23 Kasım 2015 Pazartesi

Meleklerin Gölgesi//Tara Fuller Kitap Yorumu^^

Selam^^
Harika bir kitabın yorumu ile karşınızdayım pek sevgili Fighting sakinleri^^ Elveda Haziran bittikten sonra acaba ne okusam diye düşünürken başımın ucundaki bu kitabı gördüm, doğrusu başta tereddüt ettim fantastik okusam mı diye. Bir de arka kapak yazısı pek açıklayıcı değildi, kafamda deli soruyor. Daha fazla düşünmeden ilk sayfayı açıp okumaya başladım ve birde baktım 1.bölüm çoktan bitmiş. Daha devam ederdim de saatin geç olması buna engel oldu. Uzun lafın kısası daha ilk dakika da sizi kendine bağlayan bir kitaptı. 






Bir ölüm meleği olarak Finn'in beklediği son şeydir aşk. Korumak için çevresinde gezindiği Emma'nın hayatı, Finn'in geçmişinde yaptığı bir hatadan dolayı tehlikededir. Hayatını kurtarmaksa onun elindedir, en büyük sırrını ortaya çıkaracak olsa bile.






Arka kapak yazısı tam olarak bizi aydınlatmıyor, kitabı okumamız gerek konunun tam olarak ne olduğunu öğrenmek için. Başlarda da insanın kafasın da soru işaretleri kalıyor ama sonradan her şey yerli yerine oturuyor ve gelsin olaylar, gelsin sırlar. Karakterlerin hepsini sevdim, sadece kafamda  klasik kız karakteri boğma düşüncesi geçmedi değil ama işte yazarlar yazıyor ne yapayım :P Onlar o kadar salak olmasa o olaylar, entrikalar nasıl olacak :D Yazarlar da bir yerde haklılar :)
İlk olarak Emma karakteri, 15 yaşında elim bir kazada babasını kaybeden Emma o günden sonra başından bin türlü ölüm tehlikesi geçer. Hep kıl payı kurtulan Emma bunların sebebini öğrenmek için elinden geleni yapmaya ve kurtulmaya hazırdır tabii bunu nasıl yapacaktır? Emma sevdiğim bir karakter oldu, anne ve çevresindekiler onu babasının ölümünden sonra toparlanamadığına inansa da aslında durum bambaşkadır. Finn'e olan aşkına hayran kaldım ilk olarak, ve bazı şeyleri kabullenip yoluna devam eden haline. Başka ne diyebilirim ki sevdiğim bir karakter oldu. Finn'i hak ediyor yani :P (Böylesi iltifatı her zaman her karaktere yapmam, Emma şanslı :D)


Finn, işte benim karakterim. O kadar naif, düşünceli ve aşık ki anlatamam. Acı bir ölümden sonra Ölüm meleği olan Finn'in hayatını değiştiren biriyle tanışır ve olaylar istediği gibi gitmesi için elinden geleni yapar. Bazı şeyler yasak olsa da onu yapmayı kafasına koyan Finn gelecekta başına bela olacağını bilemez. Ta ki görev nedeniyle bir kazanan ölü bir ruhu alana kadar. O zaman zarfından sonra hep tetikte olması gereken Finn her türlü yasağı yıkıp, cezasını çekmeye razıdır.
Ayyy gelin de şu ölüm meleğine aşık olmayın :P Yanii o kadar fedakar ki hadi canım, o kadar var mı diyorsunuz :D Emma'dan daha çok sevdiğim Finn'di. Tabi bir de Cash var, Emma'nın çocukluk arkadaşı, o da çok tatlı, Finn kadar sevilesi ama ondan fazla bahsetmeyeceğim. Çünkü ikinci kitapta Cash var *_* Ne kadar mutluyum anlatamam <3 <3 Cassshhhh <3 Belki Finn'den daha çok severim kim bilir.


Bir de Anaya ve Easton var. Finn gibi ölüm meleği görevini yapmaktadırlar ama onların görevi faklı, okuyunca öğreneceksiniz :) Her ikisini de çok sevdim, Finn'e olan sevgileri ve destekleri alkışı hak ediyor. Anaya ve Easton'dan da bahsetmeyeceğim. Bu kadar yazdığım yeter karakterleri için çünkü iki karakterimiz de devam kitaplar da bizi bekliyor olacaklar. Valla ne kadar merak ediyorum bir bilseniz. Gerçi siz de okuyunca Novella Dinamik'i "Hadi çıkar artık!" diye sıkıştıracaksınız :D
Son olarak bir de Scout var, yazarın onunla ilgili planları ne, devam kitaplar da ona neler olacak bilmem ama kesinlikle kitabının olmasını isterim.


Kitap gerçekten çok güzeldi, yazarın kalemi akıcı, konu ise süperdi. Okuduğuma pişman olmadım, sadece keşke azıcık daha geç okusaydım da Cash'e tez zaman da kavuşsaydım diyorum ama daha olan oldu. :D Kitabı hem Emma hemde Finn'in bakış açısından okudum, bence en güzeli bir kitap için her iki tarafında neler yaptığını ve düşündüğünü bilmek. Sizlerin de seveceği bir kitap bence, kesinlikle tavsiye ediyorum. O imkansız aşka o kadar özeneceksiniz ki anlatamam. Finn ve Emma için üzülüp, keşke böyle bir aşkı yaşasam diye delireceksiniz :P Şaka bir yana yazar gerçekten o aşkı bize çok güzel yansıtmış.

Bu kadar olumlu yorumdan sonra tabii ki de tavsiye ediyorum. Bu kitap kaçmaz canlar, okuyun okutun. Fantastik severler hayran kalacak aynı benim gibi. ;) Belki çok abartıyor diyebilirsiniz ama Sezarın hakkı sezara demişler, harika bir kitap olduğunu üstüne basa basa söylüyorum. Emeği geçen herkese teşekkürler^^

Kapaklara değinecek olursam;


Orijinal kapak, ben hiç beğenmedim, diğer serinin kapaklarına bakacak olursak bu çok çocukça kalmış, o yüzden bizim kapağı daha çok sevdim^^



Seri hakkında yukarıda bahsettim az buçuk, serimiz şimdilik 3 kitaptan oluşuyor, her kitapta faklı karakterler var. İlk kitapta bildiğiniz üzere Finn ve Emma ikinci kitapta Cash ve Anaya ve son kitapta Easton var. Hepsini çok merak ediyorum, bakalım ne zaman çıkacak :D


Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^


Hatırlamasını istemediğim çok fazla şey vardı. Hatırlamasını istediğim çok fazla şey de.



*****

Ne mi düşünüyordum? Artık ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Bildiğim bir ley vardı. O da Emma için her şeyi yapabileceğimdi.


*****

Bazen gerçekleri duymak yalanlardan daha zordur.




*****

Onu bu şekilde sevmek canımı acıtıyordu. Geçmişimizle ilgili her şeyi bilip de birlikte bir geleceğimiz olmadığını bilmek işçimi kavuruyordu. Uyuyup uyandıktan sonra her şeyin bir rüya olmasını görmek istiyordum. Çünkü acı ...'den bile hızlı öldürebilecek güçteydi.



Not: Ölüm melekleri dedikte, bunlar gibi düşünmeyin sakın :D



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^



20 Kasım 2015 Cuma

Elveda Haziran//Sarah Jio Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Uzun zamandır Sarah Jio kitabı okumuyordum. Hazır yeni kitabı çıktı, bizim de yakında ellerimiz de olacağına göre okuyup Sarah koleksiyonuna ekleyeyim istedim. Biliyorsunuz ki Sarah Jio'nun harika bir kalemi var. Hatta kalemi kadar harika kalbi de var, bunu TÜYAP için imzaya geldiğin de gördük. Kısmet artık Kristin Hannah'a^^ Pegasus Yayınlarına duyuru olsun ;) Neyse kitabımıza dönecek olursak bu kitapta diğerleri kadar güzel ve elimizden bırakmayacak kadar sürükleyiciydi.

June Andersen, her akşam yatmadan önce teyzesinin ona ve kız kardeşine okuduğu bu masalla büyümüştür. Ancak zaman acımasızdır ve maalesef hayat, çocukluklarındaki o masumiyeti yok etmiştir. Artık güçlü bir kadın olarak tek başına yol alan June, yıllardır yüzünü görmediği teyzesinin ölüm haberiyle çocukluğunu geçirdiği Mavi Kuş Kitabevi'ne yeniden adımını atacaktır. Hatıralarını süsleyen bu masal diyarı June'un içindeki karanlıklara ışık tutarken, June kendini yeniden keşfedecektir. 


Daha ilk sayfa da karakterin hayatına dahil oluyoruz. İnsanı her türlü duyguya sürükleyen bu tür kitapları çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu kitapta onlardan biriydi, yeri geldi güldürdü yeri geldi ağlattı, duygulandırdı. Sarah'ın tarzını bilenler için tanıdık olaylar ama diğer kitaplara göre geçmişe gitmiyor Sarah, mektuplarla olayları bize aktarıyor ve karakterimiz bizim için birleştiriyor bunları. Bu tarzı farklı olmuş ama ben geçmişe gidilmesini daha çok seviyorum. Kitabımızı nereden ilham aldığını daha ilk satırda bize söylüyor Sarah Jio. İsmini duyduğum İyi Geceler Aydede'den. Doğrusu sevdiğim bir yazarın ilham aldığı bu kitabı çok merak ettim. Ve aldığım bilgilere göre öyle bir kitap daha çevrilmemiş bizim ülkede Ben Şok, Ben iptal :P  Şaka bir yana daha derin araştırmalar yapmam lazım ama önce yorum. 


June Andersen, küçük yaştan hayal kırıklığıyla büyüyüp daha küçük yaşta olan kardeşine bakan June! Anneleri olduğu halde çok zorluklar yaşayan June ve kardeşi Amy'yi teyzeleri Ruby bakmaya çalışır. Zaman akıp gidince June büyür ve okumak için Seattle'den ayrılır ve gidiş o gidiştir. Ünlü bir bankanın müdür yardımcısı olan June sağlık sorunları yaşar ve o sırada eline geçen mektupla uzun süre ayrı kaldığı Seattle'ye geri döner. Başta işlerini halledip tekrardan işine dönmeyi planlayan June'un teyzesinin ona bıraktığı Mavi Kuş Kitapevi ile hayatı farklı yöne çoktan sapmış olacaktır. June çok sevdiğim bir karakter oldu, hep beni şaşırttı. Bir an yok yaa kesin bu beni hayal kırıklığına uğratır dedim ama hayır Sarah harika bir karakter yazmış. June kitapçıyı düzen sokmak için uğraşırken eline teyzesi ve ünlü masal kitapları yazan yazar arasında geçen mektuplar geçer ve bu mektuplarla geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. O mektuplar gerçekten insanı etkileyen mektuplardı. June'da bundan nasibini alıyor tabii.

Kitabımız da bir de Gavin vardı, Başka karakterler tabii vardı ama ön planda June ve Gavin'dı. Kendileri Mavi Kuş Kitapevinin yan komşusu ve harika İtalyan yemekleri yapan aşçı. June sinir olmadım ama Gavin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ama yine de bizi çok iyi ters köşe yaptı tatlı şey. Hele o sonda June'a bir konuda yardım etmesi, "İşte bu!!" dedirttiriyor. 


Diğer karakterleri pek değinmeyeceğim, sizler okuyup tanıyın derim. Konu ve olaylar o kadar akıcı ve gerçekçiydi ki okudukça göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz. Olayları belki tahmin edebilirsiniz ama hayır Sarah Jio tam yerin de noktayı koymuş. Zaten o olaydan önce June ve kardeşi Amy ile olan olay beni bende aldı. Oraları okuyunca June'a hak verebilirsiniz ama Sarah, ahh sarah öyle olmasaydı keşke. June'un cesaretine, sevdiği için ellinden geleni yapan haline ve kocaman bir kalbinin oluşunu çok sevdim. Aldığı ilhamla yazdığı bu kitabı çok beğendim. Geçmişin geleceğe nasıl ışık tutacağını çok iyi yazıyor bu yazar. Ve hem ağlatırken hemde güldürmeyi de başarıyor. Kısaca çok ama çok sevdiğim bir kitap oldu.


Kitap hakkında daha neler yazsam diye düşünüyorum ve hep sonu spoi olarak bitiyor, o yüzden hemen tavsiye kısmına geçeyim. Çok ağır dram sevmeyenler için birebir olan Sarah Jio ve kitaplarını kesinlikle öneriyorum. Biraz geç okumuş olsam da olsun yeni kitabına kavuşmuş oldum. Sarah'cığım Agapi kitaplar değil bu tür kitaplar yazsın. Çok sevdiğim bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, alın okuyun, okutun!! ;)


Kapaktan bahsedecek olursam, doğrusu orijinale baktığım da bizim kapağın daha güzel olduğunu kabul ediyoruz. Zaten Arkadya Kitap'ın kapakları harika, onlara söz yok. :) Ve işte orijinal kapak^^




Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^

Masalsız bir çocukluğa çocukluk mu denir? Peki, kitapevleri olmadan çocuklar masalları nasıl sevebilir? Bir bilgisayar insana bunları veremez.


*****

Gavin'ın rüzgardan dağılmış saçlarını karıştırdım. "Nereden çıktın sen karşıma?"
"Komşu restorandan."
"Neden ben Seattle'dan ayrılmadan önce orada olmadın ki sanki?"
"Çünkü o zaman birbirimiz için hazır olmazdık,"


*****


Nihai hedefimiz de bu değil mi zaten? Tüm kusurlarımıza rağmen birbirimizi sevmek.


*****


"Ne kadar vahim görünürse görünsün, hiçbir durum umutsuz değildir."




Yorumumun sonuna da geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere, bol kitaplı günler^^



Buralarda da varım^^


YGS-LYS Sınavına gireceklere DUYURU!!

Herkese Merhaba^^

Bu sene YGS sınavına girecek arkadaşları ilgilendiren harika bir fırsatı sunacağım sizlere. En yakın arkadaşım HİÇ KULLANILMAMIŞ, SIFIR YGS-LYS kitaplarının çok uygun fiyatlara satmaktadır. 

Kitapların resimleri;





Kitap fiyatları ise üstteki gördüğünüz 4 kitabın toplamı 30 TL.
Alttaki kitapların fiyatları ise 70 TL'dir.






İLGİLENENLERİN ACİLEN YORUM VEYA MAİL ADRESİME MAİL ATMASINI RİCA EDİYORUM. Detaylı bilgileri mail yoluyla öğrenebilirsiniz ;)

Buralarda da varım^^

Konu hakkına diğer sosyal medya hesaplarımdan da bana ulaşabilirsiniz.


Sevgiler^^









15 Kasım 2015 Pazar

Süper Dadı//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Selam canlar^^
Yorumlar gelmeye devam ediyor. Kitap biter bitmez yorum yapmaya dikkat ediyorum ama Süper Dadı bittiğin de öyle olmadı, biraz gezdik de :P İlk olarak kitabımız ilk çıktığı zaman çok ama çok merak edip aldım ama hemen okumadım. İşte bu da aç gözlülük müdür nedir yani alıyorsun hemen oku :P Ama okunacaklar çok olunca bir de ruh hali meselesi engel olabiliyor ;) Kitabı merak etmemde ki ilk sebep kapağı ve arka kapak yazısı. Zaten bunları gördükten sonra bu şirin kitabın kitaplığınız da yer almasını istiyorsunuz ;)

Âşıksanız; Dağları delebilirsiniz, "Ferhat" derler, 
Çölleri aşabilirsiniz, "Mecnun" derler, 
Canınıza kıyabilirsiniz, "Romeo" derler, 
Ya iki küçük sevimli canavarın tüm sorumluluğunu alıp, kalplerini çalar ve oradan sevdiğiniz kadına ulaşmayı başarırsanız?
İşte o zaman, "Süper Dadı" derler. 
Efran'ın verdiği zorlu, eğlenceli, acılı ve sevimli mücadeleyi okurken aşk uğruna girilebilecek en güzel sınavlardan birine şahit olacaksınız. Beril, Baler, Sare ve Efran'ın "aile"si sizi de aralarına alacak kadar sevgi dolu; gerçek bir aile olmak için kan bağından daha fazla ihtiyacımız olan tek şey de bu.


Konumuz böyle, cidden al beni oku tarzında bir konu ve gerçekten çok güzel. İlk olarak yazarın kalemine hayran kaldım, bu yaşta ve fazla eğitim almadan harika bir kitap yazdığını size söyleyebilirim. Doğrusu bu kadar beklemiyordum ama okuyunca yazar beni ters köşe yaptı. Olaylar akıcı ve merak edilesi. Hele o çocuklar yok mu^^ Yazar öyle bir anlatmış ki al onları bağrına bas o derece şeker ve tatlılık abidesi birer karakterlerdi. Zaten o Efran yok mu aşkı için iki tane şekerleri baş tacı yapıyor. Hazır karakterler dedik onlardan devam edelim ;)

Efran, zengin iş adamı ve Ceo. Sırf aşkı için kendine ve diğer erkeklere karşı olan Beril'e yakın olmak ister, ufak bir araştırma sonucu ikiz çocuğunun olduğunu ve daha bir hafta dolmadan dadıları gönderdiklerini öğrenir. Fazla riskli olan ama başka çaresi kalmayan işe adımını atar ve Beril'in ikiz çocuklarına dadı olur. Kabul edildiği anda mutluluk sarhoşu olan Efran çocukları gördükten sonra bir kez daha düşünür ama Sare onu bu düşüncesinden vazgeçirir. Sare'den ayrı sıkıntısı olmayan Efran Baler için aynı şeyi söyleyemez. Sare ne kadar uysal ise Barel o kadar fena ve Efran'a kök söktürür. Yaa böyle karakterlerle karşımıza gelmeyin yaaa sonra hayal kuruyoruz ve elimiz de kalan tek şey hayal kırklığı :P Çünkü Efran'ın öyle bir aşkı ve çocuklara olan bağlılığı o kadar güzeldi ki bir adet istenilecek cinste. Beril de ne şanslı gacı, ne diyebilirim ki sözler kifayetsiz kalıyor bu saatten sonra :D



 Beril, ikizlerin babasından aldığı darbe nedeniyle dışarıdaki bütün erkeklere gönlünü kapatmıştır. İkizler için erkek dadı gelince de ilk önce şok olur ama referanslarını gördükten sonra kabul eder. Çocuklara da olan davranışı nedeniyle Efran'a karşı ilgi duymayan başlayan Beril arkadaşının etkisiyle ona çekilmeye başlar ama Efran'ın yalanını öğrendiği an hayatı o kötü günlere geri döner ama Efran eski kocası gibi değildir ve bu işin peşini bırakmaz.

İkizler ise bal, kaymak. Hele o Sare var ya tatlılık abidesi. Barel çok fenaydı, annesini paylaşamayan Barel Efran'a ilk önce kötü davranır ama sonrasın da Efran'ın davranışları ile yumuşar, yine de yapacağını yapar. Sare ise yakışıklı Efran'ı gördüğü an ben onunla evleneceğim nidaları atıp, hayaller kurar ve daha ilk dakika da Efran'a bağlanır. Tabii Sare'de Barel gibi az çektirmiyor Efran'a :D




Kitapta çok tatlı karakterler de geçiyor. En sevdiğim ise Efran'ın kardeşi Akın oldu. Abisiyle hem dalga  geçti hemde sürekli atıp tuttu :P Tabii sona doğru yazarın bize bir sürprizi vardı, onuda çok sevdim^^ Bir de yine Efran'ın kız kardeşi Nil var, kız da bir çene var bütün karakterler artık yaka silkti :D Uzun lafın kısası kitapta geçen her bir karakter kendi çapında harikaydı ve hepsini çok sevdim.

Kitabımız kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarın Wattpad yazarı olması sizi engelleyebilir(Wattpad okumayanlar derneğine gelsin) sakın öyle düşünmeyin, alın okuyun. Yazarın kalemi gerçekten güzel ve akıcı. Espriler yerinde ve olay örgüsü sevilesi. Yazar gerçek bir aile olmak için kan bağı olmadan da olunabileceği mesajını o kadar güzel vermiş ki vaay be gerçekte böyle var mı diye düşünüyorsunuz. Bu konuyu ele alıp bu şekilde yazması gerçekten taktire şayan, ne diyelim ellerine sağlık ve devamının gelmesi dileğiyle^^


Kitabı almadan önce Seyhan'dan Hayata Dair Güzellikler blogunun sahibesi kitabı okudu ve tam benlik bir kitap olduğunu belirtti. Cidden öyle, tam benlik kitap. tek kelimeyle bayıldımmm^^ Alın okuyun, okutun Efran ve iki tatlı şeyle tanışın^^
Not: Kitabı o kadar beğendim ki N.ablama öve öve bitiremedim o da hemen gidip aldı^^ Şimdi en kısa zaman da okuyup yorumuna bakacağız :D
Dipnot: Yazarın Wattpad'de olan diğer e-kitaplarına baktım. Hepsi çok güzel konu olarak, en kısa zaman çıkması dileğiyle^^ 
İşte yazarın Wattpad hesabı; Tık Tık!!

Kapak ve iç tasarıma değinecek olursam, kitabımız göründüğü üzere ciltli ve en sevdiğim^^ Ve iç sayfaların da konuyu anlatan çizimler vardı. Kitabı daha şeker ve güzel hayale getirmiş o çizimler, bayıldım^^ 



Kitapta en sevdiğim çizim^^


Çocuk yatağına sığmaya çalışan Efran ve onu bir saniye yanında ayırmak istemeyen Sare^^



Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


"Bunu en çok ben istiyorum, inanın," dedi. Efran samimiyetle. Anlaşmak, hatta mümkünse yakınlaşmak istiyordu. Çok eğil canım, evlenseler yeterdi onun için.

*****

Nil elini çenesine yaslamış abisini dinlerken iç çekti. Bir gün onu da böyle sevecek bir adam olur muydu ki? Genç kız hiç sanmıyordu. Efran abisi bir istisnaydı. Erkeklerin çoğu Akın abisi gibiydi. Öküz, kendini beğenmiş ve salak.

*****

"Hiç kız çocuk bakmadım ben," dedi. Aslında erkek çocuk da bakmadım. Ben dadı falan değilim  Beril. Evlenelim mi?

*****

"Ne zaman gitti?" Sare tek bacağını havaya kaldırıp bacaklarının arasından annesinin yüzünü görmeye çalıştı. 
"Akşam."
"Hangi akşam?"
"Yarın ki akşam."
"Yarın daha gelmedi ki anneciğim."
"O zaman dün mü?"
"Hayır, bugün."
"Biliyorsan niye bana soruyorsun anne şapşik misin?" dediğinde Beril pes ederek iç çekti.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^



11 Kasım 2015 Çarşamba

THE ORIGINALS - Yükseliş//Julie Plec Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yine ve yeniden yorumlarla karşınızdayım. Kitabı daha dün gece bitirdim ve hemen yorum yapayım dedim. Son iki yorumda hep böyle, maşAllah banaa :P Şaka bir yana en iyisi böyle valla. Kitabımız Go Kitap tarafıyla çıktı, kendileri Vampir Günlüklerinin yan serisi gibi bir şey, şahsen Vampir Günlüklerini izlemedim, okumadım. Ama aldığım bilgilere göre onu izlemeden de okuyup, izleyebilirmişiz ;)

AİLE GÜÇTÜR
Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.
1722 yılında New Orleans’a ayak basan Köken Vampirler Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson tehlikeli geçmişlerini arkalarında bıraktıklarını zannederler. Ne var ki bölgelerini kimseyle paylaşmak istemeyen cadılar ve kurt adamlar bu kanunsuz şehirde cirit atmaktadır. Üstelik çok yakında gerçekleşmesi planlanan bir evlilikle birlikte aralarındaki ittifak sonsuza dek mühürlenecektir. Ama düşmanları birbirine düştüğünde kendilerini çok daha güvende hisseden Köken Vampirlerin şehri bu iki klana teslim etmeye hiç niyetleri yoktur. Özellikle de müstakbel gelin Vivianne’e gönlünü kaptıran Klaus’un. Elijah ailesi ile birlikte güvende olabilecekleri bir yuva aramakla, Rebekah da Fransız ordusunu kendi saflarına katmakla uğraşırken aşk sarhoşu Klaus hem kendisini hem de ailesini büyük bir tehlikeye atacak olayların içine sürüklenmektedir. 


Kitabımız Aile Güçtür cümlesiyle başlıyor ve kitap cidden Aile'nin güç olduğunu çok güzel bir şekilde anlatıyor. Kitabımız üç kardeş hakkında ve her birinin gözüyle olayları okuyoruz. Dizisini izleyenler bilir tamam Aile Güçtür falan ama canlar bunlar vampir, ölümsüz ve güçlüler. Gerekmedikçe aile bağı göstermiyorlar. Hepsi kendi açısından faklı kişiler. En büyük abileri Elijah, sonra kız kardeşleri Rebekah ve baba tarafından ayrı olup, üvey kardeşleri olan Liklaus. Klaus hepsinden fena, birde yarı kurt olunca ve ona yapılanları göz önüne alınca gözü kara bir vampir. Ünü almış başını gidiyor. Bu kitapta ise hiç olmadığı şey başına gelip ummadığı kişiye aşık oluyor. Cadı olan ama Kurt kabilesinden biriyle nişanlanan Vivianne ile yasak aşk yaşar. Zaten belayı üstüne çekmeyi başaran Klaus Vivianne'ye tutulunca belalar sırası üstüne gelir. 



En büyük abileri Elijah Mikaelson ise seneler boyunca New Orleans'da yaşadıkları halde orada kalma hakları olmaması canını sıkar ve artık buna bir çözüm getirmek zorundadır. Klaus'un eskiden başlarına açtığı bela yüzünden halen daha düşman olan Kurtlar nedeniyle New Orleans'ın vatandaşı olamazlar ama bir gün arazi arama sırasında yardım ettiği kişiden sonra hayallerine bir kaç adım yaklaşmıştır ama Klaus'un başına açtığı bela ve imkansız aşkı bu hayalini tehlikeye atacaktır ama Aile Güçtür inancını en çok benimseyen Elijah ise kardeşine ne pahasına olursa olsun yardım edecektir.



Rebekah, eğer Kurt adamlar ile savaş olursa orduyu kendi arkalarına almak için iyi bir plan yapar ve Fransız ordusuna katılıp komutanla ile tanışır. Aslında işi basittir lakin orduda olanlar dikkatinden kaçmaz ve tehlike de olduğunu anlar ama onunda yapmaması gereken imkansız bir işi başına alır. Bu dakikadan sonra Aile'nin yanında kalamayacağını düşünen Rebekah büyük bir fedakarlık yapmak durumunda kalacaktır. Bunu destekleyen büyük abi Elijah'ı sevse de her anlamda bela çıkaran Klaus'u fazla tamama tutmayan biridir. 




Üç kardeşinde başından bir çok bela geçiyor kitapta ama dediğim gibi bunlar vampirler, ölümsüzler ve güçlüler. Her anlamda tehlikeden uzaklaşırlar ama yaa tehlike tam kapılarının önündeyse. İşte o zaman zekaları ön seviye de olur ve bununla da başa çıkmaya çalışırlar.
Üç karakter de kendine has stili vardı, hangisini sevdim derseniz, hepsini eşit derece de sevdim. Klaus bazen sinir bozucu olabiliyor ama kardeş dendi mi yelkenler fora :D Kitapta geçen bir çok karakteri başta sevdim ama yazar öyle bir yazmış ki Rebekah, Elijah ve Klaus gibi bende sonuna kadar şüphe ettim, ama sonradan bummm, vayy bee yazar ne yapacağını biliyor. Sonradan gelecek seri kitaplarımızı merak ediyorum neler olacak diye. Ve son olarak bütün karakterlere üzüldüğümü de bildirmek isterim. 

Vampir Günlükleri serisinin hem dizisini hemde kitabını okuyanlar kaçırmaz diye düşünüyorum. Bunların hiçbirine başlamamış biri iseniz siz de okuyabilirsiniz. Belki sonradan Vampir Günlükleri'ne de başlayabilirsiniz. Bu kitabımız dizinin senaristinin yazdığı bir kitaptır ve Köken Vampirlerinin anlatılmamış hikayesidir. Kitaba başladığım sırada dizisinin ilk bölümüne göz attım ve ne göreyim bu kitapla alakası yok :P Tabii o sırada pek araştırmadım ve anlatılmamış hikayeyi de pek tamama tutmadım ve izleyince şok :P Dizi şimdi ki zamanı anlatıyor ama kitap 1722 yılını anlatıyor, ilk New Orleans'a geliş ve devamında olanları. Kitabımızı fantastik severlere öneririm, çerezlik bir kitap, bir günde biter ve faklı bir tarz okumanın zevkini yaşarsınız ;)


Serimize bakacak olursak;


Kapaklar harika yaaa, serimiz şimdilik üç kitaptan oluşuyor, yazar devam eder mi yoksa sadece bu kadarla mı kalır bilmiyorum :) Bu arada Klaus'da yakıyor :D Sarışın, vampir velet :P



 Dizimizden bahsedecek olursam;
Dizimiz 3 sezondan oluşuyor, şu an 3. sezon devam ediyor bildiğim kadarıyla. Bende devam etmeyi düşünüyorum. Çok kanlı bir dizi olsa da fecii bir dizi :D Hele Klaus burada daha fena :P



Arkada ki ikiliyi dizide tanıyacağız, kitapta geçmiyorlar. Zaten eski zaman anlatıldığı için normal :D




Ve bu resmi seviyorum^^


Kitaba puanım 5/4


Alıntılar^^

Klaus kara sevdasına gömülüp Rebekah Fransız askerleriyle gününü gün ederken, Elijah gece at sırtında dolaşıyordu.


*****


Klaus'u her görüdğünde ışıl ışıl parlıyordu adete. Kan bile onun o kusursuz yüzü kadar tatmin etmiyordu Klaus'u.




Alıntıya Not: Aşık Klaus^^


*****


Klaus, Elijah'nın başının da en az onların ki kadar belada olduğunu anlayınca böyle düzenbaz bir üçlü oldukları için kendilerinden neredeyse gurur duydu.




 Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere sevgiler^^


Buralarda da varım^^









8 Kasım 2015 Pazar

Seni Bana Getiren Mektup//Patricia Scanlan Kitap Yorumu^^

Bir kitap yorumdan daha merhaba^^
Fantastik kitaplardan sonra ne zamandır gözüme çarpan bu kitabı hemen ellerime aldım ve okuyup, bitirdim. Aile-dram severler için birebir olan kitabı ve yazarı çok sevdim. Konuya bakınca bildiğiniz konu diyebilirsiniz ama kitabın devamın da yanıldığınızı görüyorsunuz ;) Gerek kapağı gerek anlatım tarzı güzel olan kitabı öneririm ;)


Bir mektup her şeyi değiştirir... Seni bana getirir...
Briony küçük kızıyla birlikte, İspanya'da yaşayan annesi Valerie'yi ziyarete gider. Masmavi Akdeniz sularına karşı oturmuş fotoğraf albümüne bakarken sayfaların arasında kendisine yazılmış bir mektup bulur. Mektup, Briony'nin kendisiyle görüşmek istemediğini düşündüğü büyükannesi Tessa'dandır.
Briony bu mektupla sadece büyükannesiyle ilgili gerçeği öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda annesi ve kaybettiği babasıyla ilgili sırları da gün yüzüne çıkarır. Briony, Valerie ve Tessa'nın hesaplaşmalarla, aşkla, pişmanlıkla, her şeyden önemlisi sevgiyle örülü hikâyesi hem duygulandırıyor hem de tatlı bir tebessüme dönüşüyor.


Başta dediğim gibi konu pek içeriği yansıtmıyor, asıl olay kitabın daha başından başlıyor. Okurken hem sinir olup hemde vay bee diyeceğiniz kitaplardan biri. Kitap hakkında detaylı yorum yapmak isterim ama ne yazık ki spoi olur diye ağzıma ayy pardon şimdi ağzıma olmaz parmaklarıma bir fermuar çekiyorum :D Her kitapta sevdiğim karakter olur, illa bir illa iki ama burada sevdiğim sadece bir kişi çıktı ve o da baş rol karakteri değil. Haa hak verdiğim oldu mu oldu ama hepsi de sütten çıkmış ak kaşık değil hani. İlk olarak Jeff ve Valerie'ye gelelim. Daha ilk tanışmadan başlıyor hikayeleri. Daha çok Valerie'nin hayatından kesitler sunmuş bize yazar. Gerçi kitapta geçen herkesin gözünden anlatılmış hikaye. Valerie'nin hayatına hem üzüldüm hem sinir oldum hemde keşke dedim yanii. Sinir olmama sebep olan bir diğer kişi ise Jeff. Başta işte benim karakterim diyeceğim sırada ters köşe yaptı bizi. Valerie'nin hayatı daha en baştan beri üzüntülerle dolu. Babasının ona olan davranışı ve annesinin bu zaman kadar susması Valerie'nin hayatına yön veriyor. Jeff'le tanıştıktan sonra hayatı güzel devam etse de aldığı haber sonucu hayatı tepetakla oluyor ve bazı insanların gerçek yüzünü görüyor.



Jeff'den fazla bahsetmeme gerek yok, daha çok anne ve babasından bahsedebilirim. Babası Locan çok iyi biri ve çiftimizi çok seviyor ama kaynana damarı tutmuş Tessa öyle değil. Tamam geçmiş hayatı onun da pek iyi değil ama Valerie'ye yaptıkları da yenilir yutulur cinsten değil. İşte en, en, en sinir olduğum karakter Tessa, sonradan da Jeff gelmekte. Çok mu ağır yazıyorum ama hayır okuyan herkes bana hak verecektir. Tessa ve Jeff'ten daha fazla bahsetmek istemem, hele o sona doğru olanlardan sonra. Konu da bir mektup bulunuyor, bunu bulan Valerie'nin kızı Briony. Gerçekleri öğrendikten sonra verdiği aşırı tepkiyi pek onaylamadım ne yazık ki, birden biri bir insan 360 derece döner mi acaba? Babasının kızı der bir diğer Lizzie karakterine giriş yaparım :) İşte kitapta tek sevdiğim karakter oldu, doğru konuşması ve tavsiye vermesi en sevdiğim yerler oldu. Hele bir de kardeş kadar gerçek dost olması Lizzie'ye olan sevgimi daha arttırdı.


Karakter analizimiz bu kadar, kitapta geçen her bir olay okumaya değerdi, evet kitap kalın bana göre ama olması gerektiği gibi düşünüyorum :) Sonuna kadar olaylar, gerçekler bir bir ortaya çıktı. Belki benim kadar sinir olabilirsiniz, bu nasıl kitap bırakacağım diyebilirsiniz ama devam edip bitirin derim, sona doğru şok ediyor sizi çünkü. Valerie'nin yaşadığı ve düşündüğü şeylerin hepsine hak vermedim ama onun yerinde ben olsaydım dediğim de bazen iyi ki yaptı, hatta bazen değil kitap boyunca iyi ki yaptı dedim. Tessa'nın duyguları da var evet ama Valerie'e için daha çok üzüldüğüm doğrudur. Bir de yazarımızın batıl inancı vardı ki evlere şenlik, kelebek diyeyim siz onu anlayın. Tabii okuyanlar için ;) 



Yazarın dili akıcı ve olaylara hakim oluşu okuma isteğini daha çok arttırıyor. Benim elimde biraz süründü kitap ne yalan, zamanın da okuyamadım çünkü yoksa bir oturuşta 100 sayfa okuyacak tarzdaydı. Aile-dram severlere kesinlikle öneriyorum. Hatta lütfen okuduysanız bana mesaj attında az dedikodusunu yapayım. Herkesin görüşü farklı olduğu için karşı tarafın görüşünü çok merak ediyorum. Şimdi N.Ablama aldırtmayı düşünüyorum, çünkü asıl onun düşüncesini merak ediyorum ;) Uzun lafın kısası aile-dram severler kaçırmayın derim ;)


Kapaktan bahsedecek olursam, harika bir kapak ve kitabı çok güzel yansıtıyor. Orijinal kapakta güzel ama olmamış ben pek sevmedim onu :D 


Not: Yazarın bir başka kitaplarının da çıkmasını isterim ;)




Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^


*****


"Bazen yaşadığın bir olayın hayatta yaşadığın en kötü şey olduğunu düşünürsün ama geriye dönüp baktığında bunların aslında o kadar da kötü olmadığının ve aslında senin için iyi bile olduğunun farkına varırsın,"


*****



*****

".... Hiçbir şey siyah yada beyaz değil. Her şeyin bir nedeni var, özellikle de yaptıklarımızın...."


*****

"....Affedilmek, büyük bir nimettir."



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^