27 Mart 2018 Salı

Something About %1(Yüzde Bir İhtimalli Şeyler)// Mini Kore Dizi Yorumu^^


Tekrardan selam^^
Yine dizi yorumu ile karşınızdayım. Bu sefer ki dizim mini dizi ama çok ama çok tatlı, sürekli izleme isteği uyandıran bir diziydi. Acayip sevdim ve ilerde tekrardan izleyebilirim. 
Diziyi Ö.Ablam önerdi, ona  da bir arkadaşı önermiş ve benim kadar çok sevmiş. Hatta izlemediğim zaman sen halen daha o diziyi izlemedin mi diye bana soruyordu. Ama dediği kadar varmış. Gerçekten çok sevdim hatta kısa olmasını üzülsem de böyle dolu dolu ve tatlı devam ettiği için pek sorun etmedim. Yine de uzun olsaydı izlerdim. ;)
Konusu anlaşmalı sevgililik. Klişe bir konu evet ama kızın sert ama uysal oluşu, adamın ise baya hödük ama aşk adamı oluşu baya tatlı ve klişeden uzaktı.
Dizinin daha ilk bölümünden bağımlısı oluyor insan. 16 bölümlük ve 30 dakikalık bir yapım. 2003 yılından aynı dizi çekilmiş, bu ikinci versiyonu. İlk versiyona da az bakmak isterim. ;) 
Dizi de geçen bütün ama bütün karakterleri sevdim, bunların hep artı puan olduğunu, sizlere de kesinlikle tavsiye ettiğimi söylemek isterim. ;)


Ha Seok Jin//Lee Jae In^^

Zengin, mirasın tek varisi, yakışıklı ama hödük olan Seok Jin dedesinin planladığı olaylara her zaman karşı çıkar ama işin ucunda miras olunca dedesinin suyundan gitmeye karar verir ve en sonunda ilk defa gördüğü, para avcısı mı bilemediği bir öğretmenle evlenmesi için talimat alır. Başta çok kızsa da öğretmen Kim Da Hyun'u tanıdıkça huyu değişmeye başlar.
Karakteri sonuna kadar oynayan bir oyuncuydu kendisi. Hödük bir rolü oynamak zor olmasa gerek ama oynadığı bir kaç rol ile alkışı hak etti. Kendisini çok sevdim ve çektiği diğer dizileri izlemek için sabırsızlanıyorum. ;) Bu arada saçma takım elbiseler giyse de kendisine baya yakışıyordu. ^_^


Jeon So Min//Kim Da Hyun^^

Başarılı ve işini seven bir öğretmen olan Da Hyun karşılıksız iyilik yapmayı sevdiği için başına olmayacak bir şey gelir. Hayatı Lee Jae In'den sonra tamamen değişen Kim Da Hyun'u zorlu ve sinir krizi geçireceği zamanlar bekler. Bunların yanı sıra aşk hayatlarına girince zor olan ilişkileri daha da zorlanacaktır.
Ha Seol Jin gibi kendisini ilk defa bu dizi de izledim. Çok tatlı bir rolü vardı ve bence fazla rol yapmaya gerek kalmamıştır, gerçekte de böyle bir tipi var zaten. Öyle tatlı ve izlenilesi bir oyuncuydu. Şu an Cross dizisinden rol almakta, bittiğinden belki izlerim. ;)
Bu arada çiftin kimyası baya uymuş, başka dizilerde beraber görmek dileğiyle. ;)


Joo Jin Mo//Lee Kyoo Chul^^

Lee Jae In'in dedesi olan Kyoo Chul dizinin de en has dedesidir. İlginç yöntemleri olan dedemiz iyi bir çöp çatan da.
İlk defa bu dizi de izledim ve bir an acaba Ha Seok Jin' maske takıp dedeyi mi oynamış dedim ama öyle değilmiş, böyle bir insan gerçekten varmış. :D Ve dedemizin konuşmasına hayran kaldım.^^


Park Jin Joo&Jo Jae Ryong^^
Dizimizin en mağdur çalışanları, adam zaten sekreter, siz gerisini anlayın. :D Ama ikisi de acayip komikti. :D


Seo Eun Chae&Kim Sun Hyuk^^
Kadın kötü kadın, adam ise avukat ve Lee Joe In'in en yakın arkadaşı. 


Im Do Yoon//Jung Hyun Jin^^

Kim Da Hyun'un en yakın arkadaşıdır ve giysi satan bir mağazası vardır. Kim Da Hyun'u baya gaza getiren kişidir, hem de her anlamda. :D Diziye bir kaç bölüm sonra dahil oldu ve girmesiyle dizi daha eğlenceli bir hal aldı. Son bölümlerde ise çok iyiydi. :D



Kim Hyung Min//Kim Tae Ha^^

Lee Jae In'in halasının oğlu olan Tae Ha ne kadar mirasa ortak olmasa da dedesinin kararı ile her şey değişebilir. İlk bölümden beri nasıl bir karakter olduğunu anlamasamda senaristlerin ters köşesiyle baya sevdim. :D Kendisi aynı Jung Kyung Ho'ya benziyor, izledikçe hep Jung Kyung Ho geldi aklıma, sizce de benzemiyor mu? :D



Baek Seung Heon//Ji Soo^^

Kim Da Hyun'un öğrencisi ve şarkıcı olan Ji Soo öğretmeninin imkanları ile idol olmak için çok çalışmaktadır. Lee Jae In, Da Hyun'u sürekli Ji Soo yüzünden kıskanıyordu, o kısımlar acayip tatlıydı. :)




İlişki kartımız^^



Resimler^^


Bu kısım çok tatlıydı^^





İşte o beğendiğim takım elbiseler.^^ <3



Burada kesin Da Hyun'u yine kıskanıyordur diyeceğim ama başka sahneydi burası. :D



Vay, vay, vaaaaaaaay <3


Burada Lee Jae In'in çaresiz halleri acayip tatlıydı ama üzücüydü. :/






İlk karşılaşma.^^
Bir klişe daha. :P


Sevdiğim bir diğer sahne. <3





Bir kaç bölüm sonra Lee Jae In'in saç şekli değişiyor. Doğrusu bu değişimden sonra dizi boyunca neden böyle yapmadılar ki dedim. :D Sizce de çok yakışmamış mı?? :D




Şu el tutuşma şekline bayılıyorum, daha samimi geliyor bana, diğer dizilerde çiftler kirli çamaşır tutar gibi el tutunca sinir oluyorum. -_-




İtinayla hislere tercüman olunur!! (Alkış emojisi) :D



Ne tarafa bayılıyorduk?



Çaresizlik içinde çırpınan bir Lee Jae In^^ :P






Her dizinin başlangıcında böyle çizimler beliriyordu ve hepsi de çok tatlıydı. <3
Son resim spoi olmasın, zaten dizi hakkında arama yapınca karşınıza çıkacak ki zaten sonu tahmin edilebilir bir şey. Siz gidişatı merak edin. :D





Senaryo okumaları ve röportajlardan.^^


Gifler^^



Kızı sürekli köşeye sıkıştırması ne kadar züppe olduğunu gösteriyordu ama tatlı olduğunu da itiraf edin hadi. :D




 Az değil bu kızda. :D



Sevdiğiniz idolün böyle sarıldığını düşünün. :D




Çok uyumlular, gerçekten. <3



Böyle olduğuna bakmayın gerçekten zorba ve hödük. :P



Ost'lar^^


Lee Hae In(이해인), Baek Seung Heon(백승헌) _ I Want You Bad^^

Na Yoon Kwon(나윤권)&(Feat. Han Yeri)_ Love Therapy^^








Ve Son^^

Diziyi genel anlamda tanıttım ve ne kadar tatlı ve izlenilesi bir dizi olduğundan bahsettim. Eksiği tabii ki vardı, dört dörtlük bir dizi olamaz ama klişe olarak çok güzel bir diziydi. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Adamın kıskanç ama aşık halleri, kadının masum ama sert ve kurnaz halleri acayip tatlıydı. İki zıt kutbun yan yana gelmesiyle olacaklar oluyor ama güzel oluyor bu dizide ve senaristler herkesi mutlu etmeyi bilmiş.(Amanın spoi oldu demeyeceğim, bir kaç fotoğraf öncesinde yazılanlar akıllara gelsin. :D)
Sonuna kadar sıkılmadan, keşke uzun olsaydı da izleseydim dediğim bu diziyi izleyin, izletin. Ve son olarak keşke çiftimiz bir dizi daha çekse. Hemen izlerim. :D 
Çeviriler için Yeppudaa Çeviri ekibine teşekkür ediyorum.^^





Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



 Buralarda da varım^^





21 Mart 2018 Çarşamba

Fangirl//Rainbow Rowell Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun aralıklar sonrası kitap yorumlarım gelmeye devam ediyor. Bu yorum biraz geç gelecek ama yapacak bir şeyim yok, ilk önce Camlar Şehri yorumum var. Kitabımıza gelecek olursam, yazarın Eleanor&Park kitabına My Twin ile bayılmıştık. Zaman sonra yeni çıkan kitabı hediye olarak geldi ama nedense okumak içimden gelmedi, ilginç değil mi? Tabii sonunda okudum ve Pegasus'un ahımı tutuyor ne çıkardıkları kitapları 10 günde anca bitiriyorum.(Bknz. Bülbül.)
Kitabı sevdim ama yarıdan sonra. Bir Eleanor&Park olmaz ama yine de pek bir sevdim. ;)

Cath bir Simon Snow hayranıdır.
Öyle ya, tüm dünya Simon Snow hayranıdır...
Ancak bu Cath için bir hayat felsefesidir ve o takipçi olma konusunda çok iyidir. İkiz kız kardeşi Wren'le çocukluklarından beri Simon Snow kitaplarını defalarca okumaktan, hayran kurgusu yazmaya kadar, kendilerini seriye adamış, annelerini kaybetmelerini de ancak bu şekilde atlatabilmişlerdir. Büyüdükçe Wren'in hayranlığı azalsa da Cath'in vazgeçmeye niyeti yoktur.
Üniversiteye gidecekleri sırada Wren, onunla aynı odada kalmak istemediğini söyleyince Cath kendi rahat dünyasının tamamen dışında, bir başına kalır. Son derece utangaç olan Cath, kendini yazdığı hayran kurgusuna kaptırmıştır. Hikâyesinde her zaman ne diyeceğini gayet iyi bilmekte ve gerçek hayatta hiç tecrübe etmediği romantizmi öyküsüne yansıtabilmektedir. Wren elinden tutmadan da Cath her şeyin üstesinden gelebilecek midir? Kendi hayatına başlamaya gerçekten hazır mıdır? Ya kendi hikâyelerini yazmaya?..
En önemlisi de Simon Snow sevdasını geride bırakma pahasına yola devam etmeyi istemekte midir?


Konuyu ilk okuduğum zaman aklımda farklı bir konu belirdi ve okuduğum zaman aklımda olanlar çıkmadığı için biraz şaşırıp bocaladım. İlk olarak kitabımıza ikiz kız kardeşler var. Biri içine kapanık diğeri ise insanlarla haşır neşir olmayı baya bir seviyor. Kızlar yaşadıkları ailevi sorunlar nedeniyle kendilerini Simon Snow(Harry Potter gibi) serisine kaptırırlar. Dünyaca ünlü seri için Hayran kurgusu yazmaya başlayan kız kardeşler(Cath&Wren) Üniversite başlayıp, hayatları başka bir şehirde deva etmeye başlayınca değişir. Dışa dönük olan Wren Cath ile yurtlarının ayrı olmasını istemesiyle Cath'in bütün dünyası başına yıkılır ve tek başına ne yapacağını bilemez. Buradan sonra konu başlıyor. Cath karakterine kitap boyunca biraz ısındım, biraz ısınamadım. Değişik bir karakterdi, hem de öyle öyle değil. Bir kere dış dünyaya bütün gözlerini kapatan bir karakter için fazla cesurdu. Eğer çok kapanıksa en azından içinde biraz korku olsun, kısacası Cath korkak mıydı, yoksa çevresine rol mü yapıyordu anlamadım gitti. :/ Koskoca bir şehre okumaya gidiyorsun ve kampüsten sışarı adım atmıyor. Senin bir şeylere ihtiyacın yok mu? Az çık gez vs. gibi şeyler yap bakalım nasıl bir yermiş oralar. Bu kitapta ne yazık ki yazarın bir kaç hatası vardı. Acaba ilk kitaplarından biri mi? Gerçi Eleanor&Park'da da vardı böylesi hatalar. Bunların yanı sıra ikiz kardeşinin yaptığı hatalara karşı duruşunu sevdim, bende olsam aynısı yapardım, hatta daha beterini. Fazla geri de kalması olmadı, sonuçta kaç senelik ikizin senin. 25 senelik ikizim olduğu düşünülürse. :D



Diğer karakterler de Wren'i hem sevdim hem kendisine kızdım. Cath'in arkadaşları(Evet bir kaç arkadaş edindi, o da zorla. :P) Levi ve Reagan'ı çok sevdim. Kitap devam ettikçe daha çok sevdim hatta. En çokta Levi'yi. O dağınık sarı saçlarına ise bayıldım, artı sürekli gülmesine, karşılıksız iyilik yapmasına vs. İşte öyle karakterler gelin bize yazarlarımız. :D


Kitaptan yarıya kadar sıkıldım ne yalan. Yazar belli bir zaman hep tekrarladı, işte Cath yemekhaneye inmedi gofret yedi, ödevlerini yaptı, yattı, derslere girdi. Levi ve Reagan'la konuştu vs. Bunlar gerçekten sıkıcıydı ama yarıdan sonra olaylar farklı bir boyuta geçinde sevmeye başladım. Hatta devamında neler olacak diye baya merak ettim. Buna rağmen kitabın yarısının boşa gitmesi benden eksi puan almasına yol aştı maalesef. Yazarın kalemine ve yazığı değişik karakterlere bayılıyorum ama. Hele o sonlaaaaaar!!! Bu kitabı bitirip bıraktığım zaman vay beee, gerçekten güzel bir kitaptı dedim. Konunun sona doğru klişe olmasından değil, karakterlerin ilginç ve kendilerini sevdirmelerinden bence. Sonu hakkında değişik bir şey yazmış olsam da yazarın en az bir kitabını okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır. :)
Bunların yanı sıra kitapta geçen Simon Snow hikayesini sona doğru atladığım doğru. Harry Potter'ı okumadım ama okuyanlara göre çok benziyormuş ki büyü okulu denince akla ilk gelen Harry Potter olunca normal bilinmesi. Bu hikayenin sonunda neler oldu olayını yazmamış yazar, çünkü bununda ayrı bir kitabı var. Yeni çıkan Asla Vazgeçme. Kitabı beğenen çok olduğu için almayı düşünüyordum ama olayı anladığım an vazgeçtim. Spoi olmayacağı için söylüyorum. Asla Vazgeçme kitabın ana karakterleri erkek ve aralarında ilişki söz konusu. Son zamanlarda okuduğum kitaplarda bu tür olaylarla sıkça karşılaşıyorum ama yan karakterler olduğu için pek rahatsız etmiyor beni ama bu kitapta ana karakterler olunca okumak içimden gelmiyor, sevmiyorum çünkü. Herkesin kendi hür düşüncesi, tercihi ama benim de bu yönde tercihim varsa kimse beni yargılayamaz. O yüzden yazarın Sabit Hat kitabından devam etmeyi düşünüyorum. Ve Simon Snow için sonradan neler olduğunu bir şekilde öğrenebilirim. :)



Baya bir şey yazdığıma göre tavsiye kısmına geçebilirim. Kitabı gerçekten sevdim ve öneriyorum. Böyle klişe ama değişik karakterli kitaplar hoşunuza gidiyorsa şans verin derim. ;)
Son olarak bize hediye ettikleri için canlarımıza kucak dolusu teşekkürleeeeer, sevgileeeer.^^




Eleanor&Park Yorumu İçin Tık Tık!!




Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^


"Biriyle ders çalışacağım."
"Çok geç olursa odaya yürüyerek dönme," dedi Levi.
"Ben odaya hep yürüyerek dönerim," dedi Reagan terslenerek.
"İkisi farklı," dedi Levi ona sıcak bir gülümseme sunarak. "Sen insanlarda Kırmızı Başlıklı Kız izlenimiz yaratmıyorsun. Tersine onları korkutuyorsun."



*****


Levi gülümsedi ama zaten sürekli gülümsediği için dudaklarında var olan gülümsemenin genişlediğini söylemek daha uygun olurdu.



*****


"Hiçbir şey bilmiyorsun..."
"Bilmem gerekmiyor," dedi Levi "Kalbim senden yana."



*****


Cath bakışlarını Levi'den ayrımadan muzu yedi. "Sana şu an gözkyüzündeki ayı bile verebilirim." dedi.
Gözleri mutlulukla parlayan Levi tek kaşını kaldırdı. "Peki onu benim için feda eder misin?

Alıntıya not: Bu sahne ve öncesi çok tatlıydııı.^^





Bir yorum daha biter. Başka ve daha hızlı gelen yorumlarda görüşmek dileğiyle.
Sevgiyle ve bol kitapla kalın.^^



 Buralarda da varım^^





17 Mart 2018 Cumartesi

Ailecek Şaşkınız Film yorumu^^


Selam^^
Başlıktan da anlaşıldığı üzere yeni vizyona giren Ailecek Şaşkınız filmine gittik. İlk fragmanlar döndüğü zaman gerçekten komik bir filmin bizi beklediği gördüm ve haklarını yemeyeyim gerçekten fragmana yaraşır bir film yapmışlar. Arkadaşlarla sözleştiğimiz zaman gideceğimiz film belliydi ama bir kaç kişinin yorumu ile biraz tereddüt ettik, onlara göre beklentinin altında kalmış film ama bence her dakikası dolu dolu ve acayip komik olan bir filmdi. Aile Arasında filmi de güzel ve komikti ama o filmde hissettiğim bir eksiklik vardı. Yoruma buradan bakabilirsiniz! Ama bu filmde tek bir eksik yoktu. Hatta düşününce bir eksiklik vardı ama onu sallayın ve olmaması daha iyi olmuş. Ailecek gidebileceğiniz bir film. Tabii tamamen masum bir film değil ama bizimkilere normal gelen, saçma filmlerimizin yanında bunlar ne ki. Ne pis filmlerimiz var, bu en en en iyisi. Kısacası ailenizle gidebilirsiniz.^^
Biz ikna edebilirsek bizimkilerle tekrardan gitmek istiyoruz lakin akıllarını şimdilik bowling çeldi, belki hafta içi gideriz. :D İkinci kezde izlenir hani. ;)
Oyuncular çok iyiydi, zaten Murat Cemcir ve Ahmet Kural'ın uyumu süper birde bu ikiliye Cengiz Bozkurt eklenince gerisini siz düşünün. Hazır Cengiz Bozkurt demişken şunu söylüyorum ki adam karakteri oynamıyor, adeta yaşıyor. Ben böyle oyunculuk görmedim. :D Saadet Işıl Aksoy'da çok iyiydi ama o galada giydiği elbise ve duruşu o kadar iticiydi ki dedim umarım filmde de öyle değildir, neyse ki öyle bir durumla karşılaşmadım. :D
Film hakkında daha fazla yazacağım şey var ama, bence siz izleyip öğrenin derim. Bu sene gerçekten harika filmler vizyona girdi, hepsine gidemesek de gittiklerimiz hayal kırıklığı yaşatmadı. :) Güzel gelişmeler bunlar. ;)


Oyuncular;
Ahmet Kural
Murat Cemcir
Cengiz Bozkurt
Saadet Işıl Aksoy
Günay Karacaoğlu
Bihter Dinçel
Çağlar Ertuğrul
Ayda Aksel
Mustafa Alabora

Konusu;
Yönetimini babasından devraldığı şirketin genel müdürlüğünü yapan Ferhat (Ahmet Kural) ile çocukluk arkadaşı, aynı zamanda şirketin finans direktörü Gökhan'ın (Murat Cemcir) başlarına gelen eğlenceli olaylar filmde konu ediliyor.

Fragmanlar;

Film Müziği;


Şu bindikleri araba ve havaları süperdi. :P






Adamın tipi bile komik, bir de siz filmde görün bu adamı. :D





Bu filmin devamı olur diye düşünüyorum. Peki hak ediyor mu? Kesinlikle! Eğer çekmeyi düşünmüyoruz diyorlarsa bir kez daha düşünsünler bence, ilki kadar güzel olursa 3. hatta 4. film bile düşünebilirler şimdiden. :D
Bu kadar yorum yeter. Son olarak şunu da belirtmeliyim ki herkesin zevki bir olmayabilir, belki benim kadar sevmeyebilirsiniz, hayal kırıklığı olmasın sizler için. Ben biraz şüpheli izlemeye başladım ama acayip eğlenerek çıktım. ;)
Not: Hafta sonu planınız yoksa bu filme gitme gibi bir plan yapabilirsiniz. ;)


Başka ne diyebilirim ki, gişesi bol olsun.^^




 Buralarda da varım^^


14 Mart 2018 Çarşamba

Camlar Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #3)//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba
Ölümcül Oyuncaklar serisini tamamladıktan sonra hemen bitirmeyi düşüyordum ama düşündüğüm şeyi bir türlü gerçekleştiremedim. :D Daha yeni serinin üçüncü kitabını okudum ve daha var 3 kitap, yan kitapları saymıyorlar bile. Buna rağmen Cassandra, canım benim öyle akıcı ve heyecanlı yazıyor ki 600 küsur sayfalık kitabı işim olmasına rağmen 4-5 günde bitirdim. Seviyorum seni Cassandra. :)

Vampirler, kurtadamlar, periler ve gerçek aşk. Solugunuzu kesecek bir gerilim ve heyecan. "Ölümcül Oyuncaklar"da aksiyon tam gaz!  Clary, annesinin ölümüne sebep olan iksirin peşindeydi ve ona ulaşmak için de bir an önce Camlar Şehri'ne gitmesi gerekiyordu. Kendisini sağlam bir ölüm kalım savaşının içinde bulmasıysa an meselesiydi. Kurtadamlar, vampirler ve periler, ortalığı birbirine katmak için Camlar Şehri'nde biraraya gelmişti. Clary'nin tek bir kozu vardı. Sahip olduğu güçler! Fakat bu aynı zamanda büyük bir risk ve sorumluluk demekti. Çünkü ya herkesi kurtaracak ya da her şeyi yok edecekti. 

Doğrusu serinin ilk iki kitabını okumaya arkadaşlar konuyu dahi okumasın derim. Konuda spoi yok ama olsundu. :D İkinci kitapta heyecan hız kesmeden devam etti ama üçüncü kitap, yani bu kitap biraz durağandı. Seri kitapların böyle olmasına alıştım, o yüzden pek sıkıntı olduğunu söylenemez. Olaylar kaldığı yerden ama başka bir şehirde devam etti. Bütün Gölge Avcılarının şehri olan Idris'de konsey toplanıp Clary ve onun babası hakkında yapacaklarını planlamaları gerekmektedir. En iyi şekilde korundukları yer olduğu için herkes rahat davranır ama işler umdukları gibi gitmez ve Valentine Idris'e girmeyi başarıp planladığı sonu gerçekleştirmeye odaklanır. Gölge Avcıları ve Aşağı Dünyalılar ise bu beladan kurtulmak için anlaşma yolundadır ama işler umdukları gibi gitmez.
Aşağı Dünyalıları ön safhalarda görmek çok iyiydi, aralarından ki anlaşmazlıklar vs. Her iki taraf içinde zor olduğunu düşündü ki yazar bir şeyleri yoluna koymak istedi. Peki başardı mı? Okuyup öğrenin derim. ;)


Clary'ye ikinci kitapta az çok kızmıştım ama bu kitapta beni şaşırtarak uslu uslu oturdu, hatta bazen kızım sen belaya koşar adım giden kişisin, neden tam tersini yapıp oturuyorsun yerinde dediğim oldu. :D Ama dediğim gibi sakin bir kitaptı bu sefer ki, Clary'de nasibini almış tabii. Jace var birde. Canımsın, yine isyanlarda kendisi ama üzülüyorum. Yaşadıkları kolay değildi ama ikinci kitabın sonunda yapıtlarına çok kızmıştım, bu kitapta ise kalbimi tekrardan kazandı. Dördüncü kitapta neler olacak merak konusu, çünkü konusunu okudum. -_- Simon'u bu kitapta daha çok sevdim, aklı başına gelmiş bu sefer. Magnus ve Alec. Yaa ben bunları başka türlü düşünmek istemiyorum, neden böyle yazmak istemiş Cassandra anlamıyorum. 😖😖😖 Isabella şu 3 kitapta en sevdiğim kişi, öyle de devam edecek gibi. Diğer karakterlerden Luke ve yeni karakterler devamında olacak ama bellide olmaz. Yine de bir kişiden acayip şüpheleniyorum, kesin onda bir şey var. Yani öğrendik ne olduğunu, yine de başka bir şeyler var. İsmi bende kalsın o kişinin, gerçi siz anlamışsınızdır. 😎😎 Bunların yanı sıra birde Cassandra bizi derinden yaralayacak bir şey yapıyor.




 Çok üzdü beni, neyse ki fazla uzatmadı. Yine de üzdün bizi Cassandra. :/
Seri bu kitapla bitecek diye yazmış yazar ama bakmış baya tutuldu yeni konularla devam edeyim demiş. Gerçekten seri sonu gibi bitti, hatta bu ne böyle devamında ne olacak dedim ama Cassandra'nın aklı zehir gibi çalışmış ki 3 kitap daha ve en kalınından yazmayı başarmış. Merakla okumayı bekliyoruz o zaman. :P
Bu seriye bayılıyorum, arada Clary beni deli etse de Ölümcül Oyuncaklar favorimmm. Cehennem Makinelerini az sevmemem deki sebebi az çok tahmin ediyorsunuzdur, son kitapta neler olacak diye merak ettiğimden en kısa zamanda bitireceğim.
Bu kadar yorumdan sonra kesinlikle SERİYİ tavsiye ediyorum. Sizi fazla yormadan, akıcı, seveceğiniz kitaplardan oluşan bu seriyi kesinlikle okuyun. Cassandra Clare'yi sizde benim kadar seveceksiniz bence. ;)



Seri yorumları;

Kemikler Şehri için Tık Tık!!
Küller Şehri için Tık Tık!!




Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^

"..., Alec ve Jace'den de ama bir kız var. Jace'in kız kardeşi."
Samuel cevap verdiğinde, sesi ilk kez keyifli gibiydi. "Her zaman bir kız yok mudur?"


*****


Sonuçta, seni rahatlatacak kimse yokken ağlamanın ne anlamı var ki? Daha da kötüsü, kendini teselli edemezken.



*****


"Yedi yüz yaşında mısın?"
"Şey,"dedi Magnus, "aslında sekiz yüz ama göstermiyorum. Her neyse, konuyu saptırma. Konu şu ki..."



******


"İnsanlar iyi ya da kötü olarak doğmaz. Belki her iki yönde de eğilimlerle doğabilir ama önemli olan hayatını nasıl yaşadığını ve tanıdığın insanlar..."



******



"Rol filan yok," dedi Jace, mutlak bir netlikle. "Seni seviyorum ve ölene kadar seveceğim. Ölümden sonra varlığım devam edecekse, o zaman da seveceğim."



******


"Yeter, ikiniz de!" dedi Clary. "Sonsuza kadar didişemezsiniz."
"Teknik olarak," dedi Simon, "ben bunu yapabilirim."




Bir yorumundan daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^