Yabancı Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yabancı Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2021 Pazartesi

Altın Oğul//Pierce Brown Kitap Yorumu^^

 Merhaba^^
Dizi ve film yorumlarım şöyle dursun ben unutmadan kitap yorumlarımı yazayım. :D Onların da sırası gelecek inşAllah. :D Kitabım çok sevilen Kızıl Yükseliş serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı geçen sene bu zamanlarda ya da daha geç bir zamanda okumuştum. Hayran kalmıştım hem yazarın zekasına hem konuya ama gelin görün ki bu kitap tam tersi oldu, hiç ilk kitap gibi değildi. Kızıl Yükseliş yorumu için Tık Tık!
Birinci kitap aynı Açlık Oyunları gibiydi hatta ondan da daha iyiydi ama gelin görün ki ikinci kitap gezegenler arası mevki savaşına döndü.


Altın yüzlerden oluşan bir denizde sürükleniyorum. Burada sadece güçlü olan hayatta kalabilir. Sadece akıllı olan yönetebilir. Hâlâ oyun oynuyorum ama bu, oyunların en ölümcülü. Ben yüzyıllardır köleleştirilen halkımın kılıcıyım. Bağışlamayacağım. Ve unutmayacağım.
Mars Enstitüsü'ndeki amansız rekabetten zaferle çıkan Darrow, namı diğer Azrail, yönetici seçkinler arasında saygın bir konuma yükselmiş, en zalim ve zeki Altınlara; Eşsiz Yaralılara katılmıştır. Ancak Darrow onlardan biri değildir: Geleceğin yalanlar üzerine kurulu olduğu, trajediyle dolu, unutamayacağı ve affedemeyeceği bir geçmişi vardır.
Sistemi içeriden yıkma hedefine ulaşmak için herhangi bir Altın değil; en iyi, en güçlü, en zeki, en vazgeçilmez Altın olmalıdır. Halkını aydınlığa çıkarmasının başka yolu yoktur ancak bu yol boyunca attığı her adım, Darrow'un kendi gölgesini biraz daha karartacaktır.

18 Mayıs 2019 Cumartesi

Her Şey İçin Teşekkürler//Tommy Wallach Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
1 Mayısta başladığım yorumu kim bilir ne zaman yayınlarım bilemiyorum. Umarım kısa zamanda olur. Geçen senelerde My Twin'in istediği ile aldığımı bir kitaptı, ilk o okuyacaktı ama fazla beklediği için ben okumaya karar verdim. Konuyu okuduğum zaman pek bir şey anlamadım ama genel olarak neyden bahsedeceğini tahmin ettim ama öyle olmadı, okudukça beni şaşırtan bir kitaptı.


Parker Santé beş yıldır tek kelime konuşmamıştı. Sınıf arkadaşları parlak gelecekleri için planlar yaparken, o okuldan kaçarak otellerde takılıyor, zaman öldürmek için ise oteldeki konukları izliyordu. Fakat göründüğünden biraz daha büyük olduğunu iddia eden Zelda Toth adındaki gümüş saçlı esrarengiz kızla tanıştığında, uğruna yaşanacak birkaç küçük şeyin daha olduğunu keşfedecekti. 


Konu böyle ve şu an okuduğum zaman neyi fark ettim. Ben çoğu konuyu öyle üstünkörü okuyorum. Mesela ilk satırda Parker Santé beş yıldır konuşmuyor diyor ama ben okumaya başladığım zaman karakterin konuşamadığını öğrendiğimde şok oldum. :D Öyle değişik bir yapıya sahibim, bundan sonra daha dikkatli okumalıyım.
Konumuz; Parker lüks bir otelin lobisinde oturup insanları izleyip ve hırsızlık yapan bir tip. Bir gün yine oturup insanları izlediği sırada beyaz saçlı bir kızla karşılaşır. Kendi gibi gözüken ama senden büyüğüm diyen bir kızla.
Değişik yollarla tanışan ikili kızın bir telefondan sonra köprüden atacağını söylemesinden sonra  değişir ve Parker onun bu eyleminden vazgeçirmek için uğraşmaya başlar. Konuyu buraya kadar anlatabiliyorum çünkü gerisi gerçekten ilginç ve okudukça anlaşılması gereken bir kitap.
Parker'ın konuşamaması, aile için sıkıntıları Zelda'dan sonra değişecektir ve bir şeylerin farkına varmaya başlayacaktır. 



İlk olarak kitabı sevdiğimi söylemek istiyorum, gerçekten değişik bir kitaptı ve sonu beklenen olsa da şaşırttı. Çünkü bu yazarlar böyle arkadaşlar, illa sonunu böyle yazacaklar. Çünkü diğer yazarlardan farkları olmalı, aynı tarz yazarlarsa nasıl popüler olabilirler ki? Neyse şimdi spoiler falan vereceğim hiç oralara girmeyeyim.
Kitabın bölümleri hep kısa kısa ama güzeldi. Başta da dediğim gibi kitap ilginç ama her şeyi ilginç. Devam ettikçe acaba neler olacak, Zelda gerçekleri mi söylüyor yoksa akıl hastanesinden kaçmış bir deli mi diye düşüne düşüne sona geliyorsunuz. Peki sonundan tatmin oldum mu? Evet ama daha farklı da olabilirdi. Samimi olarak soruyorum, yazar neden böyle bir son yazma gereği duymuş çok merak ediyorum. Biraz araştırma yaparsam belki bulurum. ;)

Okuyanı çok olmuştur ama merak ediyorsanız tavsiye ederim. Farklı kitaplar sevenlerebenim gibi sevecektir. Devam kitabı olur mu onu da yazar bilecek, şahsen ben olmasını isterim. ;)




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


...çok uzak, bazen yeterince yakın da olabiliyordu.


*****


"Kahvelerini şekersiz içen insanları hiçbir zaman anlayamadım. Hayat yeterince acı değil mi zaten?"


*****


Mutsuz insanları görmezden gelebildiğimiz kadar mutlu oluruz.
Bu yüzden otoyolda devrilmiş arabaların içinde ne olduğuna biraz bile olsa dikkat etmeden basıp gideriz.


*****


"...hiç kimse genç hissetme duygusunun önüne geçemez. Bir işimiz, eşimiz ve evimiz olabilir ama tüm bu yetişkinlik işleri saçmalık. Hepimiz büyüyormuş gibi yaparız. Dünyadaki en zalim icat nedir, biliyor musun?"
"Ayna. Çünkü o asla yalan söylemez."






Böylelikle bir yorum daha biter, daha ilginç ve güzel kitapların yorumlarından görüşmek dileğiyle, sevgiler.^^






Buralarda da varım^^




26 Ekim 2018 Cuma

Bizim Sonsuz Anımız//Lauren Myracle Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yeni kitap yorumuna başlıyorum. Bu sefer ki kitabım gençlik, günümüz aşk üzerineydi. Kapağı ve ismi ilgimi çekti, konusu da farklı değildi ama umduğumu bulamadım. Bitirdiğim zaman dediğim ilk şey ise iyi ki para verip almamışım oldu. Gerçekten param çöp olacaktı. Elimde uzun kalan kitaplardan bile bir şeyler anlayabiliyordum ama bu kitap resmen yazılmak için yazılmış, edebi değeri, ortada vay be ya da iyiyi diyebileceğimiz bir konu yoktu ne yazık ki.

Hayatın gerçekten başladığı dönemde geçen bir ilk aşk hikâyesi...
Wren Grey örnek bir evlattır. Ailesi için bu, tüm derslerinden en iyi notları alması, hiç erkek arkadaşı olmaması, üniversiteye erken kayıt yaptırması anlamına gelir. Ancak lise mezuniyeti yaklaştıkça Wren, ailesinin onun geleceğine dair planlarıyla kendisininkilerin örtüşmediğini fark eder. Kendi isteklerinin peşinden koşması gerektiğini bilmektedir ama bu isteklerin tam olarak ne olduğunu bilmeden bunu nasıl yapabilir?
Öte yandan Charlie Parker ne istediğini gayet iyi bilmektedir. Hassas ve sorunlarla örülü bir geçmişi olan Charlie, Wren'i ilk gördüğü andan beri sevmektedir. Ama Wren gibi bir kızın ondan hoşlanması imkânsızdır… en azından Charlie'nin olduğunu sandığı gibi birinden. Ancak bazı şeyler insanın kaderinde yazılıdır...


İlk konuya girişi sevdim, böyle ailesi tarafından baskı altında tutulan kitapların gidişatı, sonu falan güzel oluyor ama burada sadece ama sadece iki gencin aşkından bahsedilmiş, bir de kızın saçma kıskançlıklarından.
Wren aile baskısından dolayı kendi istediklerini yapamamış, üniversite bölümünü bile ailesinin isteğine göre ayarlamış son sınıf öğrencisidir. Bunlara rağmen aklında ki fikri hayata geçirir ama ailesinin tepkisinden korkar. Bu zaman zarfından okulda sadece göz göze geldiği Charlie ile tanışır ve bir nebze de olsa yaşanacak kötü şeyleri arka plana atar.


Charlie Wren'i gördüğü ilk andan sevmektedir ama cesaret edip gidip konuşamaz. Bir gün görünmez kaza denilen şey başına gelir ve Wren'le konuşma, tanışma şansı yakalar. O saniyeden sonra birbirlerini daha iyi tanımaya başlayan Charlie ve Wren unutulmaz bir aşk yaşamaya başlar.
İşte konumuz burada başlıyor diyemeyeceğim. Bundan sonra olacaklar diğer kitaplarda okuduğunuz iki aşık insanın başından geçenler. Diğer mevzular ise bir sayfalık ya var ya yok. Mesela ailenin verdiği tepkiyi gördük ama yazarın bize yansıttığı tepkiyi okuyamadık. Şahsen ben daha çok sert ve yasaklar gelir diye düşündüm ama ne bileyim yazar tamam buraya kadar, gerisi iki aşık liseli kıvamından olsun bitsin demiş gibi.

Wren'in hayatından ki değişiklik, Charlie'nin başından ki bela ve bunları kıskanan Wren. Kocaman bir saçmalıktı kitap. Yazarın kalemini beğendim ama bu kadar sönük ve hiçbir şey bilmiyorum ayaklarına yatan bir kızın bu kadar cesur oluşu da taktire şayan hani. Ya hep cesur olsaydı ki ailesi nedeniyle daha pantolon giymemiş biri nasıl o kadar ileri gidebiliyor. Ve bu tarz kitaplardan nefret ediyorum. Genç, ailevi sorunlar, yaralı karakterler deyip aldanıyoruz, o kadar büyük hayal kırıklığı yaşıyoruz ki anlatamam. Umarım yazarda yaptığı hataların farkındadır. Sonunda ise ne oldu? Okuyan biri anlatabilir mi? O neydi yaaa, o kadar okuyorsun hop mantıksız bir son. Tamam kızın dediği oldu, peki öyle mi bitecekti? Baştan sonra yine ÇÖP!


Kitabı çok merak ediyorum ama kararsızım diyorsanız almayın, okumayın. Haa illa okumak istiyorsanız e-Kitap olarak bulun okumaya başlayın severseniz alırsınız, çünkü bu kadar parayı hak etmiyor bu kitap. Kapağı aldatmaca, takas yaptığım için gerçekten seviniyorum yani.
Tavsiye kısmımı da yazdığıma göre yorumum bitmiş demektir. Daha fazla şey yazmak lazım ama spoi olur vs. Bu kadarla nasıl bir şey olduğunu anlamışsınızdır. Ha Genç-Yetişkin kitapları sevenler belki sever ama orta da anlamlı bir konu olmadığından sizde sevmezsiniz diye düşünüyorum.



Kitaba Puanım 5/2^^




Alıntılar^^


"Sen benim yuvamsın, Charlie. Beni bulduğun için teşekkürler."







Bir yorumun daha sonuna geldik^^
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın...



 Buralarda da varım^^






15 Şubat 2018 Perşembe

Bülbül//Kristin Hannah Kitap Yorumu^^

Selam^^
Uzun zamandır Kristin Hannah kitabı okumamıştım elimizde bir kaç okunmamış Kristin kitabı duruyor ama bizim için hem özel hem de merak edilesi kitap Bülbül olunca ilk sıraya aldım. Kitabın teması ikinci dünya savaşını konu alıyor, o sıra ki ruh halim yok dese de fazla uzatmadan başladım. Doğrusu bu kitap beklentimi karşılamadı. Normal, klasik, klişe savaş zamanını anlatan bir kitaptı, beni merak ettirecek, şaşırtacak hiç ama hiçbir şey bulamadım ne yazık ki. :/

Bir Kadının Ruhunun Manzarası  Savaştaki Bir Dünya Kadar Hızlı Değişebilir.
II. Dünya Savaşı döneminde Fransa’da yaşayan iki kız kardeş, annelerini küçük yaşta yitirmiş ve babaları tarafından terk edilmiştir. Viann henüz çocukken âşık olduğu Antoine’la evlenip acı tatlı bir hayat kurmayı başarırken isyankâr Isabelle gittiği bütün okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Savaş alevlenmeye başlayınca Viann’in kocası cepheye çağrılır. Yine okuldan atılan Isabelle’inse ablasının yanına gitmekten başka çaresi yoktur. Fakat iki kız kardeşin arası savaş yüzünden açılır. Isabelle direnişe katılmanın bir yolunu bularak sayısız hayat kurtaracak ve imkânsız bir aşka tutulacaktır. Yolunu gözlediği veya sonsuza dek veda ettiği sevdikleri için bahçesindeki kurumuş elma ağacına birer kurdele bağlayan Viann ise çok sevdiği kocasının yokluğunda, yabancı erkeklerin işgal ettiği bir şehirde zulme, açlığa ve korkuya göğüs gerecektir.
Bazı kadınlar doğuştan cesurdur; doğru olan için savaşmak, hayat kurtarmak ve gidişatı değiştirmek uğruna kendi canlarını tehlikeye atarlar. Isabelle bu kadınlardandı… Ama bazı kadınlar da sabır ve fedakârlıklarıyla direnir, sevdiklerini koruyup kollar ve hayatı onlar için yeniden inşa eder. İşte, Viann’in hikâyesi de tam olarak böyleydi…

Kristin'ın her kitabında olduğu gibi bunda da iki kız kardeşi konu alıyor. Viann ve Isabella küçük yaşta annelerinin ölümünden, babasının yaşadığı savaş trajedisinden sonra hayatları altüst olur. İki kız kardeşte uzak akrabalarının yanına gönderilir. Viann bu acıdan uzaklaşmak için aşık olduğu Antoine ile evlenir ve kız kardeşini dışlar. Isabella ise gönderildiği okullardan isyankar ruhu sebebiyle sürekli kaçar. Savaş gelip kapılarına dayanınca iki kardeş arası yine açılmaya başlar. Bu konuda ikisine de hak verdim, biri çocuğunu bir diğeri ise ülkesini korumak istiyor ama kimi tutarsam derseniz ikisini de yarı yarıya ama Isabella kendini yine de iyi dizginledi. İki karakteri de sevdim, yaşadıkları gerçekten yürek parçalayıcı şeyler. Viann hem çocuğunu, hem kendini hem de kız kardeşini ve en yakın arkadaşını korumak ister ama savaş çok çetindir ve Viann ne yapacağını bilemez. 
Diğer karakterlerden kardeşlerin babalarını sevdim, başta sinir oluyorsunuz ama sonra... Geri kalan karakterler hakkında pek bir şey söyleyemem. Onları siz okuyup haklarındaki gizemleri merak edin, sizi gerçekten şaşırtabilirler.


Kitap başta ve konuda da dendiği gibi genel anlamda savaşı ve yaşananları gözler önüne seriyor. İlk okumaya başladığım zaman acayip merak ediyor, nasıl bir kitap diye heyecanla okuyordum ama 500 küsurluk sayfada 300 sayfaya geldiğimde hayal kırıklığı yaşadım, öyle de devam etti. Kristin Hannah'ı okuyan bilir, ilk olarak kişileri, olayları tanıtıp en son 100 sayfada bombayı patlatır. Bunda da öyle oldu ama beni etkilemedi. Daha farklı, sıra dışı bir son 100 sayfa bekliyordum. Klasik savaş, savaşta yaşananlar ve yapılan fedakarlıklar vardı sadece. Bu da artık ilgiden çıktı, eğer savaş konulu kitaplar yazacaksanız hayal gücünüzü daha fazla geliştirip daha etkileyici şeyler yazabilirler. Kristin Hannah gerçekten beni şaşırttı, cidden böyle bir kitap beklemiyordum. Okuyup, çok seveni oldu, öyle mesajlarda aldım hatta ama bende sıkıntı mı bilemiyorum ama düşüncelerim böyle. Ne çok sevdim, ne de beni sıktı. Bana göre Kristin Hannah'ın en vasat kitabıydı.  Kristin Hannah severler lütfen yanlış anlamayın ama benim şahsi düşüncem böyle. Kitap devam ettikçe hep bir atak bekledim, bir heyecan. Savaş bu ya illa bir şey olacak ama o heyecan bile bir sayfa sürdü sürmedi. Ajitasyon seven biri değilim ama Kristin'ın kalemini bildiğim için çok farklı geldi bana, daha çok ağlatan bir kitap bekliyordum. Şu yazıyı okuyunca ne çok şey beklemişim. :D 


Kitap hakkında düşünceler böyle, Kristin'ın son zamanlarda okuduğum kitapları eskisi gibi değil ama yeni çıkanlardan ümidim var, en kısa zamanda alıp okumak istiyorum. Kalemi hakkında diyecek bir şey yok, akıcı, duyguyu harika bir şekilde bizlere sunan bir yazar Kristin. Çoğu seçtiği konularda güzel. Bu kitabı da gerçekten seven çok olmuştur ama bana hitap etmedi deyip tavsiye kısmına geçiyorum. 
Bu kadar yorumdan sonra yine de tavsiye ediyorum. Belki benden daha çok seversiniz kitabı. Ve İkinci dünya savaşına karşı bir ilginiz varsa okuyun, pek bir bilgi yok ama yaşanan olaylar savaşın ne kadar çetin geçtiğini gösteriyor. Son olarak umarım Kristin Hannah yine böyle bir kitap yazmaz. Ne yazık ki sevdiğim yazar için bunu da dedim, yazsa da okumam gibi geliyor.
Ve son olarak kitabı bize alan Binnur ablamıza sonsuz teşekkürler.^^💕 Senin kadar sevmemiş olsam da yine aldığın hediyenin yeri ayrı. ❤



Kitaba Puanım 3,5^^



Alıntılar^^

Antoine yavaşça ayağı kalktı ve karısını kollarının arasına aldı. Viann o anda hissettiği güven duygusunu bir şişeye koymak, yalnızlığa ve korkuya kapıldığı zamanlarda onu içebilmek istiyordu.



*****


Doğruya giden yol, tehlikelerle dolu.


*****


"Hepimiz kırılganız, Isabella. Bu bizim savaş zamanlarında öğrendiğimiz bir şey."



*****


"... Kırık bir kalp,  savaşta da barıştaki kadar can yakar."


*****


Arkadaşına sorunlarını anlatmak, bir süre içini dökmek istiyordu ama bu da savaşta kaybettikleri bir başka lükstü.





Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^

24 Mart 2017 Cuma

Mucizeler Yağarken//Kristin Hannah Kitap Yorumu^^

Selam^^
Bir kitap yorumu ile tekrardan karşınızdayım. Bu sefer ki kitabım çok sevdiğim Kristin Hannah'dan. Uzun zamandır kitaplarını okumuyordum, okumadığım kitapları olduğu halde. En sonunda My Twin Mucizeler Yağarken kitabını okuyup harika bir kitap, en kısa zaman da oku deyince fırsatı değerlendirdim, yoksa uzun süre daha okumayacaktım Kristin. :) Kitabımız My Twin'in dediği gibi çok güzeldi, severek, beğenerek ve merak ederek okuyup bitirdim. Kristin diğer kitaplarının tarzından çok farklı bir tarz denemiş, olmuş mu bence on numara olmuş.^^

Bazen bağışlamak, umut etmek ve mucizelere inanmak gerekir… Hayatının en büyük ihanetine uğrayan, terk edilen ve çok zor bir yıl geçiren Joy Candellaro, Noel yaklaşırken hep hayalini kurduğu maceraya atılmaya karar verir. Kimseye haber vermeden bir uçak bileti satın alır ve hiç tanımadığı bir şehre doğru yola çıkar. Fakat beklenmedik bir şey olur ve Joy kendini bir anda büyülü yağmur ormanlarının yakınlarında, muhteşem bir gölün kıyısında yer alan bir balıkçı kulübesinde bulur. Kulübede yaşayan küçük Bobby, yakın zamanda kaybettiği annesinin acısıyla başa çıkamamaktadır. Yalnızca hayalî arkadaşıyla konuşan küçük çocuğun babası Daniel da oğluna yardım edemediği için acı çekmektedir. Joy ikilinin hayatına tesadüfen girerek onlara yollarını bulmalarında yardımcı olur ve böylece aralarında güçlü bir bağ kurulur. Joy eski hayatını geride bırakıp bu yeni dünyanın bir parçası olmak istediğini fark eder. Fakat bu gerçek olamayacak kadar güzel atmosferde yanlış bir şeyler vardır. Joy hayallerle gerçeğin arasında bocalarken umudun peşinden gitmeyi seçer ve bir mucizeye tanıklık eder.

Konuyu okuyunca farklı bir konu değil diyebilirsiniz ama okuduktan sonra vay bee bunu beklemiyordum diyeceksiniz. Joy eşinin ihanetinden sonra bir tülü toparlanamaz. Herkes ona destek olmak ister ama ilk olarak bu ihanet ile baş etmek zorundadır. Bir gün bu ihanetin en acı gerçeğiyle yüzleşince kendini hava alanında ve bilmediği bir yere uçarken bulur. O esnada yaşanan olaydan sonra herkes den gizlemek isteyen Joy en yakınında bulunan Balıkçı Kulübesine gider. Burada annesini yeni kaybeden bir çocuk ve bu acıyla başa çıkmasına sadece seyirci kalan babayla karşılaşır. Durumlarına çok üzülen Joy hem çocuğa hemde babasına yardım etmek ister. Yardım ettiği zamanda da kendi acısıyla yüzleşir ve ne yapacağını karar vermek zorunda kalır.
Joy karakterini çok sevdim ama bazı şeyleri hemen kabul etmesi ve içine sindirmesi beni sinir etti desem yeridir. Karşı tarafın yaptığı kabul edilecek gibi değil ama Joy bununda üstesinden gelmeye karar verince benim şalterler attı. -_- Tamam bazı şeyleri unutmak mümkün değil ama en son yapılanlar? Burada kendisine gerçekten kızdım. My Twin'de öyle düşünmüş.
Neyse. Bunun dışında genel anlamla sevilesi bir karakterdi, Bobby ve Daniel'e olan yaklaşımı ve onların hayatında ki gelişen olayları izleyip ona göre davranmasını takdir ettim. Güzel ve düşünceli bir karakterdi.


Bobby ve Daniel'de öyle. Konuyu okuyunca çok büyük bir sorun bekliyordum ama kitabı okudukça yanıldığımı anladım. Gerçi onların yaşadıkları da çok ama çok zor bir olaydı. Joy'un onlarla karşılaşmasına sevindim, sonra olanlara da. Daniel'in verdiği karara da çok sevindim. Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız, çünkü böyle bir tepki beklemiyordum. :D

Kitabımız gerçekten çok sevdim. Yazarın büyük bir hayranı olduğumu bilmeyen yokturdur. Kadın ne yazsa okurum dediğim bir yazardır kendisi. Çoğu kitabı dram olsa da bana hitap eden bir kalemi var. Ama bu kitabın çok az dram barındırdığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Yazar diğer kitaplarına kıyasla çok değişik bir konu almış ele. Sevdim mi sevdim, hayran oldum mu oldum. Peki tahmin ettim mi? Evet. :D My Twin okuyunca gerçekten böyle bir şey beklemiyormuş ama benim kitapta geçen bir kaç ipucu ile neler döneceği az çok anladım. Bu konu hakkında daha fazla yazmaya gerek yok sanırsam, çünkü yazarsam spoi olacak. O yüzden yorumuma burada son vereyim ve tavsiye kısmına geçeyim.


Kristin Hannah kitabı okumak istiyorum ama hepsi dram ve drama dayanamıyorum mu diyorsunuz? O zaman bu kitap tam sizlik. Eğer Kristin'ın kalemine ve bir kitabına şans vermek istiyorsanız kitap ayağınıza geldi. Bundan sonra Kristin'ın diğer kitaplarını da merak edeceğinizi düşünerekten öneriyorum. Kristin sevenlere zaten bir şey demiyorum, kesin onlar benden önce okumuşlardır. Son olarak Kristin bu tarzda yazmaya devam etsin, böylesi daha çok güzel ve sevilesi oluyor.^^



Kitabı Puanım 5/5


Alıntılar^^


 Kelimeler bizi tabaklarla şamdanların bir çocuğun en iyi arkadaşları olduğu, çirkin bir adamınsa yakışıklı bir prense dönüştüğü bir yere götürdü. Kendimi o kelimelerde önce kaybettim, sonra buldum.


*****

Pişmanlık çok güçlü bir hatırlatıcıdır; en güçlü insanlara bile diz çöktürür.


*****

Kutudaki en güzel çikolatalar her zaman en sona kalanlardır.


*****

Hayatınızdan ve geçmişinizden kaçabilirsiniz ama kalbinizi arkada bırakamazsınız.





Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bol kitapla kalın^^



Buralarda da varım^^


26 Şubat 2016 Cuma

Yaz Rüzgarı//Kristin Hannah Kitap Yorumu^^

Selam^^
Romantik bir kitaptan sonra ne zamandır ihmal ettiğim yazarım Kristin'ın kitabını okudum. Gerçekten uzun zamandır Kristin Hannah kitabı okumuyordum. Hem kitapları yeni çıkıyordu hemde elimizde bir sürü okunmamış kitabı var, en kısa zaman da elimizdekileri okuyup yenileri almak lazım :) Aile-Dram dendi mi akla ilk gelen yazarlardan biri olan Kristin Hannah daha ilk kitapta beni kendine bağlamıştı ve en sadık olduğum yazarlardan biridir :D Sadık derken çıktığı kitabı fazla uzatmadan aldığımı belirtiyorum :) Bu kitabı ise konusunu beğendiğim için 3 kitap arasından seçip okudum :) Kristin yine ve yeniden beni şaşırtmadı ve harika kalemini konuşturdu^^

Kalbini nerede bıraktıysan evin orasıdır… 
Ünlü talk show sunucusu Nora Bridge'in hayatı, basın ve magazin dünyasını alt üst eden bir skandalla cehenneme döner. Kariyerindeki ani çöküşle birlikte meraklı gözlerden kaçan Nora yıllar önce ailesini terk ettiği Summer Adası'ndaki evine dönmek zorunda kalır. Nora'nın, bir komedyen olarak Hollywood'da tutunmaya çalışan küçük kızı Ruby ise annesini yıllardır affetmemiştir ve yaşanan skandalın ardından Nora'nın gizemli hayat hikâyesini yazması için ünlü bir dergiden servet değerinde bir teklif alır. Fakat bu yazıyı yazmak o kadar kolay bir iş değildir. Annesine yardımcı olma bahanesiyle adadaki eski evlerine gelen ve burada hem acı dolu hem de keyifli hatıraların gün yüzüne çıktığı dopdolu bir hafta geçiren Ruby'nin intikam ve öfke dolu hisleri yavaş yavaş durulmaya başlar. Çünkü bir anne ve kızı birbirine kenetleyen bağlar, ne kadar büyük bir felaketle yıpranmış olursa olsun asla kopmayacak kadar güçlüdür…


Konumuzdan anlaşıldığı üzere anne-kız arasında geçen bir hikayeyi konu alıyor kitabımız. Nora kariyeri için ailesini terk eden ve şimdi ise ünlü bir Talk Show sunucusudur(Radyo Program sunucusu). Her ünlünün sırrı vardır ve Nora'yıda çok acı bir sırrı kariyerini altüst eder. Geçmiş bir bir yüzeye çıktıkça çıkmaza giren Nora yaptığı bir hata nedeniyle kaza yapar ve terk ettiği yazlık evinde dinlenme kararı alır. Tabii tek başına yapamayacağı için sürpriz bir kişiden, sürpriz bir teklif alır. Yıllar önce çok kırdığı ve halen daha ona soğuk davranan küçük kızı Ruby ona bakmayı kabul eder. Başta her şey çok zor olsa da geçmişte yaşanan gerçekler ortaya çıktıkça anne kız gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. Nora sevdiğim bir karakter oldu, konudan kaynaklanan bazı sebeplerden ötürü gıcık olacağınızı düşünebilirsiniz ama tam tersi oluyor, geçmişte yaşadığı sıkıntıları okudukça Nora için üzülüyorsunuz.


Holywood'da komedyen olabilmeyi hayal eden Ruby ne kadar zor zamanlar yaşasa da ümidini hiçbir zaman kaybetmez. Bir gün harika bir teklif alır ama yapacağı iş çok zordur. Annesinin yıllar önce onları hiçbir şey söylemeden terk etmesi ise Ruby'yi içine kapanık bir hale getirir ve annesini hiçbir zaman affetmeyeceğine inanır ama geçmişte yaşananlara kulaklarını kapatan Ruby aslında gerçeklerle yüzleşmek istemediğini öğrenince yaşantısını ve yıllar önce kırdığı insanlarla arasını düzeltmenin yollarını arayacaktır. Ruby'yi de sevdim, hatta yaptıklarına da hak verdim, sizlerde okuyunca her iki karaktere de hak vereceksiniz. İkisi de kendine göre haklı yönleri de vardı ama Ruby'ye kızdığım tek sebep Dean'e yaptıklarıydı. Çok üzdü bizim tatlı oğlanı :(

Hazır Dean demişken kendisinden biraz bahsedeyim. Çok ünlü bir şirketin Ceo'su olan Dean yıllar önce abisi Eric ile yazlarını Nora'ların kaldığı Summer Adasında geçirirler. Bu sebeple Nora ve Ruby ile çok iyi anlaşıp, her şeyi beraber yaparlar. Ne yazık ki bu yıllar iki kardeşi de üzmüş, araya ayrılık girmiştir ama hayatın acı gerçekleri iki kardeşi yan yana getirip geçmişi unutmaya zorlar. Bu iki kardeşi de sevdim ve hallerine çok üzüldüm. Hele Eric :( Neyse okuyun öğrenin :(


Kitabın konusu, yazarımın her zaman ki gibi akıcı dili ve bize yaşattığı duygu karmaşası yine ve yeniden harikaydı. Aile-Dram severler için yine tercih edilecek bir kitap, gerçi aile-dram sevmeyenler de bu kitabı okuyabilir. Ateşböceği Yolu ve Gece Yolu gibi değil. Bunu da buraya not edeyim :D Yazarımın en az bir kitabı okuyun derim, zaten sizlere hitap etmiyorsa bırakırsınız ama tek bir şans vermenizi canı gönülden isterim ;) Ama bazı olumsuz yorum da eklemek istiyorum. Ne yalan kalemi harika olsa da son zamanlar da çıkan kitapları beni pek tatmin etmiyordu, ta ki bu kitabına kadar. Evet bu kitabı Ateşböceği Yolu ve Gece Yolu gibi olamaz ama güzeldi. Lakin bundan önce okuduğum son 2 kitabını pek sevemedim, çok eskiden yazılmış kitaplar bunlar ama olsun bu sorun değil bence, yine ve yeniden yazarımın kitapları okunur <3 
Neyse hep iyi, hep iyi olacak değil illa bir, iki tane patlak verir :D


Kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. Aile-Dram severler için öneriyorum, sizde benim gibi Kristin hayranı yada Aile-Dram severseniz kaçırmayın derim. Oturup bir solukta okuyup, kalemine hayran kalacağınız bu kitabı okuyun, okutun :D


Kristin Hannah hakkında yazdığım yazılara ulaşmak için Tık Tık!!
Kitap yorumları da burada mevcuttur^^



Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^

"Bir yer ne kadar karanlık olursa olsun, her zaman aydınlık bir an vardır. Ben sana Ve Caroline'a o anları, yani aydınlık anılarımı anlattım."


******

Anılar suluboyadan ibaret ve sağanak bir yağmur hepsini yok edebilir.


******

"Kalbinin etrafına bir duvar örebilirsin ama onu değiştiremezsin..."


******

"Gerçekler her zaman can yakar Ruby. Bu yerçekimi gibi doğanın kanunu."






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^

Buralarda da varım^^



18 Aralık 2015 Cuma

Lola Ve Komşu Çocuk//Stephanie Perkins Kitap Yorumu^^

Selam^^

Yorumlar gelmeye devam ediyor. Uzun zaman herkesin dilin de olan Lola Ve Komşu çocuğu sonunda bende okudum. İlk dikkatimi çeken şey tabii ki de kapağı ve kitabın ismi oldu. Kitabın ilk çıktığı zaman yapılan yorumlardan etkilenmedim değil. Kesinlikle beğenirim dedim ama gelin görün ki son 100 sayfasına kadar hiç tatmin olmadım ve hatta sinir oldum. Gerçekten çok ama çok gereksiz yere övülmüş bir kitap. Haa herkesin zevkleri ve renkleri ama göz boyamaya da gerek yok değil mi :) Gerçek neyse onu yazmak lazım, insanları kandırmak olmuyor ama. Neyse devam yorumum da neden böyle dediğimi yazacağım :)

Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.

Tam olarak kitapta geçen olayları konumuz da anlıyoruz. Lola ve yan komşusu Cricket'in arasın da geçen inişli çıkışlı arkadaşlığı ve aşkı anlatıyor. Lola liseye giden, ailesi hayatı daha iyi tanısın diye işe başlamasını söyleyip sinema salonun da çalışan ve şehrin en ilginç kıyafetlerini giyen genç bir kızdır.  Ailesine rağmen kendinden büyük olan ve rock grubunda çalan Max ile sevgilidir ve onu çok sevmektedir ta ki yıllar önce taşınan ikizler Cricket ve Calliope tekrardan dönene kadar. O saatten sonra Lola bambaşka birisine dönüşür ve hayatı hiç istemediği kadar karışır. İlk olarak geçmişi bir bir hatırlayınca ve çoğu kişiye yalan söyleyince kafası iyice karışır ve doğru olan şeyi bir türlü bulamaz. Kendisini pek sevdiğim söylenemez. Çok kararsız kalıp, her iki karakteri aynı zaman da düşünen karakterilerden uyuz oluyorum. Ya birini seç ya birini. Sürekli Cricket diyor ama Max'ın karşısına çıkınca oyyy Max deyip duruyor. İşte en, en, en sevmediğim kısımlar. Lola'yı kitabın sonuna kadar sevemedim, Cricket'i hak etmiyor yani -_- Gerçi kendi de ben kimseye laik değilim diyor ama işte kitap bu ne olabilir ki.


Cricket, Lola'yı ne kadar sevmediysem bu karakterimizi bir o kadar sevdim ve hayran kaldım. O kadar iyi niyetli ve insanları kırmayan biri ki anlatamam. Ama ikizi bu arkadaş gibi değil, tam zıttı. Lola ile baş edebiliyor ama ona da kızmadım değil. Belki az biraz Lola'ya üzülmüş olabilirim :D Her ne kadar sevsem de kitabın sonun da Cricket'e olan sevgim bir tık daha arttı. O hediye ve sözler neydi öyle yaa <3 Şanslı Lola -_- Neyse kitapta tek sevdiğim özellik diyebilirim. Cricket olmasa belki kitabı zor bile bitirebilirdim. Ve bazı durumlar da Cricket için çok üzüldüm :(


Diğer karakterlerde ise Lola'nın Koreli olan arkadaşı Lindsey'i ve Anna& St.Clair çiftini çok sevdim^^ Lola'nın çok değişik bir ailesi var bunu kitabı okuyup anlayın derim :) Max'ı zaten hiç sevmedim, evet sahiplenici özelliği çok güzeldi ama Lola'yla olmamış be :D Kitap genel anlamda bu üç karakter etrafında geçiyor ve Lola'nın direk ağzından anlatma, lakin anlatım tarzı çok değişikti. Başta o kadar zorluk çektim ki anlatamam. Yazarın çok faklı bir kalemi var ama yine de Anna ve St. Clair'ın hikayesini çok merak ediyorum. Bu kitabı ve yazarın kalemine pek ısınamasam da sırf meraktan o kitabı alırım :D Kitapta yapılan espriyi, mimikler için söylenen sözleri yine anlamadım. Anlamayınca acaba benden mi hata var dedim ama hayır kesinlikle hata bu kitapta :P Çok kesin konuşuyorum, belki de bendedir belli mi olur :P Şaka bir yana bu kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Başta dediğim gibi sadece son 100 sayfayı sevebildim. Bu 100 sayfa da Lola daha aklı başında biriydi ve olaylar daha iyiydi. 


Tavsiye kısmına gelecek olursam, çoğu kişi okumuştur bu kitabı ama okumayı düşünenler varsa yorumumdan sonra düşünün derim. Haa belki ben beğenirim diyorsanız siz bilirsiniz, yine diyorum zevkler ve renkler. Ama şunu anladım ki bazı övülen kitaplar ya samimi değil yada gerçekten beğeniliyor, yine de bir daha bu hataya düşmemek için ince eleyip sık dokumayı düşünüyorum^^



Seri sıralamamız bu^^
Serimiz hakkında bilgi verecek olursam, kitabımızı şimdilik 3 kitaptan oluşuyor. Yorum da Anna ve St. Clair'dan bahsettim, o çiftimizin kitabı aslında başka bir yayınevi aracılığıyla çıkmış ama ben kapak ve renk dolayısıyla bu yayınevinden çıkanı bekleyeceğim^^ Ve resim de görüldüğü üzere Lola Ve Komşu Çocuk serinin ikinci kitabı^^ Belki Anna'nın kitabı 3. olarak çıkar. Bekleyip göreceğiz. 


Ve bu da Anna ve St.Clair'in aşkının geçtiği kitap^^ Diğer kapak daha güzel <3 :)




Kitaba puanım^^

Not: Buçuk olmasının sebebi sadece Cricket olduğu için, daha fazlası yok^^


Alıntılar^^


Eğer elbiseye devasa tek bir şey olarak baksam bu boyumu aşan bir şey olurdu. Kimse böyle bir elbise yaratamaz. Ama bunu ufak adımlara böldüğüm de başarabileceğim bir şeye dönüşür.

*****

"...Bir şeyin pratik olmaması, yaratmaya değer olmadığı anlamına gelmez. Bazen güzellik ve gerçek hayat sihri yeter."



Bir yorumun daha sonuna geldik, bol kitaplı günler^^


Buralarda da varım^^



17 Aralık 2015 Perşembe

Senden Sonra//Emily Hope Kitap Yorumu^^


Herkese Merhaba^^
Okuyan Kızlar Kulübü olarak son zamanların adından sıkça söz ettiği(Instagram'ı olanlar bilir) 
kitabımıza okuma etkinliği yaptık. Daha ilk çıktığında kapağına vurulduğum doğrudur. Tam yılbaşına özel bir kapak ve konu. Okuyunca neden yılbaşı ve noel olduğunu çok iyi anlayacaksınız. Kalbinize dokunan, kendimizi sorguladığımız bir kitaptı. Ne demiş yazarımız “Üzülme, hayat üzülecek kadar uzun değil,” ve bir de "Eğer değer verirsen incinirsin, insanlar incitir." İşte bu sözler favorim^^



Bir Noel günü savaşma ruhumu kaybettim ben, karanlığa hapsoldum. Senden sonra umut hep bir uhdeydi. Debbie'nin bir Noel günü verdiği karardan sonra bütün yaşamı hiç tahmin edemeyeceği bir biçimde değişmiştir; o günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bizi gerçekten biz yapan nedir? Yaşamayı tercih ettiklerimiz mi, ardımızda bıraktıklarımız mı? Yaşadığımız anlar mı, yoksa geride bırakmaya çalıştıklarımızın acısı mı? Senden Sonra pişmanlıkların, acının, hayal kırıklıklarının nasıl da insanın yaşamını gölgelediğinin hikâyesi…

Konumuz böyle. Konuyu okuyup kitap hakkında çok ufak bir bilgi alıyorsunuz, asıl konu kitabın için de. Merak edenler için cevapların hepsi kitapta, alın okuyun. ;) Kitabımız ilk olarak bir mektuptan başlıyor. Bir zamana kadar mektubun kime ve ne için yazıldığı sır konusu ama sonradan öğreniyoruz ve hepimiz şok. Tahmin ettim mi? Hayır. Bana o kadar sürpriz oldu ki mektubun sahibi şaşırdım kaldım ve çok üzüldüm. Sonradan hem şimdi ki zamanı ve geçmişte yaşananları bölüm bölüm anlatıyor yazar. O kadar sevdim ki bu özelliği anlatamam. Bazı kitaplar da insanın kafası karışır ama bunda öyle olmadı. Hiç bir şey yarım kalmıyor ve olayları son sayfaya kadar birleştirip gerçekleri öğreniyoruz.


Baş karakterimiz Debbie ve onun yaşadıklarını konu alıyor kitap. O kadar zor zamanlar geçiriyor ki zaman sonra hayatına devam etmesine hem şaşırıp hemde hayran kalıyoruz. Ama hayat bu nereden vuracağı belli değil. Debbie bir yerden sonra hayattan, arkadaşlarından, ailesinden kopuyor ve düzelmeyi başka yollardan arıyor, tam o sırada tekrardan hayatı değişiyor. Bu hem bize hemde Debbie'ye bir umut ışığı, devamın da yaşanacaklar ise tam bir muamma ve yazarın bize gerçekten sürprizleri hiç bitmiyor.


Kitap hakkında çok ama çok yazacağım şey var ama spoi vermek istemiyorum. Ne yazsam spoi olacak diye korkuyorum. Sadece Debbie'nin yaşadıkları, ona her daim destek olan çevresi ve hayata tutunması takdire şayan. Hazır kitapta geçen kişilerde bahsetmişken. Bir çok karakteri çok sevdim. Debbie için büyük bir nimetti, onlar sayesin de yaşadıkları unutup yoluna devam edebiliyordu. Umut ve mucize hiç bir zaman kaybolmaz olayını bu kitapta çok iyi anlıyoruz. Kalbimize dokunan, Debbie'nin (Hayali bir karakter olsa da) acısı paylaştığımız harika bir kitaptı. Yazarın kalemi, çevirmen falan güzel bir kitap sunmuş bizlere. Tabii kitabımızın tek tük hataları vardı ama kitabın güzelliğine gölge düşürecek kadar değil. Bu kitapta yeri geliyor ağlayıp yeri geliyor kızıyorsunuz. Debbie'nin yaptığı şeylere inanamasak da hak veriyoruz. İşte böyle bir kitaptı. Hiç bir zaman umut etmeyi kesmemek lazım, hayatın bizlere ne zaman ve nereden bir güzellik getireceğini hiç bir zaman bilemeyiz.


Gerek kapağı ve konusu olarak herkese tavsiye edeceğim bir kitap.  Her bir sayfa da duygulanıp, devam eden sayfaları merak edeceğiniz, çevrenize tavsiye edip Debbie'nin hikayesinin herkesin okumasını isteyeceğiz bir kitaptı. Emeği geçen herkese teşekkür ederim, her şeyiyle çok güzel bir kitap çıkmış ortaya. Bu tür kitapları her daim severim, çok acıtasyon olsa da okuyorum, o yüzden ne kadar herkese tavsiye etsem de çok duygusal olup, bu kitaplara dayanamayan okurlar varsa ve okumak istiyorlarsa kendinizi önceden hazırlayın derim.



Kitabın kapağı, ayracı ve iç tasarımı harika^^ Kitaplığımızın en nadide yerinde olmayı hak eden bir kapağa sahip. Ve içini açtığımız zaman yazarın mektubu bizi karşılıyor. Tekrar, tekrar okunacak bir mektup olmuş ve son satırda yazan İnanmak var etmektir.yazısı diğer favori alıntılarım arasında^^



Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^

"Tanrı insanlar inandığı için var. İnanmak var etmektir Debbie. Şüphe etmeksizin inanırsan o şey gerçek olur," 

*****





Kitabımızı kazanmak istiyorsanız Okuyan Kızlar Kulübü'nün Facebook Sayfasında devam eden yarışmaya davetlisiniz^^ 5 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı belki siz kazanabilirsiniz^^

OKK'de takipte kalın canlar, yorumlarımız sizlerle olacak^^



Bir yorumun ve okuma etkinliğinin daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^




20 Kasım 2015 Cuma

Elveda Haziran//Sarah Jio Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Uzun zamandır Sarah Jio kitabı okumuyordum. Hazır yeni kitabı çıktı, bizim de yakında ellerimiz de olacağına göre okuyup Sarah koleksiyonuna ekleyeyim istedim. Biliyorsunuz ki Sarah Jio'nun harika bir kalemi var. Hatta kalemi kadar harika kalbi de var, bunu TÜYAP için imzaya geldiğin de gördük. Kısmet artık Kristin Hannah'a^^ Pegasus Yayınlarına duyuru olsun ;) Neyse kitabımıza dönecek olursak bu kitapta diğerleri kadar güzel ve elimizden bırakmayacak kadar sürükleyiciydi.

June Andersen, her akşam yatmadan önce teyzesinin ona ve kız kardeşine okuduğu bu masalla büyümüştür. Ancak zaman acımasızdır ve maalesef hayat, çocukluklarındaki o masumiyeti yok etmiştir. Artık güçlü bir kadın olarak tek başına yol alan June, yıllardır yüzünü görmediği teyzesinin ölüm haberiyle çocukluğunu geçirdiği Mavi Kuş Kitabevi'ne yeniden adımını atacaktır. Hatıralarını süsleyen bu masal diyarı June'un içindeki karanlıklara ışık tutarken, June kendini yeniden keşfedecektir. 


Daha ilk sayfa da karakterin hayatına dahil oluyoruz. İnsanı her türlü duyguya sürükleyen bu tür kitapları çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu kitapta onlardan biriydi, yeri geldi güldürdü yeri geldi ağlattı, duygulandırdı. Sarah'ın tarzını bilenler için tanıdık olaylar ama diğer kitaplara göre geçmişe gitmiyor Sarah, mektuplarla olayları bize aktarıyor ve karakterimiz bizim için birleştiriyor bunları. Bu tarzı farklı olmuş ama ben geçmişe gidilmesini daha çok seviyorum. Kitabımızı nereden ilham aldığını daha ilk satırda bize söylüyor Sarah Jio. İsmini duyduğum İyi Geceler Aydede'den. Doğrusu sevdiğim bir yazarın ilham aldığı bu kitabı çok merak ettim. Ve aldığım bilgilere göre öyle bir kitap daha çevrilmemiş bizim ülkede Ben Şok, Ben iptal :P  Şaka bir yana daha derin araştırmalar yapmam lazım ama önce yorum. 


June Andersen, küçük yaştan hayal kırıklığıyla büyüyüp daha küçük yaşta olan kardeşine bakan June! Anneleri olduğu halde çok zorluklar yaşayan June ve kardeşi Amy'yi teyzeleri Ruby bakmaya çalışır. Zaman akıp gidince June büyür ve okumak için Seattle'den ayrılır ve gidiş o gidiştir. Ünlü bir bankanın müdür yardımcısı olan June sağlık sorunları yaşar ve o sırada eline geçen mektupla uzun süre ayrı kaldığı Seattle'ye geri döner. Başta işlerini halledip tekrardan işine dönmeyi planlayan June'un teyzesinin ona bıraktığı Mavi Kuş Kitapevi ile hayatı farklı yöne çoktan sapmış olacaktır. June çok sevdiğim bir karakter oldu, hep beni şaşırttı. Bir an yok yaa kesin bu beni hayal kırıklığına uğratır dedim ama hayır Sarah harika bir karakter yazmış. June kitapçıyı düzen sokmak için uğraşırken eline teyzesi ve ünlü masal kitapları yazan yazar arasında geçen mektuplar geçer ve bu mektuplarla geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. O mektuplar gerçekten insanı etkileyen mektuplardı. June'da bundan nasibini alıyor tabii.

Kitabımız da bir de Gavin vardı, Başka karakterler tabii vardı ama ön planda June ve Gavin'dı. Kendileri Mavi Kuş Kitapevinin yan komşusu ve harika İtalyan yemekleri yapan aşçı. June sinir olmadım ama Gavin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ama yine de bizi çok iyi ters köşe yaptı tatlı şey. Hele o sonda June'a bir konuda yardım etmesi, "İşte bu!!" dedirttiriyor. 


Diğer karakterleri pek değinmeyeceğim, sizler okuyup tanıyın derim. Konu ve olaylar o kadar akıcı ve gerçekçiydi ki okudukça göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz. Olayları belki tahmin edebilirsiniz ama hayır Sarah Jio tam yerin de noktayı koymuş. Zaten o olaydan önce June ve kardeşi Amy ile olan olay beni bende aldı. Oraları okuyunca June'a hak verebilirsiniz ama Sarah, ahh sarah öyle olmasaydı keşke. June'un cesaretine, sevdiği için ellinden geleni yapan haline ve kocaman bir kalbinin oluşunu çok sevdim. Aldığı ilhamla yazdığı bu kitabı çok beğendim. Geçmişin geleceğe nasıl ışık tutacağını çok iyi yazıyor bu yazar. Ve hem ağlatırken hemde güldürmeyi de başarıyor. Kısaca çok ama çok sevdiğim bir kitap oldu.


Kitap hakkında daha neler yazsam diye düşünüyorum ve hep sonu spoi olarak bitiyor, o yüzden hemen tavsiye kısmına geçeyim. Çok ağır dram sevmeyenler için birebir olan Sarah Jio ve kitaplarını kesinlikle öneriyorum. Biraz geç okumuş olsam da olsun yeni kitabına kavuşmuş oldum. Sarah'cığım Agapi kitaplar değil bu tür kitaplar yazsın. Çok sevdiğim bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, alın okuyun, okutun!! ;)


Kapaktan bahsedecek olursam, doğrusu orijinale baktığım da bizim kapağın daha güzel olduğunu kabul ediyoruz. Zaten Arkadya Kitap'ın kapakları harika, onlara söz yok. :) Ve işte orijinal kapak^^




Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^

Masalsız bir çocukluğa çocukluk mu denir? Peki, kitapevleri olmadan çocuklar masalları nasıl sevebilir? Bir bilgisayar insana bunları veremez.


*****

Gavin'ın rüzgardan dağılmış saçlarını karıştırdım. "Nereden çıktın sen karşıma?"
"Komşu restorandan."
"Neden ben Seattle'dan ayrılmadan önce orada olmadın ki sanki?"
"Çünkü o zaman birbirimiz için hazır olmazdık,"


*****


Nihai hedefimiz de bu değil mi zaten? Tüm kusurlarımıza rağmen birbirimizi sevmek.


*****


"Ne kadar vahim görünürse görünsün, hiçbir durum umutsuz değildir."




Yorumumun sonuna da geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere, bol kitaplı günler^^



Buralarda da varım^^