31 Aralık 2023 Pazar

Bizimle Başladı Bizimle Bitti//Collen Hoover Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın son gününe bütün yorumlarımı yayımlamak istedim, bundan önce ki yorumumu bugün yani 30 Aralık'ta yayımladım, bunu da inşallah yarın(31 Aralık) yayımlamak istiyorum inşallah.
Kitabımız yılın en iyi kitaplarından biriydi, kaç aydır okumak istiyordum ama dram olduğu için sürekli erteliyordum. Sonunda gaza gelip başladım, iyi ki okumuşum. Kitap bir harika dostum!!
Böyle beklemiyordum açıkçası, tamam beklentim yüksekti, yükseltmişlerdi o yüzden hevesle okudum ve karşılığını da aldım çok şükür.
Bitirirken sen nasıl güzel bir kitapsın dedim, ÇOK KALP ANNECİMM



Ailesinden ona miras kalan öğrenilmiş çaresizliğe başkaldıran Lily’nin tüm acılara rağmen yeniden doğuşunun ümit ve sevgi dolu hikâyesi...
İçine doğdukları aileyi seçememenin yarattığı acının üstesinden beraber gelmeye çalışan Lily ile Atlas’ın hayatlarındaki ve hayallerindeki dönüşüm hayranlık uyandırıyor. İlginç tesadüflerle bezeli bu romanı okurken kendinizden bir parça bulacaksınız.
Bizimle Başladı Bizimle Bitti, asla vazgeçmeyen ve “yüzmeye devam etmek” isteyenlerin kitabı; başkaldırının ve empatinin yazıya dökülmüş hâli...


Lily babasını kaybettikten sonra yaşadığı şehre geri dönüp, bilmediği bir apartmanın çatı katına çıkar. Orada biraz vakit geçirdikten sonra yanına başka bir adam gelince ve onunla konuşmaya başlayınca bütün sırları ortaya atarlar. Adamdan etkilenen Lily teklif ettiği şeyi istemez ve ayrılmak zorunda kalırlar.
Aradan aylar geçmiştir ve Lily çok istediği çiçekçi dükkanını açar ve kader bu ya aylar önce aklında kalan adam karşısındadır.
Bu zaman zarfında da yıllar önce yazdığı günlükleri okurken geçmişte yaşayan Atlas aklına gelir.
Lily sıradan bir karakterdi ama geçmişte yaşadığı travmalar yüzünden çok acılar çekmiştir.
Son sayfaya kadar verdiği kararları hem şaşırdım hem üzüldüm hem de çok iyi anladım. Çok zorlu bir süreçten geçerken yanında olan kişilerden destek almış olsa da günün sonunda tek kalıp karar vermek zorunda kalması kalbimi kırdı.


Ryle, Lily ile çatı katında tanışan adam. Aylar sonra Lily'le karşılaştıklarında aslında Lily'nin çok farklı biri olduğunu ve hayatına yenilikler getireceğini az çok anlamıştır ama bunu hayata geçirmek düşündüğünden zor olacaktır.
Ryle Lily'den sonra bütün okurların kalbini kırdı, yaptıklarına çok üzüldüm. Böyle olmayabilirdi ama bu seferde böyle bir kitap çıkmazdı.
Yine de yaşananlara rağmen aklıselim davranması, Lily'yi anlaması bence çok hoştu ama işin ucu bambaşka.
(Bazı şeyleri spoilersız yazmak zor, o yüzden devamında spoiler olarak yazacağım, okumak isterseniz bakabilirsiniz. :) )

Ve Atlas.
Atlas, ahh Atlas...
Kendisi hakkında ne yazsam spoiler olacağını için es geçiyorum ama öyle şeyler yaşıyor ki alıp bağrıma basasım geldi. Çok üzüldüm haline, yaşadıklarına..
Neyse ki yazar bizi düşünüp bu kitabın devamı olan Bizimle Başladı kitabını yazmış.
Onu hemen okumadım, bunu sindirmem gerekiyordu.


Detaylara geçmeden önce ilk yazacağım şey, ilk defa bir kitabın yazarının son notunu hayran kaldım, kalbim kırıldı ve alıntı işaretledim.
İlk başlarda konusu farklı diyordum, işte hastalık ya da ne bileyim kadın kocasını kaybetmiştir vs ama öyle değildi, tahmin ettiğimden çok farklı bir şeydi.
Günümüzde çoğu kişinin maruz kaldığı durumu yazmış yazar ve öyle yazmış ki empati kuruyorsunuz ve bir yerden sonra o da tıkanıyor ve karakterin ne karar vereceğini merak ediyorsunuz.

Yazarın kalemi çok akıcıydı, bir yönden bunu da sevdim. Böyle bir konuya rağmen aktı gitti resmen. Sonrasında her olayın bir şekilde uzamaması ve hemen çözüme ulaşması da kitabı güzelleştirdi.
Lily'nin duygularını birebir yansıtması, okurken hem onun için hem de yaşadıkları için üzülmemiz bence her yazarın yapacağı şey değil. Yani çoğu yazar bunu hissettiriyor ama bu kadar değil.
Yukarıda da dediğim gibi yazacağım çok şey var ama spoiler olduğunu için yapamıyorum.
O yüzden böyle kısa kısa yazıyorum. :/


-Spoiler Başlangıcı-

Yazarımız aile içi şiddeti yazmış, Lily'nin babası annesini sürekli hor gören, sürekli döven birisi ve küçük yaştan bunlara maruz kalıyor.
Bu yüzden babasını kaybettiklerinde onun için yaptığı konuşma on numaraydı. Alkışşşş
Atlas'ın durumu daha vahimdi. Lily'lerin arkadaki, terk edilmişti evde tek başına yaşaması ve Lily'nin korkusuzca ona yardım etmesi kalbimi cıt etti kırdı resmen.
Çünkü evde ne su var, ne ısınacak bir şey var. Atlas'ın kıyafetleri bile yok. Oraları okurken cidden çok üzüldüm, kitap boyunca sadece o kısmı okuyabilirdim. Lily ve Ryne mevzusu da önemliydi ama Atlas ve Lily daha başkaydı. Atlas'ın Lily'nin yaşadıklarını bilmesi, buna karşı ona destek olması çok güzeldi. Tabii Lily'ninde Atlas'a bu durumda olmasına rağmen her şekilde yardım etmesi çok güzeldi. Tabii sonradan babasının baskını, Atlas'ın gitmesi ve yıllar geçmesine rağmen buluşmamaları, sonradan karşılaşmada sevgilim var demesi falan bunlar hep ufak klişe olaylarıydı ama Lily'nin öyle söylemeseydin bunları yaşamazdık, ilk dakikadan beraber olurduk demesi yine kalbimizi kırdı tabii.
Kitap resmen kız annenin kaderini yaşar modundaydı. Ryne çok aşık, çok iyi geçiniyor ve çok mutlular ama sinirlendiği zaman aklını kaybeden bir Ryne vardı ve gözünü bir şey görmediği için Lily'ye saldırması işleri değiştirdi. Bekliyordum böyle bir şey olmasını ama nasıl olacağını tahmin edemiyordum.
Sonrasında gelip özür dilemesi, Lily'nin Ryne olan aşkı yüzünden kabul etmesi. Bir kez daha aynı şiddete maruz kalıp yine aynı şeylerin yaşanması ama en son ki mevzu yüzünden her şeyin kopması, yine de sürekli ikilemde kalması gerçek bir kadının yaşadıklarının aynısıydı resmen.
Lily babasının yaptıklarını bildiği için Ryne başlarda affetmek istemiyor ama aşk ve sevgi galip gelince devam ediyorlar, evleniyorlar hatta çocukları oluyor ama işte Ryne ne kadar aşık olsa da, Lily'ye yaptıkları affedilir gibi değildi. Zaten affetseydi daha kötü olurdu. Tabii bu süreçte Lily'nin annesini ve buna maruz kalan insanları anlaması çok anlamlıydı.
Lily'nin en sonunda kararını verip, Ryne'dan boşanacağı sırada yaptığı konuşma çok iyi değil miydi??
"Kızın gelip baba sevdiğim adam beni dövüyor dese ona ne dersin?"
"Hemen onu terk et derdim." diyor Ryne orada ve ağlaması, kendisinin de başından iyi şeyler geçmemiş, kardeşini kaybetmesi ona kötü şeyler bırakmış ve bu hale gelmiş. Ona da çok üzüldük ama Lily en doğru kararı verdi.
Lily'nin arkadaşı Allyna'nın Ryne'in kız kardeşi çıkması, onlarında(karı-koca) zengin olmaları, hem de çok kolay bir şekilde para kazanmaları, buna vurgu yapmaları, Allyna'nın sürekli Lily'den taraf olması çok güzeldi. Kadın dayanışması...
İşte konu böyle, beni etkileyen ise yazarın annesinin de bunları yaşaması ve ondan ilham alarak bu kitabı yazması gerçekten üzücüydü. Hatta ilk şiddet sahnesinin annesinin başına geleni yazması çok acı. Ve notunda Ryne hakkında yazarken sürekli sildim sildim yazdım, Ryne için çok üzüldüm ama böyle yazmak zorundaydım demesi...
Ben bile okurken o kadar ikilemde kaldım ki, Atlas olmasaydı çok ama çok üzülürdüm kesin. :/
O kısımdan aldığım alıntı spoiler olmazsa alıntı kısmına eklerim.
En son kısımda Atlas'la karşılaşması, beraber olma şanslarının olması ve devam kitabı Bizimle Başladı'da hikayenin devam etmesi çok iyi değil mi??? <3

-Spoiler Sonu-


Bu kadar spoiler yazacağımı az çok tahmin ediyordum ama inanın halen daha yazmak istediklerim var. İkize acil okutmam lazım ki konuşalım, etrafında konuşacak kimsem yok, üzülüyorum. :/
Yazarın diğer kitapları bunlar kadar iyi değilmiş diye duydum, yani öyle bir çıtayı yükselmişti yazar başka kitaplarını okusam bu kadar beğenir miyim tartışılır ve denemek lazım tabii.
Bu arada kitapta çok fazla smut olduğunu yazan olmuş, arkadaşlar ya siz smut'lu kitap okumuyorsunuz ya da konuya göre fazla buldunuz ama inanın normal romantik komedi kitaplarının yanında bu kitapta olan smut hiçbir şey. Cidden kitap cinsellikten çok kadınların çoğunun maruz kaldığı mevzuya önem vermesi, onun üstünde durması daha çoktu.
Yazar bu tarz yazıyormuş ama bu kitap çok başkaydı. Hatta dedim bu yüzden çok rahatsız olurum falan ama düşündüğüm gibi değildi. Diğer kitapları gibi kıyaslamayın.
Bir önce ki yorumlarımda dediğim gibi artık tavsiye etmeyeceğim, sizin yorumdan alıp almayacağınıza karar vermenizi istiyorum. ^_^
Bu arada kitap yılın en iyi kitaplarından biriydi, bunu da not olarak eklemek istedim. :)
Son olarak kitap film oluyor ve Lily'yi Blake Lively, Ryne'nı Brandon Sklenar, Atlas'ı ise Justin Baldoni oynayacakmış. Ben kitabı okumadan bir şey bilmiyordum ama okuyanlar olmamış diye bas bağırdı, şu an ben de okuduğuma göre ben de diyebilirim, BU KADRO OLMUŞ MU???? -_-



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

"Herkes aslında derinlerde eşit derecede berbat durumda olsa da, oldukları kişi hakkında numara yapıyorlarmış gibi hissediyorum. Sadece içimizden bazıları bunu saklamak konusunda diğerlerinden daha iyi."


*****

"Birbirimize çok benziyoruz," dedi, daha önce söylediğimi tekrarlayarak.
"İnsanlar ve bitkiler mi?" diye sordum.
Olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır. Sen ve ben."




"Eskiden ben de çok düşerdim Lily."


*****


Mutlu bir Atlas, insanın aklının başından alıyordu. Bu, dünyada sevdiği her bir şeyi alıp hepsini ona vermek istememe yol açıyordu.


*****


"Lily bu, şu anda haklı olmak istediğim bir şey değil. Her gece onun hakkında yanılıyor olmak için dua ettim."




Atlas ve Lily'in Fanart çizimi <3
Nasıl güzelllll <3




Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle, aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^

30 Aralık 2023 Cumartesi

Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü//Julia Quenn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
İki gün önce bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapmaya başladım, çünkü unutuyorum arkadaşlaaaar!! :D Bir de çok sevmediğim, hissiyatı olmayan kitapları daha çabuk unutuyorum ne yazık ki. Mesela şimdi bile ne yazsam diye düşünüyorum.
Kitabın yazarından ve okuyan herkesin sevmesi sebebiyle uzun zamandır almak istiyordum. Tek kitaplık bir seri gibi, yani erkek karakterimizin kardeşleri var belki onların kitapları vardır, bilemeyiz. Araştırmam lazım sdfghjklş
Kitabımızın konusu çok açıklayıcı değil, tamam gerekli şeyler yazıyor ama benim aklıma vs bir şey gelmedi açıkçası. O yüzden de konu olarak bir beklentim yoktu ama yazar ve genel olarak konuya bakınca illa ki bir şeyler akla geliyordu. O yüzden dedim güzel olur belki ama inanın hayal kırıklığı yaşadım, beklediğimi bulamadım ne yazık ki. :/

Bayan Miranda Cheever, henüz on yaşındayken, muhteşem güzelliği dair hiçbir iz taşımıyordu. Taaki, yakışıklı ve gösterişli Vikont Turner, onun bir gün büyüyüp çok güzel bir kadın olacağını söyleyene dek..İşte o zaman Miranda, bu adamı sonsuza dek seveceğini biliyordu..Oysa ilerleyen yıllar Miranda için ne kadar kolay olduysa, Turner için de o kadar acımasız olmuş, önemli bir kaybın altında ezilmiş, yalnız ve acı çeken bir adama dönüşmüştü.Fakat Miranda yıllar önce günlüğünün ilk sayfasına geçirdiği bu gerçeği asla unutmadı..Kaderi olan bu aşkın, parmaklarının arasından kayıp gitmesine izin vermeyecekti...


Miranda arkadaşı Olivia ile çok iyi arkadaştır, onunla yediği içtiği ayrı gitmez. Olivia’nın doğum gününde ilk defa Turner’ı gördüğünde ve o gün yaşananları anlattığında Turner’ın söyledikleri ona çok iyi gelmiştir ve tavsiye ettiği günlük yazma işine girişmiştir. Daha o ilk karşılaşmadan Turner’a aşık olan Miranda yıllar sonra tekrardan karşılaştıklarında Turner’ın hayatı çok değişmiştir.
Miranda’yı aşkı konusunda çok sevdim, aşkına çok güzel sahip çıktı ve sonrasında da yaptıklarına çok kızdım. Çok çabuk kendini teslim etti, tamam evlenmeyi düşünmüyorsun ama bu kadar da olmaz beee.
En son kısımdaki tavrını beğendim, hak etti çünkü Turner bey -_-

Turner genç yaşta aşık olup evlendikten sonra hayatı tepe taklak olur, eşini kaybettikten sonra iyice kabuğuna çekilen Turner gelecek hayatında ne aşık olmak istemektedir ne de evlenmek. Miranda ile sık sık zaman geçirdikçe aslında çok farklı bir kişi olduğunu düşünen Turner zamanla onu başka türlü istemeye başlar ama aşık değildir.
En sonunda işler karışır ve yaptıklarından sonra aklı başına gelsin diye yine saçmalar.
Turner geçmişte yaşadıklarından sonra yaralı bir karakterdi, yani hemen güvenmesi vs. cidden kolay değildi ama Miranda’ya yaptıklarından sonra adam gibi adam olabilirdi ama olmadı. O yüzden gözümden düştü, sonradan aklı başına gelse de hayır kabul etmiyorum.
İşte bu kısımda yazar çok farklı şeyler yazabilirdi. Ne bileyim arada kıvılcımlar olsaydı ama işler başka bir boyuta gitmeseydi.
Hani zaten ben yaralı bir adamım, başka kadınında bu yaraya ortak edemem deyip biraz daha arada zaman geçmeliydi. Miranda’yı fark edip sonrasında yaşadıklarından sonra olmaz deyip yıllarca ayrı kalabilirlerdi. Böylece konu güzel olabilirdi. İşte yazar hooop bütün her şeyi oldu bittiye getirdiği için ortada bir aşk yoktu, yani başta yoktu. Sonradan olsa ne olacak ki baştan o aşkı hissedemedikten sonra.
Miranda’ya davranışı, düşünceliyim deyip ortada bırakması cidden çekilir bir karakter değildi. İki karakterimizde de olumlu bir enerji alamadım. Yine de Miranda’yı Turner’dan daha çok sevdim.


Ufak bir Olivia karakterine parmak basıp geçeceğim. Yani bu karakter Miranda’nın arkadaşı, dostu muydu, yoksa sırf yalnız kalmamak için yanında taşıdığı bir arkadaşı mıydı anlamadım gitti.
Yani davranışları çok değişikti, nasıl o aşkı hissedemediysek Olivia ve Miranda’nın arasındaki aşkı da anlamadık gitti. Miranda’da kendi çapında varlıklı ama bazen Olivia’nın tepeden baktığını düşündüm. Mesela Bridgerton serisinde Penelope ve Eloise’in arkadaşlığı çok güzeldi, yani davranışları bile arkadaştan çok kardeş gibiydi ama burada yoktu o his.

Genel olarak toplarsak cidden hayal kırıklığı yaşatan bir kitaptı, yazarın kalemini sevsemde bu tarz hatalar yapması üzüyor beni. Sanki Rüyalar Gerçek Olsa ve Yüreğe Söz Geçmiyor kitaplarını başka biri yazmış. Tamam Son Söz Aşkın ve En Çok Beni Sev’de iyi değildi, bakın eh işteydi demiyorum, iyi değildi diyorum ama iki tane çok güzel kitap yazmasına rağmen böyle duygudan yoksun karakterler yazmasına şaşırdım açıkçası.
Sonrasında olaylar geliştiğinde Turner’ın ailesinin bazı şeyleri öğrenmemesi ya da nasıl tepki vereceklerini merak etmemize rağmen üstünkörü yazması hoş değildi. Kitap yarıya kadar aile evinde geçiyor ama bir anda çiftimiz onların yanından ayrılıyor, sanki hiç var olmamış gibi hayat yaşıyorlar. Şaka gibi asdfghjkl
Ve Miranda’nın babası :D Cidden değişik. :P
Bir konuda için ilk defa yazar bunu yapmış olsun dedim ve oldu ama sonradan yazar hemen araya bir şeyler sıkıştırayım da çiftimiz anlasın birbirine delicesine aşık olduğunu dedi. Hiç beğenmediğim o kısmı, ondan önce bazı şeyler anlaşılmalı ve söylemek için çekinmeliydiler.
Bir de Miranda’nın sürekli güzellik mevzusu ortaya atıldı, tamam kız güzel değil ama zekasıyla etkilesin. Ama o da olmadı, işte Turner şuyu güzel, buyu güzel dedi aşık oldu. Eeee zekası? Ondan bile bahsedilmedi ya da ne bileyim yüzü güzel değil ama vücudu güzel falan densin sdfghjkl Yani güzel değilim dedi, herkes de ayıp olmasın diye hayır, çok güzelsin dedi asdfghjklş
(-Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, demiş ki bu güzellik algısından bıktım- modundayım awsedrftghjklş)
Karakter güzel değil anladık, yeter -_-


Kısacası sevemedim, başta diyorum ya ne okuduğumu bile çok az hatırlıyorum. Yani neden böyle güzel konuyu böyle yazarsın ki? Tamam çok orijinal bir konu değil, tam bir klişe ama klişeyi bile güzel yazmak var arkadaşlar. Yazar onu becerememiş. :D
Ben de şu an düşündüğümde ne yazabilir diye aklımdan geçirdim, benimde aklıma bir şey gelmedi ama illa ki daha güzel bir şey çıkardı.
Ne bileyim kıskançlık mevzusu daha çok olsaydı, Turner Miranda’yı yavaş yavaş fark edip bu kız başkasıyla evlenirse üzülürüm ben moduna girseydi güzel olmaz mıydı? Sap gibi ortada bıraktı gitti akıllı. -_-
Ben büyük ihtimal akıllanmam yine yazarı çok övülen bir kitabını alırım şaşmaz ama böyle hayal kırıklığı yaşadıkça üzülüyorum yaa. :/




Kitaba Puanım 5/3^^



Alıntılar^^


"Oldukça tuhaf bir espri anlayışın var biliyor musun," diye mırıldandı.
"Öyle mi?"
"Evet, ama en çok sevdiğim özelliğin de bu, bu yüzden sakın değişme."


*****

Winston'la evlenmeyi düşünmek için ortada birçok mükemmel sebep olmasına rağmen evlenmemek için de bir tane itici sebep vardı, o da tam önünde duruyordu işte.
Eğer Miranda aşık olmadığı birisiyle evlenecekse, bu onun aşık olduğu adamın erkek kardeşi olmayacaktı.


*****

Ona doğru kaçamak bir bakış attı. O kendisine bakmıyordu. Bakmıyordu ama şüphesiz bakmaktan kaçındığı için değil. Sadece bakmıyordu işte.




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^


29 Aralık 2023 Cuma

İzlediğim Diziler//Dünyayla Benim Aramda, Boo, Bitch, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç Dizi Yorumları^^

Selamlar^^
Normalde şu an yorumunu yazacağım dizileri detaylı yazmayı düşünüyordum ama üstünden çok zaman geçince vazgeçtim, hatta bazısını unutmuştum bile. Sonradan olmaz öyle, sevdiğim diziler oldu neden yorumsuz bırakayım dedim. ;)
İzleyeli aylar olan diziler bunlar, o yüzden ne yazık ki çok detaya giremeyeceğim. :/



Bu diziyi aynı Bridgerton dizisi gibi İkizle yengem izleyip, konuşunca merak edip izledim. Normalde de izleyecektim ama biraz hızlı davrandım ve iki gecede izleyip bitirdim.
Diziyi alıp götüren Demet Özdemir'di.
Dizinin konusu ise şöyle, sevgilisinden uzaklaştığını hisseden bir kadının şirketinde çalışan ama sönük bir kıza sevgilimi denemem lazım, sen onu ayart bakalım benden vazgeçecek mi diye telif etmesiyle başlıyor.
Tabii ki klasik kızın parası yok ve işinden kovulmuştur, patronu çokta para vermektedir. Hemen olmasa da çok beklemeden kabul eder.
Konusu cidden çok saçma, ne kadar mesajlaşmayı ilk esas kızımız yapsa da iş buluşmalara gelince ortalık karışır tabii ki.
Son bölüme kadar Tolga(Buğra Gülsoy) nefret ettim. Yani bu adam neden böyle bir karakteri oynamak istemiş yaa, o güzelim Fatih karakterinden sonra olacak iş miydi yani?
İlkin(Demet Özdemir) ise daha ilk o mesajlara cevap verdiğin an bırakacaktı bunu ama hep riske girdi ve sonuç.
Şu diğer karakter Sinem(Hafsanur Sancaktutan) ise nefretlik bir karakterdi. Gerçekte çok böyle gördüğüm, izlediğim bir oyuncu değildi zaten ama bu dizide sonra artık görmek istemedim.
Karakter çok fazla iticiydi ve mıymıydı. Yani İlkin bunu adam ediyor ama ne kadar adam etse de nereye kadar yani, bir İlkin etmez. Tolga salak :P
Sonradan gelen karakteri çok farklı bekliyordum ama beklediğim olmadı, sadece İlkin'e iyi gelmesi falan güzeldi.
Diğer gereksiz oyunculara değinmiyorum bile, hiç ama hiç gerek yoktu o karakterlere, izleyenler anladı bile. :D


Genel olarak heyecanla izlediğim bir dizi oldu, diyorum ya Demet Özdemir almış yürütmüş diziyi. O kıyafetleri, duruşu, gerçekte de böyle insanların olduğunu göstermiş bence.
Son bölümlerde başına gelenlere aşırı üzülsem de o ayağa kalkma mevzuları çok iyiydi ama son bölüm -_-
Yani öyle bitmek zorunda mıydı? Tamam ikinci sezon için belki sinyal vermek istediniz ama bazı karakterin saçmalığı beni çıldırttı. Böyle bir diziye böyle bir son hiç ama hiç yakışmamıştı.
(Ya benim b12'ye ihtiyacım var herhalde, şu an önemli yerleri hiç hatırlamıyorum asdfghjkl)

Yorumunu yazmak istediğim dizi kendisi, evet aşırı saçma sahneleri vardı, hatta güzel olsa da yabancı müzikleri eklemeleri olmamıştı, Türkçe şarkı aradı kulaklarım, buna rağmen cidden öyle uyumlu müzikler vardı ki wuuu dedim. :D
Tavsiye kısımlarını geçiyorum artık, yorumlarımdan sonra izleyip izlememe size kalmış^^



Bu diziyi Ramazan’da İkizle izlemiştik. Baştan sonra hem çok garip hem de çok komikti.
Mevzu ise şu, iki arkadaş bir gece partilerken sabah kalktıklarında Erika’nın hayalet olduğunu anlarlar. Öbür dünyaya gitmeden önce hayatının tadını çıkarmayı kafaya koyan iki arkadaş ise son güne kadar ellerinden geleni yapar.
Dizide inişler çıkışlar çok vardı, arkadaşlıklarının sınanması, bir anda ortalığın karışması, yeni aşklar vs derken temposu düşmeyen bir diziydi.
Ama o sonda şok üstüne şok yaşadık. Bence en vurucu yer o sondu.
Diziyi, oyuncuları sevdim. Eğlendik ama bazı kısımlar çok ürkütücüydü. İzleyenler anladı, izlemeyenler ne alaka diyor :D
Dizi 8 bölüm, netflix’in kendi dizisi. İzlemek isterseniz oradan bakabilirsiniz. :)
Bu arada üstünden çok zaman geçince komple unutmuşum, cidden b12 eksik asdfghjkli



Erika ve Gia^^


Bu oğlan birine benziyordu ama şu an çıkaramıyorum:/



Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ı Tabii uygulamasında görünce izleyeyim dedim. Yıllar önce kitabını okuyup çok anlamamıştım, yazarın diğer kitabını okuyup sevmiş, hatta eğlenmiştim. Bunu da o niyetle okudum ama beklediğim gibi değildi. Ama şimdi okusam daha farklı hissederim diye düşünüyorum.
Başrollerde çok tanıdık oyuncular var ama başrol İrfan Galib'i Mehmet Ali Erbil oynamış, adamın gençliğine bakar mısınız???
2 bölümlük diziydi, Tabii uygulamasından izleyebilirsiniz. Çok güzel diziler var. :)




Yeni yıldaki hedefim böyle dizileri biriktirmemek ama büyük ihtimal yine senenin sonunda böyle bir yazı yazacağım asdfghjkl
Başka yazılarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^






22 Aralık 2023 Cuma

Bridgerton 2.Sezon//Yabancı Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Bundan iki sene önce, İkizimle yengem(abimin eşi) kendi aralarında sürekli Bridgerton dedikodusu yapınca ben de izleyeceğim, yeter siz gizli gizli konuşuyorsunuz, muhabbete dahil olmak istiyorum dedim başladım izlemeye.
(Birinci sezon yorumunu buradan okuyabilirsiniz.)
Birinci sezon bittiğinde hemen ikinci sezonu, şükür ki ikinci sezon gelmişti. Bu sezon 2022 yılının Mart ayında gelmiş. Şu an 2023'ün Aralık ayındayız ve üçüncü sezon halen daha gelmedi. Ve 2022 yazında çekilen dizinin yayın tarihinin 2024 yılının Mayıs'ında geleceğini ve iki part olacağını daha yeni öğrendik. Birinci part Mayıs, ikinci part ise Haziran ayında yayınlanacak.
Yeminle bu nasıl saçmalık???
Tamam ikinci sezon tam şu hastalık yüzünden ertelendi ama bu?
Yani çok istediğimiz sezonunda yıllar sonra gelmesi. Yine de fragman vs gelecek, EN AZINDAN tarih belli oldu diye seviniyoruz. -_-
Bu dizinin de basireti nasıl bağlıysa seneler oldu daha yeni yorumunu yapıyorum. Tamam resimler falan halloldu derken bir türlü yorumunu yazamadım gitti.
Geç yorum yazdığımı biliyorum ama bunun bu kadar geç yazmamda biraz şov yani. -_-
Bu diziden sonra serinin üç kitabı okudum bile asdfghj Hatta Rüyalar Gerçek Olsa'yı ikinci kez okudum :D
Kitapların yorumlarını buradan okuyabilirsiniz. Bu dizinin kitabını (En Çok Beni Sev) beğendim mi? Onun sorusuna yorumun devamında cevaplayacağım. ;) Tabii kitap için yazdığım yorumumu okursanız daha erken öğrenirsiniz. :D

Dizinin yeni sezonu gelene kadar bunu kaç kere izledim, izledik İkizle saymadım bile. Diziyi ilk izlediğimde erkek karakterimizin gerçekteki kimliğini öğrendikten sonra soğudum, o aşkı hissedemedim. Sonra izledikçe aslında gerçek kimliği kenara bırakırsak karakter olarak iyiydi ve ben adamın gerçekte öyle bir şey olduğuna kesinlikle inanmıyorum, olsa şöyle bir dizi çeker mi be. Saçma popüler şeyler yüzünden gündem de olmak için yapılan saçma şeyler.
Neyse, işte bir kaç kere izledikten sonra aslında bu sezonun birinci sezondan daha da iyi olduğunu fark ettim. :D Hatta bu sezon daha dolu dolu diyebilirim ama o kadar saçmalığı vardı ki -_-
Not: Birinci sezonu izlemediyseniz bu yorumu es geçin derim, bol bol birinci sezondan spoiler var. :)


Konusu:
Bridgerton ailesinin en büyük oğlu olan Anthony'nin uygun bir eş ararken Kate, annesi ve kız kardeşi Londra'ya gelir ve en uygun eşin Kate'in kız kardeşi Edwina olduğunu düşünür ama abla Kate onlara huzur vermez ve aslında Edwina değil de Kate'in ona uygun eş olduğunu düşünürken artık yüzükler takılmış, düğün olacaktır.



Simone Ashley//Kate Sharma ^^
Kız kardeşinin iyi bir evlilik yapmasına kafayı takan Kate sosyeteye girdiklerinde kız kardeşine iyi bir eş bulmak için çok çabalar. Bu sürede de herkesin bildiği gibi en iyi eş Anthony'dir ama Kate onun gelecekteki eşi için düşündüklerini duyduktan sonra evlenmelerini istemez ama kız kardeşi öyle düşünmüyordur ve Anthony Edwina'yla evlenmeye kararlıdır.
Bu kısımları ne yazık ki kitapla kıyaslayacağım. Şimdi Anthony'ye olan nefret iki yerde de vardı, kız kardeşinden uzak tutmak falan ama dizide o kadar abartmışlar ki en sonunda iş neredeyse ihanete gidecek ama dur diyen yok, Kate ısrarla evleneceksin diyor. Kızım deli misin sen yaa??
Eeee ne oldu, en azından yüzükler atılsaydı da o zaman skandal olsaydı, böyle daha mı iyi oldu????
Neyse, karaktere aşırı kılım ama oyuncuyu çok beğendim. Çok asil ve role uygundu. Kitapta esmer bir karakterken dizide bu esmerliği biraz abartmış karakterimizi hintli biri yapmışlar asdfghjklş
Şaka değil. Dizi yapımcılarının her ırktan bünyelerine almaları takdir edilesi ama bu kadar göze sokulması çok saçma. Canım geçmişte yaptıklarınızı ne yazık ki unutturamazsınız -_-
Üçüncü sezonda var kendisi ve orada daha da güzel ve asil duruyor :D Bu arada karakter olarak laflarını pat pat söylemesi favorimdi. :)



Jonathan Bailey//Anthony Bridgerton^^
Babasının ani ölümünden sonra ailenin bütün yükünü üstlenen Anthony artık evlenme yaşını geldiğini düşündüğü an kendine ve ailesine uygun bir eş arar. Aşk onun için önemli değildir ama eşinin kültürlü, görgülü olmasını kafaya koymuştur. Edwina'yı gördükten sonra eş adayında kesin karar vermiş olsa da ablası Kate buna sıcak bakmamaktadır ve ilk önce onu ikna etmek zorundadır, tabii bunu yapmak sandığından kolay olmayacaktır.
Karakter olarak anca duygularını anlamasına sinir oldum ama o kıskanç halleri yok muydu çok iyiydi ve sonunda anlayıp bunu açık açık söylemesi ama karşısındakinin kendisinden çok kız kardeşini düşünmesi tabii onu da şok etti. :D
Kitaptaki karakterden çok dizideki karakterde o aşkı hissettik. Nasıl ki birinci sezon vasat olmasına rağmen kitap çok iyiyse, burada kitap vasat dizi iyiydi ama konu olarak. Gidişat biraz fazla karmaşaydı.
Oyuncu için diyeceğim pek bir şey yok, kendisi başka yolun yolcusu ve buna inanmamızı istiyorlar, yersek. Adamın ya oyunculuğu iyi ya da içinde tutmak zorunda kaldıklarını dışarı atmak için bu tarz rolleri kabul etmiş. :P İzleyenler ne demek istediğimi anladı. :D
Yani böyle bir rolü neden kabul eder ki insan? Zaten bu tarz saçmalıklar çekilmeye başladı, git onlarda oyna. -_-
Başta aşırı sinir olmuştum, sonra oyuncuyu aradan çıkardım ve diziye, karaktere odaklandım. O zaman daha izlenir oldu dizi. -_-



Charithra Chandran//Edwina Sharma^^
Kate'in kız kardeşi olan Edwina el bebek gül bebek büyümüştür. Kate bütün bildiği şeyleri kardeşine öğretirken amacı iyi bir evlilik yapmasını sağlamaktır. Sosyeteye girdiklerinden bir sürü iyi talip çıkmasına rağmen Anthony'de Anthony dediği için diğerlerini es geçer.
Dizide kendisine o kadar sinir oldum ki yani görmek bile istemiyordum. Yaa tamam Anthony herkesin istediği bir koca ama kardeşim sen görmüyor musun bakışlarını? Hiç aşkla bakıyor mu sana? Biraz önce anılar tazelensin diye izlerken kendi ağzıyla bana uzun uzun bakmıyor vs. diyordu, yani bundan aşık olur mu? Bir de sonradan çıkan gerçeklerden sonra ben körmüşüm demesi hepimizi güldürdü tabi. :P
Cidden çok sinir oldum kendisine, aşırı bencil bir karakterdi. Ablası onun iyiliğini isterken onun laylaylom tavırlarına gıcık oldum. Kız seni düşünüyor, aman laf gelmesin diyor, aşkını kalbine gömüyor ama bu -_- Ve Kate baştan beri olmaz, Anthony olmaz dedi, sonradan çıkıp ablana hesap sorumazsın küçük hanım -_- O yüzden yaşadığın her şeyi hak ettin. :P
Ablası kadar tatlı bir oyuncuydu kendisi, en son kısımda olanlar devam ederse belki üçüncü sezonda da kendisini görürüz ya da neler olduğunu öğreniriz. :D



Claudia Jessie//Eloise Bridgerton^^
Aslında iki,üç karakterden başka karakteri yazmayacaktım ama dizi alsın yürüsün diye yan karakterlerde olaylar yazınca bazılarına yazmak istedim.
Eloise kafayı Lady Whistledown'ı bulmakla bozmuştur, arkadaşı Pen onu durdurmak istese de nafiledir. En sonunda olmaması gereken yerlerde olunca işler çığırından çıkar.
Eloise'e bu sezon aşırı kıl oldum, Pen kaç kere uyardı yapma etme dedi ama en sonunda ne oldu peki.-_-
Yani en sonunda olanlar sadece Pen'in suçu değildi, Eloise'de çok kaşındı, hem de öyle böyle değil ve Pen'e yaptıkları. -_- Burada susuyorum, yoksa spoiler vereceğim. :P
Oyuncu olarak kendisi çok tatlı yaaa, yani bu rolü başka biri oynayamazdı bence. :D Üçüncü sezonda lütfen bizi sinir etmesin, ne oluuuuur. :/



Nicola Coughlan//Penelope Featherington^^
Lady Whistledown olduğunu birinci sezonda öğrendik tabii ki, ondan sonra zekasını sürekli belli ettirmeleri, dedikoduları nasıl ve nereden aldığını göstermeleri güzeldi. Son kısımda yaptığını anlayabiliyorum ve bunun Eloise'nde anlamasını isterdim ama ne yazık ki dizinin entrikalı devam etmesi için böyle bir sona ihtiyaç vardı.
Ve en sonda iki kardeş tarafından büyük kalp kırıklığı yaşamasını ben affedemedim, Pen affetti ama ben affedemedim. Her izlediğimde sinir oluyorum. -_-
Oyuncu olarak Nicola kalbi güzel insanlardan, bunu da 76 gündür süren karpuzların ülkesine verdiği destekten görebilirsiniz. Aslında kendisine savunduğu şeyler yüzünden aşırı kıl olmaya başlamıştım ama masum insanlara verdiği destek, hatta hiçbir şekilde geri durmadan paylaştığı şeyleri görünce kendisine dua etmeye başladım. Allah hidayet versin, çünkü kalbi gerçekten iyi ve insan gibi insan...
Bağışlar yaptı, yürüyüşlere katıldı ve sessiz kalan ünlülerden değildi. Yani sonradan olsa tamam derdim ama daha ilk günden başladı. Helal olsun valla, diyorum ya insan gibi insan. 👏👏👏



Luke Newton//Colin Bridgerton^^
Uzun seyahatlerden dönen Colin abilerinin seçimlerini gördükçe kendi seçimlerini gözden geçirmek ister ve sosyeteye yeni gelen birinden yardım almak ister.
İlk sezondaki o skandalından sonra kafası yerine gelmiştir dedim ama gelir gelmez o kızı sorması şokunu halen daha atamadım ve Pen kadar kalbim kırıldı.
Unut yav unuuuut!!!! Kız seni kullandı bir mendil gibi :P
Neyse, ilk sezondaki tatlılığı bu sezonda yoktu, biraz kilo almış, saçlar bir garip falan ama arkadaşlar üçüncü sezonda bomba gibi geliyor... Oy oy oyyyyy asdfghjklş
Aynı Anthony gibi, o da birinci sezonda yıkık, dökük bir karakterdi ama bu sezon çok iyiydi :P
Son kısımda yaptığı saçmalığa gelmiyorum bile, kitapta geçen bir yer var. Annesinin ısrarından sonra kardeşlerine Pen'le evlenmem diye bas bas bağırıyordu, acaba bu o muydu?
İnşallah değildi, çünkü kitaptaki o sahne kesinlikle OLMALI!!!
Ve umarım, ciddi söylüyorum Pen için sürünsün, hak etti çünkü. -_- Şöyle bol kıskanç bir sezon istiyorum. (Burada kötü kadın gülüşü atıyoruz hihiihi)
Yaa zaten belli ki yapımcı kitaba göre gitmiyor bari bizim isteğimiz olsun. -_-
Luke'u takip ediyorum, adam dizi için mi yoksa sağlığı için bir vücut geliştirdi, bir özgüven patlaması yaşadık ki sormayın, öyle bir özgüven ki sevgilisinden ayrıldı be sdfghjkl
Umarım Nicola ile beraberdir ama sanmıyorum, ne zaman istediğimiz bir ship oldu ki bu da olsun.
Yak cigarayı be ustaa :/




ARKADAŞALAAAR!!!!!
Üçüncü sezon istek değil ihtiyaç!!! :D



Luke Thompson//Benedict^^
Ya şu adama güzel bir rol yazın lütfen ya, süründü iki sezondur. Sürekli birilerinden darbe almaktan usandı, bizde usandık. :D Bu sezonda da çizime yoğunlaşan Benedict abisinin darbesinden sonra bütün hayallerine veda ederken bıraktık. Üçüncü sezonda kendisi hakkında saçma şeyler duyduk, inşallah değildir. -_-
Zaten seri sırasına göre üçüncü sezon Benedict'in olması gerekirken Pen&Colin olunca herkes bir sinir oldu, bir de saçma sapan bir rolle devam ettirirlerse işler iyice yoldan çıkar. -_-
Zaten gerçekte sosyal medyada falan değil, adam sır mübarek asdfghjk
Dizide kardeş olsalar da gerçekte Claudia Jessie(Eloise) ile shipliyorum bu arada asdfghjkl İçimde kalmasın :D Belki birinci sezon yorumumda yazmışımdır ama burada da yazayım dedim. :D



Resimler^^


Bu kısım güzeldi ama bence en iyisi birinci sezondaydı. :)




Al başa belayı -_-



Düğün konsepti çok iyi değil mi yaaa <3
Böyle diziler neden az, daha çok olmalı ;)




Bu oyun kitapta daha iyi diyorlardı ama bence dizide daha iyiydi. Edwina'nın sap gibi kalmasına kıl olurken Kate'in eğlenmesine bayıldımmm



Burada Pen=Biz cidden :/














Gifler^^

 
Çok güzel bir girişti ve Daphne'nin çocuğuyla dizide olması ama kocasının olmaması. Oysa ki kitaplarda her yerde Simon. :/





Çok uyumlu değiller m??



Yine bir gün kalbimiz kırılırken falan..



Eloise biz resmen yaa :D



Ulan Colin, olmayacaktı neden ümit veriyorsun kıza -_-







Adam bu bakışları yapmak için büyük dersler almış olmalı, ya da... :D



Burada as bayrakları As olayı oldu!!! <3



Şu gifin devamı olmalıydı :'(






Ve son^^
Şuraya kadar genel olarak diziyi nasıl bulduğumu anlamışsınızdır. İlk sezonda olmayan aşk burada vardı ama burada yaşananlarda bizi sinir krizlerine soktu soktu çıkardı tabii. Ama dolu dolu bir sezondu. Aşk, ihtiras, kıskançlık, bakışmalar, kavuşamamalar falan filan. Yan karakterlerinde saçmaladıkları oldu ama sekiz bölümlük bir dizi için illa ki yan karakterler olacaktı. Gerçi baya saçmalanmıştı ama yapacak bir şey yok, senarist, yapımcı, yönetmen biz değiliz, haa olmak isterdik ama değiliz. :/
Dekor, kıyafetler, müzik uyumları hepsi çok çok iyiydi. Kitaplarını okuyanlar beğenmiyor ama tarihi bir dizi arayışı olanlar için iyi bir tercih olabilir ve böyle diziler gelmeli, diğer ağır entrikalı dizilerden değil, bu tarz historical kitapların dizilerinden.
Dizide açıklık vardı ama birinci sezonun yanından bile geçmiyor. :P Yani hem masum, hem aşk dolu bir sezon ama sinir etmede garantili. Gülü seven dikenine katlanır misali :P Tabii ben şimdi izlediğimde atlıyorum o saçma kısımları, çünkü aşırı gereksiz konular ve karakterler vardı. Mesela Pen'in annesi, kız kardeşi gibi. -_-
Üçüncü sezon gelene kadar izlemeye devam edeceğiz gibi, inşallah üçüncü sezon hayal kırıklığı olmaz da beklediğimize değer, değsin ne olur. :/ Çok beklentim yok ama umutta fakirin ekmeği be...






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle ve aşkla kalın^^


Buralarda da varım^^