18 Aralık 2019 Çarşamba

Kaynaşma Mimi^^

Merhabalar^^
Son bir senedir mim yapmıyordum ama bir iki aydır güzel mimler geliyor. İlk olarak bu mimi yapıp başka mime geçeceğim. :) Bunun soruları daha kolay cevaplanır diye ilk bunu seçtim.^^
Mimi Kitap Tutkusu'nun bir tanecik yazarı Burçin ablamdan aldım. Bakalım sorular nasılmış. :)



1.Sizi tanımak istiyoruz dersek buraya adınız, bloğunuz ve sizi anlatan bir kelime nedir?
Sıkı takipçilerimiz tanıyor zaten, yeni gelenler için kısaca cevap verecek olursam; Ben Esra, ikizimin adı Kübra. Blogu ilk açtığımız zamana ikimizde kullanırız diye Blogunu Bile Birikte Açan İkizler başlığını attık, İkiz pek yazı yazma taraftarı olmadığı için blog sadece bana kaldı ama isim patenti ikizin. :D Yazı olarak daha çok kitap, dizi ve film üstünden duruyorum. Ekstra olarak mimler, amigurumi falan.^^


2- Sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Tabii ki^^

Daha çok Instagram ve Twitter'da aktifim. ;)


3- İlk blog yazmanıza referans olan kişi veya blogla tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz?
Açtığım zamanlar Facebook ünlüydü ve Bloglarda yeni yeni piyasaya çıkmaya başlamıştı. Kimden ilham aldınız derseniz hatırlamıyorum. Seneleeeer oldu çünkü. :D

4- Sosyal medya üzerinde hangi yazarlar grubunda bulunuyorsunuz?
Bloggerların olduğu bir grubumuz var destek amaçlı, sadece o.^^

5- Ünlü sosyal ağı facebook.com üzerinde siteniz yasaklandı mı? Yasaklandıysa bir çözüm üretebildiniz mi?
Öyle bir şey olmadı.

6- Bloglarımız için sizce hangi platform daha iyi  Blogspot / Wordpress & diğerleri?
Blogspot. Daha kolay ve samimi buluyorum. Wordpress her zaman karışık gelmişti. :)

7- Kaç bloğunuz var?
Bir tane.


8- Bloğunuzun toplam sayfa görüntüleme sayısı kaç?
1 387 439


9- Bloğunuzda reklam yayınlıyor musunuz?
Evet, yeni başladım. Önceden bilmiyorum, bir kere de kabul edilmedi. 


10- Misafir yazar olarak yazdığınız blog var mı?
Yok.


11- Daha önce bir Hacker ile karşılaştınız mı?
Ben hackerım diyen biri olmadı, öyle ise ben bilmiyorum. :D


12- Hedefinizde nasıl bir blog yazarı olmak var?
Hedefim yok, sadece burayı daha çok aktif hale getirmek istiyorum. Daha çok yazı paylaşmak. :)


13- Arama motoru optimasyonu (Seo) bilginiz var mı?
Yoktur.


14- Blog yazarlığını önerir misiniz? Evetse nedeni?
Öneririm ama yazmayı seviyorsanız. Şöyle ki burası kalıcı oluyor, seneler önce okuduğunuz kitabı, izlediğiniz film, diziyi buradan aratıp acaba ne yazmışım diye bakıyorsunuz. Başıma çok geldi. Bir de buranın ortamı çok farklı, yazdıkça, insanlarla bir şeyler paylaştıkça daha mutlu oluyorum. 


15- Kitap okuma oranınız nedir? (10 üzerinden)
Eskiye göre daha yavaşım, hızlanmak dileğiyle.0 üzerinden 6 veriyorum kendime.


16- Diğer blog yazarı arkadaşlarınızı nasıl takip ediyorsunuz? Okuma listesi kullanıyor musunuz?
Buranın okuma listesi var, her zaman oraya bakamıyorum. Eskiden direk önümüze geliyordu daha çok okuyordum. Şimdi instagram'da gördükçe açıp okuyorum, ya da aklıma takılan bir şey için google'a yazıp tanıdığım, tanımadığım kişilerin yazıları okuyorum. 


17- Blog sahipleriyle etkinlik yapıyor musunuz? Hangi etkinliklere katılırsınız?
Eskiden Okuyan Kızlar Kulübü'müz vardı. O etkinlikten sonra instagramda olan okuma grubu var oradan devam ediyorum.


18- Sosyal medya üzerinde blog linklerine karşılıklı beğeni yapar mısınız?
Yapıyorum, bloggerlar her zaman ilk sırada benim için. Blogger olduğunu gördüğüm an sevinip, takibe alıyorum. :)


19- Bugüne kadar kaç mim cevapladın? Hoşuna giden bir mim?
Çoooook. :D Sayılı yazmadığım iin şu an kaç mim yazım var bilmiyorum.


20- Ünlü bir blog yazarı olsaydın, siyaset yapar mıydın?
Siyaset öyle değişik bir ortam ki bu güzelim ortamı bozmak için bulaşmam. Kısacası hayır. 


21- Bu mimi cevaplamasını istediğiniz üç blog yazarı arkadaşınızı davet eder misiniz?
Büyülü Ayraç, Vakitsiz Kelimeler, Mor Düşler Kitaplığı, Jane Wampirob, Devrik Cümleler ilk aklıma gelenler. Yapmak isteyen herkesi bekleriz. ;)




Bir yazıda böylece biter, umarım çoğu yazımı yıl bitmeden yayınlarım^^
Bu arada şu an yeni bilgisayarımdan yazıyorum. Çok istediğimiz bir şeydi, sonunda kavuştuk. :)
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^



17 Aralık 2019 Salı

Bir Deli Bahar Rüyası//Damlanur Büyükşen Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yeni yorumla karşınızdayım. Bu sefer ki kitabım, Türk yazar kaleminden çıkma Bir Deli Bahar Rüyası. İlk çıktığı zaman Instagramda çok fazla anılmaya başlamıştı, tabii biz yayınevlerinin gözdesi olmadığımız için parayla satın almamız gerekiyordu. (Burada yapılan imaya yarası olan gocunur, hemen üstünüze alınmayın hakkıyla okuyan kardeşlerim.) Neyse, okuoku'da indirimde görünce hemen aldık ve ilk My Twin okudu. Beğendi, o beğenince benim de hemen okumam farz oldu tabii. Arayı açmadan okudum ve bayıldım.


Yirmi sekiz yıllık hayatında istediği hiçbir şeyi elde edemediğine inanan bir kadın, Bahar. Başladığı noktaya, baba evine döndüğünde artık hayattan pek de bir beklentisi kalmamıştır. Ancak bir şanssızlık abidesi olduğundan eminken memleketinde, İzmir'in göbeğinde kendi deyimiyle bir “çöl ayısı” ile karşılaşır ve o andan itibaren zaten karmaşık olan hayatı iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.Peki herkesin övdüğü, yere göğe sığdıramadığı bu adam gerçekten iddia edildiği gibi Bahar’ın hayatının aşkı olabilir mi? Yoksa bu deli kız yine olmadık işler peşinde midir? Bahar, beyaz atlı prensinin onu bir köşe başında, elinde mutluluğa giden yolun yegâne nişanesi olan tek taşıyla beklemediğine emindir. Hayat hikâyesinden çıksa çıksa ucuz bir komedi filmi çıkacağını da kabullenmiştir. Şimdi kendini romantik bir filmin ortasına düşmüş halde, üstelik de esas kız olarak görmenin üstesinden nasıl gelecektir? Hem de aklı ve kalbi arasında böylesine sıkışıp kalmışken…Bir Deli Bahar Rüyası, genç bir kadının mutluluğu arayışı ve onun içten hikâyesini keyifli bir dille anlatıyor.


Bahar üniversiteden sonra sevdiği şehri hayalleri nedeniyle bırakır ve İstanbul'a göçer. Hemen iş ve ev bulan Bahar 5 senesini ve kalbini bu şirkete verir. Patronuna platonik şekilde aşık olan Bahar en son ki yaşanan haksızlıktan sonra işi de, İstanbul'uda bırakır ve İzmir'ine geri döner. İşte o döndüğü gün olanlar olur. Havaalanında bavul nedeniyle tartıştığı çöl ayısı daha o akşamına karşısına çıkmasaydı belki daha huzurlu günler geçirebilirdi. Kısaca konu böyle. Bahar'ı sevdim, ne öyle saçmalayan karakterdi ne de dik kafalı. Tamam bazı yerlerde biraz kafasının dikine gitmiş olabilir ama bunu da deliliğine verebiliriz.


Bir de Selim var, geçmişte yaşadığı üzüntülerden dolayı kendini her şeye kapatan ve yeni yeni hayata dönen Selim. Bahar ile ilk karşılaşmaları zorlu olsa da sonradan yanından ayırmayan Selim. Doğrusu daha sert bir karakter beklerdim. Mesela biraz daha çiftimizin burnu sürtmeliydi. Yani şöyle ki kaçan kovalanır, kıskançlıklar, köşe kapmaca vs. bunlar görmek istediğim sahnelerdi. :D Evet belki gerçek hayatta tahammül edemeyeceğim şeylerdir, bilemiyorum ama kendimi birden bire konunun içinde bulunca keşke şöyle olsaydı demek zorunda kaldım. Öyle bir küs bir barışık olmadı en azından, en sevmediğim şey. Fazla uzattım gibi, bunun dışında kitap için diyeceğim çok sevdiğim. Kitap okudukça aktı gitti, bir sonra ki sayfada acaba neler olacak diye diye bir de bakıyorsunuz kitap bitmiş. Hayatımızın içinden gelen Bahar ve Selim aşkı, atışmaları falan çok iyiydi. Sıkıldığım yerler olmadı, sadece Bahar'ın sürekli ailesinden modern aileler tamam ama çoğu zaman sertler imasında bulunmasından az da olsa sıkılmış olabilirim. Yani anladık, bizden bir aile, bizim ailemiz nasılsa onlarda öyle ama ailesinden gizli iş yaptıktan sonra, evet modern ama babam görürse öldürür demesi gerçekten sıktı. Bunlar dışında gerçekten sevdim. Selim'in yaşadıkları, Bahar'ın zorda olsa verdiği karar ve bomba evlilik teklifi. Bu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında, bu kadar güzel evlilik teklifi edenini okumamıştım. Açar tekrar tekrar okurum ki. <3


Sonradan İzmir gezisi, Selim'in büyüklerinden kalan evi kendi ve eşi için düzenlemek istemesi kalbimden vurdu. Bayıldığım sahnelerdi bunlar.
İkinci kitap yeni çıktı, evleniyor Bahar ile Selim ama olaylar, olaylaaaar. Acayip merak ediyorum ikinci kitabı, daha heyecanlı geldi bana konusu. :D Yakın zamanda almak dileğiyle. ;) (Aldık) Son olarak ise tavsiye ediyorum tabii ki kitabı, yazarın kalemi umut vadediyor, önü açık olsun. Takibime aldım, raflarda daha çok kitabını görmek dileğiyle. ;)


Not: Bir son daha yazıp bitireceğim. Müptela ve Yabancı yayınlarının kalitesinden memnun değilim. Çok pahalı yapıp dandik kağıtlar ve kapaklar kullanması bizi keriz yerine koyduğunu gösterir kimse kusura bakmasın. Pegasus Yayınları için sürekli isyan çıkarıyoruz ama en azından kalitesi belli, bir yerden sonra hak ediyorlar, ama yine de pahalı. Neyse.
Ben yine indirim olunca almaya devam edeceğim, kalitesi sıfır olan kitaba 40 ₺ vermek insana koyuyor be.
Dipnot: Yazdıkça aklıma geliyor. :D Bahar'ın 27 yaşında olup evde kalmış sendromuna girmesi sinirimi bozdu, çünkü ben de 27 yaşındayım ve hiçte evde kalmış gibi hissetmiyorum. :D 30 olsa yine neyse ama 27 nedir arkadaş, daha gençliğimizi yeni yaşıyoruz. :P





Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Hayatım boyunca kitap okumak; yemek yemek, tuvalete gitmek, uyumak ya da nefes almak gibi temel bir ihtiyaç olmuştur.



*****


Hayatın sefasını dostlarım sürerken düğünlerinin de cefasını hep ben çekiyorum.



*****



Sarı bezle tezgahın tamamını silmenin tüm orta yaşlı kadınları size hayran bırakacağını bilecek kadar kıdemli olduğumdan kolayca gönlünü fethettim tabii. 





Yorumumun sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^



16 Aralık 2019 Pazartesi

İzlediğim Filmler 25//Otel Transilvanya 3-Yaz Tatili, Ölümlü Dünya, 4N1K 2^^


Merhabalar^^
Yıl bitmeden taslaktaki yazılarımı yayınlamak istiyorum. Umarım başarabilirim. İlk olarak Filmlerden başlayalım.^^




Otel Transilvanya 3: Yaz Tatili^^
Bu seri hiç bitmesin yaa. O kadar komik ve tatlı ki. :D Bu filmde bütün canavarları tatile giderken buluyoruz. Öyle tatile gittiler diye rahat kalacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Neler oluyor neler. İzleyip öğrenin derim. :) Film diğerleri gibi güzel, görsel şölen ayrıca çok iyiydi. Eski müzikler, onlara uyum falan hepsini beğendim. Tavsiye ederim. :)



Kurt çiftin 1234567 çocuğu herhalde. :D


Bu da yeni karakterimiz, bakalım çıkarsa dördüncü filmde de olacak mı? :D












Ali Atay güzel film çekmiş. Türk sinemasında böyle absürt film görmedim, hem komikler, hem karakter olarak gerçekler ki örgütü ayrı tutuyorum. Böyle bir örgüt yokturdur inşAllah. :D Ama bilemeyizde. :O Hani babana bile güvenme derler yaa, o devir bu devir. Tipleri görseniz hepsi süt kuzusu, saf ama yaptıkları iş çok fena. Konusuna değinmeyeceğim, izleyin anlayın. Bu arada Ali Atay'ı yeni filmini de çok övüyorlar, Netflix'e yakında düşer, bakarız. :D




Şu sahne çok komikti yaa. Yaz gününden kazakla oturmak. :D






Bayan değil, kadın. :D






Son filmimiz gençlik filmi 4N1K 2^^
İlk filmi sinemada izleyip yarısını beğenip, yarısını beğenmediğim filmdi. Çünkü beklentim başka yöndeydi. Neyse, bunun içinde sinemaya gerek yok dedik ve sanal aleme düşmesini bekledik. Foxplay hemen eklemiş. Bedavaya, sadece uygulamayı indirerek izleyebiliyorsunuz.
4N1K tam bir yılan hikayesi gibi. İlk filmi çıktı tutuldu diye dizisini çekmek istediler, çektiler de ama uzun soluklu olmadı. Sonra ikinci filmi çıktı, kitaba uygun. Ondan sonra fox daha fazla izleyici kapsın diye dijital platformda yayınlamaya başladı, o da tutmadı. Şimdilerde ne oluyor bilmiyorum ama bu 4N1K böyle kalmaz, 3,4,5 film, sonradan dizi diye uzun yıllar devam eder. Sonuçta belli bir kitle var, kaçırmak olmaz. Bu filme gelecek olursam, doğrusu birinci film buna bin basar. Beğenmedim. Haa komik yerler olmadı mı oldu ama ee elimizde kitle var kötü olsa da sıkıntı yok, sür gitsin film demeye gerek yoktu. Keşke biraz daha ince eleyip, sık dokusaydınız. :/
Seriyi yarım bırakmak istemiyorum, merak ediyorum diyorsanız izleyin. ;)










Bir film yazısı daha biter, başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^





Diğer film yorumları için TIK TIK!!




Buralarda da varım^^






7 Aralık 2019 Cumartesi

Kızıl Yükseliş//Pierce Brown Kitap Yorumu^^

   Herkese merhaba^^
Yine kitap yorumu ile geldim ama bu sefer kitap harikaydı. Yıllar önce çıkıp halen daha etkisini gösteren Kızıl Yükseliş serisinin ilk kitabını okudum. My Twin okurken sürekli oku bak çok güzel demişti ama kısmet bugüneymiş. Şu an dört kitabı çıktı, devam eder mi bilmiyorum, araştırmak lazım. Biz de ise üç kitabı mevcut, o yüzden arayı fazla açmadan okumam lazım. Uzun zamandır böyle güzel distopya okumamıştım, yazarın zekası, okuru şaşırtmasını sevdim.

Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez. Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.
Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile.


Dünya bitmiş, artık insanlar gezegenlerde yaşamaya başlamıştır. Burada her şey faklıdır ve sınıflar renk renk ayırt edilmiştir. Altınlar en üst kademeyi gösterirken kızıllar en alt kademeyi temsil etmektedir. Altınlar ülkeyi yönetmekle, kızıllar ise gezegenlerinin ayakta kalması için madenlerde çalışmaktedır. Yukarı hayattan ve diğer renklerden bihaber olan Kızıllar ve Darrow ailesi ile mutludur ta kii canından çok sevdiği eşi Eo ölene kadar. Bu saatten sonra hayatı değişen Darrow Eo, ailesi ve halkı için bütün tehlikelere atılır. Ve konu böylece başlar.

Her distopyada olduğu gibi burada da baş karakterin hiçbir şeyden haberi yoktur. Yani başta olan insanların aşağı kademede olanlara yaptıklarından.  Olanlar oluyor ve her şey bir kaç bölüm sonra değişiyor. O süreç, değişim, eğitim, sınavlar vs. çok iyi kurgulanmıştı. Darrow'un daha iyi yetiştirilmiş, kaslı, sağlıklı beslenmiş gibi yetiştirmeleri çok zamanlarını aldı ve yazarın her ayrıntıyı yazması sıkmadığı gibi, iyi ki baştan savma yapmamış dedirtti.


Kitabı ilk My Twin okudu ve hakkında çok kez konuştu, o konuşmadan yola çıkarak çok farklı bir gidişat bekliyordum ama olaylar bir anda Açlık oyunlarına döndü. Bunu ne Darrow ne de ben bekliyordum. Bir anda, bir kaç sınavla üst kademeye çıkacak sandım ama olay çok çok farklıymış. Bence Açlık oyunları fazla dram ve üzüntü barındırıp insanların kalbini fethetse de benim oyum bu kitaptan yana olurdu. Tamam orada aksiyon daha bol ama buradaki strateji daha güzel ve şok ediciydi. O yüzden yazara hayran kaldım. Belki de distopya yazan yazarlar arasında en iyisi diyebilirim. Tabii ki durağan yerleri oldu, az biraz ee hadi ne böyle ayları mı bekleyeceğiz dediğim zamanlar oldu ama beklemenin ödülünü aldım. Strateji ne kadar iyiyse sonda beni şok etti. Amanın dedim, yok canım dedim. Okuyanlar anladı beni. :D 



İkinci kitabı çok merak ediyorum, bu kitapta beklediğim olaylar ikinci kitapta gerçekleşiyormuş. Yani üst kademe olayları falan, daha sakin. Başka ne yazayım bilemiyorum, etkisin altına alan, bir çırpıda bitebilen bir kitap. Kalın olduğuna bakmayı baya hızlı ilerliyor.
Distopya severler kesin okumuştur, kimse benim gibi beklemez ama okumamış olanlar varsa kesin okusun. Bu zamana kadar ne okumuşuz biz diyorsunuz. Yok böyle zeka, ya da biz az okuduk. :D



Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Ben böyle biri değildim; olmak istemiyordum. Ben bir baba, bir koca, bir dansçı olmak istemiştim. Bırakın toprağı kazayım. Halkımın şarkılarını söyleyeyim, sıçrayıp döneyim, duvarlarda koşayım. Yasak şarkıyı asla söylemezdim. Çalışırdım. Boyun eğerdim. Ben sadece ailemle beraber yaşamak istemiştim. Yeterince mutluyduk.
Özgürlüğün bedeli çok ağırdı.


*****


Bir kurt sürüsünün içinde kurt postuna bürünmüş bir koyundum.



*****


Biteceğini sanmıştım ama her yara iyileşmiyor. Her günah affedilmiyor.






Böylece bir yazı daha biter, bol kitaplı günler^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^


4 Aralık 2019 Çarşamba

Büyülü Fırtına//Kristin Hannah Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Uzun zamandır Kristin Hannah okumamıştım, elimde bir kaç kitabı vardı ve aralarında Büyülü Fırtına'yı seçtim. Doğrusu okumayalı çok oldu ve bitirirken daha iyi kitap okuyabilirdim dedim.
Nedeni birazdan sizlerle olacak. Yorumu geçmeden önce Pegasus'un fiyatları hakkında konuşmak isterim. Tamam çok fazla kaliteli, telif hakkı derken hak veriyoruz ama cilti kitaplara 90 TL diyor, hiç bir özelliği olayan Kristin Hannah kitaplarına ise 50 TL. Son zamanlarda çok fazla Kristin Hannah kitabı çıktı ama biz alamıyoruz. Bu kitabımı bile ikinci el olarak aldım. Artık akıllandık, daha az paraya çok kitap alıyoruz ama neden sevdiğimiz kitapları almayalım ki? Bütün kitap severlerin yarasına dokunduğuma göre yorumu bu sefer gerçekten geçebilirim. :D

Alaina Costanza’nın hayatı büyülü şimşeklerin çaktığı fırtınalı bir gecede tamamen değişir. Aşk romanları yazarı, bir çocuk annesi ve geçmişte çok zor bir hayat yaşamış Alaina, bahçesine düşen yıldırımla gözlerini bir yüzyıl öncesinde açar ve kendi kitabındaki kahramanlardan biri olan tehlikeli kanun kaçağı Killian tarafından kaçırılır. Çok geçmeden Killian ve Alaina’nın karşılaşmasının bir tesadüf olmadığı ortaya çıkar. Alaina, Killian adındaki katili yalnızca hayal gücünün bir ürünü olarak var etmemiştir; onların buluşması, kavrayamayacakları kadar büyük bir gizemin zaman ve mekânı aşan gücüyle mümkün olmuştur.
Fakat her büyünün bir bedeli vardır… Aşkı, tutkuyu ve kaderi anlayacakları ölümcül bir yolculuğa çıkan Alaina ve Killian artık büyük fedakârlıklar da bulunmak ve zamanla savaş vermek zorundadır.

Konusu gerçekten çok ilginç, Alaina çok satan bir yazardır ve geçmişte yaşadıkları yüzünden sıkıntılı günler geçirir. Bir gece kitabını yazmak için bilgisayarın başına geçtiğinde yıldırım düşmesi sonucu yazdığı kitabının içine girer. Hem de tam soygun sahnesinin ortasına. Başta her şeyin biteceğine, rüya olduğunu düşündüğü için rahat davranır ama işler umduğu gibi gitmez ve kitabının tehlikeli, kanun kaçağı Killian tarafından kaçırılır. Bu saatten sonra biricik kızına ve gerçek hayatına dönmek için aklına gelen her şeyi yapacaktır, söz dinlemeyen tehlikeli Killian'e bile yalvaracaktır.
Her iki karakterimizde çok acılar çekmiş,  yaşadıklarını okuyunca üzülüyor insan. Alaina'nın çaresizliği çok iyi işlenmişti, sanki biz çaresiz kalmış gibiyiz. Verdiği mücadele, aşkına inancı ama öbür taraftan kızına olan sevgisi çok iyiydi.


Gerçekten ilginç bir kitaptı, Kristin Hannah dram konusunda iyiyse fantastik konuda da çok iyi. Ama bazen de çok iyiye gitmiyor. Bu da çok iyiydi ama beklentim yüksek olduğu için biraz hayal kırıklığı oldu. Daha farklı bekliyordum o yüzden olmuş olabilir.
Sonu için ise diyeceğim bir şey yok, okuyup görün sadece.

Bu arada kitap 1993 yılında çıkmış. Çıktığı zaman değilde benim doğumumdan bir sene sonra çıkması çok fazla ilgimi çekti. Kristin Hannah başarılı bir yazar ve o zamandan bu zamana zerre değişiklik yok ve hala çok sevilen yazar. Herkes dram yüzünden fazla yanaşmıyor ama bu kitap ve diğer bir kaç tanesini öneririm. Bu yazarla herkes tanışmalı. :) Böylece tavsiyede de bulunduk. Beklentiyi yüksek tutmadan, konunun güzelliği ile öneriyorum. ;)




Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


Hayatta güvende olmak diye bir şey yoktur.




******



Acı çektiği sürece her şey gerçekti çünkü.






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^



26 Kasım 2019 Salı

İzlediğim Filmler 24//Aykut Enişte, İlk Öpücük, Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2^^

Merhabalar^^
Yeni film yorumlarım ile geldim^^ 
Filmleri izleyeli yine aylar oldu ama tekrardan izle deseler izlerim, öyle güzel filmler. :D Tabii bir tanesi hariç, ona da değineceğim şimdi. :)


Geçen senelerde fragmanı izleyip merak etmiştim ama Türk filmlerini bildiğimiz için pekte beklentiyi yüksek tutmadım. En son Netflix üyeliğinde denk gelip izledik. Beklentimi yüksek tutup izleseydim pişman olmazdım. Ailecek otur izle, ne belden aşağı küfürler var, ne edepsiz şeyler. Konuda güzel. Kısaca çok beğendim, açar tekrardan izlerim öyle güzel filmdi. Tavsiye ederim. ;)









Bu da geçen senelerde vizyona giren filmlerden. Murat Yıldırım'ı seviyorum, bütün dizileri olmasa da(Çoğa tarzım değil) severek izliyorum. Bu filmin fragmanı aşırı komikti, çokta merak ettim ama diğer filmi nasıl olumsuz bekleyip tam tersi olduysa bunda da beklentim yüksekti ama ne yazık ki hiç beğenmedim. Film 50 ilk Öpücük filminden uyarlama. Birebir aynısı, güzel olabilirdi oyuncular uyumlu olup, Murat Yıldırım ben zoraki oynuyordum demeseydi ki bazı yerlerde öyle hissettirdi gerçekten güzel olabilirdi. Beğenmedim, orijinali daha güzel. ;) 
Ama şöyle bir şey var ki Murat Yıldırım yeri geldi öyle saçma hallere girip güldürdü ki bizi filmin tek iyi yönüydü. :D Tercih size kalmış, merak ediyorum diyorsanız bakabilirsiniz. ;) 












Bence bu seri çoook güzel. :D Her yıl bir filmi yayınlansa keşke. İlki daha güzeldi ama her filmde evcil hayvanların bu kadar olaylı ve komik anıları izlemek aşırı eğlenceli. Daha geçen gün yeğenler var diye açıp izledik. Tekrar tekrar izlenir bu seri. Çocuklarınızda, sizde eğlenerek izleyebilirsiniz. Başka diyecek bir şeyim yok. :D 












Böylece bir film yorumu daha bitti, başka yazılarda görüşmek üzere^^



Diğer film yorumları için TIK TIK!!




Buralarda da varım^^