9 Ekim 2022 Pazar

Forecasting Love And Weather//Kore Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Keyifler nasıl? Bugünde böyle başlayayım yoruma dedim. :D Hız kesmeden dizi yorumlarıma  devam etmek isterdim ama yine azıcıkta olsa geç kalmış olabilirim. :)
Diziyi Kdrama severler biliyordur, popüler bir dizi değil ama Netflix'de olması izleme olasılığını daha yüksek yaptığından ben de öylece izlemiş bulundum. Aslında ne Instagramda, ne de başka bir yerde 
gördüm. Sadece çifti Netflix'de görünce ve hoşuma gidince bir şans vermek istedim.
Dizide çıldırdığım, off bunu mu izleyeceğiz dediğim, havalar hakkında heyecanlı olayları ağzım açık izlediğim bir yapımdı ama bana göre öyle aman aman bir şey değildi.
Bir kere şu aldatma mevzusu vardı ki nefretlik resmen. Ona da değineceğim merak etmeyin canlarım. :)


Konusu;

Forecasting Love and Weather dizisi, Ulusal Hava Servisi'nde çalışan insanların işlerini ve aşklarını anlatmaktadır. 

Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır.



Park Min Young//Jin Ha Kyung^^
Ulusal Hava Servisi'nin en önemli ekip müdür yardımcısı olan Ha Kyung müdürünün emekli olmasından sonra terfi alır ve müdür olur. Başlarda ekibiyle anlaşmazlık yaşasa da zamanla her şey yerli yerine oturur. 
Özel hayatı sebebiyle arkasından konuşulan Ha Kyung'a bir de ekibe yeni katılan Lee Si Woo'la anlaşmazlık yaşayacaktır.
Aslında bu yazdıklarımdan daha farklı olaylar yaşanıyor. İlk olarak güzelim kadının aldatılması. Adamın kendini savunması, neden aldattığını izleseniz bu ne yüzsüzlük dersiniz inanın.
Müdür olarak iyiydi ama daha güçlü bir karakter görebilirdik. Biraz daha sert olmasını isterdim.
Park Min Young'u severim, oyunculuğunu da beğeniyorum ama rolleri olarak hepsi birbirine benziyor sanki. Şu şirketlerden, müdürlüklerden, şu havadan bi kopsun ya.
Güncel dizisi var, Instagram'da anket yaparak hangi diziyi izleyeyim dedim ve Min Young'un  yeni dizisi çıktı. Bakalım aşk üçgenli, sıradışı bir dizi. Bu sefer farklı olsun nolur.



Song Kang//Lee Si Woo^^
Başka bir ilçede çalışan Si Woo hava tahmininde çok iyidir. Terfi alarak merkezdeki birime gelen Si Woo tahminleri konusunda sürekli ortalığı karıştırıyor olsa da sonunda tahminlerinin doğru çıkması çalışma arkadaşları ile arasındaki güveni inşa etmektedir.
Song Kang'ın izlediğim ilk uzun soluklu dizisiydi. İlk başlarda nuna romans sıkıntısı yaşarım diye düşünüyordum ama yaşının büyük olması, tip olarak çok sırıtmaması çok göze batmadı. Zaten dizide aşk fazla yoktu, başlarda ve sonrasında tabii ki ayrılıklar, kavuşmalar oldu ama genel olarak çok göze batmadı. O yüzden bu konuyu bertaraf edip izleyebilirsiniz. ;)
Song Kang'ı bi şu kelebekli dizisinde izledim, o da devam edemedim yani ama bad guylık bu çocuğa çok yakışıyor. Askere gitmeden yine şöyle kötü çocuk rolünde ama tatlış bir rolde oynamalı. :D


 

Lee Sung Wook//Um Dong Han^^
Tahminci Um. Dizide bu adamında, ailesinin de hikayesi çok döndü o yüzden ekledim. Bu konu hakkında dizideki eşini tanıtınca yazacaklarım var, çünkü beni aşırı sinir etmişti. İlk defa burada gördüm, rolü önemliydi ve Ha  Kyung'a verdiği destek en sevdiklerim arasına girdi. Tabii ilk zamanlarda beni de sinir etmişti Ha Kyung gibi. :D



Moon Tae Yoo//Shin Seok Ho^^
Birimde müdür yardımcısı olan Seok Ho kendince takıntıları vardır. Krediyle aldığı evde tek takılmayı o kadar çok seviyor ki kimseyle dışarı çıkmayı bile istemiyor ama ne derler bilirsiniz istenmeyen ot burnunun dibinde biter diye. Ha işte bunda da adam istenmeyen o kadar çok şey yaşıyor ki çok güldüm bu sahnelere. :D Hatta böyle soğuk bir adamın bu hallere düşmesi adlı çalışmaya daha çok güldüm. :D
Ama sonradan olanlar var ya dizideki en sevdiğim şeydi. Çok tatlışlardı. Bir şey demeyeceğim spoiler olur, izleyip öğrenin deyin. ;)



Jung Woon Sun//Jin Tae Kyung^^
Ha Kyung'un ablası olan Tae Kyung çocuk kitabı yazarıdır. Dizide çok tatlı bir rolü vardı, yazarsam spoiler olur diye es geçiyorum. Ama son kısımda bazı şeyleri görmek isterdi bu elf gözler. :/



Yoon Sa Bong//Oh Myung Joo^^
&
Chae Seo Eun//Kim Su Jin^^
Ekibin değerli taşları desek yeridir, ikisi de hayatlarından ödün vererek çalışmaktadırlar. Myung Joo ailesinden dolayı zor zamanlar yaşamaktadır.
Su Jin ise ekibe en son katıldığından iş yükü fazladır ve sürekli sorunlar çıkmaktadır. Zorlu süreçlerden sonra gelen teklifler yüzünden çok kararsız kalmıştır.
Myung Joo için söylenenler üzücüydü, yani kadın olduğu için bunları yaşaması aşırı saçmaydı. Bunlarla kalsa neyse, neler neler oluyor. Gelişmiş bir ülkede bunların yaşanması çok saçmaydı cidden, aşağıda nedenini yazdım.



Kim Mi Kyung//Bayan Bae^^
Bu kadını diğer dizilerde severdim, tabii bir anne olarak yaptığı ve bana saçma gelen şeylerde yaptı ama bu dizide var ya o kadar sinir etti ki beni, resmen çıldırdım.
Bir kere evlilik mevzusuna takılması başlı başına saçmalıktı, aman kızım yaşın geçti evlen demeler mi, görücü usulü randevular mı, eve izinsiz dalmalar mı, eşya karıştırmalar mı neler var neler. Yani böyle yaptıkça sinirim tepeme çıktı sürekli, rolüne katlanamadım. -_-
İlk defa bu kadına sinir oldum, daha önce Park Min Young ile Her Priveta Life'da da anne-kızı oynadı orada çok tatlılardı, burada ise tam tersi anne-kızdı. :/ Sevemedim. :/



Jang So Yeon//Lee Hyang Rae^^
Bu kadına ben ne diyeyim yav. Kocası sırf para kazansın diye çalışıyor, evden uzak kalıyor ama kadın vay efendim neden evde değildin de çocuğuna bakmadım derdinde. Bakın adamı haklı bulmuyorum, eğer elinde imkan vardıysa ona göre değerlendirip ailenin yanında olmalıydın ama adam kumar mı oynadı, parayı başka yerlerde mi yedi? Yok. Zaten adamda bunu söylüyor yüzüne. Burası cidden can sıkıcıydı, adamda açıklama yerine sürekli özür dilemesi de sıkıcıydı. Başroller yerine bu iki kadına sinir olmam peki? Yani izlerken bazen atlamış bile olabilirim bu kadınları. :D



Kwon Hae Hyo//Ko Bong Chan^^
Bu adamı sürekli müdür, başkan rollerinde görmek güzel, yakışıyor da. Burada ise rolü tek düze bir rol, öyle değişik bir numarası yok. :D Ama göstermek istedim. :D



Yoon Park//Han Ki Jun^^
Off bu adamdan bahsetmek istemiyorum ama dizinin çoğu yerinden olduğundan bahsetmem şart. Bir de yazacaklarım var.
Şimdi spoiler olmadığından çoğu şeyi yazacağım. Bu adam gül gibi kızı aldatıyor ve gerekçesi de sen müdürsün, çok para kazanıyorsun altından kalkamadım diyor. O zaman bırak lan, ne diye aldatıyorsun ş*r*fsiz :D
Neyse, hadi yaptın yaptın sonradan yaptıkların peki? Adam kadının parasına konacak neredeyse. Ve sonradan senaristlerin çok güzel yapmış gibi sürekli bunu ve eşini göstermesine aşırı kıl oldum. Yav ben izlemek zorunda değilim aldatan adamın yaptıklarını dedim durdum, hatta süreklide atladım bunların sahnelerini.
Oyuncu hakkında diyeceğim pek bir şey yok, başarılı ama rolü beni çileden çıkardı.
En son kısımda bir de Ha Kyung'la arkadaş gibi dertlerini dinlemeleri yok daha neler bee dedirtti. Kısacası saçmalığın daniskasıydı. -_-




Yura//Chae Yoo Jin^^
Bu da aldatan adamın eşi oluyor. Yani Ha Kyung'u bununla aldattı. Bu da tekin ayak değil, yukardaki adamla kendi sevgilisini aldattı. Sevgilisinin kim olduğunu söylemeyeceğim, izleyince anlarsınız. Kısacası ikisi de aldatan çift oldular.
Ayy finalde bir de rollerini pofpoflamalar falan, oyy dedim ne mideleri geniş senaristlermiş ya. İnsan utanır böyle rol yazmaktan. Ne bileyim bu kızın haberi olmadan aldatsa ya da bu kız aldatmasa falan tamam diyeceğim ama iki ucu b*klu değnek resmen, neyi tutsak elimizde kalıyordu bu çiftte. O yüzden hiç ama hiç sevmedim bunları. Kızın bir de Ha Kyung'a karşı tavırları yok muydu çıldırıyoruzzz. Sanki aldatılan kedisi. -_-



Resimler^^




Çift olarak sırıtmadıklarını söylemiştim. :)



Oğlan aşırı tatlı, Allah sahibine bağışlasın asdfghjkl







Otobüs sahnesi, olmazsa olmazımız. :D




Bunlar bir günlüğüne böyle bir şey yaptılar ve bilin bakalım peşlerinden kim vardı? :/







Oğlan zaten yapılı maşallah, bir de giymiş seneye de giyer kıyafetlerini çok komik olmuş asdfghjkl


Peki sevmediğim çiftin daha uyumlu giyinmesi sdfghjkl




Gifler^^



İlk karşılaşma^^


Şimdi ilk aşık olan oğlandı, ama sonradan ise bazı şeyleri oğlan önerdi(yazamıyorum). Zaten bir evlilik mevzusu aldı başını gitti. Bunu bir de Seach WWW'da da yaşamıştık. Nuna romanslardan evlilik çıkmaz kuralı mı var Allah aşkına, bu ne saçmalık. -_-
-Spoiler değidir-





Nadir sahnelerden biri, diyorum yaa çok aşk sahnesi falan izlemedik. :/ Yani iyide oldu, her bölümde hava olaylarına odaklanmaları güzeldi. ;)






Ve son^^
Dizideki hava olaylarını çok sevdim, her bölümde ruh hallerine ya da yaşadıkları şeyleri anlatan hava olayları bence dizinin albenisiydi. Belki de yukarıda anlattıklarımdan sonra hala devam etmemin tek sebebi budur. o ekşınlı sahneler çok güzeldi, bir de yan bazı karakterler çok hoşuma gitti.
Yukarıda yazdığım -gelişmiş ülkede bu sorunların yaşanması saçma dediğim- konu ise şuydu, onlara göre bir kadın hamile kalıp, çocuk doğurursa ne terfi alır, ne işinde ilerler ne de çalışabilir kafasında. Şimdi ben kendi ülkeme ya da çevreme baktığımda çalışan kadınların her türlü terfi ettiğini, çokta güzel çalıştığına şahit oldum, oluyoruz da. Sürekli kadınların böyle konuma konması diziden irite olmama sebep oldu, çokta kızdım. Tamam orada çok aile kavramı, gelsin anneanne ya da babaanne baksın mevzusu yok onlarda ama bizde olmayan onlarda olan şeyde 3-4 yaşında çocukların kreşe gitmeleri. Yaa ben bunları yazdım da cidden ben bu diziye nasıl katlanmışım. :D Ama diyorum ya hem hava olayları hem de bazı çiftler ilgimi çekti. :D
Bir de hava olaylarının daha çok olmasını gerçekten çok istedim, aile mevzularına çok girildi gibi. :/

Genel olarak böyle arkadaşlar, sonu beklediğimiz gibi, çok bi klişeden çıkma yok. Bir Kdrama nasıl bitiyorsa öyle bitti. Sonunda bazı şeyler açık bırakılmıştı ya da sonradan bir tanışma mevzusu var belki de o merak ettiğim şeye atılan ilk adımdı? Bilemiyorum ama öyleyse sevinirim şahsen.

Tavsiye olarak bu kadar yazdıktan sonra merak edip, izleyen olur mu bilemiyorum ama başladığınızda bırakamıyorsunuz onu diyeyim. Eğer yazdıklarım hoşunuza gitmediyse hiç başlamayın bile. :D







Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim, sevgiyle ve sağlıcakla kalın^^



Buralarda da varım^^



   




4 Ekim 2022 Salı

Aşk ve Dondurma//Blogları Canlandırma Projesi Eylül Ayı^^

 Selamlar^^
BCP Eylül ayında Yemek Teması vardı. Vakitsizlikten önceden izlediğim filme yorum yapayım dedim. Aslında çok fazla yemek temalı yapımlar, kitaplar var ama çok yanlış zamana denk geldi bu tema.
Bu sefer ki film Aşk ve Dondurma kitabından uyarlanan Netflix filmi. Kitabı okumadım, izledikten sonra da iyi ki okumamış dedim. :D


Kızımız annesini kaybettikten sonra vasiyetini yerine getirir ve yaz tatilinde İtalya'ya gider. Orada  annesinin arkadaşlarını görür, tanır. İtalyan yemekleri yer ve aşık olur ya da olamaz. Burası karışıktı, aslında en karışık olanda buydu.
Filmi iki şeyle sevdim, biri İtalya'yı gezmişiz gibi göstermeleri, ikincisi ise yemekleri. Öyle detaylı yemekler yoktu ama gösterdikleriyle bile yetti bence. O sokak arasında, gizlice alınan çörekleri aşırı derecede merak ettim. ^_^
Dondurma mevzusu da güzeldi. Bunları izleyerek öğrenmenizi öneririm ama gerisi için pek bir şey diyemem. Aşk mesela. :P


Oyuncular;
Susanna Skaggs
Saul Nanni
Tobia De Angelis
Owen McDonnell
Valentina Lodovini






Şu günlük mevzusu güzeldi.




Aşk konusunu sevmediğimi başta yazmıştım. Filmde aşk üçgeni var diyeceğim olmayacak, yoktur da diyemiyorum ama değişikti. Kız bir şeye karar verdi mi veremedi mi bizde anlamadık. Belki kitapta daha detaylı anlatmışlardır ama İkizle hem fikir olarak filmi sevmedik.
Böyle güzel başlangıçtan sonra saçmalaması güzel değildi.
Ve hikayenin kopuk kopuk gitmesi de sıkılmamıza sebep oldu.
Film hakkında diyeceklerim bu kadar. Seri gerçekten ilgimi çekiyordu ama filmini izledikten sonra şu an iyi ki almamışım dedim. Yine de sırf merakımdan pdf bulursam bir göz gezdirmek istiyorum.
Üç kitaplık seri olduğu için filmde öyle devam eder mi zaman gösterecek. :)




Blogları Canlandırma Projesi Eylül ayı böyleydi, Ekim ayında Zombi ve Gotik temasını var. Tam ayına uygun değil mi?
Katılmak isterseniz istediğiniz kitabı okuyup, filmi&diziyi izleyip blogunuz da paylaştıktan sonra bize yazabilirsiniz. :)


Diğer ayların yazılarını okumak isterseniz Burayı tıklayabilirsiniz. :)

Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






28 Eylül 2022 Çarşamba

Çalıkuşu//Reşat Nuri Güntekin Kitap Yorumu^^

 Herkese selammm^^
Artık hal hatır sormakla başlayınca kendimi tekrar ediyormuşum gibi hissettiğimden bugün farklı bir şey yapıp, eskisi gibi direkt yorum için giriş yapacağım. :D
Çalıkuşu edebiyatımızın en sevilen klasiklerinden biri, bilmeyen çok nadirdir. Dizisi çekildi, filmleri oldu, çoğu dizide, filmde(belki) geçti. Vs. vs. İlla ki bir yerden görülmüştür. Ben ise ilk olarak dizi olarak biliyordum, lisede kitap okuma alışkanlığı kazandığım da arkadaşımdan ödünç alarak okumuştum. Sonrasında aradan seneler, seneler geçti ve çok sevdiğimiz bir arkadaşımızda hediye olarak geldi. Manevi olarak anlamı çok büyük. Geleli uzun zaman oldu, bir türlü okumaya cesaret edemedim. Sonunda bazı uğraştığım şeyler için lazım olunca okumak istedim.
Dizisini bildiğim için unuttuğum çok az yerler vardı, o yüzden eğer dizisini bilmeden okuyacaksanız çok şanslısınız bence. Şimdi yıllar önce okuduğum için illa unuttuğum yerler olmuştur, ama dizi-filmlerde görsel olarak hafızada kalıyor.


İstanbul köklü bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu Feride'nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşması anlatılır.

Şimdi ilk olarak Anadolu diye geçiyor ama ilk olarak Bursa'da, sonrada Çanakkale'de, en sonlarda İzmir'de vb. illerde oldu. Bu anadolu olmuyor şimdi, bunda bir anlaşalım. Öyle olması için, Sivas, Erzurum, Kars vb. illerde olması gerekirdi. Değinmek istediğim yer çok saçma ama bana göre mantıklı, sebepsiz yere bahsetmek istedim. :D
Feride'ye, yani Çalıkuşumuza baktığımızda çocuk yaşta annesini ve babasını kaybettikten sonra teyzelerinin yanına taşınan Feride'yi babası tez canlılığı nedeniyle yatılı okula verir. Okulu bile altına üstüne getiren Feride teyzelerinin yanına gelince daha da ele avuca sığmaz biri olur. Ağaçlarda geçen günlerinden sonra takma ad olarak Çalıkuşu dendikten sonra lakamının hakkını verir. Bir gün ağaçlarda gezerken şahit olmaz zorunda kaldığı olaydan sonra işler karışır. Teyze oğlu Kamran sürekli okula gidip gelmeye başlar, bu gidip gelmeler sonunda aşka ve evliliğe dönüşür. Feride çok sıkıntılı zamanlar geçirse de Kamran'ı sevdiğini kendine itiraf ettikten sonra her şey kolay olmaya başlar, ta ki düğün gününe kadar.
İşte bu olaydan sonra Feride elindeki diplomayla öğretmen olarak yola koyulur. Kitabın asıl amacı burada başlıyor zaten. Feride'nin gittiği her köy, kasaba, okul farklıydı ama insanlar ve düşünceleri hep aynıydı. Genç ve güzel bir kız olması herkesin ilgisini çekince dedikodularda susmak bilmiyor tabii.
Feride her gittiği yerden bu tarz durumlarda kaldıkça yerin dibine girip anında orayı terk ediyor ama ne çare peşini bırakmıyor bu laflar, söylentiler. 
Bir yerde meslektaşının aşkı, bir yerde gülbeşeker diye anılıp, erkeklerin göz bebeği olması.. Böyle uzayıp gidiyor liste.
Feride'nin işinden, yani mesleğini beceremediğinden dolayı değil de saçma sebepler yüzünde sevdiği yerlerden ayrılması onun kadar beni de üzdü. O zaman cahillik varmış, herkes herkesi kendi gibi bildiğinden başkalarının hayatlarını zehir etmekte üstlerine olmuyor. Aşırı sinirlendim okuduğumda, ya yok yani mantıklı bir sebep sadece bir yerde oldu ama onu bile ne tarafından bakarsan bak yine saçmalık.
Feride o kadar zorluklardan sonra güçlü kalmaya çalışması, aşkını kimseye anlatmadan içinde yaşaması, kimsesiz bir kızı kendi kızı gibi sevmesi, kendisi için duyumlardan sonra verdiği kararlarını hepsi çok güzeldi. Daha yazacak çok şey var Çalıkuşu için ama bunları okuyarak, Çalıkuşu'nun yaşadıklarını bir nebzede olsa hissederek öğrenmek başka bir deneyimdi.
Instagram'da paylaştığım zaman daha çok öğretmen olan takipçilerim ya da aday olanlardan aldığım mesajlar çok güzeldi. Tercihe bağlı ama bir öğretmenin okuması gereken bir kitap bence.


Diğer karakterlerden Kamran hakkında ne yazsak az. Öğrendiğim şeyden sonra ona olan güvencim yerle bir oldu. Feride o kadar haklıydı ki, tabii kaçıp gitmesi, teyzelerinden uzaklaşması, dünyada tek başına kaldığını hissetmesi o kadar zordu ki acaba yapmasa mıydı, kaçmasa mıydı dedim. 
Öğrendiğim şeyden sonra beter ol Kamran dedim ama tek başına olsaydın daha iyi olurdu. :P

Kitapta bir sürü karakter vardı, iyi ne kadar çoksa kötüde vardı haliyle. Munise mesela, Çalıkuşu'na dert ortağı oldu. Bu konu hakkında fazla yazmayacağım.
Sonradan dahil olan Hayrullah Bey ise bence kitabın en en en iyi karakteriydi. Tabii ağzına geleni söylemesi, Feride'yi çoğu kez utandırması aşırı eğlendirdi. Devamında yaptıkları peki? İşte asıl kitap orada kopuyor.

Kitap hakkında neler neler yazardım buraya ama yazmak değil anlamak önemli. O yüzden spoiler yemeden, huzur içinde, sindire sindire okumanızı öneriyorum. Tabii önceden bir kaç şey biliyorsanız olası sürprizleri kaçırıyorsunuz ama verdiği mesaj, kadının gücü, unutulmayan ihanet ve aşk hepsini harmanlamış kitabın detaylarıyla okumanızı öneririm. Başucu kitaplarınızdan biri olması dileğiyle...


Birazda uyarlamaları hakkında konuşalım.
1986 yapımını çok seviyorum, zaten Çalukuşu'nun jenerik müziği de buradan çıkma diye biliyorum. İnşallah kısa zamanda tekrardan izlemek istiyorum ama izlediğim yerlere baktığımda birebir aynı yapmaları çok güzel. Tabii değişen yerler var. Filmi hakkında bir şey bilmiyorum, sadece Türkan Şoray'la, Kartal Tibet'in oynadığını gördüm.
Yeni uyarlamasına bakacak olursak kitaptan o kadar farklı yaptılar ki izleyenler sadeve dönem dizisi diye izlemiştir kesin. O kostümlerle, oyuncularla kitapla aynı yapmak zor olmamalıydı. En azından Feride'nin öğretmen olma serüvenini görseydik.
Zaten final bölümünü seven olmamış, ben de az baktım da o ne yaa öyle dedim. Yine de denk gelirsem bakmamazlık yapmam. :D Fahriye, Burak çifti çok uyumlulardı çünkü. :)
Siz hangisini izleyip sevdiniz?
Not: Doğrusu kitap bitince nasıl yorum yapabilirim diye çok düşündüm ama yoruma başladığım andan parmaklarım klavyeden aktı gitti, umarım yorumumu sevmişsinizdir. 😊


Klasiklere puan vermediğim için direkt alıntılara geçiyorum.



Alıntılar^^

Bazıları, vurulduklarının farkında bile olmazlar; üç beş adım koşarlar, kaçıp kurtuluyoruz sanırlar. Yara sıcakken acımaz, hemşericiğim. Hele bir kere soğumaya başlasın. 


*****


Burada kar, bir kere yapmaya başladı mı, nisana kadar bir daha kalkmazmış. Ne iyi şey, demek yaprakları bile siyah görünen bu karanlık ve can sıkıntısı memleketin asıl baharı kış aylarında başlıyor.



*****


Dünyada, bir parça iyilik edebilmekten daha güzel bir şey olmuyor.


*****


Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş. Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de "mutlaka" isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.





Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve sağlıkla kalın^^



Buralarda da varım^^





20 Eylül 2022 Salı

Filmlerden Daha Güzel//Lynn Painter Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Nasılsınız? Hep bu soruyla başlıyorum ama genel olarak cevap verilmiyor. :D Olsun ben hal hatır sorayım öyle başlayayım yazıma. :) Yine kitap yorumu ile devam ediyorum paylaşımlarıma. Dizi konusunda bu aralar gerçekten iyi değilim, eski zamandaki gibi böyle heyecanla izleyeyim, gece vaktimi ayırayım falan yok. Ya diziler artık iyi değil ya da benim hevesim kaçtı bilemiyorum. :'( Ama üzülüyorum bu duruma. Kitapta böyle hızlı bitiremiyorum falan, bu konuyu daha sonra başka bir yazıda yazarım. :D
Kitabımız şu sıralar Instagram'da ünlü olan bir kitap, eğer azıcık gezerseniz çoğu bookstgram bu kitabı okudu. Zaten biz de bundan mütevelli aldık yaa. :D Ama konusu falan gerçekten çok güzel, işleyişi daha iyi yapsalardı tadından yenmezdi.



Liz Buxbaum, hayatı boyunca aşka inanan biri olmuştur. Aşk hayatında, umduğu heyecana sahip olamasa bile çocukluğundan beri iç içe olduğu romantik komedi filmleri sayesinde, bir gün O’nu bulacağını biliyordur. Bulmak zorundadır. Bu yüzden, çocukluk aşkı Michael Young, hayatına tekrar girince Liz’in bütün umutları yeşerir ve aklında kırk tilki dolaşmaya başlar. Böylece Liz, çocukluğundan beri en büyük düşmanı olan ve onu rezil etmeyi görev edinmiş Wesley Bennett ile aşk uğruna işbirliği yapmak zorunda kalır. Ama aşk her şeye değerdir, değil mi?
Liz, bir yandan Wes’le planlar yapıp adım adım Michael’a yaklaşmaya çalışırken öte yandan sürekli Wes’le takılmaya başlar. Bu durum, insanların dikkatini çekmeye başlayınca işlerin sarpa sarması kaçınılmaz bir hâl alır ve Liz, kendini hiç ummadığı bir yerde bulur.
Zaten söz konusu aşk olunca her şeyin planlandığı gibi gittiği nerede görülmüştür ki?


Liz annesinin ölümünden sonra hayatını romantik filmlerle devam etmeye ve hayatının aşkını bulmaya adamıştır. Bir gün, yıllar önce mahalleden ayrılan çocukluk aşkı geri gelince onun gözünde daha güzel olduğunu ve eskisi gibi olmadığını göstermek için fırsat kollar ama önünde çok engel vardır.
Bunun yanı sıra yıllardır düşmanı olan yan komşusu Wes ile de uğraşmak zorundadır ama bu uğraşlardan sonra ona muhtaç olacaktır ve iş birliği yapmak için ona teklifler sunacaktır.
Liz'i sevdim desem yalan olur sevmedim desem olmayacak, arası bir şey desem daha doğru olur. İlk olarak gözlerinin kör olması beni çileden çıkarmasının yanında bir de eski aşkının ortaya çıkması ve onun için saçmalaması, ona kafayı takması hiç hoşuma gitmedi. Sevmiyorum bu tarz şeyleri, burada da sahte ilişki olmasına rağmen kızın önündekileri görmemesi okuma şevkimi kırdı resmen.
Sonradan toparlar gibi oldu ama yok yani. Kendine hak vermedim değil ama böyle gözlerinin önüne perde inmiş gibi davranlarına artık kıl olmaya başladım. :P


Wes, Liz'in yan komşusu ve düşmanıdır. Küçük yaştan Liz'e yaptıklarından sonra Liz Wes'i hedef haline alır ama durum bambaşkadır. 
Wes'in yaptıklarına düştüm arkadaşlar, işte bu yüzden Liz'e çok kızdım. Karakterleri bu kadar saf yapmaları beni çileden çıkarıyor yaa, neden yani NEDEN?
Bu konuyu belki spoiler olarak yazabilirim ama Wes'i Liz'den daha çok sevdiğim bir gerçek. O kadar ince düşünceli, o kadar tatlıydı ki Wes bırak kör gözlü Liz'i biz seni daha iyi tanıyoruz asdfghjklşi

Buraya kadar genel yorumumu anladığınızı düşünüyorum, kitabı bu yüzden yüzde elli sevdim, yüzde elli sevmedim işte. Wes'le olan güzel sahnelerde düşerken Liz'in düşünceleri ve davranışları ile sinir stres oluyordum. Bunun yanı sıra yazarın kaleminden mi yoksa çeviriden mi bilemiyorum ilk kısımları aşırı zor anladım. Sonradan bu tarz sıkıntı yaşamama ve kitap romantik-gençlik kitabı olması rağmen ağır ilerledi. Yani oturuşta bir otuz sayfa okuyayım yoktu. Bilemiyorum bir yerde bir sıkıntı vardı ama çözemedim gitti.
Kitapta geçen filmlere bayıldım ama, o kadar bilmediğim filmler vardı ki canım romantik filmler aradığında hemen kitaba sarılacağım gibi.

   

Kitaptaki arkadaş mevzuları güzeldi, Liz'in içe kapanması, yalan söylemek zorunda kalması ama bunun sebebinin acı olması üzdü beni. Bir de üvey anne mevzusu vardı, Liz'i anlıyorum az çok ama önündeki duvarları yıkması bu kadar zor olmamalıydı. Davranışlarındaki değişiklikler beni bile mutlu diyordu diyeyim siz anlayın.
Yazarı bir şeyde takdir ettim ama. Şimdi hem yeni hem de gençlik kitaplarda genelde şu benim sevmediğim şeyler oluyor ya bunda olmamasına hayret ettim. Bismillah, çok şükür dedim. Yani herkesin sevdiğini söylemek doğru olmaz, dini farklı olanlar bile buna karşı. Neyse mevzu o değil ama okumamak gerçekten çok güzeldi.
Kitapta unutamadığım sahnelerden biri Liz'in yaralanması, piyano çalma isteği ve yağmur yağdığı akşam. Cidden çok güzeldi buralar, diyorum ya Wes'e düştük düştük kalktık. Bu kadar düşmeye rağmen yazarın son kısımları kısa tutması beni aşırı sinirlendirdi. Kardeşim neredeyse üç yüz sayfa okuduk bize layık gördüğün sahneler bu mu dedim. Oyyy çok dertliyim arkadaşlar, o yüzden alıp almamak, okumak size kalmış benim yorumum böyle. Yazarın kalemi de aman aman değil, kitabın işleyişi de böyle ama benim için sıkıntı yok, yeter ki sahte ilişki olsun ben her türlü okurum derseniz listeye alabilirsiniz. ;)
Yukarıda spoiler yazarım dedim ama bence buna gerek kalmadı gibi. Çok yazacak bir şeyde kalmadı açıkçası.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


Dürüst olmak gerekirse, romantik komedilerdeki baştan aşağı yenilenme bölümünü seven tarafımın, biraz kafası karışıktı.
Ama kendimi seviyordum. Kıyafetlerimi seviyordum.


*****


Tabii tek fark, Wes'in başrol olmaması ve benim de ona aşık olmamamdı.
Alıntıya not: İşte demek istediğim bu! -_-



*****

"Balo, sanki hayatındaki en büyük hatanın, giyinip süslenip karşında başkasıyla gösteri yapması gibiydi."


*****


"Bazen ne istediğimize dair fikirlerimize öyle kapılıyoruz ki aslında elde edebileceğimiz şeyin harikalığını kaçırıyoruz."
Alınıtıya not: Bu söz en başta söylenmeliydi. :P




Yeni yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^


14 Eylül 2022 Çarşamba

Kayıp Ruhlar Şehri//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bir yorumla daha karşınızdayım. Aslında şu an yayımlanmış kitap yorumlarımdan en önce bu kitabın gelmesi lazımdı ama diğerlerini yazdığım gibi hemen yayımlayınca bu da kaldı. Serinin nasıl bir uğursuzluğu varsa hem bitmiyor hem de yorumu geç geliyor. Hatta okurken çok hızlı devam ederken bir anda hastalık baş gösterince bu sefer de elimde kaldı.
Ölümcül Oyuncaklar serisinin beşinci ve sondan bir önceki kitabı. Bitmesine son bir kala kitap aşırı sakin geçti. Son kitabı ne zaman okurum Allah kerim. :D

 "Ölümcül Oyuncaklar" serisi devam ediyor.
Tabii Jace, Clary ve Simon'ın başındaki tehlikeler de...
Jace'le Clary yeniden karşılaştığında, Clary korkunç gerçekle yüzleşti. İblis Lilith'in büyüsü altındaki Jace, kötülüğün hizmetkarı olmuştu.
Gölge Avcıları şimdi ne yapacaktı?
Kaybedilen geri istenebilir miydi?
Aşk için ödenecek bedel, ne olabilirdi?
Günah ve kurtuluş işbirliği yaptığında, kime güvenmek gerekirdi?


Bundan sonrasını okumak isterseniz ilk dördü okumuş olmasınız tavsiye ederim. Spoiler olacak çünkü, okursanız ben karışmam. :D
Gerçi dördüncü kitabın sonunu ben de unuttum asdfghjkl En son Clary'nin kabul etmediği abisi ortadan kalkınca bir oh çekene kadar bu sefer Jace ortadan kayboluyor ama Clary ve diğerleri ne olduğunu bilmiyor. Biz dördüncü kitabın sonunda biliyoruz tabii ki. Bizimkiler Jace'e ne oldu, nereye kayboldu derdine düşmüşken Jace tekrardan dirilen Sebastian ile beraber çoktan planları uygulamaya sokmuşlardır.
Sebastian Jace'in ruhunu emip, onu oyuncağı yaptığında Jace'e kimse ulaşamaz. Tabii tek aşkı olan Jace'i kafaya koyan Clary ne yapıp edip Jace bulup, neler olduğunu öğrenmek zorundadır.
Bilirsiniz Clary'nin bencil ve söz dinlemez tavrına sinir oluyorum ama bu sefer helal be, helal be yusufi demiş olabilir. :D
Bu sefer annesine aşırı kıl oldum. -_- Clary'nin yaptığı mantıklıydı ve Jace'le aralarındaki bağın olmaması, bunu hissetmesi ve görmemesi o kadar kötüydü ki bu sefer Clary'ye sadece üzüldüm. Bir de o sonda olanlar, gerçi ona da bir çözüm buldular ama olsun. :D

Jace hakkında çok fazla bir şey yazmayacağım, zaten kendinde değildi ne yazabilirim ki. Sadece bazı şeyler için yapacağı fedakarlık çok manidardı. Gerçi işler karıştı, bu iyi mi oldu, kötü mü onu da okuyanlar bilecek. ;) Son kısımda Jace'e neler olacağını merak ediyorum, sürekli bir şeyler çıkıyor ve daha yeter yaaav. :D


Bu tarafta Simon'ın ailesiyle yaşadığı sıkıntılarla uğraşır ve iblis mührü nedeniyle herkes ondan korkmaktadır. Bu da Gölge Avcılarının işlerini daha kolay yapar. Isabelle ile aralarındaki çekime hala bir isim koyamayan Simon ve Isabelle bakalım son kitapta neler yaşayacak.
Sonra Luke'un başına gelenler falan üzücüydü.
Bir de Jordan ve Maia var. Bu kitapta varda var yani. Bu çifti tamamen unutmuşum, son kitabı inşallah kısa zamanda okumak istiyorum yoksa bütün seriyi unutacağım. Yani genel hatlarıyla bazı şeyleri hatırlıyorum ama kitabı okuduğum zaman çoğu şeyi unuttuğumu fark ettim. O yüzden bu çift hakkında pek bir şey yazamayacağım ama Jordan'ın aşkına hayran kaldım desem yalan olmaz. <3


Kitapta sevdiğim şeyler;
*Kitap aşırı hızlı okundu ve yazarın kaleminin akıcı olması.
*Clary'nin diğer kitaplardaki gibi beni sinir etmemesi.
*Bazı işlerin yolunda gitmesi.(No detay)
*Son kısımda çok fazla ihtimaller olsa da kapağı kapattığım da az da olsa mutlu olmam, devamında neler olacak diye kafayı yemiyoruz en azından.(Spoiler değildir)
*Ve yazarın yufka yüreğinin karaktere yansıması, demek istediğimi bence anladınız(inş).
*Yer değiştiren eve bayıldım asdfghjk
*Fantastik yazan yazarların hayal gücüne hayranım, o kadar şeyi nereden bulup, üretip yazıyorlar aklım almıyor.



Kitapta sevmediğim şeyler;
*Kitabın için bütün karakterleri okumak hoş değildi, sırf altı yüz sayfa yazmak için böyle bir şey yazması hoşuma gitmedi.
*Margus'u ve Alec'in kısımlarını okumadım ki neden olduğunu biliyorsunuz. Neyse ki okumadığım için hiçbir şey kaybetmedim. :P
*Clary ve Johathan'ın(Sebastian) arasında geçen saçma olaylar aşırı iticiydi, tam bir pislikti. Yazarın buna çanak tutması ise sinirlerimi bozdu.
*Clary'yi bu sefer övmüş olsam da yüzük mevzusunda bu kadar umursamaz olması biraz asabımı bozmuş olabilir. :D


Aklıma geldikçe sevdiğim, sevmediğim maddeler yazacağım. Bakalım devam yorumlarımda olacak mı?
Seri olduğundan önermem biraz garip olacak, zaten seriyi okuyan illa ki devam etmek ister ya da istemez. Şu an piyasada çok dönen bir seri değil, dizisinden sonra belki de kimsenin ilgisini çekmemiştir çünkü hatırlamak için diziye bakayım dedim beynim yandı. Oyunculuk olarak Jace'i oynayan on numaraydı ama Clary'i oynayan -_- Sırf kızıllığından seçtilerse yoldan geçen kızıl bir kız daha güzel oynardı. :/
O yüzden okumak isterseniz ilk önce seriyi okuyun, sonra filmi izleyin(O oyuncularla devam etmediler ya ben bir şey demiyorum. -_-) ve sonra isterseniz diziyi izleyin. :D



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

   "Clary?" Jace başını yana eğip kızın yüzünü inceledi.
    "sen... Sen beni hala seviyorsun, değil mi?"
"Ben Jace Lightwood'u seviyorum," dedi Clary. "
"Senin kim olduğunu bilmiyorum."


*****


Clary, Java Jones'tan çıkıp da onu kendisini beklerken gördüğü anı hatırladı. O anda hayatı bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişmişti.
"Geri dönüş hiç olmadı," dedi. "Seninle hiç," Gözlerini açtı. "Gidelim."





Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^





5 Eylül 2022 Pazartesi

Beastly//Alex Flinn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yıllar önce ilk orijinal aldığımız kitaplar zamanında aldığımız kitaptı Beastly, o zaman çok fazla alamıyoruz tabii, bir de henüz piyasa durgun. O sıra kitabın filmi çıktıktan sonra filmin afişiyle kitabı çıkardı Pegasus Yayınları ve almış bulunduk. İlk okuyup, izlediğimde sevdiğimi hatırlıyorum ama aradan seneler geçmiş ve ben sadece belli kısımları hatırladığımı fark ettim. Yanlış olmasın Kitap Yurdu'ndan beş kitap 20₺'ye bunu da ekledik. Kaliteye baktığımız zaman on numara fiyata almışız ya. :D
Ama şöyle ki kolay okunmasına rağmen benim kitabı on günden fazla elimde tutmam. Araya kitap aldığımdan mı bilemiyorum ama çok uzun sürdü okuyup bitirmem :/



Aşk hiçbir zaman çirkin değildir!
Çirkin bir yaratığa dönüşmüştüm.
Aynaya bakakalmıştım. Bir hayvandım artık, tam olarak bir kurt, ayı, goril ya da köpek değil, ama ayakta durabilen, neredeyse insan sayılabilecek ama insan olmayan korkunç bir türün örneğiydim. Ağzımdan köpek dişleri çıkıyordu, parmaklarım pençeleşmişti ve her yerimden tüyler fışkırıyordu. Sivilceli ya da ağzı kokan insanları küçümseyen ben, bir canavara dönüşmüştüm.
Peri masallarından mı bahsettiğimi düşünüyorsunuz? Kesinlikle hayır. Yer, New York şehri. Zaman, günümüz. Bu herhangi bir şekil bozukluğu ya da hastalık değil. Sonsuza kadar bu şekilde bir yaratık olarak? kalacağım, tabii büyüyü bozmanın bir yolunu bulmazsam.
Evet, İngilizce sınıfımdaki kızın bana yaptığı büyüden bahsediyorum. Neden beni gündüzleri saklanan ve geceleri etrafta gizli gizli dolaşan bir canavara dönüştürdü? Size anlatacağım. Size eskiden nasıl yerinde olmak istediğiniz zengin, kusursuz bir görünüşü ve hayatı olan adam Kyle Kingsbury olduğumu anlatacağım. Ve sonra nasıl kusursuz bir... canavar olduğumu.


Karakterler hakkında yazacak pek bir şeyim yok, genel olarak kitap hakkında yazacağım. Kitap Çirkin ve Güzel masalından uyarlama. Kendini beğenmiş Kyle, pek güzel olmayan cadıyla dalga geçince büyü tarafından çirkin olup gerçek aşkı bulmak zorunda kalır ama babasından başkası kalmayan Kyle aşkı bulmaktan vazgeçip hayatının sonuna kadar böyle yaşamaya karar vermiştir. Buradan sonrada hikaye başlıyor zaten.
Kyle'nin yavaş yavaş hayatın anlamını bulması, çevresindeki insanları anlaması ve onlara yardım etmeye başlaması çok anlamlıydı bence. Ama bunları anlaması için kötü şeylerin olması gerekir miydi, az daha canavar olup kalacaktı.
Linda ise talihsiz ailesi yüzünden zor zamanlar geçirmesine rağmen hayata güzel bakan biridir. Bir gün Kyle'nin yanına tanışmak zorunda kalınca onunda hayatı değişir.
Linda'dan çok Kyle'yi okuduğumuz için Linda hakkında pek bir şey diyemeyeceğim o yüzden.


Başta da dediğim gibi kitap Çirkin ve Güzel'in uyarlaması olduğu için neler olacağını az çok tahmin edebiliyoruz. Sadece daha modern, bazı yerleri daha farklı. Konuşan sadece ayna var mesela, başka eşyalar konuşmuyor sdfghjk 
Güller de vardı mesela, o kısımlar çok güzeldi mesela. Kyle'nin güllerle ilgilenmesi, onlara gözü gibi bakması aşırı tatlıydı. :)

Akıcı, güzel kitaplar arıyorsanız okuyabilirsiniz. Belki bizim aldığımız gibi indirimli hali hala devam ediyordur bakabilirsiniz. :)
Uyarlama kitapları seviyorum, farklı versiyonla yazdıkları zaman daha güzel oluyor. Bu da o kitaplardan biriydi, işte o yüzden kitabı uzun süre elimde tutmam iyi olmadı. Okuyabilsem bir günde bile bitirebilirdim ama o kadar azimli değilim ya. :D
Filmini de tekrardan izlemek istiyorum ama ne zamana olur artık onu bilemiyorum. :D




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


İnsanlar çirkin değil, güzel şeyleri görmeyi tercih ederlerdi. İnsan doğası buydu. Bunda nasıl bir yanlışlık olabilirdi ki?


*****


"Güzel bir şey, fiyatı ne olursa olsun kıymetlidir. Hayatta ki değerli şeyleri görmeyi bilemeyenleri, hiçbir zaman mutlu olamazlar.





"Ben pes etmedim," dedim. "Güllerim için yaşamaya karar verdim, o kadar."



*****

Bu dönüşümü yaşamasaydım, nelerden mahrum olduğumu asla öğrenemezdim.




Buralarda da varım^^