Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yerli Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ağustos 2023 Salı

Rüzgargülü//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazın daha böyle akıcı, tam yaza uygun kitaplar okumak istiyorum. Bu kitapta imdadıma yetişti ve tam yazın okunacak kitaplardan biri oldu.
Kübra Nur'un kalemine bayılıyorum, yeni kitaplarını takip ediyorum. Hatta şu an eski kitaplarına gözümü diktim, onları da almak istiyorum. Zaten burada geçen bir karakterin bir kitabı varmış, onu merak ediyorum mesela. :)
Kitabı çok sevdim, karakter, konu, geçen yerler, olaylar gerçekten çok güzeldi.


Asi kızlar ile ilgili hikâyeleri bilirsiniz. Hani ailelerinin bir türlü zapt edemediği, sürekli sorun çıkaran, bir süre sonra artık uğraşılmayıp sadece bir yerlere postalanan ve kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen kızlarla ilgili hikâyeler… Klasiklerdendir bunlar. Mutlaka duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da hoş geldiniz, şimdi o kızlardan biriyle tanışmak üzeresiniz. Yaz mevsimini, denizin rüzgârını ve güneşin parlaklığını iliklerinize kadar hissedeceğiniz, eğlenceli ve kalbe dokunan bir hikâye. Hayat bazen planlarımızı buruşturup bir kenara atar ve karşımıza hiç beklemediğimiz insanlar çıkarır. Bazen birilerinin bizimle birlikte savaşması kadar bize karşı savaşması da değerlidir. Rüzgârgülünün altı yaprağı vardır ve her birinde bambaşka bir hikâye saklıdır. İşte bu da onlardan biri. Bir genç kızın kendine dönmesinin ve aile kelimesinin asıl manasını öğrenmesinin hikâyesi.

Beyza babasının zoruyla hiç istemediği bir ailenin yanında yaz tatilini geçirmek zorunda bırakılır. Bu sürede yine haylazlık yapmak ister, yapar da ama karşısında öyle bir aile vardır ki ne yapsa karşılığını alıyordur. Bunlar yüzünden planları ters tepince uyum sağlamak ister ve işler bu sefer eğlenceli bir hal alır ve bu sayede bu zamana kadar nerede hata yaptığını çözmeye çalışır.
Beyza gibi bir karakteri ilk defa okudum desem yeridir, o kadar haylaz biriydi ki bazen yaptıklarına aşırı şaşırdım ama bu kadar haylaz birinden daha fazlasını da beklerdim yalan değil. :D
Geçmişte yaşananları Beyza'nın yüklenmesi, kendinden başka herkesi düşünmesi kalbimi kırdı. En çokta babasının yaptıkları. Kalbim parçalandı resmen o kısımlara. :/
Sonlara doğru yaptığı inatçılığa biraz kızmış olabilirim, tabii anlıyorum ama kızdım. Nedenini okuyanlar anladı. :D


Ayaz, bir anda evlerine gelen ve bir sürü garip saçmalıkları olan kıza ailecek alışmaya çalışırlar ama Ayaz Beyza'ya daha çok dost olarak yaklaşmak ister. Zamanla daha sık yan yana geldikçe aslında farklı biri olduğunu anlar ve o zamandan sonra onu anlamaya çalışır.
Bu anlama mevzusu uzadıkça yanından ayrılmak istemez ve bir anda aşık olduğunu anlar.
Ayaz'a bayıldım, bayıldımmmm
Kübra Nur'un erkek karakteri bir başka zaten, Ayaz'da onlardan biriydi. Böyle düşünceli hali, Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Aynı babası gibi. :D

Evet hazır baba dedik onlarda da bahsedelim. Meriç ve Damla, Çirkin Ördek Yavrusu kitabındaki karakterlerimiz. Ben okumadım ama konusu çok hoşuma gitti. O yüzden almayı düşünüyorum. Onunda dışından burada çok tatlılardı, hele Meriç. Damla'yı çok okuyamadık ama Beyza'ya yaklaşımı çok tatlıydı. Bulup alabilirsem bundan sonra onu okumayı düşünüyorum inşallah. :)
Eğer satmak isteyen varsa bana ulaşsın. :)

Beyza'nın babası hakkında çok şey yazardım da hem spoiler olur hem de yazarsam duramam diye sadece diyeceğim şu ki iyi ki kitapta azıcık okuduk, yoksa kitabı zehir ederdi. -_-
Kitabı çok sevdim, okurken çok eğlendim. Gidemiyor olsam da tam bir deniz insanıyım ve Beyza'nın denizden çıkmaması, onu sevmesi ve Ayaz'la sürekli gitmeleri çok güzeldi. Diyorum ya tam bir yaz kitabıydı, o yüzden daha çok sevdim.
Bir kaç karakter daha var ama söylersem spoiler olur diye es geçiyorum.
Bu arada kitapta çoğu sahneyi sevdim ama bir bulaşık yıkama sahnesi var ki evlere şenlik. :D


Karakterlerin kendini bulduğu, aşkın nahif halinin anlattığı, akıcı ve tam yaz aylarına laik bir kitap istiyorsanız kesinlikle öneriyorum. Zaten yazarın her yeni kitabında kendisiyle o kadar çok gurur duyuyorum ki anlatamam. Bu yüzden bile öneririm sizlere. Günümüzde çıkan kitapların yanında o kadar masum kalıyorlar ki alıp bağrıma sokasım var yani, o yüzden okuyun okutun. Bu tarz aile bağları güzel olan, arkadaş ve aşkı anlatan kitapları daha çok ihtiyacımız var. :)



Son olarak arkadaşlar, kitabın tasarımı ŞAKA MI???
Arife Şeyma Gök gün geçtikçe değil de her zaman çok iyi ve her çalışması bir diğerinden çok iyi. Sürekli tasarımı incelerken kendimi buluyorum inanın. <3 Sadece bu yüzden bile kitabı alır insan <3




Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Bir yerlerde birileri, çocuklarının mutluluğunu tavana yıldızlar yapıştıracak kadar önemsiyordu. Ne hoş.


*****


Bu zamana kadar bütün kalp kırıklıklarıma yaptığım gibi bunu da yuttum. Üzülüp surat asmanın hiçbir şey kazandırmayacağını biliyordum.


*****


"Birine sarıldığımızda güvende hissederiz ve kötü şeylerin geçeceğine daha kolay inanırız. Sarılmak bize yalnız olmadığımızı hissettirir. Böyle zamanlarda birilerine sarılmaya ihtiyaç duyarız."


*****

Hayatta bazı kırılma anları olduğunu biliyordum. Bunlar bazen büyük acılar ya da büyük sevinçler olurken bazen de beklenmedik küçük korkular ya da bir anlık şaşkınlıklar oluyordu. Bu kırılma anlarından sonra insanın bir daha eskisi gibi olması güçtü.




Aybarsların sayısı yediye çıktığında ortalık düğün yerine dönmüştü. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes birine sataşıyor, birileri sürekli gülüyor ve hepsi daima konuşuyordu. Ürettikleri enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürmek mümkün olsaydı bu küçük kasabayı günlerce aydınlatabileceğimize inanıyordu.


*****


"Sen çok güzelsin  ama en çok denizdeyken güzelsin. Neden, biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü denizdeyken mutlusun ve hiçbir şey sana mutluluk kadar yakışmıyor."


*****


Sizi bir kuyuya indiren iple oradan çıkaracak olan ipin aynı ip olması ilginç değil miydi?


*****

Aras gülümsedi. Öyle geniş bir gülümsemeydi ki bu, kalbimin semalarını aydınlattı.






Bu sadece alıntıların yarısı, diğerleri bana kalsın spoiler olur falan. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^



27 Mart 2023 Pazartesi

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

 Herkese Merhaba^^
Bir sürü yazı birikti ama çok şükür yorumları hazır, sadece son düzenlemeleri yapıp yayımlanması kaldı. İnşallah en kısa zamanda onları da yayımlarım, unutmadan yorumları yazayım da gerisi gelir. :D
Yazarın ve serinin okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabın yorumuna buradan bakabilirsiniz.
Eğer ilk kitabı okumadıysanız devam etmemenizi öneririm, ilk kitaptan spoiler yiyebilirsiniz. ;)
Birinci kitapta Mislina'nın Akif Selim'e olan aşkını, hayatına girişini, ufak ufak tanışmalarını okuduk. Burada ise o tanışmalardan sonra daha çok şey oluyor bu kitapta.



Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi.  Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle  tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı,  saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna
uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı,  Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu. 
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.


Mislina Akif Selim'le daha çok vakit geçirir ve yaşadıkları hayalden de ötedir. Okulda, dışarda, eve gelirken beraber zaman geçiren Mislina'nın hayatında da değişen şeyler olacaktır.
Mislina'nın hayallerinin gerçek olmasına bayıldım, bayıldımmm
Yine çok fazla içsel düşünceleri vardı kendisinin, tabii bu sıkıcı değil, zaten yazarın kalemini bu yüzden seviyorum, kalın ve küçük puntolu olmasına rağmen kitabı akıyor gidiyor.
Mislina'nın bazı yerlerde düşünmeden davranmasına acemice bulsamda o da kitabın gidişatı deyip okumaya devam ettim.

Akif Selim, o kadar narin, kalbi temiz ve koca yürekli bir karakterdi ki çok sevdim. İlk kitapta çok Mislina kadar tanıyorduk, burada aynı onun gibi yavaş yavaş tanıdık. Aynı Mislina gibi, ağzı var dili yok. Tam bir iyilik abidesi ama böyle sessizlerinden.
Şu an ne yazsam olmuyor, bence okuyup öğrenin derim.
Ama cidden böylesi gerçekte var mıdır ya, olsa ne güzel olur. Gerçi bizi bulur mu ki? :D Bütün şanslar Mislina'yı bulmuş. :P :'(


Karakterler hakkında öyle uzun uzun yazmadım, dediğim gibi okuyunca tanımanızı öneririm. Kitapta geçen bir kaç olaya değinmek istiyorum.
İlk olarak şu Mislina'nın isteme mevzusu var, ilk kitabı okuyanlar bilir. O mevzunun uzaması saçmaydı cidden, en son olanlardan sonra okurken çıldırdım resmen. Bir de böylelerinin gerçekte olması beni daha da sinirlendiriyor. 
Sonrasında barışma ve bazı sıkıntıların olması bana garip geldi, yani zaten yeterince kitap uzun, bir bölüm onu yayarak anlatılsaydı daha güzel olurdu.

Kitabı okuduğum sırada büyük felaket oldu, ben de ağır ilerlediği için bırakıp başka kitaplar okudum, sonra biraz kendime gelince buna başladım ve bitirdim.
Bazı şeylerin uzatılması çok saçmaydı, bunu spoiler olarak yazacağım içimde tutamam ama yok yani neden o kadar uzatıldı anlamadım gitti.
Kitap wattpad kitabı olunca işte böyle upuzun oluyor.
Bunları yazdıktan sonra sevmedin mi diyeceksiniz ama yok sevdim ama ilk kitap bir tık daha mı iyiydi ne.
Yorum yazarken neden bu kadar zorlandım anlamıyorum şu an, kafam bomboş, acaba arayı açtım ondan mı, ya da yazacaklarım spoiler olur diye mi bu kadar kısacık yazıyorum anlamadım.
Bir de kitabı okumaya başladığımda çok heyecanlıydım, beklentim çok yüksekti ama istediğimi pek alamadım. İnşallah son kitap bu kitaptan daha güzeldir.


-Spoiler Başlangıcı-

Kitabın yarısına kadar sevgili değillerdi ama sevgili gibi davranıyorlardı, mesela o tren mevzusu, arkadaşı Ezgi'nin yüzünden ders çalıştıkları gece Akif Selim'de kalması, yağmur mevzusu sonrasında birden bire ayrılmaları çok saçmaydı. Yani sürekli şuna bir ad koyun dedim durdum, tamam sürekli okulda, dışarda gezebilirsiniz ama trendi, gece kalması falan bunlar için adı konmuş bir şey şarttı bence.
Yani o ayrılığı biraz daha geç yazabilirdi yazar, pat diye Akif Selim değişti, sonra hop ayrılık dendi ve olaylar bambaşka bir hal aldı.
Tabii sonradan barışmaları çooook güzeldi, Mislina cesaret etmeseydi olaylar bambaşka olurdu ama kitap bu arkadaşlar illa ki barışacaklardı.
Son kısımda Akif Selim'e olanlara üzüldüm, bundan sonra ki kitapta da bunları mı okuyacağız yaa. :'(
Ama o son kısımdaki sahne off yani offf <3
Yazar nasıl bitireceğini iyi biliyor beee <3
Yukarıda diğer karakterlerden bahsetmedim yine spoiler olur diye. Kadir'e hep beraber üzüldük, Ezgi'nin yaşadıkları... O kadar üzücü ki, neyse ki iki türlü de düzeldi. Akif Selim'in abisiyle shipliyorum, hadi bakalım.
Bir de o var, başta kötü gibi olacak derken sonradan minnoş bir abi oldu çıktı. :)

-Spoiler Sonu-


Genel yorumum böyle, spoilerda içimi baya döktüm, nahif, içe dokunan, çok güzel seven karakterlerin olduğu bir seri. Bu tarz seviyorsanız bence çok seversiniz, ben seviyorum mesela ama mantık hataları beni yoruyor, kitaba olan hevesim bitiyor ne yazık ki.
O yüzden bu kitapta beklemediğimi bulamadım, son bölümlerde olanlardan sonra son kitabı bundan daha çok seveceğimi düşünüyorum inşallah, çünkü olaylar daha farklı olacak gibi.
Bir de yazarın çıkan yeni bir kitabı var, onu araya almak istiyorum, sonra son kitabı okur seriyi bitiririz inşallah^^




Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

Utangaçtı, merhametliydi, sakindi ve her şeyden evveli eşsiz bir ruhun sahibiydi.


*****

Akif Selim: Öylece gidip-gelmek... Birkaç kitap, biraz sıcak çikolata, battaniye, biraz müzik ve biraz da sen... Çok güzel olur Mislina.


*****

Yüzündeki o nahif tebessüm bana tüm sabahlarımı vermişti. Tüm sabahlarını hediye etmişti.


*****

"Uzun zamandır seni kulaklıkla müzik dinlerken görmüyorum."
"Çünkü artık dinlemem gereken başka biri var."


*****

Sen, okuduğum kitapta altını çizdiğim o cümlesin.


*****

"Ellerim," dedi...
"Ellerini beklemiş bunca zamandır tutmak için. Çiçeklerin açması için baharı beklediği gibi."






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^




15 Mart 2023 Çarşamba

Hayatımın Aşkı//Ekin Atalar Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor? Daha iyi misiniz? Artık yavaş yavaş paylaşımlara dönüyorum. Henüz bunu ne zaman paylaşırım bilmiyorum, Allah kerim. 
Olaylardan önce İkiz  Tam Adres sitesinden Artemis yayınlarına indirim yapıldığını görünce almış, olaylar sırasında geldi ama şu an hiçbir yerde göstermedim, onunda zamanı var inşallah. Şu olaylar bir düzelmeye başlasın, insanlar yavaş yavaş kendine gelsin hallolur inşallah.
Geldiği zaman psikolojik olarak iyi değildim, kafamı bir şekilde dağılması gerekti. Okumaya karar verdikten sonra iyi bir tercih olduğunu anladım. Aslında almak aklımızda hiç yoktu ucuz olunca aldık ve gelince çok şaşırdık. Normal kitap boyundan farklı, dergi gibi. Bu özelliğini sevdim ve bazı kitapların böyle olmasını isterim^^



Meşhur aktör Sinan'a kavuşmak söz konusu oldu mu, Sema'nın sınırı yok. Yok böyle bi sevda. Sema loves Sinannn!
İşte karşınızda camlarda beklediğimiz o ekin atalar komedisi!
Siz, yıllardır aşık olduğunuz adamı elde etmek umuduyla neleri göze alabilirsiniz? Ya, bu adam çok ünlü bir oyuncuysa? Etrafında milyonlarca kız varsa? Bir gece kulübünü yakabilir misiniz mesela? Adamın ailesiyle gizlice tanışıp evlerinde yatıya kalabilir misiniz? Annesine anne, babasına baba diyebilir misiniz? Sema, hepsini ve fazlasını başardı.
Sinan'la tanışmayı ise asla başaramadı. Tabii sadece şimdilik!


Sema liseden beri hayranı olduğu oyuncuyla hiç tanışmamıştır, hatta öyle bir girişimde bile bulunmamıştır ama bunların aksine hakkında her şeyi bilmektedir. Kaç kardeş, annesi babası, sevdiği yiyecekler, sevdiği müzikler vs. Bir gün arkadaşıyla iddiaya girer ve bir ay içinde Sinan ile konuşup, tanışmak zorundadır.
İlk olarak türkü sevdiği için bağlama kursuna giden Sema kapısının önünde çalmak ister ama işler bambaşka yerlere gider.
Sonrasında oyun oynamayı sevdiği için bir sürü paralar bayarak oyun konsolu alıp saatlerce oynayanda Sema.
Ve bence en vurucu olanı tek başına saatlerce yol giderek tanımadığı insanlara misafir olması.
Çok çatlak bir karakterdi Sema, mantık aramayın bulamazsınız. :D
Yani olaylar açık açık göz önünde halen daha jeton düşmüyor, kabullenmek istemiyor herhalde diyorum okurken. :D Bunların dışında komikti, sonunu düşünmeden işlere girmesi ise trajikomikti ama bunlara rağmen rahat oluşu. :D
Zaten bu tarz kitapların karakteri anca böyle olur zaten. :D


Sinan'dan bahsetmek isterdim tabii okumuş olsaydık. :D Ama Sinan'ı okumak çok isterdim, eski bir kitap olduğu için devamıda olamayacak belli ki ama devam etmesi şart kitaptı bence. :D
Diğer karakteri Sema'nın ev arkadaşı. Sema'nın tam tersi, sağlıklı beslenen, spor, yoga yapan biri, sadece atasözlerini tam olarak kullanamayan biri. Buradaki imaları çok komikti, sürekli Sema'nın atasözleri kitabı alsam kırılır mı imaları çok yerinde ve eğlenceliydi. :D

Geri kalanlar olarak çok fazla karakterimiz yok zaten, olayalar aşırı hızlı başlıyor. Akıcı olması da kitabı hemen bitirmenizi sağlıyor. O yüzdendir okuduğumda elli, yüz sayfa akıp gidiyordu.
Genel olarak cik-lit olduğundan öyle ahım şahım bir şey beklemeyin ama bence güzeldi. Mantıksız olaylar illa vardı ama zaten kitabın tarzı da bu yani. Dediğim gibi kitabın devamının olmasını çok isterim.
Sema Sinan ila tanıştı mı? İddiayı kazandı mı? Kar elde eder diye satın aldığı ürünler yüzünden borç içine giren Sema bunlara da kurtulabilecek mi? Yoksa her şeyi bırakıp anne-babasının yanına bodruma geri mi tanışacak? Cevapların hepsi kitapta, eğer bu tarz hızlı ve kolay okunan, bir yandan da güldüren kitapları seviyorsanız doğru adrestesiniz. ;)




Kitaba Puanım 5/4^^


Buralarda da varım^^

Yeni yorumlarımda görüşmek üzere^^





4 Mart 2023 Cumartesi

Operatöre Bağlanıyorsunuz 2//K. Kübra Berk Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
(Deprem öncesi yazılmıştır!)
Bu aralar blogta sık sık yorum girmeye çalışıyorum, hem yorumlarım bitsin istiyorum hem de kaldı mı cidden kalıyor. O yüzden geçen seneye göre daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorum. Mesela kitap yorumlarını yazıyorum ama hala dizi yorumları bekliyor, onlara bir akşamımı vermem şart. :/
Şimdi ki kitabımda geçen senelerde birinci kitabını okuduğum Operatöre Bağlanıyorsunuz'un ikinci kitabı.
Seri zaten iki kitaptan oluşuyor, çok şükür. Çünkü şu zamanda bir seri iki kitaptan oluşsun lütfen. Almak zorlaştı çünkü, bir de upuzun serileri çekemiyorum artık. :/
Bu kitabımız ise iki kitapla tadı damağımızda ve yerinde biterek bizlere veda etti. Aşırı göz devirmeli bir kitap ama çok eğlendiğimi söyleyebilirim. ;)
Birinci kitabın yorumunu okumak için Burayı tıklayın!
Not: Eğer birinci kitabı okumadıysanız bundan sonra ki yorumu okumanızı tavsiye etmem. ;)



Basit bir telefon şakasının hayatınızı değiştirebileceğini öğrendiğiniz yetmezmiş gibi hayatınızın aşkını da size getireceğini söyleseler, ne yapardınız?
Serce Sevinç “bir uçan tekme” olarak tanımladığı aşkın, suratının tam ortasına patlamasıyla adeta şoka uğramıştır. Çünkü Ceyhun Çapkın çapkınlık sanatını konuşturmuş ve onu usta bir avcı gibi gafil avlamıştır. Zavallı Serce kendini bir anda ilk buluşma randevusunda bulduğunda olayları ancak idrak edebilmiştir:
Evet, telefondan kendisine eşek şakası yapıp işinden kovulmasına sebep olan bu adama sırılsıklam âşıktır!
Bundan sonrası ise freni patlamış bir kamyon misali yokuş aşağı uçmaktır...
Hayatları bambaşka yollardan geçmesine rağmen, acaba buiki genç aynı durakta buluşup birbirlerinin ellerini tutabilecekler midir? Ne Serce Sevinç ne Ceyhun Çapkın bu soruya net bir cevap verebilse de ikisinin de emin olduğu tek bir şey vardır:
Bu çılgın aşk insana roman yazdırırdı!


Serce yine bildiğiniz gibi, ilk kitabın sonunda sesine aşık olduğu Ceyhun'la sonunda buluşur ama ne halde. O dakikadan sonra bir kafede oturduktan sonra tekrardan curcuna başlıyor.
Heyecandan eli ayağı birbirine giren Serce bir anda kendini Ceyhun'un kollarında hastaneye götürürken bulur. Onları geçtim eve gittiklerinde eski sevgili mi dersiniz, her şeye lafı olan yaşlı komşuların eve baskına gelmesi mi dersiniz varda var ve işin sonunda evden atılması bütün işlerin ortasına mum dikince ne yapacağını şaşırır.
Bu sırada devreye Ceyhun girer ve daha yüz yüze gördüğü adamın evine kalmaya gider. Tabii gittiğinde sürprizler hiç bitmez ama Serce'ye mi yoksa Serce'nin gazabına nail olacak Ufuk ve Avni'ye mi?
Buradan sonra konuda da dediği gibi freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.
Serce kitap boyunca resmen yargı dağıttı, tabii saçmaladığı, neden böyle diyorsun dediğim zamanlar oldu. Aşırı fevri bir karakter ama biz zaten ona böyle alışmadık mı? Serce'de mantık aramak mı? Samanlıkta iğne bulmak daha kolay. :D
Ceyhun ile arasındaki ilişki çok güzeldi, böyle canımlı, cicimli aşk beklemeyin bunlar bam bam bam :D
Sonunda bazı şeylerde değişiyor tabii, onun kadar sevindik mesela. :D
Serce'yi severim ama cidden bazı yerlerde o kadar göz devirdim ki yani yuh be kızım dedim ama bunlara rağmen yine de çok eğlenerek okudum inanın. :D Atlamak istediğim sahneler bile olmadı, Avni ve Ufuk'a yaptıkları on numara hareketti ama sonradan asdfghjk
Neyse buraları siz okuyun ;)


Ceyhun'u zaten az çok tanıdık, ilk kitapta vücut bulmuş halini okumak sonda kısmet oldu ama burada Serce'nin gözünden okumak çok daha iyiydi. Resmen Serce Ceyhun'u anlatırken dondurma gibi eriyordu. :D Kaç para ulan bu Ceyhun'lar asdfghjkl
Bir de Serce'ye o kadar yardım ediyor ki yani dört ayak üstüne düştün be Serce. Yani daha kem küm etmesen iyi olur. :D
Ceyhun'u ilk kitapta görmesekte bayılmıştım, burada xxl bayıldım ama tam soyisimini yaşatan bir karakterdi. Çapkın soyismi ve resmen çapkınlıkta sınır tanımıyor. :D

Diğer karakterlerimiz Avni ve Ufuk. Yani öyle kafadan çatlak karakterlerdi ki diyorum ya bu kitapta mantık aramayın, hepsi kafadan gidik. :D
İlk kitapta Serce'ye az yapmadılar ama bu kitapta da Serce onlara az yapmadı. :D
İki arkadaş arasındaki diyaloglar, ani çıkışlar, yeri geldi mi mantıklı konuşmaları çok komikti. Yani film izliyorum gibi onları aralarında ki saçma diyalogları okuduk. Filmi olsa cidden daha çok eğlenirdik. :D

Ve kitabın yıldızları Haseki ve Haydut <3
 Yaa yok böyle kediler yaaa ama her okuduğumda bayıldımmm
Kedilere aşığım, bir de bu tarz kitapta okumak çok güzeldi. Bu kediler aşırı aşırı değişik olsalar da okumaya değerdi. :D Ve o sonda, ne güldüm yaa :D


Genel olarak cidden bayıldım kitaba, her yorumda yazdığım gibi bazı kısımlarda çok göz devirdim ama her bölümde de aşırı eğlendim. Tabii belli kısımlar gereksiz uzatılmış, illa bazı şeyler gem vurulmuş falan. Yani anlıyoruz ve yaşıyoruz zaten o olayları, sürekli neden önümüze gelir ki?
Tam eğleniyoruz, gerçek hayattan azıcıkta olsa uzaklaşıyoruz hooop yine geliyor gözümüzün önüne. :P Yani oraları okurken saçma kısımlardan daha çok göz devirdim desem yeridir.
Neyse buraları sevmemiş olsam da dediğim gibi kitabı genel olarak sevdim. 5'te 5'lik bir kitap değildi ama 3'lük bir kitapta değildi.
Son kısımlarda olanları ağzım açık okudum desem yeridir, bunu bekliyor muydum hayııııır!
Resmen yazar ters köşe yaptı ve cidden ter köşe de olduk. :P
Vicdansız yazar bu yapılır mı hem bize hem karakterlere -_-

Yazarın kalemini de ayrıca sevdim, akıcı ve esprili dilini okumak güzeldi. Başka kitaplarını okur muyum bilmiyorum ama eğer yine bu tarz yazarsa okumak isterim.
İlk defa bu kitapla tanıştım kendisiyle, şu an anladığım kadarıyla fantastik bir kitap çıkarmış. Eğer denk gelirsem karıştırırım, onda da çok iyidir ama bu kitapları geçer mi bilemem. :D

Çok sıradışı, okurken ciddi anlamda beyin yakan ve göz deviren serilerden biri ama bunların dışında gerçekten eğlenmek istediğiniz bir kitap arıyorsanız doğru adrestesiniz. ;)
Yorumumda dediğim gibi çok eğlendiğim bir seri oldu, öyle ayıla bayıla övemem ama eğlenmek için öneririm. Sonra okuyunca Esra bize ne okuttun demeyin, dediğim gibi mantık yok bu kitapta. :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

Ceyhun ytatlı tatlı mırıldandı: "Ve her şeye tepki diye dünyaya gelmişsin..."
Ah, şarkının bu kısmı kesinlikle bana ithaf edilmişti.


*****


"Hey," dedim kaşlarımı çatarken. "Bir şey mi oldu?"
Ufuk sıkıntılı bir nefes verdi. "Şünu görmüyor musun?"
O an masaya servis edilen diğer şeyleri fark ettim.
"Yan masadan Avni'ye alevli meyve tabağıyla birlikte ayakkabı gönderdiler."
"Aaa!" dedim şaşkınca. Kutuya doğru eğildim, sahiden ayakkabı kutusuydu.
Zavallı Avni, her an kusacak gibiydi.

Alıtıya not: Bu olaya çok gülmüştüm, önceden olanlardan sonra daha komik oluyor. :D


*****


"Çok güzelsin çünkü. Canımı sıkıyor..." diye tatlı tatlı iç çekti Ceyhun.
"Teşekkür ederim, Ceyhun. O senin güzel bakan gözlerinin muhteşem rengine ait muazzamlık."
"Ne?"


*****


Ceyhun aynı keyifsiz homurtuyla. "Serce, böyle şeyler bana çok ters. Çok ciddiyim, ağabeyinle birbirimize gireriz. Sana asal dokunmayacak."
"Bunu kabul etmez ki," diye mırıldandım.
Ceyhun masumca sordu: "Ne yapacak?"
"İkimizi birlikte döver."

asdfghjklşi




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle, sağlıcakla kalın^^


Buralarda da varım^^





29 Ocak 2023 Pazar

Gün Gecenin Ardında//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor hayat, okumalar? Okumada yıla güzel başladık şükür, inşallah devamı da böyle güzel gider de yılın son ayında nefes almadan kitap okumam. :D
Geçen sene Merve Özcan'ın Şehir, Zehir ve Hamza kitabını ikinci kez okuyarak yıla girmiştim, azıcık elimde sürünmüştü, bu kitabında öyle olacağını düşündüm ama o kadar merak edilesi kitaptı ki korka korka okumaya devam ettim. Nedenini spoiler olarak yazacağım, spoilera çok müsait bir kitap çünkü.



İşgalciler tarafından ele geçirilmiş Gecegüzü topraklarında inançlarını kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda bırakılan, madden ve manen uyuşturularak itaate mahkûm edilen halk, isyanın ve özgürlüklerine kavuşacakları günün hayalini kurmakta. Bu sistemin ortasında sıcacık bir kafe olan Kakule’deyse kimsenin tahmin etmediği bir mücadelenin tohumları saklı. Gecegüzü’nün en güzel tatlılarını pişiren Leyla, küçük kafesinde gizli bir intikam hazırlığında. Halkın korkulu rüyası Yüzbaşı Karabasan tam da o esnada Kakule’de kahvesini yudumlamakta...
Yılların intikamını almak için kaç lokma gerekir? Gül tomurcuklarından filizlenen umut, Gecegüzü’nü sarmayı başarabilecek mi?


Leyla en yakın arkadaşıyla beraber işlettiği kafenin ünü herkesin kulağındadır, kafesini ve yaptığı kurabiyelerin bu kadar sevilmesi hoşuna gitse de planları başkadır.
İşgal altındaki ülkesini işgalcilerden kurtarmak ve ailesinin başına gelenler yüzünden de başkandan intikam almak isteyen Leyla hedefine yavaş yavaş ulaşmaya başlamıştır.
Zaman sonra öğrendiği gerçeklerden sonra ve yaptıklarını sonucunda bir umut yeşerir ama ne kadar güvenmelidir?
Leyla o kadar güçlü bir karakterdi ki onun yaşadıkları, planlarını okudukça hayret ve hayranlık duydum. Çok sevdim kendisini, sonuna kadar hep güçlü ve sevilesi bir karakterdi.
Sonrasında başına gelenleri okurken nasıl ağladığımı bir ben bir Allah biliyor. Ama ağlamamak mümkün değil. 
Hep böyle güçlü karakterler okuyalım, hep...


Kitapta bir sürü karakter var, mesela Yüzbaşı. Detaylıca yazacağım bir karakter değil ne yazık ki, sizin okuyup öğrenmeniz gerek. O yüzden Leyla'dan başka anlatacağım bir karakter yok, anlatırsam bile spoiler olarak yazacağım çünkü içimde tutamam.

Yazarımız kitabı işgal altında olan ülkelere itham ediyor ve bunlardan biride Doğu Türkistan. Orada neler yaşanıyor yarı biliyor, yarı bilmiyoruz. İşte kitabımızda da tam olarak bunu yazmış yazarımız. İşte bunları okurken o kadar çok ağladım ki. Düşünsenize ibadetlerinizi özgür yaşayamıyorsunuz, namaz kılamıyor, Kur'an okuyamıyor, Ezan dinleyemiyor, başınızı örtemiyorsunuz. Bunları okurken ne kadar ağır olduğunu anlamıyoruz, inşallahta anlamayız. Rabbim ülkemizi ezansız bırakmasın, bizleri son nefesimize kadar ve gelecekteki soyumuzu dinini özgürce yaşamayı nasip etsin. Okurken bile o kadar kötü olurken gerçekte olması ve bunun şu dünya aleminde yaşanması nefsime ağır geliyor ama elimizden gelen tek şey dua etmek. Rabbim zulüm gören, dinini özgürce yaşayamayan kullarına yardım etsin. Zor, cidden çok zor...
Mesela Leyla bir bölümde namazını eda ederken askerlerden saklanmak için banyoda kılmak zorunda kalıyor, yüreğim parçalandı resmen...
Sadece dinine bağlı insanlar dışında bu kitapta halkı susturmak için bazı yöntemlere başvuruyorlar. Yani bütün halk köşeye sıkışmış vaziyette. Bütün halkı feraha kavuşturmak birileri seferber olmuş vaziyette ama bunlar kim? Soruların cevabı kitapta.
 O yüzden bu kitabı herkesin ama herkesin okumasını canı gönülden istiyorum. Belki empati yeteneğimiz gelişir...


Kitapta geçen nahif bir aşk vardı ki bayıldım, zaten hayranım Merve Özcan'ın yazdığı çiftler <3 ben. Hepsine hayranım ve her zaman hayallerimin bir kenarındadır, nasip olması duasıyla.
Tabii burada da çok güzel şeyler okuduk ama daha fazla okumak isterdim, çok çabuk bitti kitap doyamadım...
Zaten yazarımız yeni kitap çıkaralı seneler oldu, bir kaç sene de diğer yeni kitabını beklemeyiz inşallah. Yazarımız ayrıca çizer ve onunla da çok ilgileniyor ama yazsın o ya, kelimelerine, konularına, kalemine aşığız resmen. <3
Bu arada yazarımızın kalemi çok farklı, ilk okuyanlar biraz garipseyebilir, kelime darağacı o kadar geniş ki hiç bilmediğim kelimeler öğrendim resmen. <3


-Spoiler başlangıcı-

Şimdi içimi dökmem için illa ki bunu yazmam gerekiyor, okuyanlarla hasbihal yapmak için. :)
Şimdi Leyla'nın kurabiye denemelerinden sonra barış kurabiyelerini bulması ve onunla zafere adım adım yaklaşmaları o kadar güzeldi ki Leyla için gurur duydum resmen. Sonrasında başkanın kim olduğu, Yüzbaşının gerçek kimliği hepsi on numara beş yıldızdı. Gerçi Yüzbaşıyı anlamıştım ya, Leyla'yı namaz kılarken kollamasını okurken dedim var bunda bir şeyler. Ama hem şok oldum hem de nasıl sevindim anlatamam.
Tabii başkanla olanlarda Leyla'nın acemiliğine çok güldüm, yazarımız bunu yazmaz dedim ama zaten sonrasında olanları okurken aynı Leyla gibi çok şaşırdım.
Ondan sonra Leyla'nın hatası yüzünden içeri almaları, Yüzbaşının sert tavırları o kadar içimi acıttı ki ve sonradan yaşadıkları off dedirttim ama nasıl zordu. İşte bundan sonra toplama kampında yaşadıklarının gerçekte de yaşandığına emin olduğumdan nasıl ağlıyorum anlatamam, durduramadım kendimi desem yeridir. Küçücük çocukları bile toplamaları, Leyla'ya yapılan işkenceler. Yaşandığını bildiğimden okunması o kadar zordu ki. İşte bu yüzden kitabı herkesin okumasını çok istiyorum.
Sonrasından Leyla ve Yahya'nın birbirine sevdasına hayran kaldım, sürekli getirdiği gül tomurcuklarının anlamı o kadar güzeldi ki.
Ve en sonunda evlenmeleri kalp ben.
Bu kısımları okumak çok isterdim.


-Spoiler Sonu-


Arkadaşlar daha ne yazacağımı şaşırdım, çok dikkat ederek yazmaya çalıştım ama cidden spoilera çok açık bir kitap. Nereden yazsam ucu spoiler oluyor. :D
Bu yüzden yorum çok tatmin etmediyse hemen alıp okuyun derim, tek kitap olduğu için yazarın bu kitabıyla başlayabilirsiniz ki bununla başlayın derim, okuyun okutun ve kitaplığınızın en güzel yerine koyun, çünkü işgal altında olan bütün ülkelerin inşallah feraha çıkacağına umudumuz artsın...
Ve yazardan Allah razı olsun böyle kitaplar yazdığı için, rabbim kalemine kuvvet versin de bol bol böyle güzel kitaplar okuyalım, çok ihtiyacımız var çünkü...




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Ancak çoğu vakit bilmek, diline daha ulaştıramadan yalnızca ve yalnızca bilmek pek çetin bir mahsuriyetti.


*****

Gönlümün onunla olan alakası, kim olduğu düşünüldüğünde beş para etmemeliydi. Nezaketi de öyle.


*****

"Süt yanığı mühim değildir tabii," dedi.
"Mühim olan kime olduğu. Bazı insanlar bolca kan görmüş bir askeri bile ufak bir yanıkla telaşa sokabilir."


*****


"Taş atamasak da Allah'a taşı elimize aldığımızı söyleyeceğiz. Onu atacak kuvvetim olacak mı hiç bilemedim ama elimdeki taş hangi safa ait olduğuma nişanedir."



Not: Daha bir sürü alıntı vardı ama spoilera mahal verdiğinden yazmadım. :)



Not: Merve Özcan'ın diğer kitaplarına yaptığım yorumları okumak için burayı tıklayabilirsiniz^^


Başka yazılarımda görüşmek duasıyla, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


15 Aralık 2022 Perşembe

Bir Sarmaşık Teorisi//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Merhabalaaar^^
Nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor hayat? İnşallah herkesin keyfi yerindedir. Kitap okumalar ne alemde, nasıl gidiyor?
Bu sene güzel kitaplar okudum, onlardan biri de bu kitap. Bir İstanbul Gecesi serinin son kitabı Bir Sarmaşık Teorisi, seriye nasıl veda ettim bilmiyorum ama son noktayı koyan kitap çok çok güzeldi.
İlk kitapta Zeynep-Ayaz, ikinci kitapta Nehar-Ateş, üçüncü kitapta Bahar-Adem, bu kitapta ise Hare ve Can Bora çiftimiz vardı. Hepsi birbirinden özel, güzel, eğlenceliydi. Hepsini ayrı ayrı seviyorum mesela ama bazı karakterlerin yeri ben de ayrı. Mesela Nehar ve Ateş'i çok çok seviyorum, şimdi de Hare ve Can Bora'yı çok sevdim. O kadar tatlılar, o kadar güzellerdi ki herkesin bu çifti tanımasını isterim. :)


Ben, Hare Arıkan, aşk hakkında çok düşünmüştüm. 
Bulduğum her aşk romanını okurken de, birbirini sevdiğine emin olduğum çiftleri merakla izlerken de tek yaptığım bazı cevaplar aramaktı. 
Tasvir edilen hislerin gerçekte nasıl olabileceğini hayal etmek için çok uğraşıyordum ve uğraştıkça bütün bunlar masallardaki
Kaf Dağı gibi bir mite dönüşüyorlardı. 
Ta ki hayatıma Can Bora Sarıcalı adında bir adam dalıp bütün dengemi altüst edene dek.
Yaşadığı hiçbir şehre sığmayan ve sürekli yollarda olmayı seven köksüz, bağsız bir adamla bütün hayatını mantık düzleminde yaşamayı tercih eden, maceradan uzak durmayı seçen bir kadının ortak noktası ne olabilirdi?
 Can Bora`yı ve ona kapılırsam kıyısından düşeceğim uçurumu görmezden gelmek, bütün bunlardan uzak durmak zannettiğim kadar kolay olacak mıydı? Peki ya sarmaşıklar? 
İkimiz arasında büyüyüp bizi sonsuza dek birbirimize bağlamak için etrafımızı sararlarken onları durdurmak mümkün olabilir miydi?


Kendi halinde, Ayaz ve Poyraz'ın mekanında çalışan Hare şu anlık tek derdi işini iyi yapmak ve iş tercümesi kazanmak, zamanla kendi iş yerini açmak isteyen Hare kuzenleri, arkadaşlarıyla mutlu, huzurlu bir hayat geçirmektedir. Bir gün Ayaz ve Poyraz'ın en küçük kardeşi Can Bora ile karşılaşır ama zaten önceden tanışmışlardır.
Geçmişte yaşananları hatırlayınca daha ilk dakikada Can Bora'ya sinir olmuş olsa da sürekli gezen Can Bora'yı sık sık görmez. Ama bir gün Ayaz'ın istediği üzerine Can Bora'ya göz kulak olduğunda çok farklı biri olduğunu anlayacaktır, ta ki yine işler eskiye dönene kadar.
Hare o kadar naif bir karakterdi ki bayıldım, bayıldım. Hele Can Bora için düşündükleri, Can Bora'nın geçmişinden yaşadıklarını öğrendikten sonra onun için yaptıkları, yapmak istedikleri.. Çok güzeldi, yani elinden gelse pamuklara sarıp sarmalayacaktı ki ben bile öyle yapmak istedim.
Hare'yi cidden çok sevdim, o kadar tatlı, kararlı, düşünceli bir karakterdi ki okurken böyle bir dostumuz olsa sırtımız yere gelmez dedim. :D


Can Bora geçmişte yaşadıklarından sonra ailesinden uzakta, şehir şehir gezerek yaşamaktadır. Arada kardeşlerinin yanına geri dönse de bir kaç gün kalıp tekrardan sonradan yollara düşmektedir.
Bir gün Hare ile tanıştıktan sonra fikirleri değişse de hayatın getirdiklerinden sonra tekrardan uzaklara gitmek durumunda kalır. 
Aradan geçen aylardan sonra geri dönen Can Bora hayatının bundan sonra değiştiğinin yavaş yavaş farkına varır.
Kübra Nur'un erkek karakterleri çok güzel, çok iyi ve çok sevilesi. O yüzden Can Bora'nın aksi olacağını düşünmemiştim ama bu kadar iyisini de beklemiyordum. Tabii Ateş benim için çok farklı bir yerde ama Can Bora'da çok farklı bir yer edindi bende.
Yaşadıkları, unutamadıkları, aldığı yaralar ve o yaraların sarılması için içten içe yardım istemesi çok güzeldi ve çok güzel sevdi.
O son kısımda başına gelenleri ve yazarımızı bizi düşünerek onun gözünden yazması ve Hare için düşündüklerini okumak çok iyi geldi, daha çok okumak isterdim...
Sarmaşık dövmesi, siyah kıyafetleri, deri ceketi, asi duruşu ve ela gözleriyle unutulmayacak bir karakterdi. Hare ile de çok yakıştılar :D
Gerçek olmaması üzücü yaaa, böyle kitapları her bitirdiğimizde resmen ağlıyoruz :'(
Can Bora Sarıcalı hakkında daha ne yazsam boş, onu okumak, anlamak daha iyi olacaktır. ;)


Diğer karakterlerimizden bütün çiftlerimizi okuduk, okuyalı uzun biz zaman olmasına rağmen hepsini özlemişim ama en çok Ateş be Nehar'ı özlemişim. İnşallah en kısa zamanda tekrardan okumak istiyorum kitapları. Ve yine yazarımız bizi düşünmüş ve Ateş'in Hare ile dertleşmesinde yaşadıkları hakkında konuşturmuş. O kısımlarda çok güzeldi, okurken ağlama görüntülerim kitaba yansımış olabilir. :D
Can Bora Hare'ye Kızılcık diyordu ama bir Hare deyişi var ki akıllara zarar. Tabii Hare Can Bora'nın ağzından kendi adını duyunca bir kalıyor ama sen nasıl öyle karşısında durabiliyorsun Hare yaaa <3 Biz okurken kendimizden geçtik asdfghjklşi
Bunun yanında Can Bora Sarıcalı ne heybetli bir isim değil mi, okuyunca vay beee, bir karaktere isim anca bu kadar yakışır diyorsunuz.
Yazarımıza isim tercihleri konusunda tebrik ve teşekkür ediyorum, tercihleri on numara. <3


Bu seriyi seviyorum, tam kafa dağıtmalık, eğlenceli, hayattan bir nebze olsa da uzaklaşabileceğiniz bir kitaptı, seriydi. Bu tarz kitapları seviyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum.
Yazarla geç tanıştım ama çok güzel bir şekilde tanıştım. Kalemini çok sevdim ve aynı Betül Güçlü gibi her kitabında kendini geliştirmesini gurur duyarak okudum. Akıp gidiyor kitap, bir kere başladın mı bir bakmışsınız yüz sayfa falan okumuş oluyorsunuz.

Son kısımdaki sahneyi çok sevdim, böyle bir şey bekliyordum ama bu kadar değildi cidden. :D Ama tam beklediğime yakın bir son oldu. Oyy o kadar yazacak şey var ki spoiler olur diye yazamıyorum.
Ve son olarak çok sorulan soruya cevap verip yorumumu noktalıyorum.
Kitap seri ama ayrı ayrı okuyabilirsiniz.
Benim naçizane tavsiyem sırasına göre okuyun, çünkü önce ki kitaplar hakkında ufakta olsa spoiler yiyebilirsiniz. Bunu önemsemiyorum derseniz istediğiniz kitapla başlayabilirsiniz.

Seri sıralaması;
Bir İstanbul Gecesi
Bin Bela Bir Karanfil
Bir Bahar Akşamı
Bir Sarmaşık Teorisi

Yorumlarımı okumak için Burayı tıklayabilirsiniz. ;)

Her yorumda kapakların güzelliğinden bahsediyorum, bu sefer yine ve yeniden muhteşem değil mi kapak? Arife Şeyma Gök yine ve yeniden harika işler başarmış. <3 <3



Kitaba puanım 5/5^^





Alıntılar^^

Zaten baştan giden akıllar, hızlanan kalp atışları ve nereye uzandığı bilinmeyen dövmeler hep yasaklı konulardı.


*****

... Ben olsam seni, kahkaha attığında sesini duyabileceğim bir yere götürürdüm.


*****

Bilgi güçtür derlerdi. Ama bazen bilginin, bir şeyleri bilmenin yeryüzündeki en korkunç şeylerden biri olduğuna inanıyordum.


*****


Surlarıma kendi bayraklarını bir saniyede çekti. Ne olduğunu bile anlayamadım. Beni istila etti. Bir saniyede. Nefesim ciğerlerimi terk edip gittiğinde içime soluduğum hava bile onun askeriydi. 


*****

"Karanfil, arada bir müsaade et, senden başka şeyleri de görsün gözüm."

Alıntıya not: Offf Ateşşş yine yaktın ortalığııııı <3 <3 <3


*****

"...Ben yollara aşığım zannediyordum ama aşk öyle bir şey değilmiş."


*****

Biz zamanlar beni kendimden uzaklaştırdığı için sevdiğim yolları, şimdi Hare'ye çıktıkları için sever olmuştum.



Serimiz bu kadar^^



Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle, aşkla kalın^^





Buralarda da varım^^