16 Mart 2022 Çarşamba

Portakal Kokulu Kız//Şennur Kasa Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Instgram aleminde sürekli gördüğüm ve okumam gerek dediğim kitaptı Portakal Kokulu Kız. Çoook merak ediyordum. Bir kaç yorumda karakterlerin nasıl olduğunu öğrenip daha çok merak etmeye başladım. Aldım, hatta ikinci el değil sıfır aldım ama, aması var işte. Nedenini birazdan yazacağım. Şimdilik diyeceğim o ki almadan önce iyi düşünün, az para vermedim ve ikizin çok gönlü yoktu. :D O yüzden sevemedim. :D


“Hak’u msk’va mot ore?”
Murat genç kıza doğru bir adım daha yaklaşmış, kelimeler dudaklarından mırıldanırcasına dökülmüştü.
Defne yavaşça yutkundu. Bu büyülü kelimelerle tüm dengesi bozuluyor, beyninin odalarında tuzlu deniz kokusu dalgalanıyordu. Ruhu ise denize nazır bir manzaranın keyfini sürüyordu.
“Bu... Bu ne demek ki…”
Aklı bu cümleden bir şey çıkaramasa da, içinden bir ses aslında her bir harfini anladığını söylüyordu. Göğüs kafesinin içinde can çekişen genç kız kalbi birazdan bir Anka Kuşu olup uçacak, ardında onu yeni bir hayatın beklediği alevlere doğru kanat çırpacaktı.
Murat çocukluğunun mutlu kış günlerini hatırlatan o keskin portakal kokusunu ciğerlerine doldurdu.
“Neden bu kadar güzelsin?”

 Konu yazmıyor, ben de şimdi karakterler üzerinden anlatmaya çalışacağım. Diğer türlü iki kere anlatıyor olacağım.
Defne ailesinden uzakta, İstanbul'da okuyan bir genç kızdır. Babasını kaybettikten sonra annesinin yaptıklarından sonra evinden uzağa giden Defne'yi annesi eve çağırınca geri döner. Hasta kardeşini ve en sevdiği arkadaşını görmenin mutluluğu yaşarken annesinin verdiği haberler ikilemde kalır. Şirketleri batıyordur ve paraya ihtiyaçları vardır. Annesi portakal bahçelerini satmayı düşünmektedir ve kızından, sattığı kişiyle ilgilenmesini ister.
Defne değişik bir karakterdi, yani öyle böyle değil. Hatta kitabı sevmediysem bu yüzdendir. İlk olarak üniversite öğrencisi, akıllıda ama gözünün önünde olan şeylere rağmen düşündükleri çok değişikti. Buna sonradan değineceğim. 
Karakter olarak sevemedim kısacası.


Gelelim Murat'a. Kendisi inançlarına bağlı, işinde gücünde olan bir adamdır. İş için gittiği Mersin'de ise evlenerek geri döneceğini hiç düşünmemişti. İş yapacağı şirketin kızına bir zaman tahammül edemez ama bir gece yanlış anlaşılma nedeniyle Defne ile evlenmek zorunda kalan Murat Defne'yi de alıp İstanbul'a gider. Bir senelik anlaşma yaparlar ama birbirlerini tanıdıkça aslında birbirlerini yanlış anladıklarını zamanla öğrenirler.
Murat sevdiğim karakterdi, bir yerde aşırı sert çıkan bir karakter diyorlardı ama Defne'nin bilip bilmeden düşündüklerinin yanında Murat'ın tepkileri ikisini de aynı kefeye koydu bence.

Şimdi karakterlerden sonra kitabın genel yorumunu yapacağım. İlk olarak yarıya kadar normal şekilde okudum, devamını merak ediyordum sinir olsam da ama kitaba bi soğudum. Birincisi beklentim yüksekti, iki karakterleri de sevmemem kitaba karşı soğumama sebep oldu. Hatta öyle ki yarım bıraktım iki tane başka kitap okudum. Geri dönmek zor oldu. :D
Zaten sonrada ya bırakacaktım ya da atlaya atlaya okuyacaktım. Baktım ki o kadar okumuşum bari ayıp olmasın hepsini okumasam da göz gezdirerek bitireyim dedim. İyi ki öyle yapmışım, güzeldi ama sarmazdı daha. :/


Yukarıda sevmediğim yerlere değinecek olursam, ilk olarak Defne Murat'ın kendisine yanaşmamasını başka türlü yorumluyor. Hadi baştan anlarız ama adam namaz kılıyor ya, inançlarına bağlı ve bunu sürekli dile getiriyor, yani o aklın kavrayamıyor mu? Bir de Müslümanım ama gereğince yapmıyorum diyor Defne, offf çıldırdım yaaa. Tamam yapmıyorsun ama az araştır, bu adam neden benimle ilgilenmiyor de sor ya da. Gerçekten çok sinir oldum ve sürekli bunu düşünmesi beni çıldırttı. Camiye götürüyor, namaz kılışını izliyorsun sonra da adam acaba gay mi diyorsun, yaaa sabııııır. Yazarken bile sinir oldum. Sevmiyorum bu olayları, bununla ilgili benim aksime yorum yaparsanız da silerim kimse kusura bakmasın. Yazarın imam hatipli olması ve sürekli bunu dile getirmesi kitapta cidden soğuttu. Yani ilk seferde düşünmesine bir şey diyemem ama saçma şekilde sürekli böyle söyleyip adama aşık olması da saçmalık yani, öyle olduğunu düşündüğün an adama ilgin olmaz be. 

Aklıma gelenler bunlar, kitap devam ediyormuş. Yazar yayıneviyle anlaşamadı herhalde devamını wattpad'de yayımlıyor. Ne olacak diye bakarım, sonu pek iyi bittiği söylenemez. :D
Kısacası beklediğimi bulamadım, yazarın kalemi akıcıydı ama konu üzerinde daha ço k çalışmalı ve tekrarlama yapmaktan kaçınmalı. Daha güzel kitaplar yazacağına inanıyorum yine de. ;)



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntılar^^


"Aslında büyük sıkıntılar güzel günlerin doğum sancısıdır. Ve güneş gecenin en karanlık anında doğmaya başlar. Belki de gördüğün siyahlık ondandır."


*****

O anlatırken gökyüzü de kızıl kadife örtüsünü giymeye başlamıştı yavaş yavaş. Gün kızıla, Defne'nin yüreği Murat'a çalıyordu o dakikalarda.




Başka yeni yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^




12 Mart 2022 Cumartesi

Sonsuz Gökyüzünün Altında//Veronica Rossi Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Şu an bununla beraber yayımlanacak dört kitap yorumum var, buna gelene kadar diğerlerini yayımlarım inşallah ama şu an hepsi beklemede.
Ayçöreğinin hezimetinden sonra uzun zamandır distopya okumuyorum deyip buna başladım, sonra tekrardan romantik bir kitap istedi canım ama bunu da okumaya devam ettim. Kitabı okurken baya beklentiyi yüksek tuttum, sonra Kitap Turkusu'ndan B.ablam ben sevemedim deyince okurken bi düştü motivasyonum yine de devam ettim ve bitirdim. 


Ölmenin milyonlarca, yaşamaninsa tek bir yolu var Tehlike dolu bir dünyada siradişi bir ittifak Dünyalarin ayirdiği ancak kaderin birleştirdiği bir aşk
Aria bütün yaşamını Hayal'in korunaklı kubbesi altında geçirmiştir. Genç kadının bütün dünyası bu izole şehrin duvarlarıyla sınırlıdır. Ona Dışarı'da soluduğu havanın bile ölümcül olduğu öğretildiğinden Hayal'in kapılarının ardında neler uzandığını tahmin dahi etmemiştir. Annesi kaybolunca onu bulmak için Dışarı'daki çorak araziye çıkmak zorunda kalır ancak hayatta kalmanın çok zor olacağının bilincindedir.
Dışarı'dayken Perry adında bir Yabancı'yla tanışır. Bu yabani adam da birini aramaktadır ve Aria'nın hayatta kalabilmek için tek şansıdır. İki genç, aradıkları sorulara cevap bulabilmek için birbirlerine umut ışığı olacak ve sıradışı birliktelikleri Sonsuz Gökyüzünün Altında yaşayan insanların kaderini belirleyecek bir bağa dönüşecektir…


Aria Hayal dünyasında rahatlıkla yaşarken çalışan annesinden bir süre haber alamaz, konuyla ilgili bilgi alabileceği birinden yardım alacakken hayatı mahvolur. Bir anda kendini dışarda, vahşilerin arasından bulur.
Aria'nın yerinde olmak istemezdim. Düşünsenize dışarısı sizi yavaş yavaş öldürür diyorlar ve bir anda kendinizi savunmasız dışarıda buluyorsunuz. Aria gerçekten güçlü bir karakterdi, hem annesini, hem de Akıllıgöz'e kaydettikleri şeyleri delil olarak kullanması için onları bulmak zorunda kalır. Lakin bunları yapmak içinde yardıma ihtiyacı vardır.
Bu arada Akıllıgöz'de şöyle, akıllı telefonlar gibi bir tıkla istediğimiz yere gidebiliyoruz ya da izleyebiliyoruz. Yazar burada ileri gitmiş ve gözü taktığı zaman istediğin yerde, istediğin şekilde olabileceğini göstermiş. Size bir şey diyeyim mi, bunu yaparlar. :D Mesela operaya gidecekler akıllıgöze talimat veriyor ve hop oradasın, hem de sanal bir beden olarak. :O
Bence çok iyi :D


Perry(Ben okurken hep peri dedim asdfghjkl)
Hayal'in dışında, sürekli hareket eden Eter'le yaşamaya çalışan Perry abisiyle beraber halkını, kabilesini kurtarmak ister. Eter şiddetlendiği zaman her yeri yakıp geçtiği için zamanları azdır ve yemek bulmada da zorluk çekerler.
Perry uzaklarda yaşam söylentileri duymaktadır ve onun peşinden gitmek ister ama abisi izin vermez. Bunun yanında da kabilesinin başına geçmek için her şeyi göze almaktadır.
Aria'nın vahşi dediği insanlardan biri olan Perry kendisi yüzünden meydana gelen olayları düzeltmek için Aria'ya ihtiyaç duyar. Ondan sonra takım olarak ilerleyen Aria ve Perry'nin başına bir sürü şey gelecektir.
Perry'yi de Aria gibi sevdim, ırk olarak bazı özel güçlerinin olması ise kitaba güzel bir hava katmış.


Bunların dışında Roar vardı, ben de huy olmuş boş rol hariç herkesten şüpheleniyorum. Roar'da onlardan biriydi ve aşırı sevdim. Liv var birde, hiç görmediğimiz ama adının sıkça geçtiği karakter. İkinci kitapta okumak dileğiyle. ;)
Roar aşırı tatlıydı, Aria gibi Perry'den çok sevmiş olabilirim. Zaten çatlak karakterler her zaman ilgimi çeker. :D
Cinder, onun ne olduğunu ya ikinci kitapta ya da sonra kitapta öğreneceğiz.
Ama diğer karakterlere göre en merak ettiğim karakterde o, hatta kitapta ki karakterler de Cinder'ı çok merak ediyorlar.
Marroh vardı bir de, yani kitapta yok yok. :D Böyle kitabın seyrini değiştiren karakterleri seviyorum, Marrıh'da onlardan biriydi. Yaşadığı yer çok ilginçti ve iyiydi ama Eter'in ne yapacağını kimse bilemez. Devam kitaplarında onlara ne olacak okuyup göreceğiz. :)

Genel bir yorum yapacak olursam yazarın kalemi akıcıydı, başta yazdığı Hayal ve diğer bilmediğimiz şeyleri anlamam zaman aldı. Daha açıklayıcı şekilde giriş yapsaydı ilk başlarda bocalamazdım. Düşünün zaman sonra anlayabildim Hayal nasıl bir yer falan. Tabii yine anlamadığım bir kaç yer oldu, belki çeviride sıkıntı vardı ya da benim beynim yandı. :D Kitabı oturup okuduğunuz zaman bir oturuşta 50 sayfa okuyorsunuz. Dün gece(kitabı bitirdiğim gece) 180 sayfa okudum ve hiç sıkılmadım, bunu da belirtmek isterim. Normalde sıkılır, yeter bitsin derim ama okumaya devam ederken sayfayı bi çevirdim bomboş, meğer son sayfayı okuyormuşum. :D
Kitabı cidden sevdim, çok ahım şahım bir şey olmadı benim için ama karakterlerin ilginç olması, olayların bazısının sonuca bağlanması, çiftin yavaş yavaş yakınlaşması falan hepsi kitabı güzel yapan taraflardı. Kitapta geçen uzun yolculuk biraz sıktı beni, yani olaysız değildi ama yine mi yürüyecekler, gelmediler mi daha dedim. İkinci kitapta da baya yürüyecekler gibi ama neler olacak, ne bulacaklar bilemiyorum ve aradıkları şeyi ikinci kitapta bulurlarsa çok sevineceğim. :)

Bu tarz distopya serileri seviyorsanız şu an Kitap Yurdu'nda ilk iki kitap 20₺. Okuması akıcı, merak edilesi kitaplardan biriydi. Eğer okursanız ya da okuduysanız yorumunuzu esirgemeyin, sizin düşüncelerinizi de merak ettim. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"Asla, Köstebek. Eter asla kaybolmaz."
Kız yukarı baktı. "Aslalarla dolu bir göğün altında aslalarla dolu bir dünya."


*****


"Nefret etmiyor musun yani?" diye sordu bir süre sonra Aria'ya.
"Kısmen...Vahşi olmaktan?"
"Beni hayatta tutan şeyden nasıl nefret edebilirim?"





Bir yorum daha biter, yorumları yazıp en sona alıntılar kalıyor, onları da ekleyip bitiriyorum. En azından unutmuyorum yorumumu, bu da bir şey. :D
Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^

Buralarda da varım^^


7 Mart 2022 Pazartesi

Splash Splash Love-Mini Kore Dizisi//Blogları Canlandırma Projesi^^

Selamlar^^
Bundan 6-7 yıl önce dizi ilk çıktığı zaman heyecanla izlemeye başlayıp birinci bölüme BAYILMIŞTIM, sonra ikinci bölüm elimin altında olmasına rağmen aylarca izlemedim. Bilmiyorum ya güzelliğini zirvede bırakarak devam etmek istemedim ya da bitmesin istedim. Sonra unuttum gitti, arada görüyordum ama yine bitirmek içimden gelmiyordu. Sonunda BCP için mini bir bir şeyler ararken aklıma geldi, bitirmeye vesile olsun istedim.
Veeee sonunda bitirdim arkadaşlaaaaar :D
İlk bölümü kahkaha atarak bitirirken ikinci bölüm birincinin aksine hüzünlü geçti, belki de o yüzden devam etmedim. Bir sürü sebep sunabilirim aslında :D
BCP'ne izlememe vesile olduğu için teşekkür ediyorum asdfghjkl
Bu arada Şubat ayında yine şaşırtmıyor diziden ilerliyorum. :D 


Konusu;
Üniversite sınavına girmekten son anda vazgeçen Jang Dan Bi içten bir dilek diler ve dileği anında gerçekleşir. 
Bir anda kendini yağmur yağma ayininin ortasında bulan Dan Bi dizi setinde olduğunu sanır ama gerçek kılıçlarla karşı karşı kalınca aslında öyle olmadığını, gerçek Joseon dönemine geldiğini öğrenir.
Ve olaylar böylece başlar. :)


Kim Seul Gi//Jang Dan Bi^^
Lise öğrencisi olan Dan Bi hayatın yoruculuğundan, annesinin baskılarından ve sınav stresinden dolayı bunalmıştır.
Sınav günü dileğinin gerçekleşmesiyle bambaşka bir yerde olduğunu anlayınca uyum sağlamaya ve krala bildiklerini anlatmaya başlar.
Kim Seul Gi çok iyi bir oyuncu, herkes illa ki en az bir dizini izlemiştir çünkü hep yan rollerde oynuyor ve mini dizilerde. Oysa ki başrolü hak eden oyunculardan. En son Find Me In Your Memory'de izledim, orada da çok iyiydi. Artık uzun soluklu bir başrol gelsin yaa. :/



Yoon Doo Joon//Lee Do^^
Joseon döneminin kralı olan Lee Do(Kore tarihini bilmiyorum) gelecekten gelen birinden aldığı bilgilerle halkını geliştirmek, bilgilendirmek ister. Dan Bi ile iyi anlaşan Lee Do zamanla ona farklı duygular beslemeye başlar.
Doo Joon hem idol hem oyuncu. Beast, şimdi ki adıyla Highlight grubunun lideri. Çok sevdiğim grup ve idoldür. Son zamanlarda neler yapıyor hiçbir fikrim yok, dizide çekmiyor. En iyisi ben bi stalklıyım :D
Aşırı tatlıydı, diğer eski ve yeni dizilerini izleme isteği uyandırdı. Umarım yeni dizi projeleri vardır. ;)



Ahn Hyo Seop^^
Artık kendisi çoook ünlü bir oyuncu, bu zamanlarda yan rollerde tabii. Çok görmesekte dizideki karakteri çok iyiydi. Sadece şu peruğu aşırı kötüydü. -_-
Şu an kendisi bir romantik komedi dizisinde oynuyor. Güncel, bölümler gelirse izlemek isterim. :) Aşırı tatlış, Yorum saati sürekli gülmediğinden bahsetse de bence burada çok fazla gülüyor. :D
Bu arada Kim Seul Gi ve kendisi sonradan Queen Of The Ring dizisinde partnerdi. O dizide çok tatlıydı yaa, bir daha izlemek istiyorummmm :)



Jin Ki Joo//Kraliçe So Heon^^
Adı üstünden kraliçe, başta kötü gözükse de sonradan çok tatlı çıktı.
Hem gelecekte hem de geçmişte vardı. Gelecekte ki hali ve yaşayacaklarını gerçekten izlemek isterdim. :(
Kendisini Moon Lovers, The Secret Life Of My Secretary dizilerden tanıyorum, The Secret'da daha çok sevdim mesela. Şu an Park Hae Jin ile dizisi var.



Resimler^^


asdfghjklş


Çantası resmen market gibiydi. :D 





Kameraya böyle de poz vermezsiniz yaaa asdfghjk




Gifler^^


Oraya nasıl yağmur yağıyor diyor ya :D


Şakacı :P


Yorum Saati, gör gör asdfghjk




Joseon döneminde lise hadım olarak anılıyor, Jan Bi'nin de işine geliyor haliyle. :D





Ders çalışma sahneleri efsaneydi :D




SPOİLER GİFİ BAŞLANGICI









BİTİŞ
Eklemezsem yarım kalacakmış gibi :'(



Ve son^^
Dizi çok çok çooook iyiydi. Saçma konulu dizileri 30-40 yaparken böyle güzelim, eğlenceli dizileri 2 bölüm nasıl yaparsınız ya, bütün izleyiciler sinir krizi geçirdi, geçiriyor -_- Moon Lovers'ın ikinci sezonu yok diye kızdığımız kadar buna da kızıyoruz  neden bu kadar kısa beee. 16 bölüm olsaydı aşırı dram olurdu, tadı kaçardı ama bir 8-10 arası olsaydı var ya tadından yenmezdi.
 Daha ne yapalım böyle bitti, en azından Moon Lovers gibi saçma sonlu değildi :P -_-
Şöyle mini minnacık, eğleneceğim, eğlenirken bir kaç şeyde öğrenirim belki diyeceğiniz dizilerden.
Biz Koreantürk'den indirmiştir, arşivde duruyordu. Instagramda bir kaç sahne paylaşmayı düşünüyorum, merak ederseniz beklerim. :) Hesabım aşağıda olacak. ;)



Blogları Canlandırma Projesi, Mart ayında Tıp Haftasını konu alacağız. Bu tarz şeyleri seviyorsanız katılabilirsiniz. :)


Bir dizinin daha sonuna geldik, okuyanlara teşekkürler. <3
Çok kalp^^
Sevgiyle kalın^^










2 Mart 2022 Çarşamba

Goblin//Kim Su Yeon Kitap Yorumu^^

 Herkese merhaba^^
Bu sefer ki yorumum seneler önce çok sevdiğimiz, unutamadığımız Goblin'in kitabını okudum. Kitap çıkalı seneler oldu ama biz yeni aldık sayılır. İlk ikiz okudu beğendi ama ben diğer dizilerin kitapları kadar sevemedim. Nedenini yazacağım. :) Serinin ikinci kitabı var lakin yayınevi listemizde demesine rağmen aradan aylar geçti ve hala ses seda yok. Ya ekonomik durumlardan dolayı çıkarmaktan vazgeçtiler ya da eli kulağında, zaman gösterecek. ;)
Yorumuma başlamadan sorayım, okudunuz mu? İzlemeyen çok az kişi kalmıştır, o soruyu geçiyorum zaten. :)
Not: Yorumumda dizi hakkında spoiler olacağından izlemeyen varsa bakmazsa sevinirim ;)


Dokuz yüz yaşına gelen Goblin artık ölmek ister, bunun içinde kalbine saplı olan kılıcı görüp, çıkarması gereken Goblin'in Gelinini bulmak zorundadır. Ondokuz yıl önce hayatını kurtardığı lise sona giden Eun Jin'in doğum gününde mumları üflemesiyle yanında ortaya çıkar. İlk önce hayatını kurtardı diye bunlar yaşandığını düşünse de kılıcı gördüğünü söyleyen Eun Jin'in artık onu yolca etmesi gerektiğini düşünür, lakin Eun Jin'in düşünceli ve eğlenceli halleri Goblin'i etkilemeye başlamaktadır.


Konu yazmak çok zor yaa, bir de kitaba yazınca iki kat zor oluyor. :D 
Diziyi izlediğimiz için yorumumu çok uzun tutmayacağım. İlk olarak diziden uyarlanan kitapları okuduysanız genel olarak hep senaryodan alınma, yani edebi bir değeri çok olmuyor. Yani öyle akıcı, anlamlı bir kitap beklemeyin, düz mantık gidiyor. Tabii diziye göre biraz iç duygulara bakıyoruz ama Gong Yoo ve Kim Go Eun o kadar iyi oynamışlar ki kitapta geçen duyguları biz hissetmişiz diyoruz. Tabii bazı istisnalar var.
Her önemli olayı okurken özlemişim deyip durdum, hatta şu an ki dizim bitsin izleme gibi bir planım var, bakalım hayırlısı. :)
Instagram hikayemde paylaşmak için gif ararken cidden kitabı bırakıp diziyi izleyesim geldi.

Kitabın sonu Eun Jin kılıcı çıkarınca Goblin onu sert iterek uzağa fırlattığı yerde bitiyor. Spoiler değil, sonuçta diziyi izleyenler biliyor buraları. :D İkinci kitap çıkarsa eğer onu daha çok seveceğim gibi düşünüyorum, aşk, sevgi insanı olduğumdan öyle yerleri okumak daha heyecanlı olacak gibi.
Diziden uyarlamanın bir sürü güzel yanı da var, direkt senaryodan aldıkları için bütün diyolaglar da eksiksiz kitapta oluyor. Mesela benim en çok güldüğü sahne burasıydı. :) 


Hatırlayanlar :D Ne çekti bu oğlan ya. :D

Sonrasında Ölüm Meleği ve Sunny sahneleri o kadar azdı ki varla yok arasında bir şeydi, arada yazar bir sahne yazmış gerisi yok. Oysa ki dizide en sevdiğimiz yerler oralar değil miydi?
İkinci kitap birincinin sonundan sonra daha çok heyecanlı olacak gibi, tabii çıkarsa okuyacağız. :D 




Goblin'in şuradaki hallerine bakar mısınız? Nasıl eğlenceli, şen şakrak ama kitapta bunu hissedemedim. Belki de o yüzden kitabı çok sevemedim. Eun Tak öyle değildi ama onun davranışlarındaki çocuksu halleri daha hissedilebilirdi. :)

Toparlayacak olursam çok sevemedim, oysa ki beklentim gerçekten yüksekti. Hatta bir sürü post itte yapıştırdım, alıntılar sözler çok güzeldi lakin geçmedi bana kitap, anlıyor musunuz.  Kapak seçimleri çok güzeldi, ikinci kitabın kapağı da toplu haldeki olan afiş olursa var yaa ne güzel olur. <3
Ama diğer kitapların yanında üvey evlat gibi durdu bizim Goblin, bu yüzden ciltli olmasını isterdim. Buna değinmeden geçseydim cidden ayıp etmiş olurdum. :P
Almak, almamak size kalmış ama o kadar parayı ciltsiz bir kitaba vermek bilemedim. Sizin için anlamlı değilse o parayla başka kitaplar alın daha güzel olur. :) Yine de tercih meselesi, belki siz seversiniz. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Dikkatli git diye vedalaşmadan kayıplara karışmıştı. 
Bir görünüp bir kaybolan bir vedaydı.

*****

Goblin'in ruh haliydi. Onun ruh haline istinaden hava da bir öyle bir böyle oluyordu.


*****

"O zaman tayfun çıktığında ne kadar hüzünlü oluyorsun?"
"O  ben değilim. O dünyanın hüznü..."


*****


Mum dibini aydınlatmaz derler. Sen de benim mumum ol.


*****


Bu evdeki varlıklar ruh hallerine göre biri yağmur yağdırıyor diğeri etrafı donduruyordu.





Kitapta çok okumadık, bari burada görelim de gözümüz gönlümüz açılsın. :D


 

Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^





22 Şubat 2022 Salı

Ayçöreği//Zeynep Sahra Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Şu an sıcağı sıcağına yorum yapıyorum, umarım sizi sıkmadan, içimden geçenlerin hepsini yazabilirim :)
İlk olarak Ayçöreği serisi Kırmızı Kurabiye ile bitti. Ve Ayçöreği dizi oluyor arkadaşlar. Eskiden çok alayım demiyorum ama dizisini  öğrendiğim de benim neyim eksik dedim ve seriyi bulup aldım. Bir kaç kişi sıfır almana değecek bir seri değil, okuma dedi ama merak kediyi öldürür derler, ben de sırf merakımdan aldım. En son çok iyi indirimden son kitabı aldım ama iyi mi yaptım, kötü mü bilemedim. Neden böyle dediğimi birazdan açıklayacağım. :)
Yazarın okuduğum ikinci kitabı, birincisi Dün, Bugün, Yarın ve Sonsuza Kadar kitabıydı. Yorumumu okumak isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz. :)
O kitapta beni çok strese ve sinir krizlerine sokmuştu ama bu kitap kadar değil arkadaşlar. -_-



Ahmet; Sahra'ya yürümeyi, bisiklete binmeyi, erkek gibi dövüşmeyi öğretmişti. Ama hepsinden önemlisi ona, aşkın can yakıcı yanını tattırmıştı, hem de farkında bile olmadan...
Sahra, Ahmet'e olan karşılıksız aşkının ağırlığına dayanamayıp Çıkmaz'dan uzaklaşırken, boynunda ayçöreği kolyesi, dudaklarında tarçın tadı ve çantasında gizemli mektuplarının sahibi Mutlu Kelebek vardı.
Ancak tüm bunlara rağmen katıldığı okul partisinde trajik bir şekilde hayatına giren şımarık Romeo, bir şeyleri değiştirecekti. Belki de birçok şeyi...


Şimdi kitabımızın anlatıcısı Sahra, onun etrafından geçiyor olaylar. İlk olarak Ayçöreği mevzusunu ve çocukluk anılarını okuyoruz. O kısımları okurken içim yumuş yumuş oldu, sonra ilk aşkını okuduk Sahra'nın, yani Ahmet'i. Bu kısımlara bittim, bayıldım zaten. İşte beni #teamahmet olmama vesile olan yerlerde buralar oldu.
Şu satırlardan sonra Emir ağzından kuş tutsa Ahmet'in yerine geçemez, tabii işler farklı olursa.;) Nedeni birazdan sizlerle.
Şimdi Sahra güzel kız, zeki, Tıp kazanmış ve Çıkmaz'ın en sevilen çocuklarından biri. En yakın arkadaşı Erva var ve onun abisi Ahmet. Ahmet'e küçük yaşından beri aşık ama sürekli Abi diyor. Abi deme lazım olur deseydi Ahmet belki de bu kadar şey olmayacaktı ya neyseeeeeee. -_-
Sonrasında Sahra Ahmet'i unutmak için aynı şehirde kazanmasına rağmen yurda yerleşiyor. Mahallede geçen kitapları çok seviyorum, o komşuların sıcacık ortamları falan beni yumuş yumuş ediyor, kitap ilk başladığı zamanda işte budur dedim ama Sahra nasıl ki Çıkmaz'dan çıktı o zaman kitaptan bir kez daha soğudum.
Bu arada Çıkmaz bir mahalle adı, geçekte de var. Yazar burada esinlenerek yazmış Hatta en son ki canlı yayınında dizi Çıkmaz'da çekilecek mi diye soru gelmişti. :) 
O yüzden Ayçöreği fanları gibi ben de Çıkmaz'ı baya seviyorum. DBY ve Sonsuza Kadar kitabında da Çıkmaz vardı mesela. :)

Sahra'yı yeterince övdüm bence, birazdan yerelim. Şöyle ki kız Tıp'ı nasıl kazandı çok merak ediyorum asdfghjk O zekayla biraz zor gibi yani. Nedeni ise oğlan kıskandığı o kadar çok belli ediyor ki kör biri bile anlar kıskandığını ama illa diyor ki 'Neden öyle baktı anlamıyorum.' -_- Gel de sinir olma. Normalde ilgi duyduğun birinin ufacık bir hareketi bile kesin seviyor beni olurken kız duvar gibi cevaplar verdi, en sonda bir abi mevzusu vardı onu bile bile, altını çizerek söylemesi beni geçekten delirtti. İnanın şu an yazarken bile bir top sinir oldum. -_- Bakın şimdi eğer Ahmet'te ilgi göstermeseydi derdim ki tamam sevmiyor, Sahra platonik davranıyor ama daha ne kadar ne gösterebilir? Bir komşunun oğlu abi böyle şeyler mi yapar eyy Sahra??? Karakter gerçek biri olsa omuzlarından tutup, adını bile unutturacak şekilde sarsardım, o derece sinir oldum.
Haa burada Ahmet sütten çıkmış ak kaşık mı? Hayır. Oğlum kız okula gidiyor, yeni ortamlar görecek eğer seviyorsan söyle, en azından içinde tutmazsın. Bu arada sürekli bırakma, okumaya devam et ediyorlar ama sırf yazar ortalık sakinleşsin diye Ahmet'in aslında Sahra'yı sevmediğiyle ilgili bir şey yazarsa işte o zaman kitabı elimden zor alırlar. -_- Uzun zamandır okuduğum kitaba böyle iliklerime kadar sinir olmamıştım bu arada.


Neyse yine çıktık çizgiden. 
Ve Emir. Bakın Ahmet olmasaydı eğer inanın kitap o kadar güzel ilerler, severek okurdum ki belki de devam eder seriyi bitirirdim ama Emir bile aşırı gözüme battı. Zaten yaşadıkları, yaptıkları onaylanacak gibi değil ve Sahra'nın olağanmış gibi davranması çok garip olsa da bir yerden sonra ona da ısınamadım. Çok seviyor diye yaptıklarını onaylayamaz bir insan, normal değil yani. Devamından neler olur bilemem ama Sahra umarım bazı şeyleri yaşamak için şartlar koyar.
Emir'in son kısımda yaptığı yemek mevzusu aşırı iyiydi, esprileri, geçmişte ki sıkıntıları sevilmeye neden. Fanları o yüzden anlıyorum ama işte #teamahmet yaniiii :'( :'(

Birde Mutlu Kelebek var. Biz aşk üçgenine gıcık olurken aşk dörtgeni oldu buralar ya. Daha ne kadar sakin kalabilirim arkadaşlar siz söyleyin. Arkadaşları on numara tavsiyeler verirken Sahra'nın yokları, olmazları, itirazları beni aşırı gerdi. Bir yerden sonra artık Sahra'yı saldım, ne halin varsa gör dedim. 155 sayfayı sırf bitsin de kurtulayım şu kitaptan deyip okuyup bitirdim. Konu ve gidişat olarak cidden çizgimden çıktığım yerler oldu, ikize sorun anlatsın asdfghjkl

Ve o son, sırf meraktan ikinci kitabın başlarına baktım. Tam olarak anlamadım ama zaten Sahra ne yaparsa yapsın artık şaşırmam yani. Ahmet'te bıraksın, değmeyecek insanları yüz vermesin, Yasemin'ede vermesin ama. Sonra saçma gibi ucu açık cümleler kurmasın falan filan offfff yoruldum asdfghjklş


Şimdi bu kadar olumsuz yorumdan sonra geliyorum en sevdiğim yerlere. İlk olarak yazarın kalemi gerçekten çok çok iyi. Zaten DBY ve Sonsuza Kadar'da o kadar sevmiştim ki onda da sinir olsam da diğer kitaplarını okumak için listeye aldım. Burada da kitapta geçen Romeo ve Juliet kısımların bayıldım, bayıldım. Bakın yukarıda yazdıklarım olmasaydı inanın aşırı severdim. Çok anlamlı yerlerde geçiyor alıntılar ve yazarın sırf yanlış yapmamak için bir sürü kaynaktan bakması bile takdirimi kazandırdı.
Bunun yanında akıcı kalemi benden bir artı puan daha aldı, seviyorum bir oturuşta 50-100 sayfa okumalarını.
Sonrasında mahalleri olan Çıkmaz, eğer diğer kitapları da burada geçip ya da geçtiyse hemen almak isterim. Fanı olmadım Ayçöreğinin ama Çıkmaz'ın fanı oldum, umarım mahalle sakinleri izin verirde dizi orada çekilir. :)

Bu kadar yorumdan sonra alıp okumak size kalmış, gençlik, aşk tarzı kitapları seviyorsanız ve benim kadar takıntılı değilseniz belki siz seversiniz. :) 
Son olarak lütfen ama lütfen Ahmet için ortaya attığım sevmeme durumunu olmasın, çok amin. Kalbim aşırı kırılır. :/ :( :'(



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^

Binlerce kez iyi geceler sana...


*****


"Birini sevmek için bir nedene ihtiyaç yok ki. Bazen sadece seversin. Sebepsiz..."



*****


O yine gülümsedi. Ben yine ona aşık oldum.


*****

"Bu, saklambaç oynarken iki tarafında gizlenip birbirini bulamamasına benziyor."




Uzun bir yorumdan sonra sonunda bitti. :D
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^