1 Ocak 2020 Çarşamba

Şehir, Zehir ve Hamza//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
İnşAllah bundan sonra kitabım biter bitmez hemen yorumunu yapacağım çünkü bilgisayarım var. :D Hangi yazımda yazdım bilmiyorum ama yazılarım geç gelmesinin diğer sebebi de dizüstü bilgisayarımın olmamasıydı. Diğer bilgisayarımız müsait olmadığı için ve masa üstü olduğu için bir zaman sonra yazı yazmaktan sıkılıyorum, boynum, her yerim ağrıyordu ama bununla her yerde yazabileceğim. Bizim oldu, isteyen herkesin de olur inşAllah^^
Gelelim kitabımıza. Merve Özcan'ın, nam-ı diğer Gözlerini Haramdan Sakın'ın biricik yazarının yeni kitabı. Daha Tanyeri serisini okumadan buna başladım, çünkü bu kitap tek, seri değil. <3 Öyle de bitti zaten, yazar sürpriz yapar devam ederse üzülürüm ama hemen de okurum. Çünkü Feza ve Hamza... Kalp, kalp, kalp...

İlk cinayetimi Karakoza’nın sokaklarında işledim, diğer birçok fedai gibi. Ölümü, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı biz bu şehirde öğrendik. Sonra bu şehrin bizi dönüştürdüğü şeyi görünce kaçmak için fırsat kolladık. Fakat şimdi geri döndük. Eskiden, vurmamızı istedikleri hedeflere çevirirdik namluyu, ancak şimdi bize vur emri verenlere nişan alıyoruz.
Ben Feza, bir şeyler biliyorum. Kazançlarımın kayıplarıma bağlandığı ve madalyonun her iki yüzüne de tanıklık yapan bir şehir… Zehri tadanı, en az tattıran kadar zehirleyen bir zehir… Ve bu şehrin güzüne karşı tebessümü sımsıcak bir palto gibi sarmalayan bir adam, Hamza…
Benim tüm hikayem bu.
Ancak bu şehirde daha fazlası var.

 Kitabımız atılan bir mesajla başlıyor ve hemen Feza ile Karakoza'nın karanlık sokaklarına dalıyoruz. Feza dedesi tarafından fedai olarak yetiştirilip, onun için çalışmasını sağlar. Hiçbir şey düşünmeden işini yapan Feza beklenmedik bir anda çok büyük bir suçluluk duygusu ile kendini kaybeder. O sırada yanından geçen yaşlı bir adam tarafından yardım alınca hayatı değişir. Karakoza'yı, yaşadıklarını ve en önemlisi Hamza'sını bırakıp şehri terk eder, ta ki bir mesaja kadar.
Geri geldiği zaman gördüklerine şok olup, şükürler yağdırsa da geçmişi peşini bırakmaz.
İşte konu böylece başlıyor.

Feza'nın hayatındaki değişiklik beni çok etkiledi. Çünkü Gözlerini Haramdan Sakın'daki Betül gibi normal hayatta arayış içinde değildi, Feza daha çok vicdan azabından dolayı bir arayış içindeydi ve tam her şey bitmiş derken önüne gelen vesile çok anlamlıydı. Şükürler olsun ki bu tarz olaylar çok oluyor ama okuyunca insan daha bir etkileniyor. Ve Hamza'nın değişimi ve geldiği nokta Feza'dan daha çok etkiledi beni.
Kaçışlar, kovalamalar, tehditler, korku ve bir sürü duygunun eseri olan Şehir, Zehir ve Hamza'yı çok sevdim. Gerek karakterler, gerek verdiği mesaj ve yazarın kalemi gerçekten senenin en güzel kitaplarındandı dedirtiyor. Heyecan dozunda, insanı yorup, hop oturup hop kaldırmıyor. Her an bir aksiyon beklemedim değil ama olamamasına da üzülmedim, daha sakin geçmesi beni mutlu etti.


Bunların yanı sıra en sevdiğim şey ise Feza ve Hamza'nın aşkı oldu. Ama o nasıl aşk, hele o sondaki öğrenilen gerçekler. Doğruya doğru öyle bir şekilde okudum ki birazcık Hamza'dan da şüphe etmedim değil ki Hamza diyorum, Hamza. Öyle bir paranoyak bir duruma düştüm düşünün. Hamza'nın birden bire ortaya çıkışı, ettiği teklifler, düşünce yapısı, aşkı ve en önemlisi dinine olan bağlılığı beni benden aldı. Hani okuduğumuz diğer kitaplardaki sevdiğimiz erkek karakterler keşke gerçekte olsa diyoruz ya ha işte Hamza'nın gerçek olma olasılığı daha yüksek, eğer gerçekçi bir karakter istiyorsanız bu kitabı okuyun. Tamam bu kadar olamaz, insan oğluyuz yaniii ama ya varsa? Varsa bile İnşAllah karşımıza çıkar. Amin.
Ve şöyle bir şey var ki Feza benim duamı kitapta yaşadı be. :D Duam bana kalsın, inşAllah olur diyorum. Sadece o kısımları okurken çok duygulandım. <3



Kitap o kadar güzeldi ki bir 400 sayfa daha olsaydı okurdum, keşke olsaydı ama ne derler bilirsiniz her şey sınırında. Yine yazarımız yeni kitaplar çıkarsın, Tan yerinden sonran başka kitabım kalmıyor pek sevgili yazarımız. :)

Gelelim yazarımıza. Biraz araştırma sonucunda yazarın nasıl bir tarzda yazdığını öğrenebilirsiniz. Din ve polisiyeyi harmanlayan yazarımızın kalemine sağlık. O kadar güzel yazıyor ki okumayan pişman yani. Din üzerine yazılı diye ben okumam demeyin, sadece bir kere şans verin ve yazarın kalemiyle tanışın derim. Geleceği parlak olan, daha çok tanınmasını istediğim yazarlardan biri. Umarım yorumumdan sonra bir şans verir okursunuz.



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Sanki yine eskisi gibiydi. Yine ortalık yakılır yıkılırken biz birbirimize bakıp bir bombanın geri sayımında kalan vakitleri umursamazca sohbet ederek çarçur ediyorduk. Onunla Paylaştığımız bu başına buyrukluk geçmişe dair özlediğim ender alışkanlıklardan biriydi. 



******


Hislerim bana görünürde olana inanmanın kolaya kaçmak olduğunu ve baktığım yüzlerin, aslı değil yalnızca birer maske olduğunu anlatıyordu.


******


O beni affetmek için bu kadar istekliyken nasıl beni her şeyimle kabul eden bir yaratıcıya olan teslimiyete arkamı dönebilirdim ki?



******


Sözlerini hayranlıkla dinledim, belki yeteri miktar kafeinle bir ömür bile dinlerdim.


******


"Canını yakanda benim, teselli bulduğunda...."







Daha fazla böylesi güzel kitapların yorumları yazmak dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


4 yorum:

  1. merve özcan, sevmişsin kitabı, bilmiyodum, aldım listeye, bilmediğim bir yazarı okumak keyifliii :) dizüstünde yazmak evet ya kolaaaay :) hayırlı olsuuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalemi çok iyi, seversen diğer kitaplarını da öneririm. :) Teşekkür ederim^^

      Sil
  2. Bilgisayar haberine sevindim. Seni daha çok okuyabileceğiz, ne güzel :-)

    YanıtlaSil

Elinizi korkak alıştırmayın.^^ :D