Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Kasım 2022 Perşembe

Balkabağı ve Tarçın//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Bundan bir kaç ay önce yine Betül Güçlü'nün bir kitabına yorum girmiştim, hatırlayanlar ne hızlı yazar diyebilirsiniz ama önceden okuduğum kitap yıllar önce çıkmış, şimdi yayınevi değiştiğinden tekrar basılmış, ama yeni düzenlemesiyle. O kitabın yorumumu okumak isterseniz burayı tıklayabilirsiniz. ;)
Bu kitap ise yazarın yıl içerisinde çıkardığı yeni kitabı, kendisi güz mevsiminde kitap çıkarmayı çok seviyor ve bunu adet edinmiş durumda. :D
Bu tarz kitaplar daha çok bahar, yaz aylarında okunur ama biz seni böyle kabul ettik yazarcığım. :D
Kitabın ismini, kapağı gördüğümüz ilk anda vurulduk. Gerçekten çok güzel tasarımlara imza atıyor Arife, tasarımlarını görmek isterseniz instagram hesabını takip etmenizi öneririm. :)
Kitabı gelecek olursam çok çok çooook güzeldi, her anlamda doyduk desem yeridir. Yazarın kendini her kitapta geliştirmesi, karakterlerin tekdüze değil de farklı oluşları kendisini hep bir adım önde götürüyor bence, çünkü karakterleri gerçekten çok tatlı ve sıra dışı. :D



Farklılıklarımız bizi aynı noktada buluşturabilir mi? 
Birce Eren kendine ait iyi özellikleri sıralarken listenin en başına sorun çözme becerisini koyardı. Aniden evsiz kaldığında aynı durumda olan üç kızla bu sayede eve çıkmış, birbirinin tamamen zıddı olan kızların kavga etmeden yaşayabilmesi için bu beceriyi sonuna dek kullanmaya karar vermişti. Neşeli ve arkadaş canlısı doğasıyla herkesle anlaşabileceğini düşünürken huysuz alt komşusuyla iletişim kuramamak öz güvenini sarssa da kolayca pes etmeyecekti.
Barış Kaan Erbey etrafında gerçekleşen olaylara tepkisiz kalan, sessiz, içe dönük ve mantığın sesinden ayrılmayan biriydi. Dinozorlar hakkında saatlerce konuşabilirken başka herhangi bir konuda onunla sohbet etmek neredeyse imkânsız hale geliyordu. Az konuşur, az güler ve sık sık da pervasız dürüstlüğüyle karşısındakileri zor durumda bırakırdı.
Eğer hayat mantık çerçevesinde ilerleseydi Birce ve Barış’ı yan yana düşünemezdiniz. Fakat işin içine kalp girdiğinde neler olacağını kim bilebilirdi?
Eğlenceli, sıcak, aşkın ve dostluğun en güzel halini barındıran keyifli bir gençlik romanı.

Ailesinden uzak bir ilde okumaya başlayan Birce yurdunun kapanmasından sonra dışarda kalır ve kalacak hiçbir ye bulamaz. En sonunda aynı sıkıntıdan muzdarip olan diğer üç arkadaşıyla yıkık, dökük bir ev bulur. Her şey tamam derken bir de ev sahibinin çekilmez biri olması işleri zorlaştırsa da avukat adayı olan yeni ev arkadaşı hakkından gelir.
Eve taşındıktan sonra yeni arkadaşlarıyla anlaşmaya çalışan Birce zamanla aslından dördününde birbirlerinden çok farklı olduğunu fark eder.
Alt komşuları ise erkek evidir ve hal hatırdan anladıkları için arkadaş olurlar.
Aralarından sessiz, sakin, umursuz davranan Barış ise Birce'nin radarından çıkamaz, çünkü aşırı soğuk olması pozitif kişiliğine terstir.
Birce'yi çok sevdim, bazı davranışları aynı bendim yaa sdfghjk Tabii bazen Barış'ın halinden anlamamasını hem garipsedim hem kızdım. Tabii bazı şeyleri bilmeden önceydi bunlar. Yine de o duruma rağmen trip atmadı değil sdfghjkl
Seviyom kız senii :D
Ama Birce en çok Betül Güçlü'ye benziyordu, yazarımız resmen kendini yazmış :D


Barış hakkında diyeceğim çok şey var aslında ama bazı şeylerin spoiler olacağını bildiğimden kısa keseceğim.
Birce'yle olan iletişimine bayıldım, yani Birce gibi enerjik, her saniye konuşan biri için Barış çok çok farklı geliyor ama zamanla birbirlerini tanımaları, Birce'nin bazı şeyleri üstelemesi bence olayların farklı gelişmesine olanak sağladı. Yani bu ilişki Birce'nin sayesinden başladı dersek yalan demiş olmayız.
Dinozorlara olan takıntısına hayran kaldım, inanın o kadar takıntılı olmayı düşünemiyorum bile asdfghjk
Bu arada dinozorlar hakkında zerre bir şey bilmiyormuşum, Barış şu an gelip anlatsa inanın oturur dinlerin. Çok değişik varlıklarmış cidden :D

Evin diğer kızları, Çiçek, Jülide ve Bensu ise gerçekten birbirlerinden farklı karakterlere sahip genç kızlardır.
Çiçek küçük bir kasabadan ve masum oluşundan dolayı duygusal, sessiz sakin bir kızdır.
Jülide bakımlı, kendi dışında kimseyle ilgilenmeyen biridir.
Bensu ise avukat adayıdır ve bununla sert mizaclıdır. Ev sahibi dahil herkesin korktuğu Bensu aslında diğer kızlardan farklı değildir. Çok çalışmasından ünlü olan Bensu'yu kitapta gerekli yerlerde ve bazen ayyy noluyor, noluyorluk durumlarda okuduk.
Ama arkadaşlar yazarımız acı haberi verdi, kızları yazmayacakmış..
AMA NEDEEEEEEENNNNNNN???????!!!!!! :'((((((((
Hepsini sevdim ve hepsinin kitapta farklı ilişkileri, hayatları vardı. Okusaydık ne güzel olurdu. Resmen elinden şekeri alınmış çocuk gibi kaldım ortada, far görmüş tavşan gibi...
Betül'cüğüm, yazarım okursan eğer ne olur bize acı ve yaz şu kızları sdfghjk Hepsi ayrı ayrı olmasına gerek yok, tek kitapta olur, tercihim Bensu'dan yana ama, okuyan anladı beni. ;)

Tam mevsimine uygun bir kitaptı, balkabağı, tarçın, kahverengi renkler vs. Zaten kapağa vuruluyoruz. Bu nasıl bir kapak, ne Arife böyle güzel kapaklar çıkarmaktan usandı, ne de biz sürekli övmekten.
Ama sonuna kadar hak ediyor, emeğine sağlık^^
Çok eğlendiğim, bilgilendiğim, buram buram bilgi ve emek kokan bir kitaptı. Emek kokuyorum diyorum çünkü Betül o kadar ince eleyip, sık dokumuş ki her şeyi araştırmışta yazmış. Böyle kitapları çok seviyorum zaten. Sadece Barış'ın dinozor aşkı değil bu arada, başka yeni şeylerde öğrendim şahsen.
Zaten Betül'den hiçbir zaman sıradan bir karakter bekleyemem, illa ki değişik bir şey olacak. İşte buna da ayrıca bayılıyorum...
Aşk ise kitapta çok farklıydı, o yüzden ona çok değinmek istemedim ama sadece şunu söylemek isterim ki o aşk taa yüreğinize dokunuyor... :'( <3


Gözü kapalı öneriyorum, okuyun, okutun benim gibi hayran kalıp çok seveceksiniz.
Betül'ün daha ilk kitabından bu zamana kadar ki kitaplarını okudum, ilk kitabından bu kitabına kadar ki gelişimi o kadar güzel ki gözlerim yaşarıyor, çok gurur duyuyorum. İstisnasız bundan sonra çıkaracağı bütün kitaplarına böyle yorumlar yazacak gibiyim, inşallah yenilerini okumak kısmet olursa.
Daha çok yazsın, daha çok okuyalımmm^^



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

"Birce," dedi Mecnun gülümseyerek. "Sana başımın bağlı olmadığını söylemekten mutluluk duyarım. Lütfen bunu evdeyken yüksek sesle tekrarlar mısın?"
"Duvarlara karşı mı?"
"Hayır, çiçeklere karşı,"


*****


"Neden öyle bakıyorsun?"
"Seni ikna etmeye çalışıyorum."
"Bundan hoşlanmadım."
Omuzlarım düştü. Elimdeki her şeyi kullanmıştım. Pes etmenin eşiğinde, hayal kırıklığıyla cevap verdim. "Bakışlarımdan mı?"
"Hayır. İkna olmaktan."


*****


"Çok renkli bir yüzün var. Çok...dağınık. Dağınık şeylerden hoşlanmam. Onları toparlamak, bir düzene sokmak isterim. Tanıştığımızda sana bakarken sürekli bunu düşünüyordum ama artık onlar dağınık beneklerden ibaret değil, onlar senin. Yüzündeki çiller de senin gibi renkliler. Bende hiçbir renk yok, bu yüzden senin böyle olmanı seviyorum."


*****


Barış beni güzel buluyordu. Bütün renklerimle beraber.
Ve ona aşıktım. Bütün farklılıklarıyla beraber.


*****


"Mecnun'u teselli ediyorum."
"Sen mi? Nasıl?"
"Varlığımla."


*****


"Benden hoşlanıyorsun, ben de senden hoşlanıyorum. Üstelik elini tutmayı da çok seviyorum. Sevgilim olsana."





Yeni yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^
Aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^

31 Ağustos 2022 Çarşamba

Bir Bahar Akşamı//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Benim yine kitap yorumlarım birikti ve eritmek için hemen yazmaya başladım, inşallah tez zamanda yazar yayımlarım. Kitabımız Ren Kitap'ın yenilerinden. Yazar Kübra Nur ile de tanışmam Üç Yapraklı Ahududu kitabı ile olmuştu. Kalemini sevdim ve çıkardığı kitapları takip etmeye başladım. Üç Yapraklı Ahududu'dan sonra yeni seri ama ayrı şekilde okunabilir olan Bir İstanbul Gecesi ile başladı. Bu yazdığım iki kitabı da çok seviyorum ama benim en favorim, en sevdiğim Bin Bela Bir Karanfil.
Bu kitabımız ise serinin üçüncü kitabı, son kitabımız kaldı ve onu da bu kitaptan sonra daha çok merak etmeye başladım.


Murphy Kanunları’nı biliyorsunuzdur. Mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. Bizlere hayat hakkında negatif şeyler söyleyen o sevimli kanunlar bunlar. Mesela bir tanesi der ki “Bir işin ters gitme olasılığı varsa o iş mutlaka ters gider.” Bir başka kanun da bunu görür ve artırır. “Birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa bunların arasında en kötü sonuçlar doğuracak olanı ters gider.” Bütün bunların bu kadarla sınırlı kaldığını düşünmek isteyebilirsiniz elbette, bu sizin hakkınız. Fakat ne yazık ki Murphy kötü haberler vermeye devam eder ve ekler. “Bir şeylerin ters gitmesi bir doğa kanunudur. Bu yüzden her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa dikkat edin; mutlaka ters giden bir şeyler vardır!” Geniş bir ailenin sevgiyle, el üstünde tutularak ve kalp kırıcı her şeyden özenle sakınılarak büyütülen kızı olmak güzel bir şeydi, kimse aksini düşünemezdi. Fakat hayatımın bir noktasında kendi yolumu çizmem gerektiğini, başarıya ulaşmak için sınırları zorlamam gerektiğini ve gerçek aşkı yalnızca kalbimi ona tamamen açarsam bulabileceğimi biliyordum. Bilmediğim tek şey bütün bunları İstanbul’un küçük, sıcak bir mahallesinin orta yerinde bulacağımdı. Nereden bilebilirdim ki? İnanın bana, Murphy bile başıma gelen bazı şeyleri ve Âdem Arman gibi bir adamı öngöremezdi.


Bahar, kuzenleri, arkadaşları ve kardeşleriyle güzel bir hayat yaşamaktadır. Bu güzelliğin yanında bir de sevdiği, istediği mesleği yapması onu daha da mutlu eder. İşinde daha yeni olması sebebiyle yeni fırsatlar arayışında olan Bahar sonunda Adem Arman'ın takı tasarımlarını taşıyacak mankenlerin kıyafetlerini Bahar tasarlamak için başvurur ve en kısa yollar Adem Arman'la görüşmeyi kafaya koyar. Sonunda kapalı çarşıda dükkanında Adem Arman'ı gördüğünde bundan seneler önce aynı taksiyi paylaşmak zorunda kaldığı adam olduğunu anlar.
Hem ona hem de yakışıklılığına şaşıran Bahar ilk dakikada Adem Arman'dan etkilenir, yani kendine itiraf etmese de biz anladık. :D
Bahar enerjik, heyecanlı, duygularını hemen belli eden biridir. Tasarımları konusunda kendine güvendiğinden işleri halletmesi öyle güzeldi ki gurur duyduk resmen. Sonra Adem Arman'ı o kadar güzel anlattı ki aşık olduk beeee
Ama kendisi bile bize ayar verdi resmen, Adem Arman'dan sadece bir tane vardı, onu da ben kaptım dedi. ÜZDÜ.
Bahar'ı sevdim, çok tatlış bir karakterdi. Hayallerinin peşinden koşması, onun için çabalaması ve Adem Arman'ı çok güzel sevmesi hepsi çok güzeldi.


Çiftimizle ilk kitapta tanışmıştık ama Adem Arman'ı Nehar'a yardım ederken Bin Bela Bir Karanfil'de az biraz daha tanıdık.
Daha oradan, hatta taksi mevzusunda vurulduk kendisine. Yani Allah'a emanet deyişi, mahalle abisi tavırları ki buralar çok tatlı ve komikti. Hele bir teyzelerin evden kaçışı vardı ki evlere şenlik. :D
Saatlere olan tutkusu, Bahar'ı sevmesi off ki ne off <3
Bir bölümü Adem Arman'ın (Bu arada böyle soy ismiyle söyleyince daha cool oluyor 😍😊) gözünden okuyoruz ve o fotoğraf mevzusuna nasıl düşmeyelim arkadaşlar siz söyleyin. 😭😭
Bahar kadar sevdim ve onun kadar aşkına hayran kaldım. Böyle de sevilmez yaaa.
Yazdıkça aklıma sahneleri geliyor ve böyle de düşüyoruz resmen. <3
Mesela yüzük mevzusu... 😍😌💓
Allah'ım ne diyebilirim ki, böyle güzel sevdalar hayırlısıyla bize de nasip et...
AMİNNN <3


Kübra Nur'un kalemini gerçekten çok seviyorum, konu seçimleri, karakterin güzelliği falan cidden beni benden alıyor. Böyle hayattan kısa bir süreliğine kopuyorsunuz ve tatlı, eğlenceli ve imrenerek kitabı okuyorsunuz. Uslanmaz bir romantik, romantik-komedi aşığıyım ne yapalım. <3
Eğleniyorum arkadaşlar, içim kıpır kıpır oluyor. Böyle aşklar gerçekte yok kandırmayalım kendimizi ama kitaplarda çok güzeller.
Kitabımız mahalle kitabı desek yalan olmaz, Bahar'ın kahvehaneye gidişi, ikizleri tanıyamaması, teyzelerin içine düşmesi, kekler yapması hepsi çok güzeldi ve okumaktan zevk aldım.
Sadece rahatsızlığım devam ettiğinden çok kitap okuyasım gelmedi, o yüzden elimde birazcık sürünmüş olabilir.

Diğer karakterlerde Ateş ve Nehar'ı okumak iyi geldi ama o son bölümde yıllar sonlaya gidişinde Ateş ve Nehar'ın halleri bir miktar değişik hissettirdi beni. Nedenini bilmiyorum ama onları öyle hayal etmek mi, bilemedim. :D Ve Bin Bela Bir Karanfil'i tekrardan okumak istedim. Okumak isteyen olursa bana mesaj atmış ortak okuma yapabiliriz. :)
Zeynep vardı mesela. 😌 Neler neler oluyor. Bir de son kitabımızın çifti Hera ve Can var ki aşırı merak ediyorum ya, bir kaç olay yaşandı kitapta ve neler olmuş olabilir diye çok merak ediyorum. Yazarımız heyecanlanalım diye hiç ipucu vermedi son kitap hakkında iyi mi. :/


Kitapta en sevdiğim sahne Bahar'ın hiç tahmin etmediği yerde Adem Arman'ı karşısında görmesi ve yüzük sahnesi. Bu arada yüzük dedikte Bahar'ın babası ve abisi ne fenaydı ya. :D Sadece Bahar'a değil Nehar'a da çok çektirdi bu ikili. :D
Neyse sahnelere geçelim asdfghjkl
Koleksiyon mevzusuna bayıldımm <3 Ve en son ki bölüm 💓💓💓
Kaleminin akıcılığı, karakterini çok iyi yazması ve bittikten sonra var mı yaa böyle aşklar diye sorgulamamız(bu biraz insafsız oluyor ama) deyişimiz. Hepsi güzelliğinden. :)
Başta seri olarak dedim ama kitaplar birbirine bağlı değil, tek başına okuyabilirsiniz. Tabii önce ki karakterlerimizi devam kitaplarda görüyoruz ve önceden yaşananlar illa ki yeni kitaplarda yer alıyor. Bu tarz bir spoiler yemek istemiyorsanız sıralama olarak devam etmenizi tavsiye ederim. :)
Son olarak kapak! Arkadaşlar yok böyle bir şey yaaa. Arife yine ve yeniden çoook güzel bir iş çıkarmış. Baktıkça içimiz açılıyor resmen. Sonra iç kapak, ayraç falan. Ne bileyim ilerde kitap çıkarırsam kapak tasarımlarımı Arife yapsın isterim, öyle bir yetenek maşallah^^
Yazarın diğer kitaplarının yorumlarını okumak için Tık Tık^^


Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^


Aşk bazen çoktur. Bazen birdir. Bazen de hiçtir. Bunu kabul etmemiz gerekiyor.


*****

Dilerim onun penceresi de senin güler yüzüne açılıyordur.


*****


Adem hafif alaylı bir gülüşle, "Bana dünya dar geliyor, ancak mahalleye sığıyorum,"


*****
"Hoş bir sürpriz oldu," dedi.
"Seni evimde bulmak yani. Birdenbire bana ait yerlerde belirip durmana bayılıyorum."






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^


3 Ağustos 2022 Çarşamba

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? :) Benim aynı devam şükür, rutinlerimizi yaşıyorsak ona bile şükretmemiz lazım. Tamda bize rutinlerini her dakika hissettiren bir kitapla geldim. Kitabın adı Mürekkebe Boyanan Sardunya değilde Mürekkebe Boyanan Rutinler olmalıydı asdfghj
Neyse bu komikti, şimdi böyle espri yaptım diye de kitabı kötülediğimi düşünmeyin. İlk olarak yazar edebiyat okuyan biri, o yüzden kalemi gerçekten kuvvetli ve güzeldi. Su gibi yazıyor maşallah ama bir kaç sıkıntısı vardı, bunları yorumumun devamında yazacağım inşallah. :)


Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da  ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.

Mislina ailesinden uzak bir şehirde okuyan genç bir kızdır. Aşk sebebiyle yurtta değil de evde kalıyordur ve tekte değildir. Kuşu, köpeği ve çok sevdiği sardunyaları vardır.
Okulda daha ilk görüşte aşık olduğu Akif Selim'i görünce ilk ve tek aşkını bulduğunu anladığındaondan uzak kalamaz. Çok sessiz ve kendi halinde olan Akif Selim'e yakın olmak için onun yaşadığı apartmanda ev tutar. Aynı sınıfta olmalarına rağmen ne okulda ne de yaşadıkları apartmanda karşılaşırlar. Zaman sonra cesaret ederek hasta diye ona mandalinaları götürdükten sonra aralarında iletişim başlar ama böyle gıdım gıdım.
Mislina'yı sevdim, tam böyle sessiz sakin, kendi halinde, iyilik timsali, kimseye dert olmayan bir karakterdi. Şimdi seriyi sevenler sen ne diyorsun diyebilir ama sizce Mislina'nin tek kelime dahi konuşmadığı, görüşmediği çocuğun apartmanına taşınması normal mi? Her şeyini biliyor resmen. Bir şey demeyeceğim ama düşününce bu çok garip geldi İkizle bana. :D
Onun dışında olmama ihtimali olmasına rağmen çok güzel sevdi, bu sevgisini çok güzel dile getirdi, gösterdi. Ve ufacık konuşmaların bile yaşadığı heyecanı okurlar olarak beraber yaşadık resmen. <3 Çok güzeldi buralar, karakterde öyle...


Akif Selim, kendisi çok fazla sakin, kendi halinde, kimsenin işine karışmayan biri. Okuldan eve, evden babasının yanına, oradan yine okula. Bir de Mislina ile sevdikleri bakkal var, bir de oraya gidiyorlar tamam. Hayatı bu kadar, Mislina ile konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş insan içine çıkıyor Akif Selim. 
Kendisi hakkında çok yazacağım bir şey yok, henüz bizde Mislina gibi yeni yeni tanışıyoruz kendisiyle. İkinci kitapta daha çok okuyacağız gibi sanki, umarım yani. :D Sadece yukarıda Mislina'nın taşınma mevzusunu öğrense Akif Selim ne der aşırı merak ediyorum. Ve umarım ikinci ya da üçüncü kitapta Akif Selim'den bölümler de okuruz.


Diğer karakterlerde Mislina'nın arkadaşları tam bizlerden biri gibiydi. Ders çalışmayan, bölümünü sevmeyen, işte çalışmak zorunda kalan vs. Ama Mislina gibi umutsuz aşka tutunan biri var ki Mislina gibi ben de üzüldüm haline. Devamında neler olacak merak konusu.
Bir kişi daha var, onun için diyeceklerim yok. Bir şeyler yazarsam spoiler olacağı için belki ikinci kitabın yorumunda yazarım. Ama Mislina'ya büyük destek oldu.

Gel gelelim kitabın geneline. İlk olarak kitap Wattpad'de yayımlandığı için olacak ki çok kalın bir kitaptı. Puntoları küçük olmasına rağmen yine kalındı. Burada içeriğin dolu dolu olması demek oluyor ama yarı doğru yarı yanlış diyebilirim. İlk olarak çok fazla tekrar vardı kitapta, sürekli okula gitmesi, gelmesi, yemek yemesi, ders çalışması günlük hayatlarımızın rutini gibiydi. Bir ara evine giden Mislina'nın orada geçen günlerini de okuyacağız sandım. :D Çok şükür okumadık. :D
Sonra dersler, arkadaşlarıyla beraber kantinde oturmaları, aynı muhabbetin dönmesi inanın sürekli bir tekrardı. Yani Mislina'nın Akif Selim'e olan platonik aşkından ziyade rutin bir hayatı okuduk resmen. Haa onu da okumadık diyemem, çok okuduk ve bayıldımm ama sırf bölümler dolu dolu olsun diye bu kadar uzatmak saçmaydı bence.
Sonrasında evinde olan kuşuna sürekli yem, su vermesi ve bunu sürekli yazması.. Yani bir kaç günde bir yapsan da olur be Mislina, hiç değişen bir şey olmuyor. Ve en önemli şey, evinde yaşayan köpeği. Şimdi bilmeyenler için söylüyorum ki herkes biliyordur kediler evde rahatlıkla yaşar çünkü kumları var, ama köpekler illa dışarı çıkmaz zorundadır. Günde bir ya da iki kere, ya da daha fazla. Burada köpek garibim apartmandaki çocuk haftada bir kere dışarı ya götürdü ya götürmedi asdfghj
Şimdi diyeceksiniz şu kitaptan anladığın bu mu Esra? Ama ben detaylara takılırım arkadaşlar. Bunu ilk seferde Wattpad'da okusaydım inanın garipsemezdim ama editörün elinden geçmiş, son okuması yapılmış bir kitaba yakışmış mı? Ya baştan savma iş yapılmış ya da yazar kitabını bozmak istemedi. Bilmiyorum, o kadar gereksiz uzatmalar vardı ki yeter dedim kısacası.


Bu uzatmalar olmasına rağmen yazarın kalemine hayran kaldım, daha yeni Edebiyat üçüncü sınıf öğrencisi ama kalemi çok kuvvetli. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor, yazıyor maşallah. Bu konuda tebrik ediyorum kendisini, sadece yukarıda yazdıklarımdan sonra WP’de yayımlamadan direkt bir kitap çıkarsa nasıl olur acaba? Wattpad'de yazıldığından haftalık bölümler geldiği için yazarlar kendilerine sınır koyamıyorlar, bir de sevildiyse uzuyor gidiyor ama editörden geçti, belki düzenleme yapılabilirdi. Ya da yapıldı anca bu kadar oldu, artık ne olduysa bilemiyorum ama beklentim bir tık düştü gibi.
Birinci kitapta beklediğim olmadı, aşırı sakin geçti. Umudum ikinci ve son kitapta, umarım mutlu oluruz o kitaplarda da. Sadece bu kadar tekrar olmasın yeter, biz ne okuyacağımızı biliyoruz çünkü. :D
Türk yazar okumayı seviyorsanız tercih edebilirsiniz, bu yazdıklarımın yanında çok güzel bir kaleminin ve gelişirse çok güzel, başarılı bir yazar olacağının inancındayım. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntı^^

"Her gün yeni bir karaktere seyahat ediyorum ama niye her durağın sonunda sana rastlıyorum ben?"


*****


Akif Selim Çakırca... Kalbinize söyler misiniz lütfen, müsait olduğu bir gün benim için çarpsın.


*****


Gözyaşlarım artık diken değil, gül kokuyor çünkü onlara senin adını verdim.


*****


Kitabın kapağını açtım ve onun da aynı satırlarda gözlerinin gezdirdiğini, aynı sayfalara dokunduğumuzu düşledim.


*****


Oluyor bazen öyle, yüzlerce yüz görüyorsun ama birinde kalıyorsun. Binlerce ses duyuyorsun ama ondan başka herkese sağır oluyorsun işte.


*****


Geçmiş olsunlar ya geçmeyecek olanların ufak tesellisiyse.


*****


Bu öyle zor bir ikilemdi ki düşünsenize: hesapsız kitapsız onu hayatınızın merkezine koymuşsunuz, her saniye onu düşünüyorsunuz, geceleri ve gündüzleri onunla uyanıp kalkıyorsunuz bu deliliğin en güzel evresi belki, sevmez zaten akıllıca bir iş olsaydı yazarlar yazdıkları satırlara ruhlarını gömerek sevdalandıkları kadınlar için kalem kırmazlardı.



*****


Ne de sık gülümsüyordum ben böyle, keşke bir kumbaram olsaydı da fazla gelen tebessümlerimi onun içinde biriktirip ihtiyaç duyduğum zaman kullanabilseydim.



*****


"İnsan seviyorsa zaten, bunun bir seferi olmaz öyle değil mi?"
"İnsan seviyorsa bunun bir ölçüsü olmaz," diye dökülüverdi dudaklarından.


*****


"Ani şeyler," dedi dudağının kenarında bir kıvrılma söz konusu olduğunda. "Güzel gelir."



*****


İstemsizce o kızın yerine kendimi koyuyor ve onun yerinde olsaydım diye nasıl hareket ederdim diye düşünüyordum ama yanlıştı. Herkesin kendine biçilmiş bir kaderi ve kazası vardı. Başkalarının hayatlarını yaşamak için var edilmemiştik. Onları anlayabilirdik ama yaşamak imkansızdı.



Buralarda da varım^^




30 Nisan 2022 Cumartesi

Kazanırsak Kaybederiz//Zeynep Sey Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Nasılsınız? Ramazan nasıl gidiyor? Benimkisi yine yoğun. :D Şu yorumu bile bayrama bir hafta kala yazıyorum, inşallah tez zamanda yayımlarım. :) (Bayrama iki gün kala yayınlandı.)
Bu Ramazan çok hevesliydim, bir sürü kitap okurum diye ama bu kitapla beraber bir de dün gece Fareler ve İnsanları bitirdim. Kısacası pek iyi değildim dizi ve kitap konusunda. Son haftalarda bayram yoğunluğu derken sanmam :D Bayram sonraya inşallah^^
Bu kitabı da Ramazan'ın başında başladım işte, on günde falan bitirdim. Uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı ve yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım. Peki beklentimi karşıladı mı? İşte onun cevabı yorumun devamında. :)


Fame Evi, sosyal medya fenomenlerinin büyük ödülü kazanmak için katıldığı bir yarışma programıdır. Frame adlı sosyal medya platformunda popüler olan yarışmacılara her hafta bir görev verilir ve kameralar kayda geçer. Her yarışmacı her an izleniyor olabilir! Katılımcıların kulaklarına nasıl davranmaları gerektiğini fısıldayan yapımcıların asıl istediği ise en çok etkileşimin toplanmasıdır.
Hayallerine bu yarışmaya katılarak ulaşacağını düşünen Eva Durusoy, eve girdiği andan itibaren hiçbir şeyin düşlediği gibi olmayacağını anlar. Fame Evi, sandığından çok daha akıl almaz bir yerdir. Kamera önünde ve arkasında başka kimliklere bürünen yarışmacılar, kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Üstelik yıllardır hayranlıkla takip ettiği fenomen de bu yarışmacılardan biridir.
Peki ya Eva, girdiği bu popülerlik yarışını kazanmak için savaşırken hem kendini hem de aşkını koruyabilecek midir?

Eva, Frame'de ünlü olan bir fenomendir.(Frame Instagram gibi düşünün.) Fame Evi diye bir yarışma duyduğunda katılıp yarışmada birinci olmak ister. En yakın arkadaşıyla başvuruda bulunup kabul edilince büyük heyecanla eve giderler, ilk gün imzalattıkları sözleşmeden sonra az biraz pişman olsalar da Eva yine de sonuna kadar gitmek isteyecektir. Otuz kişinin olduğu evde her türlü fenomen vardı, makyaj, kitap, oyun vb. Bunlardan en çoğu video çekip hayatından kesitler sunanlar daha çoktur, Eva'da onlardan biridir. 
Şimdi Eva'yı az buçuk tanımaya çalışıyoruz, zor şartlar altında videolarını çekse de takipçileri sayesinde Frame'ye tutunmuş. Eva'yı okurken pek anlayamadım, yani böyle kendi halinde bir karakter beklerken birden çok değişik bir karakter oluyordu. Mesela ben burada ki hırslı insanlara benzemem deyip hırssa hırs demesi garibime gitti ne yalan. Baştan güçlü ya da hırslı bir karakter görseydik bu kadar göze batmazdı bana göre. Sonrasında evdeki üç erkeğinde ona ilgi duyması falan biraz abartı değil mi? Ve kitapta kimseye güvenme derken önüne gelen herkese her şeyi anlatması peki? Ben kitabın içinde değilim ama güven konusunda ben daha çok korktum.
Kendine yapılan haksızlıklara susması ve sürekli yönetmenlerin dediğini yapması çok saçmaydı. Ben biraz daha dişli bir karakter beklerdim, yani en azından sözleşmeye uyacak ama yine de diş geçirecek bir karakter olması kitabı daha heyecanlı yapabilirdi.


Kitapta bir sürü karakter vardı ama zamanla kimin ne olduğunu anlıyordunuz, tanıyordunuz. İsimlerinden bahsetmek istemiyorum, kimin nasıl biri olduğunu okurken öğrenin.
Sadece bir kişi vardı ki o sonda onu neden yaptı yaaaa? Büyük ihtimal kitabın devamında neler olacağını öğreneceğiz.
Okuyanlar o nasıl son vs. demişti ama gerçekten şok edici bir sondu. İkinci kitap henüz çıkmadı, yazar daha yeni yazdı bitirdi. Ne zamana okuruz bilinmez, hatta ben okur muyum bilmiyorum. Belki okuyan birinden genel hatlarını sorar öğrenirim. 
Yazarın sosyal medyanın ne kadar kötü bir yer olduğunu güzel anlatmış ama ben böyle beklemiyordum ne yalan, ne beklediğim hakkında da bir şey yazamam ama böyle de beklemiyordum yani.
Değindi konu şu zamanda cidden önemli, kötülüğü dışarda aramaya gerek yok, artık cebimizde, bilgisayarımızda vs. Yazar yine nazikçe değinmiş bu konuya ama gerçekte daha kötü. Yüzüne söylenmeyecek şeyleri internette çok güzel yazabiliyor herkes, hem de hiç acımadan. Buna karşıyım, eleştirebilirsiniz ama hakaret, kötü yorumun hiçbir yerde yeri yok. Bu da sosyal medyanın şiddeti bana göre. Bu konu çok iyi ama diğer konularda bu kadar sevilen bir kitabın böyle çıkması aşırı bir hayal kırıklığı yaşattı.


Kalemi akıcıydı ama bir sürü kitaba sahip bir insanın kaleminin bu kadar düz olmasına şaşırdım. Merak ettiğim bir kaç kitabı daha var, onları okuyup kesin kararı öyle vermek istiyorum ama.
Kitapta geçen kitaplarla ilgili mevzular çok hoşuma gitti ama, gerçekten kitabı okumadan yorum yapan var mıdır çok merak ediyorum şu an. Ve yazarlarla ilgili olan, o konuda neler olacak merak ettiklerim arasında. 
Genel olarak aradığımı bulmadığım bir kitaptı, ilk çıktığında konusu gerçekten ilgimi çekmişti ama hayal kırıklığı oldu. 
Kitabın sonunu öyle bir bitirmiş ki iki kat şaşırdım. Devamında her şeyin ortaya çıkmasını beklemiyorum çünkü üçüncü kitapta varmış. :D Zaten birinci kitapta sadece 6-8 kişi falan elendi, ikinci kitapta da bu kadar kişi elense son kitapta anca öğreniriz kazananı. 

Yorumu toplarsak değindiği konu aşırı güzel, aşırı duyarlı ama ben işleyişi pek beğenemedim. Konu tam olarak oturmamıştı bana göre, böyle olaylar havada kalmış sanki. Okuyanınız varsa siz neler düşünüyorsunuz yazın bakalım. :D Yoksa benim beklentim çok yüksek olduğu için ondan dolayı mı böyle hissettim. :/
Son olarak kapak, kapakta kitapta geçen kişilerin resimleri vardı. Ben bir tek Eva'yı benzettim. Diğerleri hayalimdeki gibi değildi ama sevdim, çok güzeldi bence. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


İkisi de kitap okuyor, yalnızca birinin ruhu besleniyordu.


*****

"Sen geldikten sonra iki yıldız kaydı," dedi.
"Ya," diyerek yanına oturdum. "Ne diledin?"
Gökyüzüne bakmaya devam ederken, "Ben dilek tutma," diye cevap verdi. Nedenini sorduğumda arkaya yasladığı başını hareketsiz bırakıp, gözlerini gökyüzünden ayırarak bana çevirdi.
"Yıldızlar ölürken dilek tutulmaz," diye cevap verdi.


*****

Üzerinde bir kez daha düşünmeden yazıyorlar o yazıları. Daha sonra pişman oluyor ya da olmuyorlar, fark etmez ama benim gibiler unutmuyor, unutamıyor. 





Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, şimdiden hayırlı bayramlar^^


Buralarda da varım^^






22 Şubat 2022 Salı

Ayçöreği//Zeynep Sahra Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Şu an sıcağı sıcağına yorum yapıyorum, umarım sizi sıkmadan, içimden geçenlerin hepsini yazabilirim :)
İlk olarak Ayçöreği serisi Kırmızı Kurabiye ile bitti. Ve Ayçöreği dizi oluyor arkadaşlar. Eskiden çok alayım demiyorum ama dizisini  öğrendiğim de benim neyim eksik dedim ve seriyi bulup aldım. Bir kaç kişi sıfır almana değecek bir seri değil, okuma dedi ama merak kediyi öldürür derler, ben de sırf merakımdan aldım. En son çok iyi indirimden son kitabı aldım ama iyi mi yaptım, kötü mü bilemedim. Neden böyle dediğimi birazdan açıklayacağım. :)
Yazarın okuduğum ikinci kitabı, birincisi Dün, Bugün, Yarın ve Sonsuza Kadar kitabıydı. Yorumumu okumak isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz. :)
O kitapta beni çok strese ve sinir krizlerine sokmuştu ama bu kitap kadar değil arkadaşlar. -_-



Ahmet; Sahra'ya yürümeyi, bisiklete binmeyi, erkek gibi dövüşmeyi öğretmişti. Ama hepsinden önemlisi ona, aşkın can yakıcı yanını tattırmıştı, hem de farkında bile olmadan...
Sahra, Ahmet'e olan karşılıksız aşkının ağırlığına dayanamayıp Çıkmaz'dan uzaklaşırken, boynunda ayçöreği kolyesi, dudaklarında tarçın tadı ve çantasında gizemli mektuplarının sahibi Mutlu Kelebek vardı.
Ancak tüm bunlara rağmen katıldığı okul partisinde trajik bir şekilde hayatına giren şımarık Romeo, bir şeyleri değiştirecekti. Belki de birçok şeyi...


Şimdi kitabımızın anlatıcısı Sahra, onun etrafından geçiyor olaylar. İlk olarak Ayçöreği mevzusunu ve çocukluk anılarını okuyoruz. O kısımları okurken içim yumuş yumuş oldu, sonra ilk aşkını okuduk Sahra'nın, yani Ahmet'i. Bu kısımlara bittim, bayıldım zaten. İşte beni #teamahmet olmama vesile olan yerlerde buralar oldu.
Şu satırlardan sonra Emir ağzından kuş tutsa Ahmet'in yerine geçemez, tabii işler farklı olursa.;) Nedeni birazdan sizlerle.
Şimdi Sahra güzel kız, zeki, Tıp kazanmış ve Çıkmaz'ın en sevilen çocuklarından biri. En yakın arkadaşı Erva var ve onun abisi Ahmet. Ahmet'e küçük yaşından beri aşık ama sürekli Abi diyor. Abi deme lazım olur deseydi Ahmet belki de bu kadar şey olmayacaktı ya neyseeeeeee. -_-
Sonrasında Sahra Ahmet'i unutmak için aynı şehirde kazanmasına rağmen yurda yerleşiyor. Mahallede geçen kitapları çok seviyorum, o komşuların sıcacık ortamları falan beni yumuş yumuş ediyor, kitap ilk başladığı zamanda işte budur dedim ama Sahra nasıl ki Çıkmaz'dan çıktı o zaman kitaptan bir kez daha soğudum.
Bu arada Çıkmaz bir mahalle adı, geçekte de var. Yazar burada esinlenerek yazmış Hatta en son ki canlı yayınında dizi Çıkmaz'da çekilecek mi diye soru gelmişti. :) 
O yüzden Ayçöreği fanları gibi ben de Çıkmaz'ı baya seviyorum. DBY ve Sonsuza Kadar kitabında da Çıkmaz vardı mesela. :)

Sahra'yı yeterince övdüm bence, birazdan yerelim. Şöyle ki kız Tıp'ı nasıl kazandı çok merak ediyorum asdfghjk O zekayla biraz zor gibi yani. Nedeni ise oğlan kıskandığı o kadar çok belli ediyor ki kör biri bile anlar kıskandığını ama illa diyor ki 'Neden öyle baktı anlamıyorum.' -_- Gel de sinir olma. Normalde ilgi duyduğun birinin ufacık bir hareketi bile kesin seviyor beni olurken kız duvar gibi cevaplar verdi, en sonda bir abi mevzusu vardı onu bile bile, altını çizerek söylemesi beni geçekten delirtti. İnanın şu an yazarken bile bir top sinir oldum. -_- Bakın şimdi eğer Ahmet'te ilgi göstermeseydi derdim ki tamam sevmiyor, Sahra platonik davranıyor ama daha ne kadar ne gösterebilir? Bir komşunun oğlu abi böyle şeyler mi yapar eyy Sahra??? Karakter gerçek biri olsa omuzlarından tutup, adını bile unutturacak şekilde sarsardım, o derece sinir oldum.
Haa burada Ahmet sütten çıkmış ak kaşık mı? Hayır. Oğlum kız okula gidiyor, yeni ortamlar görecek eğer seviyorsan söyle, en azından içinde tutmazsın. Bu arada sürekli bırakma, okumaya devam et ediyorlar ama sırf yazar ortalık sakinleşsin diye Ahmet'in aslında Sahra'yı sevmediğiyle ilgili bir şey yazarsa işte o zaman kitabı elimden zor alırlar. -_- Uzun zamandır okuduğum kitaba böyle iliklerime kadar sinir olmamıştım bu arada.


Neyse yine çıktık çizgiden. 
Ve Emir. Bakın Ahmet olmasaydı eğer inanın kitap o kadar güzel ilerler, severek okurdum ki belki de devam eder seriyi bitirirdim ama Emir bile aşırı gözüme battı. Zaten yaşadıkları, yaptıkları onaylanacak gibi değil ve Sahra'nın olağanmış gibi davranması çok garip olsa da bir yerden sonra ona da ısınamadım. Çok seviyor diye yaptıklarını onaylayamaz bir insan, normal değil yani. Devamından neler olur bilemem ama Sahra umarım bazı şeyleri yaşamak için şartlar koyar.
Emir'in son kısımda yaptığı yemek mevzusu aşırı iyiydi, esprileri, geçmişte ki sıkıntıları sevilmeye neden. Fanları o yüzden anlıyorum ama işte #teamahmet yaniiii :'( :'(

Birde Mutlu Kelebek var. Biz aşk üçgenine gıcık olurken aşk dörtgeni oldu buralar ya. Daha ne kadar sakin kalabilirim arkadaşlar siz söyleyin. Arkadaşları on numara tavsiyeler verirken Sahra'nın yokları, olmazları, itirazları beni aşırı gerdi. Bir yerden sonra artık Sahra'yı saldım, ne halin varsa gör dedim. 155 sayfayı sırf bitsin de kurtulayım şu kitaptan deyip okuyup bitirdim. Konu ve gidişat olarak cidden çizgimden çıktığım yerler oldu, ikize sorun anlatsın asdfghjkl

Ve o son, sırf meraktan ikinci kitabın başlarına baktım. Tam olarak anlamadım ama zaten Sahra ne yaparsa yapsın artık şaşırmam yani. Ahmet'te bıraksın, değmeyecek insanları yüz vermesin, Yasemin'ede vermesin ama. Sonra saçma gibi ucu açık cümleler kurmasın falan filan offfff yoruldum asdfghjklş


Şimdi bu kadar olumsuz yorumdan sonra geliyorum en sevdiğim yerlere. İlk olarak yazarın kalemi gerçekten çok çok iyi. Zaten DBY ve Sonsuza Kadar'da o kadar sevmiştim ki onda da sinir olsam da diğer kitaplarını okumak için listeye aldım. Burada da kitapta geçen Romeo ve Juliet kısımların bayıldım, bayıldım. Bakın yukarıda yazdıklarım olmasaydı inanın aşırı severdim. Çok anlamlı yerlerde geçiyor alıntılar ve yazarın sırf yanlış yapmamak için bir sürü kaynaktan bakması bile takdirimi kazandırdı.
Bunun yanında akıcı kalemi benden bir artı puan daha aldı, seviyorum bir oturuşta 50-100 sayfa okumalarını.
Sonrasında mahalleri olan Çıkmaz, eğer diğer kitapları da burada geçip ya da geçtiyse hemen almak isterim. Fanı olmadım Ayçöreğinin ama Çıkmaz'ın fanı oldum, umarım mahalle sakinleri izin verirde dizi orada çekilir. :)

Bu kadar yorumdan sonra alıp okumak size kalmış, gençlik, aşk tarzı kitapları seviyorsanız ve benim kadar takıntılı değilseniz belki siz seversiniz. :) 
Son olarak lütfen ama lütfen Ahmet için ortaya attığım sevmeme durumunu olmasın, çok amin. Kalbim aşırı kırılır. :/ :( :'(



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^

Binlerce kez iyi geceler sana...


*****


"Birini sevmek için bir nedene ihtiyaç yok ki. Bazen sadece seversin. Sebepsiz..."



*****


O yine gülümsedi. Ben yine ona aşık oldum.


*****

"Bu, saklambaç oynarken iki tarafında gizlenip birbirini bulamamasına benziyor."




Uzun bir yorumdan sonra sonunda bitti. :D
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^




31 Aralık 2021 Cuma

2021 Yılının En'leri Kitaplar^^




Selamlar^^
Nasılsınız?? Bir yılı daha geride bıratık, acısıyla, tatlısıyla bitti. Rabbim 2022'yi daha güzel, sağlıklı, hayırlı eylesin inşAllah^^
Klasik yılın son yazısında hedeflerden, kitaplardan ve neler yaptığımdan az beahsetmek isterim, bundan sonrada Film-Dizi yazısını yayımlayacağım inşAllah^^
Geçen sene ki yazımda virüs olmasına rağmen güzel bir yıldı demiştim, abim nişanlandı çünkü. Bu sene de abim evlendi, koşturmalı bir yıldı, yazın da şükür iyi geçti. Hamdolsun hasta olmadık. Ama 2019-2020 yıllarındaki o heyecan yoktu ben de nedense. Bu sene daha durgundu, belki hayat değiştiği içindir. Örnek olarak geçen sene erken uyanmak için gayret ediyordum bu sene saldım gitti, o heyecan yoktu falan filan. :D Yine de güzel şeyler keşfettim bu sene, mesela ufak bir şeyler yazıyorum kendi çapımda onu yazmak heyecan verici, inşAllah öyle gider. Sonra hiçbir şekilde yetenek yoktur ben de dediğim çizime yöneldim, profesyonel değilim ama üstüne düşersem inşAllah güzel şeyler yapacağımı inanıyorum. :)
2021 için bir kaç hedefim vardı, Instagram hesaplarımı on bin yapmak, yeni bir dil öğrenmek gibi. İkisini de yapamadım, Korece öğreneyim dedim sadece harfleri öğrendim, duyduklarımı az buçuk yazıyorum. Instagram için  on bin olmadım ama link verme geldi, bu da bir şey. :D 
Kitap hedefimde şu an 49 ve 50.kitaplarımı okuyorum, 50 hedef koymuştum inşAllah tamamlayacağım gibi. Çoook amin. :D

Şimdi hedef koymak için kısıtlama olarak görülebilir ama ben hedef koymazsam eğer 30'dan fazla kitap okuyamam gibi, çünkü ulaşmam gereken hedefim yok arkadaşlar, o yüzden hedef koyanları yadırgamayın. ;)
Bu sene okuduğum listeye baktığımda böyle ahım şahım, woow diyeceğim kitaplar olmamış, etkilendiğim olmuş, yeni tanıştığım yazarlar olmuş ama yılın kitabı diyeceğim bir kitap okumadım ne yazık ki. Sizde durumlar nedir? Nasıl geçti geçen yıl?
Not: Ekonomik olarak herkes sıkıntıda, onun dışında nasıl geçtiğinden bahsetmeniz beni daha mutlu eder. ;)

Gelelim kitaplara^^
Farklı şeyler ekledim, çıkardım, değiştirdim. Şimdiden keyifli okumalar^^
Not: Uğraşabilirsem linkleri de veririm, eğer vermediysem bilin ki bu kız sıkılmış uğraşmak istememiş. :D


Yılın EN Beğendiğim İlginç ve Duygusal Kitapları^^



Hayal Kurmaya Cesaret Eden Köpek^^


Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk^^


Ses^^


Yıldız Haritası^^





Yılın EN Beğendiğim Fantastik, Distopya Kitapları^^
















Yılın EN Duygusal Kitapları^^

















Yılın EN Hayal Kırıklığına Uğrattığı Kitaplar^^





Aşkın Fransızcası^^











Yılın Kararsız Kaldığım Kitapları^^












Yılın Beğendiğim Kitapları^^


Sis ve Öfke Sarayı^^


Üç Yapraklı Ahududu^^






Dün, Bugün, Yarın ve Sonsuza Kadar^^




Bir İstanbul Gecesi^^


Bir Elmanın İki Yarısı^^


Senin Adın^^


Kanatlar Ve Küller Sarayı^^





Yarım Bıraktığım^^


Hala Zamanımız Varken^^




Yazımı okuduğunuz zaman başa sarmış gibi hissedebilirsiniz ama ilk satırlarımda da dediğim gibi çok böyle beni benden alan bir kitap okumadım, genel olarak sevdiğim kitaplar bunlardı. Kötü kitaplar yoktur, yarım bıraktığım yukarıda da gördüğünüz gibi bir tane kitap. Zeynep Sahra'nın, Kübra Nur'un ve K.Kübra Berk'in ve bir sürü yeni kalemle tanıştım. Güller ve Dikenler Sarayı serisini bitirdim, bir sürü klasik okudum ama geçen sene ki kadar her ay değil. Bir kez daha Gurur ve Önyargı'yı okudum, Bir Deli Bahar Rüyası serisini bitirdim. 
Aklıma gelenler şimdilik bunlar, şu an Mehmet Rauf'un Bir Aşkın Tarihi ve Aslıhan Akagöz'ün Hasret Rüzgarları kitabını okuyorum, Hasret Rüzgarları kitabını kaçıncı kez okuyorum bilmiyorum ama özlemişim. Yeri bende çoook ayrı da. :)
Yeni yılda daha güzel, daha anlamlı ve çok kitap okurum inşAllah^^ Birazcık kendimi sıksam okurumda bazen çok fazla elimde sürünüyor kitaplar nedensiz. Mesela Ötediyar'ı bir ayda okudum, Harry Potter ve Ateş Kadehini bırakıp aylar sonra başladım, aynı şekilde Kanatlar ve Küller Sarayı'nı da.
Kitaplar hakkında şimdilik bu kadar bilgi veriyorum ve erinmedim bütün yorumları linkledim. Yukarı kaydırısdfghjklşi


Önceki yılların En'lerini okumak için buyurun;

2012 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2012 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2013 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2013 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2014 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2014 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2015 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2015 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2016 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2016 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2017 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2017 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2018 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2018 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2019 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2019 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2020 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2020 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!


Şimdi sıradaki Film ve Dizi yazısında^^
O zaman o yazımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^