Türk Yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2018 Salı

Lunapark (Cehennem Ekspres #1)//Ezgi Çağlar Kitap Yorumu^^

Selam^^
Dizi yorumlarından çok kitap yorumları gelmeye devam ediyor. Oysaki bir sürü dizi yorumu beklemede. :/ Neyse, yine fazla uzatmadan kitaba geçelim. Kitabımız fantastik türüne ait ve bunu yazan bir Türk. Kitabı seneler önce, ilk çıktığı zaman aldık ama okumak şimdiye kısmet oldu, neden bu kadar geç kaldık anlamış değilim, o yüzden sormayın. :D Geçmişi bilmem ama şimdi başlamam daki sebep ise serinin ikinci kitabının 9.90tl olması olabilir, en kısa zamanda indirim bitmeden almalıyım.:D
Kitabı gerçekten çok sevdim, beklentim yüksekti ve karşıladı da. Ben ki fantastik-distopya sever kitap kurduyum ilk defa melezler vs. konuda acayip başarılı bir Türk yazar okudum. Zaten fazla yok, olanların iyileri bir elin beş parmağını geçmez. :/ Şu mafya, haydut kitaplardan sıyrılıp az distopya-fantastik yazsak ne kadar güzel olur değil mi?

Melissa, arkadaşlarının doğum günü hediyesi olan biletle Cehennem'in kapısından geçtiği gün hayatının tamamen değişeceğini bilse, belki de o trene asla binmezdi. Işıklar, sesler, sihirli oyuncaklar… Cehennem bir lunaparktan çok daha fazlasıydı. Her şey öyle sıra dışıydı ki, Aslan onu sefil bir iblisten kurtardığında bile Melissa büyünün ardında saklı gerçekleri görememişti. 
Aslan, Melissa'nın bildiği her şeyden daha karanlık, daha tehlikeliydi. Hayatı, sevgilisi, arkadaşları yavaşça ellerinden kayarken Melissa'nın tutunabileceği tek bir şey kalmıştı geriye: Aşk. Ve aşk, büyüyle örülü bu dünyada ona yardım edecek son şeydi.


Konu gereken şeyleri anlatmış, benim üstüne ek yapmama gerek var mı bilemiyorum ama karakterleri tanıttıkça bir kaç şey yazarım artık. :D 
Melissa sade hayatında sevgilisi ve arkadaşları ile yoluna devam etmektedir. Doğum günü sürprizi amaçlı arkadaşlarının götürdüğü Lunapark'dan sonra hayatı istemediği kadar değişir ve kendini bir anda melezler, iblisler ve yalanların arasında bulur. Melissa karakterinin sevdim, normalde bu tarz konularda kız karakterler saçma salak şeyler yapıp bizi sinir eder ama yazarımız bizi duymuş gibi tam istediğim gibi bir karakter yazmış. Minnettarım.



Aslan, genç ve melez olması yanı sıra sıradan bir üniversite de öğrencidir. Babasının kirli işleri ve dünyanın tehlikede olması önemli kararlar almasına ön ayak olur. Lunapark'ı sık sık ziyaret eden Aslan bir gün zorda kalan bir kıza yardım eder ve kendisi, çevresi ve hayatı tamamen değişir. Savaş kapıdadır, aşk ise ondan önce hayatına girmiştir bile. Bundan sonra seçimler yapmak zorunda kalan Aslan'ı zor zamanlar bekler.
Ana erkek karakterimiz, Melissa gibi sevdim kendisini ama şu sigara içme olayına kıl oldum. Bir de boş bulduğu anda içiyor da içiyor. :D Melezsin anladık ama bi dur artık. :D Onun dışında azıcık dikkatsiz oluşu başına belalar aldırıyor ama elindeki güce bayıldım. Okuyunca anlayacaksınız. 
Diğer karakterlerde Emre'ye acayip sinir oldum. Saçma salak bir karakter deyip durdum başlarda, bir de her işe burnunu sokuyordu ya bir ara atlayacaktım o kısımları ama meğer amaç başkaymış. :P Yine de yazarın Emre için yazdığı sahnelerden pek tatmin olmadığımı söylemek isterim.^^
Ana karakterler böyle, diğer karakterlerde güvenmediklerim oldu. Haklı çıktım mı? Onlar kitapta saklı.

Gelelim kitabın genel anlamda ki güzelliğine. Bir kere böyle melez topluluğu okumadım. Tabii melez olunca Melek, şeytan baş rolde ama burada melezlerin güçleri, savaş olanakları ve yaşadıkları sorunlar çok çok farklıydı. Bu kısımları gerçekten sevdim, hatta kitapta en beğendiğim yerler fantastik unsurlardı. Başta biraz kendini tekrarladı ama sıkıcı değildi, bu iş nereye varacak diye merak ediyor insan. Sonra kitap bir açıldı, hızlandı ve heyecanlandı işte o zaman kitap atak yaptı ve o hızla devam etti. İkinci kitabı acayip merak ediyorum. Yazarın kalemi ise çok güzel ve akıcıydı. Başta birazcık amatörlük vardı ne yalan ama sonradan ciddi anlamda değişimi hissettim. Okuyunca sizler ne düşüneceksiniz çok merak ediyorum. Yazarın bu tarz yazmasını destekliyorum, şu an seri bitti mi, devam edecek mi bilmiyorum ama eğer bitmiş ise en kısa zamanda yeni fantastik, hatta distopya ile bizi ödüllendirsin diye düşünüyorum. :)


Bu yorumdan sonra kesinlikle tavsiyemdir. Fantastik severler şans verin derim, böylesini yazarlarımız arasında zor bulursunuz. Son olarak kitaba haksızlık ettiğim bir konuya değinmek istiyorum. Son yıllarda elimde en uzun kalan kitap oldu kendisi. Kötülüğünden olmadığını yorumdan anlamışsınızdır, zamansızlık deyip işin içinden sıyrılmak istiyorum. :D Kitaba başladın mı akıcı şekilde devam ediyor ama ben gerçekten çok büyük haksızlık yapıp hemen bitiremedim. O yüzden en kısa zamanda ikinci alıp, hemen okuyup, hemen bitirmeliyim. Anca öyle telafi ederim diye düşünüyorum. :D Bunu da yazdığıma göre alıntılara geçebilirim. ;)

Not: Kapak tasarımı güzel olsa da kalitesizliğinden gözlerim kanadı ki kesin ikinci kitapta öyle. Artemis'e yakışmamış bence. -_-
Dipnot: Yazarı çok tatlı^^ Instagram'da kendisini takibe alın derim. :*



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Düşündükçe Melissa birinin ona yardım ettiğine daha çok emin oluyordu. Fakat meleği her imse giderken yüzünü Melissa'nın anılarından silmişti.



*****


İnsan bile diyemeyeceği tehlikeli bir varlığa tüm yasaklara rağmen bağlanmıştı. Kurtulamıyordu.



*****

Melissa daha önce hiçbir tehlike atlatmamıştı. Oysa şimdi, kitaplarda okumaktan zevk alacağı türden bir maceranın içindeydi ve maalesef ilk ölmesini istediği, ezik bir kızı canlandırıyordu.


*****


Yaralı melezler cansız solucanların ortasında umutla ona bakıyordu. Aslan'a... Onların bu savaşın içine sürükleyen adama... Peki ya o adamın devam etme umudu kalmadıysa?...






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^






1 Mart 2018 Perşembe

Sırça Köşk//Sabahattin Ali Kitap Yorumu^^

Selam^^
Arayı fazla açmadan Türk klasiklerden okumaya devam edeceğimi söylemiştim. Sadece Türk klasikleri değil, Dünya Klasiklerinden de okumaya çalışıyorum ama önceliğim Türk Klasikleri. Sırça Köşk'ü 2 ay öncesinden sipariş etmiştik, Yazarın Kürk Mantolu Madonna kitabını çok beğenmiştim, Sabahattin Ali koleksiyonu yapmaya bu sebeple başladım ama yavaş yavaş, yazarın dili biraz ağır olduğu için hepsini bir anda alıp bitirmek hem zor olur hem de ben istemiyorum. Bundan sonra yeğende olan Kuyucaklı Yusuf'u okumaya niyetim var ama ne zaman olur onu zaman gösterecek.

“Can Kurtaran” adlı öyküsünde yazar, kaderine boyun eğmiş bir kadının hikayesini anlatıyor.  

“Bir akşam üzeri Anadolu köylerinden birindeki küçücük bir kulübeden canhıraş çığlıklar yükselmektedir. Doğumunu bir türlü gerçekleştiremeyen Asiye, ikindiden beri deyim yerindeyse ölümden beter doğum sancıları çekmektedir. Köyün ebesi bir şey bulamamış, komşu köyün ebesini de çağırtmıştır. Asiye'nin kocası İbrahim ise, çaresizliğin verdiği ağır başlılıkla, evin kapısı önüne çökmüş, bir haber beklemektedir. Komşu köyün ebesi içeri girdiğinden belli ise kızın çığlıkları iyice artmıştır. Sonunda iki ebe birden dışarı çıkar ve İbrahim'e doğumu gerçekleştiremediklerini, kızı şehire götürmesi gerektiğini, yoksa bebeğin de anasının da öleceğini söylerler. İbrahim de çaresiz öküz arabasının arkasına attığı döşek ve yorganın üstüne gencecik karısını da koyar ve yollara düşer. Sabaha karşı hastaneye vardığında ise ümidi iyice kırılmıştır. Çünkü alanı olmadığı halde birçok ameliyat yaptığı için daha önceden şehirdeki özel muayenehanenin sahibi, Doktor Mutena Cankurtaran tarafından şikayet edildiğinden, ameliyat yapamayacağını söyler. Ne kadar yalvarıp yakarsa, oraya verecek parası olmadığını söylese de, doktoru ikna edemez. Bunun üzerine Asiye'yi aldığı gibi Mutena Cankurtaran'a götürür. Fakat bu doktor da çok para istemektedir. Doktorla bir kağıt imza atarak  Asiye'yi hemen ameliyata almalarını, öküzlerden birini satıp döneceğini söyler.


Kitabı ilk elime alığım zaman normal bir konudan başlayıp öyle devam edecek sanıyordum ama iyi bir araştırma yapmadığım için(Spoi yememek için) kitabın hikayelerden, öykülerden oluşturuğunu bir kaç bölüm sonra öğrendim. Konu olarak eklediğim alıntı ise kitabın Can Kurtaran hikayesinden bir anlatım. Hikayeler o zamanın yaşam şartlarını o kadar iyi anlaşmış ki Sabahattin Ali'yi neden sevmedikleri ortada. Adam o zamanın yaşam şartlarını, insanların nankör hallerini, fakirlerin neler çektiğini, zenginlerin ise nasıl yaşadığını bir bir yazmış. Sabahattin Ali düşünceleri nedeniyle ülkeden gönderilmiş ve araştırma sonucundan hüzünlü bir şekilde dünyaya veda etmiş. Bunları okuyunca çok üzüldüm, şimdi insanlar istedikleri kadar yazıp çiziyor ve bir şey olmuyor ama o zaman hemen sürgün etmeler, kötü muamele vs. Düşüncesi ne olursa olsun saygı bence. Tabii sınır aşılmadan. Bu Sabahattin Ali için değil, vatanını sevmeyen, düşman kesimler için!
Evet kitap böyle, her hikaye çok iyiydi, çok sevdim ben. Normalde hemen okurdum ama her hikaye farklı ve güzel olunca yavaş yavaş, sindire sindire okumayı tercih ettim. Sizinde öyle yapmanızı tavsiye ederim, öyle daha çok seveceksiniz bence. :)


Kitap hakkında daha fazla bir şey demeye gerek yok. Tavsiye edeceğim Sabahattin Ali kitaplarından. Kürk Mantolu Madonna'da bir o kadar iyiydi ama tercihim bu kitaptan yana. Yazarın devam kitaplarından hangisini daha çok severim zaman gösterecek ama bu şimdilik zirvede ve arada alıp tekrar okuyacağım kitaplar arasında. 
Uzun lafın kısası, okuyun okutun.
Son olarak kitabın ismini konu alan hikaye çok anlamlı, kitabın sonunda olması ise çok iyi olmuş. 



Alıntılar^^

Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gözyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.


*****


Ah, ben hayvanları çok severim. Bütün canlı mahlukları, hayatı, güzelliği, saadeti severim. Bahtiyar bir köpek bile benim içimi sevinle dolduruyor. Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dümyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor.

Hele cümle alem bu köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!



*****


Cahillikle fakirlik bir olmuş, Sultan Süleyman'ın mülkü dağıtılmış...






Başka yorumlarda görüşmek üzere.^^



 Buralarda da varım^^



1 Ağustos 2017 Salı

Küçük Mucizeler//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yine ve yeniden kitap yorumları ile karşınızdayım. Bu sefer ki kitabım kalemine hayran olduğum Betül Güçlü'nün son çıkardığı Küçük Mucizeler kitabı. Betül Güçlü kalemini sevdiğim nadir yazarlardan biri, ne yazsa okurum diyebileceğim yeni, yerli yazarlardan. Bu sefer ki kitabımız çok tatlıydı ama diğer kitaplarından biraz farklıydı. Sevdim mi sevdim, devam kitabı var gibi ve hemen çıkmasını istiyorum. :)

Hayat küçük mucizelerle doluydu; bazen küçük bir kalpte, bazen bir kar tanesinde, bazen yıldızların arasında... Bazen de tam yanı başımızda! Sahip olduğum küçük mucizenin adıydı Pamir Ege. Bana bir kez gülümsediğinde tüm dertlerim yok olur, geriye sadece onun sıcacık sevgisi kalırdı. İki deli arkadaşım vardı; hep yanımda olan iki tatlı baş belası... Mucizemizin büyümesine birlikte tanık olurken onun içinde büyüyen özlemi engelleyememek en büyük korkumuzdu. Babası tarafından terk edilen bir çocuğun kırılan minik kalbi nasıl iyileşirdi? Bir mucize bekliyordum. Geçmişte sustuklarımı duyacak, oğlumun minik kalbini ısıtacak, tüm yaralarımızı iyileştirecek bir mucize...O mucize bir kar tanesinin avucuma düşmesiyle gerçekleşti. Avucuma düşen kar tanesiyle içim bahara yüz tuttu. Üzerine kar yağarken de ısınabilirmiş insan; Doruk Ataoğlu, usul usul yüreğime konduğunda anladım. O tüm merhametiyle hayatımızdaki bütün boşlukları doldurabilecek kadar güçlü bir adamdı. O, bizim geç gelen mucizemizdi! 


Elis, genç yaşta anne olan, hem okuyup hem de çocuğunu büyüten bir kadın. Hayatının baharında bu kadar zorluk yaşamış olsa da asla pişman olmayacağı tek şey oğlunu dünyaya getirmesidir. Okuldan mezun olup kendisine ve Pamir Ege'ye yardımcı olan iş adamı sayesinden özel bir şirkette çalışmaya başlayan Elis'in hayatı şirketin başına Doruk Ataoğlu'nun geçmesiyle değişir.
Elis çok tatlı bir karakterdi. Yazar anne olmaaa da Elis'i öyle bir yansıtmış ki sanki yazar annede bu duyguları öyle yazmış gibi. Karakter hakkında olumsuz bir yön bulamadım. Sıradan, çocuğunu kötülüklerden korumayı ant içmiş genç bir kadın. Gerisi de bildiğiniz karakterler gibi.



Doruk, amcasının ısrarları ile yurt dışından gelip şirketin başkanı olmuştur. Kendine göre titiz olan Doruk asistanı Elis'i gördükten sonra ona doğru bir çekim hissedecektir.
Doruk karakterini sevdim ama onun düşüncelerini daha çok okumak isterdim. Sanki daha çok dış kapının dış mandalı gibi olmuş. Ne yalan Elis'in arkadaşlarını Doruk'tan daha çok okudum. Bu yüzden benden, bu sebeple eksi puan aldı. :( Bunun yanı sıra Elis'i sürekli kovması ve bir zamandan sonra bu kovmayı espri haline getirmesi çok tatlıydı. <3

Ve Elis'in arkadaşları Ceylin ve Semih. İkisi de çok tatlı karakterlerdi. Semih'in manyakça şakaları, Pamir Ege ile beraber olup Elis'i hem güldürüp hem çıldırtmaları çok komikti.
Her iki karakteri de sevdim. Ceylin ve Pamir Ege arasında ki evlilik muhabbeti ayrı bir olaydı. :)
Her ikisinin de hayatlarını okuyunca hem gülüyoruz hem de üzülüyoruz. Betül Güçlü'nün yan karakterleri hep güçlü ve sevilesi^^ Bunları diğer kitaplarda da görebilirsiniz. :)

Gelelim kitabımıza yapacağım genel yoruma. Kitabı ilk okumaya başladığım zaman dedim kesin geçmiş hayattan başlayıp öyle şimdiki zamana dönecek ama tam tersi oldu.Geçmişte yaşananları hep yaşanan olaylardan sonra muhabbet esnasında okuduk. Böylesi güzel miydi, güzeldi ama ben kitaba başlayınca farklı şeyler beklerken böylesi çıkması hayal kırıklılığı yaşattı. Sonra yukarıda da dediğim gibi Doruk karakterini daha çok ön planda tutsaydı daha iyi olurdu. Sonra bu kitap diğer iki kitabından çok farklıydı. Evet komikti, kalemi yine çok güzeldi ama diğer kitaplara göre fazla sakindi. Yine daha cıvır cıvır bir kitap bekliyordum. Öyle oldu ama ilk iki kitabın yeri ayrı bu konuda. :) Mesela Süper Dadı'yı bir daha okusam hiç sıkılmam. :) Yine de sıkılmadan, akıcı bir şekilde okuduğum bir kitap oldu.
Kitapta geçen anne sevgisi çok tatlıydı bunun yanı sıra aşkta çok güzeldi. Hele Doruk'un Elis'e sözlediği sözler vaaay bee dedirttiriyor resmen. :D



Tavsiye ederim tabii ki ama yazarın ilk defa bir kitabını okumayı düşünüyorsanız bu kitabı tavsiye etmem, ya Süper Dadı'yı ya da Muzlu Pastam'ı okuyun derim. :)
İkinci kitap araştırıp öğrendim. Kendisi Pamir Ege'yi anlatacakmış. Merak ettim doğrusu, kesin huyu Doruk ve Semih karışımı bir şey olmuştur, o zaman da okuma yanında yat kitabı olur. :)



Kitaba Puanım 5/4




Alıntılar^^


"Bugün nasılsınız bu arada?"diye sordum
Doruk bey kahvesinden bi,r yudum almadan hemen önce fincanının üstünden bana bakıp göz kırptı.
"Yakışıklım. Sen?"


*****


Aferin oğlum! Hiç çekinme, çek vur anneni. Bari hedefi ıskalama da acı çekmeyeyim.

Alıntıya Not: İç sesle yine olaydı. :D


*****

"Üşüme." Gözlerindeki bakış içimi titretirken kalbimi avuçlarına alan o cümleyi söyledi. "Benim yanımdayken üşümene izin vermem."





Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^













11 Şubat 2017 Cumartesi

Yüreğini Haramdan Sakın//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun bir aradan sonra tekrardan yorumlara geri dönüyorum. Bir kaç yorum birikti yine, arayı fazla açmadan yayınlamayı düşünüyorum. Okuduğum kitapların yorumlarını hemen paylaşamıyorum ama neler okuduğumu görmek için Instagram hesabımı ziyaret edebilirsiniz^^
Bu sefer ki kitabım, görür görmez kesinlikle okumamız gerektiğini düşündüğüm Gözlerini Haramdan Sakın serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı bir kaç ay önce okumuştum. Arayı biraz açsam da okuduktan sonra iyi ki bu kadar açmışım dedim. Kitabımız yine ilk kitap gibi sürekleyici, merak uyandırıcı ve sevilesi bir kitaptı. Hikayelerinin iki kitap ile sınırlı kalmasına üzülsem de aldığım haber doğrultusunda fazla üzülmeme gerek olmadığını anladım. Haber ise birazdan sizlerler^^

Sakınılan bir bakışla başlayan Gözlerini Haramdan Sakın yolculuğunun okyanusvâri rüzgârı Yüreğini Haramdan Sakın'la esmeye devam ediyor...
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde... Yakınındayken daha sert esen Ömer'in rüzgârı artık Betül'ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Fakat bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.

Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim, hatta bayılmış ta olabilirim. Gerçi ilk kitapta ki gibi bir kaç mantık hatası burada da vardı. Bunları spoi olarak belirteceğim ki okuyanlar ile aynı düşünmüş müyüz. Daha ilk sayfa da ikilinin arasında ki soğukluğu hissediyoruz. Hele Ömer'in davranışları dayaklık ama Betül'ün hemen yelkenleri indirmesine kızdım. Bırak az sürünsün :P Az yapmadı sana. Gerçi kitap devam ettikçe neler oluyor neler. Betül süründürmese de yazarımız çok iyi hem bizi hem de Ömer'i süründürdü :P Ömer yine aynı Ömer ama burada daha çok güldüğünü, şaka yaptığını ve o herkesden sakladığı yeşil gözlerini okuyoruz. Betül'e karşı yine aynı tavırda ama artık bazı şeyler Ömer için değişiyor. Bazı yerleri okuyunca vaaay be bizim sert bakışlı, sert tavırlı Ömer'e ne olmuş böyle dedim. Yakışmış mı? Hemde nasıl!! Hani bir çok imkansız karakter için bizi de böylesi bulsun diyoruz ama içten içe imkansız olduğunu biliyoruz yaa bu kitapta öyle değil be. O kadar bizden, o kadar hayatın içinden ki karakterler olur mu olur, belki bizi de böyle biri bulur. Burada bir dua edip, AMİN diyelim lütfen :D Tabii her şeyin hayırlısı, iyisi, hoşu, Ömer'li gibisi diye liste uzar gider :P Kitabı bitirdiğim zaman My Twin'e dönüp dedim ki "Şu kitabı okuduğum zaman zarfında her anlamda hayatımı sorguladım." dedim :D "Ne manada?" dedi ama tabii bende kalsın o, okuyunca o da anlayacak :P

Ömer sandalyede bacak bacak üstüne atmış ve gözündeki siyah güneş gözlüğüyle elinde tuttuğu kitaba dalmıştı. 

Alıntıya not: Şu manzarayı sadece bir kaç saniye hayal edin.
Dipnot: Sonrada ettiğiniz duaya amin deyin. :D
Dipdipnot: Şimdi de yoruma devam edin :D



Betül yine aynı Betül. Tabii burada hayatını etkileyecek çok yeni kararlar alıyor. Kendisine kızdığım yerler oldu hatta verin şunu bir döveyim dedim ama tam aksine acayip hak verdiğim yerlerde oldu. Hem de öyle böyle değil. Kıza yazıktı yaaa :( Rahatsız olduğum bir konu hakkında daha yazıp Betül hakkıdaki düşüncelerimi bitireceğim :D Aslında bu Betül ile ilgili de değil. Yazar iç sesi acayip kitaba yansıtmış, bazen dayanılmaz hal aldı. Hatta farklı şeyler de değil hep aynı şeylerden bahsediyordu. Tabii böyle kitaplarda iç ses ön planda olmalı ama bana göre fazlaydı ve okuyucuyu bir yerden sonra sıktı. Mesela ben Ömer ve Betül diyaloglarını daha çok görmek isterdim. Haa yok muydu? Vardı ama istediğim kadar değil :/


Kitabımız da diğer karakterler ilk kitaptaki gibi yine pek ön planda değil ama Kutay'ın olmasını isterdim. Hatta ona ayrıca bir kitap çıksa var ya ne kadar sevinirim :D Severim keratayı :P Betül'ün bazı karakterlere -ki isimlerini söylemem- kırılmasına hak veriyorum, hatta bana olsa daha yüzlerine bakmam :P Sonuna doğru bazı karakterler hakkında bir kaç şey öğrendik, şaşılacak şeyler değildi ama yazar kıyak geçebilirdi. Yine de üçüncü kitabı bekleyip görelim diyorum. Karakter analizlerini yaptıktan sonra genel yoruma geçebilirim.

Tekrar tekrar dediğim gibi bu kitabı ilk kitap kadar sevdim hatta daha çok sevmiş olabilirim. Okuyanlar anlamıştır. Yazarın uygun zamanlar da, duruma uygun ayetler eklemesini daha çok sevdim. Daha çok olmasını isterdim. Heyecanın, acaba daha neler olacak diye merak etmeler bu kitapta hiç bitmiyor. Her şey güllük gülistanlık dediğim an neler oldu anlatsam şaşarsınız :D Bir kaç kere okuyacağım bir seri oldu. Son sayfaya kadar kalem de ne bir değişiklik, ne bir hata gördüm. Tabii başta dediğim gibi mantık hataları vardı ama onu da çok bildiğimize verip es geçiyorum :D Gerçi dinimiz açısında bazı konular hakkında bir kaç sorum var, onları da sormak istediğim biri var. Kendisi bilir, en kısa zaman da kapısındayım :D Kitap hakkında daha ne yazsam bilemiyorum. Gerçekten etkisinden zor çıktığım bir kitap oldu. Siz deyin güzelliğinden ben diyeyim elimde biraz fazla kalmasından. Ne olursa olsun kitaplığımda, baş köşede duracak nadide kitaplardan, serilerden oldu kendisi. Serisinin üçüncü kitabı nasıl olacak acayip merak ediyorum, artı Mart da üçüncü kitap bizlerle olacakmış(Yukarıda dediğim haber olur kendisi).  İnşAllah ayda değişiklik olmaz, çünkü bu kitaptan sonra benim için acayip uzak bir ay. :P Bilseydim çıkmasına yakın okurdum ama olan oldu artık, gün saymaya başlayayım ben en iyisi.
Şimdi sıra Spoiler de^^

SPOİ BAŞLANGICIDIR, KİTABI OKUMAYAN OKUMASIN DERİM!!

İlk kitabımız da Ömer'in hal ve tavırlarını kesinlikle unutamayız değil mi? Burada bu derece değişmesine o kadar hazırlıksız yakalandım ki bu Ömer o Ömer olamaz dedim. İlk kitabın sonunda kıyılan İmam nikahı sonrasında her şeyin farklı olacağı belliydi ama ciddi söylüyorum bu kadarını beklemiyordum. Ömer'de olan değişiklik hem Betül'ün hemde benim kafamı karıştırdı. Tamam ilk kitapta Ömer'in Betül'e karşı ilgili olduğunu anlamıştık ama o son olaylardan sonra Ömer o kadar farklı biri olmuştu ki o ilgi de yok oldu sandım, meğer öyle değilmiş. Adam bildiğiniz aşk adamı oldu çıktı. <3 <3 Ne Ömer'miş dedim durdum. Betül'ün uyguladığı yöntemi bende uygulasam tutar mı, Ömer gibisini bulur muyuz acaba dediğim de oldu ne yalan :P 
Ve son olarak Betül'e söylenen Ömer öldü yalanı. Okuduğum zaman şok geçirdim ama bunda bir şey var deyip hiç kendime acımadan ilerleyen sayfalara baktım. Betül'e nasıl üzüldüm, nasıl üzüldüm anlatamam. Sanki gerçekte kendisi, en yakın arkadaşım ona üzülüyorum. O derece gerçek yaşadım bu duyguları :/ Haa yaptıkları mantıklı mıydı? Evet. Betül Ömer'in yaşadığını öğrenseydi kendisini tutamaz kesinlikle bir açık verirdi. Ne yapar eder yanına giderdi, acısını fazla belli etmezdi vs. vs. Ama yazık yaa, hem gerçek olmayan karakterlere hem bize :P Bizde üzülüyoruz :P Spoi olarak bunları yazma gereği duydum. Bir çok şey daha var aklımda ama onları buraya yazmayı düşünmüyorum. Sadece kafamda kesinleşse her şey tamamdır benim için, yorumluk değiller anlayacağınız ;)

SPOİ SONU!!

Bu tarz okumayı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir. Gerçi ben demeden okumuşsunuzdur ama okumayan varsa tereddüt etmeden okuyun derim. Yazarın kalemi gerçekten sevilesi, sahip çıkılası^^ Şimdi gelsin üçüncü kitap ve yazarın yeni kitapları^^ Dört gözle beklediğim söylemek isterim :) Son olarak kitabı okuduğum da öyle yerler vardı ki sürekli sağa, sola yıkıldım :D Bu kitap beni acayip yıktı :D 
Not: Ne olur film yapın bu kitapları, yalvarıyorum!!! :D


Yüreğini Haramdan Sakın Yorumu İçin Tık Tık!!
Yazarın Watpadd'de bir hikayesi daha mevcut.
Okumak isterseniz yazarın Watpad hesabından bakabilirsiniz^^
Hesap için Tık Tık!!

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Kurduğu demirden duvarları bir kaç saniyelik küçük bir tebessümle eritebilen bir adama bakıyordum. O adama kızgındım, o adama kırgındım, yeri geldiğinde o adamı bir güzel dövmek ve hatta yüzüne bile bakmamak istiyordum. Fakat sonra böyle gülümsüyordu, ne kadar soğuk olursa olsun, onunla ısınabileceğim bir anın olabileceğine inanıyordum.

Alıntıya Not: Tövbe de kız, ne demek yüzüne bakmamak. Çarpılırsın :P


*****


Biliyor musun, bazen senden nefret ediyorum," dedim sesimin çıktığı kadarıyla. Duyduğundan emin değildim, çünkü sesim halsiz ve belirsiz çıkıyordu. Dikkatini bana verdiğinde anladığını düşünerek "Ama kısa sürüyor..."dedim. Dudaklarım alaycı küçük bir kıvrım yakaladı, yüzümün her zerresi sızlıyordu. "Sonra kendimden nefret ediyorum. Sana nefretim bu kadar kısa sürdüğü için..."


*****


Bi an, kelimelerin bile baş edemeyeceği  kadar güçlüyse eğer, bir insanın bunu kaldırabilmesi çok daha güçtür.


*****


Olur da bir gün elimde hatırlayacağım tel şeyim kalırsa bunun onun gülümsemesi olmasını isterdim.


*****


"Korktuğun tüm zamanlar kmomik gelmiyor."
"Hangi zamanlar?"
"Gözlerindeki korkunun beni görünce geçmediği ve bakışlarının beni bulduğunda güvenle rahatlamadığı zamanlar hiç komik gelmiyor."
"O anlardan nefret ediyorum."



Bi yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^




6 Ekim 2016 Perşembe

Muzlu Pastam//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Son zamanlar da kitap okumam yine ve yeniden düştü. Çok hızlı değilim. Bu sefer işleri bahane etmeyeceğim çünkü boş zamanım olduğu halde okumuyorum. Zaten bir kitap elimde 4 günden fazla kalsın sürünüyor resmen. Zamanım olmayınca normal ama olduğu halde okumuyorsam zor sonunu getiriyorum. Kitabın güzelliğinden ya da kötülüğünden değil benim huyum bu. :D Yoksa Muzlu Pastam çok güzeldi mesela yine de elimde süründü :( Yazarın Süper Dadı kitabı çok sevmiştim. Kalemi zaten çok güzel. Bunda da hayal kırıklığına uğramadım. Hatta bir o kadar eğlendim okurken :D

Bu kitabı yemek isteyeceksiniz! 
Muzlu Pastam Süper Dadı'nın yazarı Betül Güçlü'nün ikinci kitabı, daha ilk dokunuşunuz da yüzünüzü güldürecek. Gerçek bir pastacının, gerçek bir pastaya benzeyen ve en az pasta kadar tatlı bir aşk hikâyesini anlattığı bu kitap, her yaştan okura hitap ediyor.
Bir tutam aşk, Kocaman beyaz bir bulut, Biraz peri tozu, Azıcık inat, Bi' çimdik kıskançlık, Bolca tutku… Betül Güçlü'nün bu özel formül ile hazırladığı Muzlu Pastam'ın tadı damağınızda kalacak. Belki bir gün sizin kapınıza da küçük bir kutu bırakırlar, kim bilir? 


Konu kitabı o kadar güzel anlatmış ki tekrar tekrar okuyasım geliyor. Kitabı okumadan önce ne diyor bu konu acaba diyebilirsiniz ama okuduktan sonra ne dediğini anlıyorsunuz. Çokta uyumlu konuya hani :D
İlk olarak Destan. Okuluna devam etmeyip pastane açan Destan patanesi yüzünden zor zamanlar geçirmektedir. Arkadaşlarının yardımı ile bu zor durumdan kurtulmaya çalışan Destan'a çok iyi bir fikir sunarlar. Ve bu fikirle hayatı çok ama çok değişir.
Çok sevdim kendisini. O kadar tatlıydı ki, diğer tripli karakterlere bin basardı. Tabii bir kaç hatası oldu ama o da tuzu biberi :D Çok da şanslı kendisi, yerinde olmak isterdim :D
Kıskanç ben :P


Ali Bulut, dostlarının zoru ile bir işe kalkışır. Başta burun kırın etse de sonunda çok sevineceği ve mutlu olacağı bir şey olur. Ali Bulut'uda çok sevdim. Hatta bayıldım <3 (Gözlerimden kalp emojileri fırlar :P) Düşünce tarzı, duruşu, iltifatları harikaydı^^ Birde gamzesi var <3 Bilirsiniz Gamzesi olan karakterleri ayrı bir seviyorum. Yazarın gamzesi ve hareketleri hakkında yazdıklarına bayıldım <3
Erkek karakteri severim ama Betül Güçlü'nün erkek karakterleri en başta <3 Süper Dadı'da da Erfan'ı çok sevmiştim <3 Burada da Ali Bulut favorim^^ 

Diğer karakterlerimiz Giray, Eylül, Zeynep, Alper ve Nisan'dı. 
Ali Bulut ve Destan'dan sonra en çok Giray Ve Eylül'den bahsetmiş yazar. Şahsen sevmedim bu çifti. Çok laubali bir çifti, en sevmediğim karakterdir. Bir kere lanlı lunlu konuşmalara katlanamıyorum.  Bazı yerlerine katlanabildim ama sonlara doğru okumadan geçtiğim doğrudur. Sabırsızlıkla Destan ve Ali Bulut çiftinin bölümlerinin gelmesini bekledim. Kısacası sevmedim Giray ve Eylül'ü. Başka kitapta olsaydı sırf yazar dolayısıyla alırdım ve hayal kırıklığı yaşardım. Böyle olması iyi oldu, en azından atlayabildim. Bunun dışında diğer karakterleri çok sevdim. Alper'in hikayesi yarı da kaldı. Diyorum acaba yazar başka kitapla mı devam edecek. Sevinirim çünkü Alper'de tatlı bir karakterdi :)


Kapak, konu ve isim gibi çok tatlı bir kitaptı. Yazarın kalemini zaten seviyorum. Çıkardığı her kitabı alırım o derece seviyorum. Konu seçimi de okunulası. Burada pasta yapışlarını anlatması o kadar iyiydi ki sanki biz kendimiz yapıyoruz ve kokusunu alıyoruz. O derece diyeyim siz anlayın :D 
Destan'ın iç sesi çok komikti, çoğu yeri My Twin'i rahatsız edip ona okuduğum doğrudur. O da çok sevdi ama okuduğum yerleri. Alıntı olarak ekleyeceğim, bence sizde seveceksiniz ;) 
Akıcı, sevilesi ve okunulası bir kitaptı. Biraz araştırma yapıp seri mi değil mi onu öğrenmem gerek. 


Bu tarz kitapları okuyanlara tavsiye ederim ama yazarın kalemiyle tanışmak istiyorsanız ilk olarak Süper Dadı'yı öneririm. Bu kitap sonra gelsin ;) Severek ve beğenerek okudum. Başta dediğim gibi elimde süründü ama bu benden kaynaklanan bir şeydi. Yoksa okusam bitecek türdendi. Yazarın başka kitaplarının çıkmasını yazardan ve yayıncıdan isterim. Yorumda sürekli dediğim gibi kalemini çok sevdim. Kapaklar ve isimlerde bir o kadar tatlı ve bu sebeple albenisi var. 



Yazarın diğer kitabı Süper Dadı yorumu için Tık Tık^^


Kitaba puanım 5/4
Not: 4 olmasının sebebi diğer çift :)



Alıntılar^^


Gamzeli insanları severdim. Gülüşleri öyle güzel olurdu ki ne zaman gülseler o tatlı çukurları kıskanır, yanaklarını sıkmak isterken bulurdum kendimi.


*****


Alıntıya not: My Twin ve ben gözümüz de canlandırdık da, bu nasıl bir anlatım ve kişidir yaa. Gerçek olsaydı iyiydi :P

*****


Benim şu an ne aşık ne de salak olacak lüksüm yoktu. Pastanemi kurtarmak için aklıma ihtiyacım vardı. Ali Bulut, aklımı başımdan almaya çalışma, seni hain. 


*****


Alıntıya not: Stalk iyi değildir, bilinçlenelim.
Yapmayalım. :D

*****


İyi haber, borçlarımın bir kısmını ödemiştim. Kötü haber, hala batıyordum.







Bir yorumun daha sonu geldik^^
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle :*



Buralarda da varım^^


31 Mayıs 2016 Salı

Seni Severken//Güneş Demirel Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba
Cinder'ı okuduğum sıra bu kitaba okumaya karar vermiştim. İlk My Twin tehdit edince daha fazla bekletmek istemedim. İyi mi yaptım kötü mü ona da halen daha karar veremiyorum. Çünkü Yazarımın yeni kitabı artık ne zamana çıkar, bekle bekle dur :( Neyse, yazarın benim yazarım olduğunu bilmeyen yoktur her halde. Çıkan bütün kitaplarını okudum ve hepsine bayıldım. Bu kitabımız da onlardan biri oldu^^ Devam yorum konudan sonra^^


Karşılıksız bir aşka ömrünüzü adayabilir misiniz? Deniz, kendini bildiğinden beri âşıktı Ateş'e. Tüm geçmişini dolduran ve geleceğin bile silemeyeceği bir aşka emanet etmişti kalbini. Onun için nefes almak demek, Ateş demekti. Ne yıllar vazgeçirebilmişti onu sevdasından, ne de sevdiği adamın başkasına ait olduğunu bilmek… Her geçen gün umudunu yitirse de, kalbinin pusulası hep Ateş'i gösteriyordu. Peki, vazgeçmemek, çok istemek yeter miydi hayallerin gerçek olmasına?
Ateş, mükemmel bir yaşama sahip olduğunu düşünürken yanılmıştı. Hiç beklemediği bir anda hayatının yönü değişmiş, bir yaprak gibi savrulmuştu. Kendine yeni bir düzen kurmaya çalışırken, içinde yanan ve yandıkça daha da büyüyen nefret duygusuyla baş edebilecek miydi? Kalbinize dokunacak bir aşk hikâyesi okumaya hazır mısınız?

Her bir karakteri sevdiğimi söyleyebilirim. Tabii tek tük kızdığım karakterler oldu ama onlarda nazar boncuğu olsun artık :)
İlk olarak Deniz. Evin tek kızı olan Deniz Abisi ve Abisinin arkadaşı Ateş'e küçükken çok çektirmiştir. Ama bu çektirmeler boşa değildir. Deniz Ateş'e deliler gibi aşıktır ve içinde yaşamaktadır. Ateş kızlarla gezdiği, evlendiği hatta çocukları olduğu zaman bile sevmeye devam eder. Ama hayatının böyle devam edemeyeciğini anlayan Deniz artık bu duruma çözüm bulmalıdır. Lakin kader ağlarını örmeye daha yeni başlar. Yazarımın ilk defa bir karakterini çok sevdim. Normalde çoğu dik başlı olduklarında çok kızdığım oluyordu ama buna  gerçekten hiç kızmadım hatta çoğu yerde hak verip, haline çok üzüldüm :( Sevecen, yardım sever az biraz kızgın ve inatçı(Bu sefer inatçılığı başka) bir karakterdi, sevdim kısacası^^


Ateş, iyi bir okulda okuyup doktor olmuş ve daha ilk görüşte kapıldığı kızla evlenmiştir. Evlilikleri iki oğluyla süslendiği zaman hayatı alt üst olur ve doğup büyüdüğü şehre çocuklarıyla geri döner. Deniz'i kardeşi gibi gören Ateş zamanla bazı şeyleri yanlış anladığının farkına varır. Daha fazla yazmayayım spoi olmasın :D Ateş'ede hiç kızmadım doğrusu^^ Deniz kadar Ateş'de çok tatlı bir karakterdi. Hele ikiz oğullarına karşı davranışları çok tatlıydı^^


Sıradaki karakterlerimiz Gülse ve Erkan. İkisi hakkında bir şey yazmayacağım. Siz okuyunca olayları çözeceksiniz ama ikisini de sevdim. Belki Erkan'a kızmış, Gülsu'ya da hak vermiş olabilirim :D Neyse okuyun bakalım siz hangisine hak, hangisine kızacaksınız ;) Diğer karakterlerimiz Kenan, Gaye, Sedef ve Kaan^^ Hepsi çok tatlıydı, okuyunca kimin kim olduğunu öğreneceğiniz için bu karakterimiz hakkında da yorum yapmayacağım. Sadece Gaaye karakterine sinir olduğumu dile getirmek isterim. Kitabımız seri, devamın da Gaye'nin kitabı olacak gibi. İnşAllah bizi fazla sinir etmez :D

Genel anlamla kitabımız güzeldi, zaten yazarımın kalemini severim. Ne yazsa okurum diyenlerdenim. Akıcı, yüreğe dokunan aşklar, dostluklar, sevdalar daha ne olsun canlar. Tabii bazı eksiklikleri var mıydı vardı ama onunda kitabın gidişatına bağlıyorum ama fazla uzatmasaydı orayı, daha başka kitap olarak da devam edilebilirdi ama burada bitmesi de iyi olmuş :D Ayy bilemedim, olsa da olmuyor, olmasa da :D Neyse okuyan arkadaşlar belki beni anlamışsınızdır ne hakkında yazdığımı. :)


Kitabımızı uzun zamandır bekliyordum ve beklediğime değdi. Deniz'in aşkı, aile olup birbirlerine sımsıkı bağlanmaları, yardım sever olmayı en ince detayına kadar yazmış yazarım. Zaten bu tür kitaplar benden bir artı fazla alıyor. Ailenin dahil olduğu kitaplar beni çok etkiliyor ve çok seviyorum. Zaten yazarımın da kalemi bu şekilde, gel de sevme :)


Kesinlikle tavsiyemdir. Yazarımın kalemiyle ilk Şimdi Benimsin'le başlayın derim ama daha hafif, hemen bitecek, içinize işleyen bir kitap istiyorsanız bu kitabı öneririm ve daha sonradan hemen Şimdi Benimsin^^ O kitap benim için çook, çoook başka^^ Yeni baskısı elimde yok, kısa zaman da alıp, okuyup, kütüphaneme eklemeyi düşünüyorum^^



Kitabı Puanım 5/5


Alıntılar^^

"...Deniz karşılıksız olarak birini sevdiği için çok üzülüyorlarmış. Ve harıl harıl onun kim olduğunu arıyorlar. Annem ve annesi. Yani süper ikili. İçin garibi...Ben hiç akıllarına gelmiyorum. Sıraladıkları isimler arasında yokum. Liste oluşturmuşlar resmen.


*****


Onu sevmek, karanlığı sevmekti. Ayazı, boranı sevmekti.


*****


Nerede, ne halde olduğunun ne önemi vardı? Beni tepeden izleyen bu adamdan nefret ediyordum! Hen de o kadar çok ediyordum ki, uğruna ölebilirdim...


*****

Ne ayrılmaya ne de sarılmaya cesaret edebiliyordum. Ait olduğum yerdeydim...Dikenler üstünde olsam da.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^
Facebook
Twitter
Instagram
Tumblr



29 Ağustos 2015 Cumartesi

Küçük Hırsız//Sena Yavuz Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Martı Yayın Grubu yayın hayatına yeni soluk getirdi ve Wattpad'de yayınlanan, sevilen kitapları çıkarmaya başladı. İlk şanslı kitap ise Küçük Hırsız oldu. Doğrusu iyi bir seçim olmuş, gerek kapağı, ciltli olması, gerek konunun ilginç olması bu tezimi destekliyor. Yazarın ilk okuduğum eseri, tabii yaşının gereği ve daha ilk olmasından kaynaklanan hatalar vardı ama güzeldi, sevdim.




Azra hayatın getirdiği zorluklarla onaylamadığı şekilde karşı gelmektedir. Girdiği işlerden kovulunca, kovulmasına vesile olan kişilerden çalmaya başlar. Bir gün yine bu işi yapınca başına Ekin adında kendi tabiriyle zengin züppe bir oğlan çıkar. Başta korksa da aslında bu karşılaşmanın hayatını değiştireceğini tahmin edemez.







Konu gerçekten ilginç. Karakterler, konu ve olaylar ayrı güzeldi. Eksikler tabii ki de vardı. Daha ilk kitapta dört dörtlük bekleyemeyiz, şahsen bende öyle beklemedim. Belki az beklemiş olabilirim ama o kadar da hayal kırıklığına uğradığım söylenemez. Kalemini sevdim, olaylara bakış açısını, sonuna doğru koyduğu bombaya ise bittim. Çok fazla detay vermeden karakterlere geçelim.

Azra, kendinle bütünleşmiş bir karakterdi, tam hayatına uygun hal ve hareketleri vardı. Hayatı gerçekten zor bir kız, neden hırsızlık yaptığını öğrenince hak vereceksiniz ama tabii yaptığı doğru şey değil. Gerçi bu yaptığı gelecek yaşamına neler getireceği nereden bilsin kız, iyi ki de yaptım demiştir kesin :P Böyle iki tatlı kişi ile bende karşılaşsam yaparım (ki Allah düşürmesin öyle şeylere, işin şakası bu.)


Azra'nın hayatına küçük dokunuşlar pardon büyük, büyük dokunuşlar yapan Ekin ise kitabımızın iyilik meleği. Bir adet isterim kendisinden yaaa!! Ama kader utansın. Neyse fazla dertlenmeye gerek yok sonuçta Ekin giderse Anıl gelir :P Ekin dışarıdan zengin züppe, burnu havada gözükse de -Azra gözünden- içi içine sığmayan, sevimli bir karakter. Azra'nın başına gelen en tatlı şey. Daha fazla  detay vermeden Anıl'cığıma geçelim.

Anıl!! Buralar da seni bekliyorum, bi gelemedin :P Ekin'den sonra çok sevdiğim bir karakter oldu. Ekin'nin tam tersi, dıştan feci şekilde korkunç görünen ama yüreği pamuk kadar yumuşak olan karakter. Herkes ondan korkuyor ve Ekin'nin baş düşmanı. Tabii zaman sonra yaptıkları kişiliğini doğrulamıyor ama bazı şeyler de artık değişmeli değil mi? Kitapta sadece Ekin'i sevmedim %50 %50 sevgiye böldüm. Bir yarım Ekin'ci, diğer yarım ise Anıl'cı^^ Ve duyduğuma göre ikinci kitap Anıl'cığımdan bahsediyor. Ne kadar sevindim anlatamam. Kalp Kalp^^



Kitabımız da geçen diğer karakterleri de sevdim. Oğuz, Ayaz, Ecrin vb. karakterler. Hele Ecrin bir numaraydı. Başta işte benim sinir olacağım karakter dedim ama yazar buna fırsat vermedi. 
Kitabımızın güzel olduğundan bahsettim ama her yazarın hatası olur, bunun da var. Normal yani bu yaşta cesaret edip kitap yazıyor ve bunu da iyi şekilde yaptığı bir gerçek. Sona doğru heyecan hat safhadaydı. Hele sözler, olaylar beni benden aldı. Sona doğru benden artı puan aldı yazar, aksiyon, adrenalin süperdi. Kitabımız her karakterin ağzından anlatılıyor. Bu kısmı da sevdim, her karakterin ne yaşadığı, ne hissettiğini ayrıntısıyla öğreniyoruz.

Kitabı Sosyal Medyam da paylaştığım zaman kitabın yeri bende apayrı demiştim. Kitabı hazırlayan değerli insanlar harika şeyler ortaya çıkarmışlar. Yazan, hazırlayan ve çıkaran herkesin ellerine sağlık. Ve Martı Yayınlarına da bir teşekkür borçluyum. kitabımı kupasıyla beraber göndermesi ayrı bir incelik. Teşekkürler^^ Son olarak kitabı tavsiye ederim, yazar küçük falan deyip almamazlık yapmayın, en azından bir şans verin derim^^

Kitaba Puanım 5/4



Alıntılar^^

"Sürekli bana ihtiyacın olmadığını biliyorum. Ama yanında olacağım ve sen bunu engelleyemezsin."

*****

Ufak bir kahkaha attıktan sonra gözlerime baktı. "Orada olacağım Azra. Seni her zaman beklerim."


*****

"Anıl'la sen çok farklısın sanki?"
"Benimki zorunluluk."
"Benimki de can sıkıntısı."
"İyi."
"İyi."



Yorumum böyle, emeği geçen herkesin ellerine sağlık. 
Başka yorumlar da görüşmek üzere^^





30 Haziran 2015 Salı

Bir Aşkta iki Cambaz// Aslıhan Akagöz E-Kitap Yorumu ^^

Selam^^
Yorumlarım gelmeye devam ediyor pek sevgili Fighting Blog sakinleri :D Bu sefer uzun zamandır yazmadığım E-kitap yorumu olacak. Taa geçen sene bu zamanlarda başlamıştım bu e-kitaba, final oldu geçen aylarda ama ben son 5 bölümü okuyamadım. Geçen bir diğer e-kitap olan Bir Ömürde Aşk'a başlamak için finali yapayım dedim, iyi yapmışım. Özlemişim bizim çatlak çifti :D


Seval çalıştığı anaokulu sahibi Damla'nın Kaynı Burak'a ilk görüşten beri aşıktır ama Burak'ın gözü dışarıda olduğu için sessiz sakin, kendi halinde yaşayan Seval'i göremez. Zaman sonra Seval her şeyi göze alır ve Burak'ı baştan çıkarmak ister. Planı gerçekleşmesine gerçekleşir ama Seval'i bekleyen çok şey vardır.


Konuyu yazabildiğim kadarıyla yazdım. İnşAllah spoiler falan olmamıştır :D Bu e-kitabı çok severim, zaten yazarımın e-kitabını, kitabını okuyup da beğenmemezlik olur mu? Her bir satırı, her bir anlatımı çok güzeldi. Şimdi diyeceksiniz senin yazarın diye böyle yazıyorsun falan. Hayır, zerre öyle düşünmeyin, görünen köy kılavuz istemez derler. Alın okuyun bana hak verin ;) Neyse başta dediğim gibi bizim çift diğer çiftlere göre çok farklı ve az çatlaklar :D Ama çok sevimliler.



Seval, e-kitabı okuduğunuz zaman belki yaptığı şeyler nedeniyle yargılayabilirsiniz, yaptıklarını onaylamayabilirsiniz ama zaten olayda burada başlıyor. Seval bunları yapmasa hikaye devam etmez. Seval çok sevdiğim bir karakter oldu. Cesaretine hayran kalsam da bana göre değil :P Yani platonik aşk hepimizin başına gelmiştir, geçmiştir, bir şey yapmamışızdır ama Seval bambaşka bir yöntem deniyor veeeeeee!!! Okuyun öğrenin :P

Burak, sevilesi insan ama bazen sinir olunacak kişi. Çapkın mı çapkın, sevgili konusunda bir baltaya sap olamamış biri. Berke'mizin (Bir Damla Aşk'ın Berke'si) haylaz kardeşi. Berke'ye hiç çekmemiş, gerçi Berke'de az değildi ama bu daha fena. Sonlara doğru nasıl sevilesi oldu anlatamam <3 Seval Şanslı kız vesselam, kime aşık olacağını bilmiş :P 



Her bir bölümü entrika, heyecan dolu olan e-kitabımız çok ama çok güzel ve eğlenceliydi. Bölümlerimiz haftada bir geliyordu ve ben nasıl bekliyorum anlatamam. Seval'in maceraları, yapacakları, Burak'ın vereceği karşılık falan onları okumak harikaydı. Serinin 3. kitabı olan Bir Aşkta İki Cambaz'ın en kısa zamanda kitap olmasını canı gönülden istiyorum!! :) Tabii ilk olarak Bir Yudum Aşk Sonra Berke ve Damla'nın hikayeleri Bir Damla Aşk ve Bir Aşkta İki Cambaz. Harika bir seri. İlk Bir Yudum Sevgi'yi okumadım ama bu seriyi seviyorum. Şimdi sırada Bir Ömürde Aşk var. Bölümler haftada bir geliyor ve bu da her bir bölümü olay yaratacak türden. ;) 


Not: Bir Ömürde Aşk'da Elif ve Ömer var. Bu çiftimizin tanışmaları falan Bir Aşkta İki Cambaz e-kitabımız da, yani hemen bu e-kitaba başlamayın derim baya fransız kalırsınız :D

Şu an için okuyun derim tabii serinin ilk ikisini okumadıysanız biraz kafanız karışabilir ama olsun pek sorun olacağını sanmıyorum ;) Şu an bölüm sosyal medya platformların da bulunmakta ;) Ama okumak için acele edin, artı kesinlikle tavsiye ederim ;)


E-kitap'a puanım 5/5



E-kitap'a ulaşabileceğiniz linkler;

Facebook: Clevergirl Hikayeleri (Bir Aşkta İki Cambaz)
Wattpad


Yazarımın Diğer kitaplarına, e-kitaplarına yaptığım yorumlar;

Çirkin Güzel
Çirkin Güzel-Aşka Uyanış
Bir Damla Aşk
Aşk: Kör Kuyu
Ne Olacak Halim


E-kitap olduğu için alıntı yok, inşAllah kitap olduğunda okur isem alıntı çok olacağını söylemek isterim ;)


Başka yorumlarda görüşmek üzere canlar^^ 
Sevgiyle kalın ;)