Distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2017 Pazar

Kan Kırmızı Yol//Moira Young Kitap Yorumu^^

Selam^^
Kitap yorumlarım baya yığıldı. Bir buçuk hafta önce bitirdiğim kitabın yorumunu yeni yapıyorsam ne kadar dolu olduğumu anlıyorsunuz demektir. Kan Kırmızı Yol'u 9.90'lık kampanya da aklımız da yokken aldık. Açlık Oyunları ile kıyaslama olunca da acayip merak ettim. İkinci kitapta indirimde olunca hemen okuyup ikinciyi de ucuz alalım dedik. Aldıkta. Detaylar yakında alışveriş yazımda.
Gelelim kitabımıza. Açlık Oyunları kadar olmaz ama yazarın kalemi ve konu bakımından sevdiğim bir kitap oldu.^^


Saba kum fırtınaları tarafından harap edilmiş çorak bir diyarda yaşamaktadır. Çok sevdiği ikizi Lugh kaçırılınca gözü pek Jack ve Özgür Şahinler'le birlik olup Lugh'u aramaya koyulur. İkizi Lugh'u bulmak için pek çok güçlükle savaşmak durumunda kalan genç kız, zekası ve iradesiyle tüm zorlukların üstesinden gelmeye, düşmanlarını yenmeye çalışır. Üstelik bu süreçte hem mücadelelerinde yenilmez biri olduğunu hem de aşkı ve dostluğu keşfeder. Heyecan ve aksiyonun bir an olsun hız kesmediği Kan Kırmızı Yol soluksuz okunacak bir roman.

Saba babası, ikiz kardeşi ve küçük kız kardeşiyle kurak olan bir yerde yaşamaktadır. Hayatları olağan sıkıntısıyla geçip gitmektedir. Bir gün kırmızı kum fırtınası ile nereden geldikleri belli olmayan kişiler gelir ve Saba'nın çok sevdiğim, bir saniye bile ayrılamadığı ikiz kardeşini alıp götürürler. Kardeşini bulmak için yollara düşen Saba'yı tehlikeli olaylar, insanlar ve duygular yalnız bırakmaz.
Saba karakterini sevdim, biraz bencil ve düşüncesiz davrandı ama kardeşlerine olan sevgisi çok güzeldi. Tabii birde inatçılığı vardı. Gerçi okuduğunuz zaman neden öyle yaptığını anlıyorsunuz, ben hak verdim kendisine.
Bir zaman -ismi bende kalsın- bir yerde uzun süre kalması ve kaçmak için savaşması takdir edilesiydi. O kısımları okuyunca vay be dedim. Tabii nasıl bir heyecan, nasıl bir aksiyon anlatılmaz okunur resmen.
Kısacası yazar Katniss gibi sevilesi, cesur, sevdikleri için canını ortaya koyan iyi bir karakter yazmış.



Diğer karaktere bakacak olursak, ikiz kardeşini pek okumuyoruz kitapta. Ama Saba'ya göre daha düşünceli. İlk başta yazarın talihsizliğine uğradım ve ikiz kardeşinin kız olduğunu varsaydım. Meğer erkekmiş, uzun saçların rağmen. :D İkinci kitapta daha sık okuyacağım gibi. Birde küçük kız kardeş vardı. İnatçılığını sevmedim ama onun da bir yeri vardı kitapta. Bazen Saba gibi bunun burada ne işi var dedim ama sonradan aferin kız sana da dedim. :) İkilem, ikilem üstüne. :D
Birde Jack var tabii. İlk ortaya çıkma biçimi çok değişikti ama çok tatlıydı. Hele Saba ile muhabbeti olaydı. :D Saba için çok yardımı dokundu, gerçi bu karşılıklıydı. Birde 3 kere hayatını kurtarma ve bağlanma olayı vardı ki o hepsinden tatlıydı. 3 kere hayat kurtarıldı mı? O sır olarak kalsın, okuyun öğrenin derim. :)
Bir de Nero var, unutulmaz biri kendisi. Saba'nın yavruyken yanına aldığı ve beslediği Kargası Nero. Çok yardım ediyor Saba'ya. Bir arkadaş, bir yoldaş gibi. 


Klaus, sen her yerdesin. <3
Kitabı çok sevdim. Tek bir olay üzerinden gitmemiş yazar. Tamam amaç kardeşi kurtarmak ama bu kurtarış yolunda Saba ve kardeşinin başına neler gelmiyor ki. Tabii çok güzel dostluklar da kazanıyor. Bunlar artı özellikle Saba için mesela. İlk sayfadan çok sevdiğim bir kitap oldu, distopya tarzı iyiydi ama baskın bir distopya beklemeyin. Kitap hakkında olumsuz bir yorum bulamadım. Seriye hemen devam etmeyi düşünüyorum. İkinci kitap da ilk kitap kadar sıra dışı bir şey olacak gibi. Konudan belli.

Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Bir distopya sever olarak kesinlikle önereceğim bir kitap. Devamında neler olur, seri yavaşlayıp, sönük mü olur yoksa daha da heyecanlı bir hal mi alır okuyup göreceğiz. Saba, kardeşleri ve Jack'in bundan sonra yaşayacağı olayları çok merak ediyor, en kısa zamanda da okumayı diliyorum. :)
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim. Ephesus Yayınları aldığı parayı sonuna hak ediyor. Neden mi? Çünkü diğer yayın evlerine göre cilt, kağıt kalitesi harika. En çok parayı alan Yabancı ama rezil bir cilt yapımları var. Ephesus Yayınlarından örnek alsalar ne kadar iyi olur değil mi? -_-



Kendisi Kan Kırmızı Yol'un herhalde daha önce olan orijinal kapağı. Başka bir ülkeye de ait olabilir. Bilemiyorum ama eski gibi duruyor.


Bu da serimiz. Seri 3 kitaptan oluşuyor. Benim almadığım bir 3.kitap kalmış. Onu da yakın zaman da almak dileğiyle. Kapaklar harika, renklerine bittim ilk olarak ve içeriği ile uyumlu oluşu ise mükemmel.



Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^

Korkarım ki sonunda, karanlık kızgınlıktan daha kuvvetli bir hale gelecek.


*****


Biz koşarken Jack "Üç kuralını işittin mi hiç?" diye bağırıyor.
"Hayır!"
"Eğer birinin hayatını üç kere kurtarırsan, onun hayatı sana aittir. Bugün hayatımı kurtardın, elde var bir. İki kere daha kurtarırsan tamamen seninim."


*****


Kör olasıca Jack. Ona ne ki? Yolundan geçen herkesi ve her şeyi büyülüyor görünmesine ne demeli? Ash'i, hemen hemen her iki Özgür Şahin'den birini, kız kardeşimi ve lanet olasıca kargamı.


*****


Ay ve ben bir yarıştayız. kaybedecek durumda olmadığım bir yarış bu.




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda, yazılarda görüşmek üzere.^^




 Buralarda da varım^^


24 Temmuz 2017 Pazartesi

OKK//Distopya Okuma Etkinliği-Labirent:Ölümcül Kaçış/James Dashner Kitap Yorumu^^


Herkese merhaba^^
Etkinliğimizin son günü de geldi çattı. Bugün büyük gün. OKK'nin ve konuk okuyucularımızın yorumları geliyor. Hepsinin de farklı ve sevilesi kitap yorumları var. Benim kitabım ise distopya okurlarının sevdiği, filminin olduğu Labirent Serinin ilk kitabı Ölümcül kaçış.


Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.

Konumuz böyle. Çok sıra dışı bir konu değil mi? Bilmediğin bir yerdesin. Gerçek dünyayla hiç alakası yok ve sen bu gerçek Dünyayı komple unutmuşsun. Ana karakterimiz Thomas. Bilmediği bu hayata adımını atar atmaz her şeyi sorgulamaya başlar. En kısa zamanda buradan çıkıp, unuttuğu hayatı hatırlamaya çalışır. Ama Kayran adını verdikleri bu yer artık eskisi gibi değildir ama bunun yanı sıra kurtulmak içinde bir şansları vardır. Thomas ve arkadaşları bunları bulmaya çalıştığı sıra da kavgaları, kayıpları, inancı ve arkadaşlığın, güvenin ne kadar önemli olduğunu anlayacaklardır.
Thomas karakterini yarı yarıya sevdim. Sürekli düşünceleri beni çileden çıkardı desem yalan olmaz. Birinci tekil şahıstan anlatıldığı zaman karakterin sürekli kendi iç savaşını verip, sürekli düşünmesi beni sıkıyor. Ben daha çok yan karakterler beraber hareket etmesini, düşünceleri onlarla paylaşmasını seviyorum. Yine de aşırı derece de cesaretli ve zeki oluşu sevmeme neden oldu.


Bu kitapta bir çok yan karakter olsa da hepsini seviyorsunuz. Minho, Chuck, Newt ve dahası. Bişrde sonradan gelip ortalığı karıştıran(Olumlu yönde) Teresa var. Hepsi Thomas kadar cesarteli ve zeki. Hepsinin düşüncelerini okumak isterdim ama onun içinden yazar ayrıca bir kitap yazmalı.
Distopik özelliğine bakacak olursak gerçekten sıra dışı bir kitap. Daha ilk sayfadan kendinizi Kayran'da hissediyorsunuz. Zaten bir kitapta bu çok önemli, ilk sayfadan bunu hissi yaşıyorsanız siz bu kitabı seversiniz diyorum ama tam tersi de olabiliyor. Kitaptan kitaba fark diyelim.
Yazarın kalemi akıcı ve konunun gidişatını bu kadar güzel yapmasını takdir ettim. Çoğu okur bu seriyi okuyup bitirdi, başta da dediğim gibi çok sevildi. Ben hemen ikinci kitabı okur muyum muamma. Çünkü her kitapta anladığım kadarıyla kişiler aynı ama merak ve olaylar farklı olacak. Bu tarzda da yazması iyi olmuş. Tabii bir çok okur seri devam ettikçe kendini tekrar etmesiyle ipin ucunu biraz bırakmış gibi. Ben devam ettikçe kara vereceğim gerçekten kendini sürekli tekrar etmiş mi diye.



Kitabın her sayfası heyecanlıydı ama son bölümler süper aksiyon, heyecan ve merak vardı. İşte bu kısımdan sonra kitap nasıl bitti anlayamadım. Sonu hakkında diyeceklerim var ama spoiler olduğundan yazmayacağım. Şimdilik sadece filmini izlemek kaldı geriye. Bakalım filmi de kitabı kadar ilgi çekici ve güzel mi? 
Doğrusu bu kadar sevmemin yanında  eksik özellikleri de vardı. Bunları buraya yazıp hevesinizi kırmak istemem ama sizler de eksik yön görürseniz beni bilgilendirin, üzeride konuşuruz.

Kitabımı tavsiye ediyorum. Gerçi ben okuyana kadar okuyanı çok olmuştur ama Distopya kitapları sevenler bu kitaba bayılacak bence. Tam sizlik bir kitap diyebilirim. Distopya tarznı ilk defa okuyanlara da önerebilirim. Dili akıcı, konu anlaşılır. Sizlerde seversiniz. :)


Kitaba Puanım 5/4



Alıntılar^^


İki yıldır her sabah doğan, ısı veren,, yaşam sağlayan güneş aslında güneş değildi. Sahteydi. Kayran'daki her şey sahteydi.


*****


Umutsuzluk, Harita Odası'ndan çıkan kalın duman tabakası gibi etrafı sarmıştı.






Kitap Tutkusu - Kızıl Yükseliş/Pierce Brown
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Fahrenheit 451/Ray Bradbury
Fighting!! - Labirent:Ölümcül Kaçış/James Dashner
One Better Day - Kül/Darci Manley
Evil'in Dünyası - The 100/Kass Morgan




Etkinliğimize katıldıkları için One Better Day ve Evil'in Dünyası'na çok teşekkür ederiz. 

Bir yorumun ve etkinliğin daha sonuna geldik, bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkürler. Bir başka etkinlikte görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^





22 Temmuz 2017 Cumartesi

Okuyan Kızlar Kulübü//Distopya Kitap Önerileri^^


Selam^^

Etkiliğimizin 3.gününe de gelmiş bulunmaktayız. Ne kadar çabuk geçiyor günler değil mi?
Bugün yazacağım yazı ise, Okuyan Kızlar Kulübü üyelerinin her biri sizlere kesinlikle okumanız gerektiğini düşündüğü bir tane kitap önerdi.
Bakalım bunlar nelermiş? :)



İlk olarak Kitap Tutkusu^^


Ölüm Oyunu// Koushun Takami^^
Yorum için Tık Tık!!



Kütüphanemden Kitap Manzaraları^^


Yazarın iki kitabı arasında karar veremediği için her iki kitabını da öneriyor Kütüphanemden Kitap Manzaraları. :)
1984-Hayvan Çiftliği//George Orwell^^



Son olarak Fighting Blog^^



Kargalar Meclisi//Keigh Bardugo^^
Yorum için Tık Tık^^





Okuyan Kızlar Kulübü olarak size önerdiğimiz kitaplar bunlardan ibaret. OKK olarak Distopya türüne ayrı bir sevgimiz var, her birimizi takip ederseniz bir çok Distopya kitaplar hakkında bilgi alabilirsiniz. :)



Etkinlik Takvimi

22.07.2017
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Distopik Kitaplarda Diktatör Rejim Olgusu ve Bu Konuyu Ele Alan Kitaplar
Fighting!! - OKK'nin Distopya Kitap Önerileri


23.07.2017
Kitap Tutkusu - Kızıl Yükseliş/Pierce Brown
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Fahrenheit 451/Ray Bradbury
Fighting!! - Labirent:Ölümcül Kaçış/James Dashner
One Better Day - Kül/Darci Manley
Evil'in Dünyası - The 100/Kass Morgan




Etkinliğimize katıldıkları için One Better Day ve Evil'in Dünyası'na çok teşekkür ederiz. 

Etkinliğimize herkesi bekleriz.^^






21 Temmuz 2017 Cuma

OKK//Distopya Türünden Uyarlanan Filmler ve Okuyucu Tepkileri^^


Herkese merhaba^^
Okk Distopya Okuma etkinliğimizin 2.günündeyiz. Başlıktan da görüldüğü üzere distopya kitaplardan uyarlanan filmleri sizlerle paylaşacağım. Çoğu filmi biliyorsunuzdur, bazılarını da yeni öğrenmiş olabilirsiniz. Gelin bakalım bu kitaplar hangileriymiş. :)


İlk olarak etkinliğimiz de okuduğum ve filmi olan kitaplardan bahsedeceğim.


Fahrenneit 451 kitabının filmi çok eskilere dayanıyor. Bu kitabı seven çok, filmini de kesinlikle izlemiştir ama okuyupta bilmeyenlere gelsin bu paylaşımım. :) Kitabını okudum ama filmini bilmiyordum, yeni öğrendim benden. Az biraz fragmana bakınca kitapla birebir olduğunu anlıyorum, belki zamanım olur da, canım sıkılırsa bakarım. :)




Sırada ki kitabımızı ben okuyorum. Ölümcül Kaçış.


Kitap ve seri büyük bir ilgi görünce kesinlikle film olması gerektiğini düşünen yapımcılar Labirent serisi sevenlere büyük bir iyilik yaptılar. Filmini yakın zamanda izleyeceğim ama birebir olduğunu düşünmüyorum, çünkü öyle bir duyum aldım. :D İzlediğim zaman yorumu buraya yazmayı düşünüyorum.
Serinin 3.filmi Son İsyan 17 Şubat 2017'de sevenlerle buluşacakmış. Tarih manidar, zaten son yıllarda filmler çok manidar tarihlerde vizyona giriyor. İyi planlama. 




Sıradaki kitabımız film değil ama sevilen bir dizi. Bizde okuyunca koymazsam olmaz.


Kitabı okumadım ama çok sevilen bir seri oldu. Böyle serinin de ya filmi olmalı ya da dizisi deyip dizi de karar kılmışlar. Şu an 5.sezon bekleniyor. Muhtemelen her sezon 20 bölümden oluşuyor. Kitap serisine bakacak olursak geçen aylarda serinin 4.kitabı çıkmış. Bütün okuyuculara sürpriz olmuş çünkü seri 3.kitapta bitiyor olarak biliniyormuş. Yazar verilen ilgiden dolayı okurları sevindirmek istemiş belli ki. :) Umuyorum devamı gelmez, uzun seriler kötü. -_-




Gelelim çok sevilen ve sürekli izlenilen serilere.^^




Açlık Oyunlarını kitabını da, filmini de bilmeyen yokturdur. Her ikisi de sevildi. Sadece filmde oyuncularda uyumsuzluk göze çarptığı için insanlar bir eksi puan verdi ki benden öyle. Sonradan uyumlu oldukları görülünce ki benden öyle düşünüyorum sevilen bir yapım oldu. Her şeyiyle uyumlu olan bu filmler Distopya türünden çok önemli bir yer edindi. Seneler önce kitabı ve filmi çıksa da halen daha önerilen ve okunan bir seri.




Uyumsuz serisi ise Açlık Oyunlarından sonra gelen en iyi serilerden birisi.


Gerek oyuncular gerek içeriği ile çok ama çok sevilen yapım seri filmini tamamladı ama Yandaş'ı neden bilmiyorum ikiye ayırdılar. Halen daha çekimleri başlamayan son filmin akıbeti ne olacak bilmiyoruz. Okuyucuların ve seyredenlerin tepkisi hep aynı. Çok sevilen, takip edilen biri seri oldu.
Afişlerden de anlaşılıyor değil mi? Tekrar tekrar izlenilebilir.



5.Dalga


Herkse bilir mi bilmiyorum ama arada sırada önüme çıkan bir seri ve film. Kitabını okumayı düşünmüyorum ama filmine şans vereceğim. 




Klasiklerden olan 1984'ün tabii ki de filmi var.


Ne kitap hakkında bir bilgim ne de film hakkında. Sadece yazarın çok sevildiğini ve çokça okunduğunu biliyorum. Kitabını okuyanlar kesin filmini de izlemiştir. Merak edenler onların fikirlerinden yararlanabilirsiniz. 




Dava kitabı da klasiklerden.


Son zamanlar da Türkiye İş Bankası Yayınlarının çıkarmasıyla herkesin ilgisini çeken Dava'nın da filmi varmış. Yine ne kitabını okudum ne filmini izledim. Okuyup da filminden haberi olmayanlar bu bilgi gelsin. 





Bir yazımın daha sonuna geldik. Umuyorum faydalı bir yazı olmuştur. Bir çok Distopya kitap filme uyarlanmış. Benim aklıma gelen ve sevilenleri sizlere paylaştım. Aklınızda var olanları bizlerle paylaşmanız dileğiyle.
Bu kitaplar çekildi, şu an çekilmesini istediğimiz bir çok Ditopya kitaplar var. Bunlardan bazıları
Ay Günlüğü Serisi
Kızıl Yükseliş(Okumadım ama okuyanlar çok beğeniyor ki, etkinliğimizde de var.)
Kan Kırmızı Yol(Şu an okuduğum ve filminin olmasını istediğim sıra dışı bir kitap)
Kurusunun Kızı(Kitapları sevmesem de filmi ses getirir bence.)
Aklıma gelenler bunlar.



Yarın ki yazımda görüşmek üzere, etkinliğimize davetlisiniz. :)








20 Temmuz 2017 Perşembe

Okuyan Kızlar Kulübü Distopya Okuma Etkinliği^^



Herkese merhaba!!
OKK ve can dostlarımız ile beraber bir okuma etkinliği düzenleyelim dedik. Hepimizin sevdiği bir tür olan "distopyayı" seçtik.  4 gün sürecek olan etkinliğimizde hem distopya üzerine yazılar yazacağız hem de her birimiz seçtiğimiz kitapları okuyup, yorumlayacağız. 


Benim seçtiğim kitap: Ölümcül Kaçış- James Dashner.
Kitabın arka kapağını yazalım.



Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.



Etkinlik Takvimi


20.07.2017
Duyuru - Tanıtım


21.07.2017
Kitap Tutkusu - Sevdiğim ve Sevmediğim Distopya Karakterleri
Fighting!! -  Distopya Türünden Uyarlanan Filmler ve Okuyucu Tepkileri


22.07.2017
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Distopik Kitaplarda Diktatör Rejim Olgusu ve Bu Konuyu Ele Alan Kitaplar
Fighting!! - OKK'nin Distopya Kitap Önerileri


23.07.2017
Kitap Tutkusu - Kızıl Yükseliş/Pierce Brown
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Fahrenheit 451/Ray Bradbury
Fighting!! - Labirent:Ölümcül Kaçış/James Dashner
One Better Day - Kül/Darci Manley
Evil'in Dünyası - The 100/Kass Morgan




Etkinliğimize katıldıkları için One Better Day ve Evil'in Dünyası'na çok teşekkür ederiz. 

Etkinliğimize herkesi bekleriz.^^






 Buralarda da varım^^



7 Temmuz 2017 Cuma

Ada-Sırlar Çözülüyor//Lynne Matson Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Harika bir serinin ikinci kitabını okudum ve yorumunu yapıyorum. Kitabımızı Ramazan'ın ortasında başladım ama yoğunluktan dolayı 10 günde anca bitirdim ve şimdi de bayramdan sonra anca yorum yazıyorum. İlk kitabı çok sevdiğimi, serinin hayranı olduğumu Buradan! öğrenebilirsiniz. Çok ilginç, güzel ve sıra dışı bir seri, bu tarz sevenlere şimdiden öneriyorum.
İlk kitaptan ne eksiği ne de fazlası vardı. Sadece bu kitapta sırlar ortaya çıkıyor.

Nil Adası'nda kurallar belliydi. Kaçmak için 365 gününüz vardı… yoksa ölürdünüz.
Rives artık Nil Adası'nın tartışmasız lideriydi, ancak Köy'ü bir arada tutmak her zamankinden daha güçtü. Yağmacılar artık daha cesur, hayvanlar daha saldırgandı. Yeni gelenler Köy'deki dengeleri sarsmış, Arama sistemini tehlikeye atmış ve Rives'ın Nil hakkında bildiği her şeyi sorgulamasına neden olmuşlardı. Geçmişi sırlarla dolu Skye da adaya yeni gelenler arasındaydı ve tıpkı Rives gibi, Nil'i çözmeye çalışıyordu. İkili kısa süre içerisinde Nil Adası'ndaki herkesi kurtarmanın ve adayı yok etmenin planlarını yapmaya başlamıştır bile. Peki, bu neye mal olacaktı? Ve bu bedeli kim ödeyecekti?

İlk kitaptan Rives'i tanıyoruz. Kitabımıza yeni dahil olan kişi Skye'di. Rives'e ilk kitapta hem üzülmüş hemde çok sevmiştim. İkinci kitabın onun hikayesi olacağını öğrendiğim zaman çok heyecanlandım ve okuduğum zaman ise yanılmadığımı anladım. Yorum devamında sürekli ilk kitapla kıyaslama yapacağım çünkü bire bir devam ediyorlar bu kitapta.
Rives Thad gittikten sonra adanın lideri olur. Üstlendiği görev Thad'in gittikten sonra bıraktığı Nil'in kızgınlığı ile daha fazla gelir ve altından kalkmaya kararlıdır. Adada yeni çıkan kişiler ve yağmacılar da gençlere zorluk çıkartacaktır ama en çok Nil'in sırlarını bilen iki kişi Rives'i daha çok çıkmaza sokacaktır. Bunun yanı sıra adaya gelen Skye herkesi şaşırtacak sırları bilmektedir ve bunun sayesinden gençler adadan kaçabilirler. İşte bu sırada Rives'e daha fazla iş düşer.
Rives Thad gibi değildi. Bazen keşke yazar biraz daha Thad'e benzetseydi dedim ama Rives'de öyle bir karakterdi yapacak bir şey yok. :) Bunun yanı sıra çok tatlı bir karakterdi, Nil adasında olunca psikoloji diye birşey kalmıyordu, buna mağdur olan Rives'de dahil. Bu kısımları anlamayıp sıkıldım ama yine de Thad kadar sevilesiydi.


Sırada Skye var. Başta kendisini sevemedim, babasının ortaya attığı iddialara sırt çevirmesi, sürekli reddetmesi beni çileden çıkardı ama bu uzun süre devam etmedi. Ta ki amcasının günlüğü ve gidilen geziden sonra. Skye Rives kadar donanımlı, lider olacak kapasitedeydi ama o adada bulunan gençleri ve kendisini düşünerek tehlikeli yollara başvurur.
Çok macera sever bir karakterdi. Zaten kilit nokta oydu ve başarıp başarmayacağını da okuyup öğreniyoruz.
Ve diğer karakterler. Bir tanesi için çok üzüldüm ve aşağı kısma spoi olarak yazmayı düşünüyorum.

Kitabı sevdim. İlk kitap kadar akıcı, olaylı ve sonu sürprizlerle doluydu. Bazı yorumları okuyunca ilk kitap kadar değildi, bu güzel değildi diye okudum ama tam tersi ilk kitap benim için neyse bu da öyleydi. Şimdi son kitabı acayip merak ediyorum ama araya biraz zaman koyacağım. Zaten bu kitabı ramazan da okudum diye baya elimde süründü, biraz daha içime sindirip öyle seriye veda etmek istiyorum. Kısa seri olmasına çok seviniyorum, bu tarz distopya serileri fazla uzatılmaya gelmiyor. Bakalım yazar son kitapta bizi ne kadar şaşırtıp seriyi öyle bitirecek.
İlk kitabı bitirdiğim zaman Thad ve Chaney'i çok özleyeceğim demiştim, yazar içimizden geçen bu düşünceyi duymuş gibi ikinci kitaba bu çiftimizi eklemiş. kesin üçüncü kitapta da yer alacak, öyle hissediyorum. :D



Kitabımızın adı sırla çözülüyor ve adına yaraşır bir biçimde çoğu sır ortaya çıktı ama beklediğim oldu mu tartışılır. İlk kitapta o kadar değişik bir psikolojiye sokmuştu ki yazar beni burada gerçekler ortaya çıktığı zaman yok artık! deme şansım pek olmadı gibi. Yine de yazarın hayal gücü takdir edilesi.

Kitap hakkında olumsuz bir yorum bulamıyorum. Bir tane olay haricinden yine beni heyecanlandırıp, hemen okuyup bitirmeme vesile olan bir kitaptı.(Oturup okuyunca 150 sayfa okuduğum oluyordu.) Bu tarz sevenlere kesinlikle tavsiyedir.

SPOİ İÇERİR.

Belli bir olay için spoi yazacağımdan bahsetmiştim. Bu yazarları gerçekten anlamıyorum. Hayat zaten yeterince zor bir de kitaplara, hayal ürünü olan bu kitaplara ölüm eklemeleri beni benden alıyor. Yani ne gerek var o olayı yazmaya, yazsan da yazmasan da yine seviliyor, okunuyorsun! İsim verecek olursam yazar kitabımızın asi ve bir o kadar komik çocuğu Dex'i son dakika golüyle öldürdü. Artık eline ne geçtiyse bilemem ama işte o kısımda ne kadar üzüldüm, ne kadar yazara kızdım anlatamam.

SPOİ SONU!


Spoili kısmı da yazdığıma göre yorumumun sonuna gelebilirim. Baştan beri dediğim gibi sevdiğim bir kitap oldu, kesinlikle tavsiye ediyorum. Bu seri diğer sevdiğim seriler arasından yerini sağlama aldı bile. Okumayanlar, çok şey kaybediyorsunuz! Gerek kitap sayısı, gerek kapaklar ve konu olarak 10 üstünden 10 puan alacak kadar sevilesi bir seri. Tavsiyelerime uyup kesinlikle ama kesinlikle alın diyorum. :)


Kitaba puanım 5/5^^



Alıntılar^^



Seçimlerimiz hayatlarımızı şekillendirip belirliyor ve bizim seçimlerimiz, başkalarını etkiliyor.


*****


Zayıf olmak insanı güçsüz kılıyordu ve burada güçsüz olmak, hiç hayırlı değildi, özellikle de kuvvetli değilseniz.


*****


"Buradaki dinamik ikili sayesinde, bir kedicik gitti," dedi Dex biraz kendine gelerek. "Skye yarın su aygırıyla güreşip ter atacak ve Rives kürdanla gergedan avlayacak..."


*****

... adada zaman hiç durmazdı; siz gidene kadar.




Bir yazının ve yorumun daha sonuna geldik.^^
Bol kitaplı günler...^^


Buralarda da varım^^


5 Mayıs 2017 Cuma

Winter//Marissa Meyer Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bundan önce ki paylaşımlarım hep dizi-film üzerindeydi ve şimdi karşınızda kitap yorumu var. Ay Günlükleri serisine veda ettim aa dostlar. :'( Hem üzülüyor hemde seviniyorum. Nedenleri ilerleyen kısımlarda. Serimize veda etmiş olabilirim ama teselli olarak ek kitap Uzak Yıldızlar var. Ona çok seviniyorum yoksa ilerleyen zamanda Cinder'ı tekrardan okuyabiliridim. :D
Bu seride ilkleri yaşadım desem yeridir, mesela serinin tamamı elimde, sonrasında arayı fazla uzatmadan bir sene de hepsini(Uzak Yıldızlar hariç) okuyup bitirdim ki benim için ilk defa olan bir şeydi. O yüzden ilkler deyip konuyu sizlerle paylaşıyorum. :*

Bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazacak!
Ay halkı, yüzündeki yara izlerine aldırmadan zarafeti ve nezaketiyle hepsini büyüleyen Prenses Winter'a hayrandı. Herkes, genç Prenses'in, üvey annesi Kraliçe Levana'dan çok daha nefes kesici bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Winter, üvey annesinden pek hoşlanmıyordu. Eh, bunda Levana'nın, genç ve güzel Prenses'in çocukluk arkadaşı ve yakışıklı saray muhafızı Jacin'e duyduğu hisleri onaylamamasının da etkisi vardı tabii. Ancak Winter, Levana'nın sandığı kadar zayıf biri değildi ve yıllardır üvey annesinin isteklerini görmezden gelmeyi başarmıştı.
Winter, sayborg mekanik ustası Cinder ve arkadaşlarıyla birlikte belki de büyük bir devrim başlatacak ve uzun süredir gizliden gizliye süren bir savaşı nihayete erdirecekti. Cinder, Scarlet, Cress ve Winter; Kraliçe Levana'yı alt edip kendi mutlu sonlarını yazabilecek mi? "Ay Günlüğü" serisi sona erdi. Artık hiçbir masalda böyle bir tat bulamayacaksınız. Kendi masalınızı yaşasanız bile.

Bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazacak!
Şu cümlenin güzelliğine bakın^^ Evet masallarda hep prens kurtarır prensesini ama burada başı bir kız yani Cinder çekmekte ve sonradan Scarlet, Cress ve Winter getirmekte. Hepsinin hikayesini, kavalyesini her şeyi öğrendik. Sıra şimdi Winter'da^^ Aslında kendisinin çocukluğunu Levana'dan öğreniyoruz ama burada kendisinin nasıl bir karakter olduğunu, kavalyesi kim ve nasıl sevdiğini okuyoruz. 
Winter Ay krallığının en güzel prensesidir ve bütün Ay halkı onu sevmektedir. Ay sihrini kullanmayı reddeden Winter Ay hastalığına yakalanır ve kimsenin göremediği halüsilasyonlar görür. Krallıkta bu gördükleri yüzünden deli olduğu söylentileri çıksa da gerçek güzelliğiyle herkesi büyüleyen Winter'a en çok yardım en kişi Krallık muhafızı ve çocukluk arkadaşı Jacin'dir.
Winter'ıda diğer karakterler gibi sevdim, sadece rahatsızlığı nedeniyle ona karşı olan davranışları onaylamadım. Mesela Scarlet çok üstüne geldi. Oysa ki ona ne kadar yardım etti. Bunları düşünüp bu kadar itici konuşması beni sinir etse de Scarlet bu, hem sever hem döver bir karakterdeyip fazla uzatmıyorum. :D
Bunun yanı sıra sevdiğim bir karakter oldu. Hele Jacin olan diyalogları, ona karşı davranışları çok tatlıydı. Levana'nın ise Winter'ı çekememesine de hem sinir oldum hemde "ohh iyi oldu!" sana dedim :D

Jacin Krallığın en iyi muhafızlarından biridir. Cress kitabından baş sihirbazın muhafızı olan Jacin Cinder ve diğerleri tarafından kaçırılır. Bu kitapta ise geri dönen Jacin Winter'ın iyi olması için elinden geleni yapacaktır.
Seri de kadın karakterlerden sonra tabii ki erkek karakterleri sevdik. Jacin'de onlardan biriydi. Winter'a olan düşkünlüğü, onu anlaması ve başına bir şey gelme düşüncesi ile hayatını tehlikeye atan koca yürekli bir muhafız olmasını çok sevdim.^^ 
Her iki karakterimiz de çok iyiydi, hangisini daha çok sevdim bilemiyorum. Bence ikisi de eşit seviyede.^^
Bu iki karakterimizden sonra biliyorsunuz ki kitapta beklenen savaş çıkmaya hazırlanıyordu ama nasıl. Levana'nın en büyük kozu insanların beynini yıkamak ve hepsine gücü yetiyor. İşte bu sebepler Cinder çok iyi planlarla savaşı başlatıp, tacını geri almaya planlar. Kitabımızın 800 sayfa olduğunu bilmeyen yoktur umarım. Evet diğer 6 karakteri de bir araya gelince kitabımızın 800 sayfa olmasına şaşırmamak gerek. Gerçi sayı gözünüzü korkutabilir ama sakın çekinmeyin. Yazarın kalemi o kadar akıcı ki elinizde bir kaç gün kalabilir ama bittiğinden ne çabuk bitti diyeceksiniz. :) 
Cinder ve Kai'nin ksıımları çok sevdim yaaa, zaten seri de en favori çiftim kendileri oluyor. Ama keşke yazar biraz daha onlar hakkında yazsaydı. Iko gibi bayıla bayıla okurdum. :D
Iko demişken kendisi yine bizi kırdı geçirdi, tabii yanında Thorne ile birlikte. O da az değildi ve Cress ile aralarından anlaşmazlık, çekim vs bunlar da çok tatlıydı. Komedi dalında Thorne ve Iko benim favori ikinci karakterlerim.

Scarlet ve Wolf ise üzüldüğüm karakterlerden oldu. Bence kitapta en çok üzülen çiftimiz kendileriydi. Çok ayrı kaldılar ama birleşmeleri de çok güzeldi. <3
Levana hakkında ne diyebilirim ki, kendisi yine kötü, kötü, kötü...

Kitabımızın başından bütün heyecan başlıyor, okudukça acaba şimdi neler olacak deyip hop oturup hop kalkıyorsunuz. Sonunun mutlu sonla bitmesini bilmesem daha çok heyecanlanırdım da, sonunu az buçuk bildiğimden sakin kalarak okudum. Tabii sinir olduğum kısımlar olamadı değil ama bunun yanı sıra çok güzel bir kitaptı. Serinin en iyilerini listelesem ilk sırada Cinder ikinci sırada Winter üçüncü sırada Cress ve son sırada Scarlet alırdı. Scralet neden sonda diyen olursa, o zaman kitap elimde baya sürünmüştü ve kitaba adapte olamadığım için pek anlayamadım. O yüzden benim açımdan şansız bir kitaptı diyor konuyu kapatıyorum.
Bunun yanı sıra son Kai ve Cinder sahnesine bayıldım. Ne demek istediğimi okuyanlar anlayacaktır. Winter'ın güzelliğe karşı erkeklerin ve halkın o şaşkın bakışları ise beni gülme krizine soktu. :D


Kitabımızın sonunu çok sevdim, tabii ki böyle bir kitabın sonu mutsuz bitseydi yaygarayı koparırdım ama konuda da yazdığı gibi mutlu sonla bitiyor. Siz sadece bu mutlu sona nasıl ulaşıyorlar onu okuyorsunuz. Her kitabın kendine has masalına tıpa tıp benzemesi benden on üzerinden on aldı almaya da devam etti. O kadar iyi oluyordu ki o kısımlar bir kere daha yazarı tebrik ediyordum. Favori serilerimden biri olacak olan Ay Günlüklerini kesinlikle ama kesinlikle öneriyorum. Kitabı dün gece bitirmiştim(2 gün oldu) ve sıcağı sıcağına yorum yapmak istedim. Kitaba uygun bir yorum oldu mu bilemiyorum ama seriye yakışacak bir son kitap olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Son olarak;
VE SONSUZA KADAR MUTLU YAŞADILAR...



Serimizin diğer kitaplarına yaptığım yorumlar;


Cinder
Scarlet
Cress
Levana



Kitaba puanım 5/5


Alıntılar^^


Şehir hep aynıydı. Beyaz Artemisia. Koruyucu camların altındaki minik cennet.


*****


Kai Cress'e çabucak sarıldı.
Sıra Iko'daydı. Iko önce hafiften bağırdı, sonra donup kaldı.
Kai geri çekildiğinde, Iko bir ona, bir Cinder'a baktı. Birden gözleri kaydı ve yere yığıldı.
Kai korkuyla sıçradı. "Ne oldu? Kapama düğmesine filan mı bastım?"
Cinder kaşlarını çatarak yaklaşrı. "Iko ne yapıyorsun?"
"Kai bana sarıldı,"dedi Iko. Gözleri hala kapalıydı. "Ben de bayıldım."
Kai bir kahkaha atarak Cinder'a döndü. "Sen de bayılmayacaksın değil mi?"
"Garanti veremem."


*****

"Neden içimde kötü bir his var acaba?" diye homurdandı Jacin, Winter'ı şüpheyle süzerek.
"Bu yeni bir şey değil ki. Sen her zaman karamsarsınz,"dedi Winter ve onu omzuyla dürttü.


*****


"Sizi prenses Winter ile tanıştırayım," diye atıldı Scarlet.
"Thorne elini saçlarının arasına daldırdı. "Ne bu ya? Biz istenmeyen prensesler yetimhanesi filan mı işletiyoruz, anlamadı ki."

Alıntıya Not: Thorne yine yapıyor yapacağını, ne güldüm burada. :D


*****


Thorne kilere baktı.
"İçeride pirinç falan var mı? Belki Cinder'ın kafasını pirinçle doldurabiliriz."
Herkes ona şaşkınlıkla baktı.
"Nemi çeksin diye söylüyorum canım. Öyle yapılmaz mıydı?"
"Kafama pirinç falan dolduramazsınız!"
"Ama biri, ıslanan ekranını bir torba pirincin içinde bekletmişti ve..."
"Thorne."
"Sadece yardım etmeye çalışıyordum."



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^