14 Haziran 2023 Çarşamba

Hizmetçi//Freida McFadden Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu blogda uzun zamndır böyle bir tarz çok görmüyordunuz değil mi? Ben de olmaz, anca romantik, sakin kitapları seviyorum demiştim ama Olimpos Yayınları ilk Yanlış Yer Yanlış Zaman’ı çıkarıp ben de okuyunca ve beğenince yeni çıkan kitapları dikkatimi çekti. Hizmetçi’de onlardan biriydi.
Belki izlemişsinizdir, böyle hizmetçili, yardımcılı gerilim filmlerini falan. Kitapta bana onu anımsatınca okumak istedim.
Geldiğinde çok merak ediyordum, çok bekletmeden okumaya başladım.
Yeni bir kitap ama şu an Kitap Yurdu’nda güzel indirimde, bu tarz kitaplara sardıysanız bence bir şans verin.


Nina Winchester zarif, manikürlü eliyle elimi sıkarak, “Aileye hoş geldin,” dedi. Kibarca gülümseyip 
mermer hole göz gezdirdim. Burada çalışmak, yeni bir başlangıç yapmak için son şansımdı. İstediğim kılığa bürünebilirdim. Ama çok geçmeden Winchesterların sırlarının benimkinden çok daha karanlık olduğunu öğrenecektim.
Her gün Winchesterların evini baştan sona temizliyor,kızlarını okuldan alıyordum. Onlara leziz yemekler yapıyor, sonra en üst kattaki odama çıkıp yemeğimi tek başıma yiyordum. Nina’nın sırf beni temizlik yaparken izlemek için evi dağıtıp durmasına, kendi kızı hakkında tuhaf yalanlar söylemesine ve kocası Andrew’un her gün biraz daha çökmesine aldırış etmemeye çalışıyordum... Ama Andrew’un keder dolu kahverengi gözlerine baktıkça Nina’nın yerinde olmanın nasıl bir şey olacağını düşünmeden edemiyordum. Elbise dolabı, lüks arabası, mükemmel kocası…
Bir keresinde nasıl duracağını görmek için Nina’nın bembeyaz elbiselerinden birini giydim. Çok geçmeden bunu öğrendi ve tavan arasındaki odamın sadece dışarıdan kilitlendiğini fark ettiğimde artık çok geçti.
Ama kendimi sakinleştirdim: Winchesterlar beni tanımıyorlardı. Neler yapabileceğimi bilmiyorlardı…


Millie hapishaneden çıktıktan sonra bir kaç işte çalışır ama sürekli aksilikler çıkar. Bununla beraber evinden de çıkınca yatılı bir iş bulmak zorunda kalan Millie en sonunda istediği, hatta parası iyi olan bir yer bulur. İlk tanışmaları güzel geçince işe girmekte sorun olmayacağını anlayan Millie zamanla ev sakinlerinin çok farklı olduklarını anlar. İlk başta iyi davranan Nina’nın zamanla unutkanlıkları, durduk yere bağırası onu şüphelendirir ama işi güzeldir ve iyi para kazandığı için üstesinden gelmek zorundadır.
Her şey iyidir hoştur ama kaldığı çatı katı onu tedirgin etmektedir.
Millie normal bir karakterdi, hani böyle etliye, sütlüye karışmayan ama bir anda kendine ortada bulan karakterler olur ya, ha öyle bir karakterdi. 
Senelerdir hapishanede, neler görmüştür falan yani en azından aşırı dikkatli, gözlemleyen bir karakter olmasını isterdim. Böyle bir anda ortada bulunacağına daha çok ortamın nabzını yoklayıp ona göre davranan bir karakter okumak isterdim. Kitapta tek bulduğum hata buydu, o yüzde son kısımda olanlar bana çok geçmedi.
Yani ortalama bir karakter olduğundan çok sevemedim. :/


Nina ve eşi Andrew hakkında bir şey yazmak istemiyorum, ne yazsam spoiler olacak diye gerek yok. Tamam az çok tahmin edilebiliyor ama sonunun böyle olacağını tahmin ediyor muydum? Hayır.
Yanlış Yer Yanlış Zamanda olaylar daha heyecanlı, merak edilesiydi. Bunuda çok merak ettim, hatta bir oturuşta kitabın yarısını bir oturuşta okudum bitti. Zaten akıcı bir kitaptı, olayların perde arkası ne olacak derken kitap bitti. Yazarın kalemi güzeldi ama ne bileyim bu tarz kitapları nasıl yazıyorlar anlamış değilim, nasıl bir psikolojileri oluyor bilinmez ama kurgu yapmak için bile baya düşünmeli. Sıkıntılıdır yani, akıl sağlıkları yerindedir umarım. :D


 Romantik, sakin kitapları gerçekten seviyorum, bu tarzı arada okumak en iyisi. Halen daha bana hitap etmiyor. :D Beni aşırı geren kitaplar çok hoşuma gitmiyor, etkileniyorum hemen. Mesel bu kitabı bitirdikten sonra tuvaletten odaya koşarak gittim :D Öyle sıkıntılı işte ama Yanlış Yer Yanlış Zaman gibi kitaplar daha sakin, güzeldi. Böylesi kitaplar varsa önerebilirsiniz. :).
Ben senin gibi değilim, bu kitaplara bayılıyorum derseniz bir bakın derim. Akıcı olmasının yanında sonu sizi şaşırtıyor, yok artık diyorsunuz.



Kitaba Puanım 5/4^^




Kitaptan alıntı çıkmamış. :)


Başka yorumlarımda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^









13 Haziran 2023 Salı

Legend//Stephanie Garber Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Bu ay blog çok sessiz kaldı, doğru düzgün paylaşım yapamadım. Şu an kitap yorumlarını yazayım fotoğrafları halledeceğim bir şekil. O kadar yorumlarım birikti ki ya fotoğrafım yok ya da yorum hazır değil. Ne bileyim karıştı bu ay.
Yoruma geçeyim fazla uzatmadan, Legend Caraval serisinin ikinci kitabı. Birinci kitabı bitirdiğimde bu kitabın konusuna bakmış ve ne yalan okumak içimden gelmemişti. Çünkü Scarlett’i sevmiştim, onunla devam etmesini istemiştim ama olmadı.
Yine de seri bitsin dite okuyayım dedim ve ne yazık ki Caraval kadar sevemedim. Neden olduğunu belki spoiler olarak yazarım.



Kendisini Caraval’ın dünyasına kaptıran Donatella Dragna, en sonunda babasından kurtulmuş ve ablasının istemediği bir adamla evlenmesine engel olmayı başarmıştı. Kızların bunu kutlaması gerekiyordu belki ama 
Tella tam olarak özgür sayılmazdı. Gizemli bir suçluyla yaptığı anlaşma sonucu, yerine getirmesi gereken görevi ondan başka kimse başaramazdı: Caraval’ın efendisinin gerçek kimliğini ortaya çıkarmalıydı. Legend’ın gerçek kimliğini bulmanın tek yolu Caraval’ı kazanmak olduğundan, Tella bir kez daha kendisini bu efsanevi oyunun içinde buldu. Yolu tahtın cani varisiyle, lanetlenmeye mahkûm bir aşk hikâyesiyle ve sırlarla örülmüş örümcek ağlarıyla kesişecekti… Buna kız kardeşinin sırları da dahildi. Caraval’ı oynamak her zaman cesaret, beceri ve fedakârlık gerektirirdi. Ama oyun bu sefer daha fazlasını istiyordu. Tella, Legend’ın ismini öğrenemezse önemsediği her şeyi kaybedebilirdi – belki kendi hayatını bile. Kazanması durumunda ise Legend ve Caraval sonsuza kadar ortadan kaybolacaktı. Caraval’ın dünyasına hoş geldiniz. Asıl oyun şimdi başlıyor.


Birinci kitapta Caraval bitmiş, bazı sırlar ortaya çıkmıştı. Burada da tekrardan Caraval oluyor ama bu sefer tamamen oyuna odaklıdır. Tella’da bu oyuna dahil olmak zorundadır çünkü çok büyük sırları vardı. Yıllar önce onları bırakıp, giden annesini bulmak isteyen Tella sadece mektuplarla haberleştiği kişiden haber bekleyip harekete geçecektir.
Caraval’a dahil olduğu anda her şey sarpa sarınca bir anda kendini geçmişte olan olayların içinde bulur. 
Tella’yı sevdim ama Scarlett kadar değil. Mesela ablasının yalan söylediğinin farkında ama hiç oralı değil. Yani çok vasat bir karakter kalmış.


Hiç ummadığımız karakterlerin değişimlerini gördük bu kitapta. İsim vermeyeceğim, verirsem  spoiler olur diye bir şey demeyeceğim.
Ama serimize dahil olan prensimiz var, böyle prens gibi değil ama anlatılana göre bile düştük düştük asdfghjklş Yine de üçüncü kitapta neler olacak, prensin tavrı ne olacak merak ediyorum. 
Scarlett için diyeceğim çok şey var ama ne yazık ki o da spoiler olur. Sadece diyeceğim şu kendine gelsin lütfen, eğer başka türlü olursa çok kızarım, üzülürüm. :/


Genel olarak çok sevdiğim söylenemez, yani o mükemmel birinci kitaptan sonra bu aşırı vasat geldi. Vasatlığı bırak o güzelim evren ne ara bu hale geldi. Caraval oyununu göremedik, o gizemli dükkanlar, kıyafetler, insanlar yoktu. O yüzden ben birinci kitabı daha çok sevdim, evreni çok güzeldi. Yukarıda da dediğim gibi son kitaptan umudum var, biraz baktım da işler çok karışacak gibi.
Birde Kupa Prensi var, onun kitabıda çıktı, hatta geçenlerde aldım kitabı. Onuda çok merak ediyorum.

Bunlara rağmen yazarın kalemi yine ve yeniden akıcıydı. Bir oturuşta 50-100 sayfa okuyorsunuz. Bunu sevdim ama evren olarak şaşırttığı için hayal kırıklığı oldu benim için.
Yazarın diğer serinin çıkmasını istiyorum, beğenenleri çok fazla bende merak ediyorum haliyle. :D


Caraval yorumu için tık tık^^



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

“Dikkatli ol,” diye ekledi.
“Falcılar senin ya da benim gibi değillerdir. Dünyayı olabileceği gibi görürler ve bazen de olması gerekenden ziyade olmasını istediklerini gerçekleştirmeye çalışırlar.”


*****

Hepsi de korkunç şekilde güzeldi; tıpkı sihirli bir kabusun hazineleri gibi…


*****

Ne yazık ki Tella insanların kurtardığı değil, insanların artlarında bıraktığı türden bir kızdı.

*****

“İmparatoriçe’ye El mi diyorsun?”
“Elantine söylemesi çok zor bir isim.”
“Bana Donatella diyorsun.”
“Onun ağzımda bıraktığı tadı seviyorum.”

*****

“Ne bulmaya çalışıyorsun Donatella? İçimde iyilik mi arıyorsun? Asla bulamayacaksın, çünkü öyle bir şey yok,” dedi fısıldadı.
“Bana bunu söylemene gerek yok.”
“O halde niye cevap arar gibi bakmaya devam ediyorsun bana?”





Bir yorumun daha sonun geldik, başka yazılarımda görüşmek üzere sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^






12 Haziran 2023 Pazartesi

Blogları Canlandırma Projesi Mayıs Ayı Raporu ve Haziran Teması^^

 Selamlar^^
Mayıs ayında BCP’de Eleştirir, Deneme ve İtalyan Edebiyatını konuk ettik. Raporu yazmama rağmen bu ay katılamadım, yoğun ve mutlu bir aydı. Haziran ayına inşallah. :)
BCP’yi bilmeyen kalmamıştır diye umut ediyorum ama bu mecraya yeni katılanlar varsa buradan! BCP’nin ne olduğunu öğrenebilirsiniz. :)







Gelelim Mayıs ayında blogger arkadaşlarımızın yazdığı yazılara^^











Yazan arkadaşların emeklerine sağlık, Haziran ayında daha çok katılım olur inşallah. :)
Haziran ayı temamız Fransız Edebiyatı ve Doğa. Şu an aklıma bir şey gelmedi ama inşallah bu ay katılmaya çalışacağım. :)
Diğer yazılarımı okumak için tık tık^^
Sizlerinden katılımlarını bekleriz efenimm :)





Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^








30 Mayıs 2023 Salı

Yüz Karası//Brittainy C. Cherry Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyorum hayat? Ramazan bitti, bayramda bitti tabii ki. Ben şu an bu yorumu bayramdan hemen sonra yazıyorum, inşallah en kısa zamanda paylaşırım. :D (Paylaşana kadar seçim iki kere oldu, yeğenim doğdu, bayrama bir ay kaldı. :D) O yüzden geçmiş bayramınızı kutluyorum, onu bilerek okuyun burayı. :D
Gelelim yorumunu yapacağım kitaba. Takip edenler bilir, benim ağzım yansada uslanmam ve yine kitap alırım. İşte bu kitapta o. Sosyal medyada o kadar çok övüldü ki almayan bir kaç kişiden biriydim. İndirimli bulamadım, ikinci elde bulamadım en sonunda BKM Kitap’tan satın alıp gelir gelmezde okuduğum bir kitap. İlk defa gelir gelmez başladığım kitaplardan biri. :D 
Bir kaç günede bitirdim. Evet kitap güzel, içiniz rahat olsun hayal kırıklığı yaşamadım hatta sevdim.


Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ettim.

Birlikte geçirdiğimiz on beş yılın ardından beni terk etti ve başka birinin kollarına gitti.
Üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyordum. Kendi değerimi bilmiyordum.
O yanımda olmadan nasıl var olacağımı bile bilmiyordum.
Tek istediğim bana geri dönmesiydi.
Sonra Jackson Emery ortaya çıktı.
Aklımı dağıtması gerekiyordu. Bir yaz kaçamağı olacaktı.
Yaralı kalbimin kendine güvenmesini sağlayacaktı.
Birbirimiz için mükemmeldik çünkü ikimiz de bunun kalıcı olmayacağını biliyorduk.
Her şey yolundaydı, ta ki bir gece kalbim ritmini kaçırmaya başlayana kadar.
Her gün kocamın beni tekrar sevmesi için dua ediyordum ama dualarım yavaş yavaş benim için doğru olmayan bu adama kaymaya başladı.
Bir gülümseme, bir öpücük, bir dokunuş daha olsun diye dua ettim…
Onun benim olması için dua ettim.
Kalbinde aşka yer olmadığını biliyor olsam da…

Grace kocasından boşanma aşamasına gelmiştir ama bundan hiç memnun değildir. Kocasının tekrardan geri dönmesini isteyen Grace bunun için savaşmaya hazırdır ama hiç ummadığı şeyler olunca her şey değişir.
Kasabanın en iyi ailesinin kızlarından biri olan Grace küçük kasabaya gelir gelmez söylentiler, yüzüne gülüp arkadan konuşmalar başlar. Daha ilk günden kasabanın canavar lakaplı kişiyle karşılaşması ve ondan beklenmeyecek yardımdan sonra yaşamaya başka gözle bakan Grace’in hayatında büyük değişiklikler olacaktır.
Grace’i sevdim, kızmam gereken yerler oldu ama büyütülme tarzını göz önüne alırsak bir şey diyemiyor insan, buna rağmen bazı yerlerde şöyle okkalı bir laf edecekti ki off yani offff.
Kendisi için üzüldüğüm yerler çok oldu, aşırı duygusal olanlar için baya ağlak bir kitap olabilir. :’(


Jackson on yaşından yaşadığı bir ayrılıktan sonra hayatı kelimenin tam anlamıyla cehenneme döner, kasabanın gazabı üstlerinde olsada yaşadıkları yeri bırakıp gitmek istemezler ve sürekli kasaba halkının küçümseyici bakışlarına maruz kalırlar. Bunları takmayan Jackson bir gün kendini kasabada en nefret ettiği ailenin kızına yardım ederken bulur. Zamanla insanların aslında çok farklı oldukları yaşayarak öğrenen Jackson yeni yaşadığı duyguları, gördüğü muameleyi hiç unutmaz.
Çok farklı ama bir o kadarda tanıdık bir karakterdi. Sert olmasının sebebini öğrendiğimde kalbim kırıldı resmen, üzdü, üzüldüm.
Jackson’ı sevdim ama bazı şeylerini sevmedim. Bunu konuyada değineceğim inşallah.

Diğer karakterlerinden sadece kitapçı sahibini, Grace’in ablası, eniştesi ve Alex karakterlerini sevdim. Diğerleri zaten sinir stres yaptı beni. O koca olacak boynu altında kalasıca uyuzun önde gideniydi, bir an Grace’in fikrinin değişeceğini düşündüm ama neyse ki güçlü bir karakter okuduk olmadı. ;)

İki karakterinde kendini bulması, kalplerini iyileştirmesi ve daha ilk baştan azda olsa birbirlerini anlaması aşırı duygusaldı ama ağladım mı? Hayır asdfghjklş
Yani evet duygusal bir kitap ama sadece çok duygusal olan insanlar için ağlama sebebi olabilir. :D
Ben yerine göre duygusal bir insan olarak çok etkilenmedim. :D
Grace’e yapılanlara aşırı kızdım, annesi resmen dayaklıktı. Kızı hakkında atıp tutuyorlar gelmiş kızına çemkiriyor. Sabırlı bir karakter yazmış yazar asdfghjk Ama Jackson’da bir o kadar sabırsız, tabii söz konusu Grace olduğunda. ;)
Çiftimizin ilk baştan atışmaları güzeldi ama sonradan yazar işleri biraz karıştırmış, gerek var mıydı? Bence hayır, zaten yazamamışta, daha doğrusu çok üstünde durmamış. Sırf popüler kültürün getirdiği bazı şeyleri kitaba yansıtmak istemiş ama keşke yapmasaymış. İnanın o olmadan da kitap on numara beş yıldız olabilirdi. Azıcık spoiler olarak yazsam mı diye düşünüyorum, sanki o zaman daha çok içimi dökebiliyorum asdfghjkl



-Spoiler başlangıcı-


Biraz önce dediğim gibi yazar bazı şeyleri eklemeseydi de kitap güzel olabilirdi. Şimdi okuyanlar bilir Jackson herkesin gözünce canavar ama çoğu kadının gözünde seksi canavar, buradan da yola çıkarak sırf kafası dağılsın diye kadınlarla takılıyor. 
Bunu bile Grace Jackson’a teklifi sunuyor ve öyle devam ediyorlar. İşte bu gereksizdi, yani tam olacakken aslında ilişkilerinin böyle başlamasını istemeyebilirdi Grace, bence daha güzel olurdu. O yüzden yazar yazamamış dedim.
Zaten birbirlerinin dikkatini çekiyorlardı, konuşarak, birbirlerini tanıyarak olabilirdi bazı şeyler. Çokta tatlı olurdu.
Sonradan o koca neydi öyle. M*l aldat kadını sonra ben seni seviyorum aslında de, hem de en yakın arkadaşıyla. Yok böyle yüzsüzlük. Bence yüz karası bu kocaya, en yakın arkadaşa ve anneye denmeliydi.


-spoiler sonu-


Grace ve Jackson’ın arasında yaş farkı vardı, Grace büyüktü. Normalde bu durum beni aşırı rahatsız ederdi ama sonradan alıştım diyebilirim. Sonuçta Jackson’da küçük değildi ki bu da hayal ürünü bir kitap.
Rahatsız olduğum diğer konu aşırı argo kelimeler vardı. Evet Jackson’ı kötü bir karakter gibi göstermek istediniz ama bu biraz fazla kaçmış.
Şöyle okuyunca Esra sen neresini sevdin diyebilirsiniz asdfghjk
Ben akıcılığını, karakterlerin birbirlerine olan yardımlarını ve iyileşme süreçleri çok güzeldi.
Sonra kasaba halkı, anne, koca gibi etkenlerin bizi çokça sinirlendirmesi kitaba olan ilgimi ve duygularımı daha da etkiledi diye düşünüyorum. Kısacası kitaba karşı bizi diri tutan şeyler bunlardı, bu güzeldi yoksa öyle klişe kitap okuyup geçerdik.

En sevindiğim nokta çok şükür ki hayal kırıklığı yaşamadım. Hem konudan hemde yazarın kaleminden razıyım asdfghjkl Çokta akıcı olması bir kez daha önermemi sağlıyor zaten.
Yazarın çıkan başka kitaplarını okuyabilirim, onlarda böyle ilginçse hoşuma gidebilir. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


“Bana prenses deme,”
“Tamam prenses.”


*****


Gözlerinin içine bakarken onda kendi ruhumda gördüğüm bir şeyi fark ettim: Yalnızlık.


*****

    “İnsanlar hiç durmadan sana tepeden bakıp duruyorlar.”
“Ne? Hayır, bakmıyorlar. Sadece bana dualarını söylüyorlardı.”
“Öyle dualar varken kimin bedduaya ihtiyacı olur ki?”


*****

“Üzgün olma. Sonuçta bu doğru. Dağılmış haldeyim.”
“Herkes dağılmış halde,” dedi ısrarla. “Bazı insanlar saklanmakta daha iyi.”


*****

“Diğer insanların acıları kendininkinin önüne koyuyorsun.”
Gülümsedim ve omuz silktim. “Bu benim armağanım, lanetim.”


*****

“Gerçi bu tuhaf,” dedi bana.
“Tuhaf olan ne?”
“Kurtarıcı prensimin dünyanın kalanı için canavar olması.”


*****

Bazen hüzünlü bir kalbe en iyi gelen şey seni güldüren bir kitaptı.


*****

“Prenses?”
“Efendim Oscar?”
“Gerçekten zorlaştırıyorsun.”
“Neyi?”
“Bütün dünyadan nefret etmemi.”




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^








20 Mayıs 2023 Cumartesi

Love To Hate you//Mini Kore Dizisi^^

Selamlar^^
Artık kendime kızmayı bıraktım, çünkü kendime ne kadarda kızsam da, şu yorumları zamanında yap desem de olmuyor. Şu an bitmiş, yazılacak dört dizi yorumum var, artık bir yerden başlamam lazım. Laptobum elimde değil, onunla yorum yazmak daha kolay olduğu için kendimi zora sokmamaya çalışıyorum ama artık yeter dedim ve tabletten yazmaya başladım. Umarım bir oturuşta yazıp, bitiririm inşallah^^ (İlk oturuşta olmadı, ikincide oldu :D)
Diziyi ne zaman izledim hatırlamıyorum bile, o kadar olmuş izleyeli yani :D Hatta dün akşam örgü yaparken izledim dublajdan. Tekrardan izlesem hiç sırıtmaz, ilk defa izlemiş gibi olurdu hani asdfghjkl
Neyse, sevdiğim hatta çok sevdiğim bir dizi olduğundan genel olarak hatırlıyorum diziyi. :D
Gerçekten çok sevdim, hatta uzun zaman sonra ilk defa bir diziyi bu kadar kısa sürede bitirdim ve güzelliğine bayıldım, bayıldımmmm.
Aradığım her şey vardı bu dizide, mükemmel uyumlu, kısa sürede aşık olan bir çift. Kimya ortalığı yakıyordu zaten, ikinci çiftin birinci çift kadar iyi olması vs vs vs hepsi çoook iyiydi. Mini dizi olması kalbimi kırıyor ama olsun yine de güzeldi. <3



Dizi, erkeklere karşı kaybetmekten nefret eden bir kadının ve kadınlara asla güvenmeyen bir erkeğin arasında geçen aşkı konu almaktadır.

Güney Kore Sinemasından alıntıdır.



Yoo Teo//Nam Kang Ho^^
Ülkenin en ünlü oyuncularından olan Kang Ho kadınlara karşı eskiden gelen bir sıkıntısı vardır, bu yüzden ne kadar iyi olursa olsun partnerleri çok memnun değildir. Bir gün partneri yüzünden manşetlere düşen Kang Ho menajeri ve avukatları sayesinde işin içinden çıkmak zorundadır ama işler çok farklı yol alır.
Yoo Teo’u ilk defa burada izledim, adam bir anda dünya starı oldu ama şu an sessizlik hakim kendisinde. Tatlı, romantik rolleride iyi oynar, sert, kabadayı rollerini de ama ben en çok bu dizideki gibi minnoş hallerini izlemek isterim. Hem yakışıklı, hem harika oyunculuğu vardı, hem de öyle güzel bir ingilizce konuşuyorduk ki vay anasını dedim. İlk defa bir Korelinin ingilizcesi bu kadar güzel, akıcıydı. Bayıldım. :D Gülerken ki o ufak mimikleri aşırı tatlıydı. <3
Bu arada aynı Hyun Bin değil mi?
Onun daha iri yarı hali gibi, bir de siz gülerken görün. 😍



Kim Ok Vin//Yeo Mi Ran^^
 Haksızlığa gelemeyen Mi Ran kendince kadınlara destek olmaktadır. Nerede haysiyetsiz bir erkek görsün hemen peşine düşüp, hakkından gelir. Bir gün hiç olmadığı yerde bir konuşmaya kulak misafiri olan Mi Ran konuşmayı yapan kişiyi kara listeye alır, o da Kang Ho’dur. 
Kader bu ya işinden istifa eder ve bir tane bile kadın çalışanı olmayan şirkette işe başlar. Bir de ne görsün şirketin müşterilerinden biri Kang Ho, şans ayağına gelmiştir ve bir kaç planla kendini bir anda Kang Ho’nun sözleşmeli sevgilisi olarak bulur.
Karakter olarak başta sevmedim, çünkü yargısız infaz yaptı ama hatasını anladığında iyi davranması bunu örtbas etti tabii. Sonra Kang Ho’ya yavaştan alışması, aşık olması falan bence çok güzeldi.
Oyunculuk olarak sevdim, çok yakışmış rolüne. Başkası oynayabilir miydi bilmiyorum ama bence kimya olarakta uyumlu olduklarından başkasını şu an düşünemiyorum. Yoo Teo gibi kendisini ilk defa izledim.



Kim Ji Hoon//Do Won Joon^^
Kang Ho’nun menajeri olan Won Joon sırf Kang Ho’nun skandallara karışmaması için elinden geleni yapar, buna anlaşmalı sevgili bulmak bile dahildir.
Eskiden oyunculuk yapmak isterken o konuda iyi olmadığını anlayınca şirket kurar ve oyuncularıyla uğraşır.
Yoo Teo gibi bambaşka bir oyuncuydu, diziye kan can katmış resmen. Zaten izlemeye başlayın konuyu beğenmeseniz bile sırf bu arkadaşlar için diziye devam edersiniz. :D
Sonlara doğru bazı şeyler için aydınlanması, sonunda pes etmesi aşırı tatlıydı. Birde bana neden böyle yaptı sorusu yüzünden kendinden geçmesi asdfghjklşi
Başka dizisini izledim mi bilmiyorum ama resmen süper lig dizisi olmuş, yok yok dizide. Ayyy neyse siz izleyin öyle anlayın derim. :D
Bu arada uzun saçlı erkek sevmem ama kendisine o kadar çok yakışmış ki, gerçi şu an kestirmiş ama uzunda çok yakışmış maşallah asdfghjklş



Go Won Hee//Shin Na Eun^^
Mi Ran’ın en yakın arkadaşı olan Na Eun’un iki derdi vardır. Biri maaşının masraflara yetmemesi, ikincisi ise erkekler. Bir türlü doğru erkeği bulamayan, bulduğu da türlü türlü yalanlarla ortaya çıkması kendisini tüketmiştir.
Arkadaşının başındaki dertler yüzünden onu korumak isterken kendini yine imkansız bir aşkın içinde bulur.
İlk izlediğimde kendisi tanıdık geliyor ama nerede izledim diye düşünürken en sonunda Wakiki dizisinde oynadığını gördüm. Bir insan saçları uzun olunca bu kadar mı değişir? Hiç tanıyamadım valla. :D
Karakter olarak sevdiğim yerlerde oldu, sevmediğim yerlerde. Tabii sonuna doğru haklı bulup, çok sevdim. :D


Resimler^^



Kendileri ile ilk tanışmamız <3


Kadının dövüşte çok iyi olup, hak edenleri pata küte dövmesi mi? Kral hareket :D




Asalet mübarek asdfghjklş





Diğer dizilerde çiftler sevgili olduktan sonra sanki sevgili değillerde kanka gibi davranıyorlar, aşırı kıl oluyorum. O yüzden daha yetişkin diziler daha güzel. Duyguları çok güzel izleyiciye geçirip, tam olarak çift olarak ortaya çıkıyorlar.





Dizinin dönüm noktasıydı resmen asdfghjklşi





Off yani offf
Yaradan ne güzel şeyler yaradıyor çok şükür diyor insan asdfghjklş
(Ayy gaza gelip günaha girmeyelim şimdi :D)





Üzümlü kekimiz, hangi biriyle uğraşsın :/








Gifler^^




Menajer, çalışan olsalarda ondanda öte çok iyi kankalardı <3




Şirketteki ilk kadın olması aşırı saçmaydı ama erkek egemenliğinin olduğu ortamdan da mantık aramayın. Çoook komik bir şirketti, zaten normal şirket değilde ünlülerin avukatlık şirketiydi burası. Eğlenceli olması normal yani. :D
Mi Ran’da şirkete girip herkesin hakkında geliyor, aferinnnn :D



Ayy bu sahneye kalbimizi bıraktık ki, cidden çekim ve o an ki olaylar yüzünde çok anlamlaydı.




ARKADAŞLAAAAAAAAAR 
ASDFGHJKLŞİ





ACİLEN DİZİ ÇEKMEN GEREKN KONULAR VAAAAR :D





Son^^

Şu yorumumdan sonra diziyi daha ne kadar övebilirim arkadaşlar, izleyin izletin. Cidden çok sevip, ayy neden bu kadar kısaydı diyeceksiniz. :D
Oyuncuların uyumu, konunun güzeliği. Anlamlı ve duygusal anlar aşırı güzeldi.
Şu anlık benim için yılın en iyi dizisi diyebilirim.
Netflix dizisi olduğu için Türkçe dublajı mevcut, dün dediğim gibi örgü örerken açıp izledim. Tabii ne kadar diğer dizi-filmlerde dublaj sevsemde Kore yapımlarında dublaj aşırı sırıtıyor. Koreliler gibi konuşmaya çalışıyorlar ama olmuyor. Düzgün bir dublaj lütfen, bakın TRT yapımlarına hiç öyle sırıtmıyordu mesela.
Neyse, mevzumuz o değil asdfghjklş
DİZİ ÇOOOK İYİYDİ ARKADAŞLAAAAR :D
Daha fazla diyecek bir şey bulamıyorum, bence yazmama da gerek yok.
Bu yorumdan sonra size kalmış izlemek, izlememek ama bence izleyin. :D






Çok şükür yorumun sonuna geldim, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle, sağlıcakla kalın^^



Buralarda da varım^^