Bridgerton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bridgerton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Kasım 2022 Çarşamba

Yüreğe Söz Geçmiyor//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Uzun bir aradan sonra yorumlara geri döndüm. Bu süre zarfında ballarımızı süzdük, evimizin güz temizliğini yaptık. Daha dün bitti(27 Ekim), bugünde dinlenme günümüz, hemen başladım yorumlara. Umarım istediğim güzellikte olur.
Bridgerton'ın sezonlarını izledim, dördüncü kitaptan başlayarak geri geri giderek okumaya başladım. İlk Rüyalar Gerçek Olsa, sonrasında Son Söz Aşkın, şimdi de bu kitabı okudum. Şu ana kadar hayal kırıklığına uğradığım tek kitap Son Söz Aşkın'dı. Rüyalar Gerçek Olsa'dan sonra en sevdiğim bu oldu. Dizisinde o kadar eksik vardı ki, bunları dizi yorumumda yazdım. Buradan okuyabilirsiniz. ;)
Neden kitabı sevdiğimi yorumumun devamında yazacağım^^


Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse...
Tutkuyu ilişkilerinizde hissederken aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsınız... Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir...
 Quinn'in etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız...

Daphne sosyeteye çıktıktan sonra evlilik tekliflerinin azalmasından sonra ne yapacağını bilemez, abisinin kardeşine yanlış şekilde destek çıkması kendisini zorladığı için yavaş yavaş hayallerinden vazgeçemeye başlar. Ama bir gün şehre dük gelir ve ilk katıldığı baloda çok farklı bir şekilde karşılaşırlar ve tanıştıklarında yaşadıkları sorunları konuşunca ikisinin de işine yarayacak bir plan yaparlar ama bilmedikleri bir şey vardır, o da aşk...
Daphne aynı dizideki gibiydi, tek farkı kitaptaki Daphne kumral, ela gözlü. Dizide sarışın.
Ve bir de kittapta duygularını çok güzel ifade etti.
Kitapta çok sevdim, son kısımda yaşanan sıkıntılarda verdiği tepkiler o kadar gerçekçiydi ki ben de onunla üzüldüm.
Ama duygusal açıdan gerçekten çok güzeldi.


Simon ise çocukluktan yaşadığı sıkıntılar yüzünden sürekli yurt dışlarında gezmiştir. Kendini eğitip babasının karşısına geçtiğinde ise gurur duyulacak bir evlattır ama Simon'ın hiç etkilenmez. Yaşadıklarından sonra düklüğü istemese de hayatının sonuna kadar bununla yaşamak zorundadır.
Simon'ın Daphne'ye olan aşkına hayran kaldım, ne kadar yeminlerini yerine getirmek için saçma şekilde uğraşsa da Daphne'nin hayalleri için kendini feda etmesi beni etkiledi. Dizideki Simon'a çok kızmıştım, inadı saçma şekilde uzadı ve o sondaki ikna olması hiç gerçekçi değildi ama kitapta Simon çok iyiydi. Tabii Daphne'yi üzdüğünde çok kızdık ama gerçekleri öğrendikten sonra ikisini de alıp bağrıma basasım geldi. :D
O sondaki gelişi kalp ben asdfghjk
Ve Simon'ın kitapta sarışın olması. :D


Bu konu hakkında da yazıp diğer yorumlara geçeyim.
Dizide ırkçılık yapmamaları gerçekten güzel ama ne yaparlarsa yapsınlar atalarının siyahi insanlara yaptıklarını unutturamazlar, hala devam edilen ırkçılığı da düşünürsek bu çok abes kaçmış.
Kitabı okurken gözümün önüne dizideki oyunculardan çok kitaptaki tarife göre düşünüp, okudum. 
Belki olumlu bulan var, başta benimde hoşuma gitti böyle yer vermeleri ama kitapları okudukça gerçekten gereksiz bir savunma olmuş. Atalarının yaptıklarını örtbas edeceklerine bas bas bağırsalardı ya. -_-

Neyse şu an kitap yorumu yazdığım için bununla devam edeyim.
Yazarın kalemi akıcı, belli ki duygu konusunda da çok iyi, Son Söz Aşkın'ı da severdik ama yazar bir şeyler yapmaya çalışmış, yapamamış burada ise konu almış başını gitmiş, en sevdiğim.
Daphne'nin annesini yine ve yeniden sevdim, dizide de çok severim. Mesela dizide kadın dayanışmasıyla ilgili bir olay vardı ki her zaman izleyince aşırı keyif alıyorum, dayanışmaları o kadar güzeldi ki buna kraliçenin dahil olması daha da güzeldi.
Kitapta kraliçe ve onun yılın elması vs. bu tarz şeyler yoktu. Dizide de sırf bölümler çok olsun diye eklemeleri bir yandan güzel olmuşken, bir yandan diğer gereksiz konular aşırı saçma olmuş. Birinci sezonda Colin'in yaşadıklarını düşünürsek kraliçe yanında melek, melek.


Hazır Colin dedik, ya bu çocuğu seviyorum yaa. Daphne'ye olan düşkünlüğünü çok sevdim, zaten kardeşlerin kız kardeşlerine sahip çıkmaları çok tatlıydı, bazı yerlerde abartmış olsalar da. :D
Bunların yanı sıra Penelope'yi arada görmemiz, onun hakkında güzel düşünceleri okumamız da çok güzeldi.
Sonunu sevdim, diziye göre cidden çok güzeldi. Diziyi sevmiştim aslında, danslar, kostümler falan ve okuduktan sonra aslında kitapla aynı şekilde gitmeleri de güzeldi ama yok yani, duygu yok. Dizinin sonu tam bir fiyasko kimse kusura bakmasın, duygu yok cidden. Adam ne oldu da bir anda değişti belli değil. O yüzden ki kitabı daha çok sevdim.

Bu tarz historicaller okumak istemenize rağmen, çok fazla müstehcen olduğundan çekiniyorsanız bunda o yok işte. Paso duygulardan devam ediyor ki öyle sahnelerde yeterince var, abartmamış yazar. O kısımları da atlayıp okuyabilirsiniz. ;)
Eskiden bende bu yüzden sevmezdim ama artık yazarlarda okurları daha çok düşünüyor ve bu tarz şeylerden çok duyguları ön plana çıkarıyor.
Tabii aksini yapanlarda var, onları da biz okumuyoruz. :D 



Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntı^^


"Son derece rahatsız edici bir genç kadınsınız, Bayan Bridgerton, bunu biliyor muydunuz?"


*****

"Daphne'yi kurtarmalıyız," dedi Anthony.
"Kesinlikle kurtarmalıyız," diye onayladı Benedict.
"Ve Macclesfield'i de," diye ekledi Anthony.
"Ah, mutlaka kurtarmalıyız," dedi Benedict.
Fakat hiçbiri yerinden dahi kıpırdamıyordu.
Gülmemek için kendini zor tutan Colin, "Sadece laf üretiyorsunuz, harekete geçen yok," dedi.


*****

Ölmüş bir adamın tüm dilekleri yerine getirmemeye çalışarak, nasıl mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürülebilirdi ki?





Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle, aşkla ve sağlıkla kalın^^



Buralarda da varım^^



28 Ağustos 2022 Pazar

Son Söz Aşkın//Julia Quinn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Havalar aşırı sıcak geçiyor dikkat edin, bu sebeple kitap bile okuyamıyoruz. Gerçi birazda yoğunluktan ama olsun başka dert olmasın dayanırız bunlara. :)
Son Söz Aşkın Julia Quinn'ın Bridgerton serisinin üçüncü kitabı, ben tersten gidiyorum okumak için. İlk olarak dördüncü kitap Rüyalar Gerçek Olsa'yı okudum, şimdi üçüncü. Bundan sonra da büyük ihtimal Eloise'nin kitabını okurum, çünkü aldım, elimde şu an. :P
Bu seriye tutulmamın sebebi seriyi izlemem, okuyanlar diziyle seri bir değil deyince o kafayla okumadım ama bakalım yeni sezonlar ne kadar kötü olacak bu da bir gerçekte. :D Bir kaç duyuma göre istemediğim çok şey olacakmış gibi, inşallah olmaz. Bu duyum birazda bu kitapta ki çiftimizi ilgilendiriyor. Bir şey söylemeyeceğim, öğrenmek isteyen bana mesaj atsın. :D 
Kitap için diyeceğim şu ki bence şimdilik hala Rüyalar Gerçek Olsa favorim. :)

 Beckett, aslında bir kontun kızı olmasına rağmen ne Leydi Bridgerton’un meşhur maskeli balosuna gideceğinin ne de Beyaz Atlı Prensi’nin onu orada beklediğinin hayalini kurmaya cesaret edebilir çünkü kibirli üvey annesi tarafından köşkün hizmetçisi olarak kullanılmaktadır. Ama daha sonra, gizlice içeri girmeyi başardığı baloda çekici ve yakışıklı Benedict Bridgerton’un güçlü kollarının arasında dans ederken kendini kraliyet ailesinden birisi gibi hisseder. Yalnız ortada bir sorun vardır, saat geceyarısını gösterdiğinde bu sihrin sona ermesi gerekmektedir.
Kimdi bu olağanüstü kadın? O büyülü geceden sonra, gümüş elbiseli kadının güzelliğiyle adeta kör olmuş Benedict’in gözü başkasını görmez, ta ki kendini, ona garip bir şekilde tanıdık gelen hizmetçi kıyafeti giymiş o alımlı kadını içine girdiği tatsız durumdan kurtarmak zorunda hissedene kadar... Gizemli aşkını bulup onunla evlenmeye yemin etmiş olan Benedict, hayatına giren bu hizmetçinin nefes kesici güzelliğine yenik düşer ve onunla birlikte olmak için, içinde inanılmaz bir istek duyar. Peki kalbini bu hizmetçi kadına sunmayı düşünen Benedict, bir peri masalını andıran ilk aşkını feda etmeyi göze alabilecek midir?

Benedict'ti dizide çok sevdim, aşırı komik, eğlenceli bir karakter ama kitapta o kadar değildi. Sakin bir karakterdi anlayacağız. Tabii ki Brigerton ailesinin saygınlığı, iyi eğitimden gelen beyefendilik hepsinde olduğu gibi Benedict'te de vardı. Zaten Sophie ile tanışmaları böyle oluyor. 
Benedict'i dizide çok seviyorum, oyuncu zaten cuk diye oturmuş ama kitabını okumadan önceydi o. Meğer kitaptaki Benedict dizidekine göre aşırı sakin, kendi halinde biri. O yüzden ben dizideki Benedict'ti daha çok sevdim. Bir de kitapta ısrarla bir şey istiyor Sophie'den. Yapma etme kardeşim dedim durdum. -_-



Sophie bildiğimiz Kül kedisi masalındaki sindirella. Üvey anne ve kardeşler, hizmetçilik yapan biri ve sonunda yardımlar sayesinde maskeli baloya giden genç kız.
Buraya kadar her şey normal, orada zaten Benedict'i görüyor ve klasik saat on ikiye kadar olan zamana kadar onunla beraber.
Balodan kaçışı masal gibi oldu ama devamı öyle olmadı. Eğer yazar o tarz bir uyarlama yaparak devam etseydi de bence güzel olurdu. Böyle devam etmesi de güzeldi yalan değil ama Benedict ve Sophie arasındaki mevzu daha farklı olabilirdi.
Sophie'yi sevdim, çok istediği şeyler olmasına rağmen geçmişte yaşananlardan ders alıp kurallarını bozmamasını gerçekten sevdim, yoğun baskılara rağmen hatta.

Biraz önce yazdığım gibi masalsı devam eden kitabın devamı da öyle olmasını isterdim, tabii o döneme uyarlama yapması zordur anlıyorum ama illa ki bir şeyler yapılabilirdi. Aradan o kadar zaman geçmesi gerekir miydi? Zaten bu kısımdan sonra değişti ne değiştiyse.
İşte spoilerda veremiyorum, yoksa yazacak çok şeyim var.
Benedict'in çizimle, boyamayla uğraşmasını dizide daha çok gördük, kitapta sadece bir yerde Sophie görüyor, bir de Rüyalar Gerçek Olsa'da tablolarının önemli yerlerde sergilendiğinden bahsediyor bu kadar, başka da okumadım bununla ilgili. 



Beklentimi yüksek tuttuğum için istediğim gibi bulamadım ne yazık ki. Belki de Colin ve Penelope'nin kitabı şu anlık seride en sevdiğim olduğundan onunla kıyaslama yapıyorum ama kıyaslamayı kenara koysak bile yok yani beklentimi gerçekten karşılamadı.
Güzeldi, okurken eğlendim sayılır ama Benedict ve Sophie'nin hikayesi böyle olmamalıydı. Sophie'nin durumuna göre Benedict'in tekliflerde bulunması hoş değildi, hadi bir kere bulundun kız istemiyor ısrar ediyor, niye kız hizmetçi diye.
Şimdi okuyanlar ve sevenler beni linçleyecek ama bir düşünün lütfen, istemiyorsa bir bildiği var. Ve Sophie'nin hatırlama mevzusuna o kadar hak veriyorum ki, ben üzüldüm resmen.
Ve o son. Cidden Benedict'e yakışmamış bir sondu. Evet güzeldi, nasıl bitecek bu son diye düşünürken güzel bağladı ama böyle güzel başlayan kitabın devamını ve sonunu böyle yapmasını ne yazık ki beni hayal kırıklığına uğrattı.
Kitap hakkında görüşüm böyle, Benedict'i ya da serisi merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Zaten o kadar hızlı okunuyor ki yazarın kalemini bu yüzden seviyorum.
Bu arada kitabı bitirdikten sonra Rüyalar Gerçek Olsa'nın sevdiğim sahneleri tekrardan okudum, seviyorum merkezzz <3



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntı^^


İnsanlar görmeyi beklediklerini görürlerdi.


*****


Sonra dönmüş ve onu görmüştü. O gece orada bulunmasının, İngiltere'de doğmasının sebebinin bu kadın olduğunu anlamıştı.


*****


"Benden nefret ettiğini bilerek yaşayabilirim," dedi kapalı kapıya bakarak. "Ama sensiz yaşayamam."




Sadece varlığıyla bile onu mutlu edebilen bir kadın bulması tuhaftı. Onu görmek veya sesini duymak ve hatta onu koklamak zorunda bile değildi. Orada olduğunu bilmek yeterliydi. 




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^









31 Temmuz 2022 Pazar

Bridgerton 1.Sezon//Yabancı Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız bakalım? Yaz nasıl geçiyor?
Bundan bir kaç ay önce izlediğim ama daha yeni yorumuna başladığım diziyle geldim sonunda. Aslında izledikten sonra aşırı heyecanlanmıştım, hemen yorumunu falan yazarım dedim ama ilk önce sezonları ayrı ayrı yazayım dedim, sonrasında zaten yoğunluk başladı bir türlü blogla içli dışlı olamadım.
Şimdi boş kalmışken yazayım dedim yoksa yine sürünecek yorum buralarda.
Normalde sürekli önüme düşüp ama izleme isteğimin hiç olmadığı bir dizi Bridgerton. Zaten Historical kitapları uzun zamandır okumuyorum, sevmiyorum.
Sonrasında İkizle, gelinimiz izleyip Esra ısrarla sen de izle, yanında konuşamıyoruz falan dediler. İyi tamam bakarım, zaten spoiler üstüne spoiler yedim, en azından içeriğini, kim kimdir diye bakarım dedim ve arkadaşlar inanamazsınız ama çok sevdim.
Kitapları okuyanlar birebir aynı olmadığından, hatta o kadar farklı çekilmiş ki izlenmez bu dizi diye yorum yapanlar çok oldu. Neyse ki ben kitapları okumadan izledim, gerçi böyle de sevdin mi diye sorsanız konu olarak güzeldi evet ama oyuncuların kimyası, uyumu bana geçmedi. İkinci sezon hakkında şu an bir şey demeyeceğim, onu da onun yorumunda okursunuz artık. :D
Sadece kitapla aynı olmamasına rağmen ki yine diyorum ben bilmiyorum, buna rağmen kostümler, müzikler, danslar ve dekorlar çok güzeldi. Bunlar bile izleme zevki verdi resmen. :)



Konusu;
Bridgerton ailesinin en büyük kızı Daphne Bridgerton, ailesinin izinden gidip çok seveceği bir adamla evlenmek ister. Genç kadının seçenekleri çok olsa da ağabeyi teker teker adayları eler. Ancak Leydi Whistledown’ın hazırladığı bir skandal, Daphne’nin adının lekelenmesine neden olur. Bu sırada sosyeteye yeni katılan kızların annelerinin gözdesi olan Hastings Dükü ile Daphne arasında bir çekim oluşur.

Oyuncular;
Phoebe Dynevor//Daphne Bridgerton
Regé-Jean Page//Simon Basset
Ruth Gemmell//Lady Violet Bridgerton
Jonathan Bailey//Anthony Bridgerton
Claudia Jessie//Eloise Bridgerton
Luke Newton//Colin Bridgerton
Luke Thompson//Benedict Bridgerton
Nicola Coughlan//Penelope Featherington
Golda Rosheuvel//Queen Charlotte
Ruby Barker//Marina Thompson
Adjoa Andoh//Lady Danbury



Meşhur Bridgerton ailesi^^


Ve bir diğer meşhur çiftimiz Daphne&Simon^^
Dizimizin esas çifti, başlardaki çekim güzeldi, aralarındaki anlaşmalı birliktelikleri güzeldi ama sonradan olanlar, aralarında yaşananlar ve kimyaları. Bana geçmedi arkadaşlar, kitapta neler neler oluyor bilemem ama öyle ki kitabı okumak bile pek içimden gelmiyor. :D
Belki bir gün okurum. :D
Oyuncu olarak yakışmışlar ama senaryonun verdiği his güzel değildi bence. Simon'ın soğuk oluşu, Daphne'nin gerekçeleri falan derken arada kimya kalmadı. Zaten Simon o kadar dik başlıydı ki sonunda olanlara inanamadım ne yalan. :/


Featherington kardeşler^^
Dizide hep bir skandalın içindi bu aile asdfghjk Yani öyle ulu orta bir skandal değil ama birinci sezonda olanlar beni benden aldı.
En soldaki Penelope'nin kitabı var. Rüyalar Gerçek Olsa, okumak isterseniz buradan tıklayabilirsiniz.
Ailenin en aklı başında kişisi, zaten okuyanlar nasıl biri olduğunu biliyor. Bu aileye fazla bile Pen. Seviyorum kendisini yaa, üçüncü sezon Pen ve Colin'in. Ayy seride şu an en sevdiğim kitap, bakalım inşallah güzel yaparlar, mutlu oluruz. :D



Kitapta var olmayan bir kraliçe, tabii var kraliçe ama dizideki kadar ön planda değil. Hatta dizide bazı gösteriler kraliçe yüzünden, birazdan ondan da bahsedeceğim. :)



Lady Dumbary, kadın kitapta herkesin asaplarını bozuyor gibi ama dizide ben çok sevdim. Çiftleri bir nevi onun ayarlaması falan bence çok tatlı.




Bir de bu olay var.
Burayı biraz spoiler olara yazacağım.
Şimdi Marian Featheringtonların akrabası oluyor ve bir süreliğine yanlarında kalıyor, normalde kızın hedefi orduda olan sevgilisinin gelmesiyle onunla kaçıp gitmek, ama mektuplarına karşılık gelmeyince sevgilisinin onu unuttuğunu düşünür ve kız hamiledir. Burada Featheringtonların annesi devreye girer ve onu hemen birileriyle baş göz etmek ister, yaşlı vs. fark etmez tabii.
En sonunda Marian'ı ilk görüşte beğenen Colin'e kancayı takarlar. Pen bundan rahatsız ama ne yapabilir ki, tabii Lady Whistledown Pen olunca ailesini skandala sürüklemesi pahasına Marian'ın suçunu ortaya çıkarır.
Şimdi burada Colin'in umutsuz aşkı, Marian'ın bencil davranışları aşırı sıktı. Kızım sana uygun kişilerde gelse ağzını burnunu eğiyorsun, ne bu dik başlılık?
En sonunda aklı başına geliyor ama olan Colin'e, skandalı çıkarmak zorunda kalan Pen'e yazık değil mi? Kim bilir üçüncü sezonda Colin'in Pen'in gerçek kimliğini öğrenince neler olacak.
Spoilerın bitti.



Bu kısım kitapta yok, yaşı gelen kızları sosyeteye tanıtıyorlar, balolara götürüyorlar bu bilindik ama kraliçenin gözdesini seçmesi falan sadece dizide var. Olmasa da olabilirdi ama sekiz bölümlük diziyi anca doldurabildiler bence. Tabii kraliçenin bazı konularda çiftlere destek çıkması çok hoştu.




Şimdi çift olarak yakışmışlar, kimya yok dedim ama bu çiftten kaynaklı değildi senaryodan kaynaklı bence. Kitapta Simon'ın sarışın, Daphne'nin de kumral-esmer oluşu ama dizide farklı olmaları peki?
Tamam olmamış ama beni herkes kadarda rahatsız etmedi, sadece bazı görüşleri destekliyorum. Mesela o zamanlarda ırkçılık çok fenaymış. Siyahi insanlar sürekli dışlanılıyormuş, bu dizileri çekince vicdanlarını mı rahatlatıyorlar anlamış değilim. Her ırktan olsun dizimizde demişler, evet bu hoş ama farklı bakış açısıyla baktığınızda gerek yoktu diyorsunuz.
Dediğim gibi benim için sıkıntı yoktu ama katıldığım düşüncelerde oldu.
Şimdi üçüncü sezonda nasıl şeyler olacak merak konusu, mesela Benedict için saçma bir şey düşünüyorlarmış, inşallah olmaz. Büyük tepki alır haberleri yok. -_-





Gifler^^






Pen ve Eloise kitapta da, dizide de çok yakın arkadaşlar ama ikinci sezonun sonunda neler oldu neler, yeni sezonda neler olacak merak konusu. ;)





Burada kadınların gücüne hayran kaldım, o zaman tabii kadına hiçbir hak verilmiyor, dinlenmiyor. Namusu lekelendi mi, skandal çıktı mı tamam evde kaldı ya da evden uzaklaştırılıyor. Burada da olanlar oluyor ama kraliçenin dahiyane fikriyle her şey on numara beş yıldız oluyor. Bu sahne favorim. :)




Pen seni uyardı tatlı oğlan, şimdi böyle gülme -_-




Pen ve Colin hakkında çok şey yazamam çünkü ortada doğru düzgün bir şey yok. Yeni sezonda neler olacak, Colin'in o sonda yaptıkları ne alaka falan diyoruz. Bakalım ne olacak ama Colin'in Pen'e karşı bazı davranışlarını gerçekten tatlış buluyorum. Esas çifte göre bu ikilinin kimyası muazzam. ;) Umarım yeni sezonda saçmalamazlar. :P




Kostümlerin, dansların yanında müziklerde çok güzeldi. Yeni, eski popüler şarkıların orkestra versiyonları çalıyor sahnelerde. Mesela Billie Eilish Bad Guy, Maroon 5 Girls Like You, Taylor Swift's Wildest Dreams, Shawn Mendes  In My Blood. İkinci sezonda daha farklı ve daha çok tanıdık sanatçılar var. Ama bunlarda güzeeeel. :) Diziyi izlemesenizde açın bir tane Bridgerton dizi müziği dinleyin. :)



Bu el tutuma olayı ikinci sezonda da var, geleneği bozmaz üçüncüye de koyarlarsa var yaa tadından yenmez. Tabii düzgün bir yerde olsun lütfeeeen :P


asdfghjklşi bu sahne ve Colin'in dedikleri. :D
O zaman kızlar cahil tabii. Ne bileyim o zaman mı güzelmiş yoksa şimdi her yaşın her şeyi bilmesi mi?
Ama kör cahil olmakta kötü bence. :/

Şimdi biri dizi için demişti ki kardeşlerin arası kitapta daha güzel, daha iyi diye. Evet dizi de öyle ahım şahım bir dayanışma falan yok, genel olarak kitapları okumadığım içinde bir şey diyemem.
Yine de okuduğum kadarıyla Rüyalar Gerçek Olsa'da Colin'in kardeşleri arasında ki bağ güzeldi ama Son Söz Aşkın kitabında Benedict'in kardeşleri arasındaki bağı tam okuyamadık. Zaten Colin'de, Benedict'de ayrı evlere çıkıyorlar falan. Bunları ilk iki kitapta okuyacağız bence. :)





Ve son^^
Dizi hakkında genel olarak yukarıda ne yazdıysam onu düşünüyorum. Sevdim ama sevmediğim yerlerde oldu. Yani kitapları okumadıysanız aşırı eğlenirsiniz ama okuduysanız çok hoşunuza gitmeyecek gibi. Yine de sadece karakter isimlerini vs. almış, gerisini kendilerine göre uyarlamışlar gözüyle bakarsanız zevk alırsınız. Doğrusu karşı çıkanlara hak veriyorum, düşünsenize kitabı okurken hayal ettiğiniz kişiler yok, konu saçmalıyor, gereksiz olaylar vs.
Sırf dizi dolu dolu olsun diye farklı karakterler getirip diğer yan rollere senaryolar yazıyorlar, saçmalıyorlar, skandallara çıkarıyorlar. Bu konuda ben yazara kızıyorum, bu kadar saldım çayıra yapmasaydı daha hoş olurdu. Mesela cinsiyet konusunda kitabında hiçbir şekilde farklı bir şey yok ama Netflix dizisi yaa olmasın mı yaniii -_- İşte Benedict içinde böyle bir şey düşünülüyormuş, sevenlerinin haberi olsun da memnun değilse karşı çıksın, ben istemiyorum mesela.
Uyarlama hiçbir dizi-film kitaplarla aynı gitmiyor, ya eksiği ya da fazlası oluyor ama bu dizi gerçekten aşırı çizgisinden çıkmış. Kesin kararı da okuduğum kitapların uyarlamalarını izleyip söyleyeceğim artık inşallah. :D
Spoiler konusunda Lady Whistledown'ın kim olduğunu daha ilk çıktığında öğrendim, o yüzden çokta zevk vermedi ama kendimi kitabı okurken aslında kim olduğunu öğrendiklerinde okurların yerine koyuyordum da aşırı heyecanlı, yerlerinde olmak isterim.:)


Birinci sezonun yorumu üç ayda geldi, ikinci sezonun yorumu da herhalde üçüncü sezon çıkınca gelir. :P Eğer izlediyseniz yorumlarınızı bekliyorum, bakalım sizler sevmiş misiniz. ;)





Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^