24 Haziran 2021 Perşembe

İzlediğim Filmler 47//Adalet Birliği, Wonder Woman, Geleceğe Dönüş^^

 Selamlaaaar^^
Ramazan içinde izlediğim filmlerin yorumları şimdi yazmam utanç verici ama geç yorumlarıma takipçilerim alıştı bence. Bir gün hiçbir işim olmadan eski yazılarımı yazıp tamamen bitirip, yeni yazılarımı anında yazmam gerekiyor, aksi zor yani. :/
Bu sefer ki filmlerim diğerlerine göre daha vurdulu kırdılı. Son film farklı ama ilk ikisi benden beklenmeyecek filmler sanki. :D Oysa ki severim, sadece her zaman ruh halime uygun olmuyor. :)


Adalet Birliği

ATV'de yayınlanıyordu, yarısından sonrasını yakaladık izlemeye başladık. İlk yarıyı bilmediğimiz için Netflix'de olduğunu öğrenince oradan devam ettik. Sevdim, eğlendim. Çok iyiydi bence.
Ama seri olarak hangi sıraya göre izlenecek bilmiyorum o yüzden öyle ortadan başladık. Mesela Superman burada ilk kısımda ölüydü sonra dirildi falan. Superman'i izledim, onu da sevmiştim.
Klasik kötü adam dünyayı yok etmeye kalkarken ona engel olmaya çalışan kahramanları konu alıyor.
Büyük ihtimal herkes izlemiştir ama izlemeyen varsa ve bu tarz filmleri seviyorsanız kesin çok seversiniz.








Wonder Woman

Adalet Birliği filminde Wondar Woman'ı izleyince kendi filmini merak ettik. Böyle güçlü kadınları izlemek çok güzeldi, o yüzden hemen de izledik ama Adalet Birliği bundan çok çok iyiydi. Bir kere ikinci dünya savaşında geçiyordu, sonra Türkiye hakkında filmde geçen saçma şeyler hiç hoşumuza gitmedi.
Wondar Woman dünya için iyilik istiyor, kimse kimseyi öldürmesin istiyor ama ne hikmetse karşı taraftaki bütün savaşanları öldürüyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler buna. Dünya iyiliğini istiyorsan bebiş herkesi kollaman gerekiyordu. O yüzden hiç sevemedim, eğer günümüzde geçseydi daha çok severdim belki. Şimdi diyeceksiniz karşı tarafa sempati beslemek olmaz ama burada savaş var, askerler emir alıyor. Bütün insanlığı kurtarmak daha mantıklı olurdu.
Merak edenler izleyebilir ama genel anlamda yorumum böyle. ;)


Şu ikiliden daha güzel bir film çıkabilirdi.







Geleceğe dönüş filmini izlemeyen ya da bilmeyen var mı ki? Genelde tv'de yayımlanınca bakıyorduk bu sefer baştan sonuna kadar izledik. Çok eğlenceliydi ya, eski filmler bence aşırı tatlı, daha güzel. Gerçi hepsinin yeri ayrı.
Şu an Netflix'de iki film var, henüz ikinciyi izlemedik. Üçüncü filmle beraber izleriz artık.
Herkes izlemiştir diye öneride bulunmuyorum asdfghjklş 






Bu sahneler çok iyiydi bence :)




Hala bir sürü film yorumları duruyor, bakalım diğerleri ne zaman gelecek. :D
İzleyecek olanlara şimdiden keyifli seyirler^^
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle 💗



Buralarda da varım^^






2 Haziran 2021 Çarşamba

Sevda Uğruna//Damlanur Büyükşen Blogları Canlandırma Projesi Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, günlen nasıl geçiyor? Beni sorarsanız aşırı yoğun, bir süre de böyle devam edeceği gibi ama ben yine de buralara zaman ayırmaya çalışıyorum. BCP'yi artık herkes biliyordur diye bir şey yazmıyorum ama beş aydır yazdıklarımızı merak ediyorsanız Burada! bakabilirsiniz^^
Not: Mayıs ayında Aşk ve Sevgi temasını konu alıyoruz.
Harry Potter ve Ateş Kadehini okumaya başladım ama yoğunluktan bir gıdım yol kat edemedim, o sırada canım daha akıcı, eğlenceli bir şey çekince Sevda Uğruna kitabı başladım. Zaten BCP için kitap okumam gerekiyordu. Şu an HP'a devam ediyorum, umarım tez zamanda bitiririm. Kitabın kaderi herhalde, ikizinde elinde çok süründü HP ve Ateş Kadehi. :D
Sevda Uğruna Bir Deli Bahar Rüyası serisinin son kitabı, Selim ve Sinan'nın küçük kız kardeşlerinin hikayesini okuyoruz burada. İlk üç kitapta genelde karşımıza çıktı, çokta uslu bir şekilde değildi tabii ama burada kendisi hakkında daha çok bilgi edindik ve yaşadıklarını okuduk.


 

Derya; kendisinden yaşça büyük, fazla korumacı iki ağabey, ve ona hâlâ beş yaşındaymış gibi davranan ebeveynlere sahip üniversite öğrencisi bir genç kızdı. Tek istediği, ailesinin artık onun büyüdüğünü kabullenerek biraz da olsa nefes aldırmasını sağlamaktı. Yirmi birinci yaşını doldurduğu yaz tatilinde stajı için masum bir yalanın arkasına sığınarak hayatının ilk gerçek macerasının yolculuğuna çıktığında ise bu yalanın onu dönüşü olmayacak şekilde değiştireceğinden habersizdi.
Sonunda o da hep düşlediği, başkalarında tanık olduğu aşkı bulacak mıydı yoksa aşk sandığı şey bir musibet miydi?
Emir ise hiç hesapta yokken omuzlarına yaşından ağır yükler koyulmuş, kayıpları yüzünden vaktinden önce büyümüş bir genç adamdı. İşi, ailesi ve yıllar önce ettiği bir yeminin uğruna yaşıyordu. Ta ki derya’yı görene dek... Bu güzel kızı sevmek bataklıkta kendisine uzatılan bir dala tutunmak gibiydi. Ancak kırmadan, kirletmeden, aynı batağa çekmeden sevmeké işte bunu nasıl yapacağını hiç bilmiyordu.
Sevda uğruna, iki gencin yalanlar arasında filizlenen aşkının ve bu aşk uğruna birbirlerine tutunuşunun hikâyesi...


Genel olarak kitap böyle başlıyor ama olaylar, olaylar. Kitap beş yüz sayfa, yazarın kalemi akıcı ama kitapta ayrılıklar, olaylar ve yaşanan sıkıntılar yüzünden bana göre üç hikaye okuduk gibi oldu.
Derya el bebek gül bebek büyümüştür ama üzerinde baskı ile. Okulunun üçüncü senesinde yapacağı stajı babasının fabrikasında değil de en yakın arkadaşıyla beraber başka bir ilde yapmak ister. Buraya kadar, hatta arkadaşıyla başka şehre gitmelerine kadar her şey normal ama ondan sonra söylediklerini yalanlar başlarına bir bir bela olur. Buraya kadar da yine beklenen bir şeydi ama dakika bir dol bir de hemen yakalanmaları garibime gitti, ne bileyim bir kaç gün geçseydi diyeceğim ama durup düşününce zaten bir kaç günde geçmezdi. :D Okuyanlar varsa anladı bence.;)
Derya'nın tek istediği birazcık özgürlük, liseden başlayan uğursuz arkadaş seçimlerinden sonra ailesi tarafından sürekli baskı altında olsa da hayalleri için elinden geleni yapmaya hazır. Tam her şey istediği gibi gidiyor derken başına bir de aşk belası çıkıyor, bundan sonra zaten hayatını düzene sokayım derken iyice batıyor.
Derya sıradan karakterlerden değildi ama böyle aşırı iyiydi, akılda kalıcı bir karakterde değildi. Mesela Bahar gibi değildi. :D Hayalleri olan, kariyerini düşünen bir genç kızdı, sıradan olmamasının sebebi de aklına geleni hemen yapmasıydı mesela, öyle aman dursun her şey ayağıma gelsin vs. bir karakter değildi. Aşkının, kariyerinin peşinden koştu. Aşkı için dobra oluşunu ayakta alkışlıyorum. ;)


Diğer karakterimiz Emir ise aynı Derya gibiydi, tabii yaptığı hatalar yok değildi ama kitabın gidişatı için onlar şarttı bence. Evin tek erkeği olarak her şeye koşan Emir bir gün İzmir'deyken başına gelen kazadan sonra hayatın ona çok büyük sürprizleri olduğunu keşfeder. Bursa, İstanbul arası gidip gelen Emir hayatını göçebe olarak yaşar, ta ki hayatını değiştiren Derya'yı görene kadar. Ya aşkının peşinden gidip, intikamından vazgeçecektir ya da aşkını kalbine gömüp intikamını alacaktır.
Sevdim Emir'i, güzel sevdi, yani bu tarz karakterler bağıra çağıra bir şeyleri yoluna sokmaya çalışıyorken Emir hep mantık yönünden bakıp Derya'yı bir şeylere zorlamadı. Bu yönden yazarın kalemini seviyorum.

Şimdi kitap diğerlerinden farklı olarak lanse edildi bana, öyle miydi evet. Bunu sevdim, ilk iki çift gibi olsaydı benzerliklerden dolayı sıradan gelebilirdi. Bu konuda sevindim. Yukarıda dediğim üç hikaye şöyleydi, Derya ve Emir'in karşılaşmaları ve yaşananlar. Sonra Emir'in İzmir'e gelişi(buraları detaylı yazmıyorum ki spoiler olmasın) ve son olarak Derya ve Emir'in köy evinde konuşmalarından sonra yaşananlar.
Hızlı okuma gibi bir yeteneğim ya da zamanım olsaydı bunları art arda okuyarak daha çok aklımda tutabilirdim ama son sayfalarda başta olanları okuyunca bir afalladım asdfghjkl Eğer bir iki güne bitirseydim inanın daha çok severdim, eğlenirdim. Aksi mi oldu, hayır ama daha çok etkilerdi beni kitap. ;) Yazarın kalemine yine hayran kaldım, ne yazarsa okurum kafasındayım, çünkü seviyorum.
Olaysız bir günleri geçmeyen bu aileye veda ettiğimize üzülüyorum, umarım kısa zamanda bu tarz yeni kitaplarına kavuşuruz, bekliyorum. :)


Son olarak serideki bütün kitapları sevsem de benim kalbime taht kuran tabii ki Bir Deli Bahar Rüyası. Onun yeri değişmez, hatta sırf özlediğimden bir daha okurum. :)
Yazarlarımızdan kitap okumayı seviyorsanız bence kesinlikle kaçırmayın, sizde benim gibi seveceksiniz. ;)
Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumları Buradan! okuyabilirsiniz. ;)



Aklımda kalanlar;

*Derya'nın sürekli ikilemde kalıp hatada olsa doğru kararları vermesini sevdim.

*Derya'nın abileri ve babalarının öyle her şeye evet diyen birileri olmadığını seviyordum, çok sıkmaları mantıklı değil ama toz pembe aile olmadıkları bir diğer güzel olaylardan.

*En son yaşananlar kitaba yakışır bir sondu.

*Yazarın Bahar'ın yaşadıklarını hatırlatan bir kaç detaya yer vermesine o kadar sevindim ki tekrardan okuma isteğimi bastıramıyorum.

*Seriyi ayrı ayrı olsa da okuma güzelliğini de sizlerle paylaşmak isterim, diğer kitaplardan bağımsız okuyabilirsiniz yani.

*Yazarın adetlerimizi her kitabında yer vermesine bayılıyorum. Mesela dini nikah. :D Anneannesinin geleneksel olup dayatması değil bunlar. Zaten Anneanne detayı da ayrı bir hoş, seviyoruz kendisini. <3



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

"Seni sevmek hiç kolay bir şey değil. Sana rağmen seni hayaller kurmak çok zor. ..."


*****

"Biliyor musun?" dedi.
"Ben hep sana bela olduğumu düşündüm, istemeden de olsa sana yaptığım her şey için üzüldüm. Ama şimdi biliyorum. Ben ne yaptıysam asıl senden çok kendime yapmışım."

Alıntıya Not: Ne yazık ki Emir bu konuda haklıydı. :(




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^








28 Mayıs 2021 Cuma

Yeni Ay//Stephenie Meyer Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Ramazan ayında kitap okumalar nasıl gidiyor?(Bu yorum Ramazanın içinden yazıldı) Benim ki diğer yazımda dediğim gibi iyi gidiyor, bu kitabı yeni bitirdim mesela. Diğer yazımda Ramazan Maratonundan bahsetmiştim, dört haftada dört kitap. Bu kitabı ise ikinci hafta için seri başlangıcı ya da devamı serileri okumaktı. Alacakaranlık kitabı geçen aylarda okumuştum, aslında niyetim Gece Yarısı Güneşini okumaktı ama aşırı kalın o ya. :D Bununla devam ettim, onu da kısa zamanda okurum artık. :) İkinci kez okumuş olmama rağmen blogda yorumu yok. O yüzden yorum yazmam şart. :D Ama bu seferkini çok fazla filmle kıyaslamayacağım, ilk kitaba göre daha çok sevdim çünkü. Alacakaranlığı okurken yazarın ilk kitabının verdiği acemilik vardı ama burada yavaş yavaş düzeliyor gibiydi ve okurken Bella'nın Jacop'ı sevmesine hak verdim, nasıl mı?
Cevabı yorumumun devamında. ;)


Edward ve Cullen Ailesi’nin diğer üyeleri Bella’nın doğum günü için bir parti verirler, fakat Bella ısrarla karşı çıkar. Çünkü ortada büyük bir sorun vardır; Edward sonsuza dek genç kalacaktır, peki ya Bella? Kâbuslar, sırlar, imkânsızlıklar, seçimler ve kararlar... Bella ve
Edward’ı yine zorlu bir mücadele bekliyor.

Konu hakkında çok detay girmeyeyim, herkes biliyor bence. :D Gerek kitapta, gerek filmde olaylar aynı zaten. Evet, bir sürü uyarlama film izliyoruz, bazısı ayy bu olmamış diyor, bazısı ise eksikleri var ama olması gerekende bu işte deyip seviyoruz. Yeni Ay hem film hem kitap olarak tamda böyle. Film için illa ki atlanılan konular vardı ama çokta göze batanlar değil, hatta birebir aynı diyebilirim.
Bir kaç kısmı okuduğum zaman tabii ki böyle olmuş muydu ya dedim, kitabı okuyalı on, on bir sene olacak neredeyse, normal unutmam ama filmi sürekli izledik. Hatta filmi sinemada izlediğimi hatırlıyorum, çok güzeldi. :)
Film ve kitaptan ayıran tek şey Bella'nın yaşadığı karamsar hava. Edward gittikten sonra yaşadığı sıkıntılar gerçekten çok kötüydü, sen ne ara bu kadar bağlandın deyip durdum. İşte kitap burada olayların nasıl geliştiğini anlatıyor.


Gelelim ikinci mevzuya, Bella ve Jacop'ın arasındaki şeye. Filmde çok sinir oluyordum aralarındaki saçmalığa ama kitabı okuyunca o kadar hak verdim ki. Bella Edward'ın gelmeyeceğinden ve kendisinin artık bu korkunç hayattan çıkamayacağına o kadar emin ki Jacop'a çok bağlanıyor, hatta onunla bir yola girmeye kararlı. O kadar kötü zamanlar geçirdi ki Bella bu kararına saygı duyardım gerçekten ama o son. Bence kitapta da güzeldi ama en etkileyici olan filmdi. Havuza kadar her şey vardı. Kim yapımcılığını, yönetmenliğini yaptıysa alkışlıyorum. Seneler sonra okuyup, filme yorum yapınca bu tarz detayları yazmak istiyorum. Devam kitaplarda Jacop'a sinir olacak mıyım bilmiyorum, Şafak Vaktinde kitabın yarısının Jacop'a ayrılması hala hoşuma gitmiyor ama belki şimdi daha iyi anlayarak okurum.
 
Bu kitaptan sonra Gece yarısı Güneşi kitabını düşünüyorum ama bakalım ne olacak. Bu arada hala filmi tekrardan izlemedim, ikizi kafaya alayımda yine izleyeyim ya da altyazılı tek başıma izleyeyim. :)
Kalemi akıcıydı ve başta da dediğim gibi yazarın her kitapta nasıl geliştiğini görüyoruz, bu gerçekten hoşuma gitti. Seneler sonra okumak, hem de beyaz ciltli haliyle okumak ayrıca çok güzel.
Okumayan kitap kurtları vardır, yeni fantastik tarzı kitaplara başlayacaksanız öneririm. Çok fazla fantastik okuyan bir okuru fazla tatmin etmez ama. :)



Aklımda kalanlar listesini kitap yorumlarında da yapayım bari. :D 

*Romeo ve Juliet sahnesi filmde derste geçerken kitapta Bella'nın evinde geçmesi ve aralarında geçen konuşma çok güzeldi. Böyle bir sahnenin filmde olmasını isterdim.

*Bella'nın Jacop ve arkadaşlarının tanıştığı sahnenin filmde de birebir olmasına sevindim.




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Sanki hiç var olmamış gibi, diye umutsuzca düşündüm. Ne kadar aptalca ve imkansız bir söz! Benim resimlerimi çalabilirdi ve hediyeleri geri alabilirdi, ama bu yaşadığımız anıların silinmesini sağlamazdı.


*****

Jacop sadece mutlu ve mutluluğu etrafına yaymayı becerebilen bir insandı. Yanında kim varsa, mutluluğu o kişiye de bulaşıyordu. Aynı güneş gibi, çekim alanına giren herkesi ısıtıyordu. Doğaldı ve bu ruh hali de kişiliğinin bir parçasıydı. Bu yüzden de onu bir kadar görmek istemem tuhaf değildi.


*****


"Bazen sadakat, yapmak istediklerinin önüne geçer. Bazen anlatacağın şey, sırrın değildir."


*****


Cenneteydim; cehennemin ortasından bir cennet.





O zaman başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^
Sağlıcakla kalın...








25 Mayıs 2021 Salı

A Love So Beautiful//Mini Kore Dizisi^^

Selam^^
Ramazan öncesi bitirip daha yeni yazısına başladığım dizinin yorumunu yazıyorum. Ramazan ve bayram gerçekten yoğun geçti, belki bayramda bir şey yaparım dedim ama göz açıp kapayana kadar bayramda bitmesin mi. Şimdi vakit bulmuşken düzenleyip, yazabildiğim kadar yazı yazacağım. Bir süre belki de bloga bakamam bile. :D
Bu diziye başlamama sebep olan şey yine instagram dizi tayfası, öyle güzel replikler, alıntılar ve fotoğraflar paylaşıyorlar ki bir yere not alıyoruz. Ben öyle aklımın bir köşesine notumu alıp, telefondan da ekran görüntüsü almamdan sonra netflix'e gelince başladım. Böyle kısa, kafa dağıtıcı bir dizi aradım o da buydu. 
Dizi için muhteşem diyemeyeceğim ama eğlenceliydi. Oyuncuların hepsini ilk defa burada izledim, hepsi kendine göre çok iyiydi ama karakter olarak beni deli edenler oldu.


Konusu;
Hem sınıf hem de komşusu olan Cha Heon'a platonik aşık olan Shin So I aşkı için her türlü çılgınlığı yapmaktadır. Cha Heon'un peşinden bir dakika ayrılmayan Shin So I zamanla yaptıkları yüzünden kalbi kırılır ama kalbini düzelten birileri olacaktır.

Dizi liseden başlayıp gençlik, orta yaşlarına kadar gidiyor. Üniversite, iş bulma ve evlilikler görüyoruz. Dizide en uzun dönem lise oldu, bu dönemi çok sevdim mesela. Sonradan olanlar zaten 5-6 bölümle kalıyor. 
Shin So I'nın platonik aşkına hem çok güldüm hem de çok üzüldüm. Karşılığı var mıydı, bunu yazının devamında göreceksiniz ama nasıl oluyor, oğlanın davranışları nasıl değişiyor bunlar hep vardı ve güzeldi. 


So Ju Yeon//Shin So I^^
Cha Heon'a derinden aşık olan So I'nin hedefi bir gün Cha Heon ile sevgili olmak. Her fırsatta ilgisini belli eden So I bir kaç girişimden sonra yaşadığı hayal kırıklığı nedeniyle zor günler geçirse de muradına erdi ama nasıl. Şimdi fotoğraflara baktığınız zaman zaten göreceksiniz ama çok değişik şeylerde oluyor.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim, sadece Kim Min Jae ile Any Song Challenge yapmışlar oradan tanıyorum. Aşırı tatlı biri kendisi, tam öğrenci rolüne uygun ama yaşını öğrenince şok oldum. Kendisi 27 yaşında, oğlan ise 22 yaşında, çok şaşırdım inanın. :D Ama kız tipten kurtardı yine de. ;) Rolünde birazcık aşırılık vardı, o kısımları sevmedim, gerçi büyük ihtimal karakterden kaynaklı. O konu hakkında da yazacağım, orijinal versiyon hakkında yani. 


Kim Yo Han//Cha Heon^^
Okulun en zekisi, başarılı ve yakışıklısı olan Cha Heon kendini derslerine verdiği için kafasını kaldırıp çok fazla etrafına bakmaz, zamanla biraz dikkat kesilince aslında onu sürekli takip eden birini fark eder. Bu kişi hem komşusu hem de sınıf arkadaş So I'den başkası değildir.
Oğlan aşırı soğuk ve şapşik bir tipti, bazı kısımlarda hareketlerine o kadar çok güldüm ki. Yakışıklı bir de velet. Wei grubunun bir üyesi kendisi, en son BTS'in Spring Day'in coverını yapmışlardı tatlışlar.
Oyunculuğu için tam karar vermem için başka bir dizide daha görmem gerekiyor, burada karakter olarak çok fazla soğuktu. Ha minnoş halleri yok muydu vardı ama soğuk halleri daha fazlaydı. Yakın zamanda şöyle oyunculuğunu adam akıllı gösterdiği bir dizide görmek isterim. Gerçi bu rolü de oynamak kolay değil ama neyse. :D


Yeo Hoi Hyeon//Woo Dae Sung^^
Dizimizin ikinci erkeği, zaten olmazsa olmaz değil mi? Başarılı bir yüzücü olan Dae Sung yeni okulunda çok iyi arkadaşlar edinir, çok güzel zamanlar da geçirir ama hoşlandığı kız başka birini sevmektedir. Cha Heon gibi çok tatlıydı yine. Diziye dahil olunca tip olarak oyuncuların en küçüğü bu arkadaştır dedim ama bu da beni şoka uğrattı. Kendisi So Ju Yeon gibi 27 yaşında. Koreliler bu konuda gerçekten iyiler, nasıl da genç duruyorlar yaaa. 😢
Bir süsü dizide oynamış ama ilk defa gördüm, bu diziden sonra daha sık görürüz bence. :)


Jeong Jin Hwan dizideki adı da bu.
&
Cho Hye Joo//Kang Ha Young^^
Sol I'in en yakın arkadaşlarıdır kendileri. Jin Hwan aklı bir karış havadadır ve gelecekte müzisyen olmak ister. Ha Young ise So I'in en yakın kız arkadaşıdır.
Bu arkadaşlar için pek bir şey yazmayacağım, sadece Ha Young için bir süre karşılıksız bir aşk vardı, yani şimdi hangimiz yaşamadık bunu? O yüzden dizide görmek güzeldi. :D İzleyenler anladı bence. ;)


Resimler^^



Oğlan sertti, soğuktu falan ama böyle tatlı jestleri çok iyiydi. Odun gibi başlayıp, odun gibi devam etseydi hoş olmazdı.


Şu kütüphanenin dili olsa da konuşsa asdfghjklş



Sol I'in bisikleti çalınıyor, babası almak istese de aldırmıyor. Bilin bakalım neden sdfghjklş



İkinci erkek vs. vardı ama aralarındaki arkadaşlık falan benim çok hoşuma gitti. 






Kime niyet, kime kısmet işte :P


Eğlendiğim sahnelerden^^



Neden karalara bağlandınız ki? :P


Gifler^^






Arkadaki şahsın gülüşü asdfghjklş


İstemem yan cebime koy değil de nedir bu arkadaşlar :P


Şu sahne var ya şu sahne...
Çok tatlıydı 💛



İşte buralarda sevgili oldular ama çok olaylarda oldu. Hak verdim, hem de sonuna kadar ama Cha Heon'un aşkını izlediğim zaman üzüldüm de. Bu kısımlar yetişkinlik dönemleriydi. Dizi bitiminde 30 yaşında oldular.
Bundan sonra, finale geçmeden önce detaylarda bahsedemediğim, aklımda kalanları yazmak istiyorum.
Madde madde olacak, Nabrut'da böyle yapıyor hoşuma gidiyor ama ben daha kısa tutacağım. ;)


Aklımda kalanlar^^

*Sol I'in doğru düzgün ders çalışmadan üniversite gitmesi saçma olurdu, o yüzden yeteneği üzerinden gidilmesi güzeldi.
*Dae Sung ve babasının arasında geçen olayları üzücüydü ama sevdim.
*Sol I'in yazdığı şeyi sınıfın ortasında öğretmenin okuması ve sonrada olanlar tekrar izlenilesiydi.
*Romeo ve Juliet piyesi olaydı.
*Sol I ve arkadaşlarının oyunları en iyisiydi.
*Cha Heon'un son bölümlerdeki araba sahnesi on numaraydı, bunu önceden görmeseydim iyiydi daha iyi olurdu tabii. :P
* Sol I'in kolay lokma göstermemeleri dizinin en iyi şeyiydi bence.
*Ve düğün dansı, harikaydı. 👊
*Son bölümde Cha Heon'un bölümü olması ise bence dizinin bir tık daha iyi yaptı.


Son^^
Gençlik ve okul dizilerini seveler için güzel olabilir ama aksi halede sevmeyenler son 5-6 bölüme kadar sıkılır bunu baştan söyleyeyim. Dizinin orijinal versiyonu bir Çin dizisi, ben inceleyemedim ama ikiz biraz izlemiş sinir olmuş. Azıcık bana da izletti de bakmaya bile değmez. Burada ki oğlan soğuk olabilirdi ama oradaki affedersiniz ama tam bir öküzmüş. Arabanın önündeki sahne var, izleyenler anladı o sahneyi izletti bana katlanamadım. O yüzden orijinal versiyona bakmayacağım.
Dizi Netflix'de mevcut, 24 bölüm ve her bölüm 20-25 dakika arası.
Ben sevdim, izlerken eğlendim. Çok saçma yerler oldu, çok kızdığım ve üzüldüğüm yerlerde. Hatta Sol I'e bırak şunu beee deyip kızmışlığım dahi var ama genel anlamda eğlendim. Yılın dizisi tabii ki de olamaz ama gideri var bence.
Eğer mini, okul ve gençlik dizileri seviyorsanız beklentiyi fazla yukarlarda tutmadan izleyebilirsiniz. ;)





Bitirmeden önce izleyenler için yorum bekliyorum, siz nasıl buldunuz?
O zaman başka yazılarımda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın^^