26 Aralık 2017 Salı

Aşk Tatili//Ekin Atalar Kitap yorumu^^

Merhabalar^^
Geçen Aşk Tatili kitabını bitirdim ve hemen yorumunu yazmaya karar verdim. Normalde son zamanlarda 10 güne anca yorumu giriyorum. :/ Bu zaman zarfında ise kitabı unutuyorum. Aşk Tatili kitabını yazın almıştık ama okumak şimdi kısmet oldu. Kışın ortasında yaz kitabı. İçerik olarak pek yazı hissettiren bir kitap değildi ama yazarın kalemi iyiydi. Tabii bir kaç hatası vardı, kim kusursuz ki zaten.

Hiç mi yüzü gülmeyecek bu kızın? Talihi hiç mi dönmeyecek? Hiç mi umut yok, doktor bey? Olmaz mı?! Tabii ki de var. Çok sevdiği anneannesi ne güne duruyor? Onun sayesinde Azra gemiyle Yunan Adaları’nı gezecek.
Tatil gibi tatil be! Tek sorun, gemideki yolcuların yaş ortalamasının seksen civarında olması. Neyse ki henüz üç dakikadır tanıdığı bir Yunan teyzenin lafına inanıp da gemiden inebilecek şuursuzlukta biri değil Azra. Hayatta yapmaz öyle şeyler. Yoksa yapar mı?
Belki de elinde bir telefon numarasıyla Selanik’te gemiden iner ve hayatının aşkıyla karşılaşır kim bilir? 

Azra isminin anlamından muzdarip bir Türk kızıdır. 29.5 yaşından olmasına rağmen evlenmemiş ve sevgilisi bile yoktur. İsmini değiştirip talihini değiştirmeye kafaya koyan Azra bir gün Anneannesinin ayağını kırmasıyla gemi gezisine gider ve oradan hayatının en büyük heyecanını yaşamak istediği için Selanik'te gemiden iner. Konu buradan sonra başlıyor. İlk başlarda ki anne ve kız kardeşler arasındaki anlaşmazlıklar, konuşmalar çok komikti. Ana karakterimiz Azra zaten olaydı. Sevdim kendisini. Ne çok kızacak ne de alıp bağrıma basacak bir karakterdi ama yine de sevdim kendisini. Kumar mevzusu olaydı, Azra isminden dolayı evlenmemiş olabilir ama kumarda iyi para kazanıyor. O kısmı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. ;)




Diğer karakterlerden Yunan aileyi çok sevdim ama kim kimin ablası, kuzeni kardeşi vs. onları anlamadım gitti. Okuduğum zaman ismi okuyup geçtim, o derece pek dikkat etmedim gerisini siz düşünün. :D Azra'nın anne ve kardeşleri zaten olay. Bu tarz kitaplarda bu kadar absürt olayların olması olağan ama bazıları çok saçma. Mesela kız kardeşinin hamilelik olayı vs. Yani hiç mi mantıklı bir karakter olmaz. Acaba yazar şunu mu demek istiyor; karakterin çatlak olması ailesinden geliyor falan ama zaten karakteri normal aile ile de çatlak yapabilirsiniz. Neyse. İşin sırrı belki de budur, bilemiyoruz. 
Kitap güzeldi, zaten kalemini sevdiğim bir yazar ama böyle güzel bir konuyu bu kadar sadeleştirmesi olmamış. Yazar kalemi konuşturmuş ama konuyu sadeleştirip konuşturamamış. Mantıksız bir cümle oldu ama düşününce iyi uydu bence. Ülkemizin yerli sophie Kinsella'sı diyebilirim ama bu kitabı biraz hayal kırıklığı yaşattı bana. Konuyu biraz daha uzatıp, bizi daha fazla güldürebilirdi. Çok eksiği var ama bence bu kitabın devamı olur, olmalı da zaten. Sonradan neler olacağını çok merak ettim. Düşününce mesela iki ailenin yan yana gelmeleri vs. :D Süper olmaz mı? 
Aşk konusuna gelecek olursak o da çok fazla dışarıda kalmış, aşk tatili değil de Delice Kaçış, Aile Tatili, Büyük Kaçış :P gibi isimler olabilirdi. :D Yunanistan hakkında bir kaç bilgi ediniyoruz, bunları okuyunca yazarın kitap için ne kadar çalıştığını görüyoruz ama, bence konunun bir tık daha fazla üstünde durmalıydı.



Kitap çerezlik olarak çok iyiydi. Konu üzerinde biraz daha uğraşsaydı yılın kitabı da seçilebilirdi ama benim için biraz vasat bir kitaptı. Yine de yazarın kalemine hayranım, son çıkan kitabı haricinde diğer çıkan kitaplarını alır, eskiden çıkanları da listeye alır en kısa zamanda alıp, okurum. Ama Ekin Atalar ile tanışmak istiyorsanız ilk olarak Selindrella kitabı okuyun derim. :) Ama ben Ekin Atalar'ın bir kitabı okudum bunu merak ediyorum derseniz öneririm. Bir günde bitecek, akıcı olarak kesinlikle tavsiyemdir.



Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^

"Azracığım," diyor anneannem asansörü beklerken, "Seninle biraz yalnız kalmak istedim."
Ayla dese daha iyi olurdu ama neyse, şimdi düzeltmeyeyim, ayıp olur. Hastaneden çıkınca kafasına kakarım nasıl olsa.


*****


Ben daha farklı bir şey istiyorum. Enteresan bir tanışma. Taksim Beşiktaş otobüsünde biriyle tanışmak pek de enteresan değil yani şimdi. Adamın biri beni dürtüp "Fazla biletiniz var mı?" diyecek sonra da şahane bir aşk mı yaşayacağız? Ayol adam otobüse biniyor, otobüse! Parası olsa niye binsin?


*****


"Vallahi hakime hanım..." diyor annem içini çekerek.
"Ay rica ederim lütfen Müjde deyin bana..."
"Ay o zaman siz de Nesrin deyin bana..."
"Ay o zaman ikiniz de Ayla deyin bana," diyorum hemen araya girerken.


******


"Dünyada dört şey geri dönmüyor. Yaşadığın zamanlar, yaptığın şeyler, söylediğin sözler ve kaybettiğin şanslar,"




Bir yorumun daha sonuna geldik. Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^








16 Aralık 2017 Cumartesi

İntibah//Namık Kemal Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Hız kesmeden yorumlara gelmeye devam ediyor. Bu yorumum ne zaman yayınlanır bilmem ama ben Kral Katili yorumundan hemen sonra, şu an yorumu yazmaya başladım.
Namık Kemal'i tanımayan kimse yoktur. Tanzimat Dönemi Edebiyatcılardan biridir. Daha çok şiir ve tiyatro yazıları kaleme alan Namık Kemal'ın sadece iki tane romanı vardır. Biri bu İntibah ve ikinci kitabı ise Cezmi'dir. Daha fazla bilgi için sizleri BU sayfaya yönlendiriyorum.
Kitabın ilk önsüzünü okuduğum zaman kitap böyle devam ederse zor bitiririm dedim ama tam konuya başladığım zaman o kadar akıcıydı ki hayret ettim. Bu tarz edebi kitapların ne kadar ağır olduğunu bilenler bilir. Bu kadar akıcı olmasını tabii ki de çeviriye bağlıyorum. 
Sevdiğim bir kitap oldu, verdiği mesaj, konu açısından herkesin okuyabileceği ve ders çıkarabileceği edebi klasikler arasında.

Gerçekçi bir dille yazılmış olan İntibah, aşırı korumacı bir aile tarafından yetiştirilen bir delikanlının yaşamın zorluklarıyla başa çıkamaması ve gerçek dünyaya uyum sağlayamamasını konu alır.
Roman akıcı bir anlatıma sahiptir. Yaşanan olaylar karşısında soğukkanlılığını koruyamayan, pek düşünmeden ani kararlar veren delikanlı, hem kendisinin hem de sevdiklerinin hayatını mahvedecektir. "Son pişmanlık fayda etmez" şeklinde özetlenebilecek olan olaylar dizisi, dönemin yaşam tarzı, alışkanlıkları ve artık günümüzde geçerliliği kalmamış sosyal düzen içerisinde anlatılır. Uyanış anlamına gelen İntibah, gerek yazıldığı dönemle, gerek dönemin edebiyat anlayışıyla ilgili fikirler vermesi bakımından önemlidir.

İntibah konuda da dediği gibi Ali Bey karakterinin yaşadıklarını ve bu konudan ne dersler ve ne pişmanlıklar çıkardığını konu alıyor. Yaşadıkları ve yaşattıkları gerçekten zor ve katlanılamayacak tarzdaydı. Okuduğunuz zaman klasik Yeşilçam filmleri diyebilirsiniz ama dikkat ederseniz ki bu kitap o filmlerden seneler önce yazılmış. Burada bir aydınlanmaya tanık olduktan sonra yoruma devam edebilirim. Karakterlerden ne kadarını tanıtayım, anlatayım bilemiyorum. Sadece sinir olup, sevdiklerimi yazsam yeter bence. Geri kalan karakter analizini kitabı okuyunca sizler yapabilirsiniz. 
Ali Beyi ve Mehpeyker'i sevmedim, konudan anlaşılıyor olabilir. Ama Ali Beyin annesi Fatma hanımı ve Dilaşub'u çok sevdim. Ali Beyin verdiği kararlar ve fevri hareketleri tam dayaklıktı ama zaten kitabın amacıda bu.

Kitabı gerçekten çok sevdim ama ilk ön sözde yaptığım hata nedeniyle biraz hayal kırıklığı yaşadım. Eğer İnkilap Yayıncıdan alınmış bir kitap ise ön sözü belli bir noktaya kadar okuyun, hatta o kısmı bırakın kitap bitince tekrar başa alır okursunuz. Bunu söylememdeki sebep ise ön sözde kitapta baştan sonuna kadar gerçekleşen olayları konu alan kısacık bir yazı var, boş bulunup okuyunca kitabın sonunu okumuş oldum. Kitabı etkiledi mi evet ama beni pek etkilemedi, ben zaten edebi yönüyle okumak istemiştim. Biraz bu yönde de sıkıntı var işte, evet günümüz Türkçesine çevrilmiş ama keşke daha eski kelimeler, sözlükler kullanılsaydı diyorum zaman geçtikçe. Bu tarz kitapları düz yazı olarak okumak biraz üzdü beni. Yukarıda sevdim dedim, doğru. Sıkmadan bitirdim kitabı ama kelime hazineme yeni kelimeler eklemek için biraz daha eski kelimeler kullanılsaydı süper olacaktı.  Belki yolum düşerse başka bir yayınevinin İntibah kitabına bakar, kıyaslama yaparım artık. Namık Kemal'in daha çok şiir ve tiyatro yazıları olduğunu bildiğimden roman tarzı kitabı olduğunu bilmiyordum, şimdi Cezmi kitabını da almayı düşünüyorum. Seri olarak bozulmasın diye yine İnkılap Yayınlarından.


Verdiği mesajlar ve sizi sıkmayan akıcı dili nedeniyle tavsiye edeceğim bir kitaptı. Diğer yayınların  çevirisini bilmediğim için bir şey diyemem ama bunu öneriyorum. Ben bunu da sevdin, sizde seversiniz bence. Ama şunu da baştan söyleyeyim Tanzimat dönemi olsa da fazla ebedi metinler beklemeyin.(Yukarıda da dediğim gibi.) :)




Alıntılar^^


İnsanoğlu tabiatın elinde ne garip bir oyuncaktır.


*****


İnsanoğlu, her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, fakat yine de her adımda mezara biraz daha yaklaşır.


*****


Seni sevdim! sözünü ağzından işittiğim zaman sevincimden nasıl çıldırmadığıma hala hayret ediyorum.

Alıntıya not: Tabii bu başka dilde yazıldığı için bu kadar sade gelebilir ama çok anlamlı.


*****

Bir annenin evladına kırgınlığı en çok sürse ıslak tülbent kuruyuncaya kadar sürer.





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın.^^



 Buralarda da varım^^




11 Aralık 2017 Pazartesi

Kitap Alışverişi//BKM Kitap^^

Selam^^
Kitap yorumlarından sonra sıra kitap alışverişi yazısında. Uzun zamandır kitap almıyorduk, almasak da iyiydi ama babamızı ikna edince neden olmasın dedik ve listemizi hazırlayıp siparişimizi verdik.  Liste genel anlamda istediğimiz kitaplardı, bir kaç kitap sürpriz oldu o kadar. Evet gelelim kitaplarımıza.^^


İlk olarak bir sevinen gif ekleyeyim. :P





Sırça Köşk//Sabahattin Ali^^
Kürk Mantolu Madonna'dan sonra Sabahattin Ali kitaplarını toplamaya karar verdik. Her ay bir tane alsak tamam. Şaka bir yana klasikler için başlangıç yapma zamanı geldi, geçiyor bile. :)





Gulyabani//Hüseyin Rahmi Gürpınar^^
İkinci klasiklerden olan Gulyabani'yi TK mağazasından aldım. Bir kaç kitap daha vardı ama bu kitap daha çok ilgimi çekti. En kısa zamanda okuyacağım. :)





Tarihin Sınırlarına Yolculuk//İlber Ortaylı^^
Kendisini sosyal medyada sık gördüğümüz bir tarihçi. Ne demek istediğimi anladığınız için detaya girmeye gerek yok. :D Bir çok tarihçinin kitaplarını okumak lazım ama My Twin İlber Ortaylı kitabı isteyince tamam dedim. :) Kitabın içeriği soru cevap şeklinde, beğenirsek devamını alırız. Bu arada seri oluyor kendileri.





Uyanış//Scott Sigler^^
Go Kitap'ın yeni çıkan kitaplarından biri, ben konusundan doluyu pek oralı olmadım ama My Twin alalım dedi, bir şey diyemedim. Umarım güzel bir kitaptır.



Mirasçılar//Kim Eun Sook^^
Olimpos Yayınları Kore dizilerinin kitaplarını çıkardığını bilmeyen kalmadıysa, bizimde bu kitapları koleksiyon gibi biriktirdiğimizi de artık biliyorsunuzdur. :D Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki'nin ikincisini henüz almadık ama böyle ikili kitaplar neden oluyor yaaa. :( Neyse ki Olimpos insaflı da ucuz çıkarıyor. :)



Bunlarda klasik ayraç ve afiş.
Afişe bayıldım ama ayracın fan yapımı olması olmamış Olimpos! :/






Seksen Günde Dünya Gezisi//Jules Verne^^
Gelelim Modern Klasiklere. Asıl adı Seksen Günden Devri Alem olan kitabın klasik alini görünce almak istedik. Fighting Instagram hesabına bakarsanız benim için ne kadar anlamlı olduğunu öğrenebilirsiniz. :)
Bu kadar kalın ve isminin değişik olmasına anlam veremedim ama en kısa zamanda okuyacağım bir kitap kendisi. :)
Not: Umarım Deniz Altında Yirmi Bin Fersah kitabını da çıkarırlar. :)





Alice Harikalar Diyarında//Lewis Carroll^^
Modern Klasiklerden ikincisi. Uzun zamandır almayı düşünüyordum, İş Bankası Yayınlarından çıkanı görünce de hemen almak istedim. Lakin kitabın üzerinde ki domuz resminden dolayı keşke almasaydım dedim. Bu tarz şeylere çok takılırım ben. Sevmiyorum. İçeriğinden ne olursa olsun -ki onunda bir sınırı var-direk resim olması bana itici geliyor. Çok saçma bir düşünce dediğinizi duyar gibiyim ama herkesin kendi hür, özgür düşüncesi değil mi?
2 tane olmasının nedeni ise yanlışlıkla 2 tane sipariş vermemizden kaynaklı. :P





Toplu kitaplarımız.^^

BKM Kitap'tan yine memnun kaldık. Zamanında, özenle göndermiş kitaplarımızı ama ilk aldığımız sipariş gibi de değildi bu kargo. Derler yaa iyi dedik iyiliği çıktı. Birinci olarak kargoda fatura yoktu, ikinci olarak da ilk kargolarda olan garanti belgesi ve ayraç yoktu. Ya özensiz bir düzenleme oldu ya da daha eskisi gibi ilgilenmiyorlar. Umarım çizgilerinden çıkmaz, Okuoku gibi olmazlar.^^
İlk sipariş verecek arkadaşlara da tavsiye ediyorum bu arada.^^
Kapıda ödeme dahilinden güvenilir bir site BKM Kitap.^^




Bir yazının daha sonuna geldik.
Kitapların daha iyilerinin sizlerle olması dileğiyle, sağlıcakla kalın. :*



 Buralarda da varım^^




5 Aralık 2017 Salı

Kral Katili(Cadı Avcısı #2)//Virginia Boecker Kitap yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun ama çok uzun bir aradan sonra yine karşınızdayım. Bu aralar yine yorumlar birikti ama ailevi mevzular nedeniyle hiçbir şey yapamadım. Buna yorum girmek, blogla ilgilenmekte dahil. Zaten belli bir süredir kitaplarla da aram pek iyi değil, okuma sorunum yok, zaman bulup okuyamama sorunum var. Neyse ki şu an elimde olan Aşk Tatili kitabı bu döngüyü kıracak gibi.
Gelelim kitabımıza. Kral Katili Cadı Avcısı serisinin ikinci ve son kitabı oluyor. 16 günden okuduğum bir gerçek, artık kitabın laneti midir nedir yorumu bile geç geliyor. Yine de elimde uzun sürede kamış olsa da kitabı sevdim. Normalde elinizde bir kitap uzun süreli kalıyorsa, çok güzelde olsa o kitaptan bir tık soğuyor insan. Çok yaşadım biliyorum, ama bu kitapta bu olmadı. Cidden sevdim kitabı.

Çember tamamlanacak. Onu kurtaracağını düşünerek verdiğim mühür onun laneti olacak. Uzun süre önce bensiz başlayıp beni içine çeken bu tarihi bitirme görevi bana düşecek.
"Sanırım sen, benim ya en büyük zaferim ya da en büyük hatam olacaksın. Zaman gösterecek."
Eski cadı avcısı Elizabeth Grey, Harrow'un büyülerle korunan köylerinden birinde saklanıyor, Anglia Krallığı'nı zorla ele geçiren Lord Blackwell'in kellesi için biçtiği bedelden kaçmaya çalışıyordu. Karşı karşıya geldikleri son seferde Blackwell büyük bir yara almıştı ama güce olan tutkusu günbegün artıyordu. Kurallarına karşı gelenlerle karşılaşacağı bir savaş için hazırlanıyordu: Elizabeth ve onun yanında yer alan cadılar ile büyücüler.
Ona büyülü bir koruma ve iyileştirme gücü veren mührünü kaybeden Elizabeth'in gücü şimdi hem fiziksel hem de psikolojik olarak sınanıyordu. Savaş her zaman fedakârlık anlamına gelirdi ancak iyi ve kötü arasındaki çizgi gittikçe bulanıklaşırken Elizabeth, sevdiklerini kurtarmak için ne kadar ileri gitmesi gerektiğine karar vermeliydi.

Konumuz böyle. İlk kitabı okuyanlar bilir Elizabeth zor durumlarda kalır ve yaptığı fedakarlık sonucundan hayatı değişir. Yine de Elizabeth krallığı korumak ve yaşadığı köyde kalmak için çok büyük bir bedel ödemek zorundan kalacaktır.
İlk kitapta Elizabeth yaşadığı hayal kırıklığından sonra yeni arkadaşlarına daha çok bağlanır ve onlar için elinden geleni yapmayı istemektedir. Buna John'da dahil. Karakter olarak Elizabeth'i sevdim, normalde bu tarz karakterler bizleri sinir eder ama Elizabeth'in verdiği kararlar, hep doğru sonuçlar vermese de iyiydi. En azından beni çileden çıkmadım.


John karakterini yazar bir zamandan sonra bambaşka bir şey yaptım. Doğrusu başta anlam veremedim ama kitap ilerledikçe neyin ne olduğunu öğreniyoruz. Tabii yazarın buradaki hatasını söylemek isterim. John'a olan şeyi keşke birden değildi yavaş, yavaş yaşananların etkisiyle gerçekleşseydi daha mantıklı olurdu. Birden değişince afalladım açıkçası ve tabi birde sonrası var. Yazar John karakterini yazarken cidden ne düşünmüş merak ettim. :D Bunlara rağmen kendisne kızsam da yine de çok sevdim, birinci kitapta ki gibi tatlı şifacımız. :)

Diğer karakterden Schuter ve Fifer yine favorim oldu. Birinci kitapta az biraz sinir oluyoruz ama burada çok tatlılardı. Eski kralın konuya dahil olması, Elizabeth'le yaşananlar çok etkileyiciydi. Bu yüzden yazarı gerçekten tebrik ediyorum. Yeni gelen karakterine güvensek mi güvenmesek mi bunlar tartışılır ama hayal kırıklığı da yaşamadım. Tabii kime göre neye göre??? Hadi azıcık sizi merakta bırakayım.
Çoğu yerde okumuşsunuzdur kitabın finali hakkından yazılanları. Gerçekten etkileyici ama fazla aksiyon olmadan biten bir kitaptı. Bu spoi değil, her kitap aksiyonlu ve heyecanlı bitecek diye bir kural yok. Normal seyrinde biten bir kitaptı. Yine de bunları yazmama rağmen bu kitaba göre daha fazlasını isterdim.


İki kitaplık seri olması, yazarın kaleminin akıcı ve konunun ilginç olması nedeniyle kitabı herkese öneririm. Uzun serilerden gına gelenlere birebir tavsiyedir. Ben sevdim, umarım sizlerde seversiniz.
Bu arada devamı çıkan bir kaç kitabı var, almayı kesinlikle ama kesinlikle düşünmüyorum. Para tuzağından başka bir şey değil. Zaten seri bitmiş, konu kapanmış, alıp ne yapacağım acaba??(Okuyacağım tabii ama lafın gelişi işte. :P)


Cadı Avcısı Yorumum İçin Tık Tık^^


Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^


Fifer'in beni saygıdeğer ve masum bir gibi gösterme çabası en iyi ihtimalle sahte, en kötü ihtimalle hakaret gibi görünüyordu. Buraya ait değildim ve bunu biliyordum.


*****

İnsanların bazen bazı şeyleri elde etmek için değil, bir şeyleri kaybetmemek için yaptığını söylemek istedim.


*****

Hiçbir efsane, efsanevi bir kılıç olmadan tamamlanmazdı.


*****

Bildiğim ve bilmediğim her şey, sonuçta beni hiçbir şey bilmediğim bir durumda bırakan bir savaş içerisindeydi.




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.



 Buralarda da varım^^



24 Kasım 2017 Cuma

Olağanüstü Bir Gece//Stefan Zweig Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Kitap yorumlarım gelmeye devam ediyor. :) Bu sefer ki kitabım diğer okuduğum kitaplardan çok farklı. 2 senedir popüler olan Modern Dünya Klasiklerine adımımı atmış bulunmaktayım. Normalde daha erken okurdum ama kitapların ağır olması ve konuya adapte olamadan bitiririm korkusuyla hiç başlamadım. Ama bir gün My Twin Stefan Zweig'in Olağanüstü Bir Gece kitabı ile gelince şans vereyim dedim. Gerçi ilk şansı veren My Twin oldu. Okuyunca çok sevdi ve akıcı olduğunu söyledi. Pek zaman bırakmadan benden başladım ve gerçekten çok beğendim. Geç başlamam sıkıntı değil, zaten uzun hikayeler değil, sıkmadan, bir gününüzü alacak kitaplar. Hepsini toplasam bir ayda bitirir araya zaman bile koyarak hatta. :D

Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır. 

Karakter analizi yapmaya gerek yok. Zaten okuyanlar nasıl bir kitap olduğunu bilir. Giderek duygusuzlaşmaya başlayan bir adamın hiç beklemediği bir anda yaşadığı duygusal karmaşayı anlatıyor kitap. Verdiği mesaj harika. Kitap bitince yazarın intihar etmesine çok şaşırdım mesela. Hem de karısıyla. Böyle olumlu mesaj veren bir kitabın yazarı neden intihar eder ki? Gerçekten şaşırtıcı.
Kitabın verdiği mesajdan konu açılmışken karakterin yaşadığı duygusal serüven çok ilginç ve okunulusaydı. İnsanların nelere ihtiyaç duyduğu, kimlere ne kadar değer verebileceğinden söz ediyor. Bazı tasvirleri sevdiğim söylenemez ama. Bazıları hoşuma gitmedi ama buna rağmen kitabı sevdim. Kitabın sonuna geldikten sonra karakterimizin yaşını öğrenmek için tekrardan ilk sayfalara geçmiş. Orada ölüm tarihi de yazıyor. Tarihi öğrenince üzüldüm, o kadar duygu yaşa, yeni şeyler keşfet ve uzun yıllara yaşamadan öl. İlginç. Eğer gerçekt hayattan alıntı bir kitapsa üzüldüm ana yazarın kendi karakteri ise buradan nasıl bir ruh hali içinden olduğu bilinebilir.



Başta dediğim gibi ağır olmasından korkutuğum için kitabı elime alamadım ama modern klasiklerin böyle olması beni çok etkiledi. Şimdi bir kaç klasik daha aldım. En kısa zamanda okuyacağım onları da.^^ Tavsiye edeceğim bir kitaptı. Yazar için söyleyeceklerim biraz erken olur, bir kaç kitabını daha okuduktan sonra kafamda beliren izlenimleri sizinle paylaşırım. Ama bu kitabı okuyun derim. Sıkmadan, sıkılmadan, güzel mesaj veren bir kitaptı. Bunun yanı sıra çeviride harikaydı. Çeviri iyi olmasaydı biraz zor okurdum diye düşünüyorum.
Daha fazla yorum yazmaya gerek yok, aklıma gelen ve bana yaşattığı duyguları yazdığıma inanıyorum. Bu seferlik yorumum böyle. :)


Not: Bu tarz klasiklere puan vermeyi düşünmüyorum. Buna hem bizim yazarlarımız hem de yabancı yazarlarda dahil.^^



Bir Çöküşün Öyküsü Yorumu için TIK TIK!!


Alıntılar^^

- hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan uyun üzerinden kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyorum;...


*****


..., daha bir kaç yıl önce böyle bir günü kaçırmam veya unutmam kesinlikle mümkün değildi! Ve yaralı birinin her hareket edişinde yarasının hissetmesi gibi, bu unutkanlığım da bana kapılmış olduğum duygusal donukluğu hatırlattı yeniden.


*****


Daha iyi bir insan olduğumu iddia edecek cesaretim yok elbette, ama daha mutlu bir insan olduğumu biliyorum,...






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere.^^



 Buralarda da varım^^


21 Kasım 2017 Salı

İzlediğim Filmler #4 // Güzel ve Çirkin, Şirinler 2, Karmakarışık(Rapunzel)^^


Merhabalar^^
Bir aydan fazla taslakta kalan yazımı yazıyorum. İlk izlediğim film Güzel Ve Çirkin'i 1 ya da 1.5 ay önce izledim. Diğer filmleri hemen izlemediğim için de yorumu geç girmek durumda kaldı. Yapacak bir şey yok, geç olsun güç olmasın demişler. :)


Gelelim filmlere^^


Güzel ve Çirkin^^

Film çıktığı sırada görsel efektleri nedeniyle çok merak etmiştim. Emma Watson'u sevdiğim söylenemez ama film gerçekten güzele benziyordu. Ve beklentimn çok ama çok üstünden bir filmle karşılaştım. O  kadar mutlu oldum ki bir daha, hatta daha fazla tekrar tekrar izleyebilirim. Biraz müzikal tadında, çocuk, genç, yetişkinin izleyeceğim bir film yapmışlar. Eksik hiçbir şey yoktu hatta fazlası vardı. Eşyaların konuşması, olayların gelişmesi ve o efektler. Mükemmeldi. Kesinlikle izleyin derim. :)
EmmaWatson'u sevmiyorum dedim ama burada iyiydi. :)

Konusu;

Disney masalından beyazperdeye uyarlanan filmde, tüccar olan bir adamyolculuğu sırasında fırtınaya yakalanır. Ailesine dönüş yolunda gece konaklayacak bir yer ararken yakınlardaki bir şatoyu görür. Ev sahibi ortada görünmese de her şey konuğun rahatı için ayarlanmıştır. Gitmek üzereyken, gözü bir güle ilişir ve kızının kendisinden bir gül istediği aklına gelir. Gülü kopan adam şatonun sahibi olan canavarla yüz yüze gelir ve hayatına karşılık kızını canavara teslim etmek zorunda kalır. Tüccarın en küçük kızı olan Belle anlaşmayı kabul ederek canavarın şatosuna yerleştiğinde hiç beklemediği bir aşkın kucağına atıldığından habersizdir... 


Oyuncular;
Emma Watson
Dan Stevens
Luke Evans
Ian McKellen

Yönetmen ise Alacakaranlık serisinden tanıdığımız Bill Condon.

Seslendirenler;
Belle-Elif Atakan
Belle-Ezgi Erol #Vokal
Canavar-Onur Kırış
Gaston-Murat Şen
Gaston-Ali Murat Erengül #Vokal


Sindirella için çocuklarınıza izletmeyin demiştim  ama bunda izletebilirsiniz diyorum. Tamam burada da olmaması gereken bir kaç sahne var ama onuda artık siz halledersiniz. :) 
Son olarak filmi sonuna kadar izleyin. Kapanış ve cast sunumu harikaydı. Orayı daha çok sevdim. :)



















İkinci film^^



Şirinler 2^^

Şirinler serisini bilmeyen yoktur herhalde. Filmlerinde 3.çekildi ve vizyona gireli aylar oldu sanırsam. Film hem animasyon hem de normal içeriğe sahip bir yapım. Aynı birinci film gibi. Şu sıralar Amigurumiyle uğraştığım için belli zamanlarda hem film izleyip hem de el işimi yapıyorum bu filmi de öyle izledim. Şirinler ile büyüyen bir çocuk olarak sevdiğim bir yapım oldu ama nerede o eski çizgi filmler. Keşke tekrardan yayınlasalar. Bir çok İlluminati haberleri çıktı ama sorun olmadan biz büyüdüysek herkes büyür herhalde. Yine de güvenemiyorum, siz ebeveynler izlenmesini istemiyorsanız izletmeyebilirsiniz. :) 


Konusu;

Şirinler'in başının belası olan kötü kalpli büyücü Gargamel, Naughties (Yaramazlar) adlı Şirinlere benzer bir grup yaratık yaratır. Yine tek amacı kendisini çok güçlü yapacak Şirin özüne ulaşmaktır. Fakat yapay değil, ancak gerçek bir Şirin'in özünün işine yarayacağını fark eder. Dahası Şirine bu kötü kalpli yaratıkları gerçek şirinlere döndürmeyi başaran kimsenin bilmediği bir büyü bilmektedir. Gargamel bunu öğrenince hemen Şirine'nin peşine düşer ve onu Paris'e kaçırır. Paris'te dünya onu çok başarılı bir sihirbaz olarak tanımıştır, milyonların sevgilisi olmuştur. Şimdi Şirin Baba'nın önderliğindeki Şirinler yine insan dostları Patrick ve Grace ile işbirliği yaparak Şirine'yi kurtarmaya çalışırlar. Peki bakalım Şirine kurtulmak isteyecek midir?


Oyuncular;
Neil Patrick Harris
Jayma Mays
Brendan Gleeson


Seslendirenler(Yabancı);
Katy Perry
Hank Azaria


Seslendirenler(Yerli);
Gargamel-Hakan Vanlı
Şirine-Mehpare Özlük
Victor-Ender Yiğit
Patrick-Levent Sülü
Grace-Seda Özelsoy

Güzel eğlenceli bir filmdi. Komik ve öğretici yapısı vardı. Şimdi serinin 3.filmi kaldı, onuda kısa zamanla izlemeyi düşünüyorum. :)


















3. ve son film^^



Karmakarışık(Rapunzel)^^

Bir çok gifini bildiğim ve çoğunu kitap yorumlarımda kullandığım filmi izledim. Çok tatlı ve neden geç izledim ki dediğim bir film oldu. Masalı hepimiz biliriz, uzun saçlı prenses vs. vs. İşleyiş, efektler süperdi. Yine çocuklarınızla izleyeceğiniz bir yapım, bir kaç kısım hariç, yine gerisi size kalmış.
Filmi yine ve yeniden el işi yaparken izledim ama pişman oldu. Bu tarz filmleri izlediğiniz zaman dikkatini sadece ona vermelisiniz, çünkü güzel ve komik sahneleri kaçırıyor insan. O yüzden filmi bir daha izleyeceğim. :)


Konusu;
Karmakarışık konusu ; Hanedanlığın en çok aranan ve en etkileyici serserisi Flynn Rider bilinmeyen bir sürede, tanınmayan bir krallıkta, tanınmayan bir mekanda yalnız gizemli bir kulede saklanırken, o kulede yaşayan güzel ve cesur, 20 metre büyüklüğünde altın sarısı saçları olan Rapunzel’ce esir alınır. Senelerdir hapsedildiği kuleden ayrılma yolları arayan Flynn’i esir alan güzel kız, yakışıklı hırsızla bir anlaşma yapacaktır. Bu tuhaf ikili, süper-polis bir atın, aşırı korumacı bir bukalemunun ve sevimsiz bar haydutlarının da olduğu aksiyon dolu bir maceraya yelken açar. Başarılı bir animasyon.

Seslendirenler(Yabancı)
Zachary Levi 
Mandy Moore
Ron Perlman 
Matthew Gray Gubler 


Seslendirme(Yerli)

 Rapunzel-Damla Babacan
Flynn Rider-Ömer Vatanartıran
Cadı Anne -Gülen Karaman

Cidden güzel bir filmi. Çok sevdim ve tekrar tekrar izleyeceğim gibi. Eğlenceli, komik kafa dağıtıcı animasyon film isteyenlere gelsin bu yapım. :)





















Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;








İzlediğim Filmler #8

İzlediğim Filmler #9

İzlediğim Filmler #10




Film yorumlarının sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere.^^


 Buralarda da varım^^