Doğan Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğan Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2015 Salı

OKK 42.Blog tur Ingrid Bergman’ı Baştan Çıkarmak//Chris Greenhalgh Kitap Tanıtımı^^


Herkese merhaba!!
OKK’nın 42.blog turunun konuğu Doğan Kitap’tan çıkan Chris Greenhalgh’ın yazmış olduğu Ingrid Bergman’ı Baştan Çıkarmak romanı!

Kitabımızı Tanıyalım;


İhanet, mutlu sonla bitmez.

Haziran 1945. Savaş bitti.
Aşk başlıyor…

İşgalden kurtulmuş Paris’te, savaş yorgunu fotoğrafçı Robert Capa… Yıllarca dehşet ve şiddetin fotoğrafını çekmiş. 
Amerikan askerlerini eğlendirmek için Paris’e gelen aktris Ingrid Bergman, onu büyüleyecek. Ingrid, tutkudan yoksun evliliğinden, her hareketini kontrol eden film stüdyosundan bunalmış, özgürleşmek istiyor. Capa onu baştan çıkaracak.
Karşı konulmaz bir çekim. Pahalı kafelerde akşam yemekleri. Sen Nehri boyunca yürüyüşler. Gece kulüplerinde çıplak ayakla danslar. Otel odalarında gizli randevular…
Paris ve Hollywood’un 1940’lardaki romantik şaşaasıyla dolu bu roman, meşhur Kazablanka filminin yıldızı Ingrid Bergman’la, ünlü fotoğrafçı Robert Capa’nın yürek burkan aşk hikâyesini anlatıyor.


Kitabımızı tanıdığımıza göre takvimimize bir bakalım^^


03.02.2015
Tanıtım

04.02.2015
Kitap Tutkusu-Ingrid Bergman’ı n Hayatını Değiştiren Film: Casablanca!
Fighting!!-Gizli Aşıkların Mabedi: Paris

05.02.2015
Pudra Tozu-Ingrid Bergman'a ithafen Çekilmiş Bir Film: Arka Pencere.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları- Tarih Paparazziliği: Ingrid Bergman’ın Gerçek Aşkı.



ÇEKİLİŞ^^
5 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) Bol Şans^^



Katkılarından Dolayı Doğan Kitap'a Çok Teşekkür Ederiz^^


Turumuza herkesi bekleriz, takipte kalın canlar^^




20 Aralık 2014 Cumartesi

Sağdan Birinci Mezar//Darynda Jones Kitap Yorumu^^

Selam^^

Çok ama çok ilginç bir kitap yorumu ile sizlerleyim pek sevgili Fighting!! sakinleri <3
İlk olarak ilginçliği kitabın isminde. Sağdan Birinci Mezar. Nasıl bir kitap böyle bir isme sahip olabilir diye düşünürken konuyu okuyunca ne demek istediğini anlıyoruz. N. Ablam sağ olsun severiz diye göndermiş bize, bende konu ve isimden kolayı okudum hemen ama, aması var işte, nedeni birazdan sizlerle :D

Charley sevilen ama bazı kişilere göre bir o kadar da korkunç bir özel dedektiftir. Olayları hemen çözmesi, farklı davranması herkesi ürkütür. Aslında gerçekten de ürkmeleri gerekir çünkü Charley bir ölüm meleğidir. Yanında her daim yeni, eski, beyaz ışığa gitmemiş bir sürü hayalet var ve hepsi birbirinden harika artı deli. Charley sadece hayaletlerle uğraşmaz, geceleri ve sonradan aklını allak bullak eden geçmişten gelen bir adamla da uğraşır. O sıralarda ölen üç avukatın neden öldürdüğünü bulmaya çalışan Charley tehlikelere ne kadar dayanabilecektir.

Konumuz böyle^^

Gerçekten ilginç bir kitaptı ama okumak için çok zorlandığımı söylemek isterim. İlk olarak anlatım tarzı berbattı. Ya çeviride hata yada gerçekten yazarın kalemi böyle, gerçi goodreads puanı baya yüksek o zaman bizim çevirmende hata. 


İlk olarak kitabımız acayip komik şekilde başlıyor, hele o hayaletler yok mu beni bitirdi. Yeni hayaletler ayrı dert eskiler ayrı :P Ama yararları da dokunuyordu yani.
Tabii aksiyon da ayrı bir şekilde devam ediyor. Charley elinden geleni, hatta gelmeyeni de yapıyor. Bir taraftan olayları çözmek için kendini paralıyor birde kendini bir çok kişiye ispatlamakla uğraşıyor.
Aslında yapmak istemese de ne yapacak başka, yardım etmezse üzülüyor :P


Şaka bir yana yapmadan duramıyor cidden, her ne kadar olumsuz yorum alıp, kötü duruma düşse de Charley bu :D
Charley'in cidden işi zor. İlk olarak hayaletlerle yaşamak zorunda, sonra onlara derdini anlatıp ne hale geldiklerini ve olayları çözmek zorunda, buna birde kendisine hem ilgi hemde hastalıklıymış gibi bakan, gıcık olduğu iş arkadaşı eklendin mi vay ki vay :D


Çok güzel hazır cevapları vardı Charley'in ama çeviri bunu da mahvetmiş yaaa :P Diğer kitaplarını okur muyum hiç bilmiyorum ama sona doğru öğrendiklerim ile seriye devam etmeme kararı aldım. Neden böyle düşündüğümü belki okuyanlar anlamamıştır, gerçi bende neden öyle düşünüyorum çözemedim ama itici geldi bana bazı gerçeklerin ortaya çıkması :/ Hadi bunu geçtim okurdum yine ama çeviri gerçekten beni sinir etti. Başta yazar dedim ama o kadar puan almış demek ki yazarda hata yok neyse yine de ya diğer kitaplar da böyle olursa?? Param boşa gitmesin ;)

Birazcık kitap dışına çıkacak olursak.
Kitaba uygun diziler mevcut. İlk olarak Kore dizisinden bahsedecek olursam The Master's Sun^^ 
Yorum için Tık Tık!!


Burada oyuncumuz hayalet görüyor ama onlardan korkuyor Charley ise onlarla yakın ilişki kuruyor ve o kadar korkunç değiller hatta nasıl ölmüşlerse öyle sadece az ten renginde değişiklik var :D

 Bir de Amerikan yapımı Ghost Whisperer dizisi var. 


Bu diziyi herkes bilir hatta yazarda buradan ilham aldığını kendisi söylüyor. İkisi de çok güzel bakın derim ;))

Seriye ve kapaklara bakacak olursak. Yayıncı kapakları orijinal kullanmış. Sadece bir iki değişiklik var, hatta bazılarında o bile yok :)


Serimizin adı Charlet Davidson serisi diye aradınız mı bütün seri önünüzde ;)
Her ne kadar anlatımı değişik olsa da serinin dizi olmasını isterim :D


Tavsiye kısmına gelecek olursam, konu bakımında benim için eh işte olup, komiklikte bir numara ama çeviride berbat olan bu kitabı önermem ama ben yine de okumak istiyorum diyorsanız da bir deneyin derim ;)
Seriye devam edeceğimi pek zannetmiyorum ama ;)

Kitaba puanım 5/3


Alıntılar^^

Dikkatimi orada dikilen ölü adama verdim, sonra gözlerimi kapatarak hırıltılı bir sesle "Şuna bakabilir misin?" dedim. Adam tereddüt etti. "Hımm telefona mı?" 
"Hı-hı."
"Şey, ben biraz..."
"Neyse boş ver." telefona uzandım...

*****

"Daireyi içinde ölü bir adamla mı kiraladınız?"
Omuz silktim. "Bu daireyi tutmak istiyordum, onu bir kitaplıkla falan örtebilirim diye düşündüm. Ama tatlı aşk kitaplarımın arkasında ölü bir adamın süzüleceğini düşününce huzursuz oldum. Onu kitaplığın arkasında bırakamazdım. Aşk hikayelerini sevip sevmediğini bile bilmiyordum."

*****

"Beni sadece bedenim için kullanıyorsun."
On üç yaşında, ölü bir çocuğu bedeni için kullandığım gün akıl hastanesine kendi ayağımla gidip yatardım. "Senin bedenin yok." diye hatırlatırdım ona.
"Tabii, vur yüzüme."
"Teknik olarak yüzün de yok. Hem yeteneğimizi kullanarak para kazansak da gidip yeni bir kaykay alamazsın ki."

Alıntıya Not: Burada yanlış anlama olmasın, sadece oğlan gizli bilgiler toplayan bir hayalet, orada Charley dalga geçiyor :D



Başka yorumlarda görüşmek üzere sevgiler, saygılar^^


20 Ekim 2014 Pazartesi

OKK 40.Blog Turu Pembe Ve Yusuf//Canan Tan Kitap Yorumu^^


Merhabalar^^

Turumuzun son günü yani yorum günü ile sizlerleyim. Canan Tan'ın kitaplarını sever ve okurum. Bazı kitaplarını okumamış olsam da elimden geldikçe okuyorum. Şu an için bir kaç hikayenin yer aldığı kitapları ve tükenmiş olan kitaplarını okumadım. Hasret kitabı ise nedense almak bir türlü kısmet olmadı oysa ki ne çok sevinmiştim yazarımın kitabının çıkmasına. Kitabın çıkacağı haberini aldığım da çok sevindim ama kitabın diğer kitaplarına göre bu kadar ince olması beni biraz üzdü. 


Hikayemiz ta en baştan başlıyor. Pembe Ve Yusuf'un Anneannelerinden. Zehra'nın kocası Servet 2 kız evlattan sonra artık erkek çocuk ister ve Zehra'ya yapmadığını şey kalmaz. Üçüncü çocukta kız olduktan sonra işler hiçte olumlu gitmez ve Servet o gün başlarına gelen üzücü olaydan sonra kızının adını Keder koyar. Keder adı gibi yaşar bir çok kederli günlerle başlar hayat sınavı. İlk olarak baba sevgisinden yoksun olur ve daha elinde oyunca bebek varken evlendirilir. Küçük yaşta evlenmesi ve eşinin zorba ve sinirli biri olması Keder'in sınavına bir sınav daha ekler. Hayatları çok ummadık yollara giden Keder Pembe adında bir kız son olarak da Yusuf'u doğurur. İki kardeşin baba ve abilerinden görmediği sevgiyi birbirlerinden ve annelerinden görürler ama acı günler kapıdadır.
Konumuz böyle. 

Canan Tan'ın her bir kitabının konusu ülkemiz de geçen olayları kapsıyor, bu da onlardan biri. İlk olarak Organ nakli sonrasında töre ve şimdi de Küçük Gelin olayı. Bu halen daha sürmekte ve çok ailenin hayatına kara bulut gibi çökmekte. 

Karakterin hepsi birbirinden faklı. Çok kötüsü, iyisi, üzüleni sevineni vs. Kitabın asıl amacı ise ezen ve ezilen. 
Çok ezilen var kitapta. Faklı hayatlar ama aynı acılar. Birinin eşi tarafından yüzü gülmez birinin anne baba tarafından. 


Aile değerlerine önem vermemizi de öğretiyor kitap. Yazarında dediği gibi birilerine ders verme amaç değil sadece bilinçlenme ve çevremizde aslında neler olduğunu öğrenmemiz. Bence Canan Tan kitapları da bu yönden iyi.

Kitapta en üzüldüğüm kişiler Pembe ve Yusuf oldu ama Keder ise beni benden alan karakter. Baba sevgisi görmeme ve hemen evlenmeye zorlanma. Zorba bir eş ve her ne kadar iyi olsalar da kıskanç eltiler. Daha o dakika başlıyor hayatının nasıl geçeceği. Küçük yaşta evlenmesi ile vur kafasına al ekmeğini uygulayan eşinin davranışı ve hor görülmesi. Bu tür insanlar gerçekte olması beni çok üzüyor. Belki bu yine de iyi daha beter insanlar vardır. Yapacağımız bir şey yok sadece Allah sabır versin, yardım etsin. Ama çevremiz de görüp de susuyorsak da insanlık suçu işliyoruz bunu da bilin.


Bunlar sadece ve sadece cahilliğin göstergesi. Cahil olmayan insan ailesine bu kadar kötü davranmaz ve başkalarının dediğine kulak vermez ama bu tür insanlar öyle mi, hayır 'Aman çevre ne der. Biz bunu yapmazsak adımız buna çıkar'? Çıkarsa çıksın geberecek misin? Ne kadar yazsak konuşsak hep aynı hep aynı. 

Kitabımızın konusu Issız Erkekler Korosu'nda geçtiğini kitap elime geçtiğinde anladım. Normalde okudum kitabı ama aklıma gelmedi. Çok hikaye vardı ve okudukça aklıma gelmeye başladı. Bu da onlardan biri okudukça aklıma geldi ve aynı acıyı, üzüntüyü yaşadım. 

Canan Tan bu tür konularda çok iyi. Pudra Tozu'nun yaptığı harika röportajdan sonra kitabının nasıl bir süreçten geçtiğini, nasıl araştırmalar yaptığı öğrendim ve takdir ettim. Bence de böyle olmalı kitaplar. Yerinde araştır, öğren ve okura sun. Canan Tan'ın başka konulara değineceği nice kitapları olur ve bizde okuruz. Daha yeni çıkmasına karşın yeni bir kitabı dört gözle bekliyorum.


Tavsiye kısmına gelecek olursam, Canan Tan'nın kitaplarını sevmeyen vardır ama gerçekte olan şeyi yazan yazarımızın kitaplarını ön yargılarımızı yıkıp okumak gerek. Diğer kitaplarını okumayın zorla değil ama bu kitap da geçen olay ülkemiz de yaşanıyor hemde an ağır bir şekilde. Belki Dünya'da da yaşanıyor. O yüzden bence alıp okuyun derim.

Kitaba Puanım 5/5

Alıntılar^^

...öz babası tarafından keder'iyle büyümeye mahkum edişmiş olsa da, karın ayazı ortasında umutlarını yaşatmaya çabalayan minicik bir kardelen çiçeğiydi o...

*****

Herkes herkesi olduğu gibi kabul etmese, kimse kimseyle görüşemezdi.

*****

Ah şu erkekler! Aynıydı hepsi. Babası da, kocası da, diğerleri de aynı hamurdan yoğrulmuşlardı. Doğacak çocuk erkek olmuş, kız olmuş ne fark ederdi? Evlat değil miydi ikisi de? İkisi de kendi kanından, kendi canından vücut bulmuyor muydu? 


Son olarak kitapta geçen şarkılardan biri Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır^^






Katkılarından Dolayı Doğan Kitap'a Çok Teşekkürler^^




Başka turlarda ve kitap yorumunda görüşmek üzere.
Sevgiler^^




18 Ekim 2014 Cumartesi

OKK 40.Blog Turu Pembe Ve Yusuf//Canan Tan Bir Okurun Gözünden Canan Tan Ve Kitapları.^^


Herkese turumuzun ikinci gününden merhaba^^

Uzun bir aradan sonra yazarımız suskunluğunu bozdu ve merakla beklediğimiz kitabını çıkardı. Kitabın çıkmasıyla aslında bildiğimiz bir konunun sadece nereden nereye hikayesini okuyacağımızı anlıyoruz. Issız Erkekler Korosu'nda geçiyor Pembe Ve yusuf. Onu da okudum ve birazdan bahsedeceğim :)


 İlk olarak Canan Tan ve kitaplarıyla tanışmam yıllar öncesine dayanıyor. İlk kitap okumaya başladığımız sene Canan Tan'ın Yüreğim Seni Çok Sevdi kitabı sürekli karşıma çıkıyordu ve konuyu okuduktan sonra daha yeni tanıyacağım bir yazarın kitabını okumak istedim, aldım, okudum. İşte o günden sonra Canan Tan'ın kitaplarının hayranıyım Kaleminin güçlü olması mı yoksa konuların farklı bir bakış açısıyla yazmasımı beni etkiliyor bilemem ama o gün bugündür kendisini sever, kitaplarını okurum. Gerçi henüz bir kaç kitabını okumadım ama o da en kısa sürede inşallah. :)

Kendisi ile tanışmama vesile olan kitap Yüreğim Seni Çok Sevdi.





İlk serüvenim bu kitapla başladı. Ne kadar karakterdeki Aslı'yı hiç bir okur bende dahil sevmese de en çok sevdiğimiz kitap oldu. Murat ise en en en sevdiğimiz kişiydi. Hele o son! Belki yazar devam ettirir ama kaç seneden sonra pek zannetmiyor, umut etmiyorum. Kitabımız da geçen şiirler ise mükemmel. Bu kitap sayesinde şiiri sevmeyen ben az da olsa şiirlere sempati duymaya başladım :D

İkinci kitap ise Piraye.

 

Başta konusu alışıla gelmiş bir şey ama sonrası işte bizi üzen yerler. Başta çok sevdim, çok beğendim. Sonda da sevdim tabii ki de unutulmaz kitabım ama nasıl bir kitaptı bu. Duygular o kadar derinden yazılmıştı ki okuyup bitirdikten sonra bile kitabın etkisinden çıkamaz insan. Bir daha okuyacağım kitaplar arasında. Konusu günümüz de olan şeylerin kağıda dökülmüş hali. Kaç sene önce yazılmış olsa da halen daha devam ediyor bu durumlar ne yazık ki :/ Neyse kitap hakkında yorumum tekrardan okuduktan sonra olur inşallah :D

Üçüncü kitabımız En Son Yürekler Ölür.



Bambaşka bir kitap daha. Ülkemiz de organ bağışına farklı bir açıyla bakmış Canan Tan. Bu kitaptan sonra insan oturup düşünüyor organ bağışını. Nasıl olacağını bilsem bende yaparım. Bu kitap için değil hayatımız da olup biteni görünce üzülüyor insan. Neyse efenim başta bizi bizden alan aşk ve sonrasında yaşananlar. Her daim elime alıp karıştırdığım kitaplar arasında.

Dördüncü kitap ise İz.


Bu kitap da diğer kitaplara göre çok faklı. Baba kız arasında geçen bağı ve onunla gelişen olayları anlatıyor. Bu kitaba diğerlerine göre pek ısınamadım. Konu güzeldi ve akıcı ama sonuna gelince bambaşka bir şey oldu. Bende az hayal kırıklığı yaratan kitap.


Okuduğum son ve beşinci kitap Issız Erkekler Korosu.


Canan Tan yazdığı bütün kitaplarda ki mutsuz erkek karakteri burada toplamış. Hepsinin hikayelerini tekrardan hatırlıyoruz. Tekrardan üzülüyoruz, bilmediğimiz şeyleri öğreniyoruz bu kitapta. Yazar iyi ki yazmış diyeceğim çünkü unuttuğum bir şey olsa buradan bakıyorum. Pembe Ve Yusuf hikayesi de burada geçiyor ama okuduğum zaman pek aklımda kalmadı :/ Şimdi Pembe Ve Yusuf'u okudukça aklıma geliyor.

Yazarın okuduğum kitapları bunlar. 
 Şimdi okumadıkları.



Evet yazarın bu kadar kitabını okumadım. Bazıları hikayelerden oluştuğu için uzak durdum bazıları da tükendiği için bulamadım. Ama bulduğum da alacağım kitaplar :)

Pembe Ve Yusuf'tan önce çıkan kitabı Hasret.



Henüz okumadığım kitabı. Çok sevilmiş ve çok beğenilmiş artık ne zaman okurum Allah bilir. Neden şimdi alıp okumadığım da bana kalsın :P


Canan Tan ile tanışmam ve kitaplarına olan yorumum böyer. Her bir karaktere faklı bir huy katıp yazan yazarımız aslında ülkemiz de olan şolayları bize sunuyor. Bilinçleniyor ve aa bak neler oluyor diyoruz. Karakterinde özgür düşünen, sevgisi için her şeyi yapan, ezilen, ezdiren vb. bir sürü karakter var. Yeri geliyor kızıyor, yeri geliyor üzülüyoruz. Canan Tan'dan yeni kitaplarının arasının böyle uzun olmasını istemem şahsen :D Gerçekten uzun tutuyor yeni kitaplar arasını. Evet araştırma yapıp kitabını yazıyor ama özlüyoruz yani :) Bu arada yazarımız sadece yetişkinlere özgü kitap yazmıyor çocuk kitapları da mevcut. Onlardan da bir tane okuyup nasıl olduğuna bakmak istiyorum. Günümüz de çocuk kitapları pek iyi değil ne yazık ki :(


Yazar ile böyle tanıştım ve kitapları ise aynı sıra doğrultusunda okudum. Sevdiğim bir yazar. Turun yaptığımız için mutluyum, ilk kitabı çıkacak dendiği zaman ne kadar sevindim anlatamam :) 

Pembe Ve Yusuf yorumumuz yarın sizlerle olacak, bakalım ben neler düşünmüşüm kitap hakkında ;)


Takvimimiz^^
 
18.10.2014
Pudra Tozu-  Canan Tan ile Röportaj.
Fighting!!-Bir Okurun Gözünden Canan Tan Ve Kitapları.

19.10.2014
Yorum

ÇEKİLİŞ

  5 Şanslı kişinin kazanacağı yarışmamız Okuyan Kızlar Kulübü Facebook Sayfasında!!
 
Yorum da görüşmek üzere^^
 
 





17 Ekim 2014 Cuma

OKK 40.Blog Turu Pembe Ve Yusuf//Canan Tan Kitap Tanıtımı^^


  Herkese merhaba!!

OKK’nin 40. blog turunun konuğu Doğan Kitap’dan çıkan, Canan Tan’ın yazmış olduğu Pembe ve Yusuf romanı!


Kitabımızı tanıyalım;

Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin!

Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...

Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...


 Takvimimiz^^


17.10.2014
Tanıtım-Çekiliş

19.10.2014
Yorum

ÇEKİLİŞ

  5 Şanslı kişinin kazanacağı yarışmamız Okuyan Kızlar Kulübü Facebook Sayfasında!!
Takipte Kalın!!



Katkılarından Dolayı Doğan Kitap'a Çok Teşekkürler^^




17 Mart 2014 Pazartesi

OKK 23.Blog Turu Asla Yapma//Koethi Zan Yarışma Sonucu^^


Merhabalar^^
Asla Yapma kitabını kazananlar belli oldu :)

Betül Erdemli ve Dilek Gümüş olmuştur!!
Kendilerini tebrik eder adres bilgilerini okuyankizlarkulubu@gmail.com yada Facebook sayfamıza yollamalarını rica ederiz. Aksi taktirde çekiliş tekrarlanacaktır. 







13 Mart 2014 Perşembe

OKK 23.Blog Turu Asla Yapma//Koethi Zan Seri Katillerin Sevgilileri.^^


Herkese turumuzun ikinci gününden merhaba^^
Bugün kitabımızda geçen bir konu üzerine yazı paylaşacağım. Kitabımız da vahşetleri yapan adama aşık bir bayan var. Ee bu sadece kitaplarda olan bir şey değil gerçekte de var ve bunu bir kaç örnek ile göstereceğim.

Bu tür çiftlerin genelde aileden gelen sorunları olduğu için bu yöne baş vuruyorlar. Tabii sadece aşık olmakla kalmayıp birde yardım ediyorlar. Sadece hayatta o varmışcasına yardım hemde.
Pek bilgim olmadığı için sadece gerçek hayattan kesitleri paylaşıyorum sizlerle.

İlk gerçek vahşet.

Rosemary Letts 29 Kasım 1953′te doğdu. Geçmişine dönüp bakıldığında seri katil oluşuna zemin hazırlayacak bütün etkenler itinayla hazırlanmıştı. Baba Bill Letts bir şizofrendi. Anne Daisy Letts ise Rosemary’nin doğumundan sonra doğum sonrası depresyon teşhisi ile psikiyatri kliniğine yatıp ect (elektrokonvulsif tedavi) alan mutsuz bir kadın. Bill tüm çocuklarını taciz eden, şiddete yatkın bir ruh hastası idi ve Rosemary ile cinsel ilişki kuruyordu. 10′lu yaşlarında Rosemary erkeklere sarkıntılık eden, erkek kardeşlerine mastürbasyon yapan tacizci kimliğine tamamen kavuşmuştu.
Rosemary genç kız olduğunda birkaç defa tecavüze uğradığını söylemiş, sık sık önüne her gelen erkekle yatan sorunlu ve hayatın seks çevresinde dönen biriydi artık.Fred West ise libidosu yüksek ve sado mazoşist eğilimleri olan genç bir adamdı. Fahişe karısı ve çocuğuyla bir karavanda yaşıyor bebek bakıcısı olarak eve gelen kızlarla cinsel ilişkiye giriyordu.Fred ve Rosemary diğer birçok seri ikilide olduğu gibi ilk görüşte aşık oldular. ‘Aslında gerçek itici güç hangisi’ diye soracağımız dava açılana dek de kadınları öldürdüler. Rosemary West kendi kızı Heather, Fred’in fahişe karısı Rena’dan olan kızı anne Marie ve Rena’nın başka bir adamdan olan kızı Charmaine ile aynı evde yaşamaya başladı. 
Hem anne hem baba kızlara korkunç davranıyorlardı ancak bunlar gelecek günler için sadece iyimser hazırlıklardı.
1971 yılında ilk cinayet geldi. Rena’nın kızı Charmain’i almak için döndüğü söylendi. 1972’de çift şiddet ve sex dolu cinayetleri işleyecekleri Cromwell sokağına taşındılar. Bu eve bir çok oda yapıldı böylece içeride kiracılar olabilecekti. Uyuşturucu yahut herhangi bir konuda limit yoktu bu da sex partnerleri sağlamaları için uygun bir ortam yaratıyordu. 
Fred kendi kızı olan Anne Marie’yle sex yapmanın en doğal hakkı olduğuna emindi ve kızıyla cinsel ilişkiye girdi.
Gerçek bir baba gibi!1972′den itibaren Caroline Roberts’la başlayan zorla alıkoyup tecavüz etme işlemleri yine bu tarihte Carol’un o muhteşem (!) sex oyunlarıyla dolu bir haftadan sonra polise şikayetiyle Fred ve Rosemary’nin artık daha akıllı olup kurbanlarını serbest bırakmaması gereken bir ölüm girdabına dönüştü.1973 Lynda Gough, 1973 Carol Cooper, 1973 Lucy Partington, 1974 Therese Siegenthaler, 1974 Shirley Hubbard, 1974 Juanita Mott, 1978 Shirley Robertson (8 aylık fetüsü karnından yarılarak çıkarılmış olarak cesedinin yanında bulundu ve bebeğin babası Fred West idi), 1979 Alison Chambers, 1979 Heather West ( Rosemary’nin öz kızı)…1992 yılında bulunmuş 15 ceset ile birlikte yakalandılar. Başka kurbanlar varsa bile bunlar bilinmiyor. Cinayetlerin tamamı ikili tarafından işlenmişti.
Kasım 1995 Rosemary West 15 kişiyi öldürmekten ömür boyu hapse mahkum edildi. İngiltere tarihinin en soğukkanlı iki kadın seri katilinden biri olan Rosemary West son ana kadar masum olduğunu iddia etti, hiçbir pişmanlık belirtisi göstermedi. Kocası ve cinayet partneri Fred West’in aksine intihar etmedi dimdik kaldı.

Hikayeye bak ve bu gerçekte yaşanmış. Ne psikopat insanlar var!!
Bir başka vahşet hikayesine bakacak olursak;


 Richard Ramirez 29 şubat 1960 tarihinde meksikada polis ve sert bir baba ile çocuklarına düşkün bir ailenin beşinci çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda babası abilerini ve kendisi sürekli döver ve disipline çok önem verirdi, Richard ilkokul ve lisede başta kız arkadaşları olmak üzere herkes tarafından sevilen son derece yakışıklı, arkadaş canlısı ve espirili eğlenmeyi seven birisi olarak hatırlanıyor. Vietnam'da savaşmış manyak kuzeni savaş sırasında öldürdüğü işkence yapıp tecavüz ettiği kadınların resimlerini ona gösterip ona hikayeler anlatıp duruyordu.
Birlikte ara vermeden uyuşturucu kullanmaya başlamışlardı genç richard sosyal hayattan tamamen silinmiş arkadaşlarının yanına uğramayan birisi haline gelmeye başlamıştı. Sonrasında kuzeni gözlerinin önünde karısını silahla öldürürken kanlar richardın yüzüne bulaşmıştı. Bu onu iyice değiştirmeye başlamıştı. O Dost canlısı çocuk sessiz ve garip davranmaya geceleri mezarlıkta uyuyarak hayatına devam ediyordu. 18 Yaşına geldiğinde onda ki bu uyuşturucu bağımlılığı onu mahvediyordu ve suça itmeye başlamıştı okuldanda ayrılmıştı. Soymak için girdiği bi evde duş alan kadına arkadan saldırıp tecavüz etmişti evden çıkmak üzereyken kadının kocası eve girip onu öldüresiye dövüp polise teslim etti. Dava düştüğünden ramirez tekrar serbest kalmıştı.. Evine döndüğünde babası ve annesi onu bizi ve ailemizi utandırdın diyip evden kovduğundan 18 yaşında zor olan ve sokaklarda devam eden hayatı başlamıştı. Genelde sokaklarda kalıyor uyuşturucu kullanıyor ve satıyor araba hırsızlığından sürekli hapise girip çıkıyordu Metal müziğe ve Satanizme ilgi duyuyordu. 2

4 yaşına geldiğinde 14 insanı öldürüp tecavüzlere ve diğer seksüel saldırılara başlamıştı.. Kurbanlarını feci şekilde dövüyordu bıçaklayarak silahla vurarak yada ağır cisimlerle öldürüyordu. Kadın kurbanlarına girdiği evlerden yada sokakta görüp arabasıyla kaçırdıktan sonra tecavüz ediyordu. Amerika 1 yıl boyunca uykusuz geceler geçiriyordu herkesi korku salmıştı.. Son kurbanları 28 yaşında ki bir kadın ve nişanlısını evine girip adamı hızlıca öldürdükten sonra kadına tecavüz ederek ve boğazını keserek öldürdükten sonra çalıntı arabasında parmak izi bıraktığından kimliği deşifre olmuştu. Ertesi gün dindar bir bölgede alışveriş yaparken tanındı uzun bi süre halk tarafından kovalanıp yakalandı ve linç edilmeye başladı, Polis zamanında yetişerek kalabalığı dağıtıp ramirezi öldürülmekten kurtardı.

Mahkemelerde korkusuzca eline çizdiği pentagramı gösteriyordu kurbanların aileleri ağlarken rahat ve soğukkanlı davranıyor onlarla ve jüriyle alay ediyordu. 1989 yılında aldığı idam cezasını hala hücresinde beklemektedir. Dünyanın dört bir yanından hayranlarıyla mektuplaşıyor başta kadınlar olmak üzere. 1:89 boyunda asla katil olamaz denilecek kadar yakışıklı ve seksi buluyorlar kendisini. Hatta bu hayranlarından birisiyle 1996 yılında hapishanede evlenmiştir.. Ramirezin henüz delil bulunamasa da bir çok cinsel saldırı ve cinayette şüpheli olduğu ama itiraf etmediği düşünülüyor. 


Kitabımızda bu kadar pis, iğrenç vaka yok ama yine de çok kötü. Okuyunca anlayacaksınız. Benim anlatmak istediğim ise, bu seri katillerin her zaman hayranları var. Suçu işleyenlere özel ilgi duyan hatta onlara yardım eden insanlar var. Kitabımız da bu hikayelere bağlı olarak farklılık var. Hikayeler de yüzde doksan aileden gelen sorunlar baş göstermekte ama kitabımızda suçluya özel ilgi duyan kadının aile hayatı çok iyi ama yine de bir arayış içinde olduğu için bu yönlere baş gösteriyor. 

Bir yazımın sonuna geldim, böyle bir yazı kırk yıl düşünsem blogum da paylaşacağım aklıma gelmezdi ama işte kitabımız bu yönde.


Kitabımızı kazanmak istiyorsanız buyurun TIKTIK ;))

Takvimimiz^^

13.03.2014
The Reading Lady-Ünlü Seri Katiller.
Pudra Tozu-Aşırı Kontrol Kontrolsüzlüğü Doğurur.
Kitap Tutkusu-Viktimoloji (Kurban Bilimi).
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Sarah’nın İzinde Kurban Psikolojisi.
Fighting!!-Seri Katillerin Sevgilileri.

14.03.2014
Kitap Yorumu

Takipte kalın^^