. Güzel filmler izlemekte hakkımız hani. Umarım az da olsa yardımcı oluyorumdur. İzlerseniz şimdiden keyifli seyirler^^
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^