22 Mart 2019 Cuma

Düşmüş Melekler Şehri//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Çok yavaş kitap okuduğum için yorumlar hemen gelmeli ama ben bunu yapamıyorum. Neredeyse bu kitabı okuyalı bir ay olacak yeni yorum yazmaya başladım. Çok güzel değil mi?
Neyse...Kitabımız bilmeyenler için Ölümcül Oyuncaklar serisinin dördüncü kitabı. Seriyi yavaş yavaş bitirmeye çalışıyorum, bakalım ne zamana bitecek. :) Ama ondan önce Cehennem Makinaları serisi bitmeli. :D Cassandra Clare'yi severim, her serisi çok güzel, bu seride öyle ama kadının aşkla alıp veremediği bir şey var bence. :D Nedenini birazdan sizlerle paylaşacağım. ;) Ama seriyi okuyanlar için, gerçi bu yorumu okuyorsanız zaten serinin üç kitabını geride bırakmışsınız demektir. ;)


Aşk. Kan. İhanet. İntikam. İşler artık her zamankinden de karışık!
Ölümcül Savaş sona erdi. On altı yaşındaki Clary Fray de nihayet New York'taki evine döndü ve halinden memnun. Gölge Avcısı olmak için eğitiliyor. Annesi hayatının aşkıyla evleniyor ve Aşağı Dünyalılar'la Gölge Avcıları sonunda barış ilan etti. En önemlisi de Jace artık Clary'nin sevgilisi. Ancak her güzelliğin bir bedeli var. İşler tam yoluna girdi derken biri Gölge Avcıları'nı öldürmeye başlıyor. Şimdi, Aşağı Dünyalılar'la Gölge Avcıları arasında yeni bir savaş başlaması an meselesi. Jace de birdenbire uzaklaşmaya başlayınca Clary, büyük bir gizemin içine dalıp en korkunç kabusuyla yüzleşecek. Sevdiği her şeyi, Jace'i bile kaybetmesine yol açabilecek olaylar zincirinin başlamasının ise tek bir nedeni var. Bizzat Clary.

Bu kitapta da yine heyecan devam ediyor. Bu sefer olaylar çok farklı ama. Vampir olan Simon ise artık işlerin daha çok içinde. Her zaman ki gibi daha ilk sayfada olaylar başlıyor, Simon vampirlerin başı ile görüşmek zorunda kalıyor ama onlara katılmak için kararsız. Normalde Simon'ı sevmiyordum, çünkü Jace'e karşı tavrı sinir bozucuydu ama burada sevdim, sadece yazar bu kitapta daha çok yer vermiş kendisine. Onun ağzından olayları okuduk ve kitabın yarısı Simon ve yaşadıkları, düşünceleriyle geçti. Clary'ye gelince seri devam ettikçe kızın aklı başına daha geliyor, ilk kitaplarda beni sinir hastası yapmıştı ama şimdilerde verdiği mantıklı kararlar için onu sadece tebrik ediyorum. ;)


Bilindiği üzere seri üç kitapla sınırlıydı ama yazar devam etmek istemiş. Peki gerek var mıydı? Bu tartışılır. Bir kere kadın çok güzel yazıyor, ne yazsa okuruz diyen bir kitle var ki onlardan biri de benim. Eee seride tuttu neden devam ettirmeyeyim demiş haklı olarak. Bazı kısımlarda saçma, keşke uzatmasaydı bu kadar dedim ama daha yazmış, yeni olaylarda gündemde olduğuna göre yazması iyi olmuş, okuyoruz işte. :D


Bu seriden sonra olaylar daha farklı bir hal alacağa benziyor. Hele o son. :O Cassadra'yı severim ama neden aşka karşı bu kadar karşı anlamış değilim. Seriyi buraya kadar okuyanlar bilir, bir türlü buluşamadı bizim çift. Buluşsa da iki bölüm sonra kanlı bıçaklılar. Neden yani nedeeeeeeen!?
Şöyle ki öyle bir son yazmış ki yazar sonraki kitap için hemen devam etmeye niyetim yok.
Fazla bir şey yazmaya gerek de yok, olaylar, olaylar olaylar... Seri devam ettikçe de böyle olacak gibi, yeni karakterler gelecek, yeni olaylar. Umarım uzattığı için yazara daha fazla kızmayız, çünkü yukarıda da dediğim gibi kendisini pek bir severim.
Bu yorumu okuyorsanız eğer zaten seriye devam etme kararı almışsınız demektir, o yüzden benimle beraber okumaya devam. :D Ve ilk kitaplar kadar sinir olmayacaksınız, gerçekten! ;)




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Ama birbirlerine aşıklar," diye itiraz etti Clary. "Aşk zor zamanlarda sevdiğin kişinin yanında olmak değil miydi? Ne olursa olsun diğerine destek olman gerekmez mi?"
Luke nehre baktı. Krablık sular ay ışığının altında yavaşça akıp gidiyordu. "Bazen sadece aşk yetmez, Clary."


*****


"Vampirlerden nefret etmiyorum," dedi Kyle. "Ama onun türünü sevdiğim söylenemez." Parmağıyla Jace'i işaret etti. "Kendilerini herkesten üstün görürler."
"Hayır," dedi Jace. "Ben kendimi herkesten üstün görmüyorum, zaten öyleyim. Bunu pek çok kez ispatladım."



Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumları okumak için Tık Tık!!





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^


20 Mart 2019 Çarşamba

İzlediğim Filmler 16//Loving Vincent, Nothing To Hide, Kemiklerine Kadar^^

Selam^^
Bir tane dizi yorumu girdikten sonra film yorumu da gireyim dedim. Zaten bu hemen yazılıp, yayınlananlardan ama işte vakit olmayınca olmuyor. ;)



Loving Vincent^^
My Twin TV+ izleyip çok beğendiğinden söz etti, ben de merak edip izledim. Çok değişik ve güzel bir filmdi. Öldükten sonra eserleri kıymet gören ressamlardan Vincent Van Gogh'un ölümdeki sır perdesini anlatmak istenen bir film. Nasıl öldü? İntihar mı etti yoksa düşmanı vardı o mu yaptı? Bunları öğrenmek için postacının oğlu yollara düşer. Hem önemli bir mektubu teslim edecektir hem de yaşanan hadiseyi öğrenmek için araştırma yapar.
Film Vincent'in resimlerinden ilham alınarak animasyon olarak gösteriliyor. Aşağıdaki fotoğrafları görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız. ;)
Merak edenlere varsa izleyebilir, ilginç ve güzel bir filmdi. ;)



















Nothing to Hide^^
Ülkemizde uyarlaması yapılan bir film. Bizde Cebimdeki Yabancı diye geçiyor. Bizim uyarlamayı daha izlemedim, ama en kısa zamanda izlemek istiyorum bakalım bizimkiler ne kadar ileri gidebilmiş. Değişik bir filmdi, merak ediyorsanız bakabilirsiniz. ;)

Not: Bu yorumu yayınlamadan Cebimdeki Yabancı filminin TV+'a geldiğini gördüm ve izledim. Konuyu bilmeme rağmen bakalım bizimkiler ne kadar benzetmişler diyerek izledim. Birebir aynıydı, farklı hiçbir şey yok. Güzel miydi yani, orijinal filmde tepkiler daha iyiydi diye düşünüyorum. Mesela Belçin Bilgin iyi oyunculardan ama nedense çok fazla tepkisiz geldi bana. :/ Siz izlerseniz eğer görüşlerinizi beklerim. ;)













Kemiklerine Kadar^^
My Twin izleyip yine beğendiği bir filmdi ama ben pek beğenemedim. Verdiği mesaj neydi, kızın derdi tam olarak neydi pek anlamadım gitti. Zaten dizi ve filmlere eklenen saçma sapan çift kavramları beni sinir ediyor ama onu listeden çıkarsak bile pek ahım şahım bir film değildi. Sadece Lilly Collins'in verdiği çabayı takdir ettim, bu kadar zayıflama şaşılacak kadar fazla. 











Üç film ile sınır koymak güzel yoksa hem siz sıkılırsınız hem ben uzun olduğu için hemen yazmak istemem, gerçi şimdi çok mu erken ekliyorum. :D Bu aralar çok fazla uğraştıracak şeylere gelemiyorum, belki de o yüzden yorumlar hep kaldı. :/
Bu zamana kadar 16 film izlemişim, eskiye nazaran çok iyi bence, farklı değişik ve kafa dağıtıcı şeyler izlemek güzel. ;) O zaman burada bitirip başka yazılarda görüşmek dileğiyle diyelim. ;)


Not: Diğer filmlerin yorumları için Tık Tık^^




Buralarda da varım^^








12 Mart 2019 Salı

Mahalleden Arkadaşlar//Selçuk Aydemir Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yine kitap yorumuyla geldim ama harika bir kitapla. Baştan söylüyorum kesinlikle alıp okuyun! Ben BA-YIL-DIMMM!! Instagram kitap aleminde çok dolaşan bir kitaptı kendisi, Küsurat Yayınları Leyla ve Mecnun ile hayatımıza girdikten sonra bir çok kitap çıkardı. Bu da onlardan biri diyemem, ikinci kitabı Küsurat Yayınlarından çıktı çünkü ama ben bu seriyi Küsurat Yayınları sayesinde tanıdım. :D Yazarı, kesin bir tanesine denk geldiğiniz Kardeş Payı, Düğün Dernek, Çalgı Çengi gibi dizi ve filmlerin senaristi. Tanıyorsunuz yani ve senaristlikten sonra kitap yazmaya da karar vermiş ve harika bir eser çıkarmış ortaya.
Kitap tam hayatın içinde, bizden biri gibi.

Tabletlerin, akıllı telefonların olmadığı 90'lar… Belki de çocukların "çocuk"olduğu, "çocuk gibi" oynadığı son yıllar… Küçükçekmece'nin küçük bir mahallesinde kendisine idol olarak gördüğü "mahallenin reyisi" İsmet'in gözüne, dahası çetesine girmek için bin bir takla atan Selçuk'un, bu uğurda iki arkadaşıyla birlikte çete kurup mahallenin altını üstüne getirmesinin mizah dolu hikâyesi… Kardeş Payı, Düğün Dernek, İşler Güçler, Çalgı Çengi gibi unutulmaz film ve dizilerin senaristi Selçuk Aydemir, 9 yaşındaki bir çocuğun para kazanmak için bulduğu akıl almaz yöntemleri, yediği kazıkları, hayal kırıklıklarını, başarma hırsını ve bu hırs uğruna yaşadığı trajikomik anıları yine 9 yaşında bir Mahalleden Arkadaşlar, bakkalı, camisi, tozlu sokakları, terk edilmiş evleri, tatlı rekabetleri, has abileri, dırdırcı kadınları, fırlama çocukları, Amigaları, renkli civcivleri, fragmanlı sinemaları, halı saha maçları ile 90'ların mahalle hayatına kısa bir zaman yolculuğu vaat ediyor.
"Hey gidi günler…" demek de, "Bak, bunu ben de hatırlıyorum," demek de, "Ayy, bunu biz de yapmıştık!" demek de serbest. Selçuk Aydemir'den eğlenceli, heyecanlı, doludizgin akan bir kitap…

Kitabın ana karakteri Selçuk, yazarın adından almış ismini ya da kendidir bilemiyorum. :D. Selçuk daha 9 yaşında ve mahallede kurulan çeteye giremediği için kendi çetesini kurup karşı tarafı alt etmeyi kafaya koymuş küçük ama zehir gibi bir çocuktur. Mahalleden arkadaşları olan Mete ve Serkan'ı çetenin üyesi yaptıktan sonra çeteyi büyütmek isteyen ve o zaman zarfında yaşadıklarını konu alan bir kitap. Selçuk tam bir zeka küpü ve yaptığı hiçbir işten de olumsuz bir sonuç almıyor ama ona engel olan çok kişi var. Çeteliğin nasıl bir şey olduğunu zamanla anlayan Selçuk mahallenin ilk çetesini kuran ve lideri olan İsmet'in karşısına çıkmaya hazırdır ama bakalım mahalle buna hazır mı? 
Karakterler on numaraydı, hangisini yazsam bilemiyorum ama favorim Selçuk'tu tabii ki. Olayları anlatım biçimi, arkadaşlarına olan davranışları vs. süperdi. Bir de boyundan büyük konuşmaları, anlatımları harikaydı. Okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. 



Kitap tam bir kahkaha makinesi, her sayfası olay, her sayfası heyecan. Selçuk hem çocukluğunu yaşıyor hem de bu yaşta liderliği ele almış çetesine para kazandırıyor ama o para kazanma olayından sonra olanlar olaydı. Doğrusu Selçuk arada hile yapsada çetesini gerçekten düşünen bir liderdi ama gelin görün ki üyeleri fazla uçuk. :D Ne demek istediğimi yine okuyunca anlayacaksınız. 
Şu an o kadar şey yazmak istiyorum ki spoiler olur diye saçma şeyler de yazıyor olabilirim. :P 
Neyse ben yine de bir şekil devam edeyim. Kitap 90'lı yıllarda geçiyor, 90'lar bebeği olduğum için hatırlamadığım şeyler vardı ama ateri oyunlarını bilirim. İşte onlar anıları getirdi gözümün önüne, ne çok oynardık. Burada da çok fazla eskiye dair şeyler vardı, eski demişken kitabı Seksenler gibi birebir o tarz anlatılmış sanmayın, yazar günümüz olaylarına değiniyor mesela. Dolar, Stefen Jons vs. bu tarz şeyler kitapta mevcut. Yukarıda da dediğim gibi yazar günlüğü gibi yazmış ama daha farklı. 
Kitabı ilk harfinden son harfine kadar çok sevdim ama kafama takılan bir şeyi dile getirmek isterim. Selçuk'un annesi. Neden Selçuk'a öyle davranıyor çok şaşırdım. Eğer hayal ürünü ise senaristin filmlerini ve dizilerini bildiğim için şaşırmam ama gerçeklik payı varsa üzüldüm. Sonra Mete'nin babası, onun derdi neydi diyeceğim ama Mete'yi tanıdıktan sonra anlıyor insan ve Selçuk'a ve Mete'nin babasına hak veriyorum. :D Kitabın sonu güzeldi ama Selçuk'un yaşadığı şeye çok üzüldüm ve sinirlendim. Bana yapılmış gibi ağırıma gitti, öyle gerçekçi yaşıyorsam demek ki. :P Ama yazar bizi yine de düşünmüş. :D Selçuk Aydemir hep kitap çıkarsın yaaa. ^_^

Son olarak ve tekrardan yazıyorum kitabı sevdim, şimdi Liseden Arkadaşlar'ı ve yeni çıkardığı kitabı almayı düşünüyoruz(ALDILAR). Çok farklı ve sevilesi bir kitaptı. Başucu bile olabilir. Canın sıkıldı, gülmek için sebep arıyorsun hemen aç bir iki sayfa karıştır ve Selçuk'un yaptığı haylazlıklarını oku. O an bütün sıkıntın geçer, öyle eğlenceli bir kitap. Her karakterin kendine has özellikleri vardı ve yazarın bunu birebir anlatması, bizden  biri olduğunu yazmasına sevdim. İşte böyle bir kitaptı kendisi. Yazacak daha çok şey var ama burada bırakıyorum. Şimdi My Twin okuyor ve okudukça dedikodusunu yapıyoruz(BİTİRDİ).
Not: Kitapta en sevdiğim sahnede Andımız'ı söylemeye çalışan Selçuk kısmıydı. 




Kitaba Puanım 5/5^^





Alıntı çok vardı ama sağ olsun İkiz okuduğu için onları yerinden çıkarıp kendi alıntılarının yerine yapıştırmış. -_-






Bir yorum daha biter. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^


8 Mart 2019 Cuma

Prison Playbook//Kore Dizi Yorumu^^

Selam^^
Sonunda dizi yorumunu yazmaya başladım, kim bilir ne zaman yayınlanacak ama ben hızla yazıp yayınlama niyetindeyim. ;) 
Bu sefer ki dizim çok sevdiğim, sizlere de önereceğim güzel bir yapım. Normalde bu tarz diziler izlemem, dram dizilerine gelemiyorum, aksiyon dizileri bunlardan iyi. O yüzden pek oralı olmadım ama okuduğum yorumlar doğrultusunda aslından pekte dram olmadığını, üzüldüğünüz an kahkaha atacağınız yerler olduğundan bahsetti. Ben de bir şans vermek için başladım ve bırakamadım. Her bölüm 1 buçuk saat sürüyor buna rağmen yeri geliyor iki bölüm bitiriyordum. Yorumumun bu kadar geç gelmesine o yüzden çok üzüldüm. Umarım tez zamanda yayınlarım.



Dizinin konusu, Nefsi müdafaa nedeniyle adam yaralayan dünyaca ünlü beysbol oyuncusunun 1 sene boyunca hapishanede kalma serüvenini anlatıyor.
Dizinin senaristi Reply serisini yazan kişi, bu sebeple değişik bir son olma korkusu yaşayabilirsiniz, ben yaşadım mı? Bilemiyorum. :D 
Diziyi Netflix'den izledim, sizlerde oradan izleyebilirsiniz ama Koreantürk'de de mevcut.^^
Gelelim karakterlere.
Bu arada dizide çok fazla karakter vardı, her birininde farklı hikayesi de.



Park Hae Soo//Kim Je Hyeok^^
Dünyaca ünlü beysbol oyuncusu olan Je Hyeok kardeşine yapılan saldırı nedeniyle adamı yaralar ve ölümüne sebep olur. Olay nefsi müdafaa olsa da mahkeme 1 sene hapiste yatmasına karar verir. Ne Hyeok kendine çok değişik bir ortamda bulununca bocalamaya başlar. Eski yakın arkadaşının gardiyan olması ise en büyük avantajıdır. Başlarda zorlanıp, Zorlu kişilerle karşılaşsada hem kendi hayatında hem de hapishanede karşılaştığı insanların hayatında büyük değişikliklere neden olacaktır.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim. Doğrusu başkası bu rolü oynasaydı olmazdı bence. Cuk diye oturmuş tabiri tam buna göre. Sevdim, hem oyunculuğunu hem de rolünü. Çok zeki, biraz aklı gidik ama insandan anlayan bir role sahipti. İzleyince sizde çok seveceksiniz bence. 



Jung Kyung Ho//Lee Joon Ho^^
Gençliğinde beyzbol oynayıp, kaza geçirdikten sonra hayatı değişen Joon Ho en sonunda gardiyan olmaya karar verir. En yakın arkadaşı Je Hyeok ile sık sık görüşemese de takip ettiği için neler yaşadığını bilmektedir. Yaşanan olaylardan ve aldığı cezadan sonra hapishanede ona yardım etmeye çalışan Kyung Ho ve Je Hyeok'un arası yıllar sonra tekrardan düzelir ve geçmişte yaşananları yad ederler. 
Jun Kyung Ho sevdiğim bir oyuncu, oynadığı çoğu dizisini izledim. Bu diziyi tam olarak bilmeden önce neden böyle bir dizi, izleyemem ki demiştim ama tam tersi oldu ve yine, yeniden hakkını verdiği bir roldü, adam oyuncu beee. Her rolde mükemmel ama komedi, romantik tarzdaki rolleri daha iyi. Yakın zamanda şöyle One More Happy Ending gibi bir dizi daha isteriz. ;) 



Krystal//Kim Ji Ho^^
Kim Je Hyeok'un eski kız arkadaşı olan Ji Ho Je Hyeok hapise girmeden önce ayrılmışlardır. Olanları duyduktan sonra ona yardım etmek için sürekli hapishaneye giden Ji Ho zamanla neden ayrıldıklarını, Je Hyeok'un yaptıklarını hatırlayacaktır.
Kendisi eski F(x) grubunun üyesiydi, bir çok dizide kendisini görebilirsiniz. Rolüne yakışmıştı, diğer oyuncular gibi ortada pek gözükmese de dizinin ana merkeziydi diyebiliriz. ;) 
Oyunculuğu iyi, şarkı kariyerinde neler yapıyor bilinmez ama oyunculuk kariyerine devam etmesini öneririm. ;)



Lim Hwa Young//Kim Je Hee^^
Kim Je Hyeok'un kız kardeşi olan Je Hee ünlü bir restoranın aşçısıdır. Kendisi yüzünden hapise girena abisiiçin çok üzülmektedir ve suçu kendinden bulmaktadır. Zamanla duruma alışıp, yerini sadece suçluluk duygusuna bırakınca hayatına devam eder, bu sırada ona yardım eden çok kişi vardır, biri de eskilerden tanıdığı, platonik aşkıdır.
İlk defa bu dizide izledim, çok tatlı bir oyuncuydu. Başka dizilerde görmek isteriz. Bu arada o platonik aşkı çok iyiydi, sadece bir sahne vardı onun sonrasında neler olacak diye merak etmiştim, keşke gösterselerdi.



Choi Moo Sung//Kim Min Cheol^^
Kim Je Hyeok'un ikinci, sürekli kalacağı koğuşun şefi. Yıllarca hapishanede kalmıştır ve düzeni bilmektedir. Je Hyeok'a yardım edecektir ve kendisini güzel sürprizler beklemektedir.
Kendisini tanımayan yoktur diye düşünüyorum, çoğu dizide ya da benim izlediğim çoğu dizide oynadı. Sevdiğim oyunculardan biri ve burada gördüğüm zaman çok sevindim. ;)



Jung Min Sung//Gobaksa(Doktor Go)^^
Koğuşun zekisi ve hata olduğu zaman sürekli dilekçe yazıp kazanan bir insandır. Ailesi için yaptıklarından sonra hapishaneye düşen Doktor Go'yu zor zamanlar beklemektedir.
Bu dizide ilk defa izlemediğim diye hatırlıyorum ama hangi dizide izlediğimi de bulamıyorum. Yaşadığı sıkıntıları ve neden bu hallere düştüğünü öğrendikten sonra kendisine üzüldüm.



Park Ho San//Kaiseuteu^^
Koğuşun en komik adamı olan Kai dolandırıcılıktan içeri girmiştir. İçeride bile uslu durmayan Kai'nin diğerlerine yardımı olacaktır.
Dizide sevdiğim karakterlerden biriydi, diziden ani gidişi beni üzdü. En sonuna kadar kalıp, neler olacağını görmek isterdim. Bu konu hakkında da yazacağım en son.
Başka tanıdık dizilerde oynamış ama ben izlemedim. Orada normal rolde olacaktır kesin, burada peltekti, çok komikti. :D



Lee Kyu Hyung//Yoo Han Yang^^
Hapishanenin hem zeki hem de madde bağımlısı mahkumudur. Ailesi zengin olmasına rağmen hapishaneden çıkarmaz ve uslanması için onu orada bırakır.
Karakterlerden en ilginç olanı kendisiydi, dayak yemeyi baya seviyordu ama susmayı da bilmiyordu. Senaristin onun için yazdığı son şok etti beni, olmasaymış keşke öyle, umutla daha iyisini bekledim. :/
Eş tercihini farklı olması senarist için alışılagelmiş bir şey. Reply serisin de de yok değildi hani. :P O yüzden burada da bu arkadaş öyleydi ama doğrusu sevmedim, umarım gerçeklikle bir bağlantısı yoktur, kendisini daha güzel bir rolde görmek isterim. ;) Son olarak Kai ve Yüzbaşı Yoo'nun en yakın arkadaşı olur. :P



Jung Hae In//Yüzbaşı Yoo^^
Başta ona takılan lakap yüzünden sert görünse de işin aslı daha farklı olan mahkumlardan biri. Diziye sonradan dahil oluyor ve en sevilenlerden olup çıkıyor.
Son zamanların en iyi erkek oyuncularından biri, girdiği rolün hakkını veriyor. Bu dizide de aynı öyleydi, izlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Diğer dizilerden tanıyorum ama hangi dizisini izledim hatırlamıyorum. :D Goblin'de oynamış diyor ama hatırlamıyorum. :D 



Kim Sung Cheol//Beobja^^
Je Hyeok'a ilk yardım eden mahkumlardan biridir. Gerçekten çok yardım eder ve Je Hyeok'da onu yalnız bırakmaz. Diziye bir ara dahil olmadı ama sonradan gelince çok sevindim. Je Hyeok'a Lee Joon Ho'dan sonra en çok yardım eden kişisiydi. 



Ahn Chang Hwan//Mahkum(Uşak)^^
Dizinin kötü adamı ama... Aması var işte, izleyin anlayın derim. ;)



Jung Woong In//Gardiyan Paeng^^
Je Hyeok'un kaldığı kanatın gardiyanı olan Paeng sevilmeyen gardiyanlardandır ama zamanla nasıl bir insan olduğunu hem onlar hem biz anlıyoruz.
Bu diziyi izlediğim zaman TRT 1'de Kraliçe Ki yayınlanıyordu orada o kadar kötüydü ki bu dizide izlediğim zaman kafam allak bulak oluyordu. :D Ama en sevdiğim gardiyanlardan biri oldu çıktı, bence sizlerde seveceksiniz. ;)



Kang Ki Doong//Gardiyan Song^^
İkinci sevilen ve aklı havada olan gardiyan. ;) Parmaklarıyla kalp yapması ve göz kırpması ise meşhurdur. :D



Ahn Sang Woo//Hapishane Müdürü^^
Hapishanenin saf ama kurnaz müdürüdür. Je Hyeok'u sever ve onun için elinden geleni yapmak ister ama karşılığını alması şartıyla. :D




Park Hyoung Soo//Gardiyan Na^^
Choi Yeon Dong//Gardiyan Lee^^
Sung Dong Il//Gardiyan Jo^^

Üçü de birbirinden beter gardiyanlardandı. Gardiyan Na müdürün sağ kolu olduğu için bir çok şeye müdahale eder. Gardiyan Jo ise dizinin konuk oyuncularından biriydi, ilk bölümlerde dahil olup çıktı, kurnaz ve üçkağıtçı gardiyan olarak bilinir. :D



Kim Kyung Nam//Lee Joon Dol^^
Lee Joon Ho'nun erkek kardeşi, Je Hyeok'un büyük fanıdır. Utangaç bir gazetecidir ama lafını da esirgemez. :D



Jung Moon Sung//Yüzbaşı Yoo'nun abisi^^
Kardeşi için elinden gelenin en en en iyisi yapmak için çok şeyden vazgeçecektir. Son bölümlerde dahil olsa da bence çok iyi oyunculuğu vardı, hele ağlaması. Çok üzüldüm çok. :/


Resimler^^



Han Yang'ın bakışlara dikkat. :D Çoğu kez böyleydi, hep böyle kalacak diye korktum. :P



Lee Joon Ho'nun geçmişte talihinin gülmemesine üzüldüm. :/ Ama kendisi yapmış. :P





Bu sahne belki de en komik sahnelerden biriydi. Je Hyeok'un çocukluktan bu yaşa geldiği hayat çizelgesi. :D



Bazen güzel tolerans gösteriliyordu, ee gardiyan arkadaşıns veve sen ünlü olunca öyle. :P




Je Hyeok ve Joo Ho'nun gençlikleri. Grili Je Hyeok. 



Böyle sakin rollerle gel. ;)





Kamera arkasından.


Senaryo okumasından^^



Gifler^^


İşte tam Je Hyeok'un durumuna üzülecekken aarkada kopan kıyamet daha ilgi çekici oluyor. :D


Han Yang dayak istiyor. :P


Saf rolü vardı ama sinirlenince çok fena oluyordu. Bu dizinin bir tane normal karakteri yoktu. :D Ama böyle minnoş halleri çok iyiydi. ;)








Abi kardeş çok iyi anlaşıyorlardı. :P



Buradaki dayanışma hem çok iyiydi hem de çok komik. :D





Han Yang yine dayak istiyor ama hak ediyordu ya. :D



Bazen aklı başına geliyordu. :P





Burası süperdi ya. Je Hyeo'un başarılı olduğu şeyleri ortaya çıkarmak için uğraştılar ama sonuç. :D





Hepinizden tiksiniyorum. :P









Dayanışmalardan bir kesit daha. 





Dizinin yarısında Han Yang'ın dayak yediğini göreceksiniz evet. :D















Mesela böyle sahneler. :D




Belki de dizinin en can alıcı yeriydi. :D





Ve Son^^

Bir dizi daha biter. Ostları burada eklemeyeceğim zaten beğenip, aradığınız zaman youtube ve o tarz yerlerde bulabilirsiniz, çok sevdiğim ostlar olursa eklerim buraya.
Diziyi gerçekten sevdim, yılın dizisine aday, hatta birinci sırayı şimdilik kaptırmaz diye düşünüyorum. Sonuna kadar iyi gitti, senarist sonundan bizi ters köşe yapar mı diye çok bekledim ama yapmışta olabilir. Sonuçta Reply serisini izleyenler bilir. O yüzden sonuna kadar o heyecanla izleyin diye size hiçbir şey söylemeyecğim.
Dizinin kadrosu çok fazla bu biraz dezavantaj ama belirli yerlerde çekilmesi ise avantaj. Çoğu sahne hapishanede gerçekleşti zaten. Tabii dışarı sahnesi de oldu ama orada belirli insanlar vardı, asıl kadro hapishanede olanlardı. Dizi sadece Je Hyeok'un üstünden anlatılmamasına sevindim, diğer karakterlere de yer verilmiş ve o daha iyi olmasına vesile olmuş. Yani çok karakter var, kafam karışır diye düşünmeyin senarist güzel ilerletmiş bölümleri.
İlerleyen bölümlerde ise önemli karakterlerin birden bire başka hapishaneye verilmesi ya da çıkarılması üzdü beni. Sonuna kadar göstermelerini isterdim. 
Diyeceğim bu kadar, çok eğlenceli, severek izlediğim dizilerdendi. Hapishane dizisi diye endişe etmeyin, gerçekten komik ve ders veren bir tür diziydi İzlemek isteyenlere olursa bu konuya takılmasın. ;)





Böylece aylar sonra sonunda! yazılan dizi yorumu da biter. Darısı diğer dizilerin başına. ;) Şu an bir mini dizi, son yarım bölüm izlenmiş bir diğer dizi ve yarısı birmiş, sonra 8 bölüm kalan bir dizi daha var. Baya işim var yani. :D 
O zaman fazla uzatmadan diğerlerine başlayayım, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^