11 Temmuz 2023 Salı

Madam Bovary//Blogları Canlandırma Projesi Haziran Ayı Film Yorumu^^

 Selamlar^^
BCP için bu ay çok geç kaldığımın farkındayım ama temizlik, bayram, yaza giriş vs. derken inanın anca şu an izleyip yazabiliyorum. :/
Fransız Edebiyatının önemli eserlerinden biri olan Madam Bovary'nin filmini izleyip yorumlayacağım. Aslında kitabı okudum ama ben diyeyim 11, siz deyin 12 yıl. İlk uzun soluklu kitap okumaya bu kitapla başlamıştım. Valla cesaret ister, nasıl başlamışım aklım almıyor. Gerçi bir ayda anca bitirmişimdir ama okumuştum. Bir de kitabın ağır olmasını göz önünde bulundurursak valla iyi cesaretmiş :D
Ama şu an deseniz ki ne hatırlıyorsun, hiçbir şey :D
Filmini hiç izlemedim, peki bir şey anladım mı? Onu devamında anlatacağım. ;)



İyi kalpli ve sıradan bir hayat süren doktor Charles Bovary'nin yüksek idealleri ve aşırı lüks tutkusu olan karısı Emma Bovary'nin, yaşamın tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve yaşadığı ilişkileri konu alır. Yazar, karakterlerin iç dünyalarını açıklarken realizmin gözlemci yönünü kullanmıştır.

D&R sitesinden alıntıdır^^


Filmi ne yazık ki sevemedim.
Karakter olarak zaten sevemedim ama oyunculuk olarak da bir garipti. Yani o psikolojik bunalımı hissetmekten çok oyuncunun saçma hal ve hareketlerini izledim.
Mesela Madam Bovary bir bunalımın içinde ve kendini dışarı atıyor, zaten ıssız bir kasaba, eğlenceler yok, bununla beraber eşide çok fazla karısına destek olmayınca mutluluğu eve ve kendine yeni eşyalar, kıyafetler alarak bulmaya çalışıyor. Bununla beraber bir de aşkı dışarda arayınca ipler kopuyor tabii ki.
Şimdi unuttum falan dedim ama kitabı okuduğumuz zaman karakterimizin girdiği bunalımı çok iyi okurduk ama filmde olmamış, yapamamışlar. Yani neden böyle davranıyor, neden daha ilk dakikada aşkı, sevgiyi dışarıda anlıyor çok anlamıyoruz. Tamam eşi de çok ilgisiz ama ne bileyim biraz daha inandırıcı şeyler olabilirdi. Kitapta detaylar illa ki mevcuttur.

Oyuncuyu Jane Eyre'de de izledim, orada çok iyiydi, demek ki oyuncudan çok senaryo ya da yönetmenle alakalı bir durum var. Bunu daha iyi öğrenmek için diğer yapımlarını izlemeyi düşünüyorum.


Çiftimizin evlenme anından bir fotoğraf. Madam Bovary aşırı bencil bir insandı, yaptığı bazı şeylerde bencilliği ön plandaydı ama sonradan onun başına gelenler. Yani birinden yedin kazık, diğeri iyi mi olacaktı?
Film biraz Madam Bovary'nin psikolojisine önem vermektense daha çok mutsuz bir kadının ihanetini anlatmış gibime geldi. Sevemedim yani.






Madam Bovary'nin kocası.
İkinci Adnan Ziyagil diyebilir miyiz? Evet, diyebiliriz asdfghjkl


Ama filmdeki kıyafetlerine bayıldım, çokta güzel taşıdı. <3








Filminden çok kitabını okumanızı tavsiye edeceğim bir yapım oldu. Klasik bir kitaptan uyarlama değil de dediğim gibi aldatma ve bencillik üzerine çekilmiş bir film gibiydi. Daha güzel yapılabilirdi, karakterin neden böyle yollar seçtiğini anlamak daha ilgi çekici ve güzel olabilirdi.
Başta kitabın Fransız edebiyatından geldiğini bilseydim kitabını okurdum, film şu anlık yetti, bir on senede filmle yetinebilirim. :D

BCP'de Temmuz ayında Komedi, Mizah ve Alman Edebiyatı temasını işleyeceğiz. Katılmak isterseniz bekleriz^^

BCP için yazdığım diğer yazıları okumak için Tık Tık^^




Sevgiyle kalın^^








25 Haziran 2023 Pazar

Icebreaker//Hannah Grace Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Sıcağı sıcağına kitap yorumu yapmaya geldim, şimdi yazıyorum ama ne zaman yayımlanır Allah bilir ama ben yazayım, aklımdan çıksında ne zaman yayımlarsam artık(kısa zamanda olsun ama).
Kitabımız Olimpos yayınlarının yeni kitabı. Yabancı kitap kurtları çok sevdim, bayılıyorlamış bu kitaba, seriye ve sonunda bizde de çıktı.
Peki o kadar övülmeyi hak etti mi? İşte onun yorumu devamında. :)
Her şeyden önce kitabın akıcı olması çok güzeldi, o yüzden bir kaç günde 550 sayfalık kitabı bitirdim, benim için rekor asdfghjklş


Hayatını bütünüyle planlamıştı, ta ki o gelene kadar...

Anastasia Allen’ın küçüklüğünden beri tek hayali, Amerika Birleşik Devletleri olimpiyat takımına girmekti.
Kaliforniya Üniversitesi, Maple Hills’ten tam burs aldığında ve rekabetçi artistik patinaj takımına çiftler kategorisinde seçildiğinde her şey planlarına uygun gidiyordu.
Önüne hiçbir engel çıkamazdı; ajandasındaki bütün planlarını altüst eden hokey takımı ve Kaptan Nate Hawkins bile.
Nate, okuldaki son senesinde kaptan olarak görevini yerine getirip takımının buzda başarılı olmasına odaklanmak istiyordu. Ama üniversitenin iki buz pistinden birinde hokey takımı yüzünden ufak bir aksilik yaşanmıştı. Bu yüzden ona katlanamadığı açıkça belli olan Anastasia da dâhil olmak üzere artistik patinaj takımıyla aynı pisti paylaşmak zorunda kaldığında, görevine odaklanmak çok da kolay olmayacaktı.
Diğer yandan, Anastasia’nın partnerinin başına gelen talihsiz bir olay sonucu turnuvaya hazırlanmak için tek şansı kalmıştı: Hiç hoşlanmadığı ve köşe bucak kaçtığı Nate Hawkins.
Buz pistinde kıvılcımlar havada uçuşurken Anastasia’nın hedeflerini başarmak dışında hiçbir endişesi yoktu. Çünkü bir ilişki istemediği gibi bir hokey oyuncusuna da asla âşık olamazdı. Öyle değil mi?


Anastasia artistik patinaj takımında çift olarak çalışmaktadır, önemli maçları olan Anastasia‘ya hayatını planlı olarak yaşamaktadır. Planı bozulduğunda strese giren Anastasia‘yı en son ve en çok strese sokan da Nate olur. Kaydıkları buz sahası kullanılmayacak hale geldiği için Anastasia‘gilin kullandıkları sahayı kullanmak zorunda kalan Honey takımı iki takımında anlaşması için elinden geleni yapmak isterler, en çokta takımın kaptanı olan Nate bununla uğraşmak zorunda kalacaktır.
Partneri ile yeri gelince sorunlar yaşayan Anastasia Honey takımınıda sürekli etrafında görünce Nate’in bir kaç hatasında şahit olunca hokey takımı Anastasia‘yı kendilerinin tarafına çekmek zorundadırlar.
Böyle okuyunca sanki Nate’i anlatıyorum ama konu böyle başlayınca anca bu kadar analatabildim. :D
Anastasia’ya ya aşırı sinir olmuş olabilirim. Kız herkese iyi, Nate’e gelince bi çemkirmeler, sinirlenmeler falan. Yazarlara birileri söylesin karakterleri böyle yazınca sempatik olmuyorlar. Beni sinir ediyor mesela, yani bi tane adı lazım değil var, ona var ya gösterdiği sabrın %0,00001’ini Nate’e göstermedi. Şimdi ben nasıl seveyim?
Onun dışında öyle masum bir karakter değildi, yaptıklarını okuduğunuz zaman masum olması sırıtırdı cidden. Bu yüzden sevdim asdfghjkl Yani kıza sinir olduğum kadar sevdim de :D



Okulun Hokey kaptanı olan Nate takımı için elinden geleni yapmak istemektedir. Üç arkadaşıyla beraber aynı evde kalan Nate kullandıkları sahanın bozulmasıyla Anastasia’gilin sahayı kullanmak zorunda kalırlar ve onlarla iyi geçinmek için elinden geleni yapmaya hazırdır, ta ki söylediği şeylerden sonra Anastasia‘yla arası bozulana kadar. Tam düzelteyim derken yine bozulması kendisini hem zora sokar hemde Anastasia ile aralarında çekime yol açar.
Offf aşk neden bu kadar kırocasın???? asdfghjklşi
Şimdi kendisi kıro değildi ve böyle her kızın hoşlandığı davranışları da vardı ama ben bunlardan hoşlanmıyorum. Hatta kızın davranışlarından sonra halen daha kendini suçlaması, oy bebeğim yapma etme demesi sürekli gözlerimi devirmeme neden oldu.
Hayır sende haklısın bebişim neden böyle davranıyorsun? Burada yazar bence kendi egosunu mu tatmin ediyordu anlamadım?
Bunların dışında o kadar düşünceli oluşu beni benden aldı ve Anastasia’ya karşı bu kadar tatlı oluşu çok hoştu.
Evet bunlar hoştu, şimdi gelelim asıl mevzuya.


Şimdi kitabımız aşırı aşırı yetişkin içerikli, yani tavşanlar gibilerdi diyeyim siz anlayın. Kitabın genel anlamı böyle olsaydı sevmezdim kesin ama kitabın neden 550 sayfa olduğunu şimdi anlamışsınızdır. asdfghjklş
Bu tarz kitapları sevmiyorum ama bunun karakteri, akıcı oluşu ve tostik ilişkilerin olmaması kitabı sevmeme neden oldu. Yine de cidden çok fazlaydı, acaba yabancılar o yüzden mi sevdi? Çünkü okuyan Türk okurlara bakıyorum da çok sevmemişler gibi.
Şimdi her şeyde olduğu gibi kıyaslama şart, bu tarzda da en çok sevilen lukov’dan Sevgiler geliyor. İnanın bu kitap o kitaba bin basar. O kitapta kızın iç sesi beni baymıştı, burada öyle değildi. Her ne kadar Anastasia’yı okuduysak Nate’ide okuduk. O yüzden belki de kitap sıkmadı.
Sonra bu tarz kitaplarda argo davranışlar falan çok olur ama burada yoktu, hatta Nate’in arkadaşları o kadar tatlıydı ki sdfghjkl Hele Henry, ona da geldiysek bahsedelim bari.
Hem açık sözlü hem düşünceli hem de yufka yürekli bir karakter kendisi, serinin ikinci kitabı Henry’yi anlatmıyor ama anlatmasını isterdim, istek değil ihtiyaç resmen asdfghjklş
Sonrasından Nate’in arkadaşlarının Anastasia’ya karşı davranışları, onu kelimenin tam anlamıyla yenge gibi görmeleri(başta değil) çok tatlıydı. Başta değildi dedim ama o zaman çiftimizin ilişkisi farklıydı. Mesela o mevzuda çok hoşuma gitmedi ama bu yazarların ne yaptıkları, ne yazdıklarına akıl sır eriyor mu? Yok.


Toplarsak yorumu kitabı sevdim, sevmediğim şeyler olmasına rağmen yine de sevdim ama en çok sevmeme neden olan şey, yine diyorum akıcı olması.
Bu tarz sevenlerin bayılacağı ama sevmeyenlerin rahatsız olacağı bir kitap bu arada. Bu tarz kitapları okumuyorsanız sevemeyebilirsiniz. Zaten karakter olarak sinir oluyorsunuz ama böyle anlaşmaları, tostik ilişki olmaması daha çok sevmenize neden oluyor, kafa karıştıran mevzular asdfghjkl
Mesela olaylar oluyor, diyorsun karakterler burada kesin saçmalayacak ama bir bakıyorsunuz aşırı sakin ve aklıselim davranıyorlar. İşte aradığım karakter, şimdi nasıl sevmeyeyim? :D
Yani böyle karakterler için ne çok sevdim ne de böyle sevmedim diyebiliyorum. O yüzden bu yorumdan bir şey anlamadım falan derseniz anlarım. :D
Biraz uzun bir yorum oldu, durup düşündüm unuttuğum bir şey kaldı mı diye ama yok gibi.
Yine de kitap hakkında dedikodu yapmak isterseniz sosyal medya hesaplarından beni bulun sdfghjklş


Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


Dalgaların her an beni alıp götüreceğini hissettiğim bir dünyada Nate, adeta olduğum yere daha sağlam tutunmamı sağlayan çapaydı. 


*****

“Gördün mü? Güvendesin.”
“Seni hak edecek ne yaptım ben?”
“Bilmiyorum ama ben de yengeç kıskaçların bile olsa senden hoşlanırdım.”


*****

Anastasia güneş gibiydi, insanın içini ısıtacak ve göz kamaştıracak kadar güzeldi. Ama dürüst olmak gerekirse onu en sevdiğim insan yapan asıl şey bu değildi.
Onun kararlılığına, bağlılığına, sevecen yanına, ilk başta ne kadar rahatsız olsa da bana tam olarak ne hissettiğini açık açık anlatabilmesine aşık olmuştum.

*****

Benim hayal gücüm, böylesine büyük bir mutluluğu düşleyecek kadar geniş değildi.




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^











24 Haziran 2023 Cumartesi

Elf Kralı İle Anlaşma//Elise Kova Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Son haftada iki kitabı hızla bitirdiğim için hemen yorum yazmam gerek yoksa kalırda kalır, sanki kalmıyormuş gibi. :/
Bu sefer ki kitabımız Yabancı yayınlarının yazarı Elisa Kova’nın tek kitaplık serisinin ilk kitabı Elf Kralı ile Anlşama. Tek kitap olması, uyarlama bir roman olması ilgimi çeken ilk detaylardı. Kapakta güzel ama şu an çıkan ikinci kitabın kapağı daha güzel. :D
Kitabımızda elfler, periler, vampirler vs. çoğu şey var. Bu kitabımızda isminden de anlaşıldığı üzere elfleri anlatıyor. Perilerde var ama onlar başka. :D


Elflerle insanlar arasında üç bin yıl önce bozulmaz bir anlaşma yapılmıştı. Her yüzyılda bir, İlk İnsan Kraliçe’nin büyüsüne sahip olan genç kız, Elf Kralı’nın yanında yer almak üzere Ortadiyar’a götürülüyordu. Hayatını bitkibilime adamış Luella yaşını geçirdiği için minnettardı. Artık kasabasının tek şifacısı olarak görevlerine odaklanabilirdi. Ta ki Elf Kralı, kraliçesini bulmak için gelene kadar. Luella’nın kendisi hakkında bildiği her şey yalandı. Ancak Ortadiyar’ın ölümün eşiğinde olduğunu gördüğünde, hiç hazır hissetmediği bu sorumluluktan kaçamayacağını anlamıştı. Tek sorun, nihai bir seçim yapması gerektiğinde sadakatini nereye sunacağıydı – ona hayatı boyunca destek olmuş yuvasına mı yoksa başından beri istemediği aşka mı?

Luella kasabanın şifacısı olarak hayatına devam etmektedir. Okulunu okumasına destek olan kasabalılara borcu olduğuna inanan Luella hiçbir şekilde kasabayı terk edemez.
Elflerle aralarındaki sorun yüzünden halk olarak sürekli tetikte olarak Luella kraliçe olma olsılığı olmadığı için rahattır ama gelen elf kral ve arkasından çevrilen işler yüzünden bir anda kraliçe olduğu ortaya çıkan Luella’nın hayatı bir günden tepe taklak olur.
Güçleri olduğunu daha yeni öğrenen Luella bir de sert Elf kralıyla evleneceğini öğrenince kaderine razı olup onu kendi sarayına götürmesine izin verir. Gittiğinden aslında elflerin çok zor durumda kaldığı anlayınca onlara yardım etmek ve evine dönmek için elinden geleni yapacaktır.
Elisa kova’nın kadın karakterlerine tahammül edemiyoruz arkadaşlar, yok böyle karakterler inanın. Yani sürekli dik başlı olmaları sinir bozucu. Luella ülkeyi ve elfleri kurtarmak için sürekli uğraşması çok tatlıydı ama sürekli gidicem de gidicem demesi beni sinir etti. Elf kralı garibim napsın sürekli gidecem diyen kişiyi, sonradan verdiği tebriki haklı buluyorum şahsen.
O yüzden bu yazarın bir kitabını dahi okuyacaksanız bunları bilerek okuyun.
Tamam kendisine yapılan fedakarlığı ödemek istiyor ama kardeşim kraliçe olmuşsun, en büyük mevkidesin,  bununla bir şeyler yapsana? Biraz alık bir karakterdi bence asdfghjklşi Neyse ki elf kralımız vardı. :P




Elf kralı hakkında diyeceğim pek fazla bir şey yok, onu okuyup öyle tanıyın derim. Sadece huyunun değişmesi, Luella’ya olan davranışlarının nazikliği ve gülme konusundan büyük adımlar atması aşırı tatlıydı. İşte bu yazarın kadın karakterleri ne kadar sinir olsa da erkekleri resmen onların tam tersi minnoş resmen. Tamam kralında hataları yok mu, vardı ama arkadaşlar Luella ile kıyas edilemez bile. :/

Bunlara rağmen iki karakterinden atışmasını, iş biliği yapmasını, birbirlerine anlamasını, arada da(çoğunlukla beni sinir etsede) kavga etmeleri çok tatlıydı.
Evren konusunda yazar güzel yazıyor. Özellikle elflerin ve perilerin detaylı anlattığı bir kitaptı ve benim ilk okuduğum kitaptı. Yani elf kulakları olan karakterleri okudum ama böyle detaylı okuduğum ilk kitaptı.
Evreni güzeldi ve tek kitap olması kitaplarda en sevdiğim özellik, bir de bu tarz fantastik kitaplarda tek olunmuyor, muhakkak o sonda bir şeyler oluyor ve ikinci kitabı bekle dur, o yüzden tek kitap olması çok güzeldi ama… İşte aması var.


Kitap güzeldi ama kadın karakterin böyle davranması beni kitaptan resmen soğuttu, yani kitabı tam olarak sevdim mi sevmedim mi bilemedim. Tamam tek kitap olması güzel ama sanki o kadar yaşanan olayın bir anda şak diye olması, bitmesi biraz garipti. O olaylar olana kadar sadece çiftimizin arasından yaşananları okuduk, biraz daha fantastik yönünü okumak isterdim.
Kitabı tam olarak sevdim mi, sevmedim mi bilemiyorum. Evet evreni güzeldi ama şu an ki fiyatını görünce o kadar vermeye değmez, hele böylesi bir kadın karakter için hiç değmez asdfghjklş
İkinci kitabı eğer uyguna bulursam alırım ya da ikinci el ama bu kadar parayı vermem. İkinci kitabın konusunu da okudum, yine bizi bizden alacak bir kadın karakterler karışılacak gibiyim. O yüzden bekleyebilir, çok yükselemedim.

Bu tarz keli kitapları seviyorsanız okuyabilirsiniz ama beni sinir eden karaktelere tahammülüm yok diyorsanız uzak durun o zamna diyebilirim. :D
Yazarın henüz Hava Uyandı serisinin son kitabı okumadım, onu bitireyim sonra bu seriye bakarız inşallah. :D
Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumlar için tık tık!




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

Eldas'ın tutuşu şaşırtıcı derecede sağlam ve güvenliydi - sanki istediğim an kollarından kurtulabilirmişim ama beni sarmaladığı müddetçe korkacak hiçbir şeyim yokmuş gibi. İkimiz de istediğimiz sürece beni taşıyacaktı.


*****


En kötü davranan insanlar genellikler en çok acı çekenler olurdu.




Diğer yeni yazılarımdan görüşmek duasıyla^^



Buralarda da varım^^
















16 Haziran 2023 Cuma

Serseri Prens//L. J. Shen Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bir Olimpos kitabının daha yorumuna başlamış bulunmaktayım. Bu sefer ki kitabımız All Saints Lisesi serisinin birinci kitabı ve okuduğum diğer kitaplardan çok farklı. Okumaya başlamadan önce konusunu okuduğum az çok okuyacağım şeyleri tahmin ettim ama tahminimden çok çok üstü şeyler oldu.
Yani böyle hem kalp kırıyor, hem üzülüyorsunuz, hem çok kızıyorsunuz ve en sonunda o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz ki yoruluyorsunuz. :D
Evet duygu olarak yoruyor ama kalem olarak akıcı bir kitap.


Penn
İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi. Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.
Koşulların en iyi yanı nedir, bilir misiniz? Değişmeleri. Hem de hızla.
Şimdilerde anne babasının en yeni projesiyim.
Aynı zamanda ev arkadaşı, belalısı ve nefret ettiği rakip futbol takımının kaptanıyım.
Hayatımdaki tek güzel şeyi mahvetmesinin bir bedeli olacaktı elbette, yakında çok gözyaşı dökecek.
Daria Followhill kendini kraliçe sanıyor. Ama ben ona şımarık prensesin tekinden başka bir şey olmadığını göstereceğim.
 
Daria
Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.


İlk olarak Daria’den başlamak istiyorum. Bu arada nasıl okunuyor bu isim ya, ben dari diye okudum ama çeviriye baktığımda Derya isminin ingilizcesi diye gösterdim, anlamadım. :D
Daria annesinin zoruyla balerin olmak için çok çalışır ama bir türlü memnun edemez. Kurstaki diğer kıza annesinin tavrını kıskanan Daria hiç ummadığın bir zamanda, hiç ummadığı biri tarafında bir kaç dakikalığına mutlu olur ama o mutluluk ona çok pahalıya patlar.
Yıllar içinde annesiyle arası açılan Daria okulda popülerliğini koruyup, bütün hislerini gizlemeye odaklanmıştır.
Bir gün hiç ummadığı kişinin evlerinde kalmaları, üvey kardeşi olması hayatını bir kez daha bambaşka bir hale sokacaktır.
Daria karakterine genel olarak çok üzüldüm, bazı yaptıklarına aşırı kızmış olabilirim ama. Evet annesinden sevgi görmemüş ve okuduğumda ona yapılan muameleyi her okuduğumda aşırı üzüldüm ama cidden bazı şeyler için yaptıklarını onaylayamam. Yani seni sevsin istiyorsun ama yaptıkların söylediklerini tutmuyor ne yazık ki.
Sonrasında Penn ile aralarında olanları çok sevemedim. yani tostik bir ilişki değildi ama üzüntü halinde başka şeyler yapmalarını bırakın anında yelkenleri suya indirmesi asaplarımı bozdu. Az gurur kızım, ne öyle konuş deyince hemen konuşmalar falan.


Penn geçmişte yaptığı hatanın bedeli çok ağır öder ve hem kendinden hemde beraber yaptığı kişiden hesap sormak ister. İntikam almayı kafasına koyan Penn aslında başka insanlarında hayatlarının çok farklı ve zorlu olduğunu görür.
Daria kadar yazmadım Penn için, spoiler olur diye. Penn’i Daria kadar sevemedim, ha ona da üzüldüm ama davranışlarından dolayı Daria daha yakın geldi bana.
Çünkü yaptığının sorumluluğu tam olarak almadı, tamam Daria kızdı, kıskandı ama onları yol açan sensin. İntikamı başkasından alacağına kendinden al. Neyse zaten çok intikam mevzusuda göremedik.
Ailesi konusunda kalbim kırıldı.
 Tam olarak zengin kız fakir oğlan ama böyle dibine kadar fakir oğlan resmen.

İki karakterinde ailesi birbirinden beterdi ama en çok Daria’nın ailesine kızlarına yaptıklarına daha gıcık oldum. Gerçi babası konusunda sıkıntı yoktu ama annesi hem iyi olayım hem de kızımı düşünmeyeyim, onun hiç istemediği şeyleri zorla yaptırayım mevzularına girdi. Samimi değildi.
Diğer karakterler için pek diyeceğim bir şey yok, bazısı için yazsam spoiler olacağı için çok detaya girmiyorum ama bir tane kız vardı ki üzülsek mi yoksa komple sinir mi olsak bilemedim. 
Yaşadıkları konusunda haklı ama yaptıkları, kendini savunmaya çalışması falan komikti.


Şimdi kitabın nasıl bir şey olduğunu bilerek okumanızı öneririm. Hem yetişkin içerikli hem de aşırı derece argo konuşmalar, hareketler vardı. Bunun yanında karakterilerin yaşadığı zorlukları okumak kitabı farklı yapmış. Argo konusunda Anlaşma kitabını kıyasladım ister istemez, orada da argo çoktu ama orada cidden iğrenç karakterler vardı. Buradakiler melek diyemem ama ordaki gibi ön planda değillerdi.
Birde burada karakterin hepsinin yaşadıkları gerçekten zorlu ve duygusalken orada lay lay lom resmen asdfghjklş O yüzden bu kitabı o kitaptan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. :D
Kitapta o kadar çok olaylar oluyor ki yorumu yazdıkça aklıma geliyor resmen. Bu olaylara sebep olan karakterleride öyle hatırlıyorum haliyle :D İşte o karakterlerde iğrençti, tabii gerek var mıydı sanmam. Bence yazar bunları yaşarken ne düşünüyordu bilemiyorum.


Bunların dışında yazarın kalemi akıcıydı, bölüm başlıklarının altında yazan cümlelerde çok iyiydi. O sonunu öyle bekliyor muydum, hayır ama bence çok iyiydi. Çok benlik olmasa da dediğim gibi duygu konusunda cidden okura geçen bir tarafı var ve geri kalanı çıkardığınız zaman bu konuda sevilesi bir kitap.
Şu an bizde çıkmış iki kitap var. Karakter olarak tahminen üç kişinin kitabı olacak, ikinci kitabı merak ettim çünkü karakterler çok farklı. Üçüncü kitap için henüz bir şey diyemeyeceğim, o karakter için şu an bir şey diyemiyorum. :D
Son olarak, babaların gittiği bir yer var, işte orası kitapta belki de en sevdiğim yerdi. :D Okuyanlar anladı ve tekrarda helal beeee diyor. :D



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^

 Penn pasaklı ördek yavrusundan kara kuğuya dönüşmüş adate.

*****

"Acınacak haldesin."
"O zaman neden buradasın?"
"Çünkü ben de acınacak haldeyim."

*****

Nefret insanı sevgiden daha fazla motive eder. Sevgi doyum ve huzur demektir. Mutlu insanlar hırslı olmazlar. Onlar sadece... var olurlar.
Ama biz nefret dolu insanlar, biz farklıyız. Biz aç ve azılıyız.
En iyi aşıklar nefret dolu insanlardan çıkar.

*****

Ona buzdan kalbimi verdim, o da alıp önce eritti, sonra ısıttı, sonra yaktı ve en sonunda da hançerledi.

*****

"Sen hiçbir zaman usul usul yağan yağmur olmadın, Penn Scully. Sana aşık olduğumda
 bardaktan boşanırcasına yağdın, seni her yerde hissettim. Sen sağanaktın."

*****

Kibrimiz kendi çabalarımızla başardığımız her şeyi mahvetti. Atletik kariyerimizi. Arkadaşlarımızı. Ailemizi. Aşık olduğumuz kişileri.



Böylece bir yorum daha biter^^
Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^