22 Temmuz 2024 Pazartesi

Kitap Kurtları//Emily Henry Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yine ben, yine kitap yorumlarım. :D Haziran ayında hem temizlik hem de bayram olunca diğer aylara göre çok fazla paylaşım yapamadım gibime geliyor. Kitap okuma konusunda beş yazıyla ayı tamamlamışız, az. Ben daha çok paylaşım yapma kafasındaydım ama olmadı. Sağlık olsun, darısı Temmuz ayına. :)
Kitabımızı Hepsi Burada'nın 4 kitap 199₺ kampanyasından alınma, gelir gelmez konusunu sevdim diye başladım. Yazarın bundan önce Tatilde Tanıştığımız İnsanlar kitabı okumuş beğenmiştim, bunu da beğendim. Hatta bu kitabı diğerinden daha güzel bana göre. :)



Küçük bir tatil.
İki rakip.
Akıllarının ucuna bile gelmeyen bir aşk.
Nora Stephens’ın hayatı kitaplardan ibarettir. Zira yaptığı iş de kitaplarla ilgilidir. Daha doğrusu yazarlarıyla...
Ne var ki o, her kitapta tarif edilen tipik kadın karakterlerden değildir. Kontrol edemediği her şeyden nefret eder. Onun için her şey muntazam ve mükemmel olmalıdır; hem işinde hem de hayatında. Umursadığı iki şey vardır sadece: o da amansız bir yazar temsilcisi olarak muazzam anlaşmalar yaptığı müşterileri ve biricik küçük kız kardeşi Libby.
İşte bu yüzden Libby ona tatile çıkmayı önerdiğinde onu kıramaz ve iki kız kardeş en sevdikleri kitabın geçtiği kasaba olan Sunshine Falls’a doğru yola çıkarlar. Nora bu tatilde her şeyi değiştirmeye kararlıdır; çayırlarda piknik yapacak, yakışıklı bir kasaba doktoruyla tanışacak ve onunla doludizgin bir aşk yaşayacaktır. Fakat hayat küçük oyunlarına
devam eder ve bunun yerine onu hiç de hazzetmediği meşhur editör Charlie Lastra’yla karşılaştırır.
Ve bu iki kitap kurdu hem kendilerini hem de birbirlerini keşfederek bir dizi tesadüfün onları bir araya getirdiği hikâyelerinde şu âna kadar bildikleri her şeyi en baştan yazacaklardır.


Nora şinde başarılı bir yazar danışmanıdır. Bir gün kardeşiyle işlerin çokta yolunda gitmediğini düşündüğü an onunla en sevdiği kitabın geçtiği kasabaya bir aylığına tatile gitme kararı alır. Amacı kardeşinin derdini öğrenmek ve ona iyi gelmektir ama işler çokta istediği gibi gitmez.
İlk olarak şehir insanı olduğu için evini özler, kardeşi bir şey saklıyordur ve bunu kendisine söylemiyordur. Ve en önemlisi çok yanlış zamanda tanışıp, hiç sevmediği başarılı editör Charlie geldikleri kasabanın sakinlerinden biridir.
Hem iş, hem de kardeşiyle zaman geçirmeye çalışan Nora bir de kafasındaki gel gitli duygularla uğraşmak zorundadır.
Nora tam bir iş kolik ve her şeyi yoluna koymayı kafaya takan biri. Annelerinden vakitsiz ayrılığından sonran kardeşine anne gibi olan Nora'nın kardeşine yaptıklarını takdir ettim ama biraz fazla buldum. Saplantılı gibi her şeye karışan biri. Tamam saplantılı biraz fazla oldu ama kadın evlenmiş, bir sürü çocuğu var ama yaşayacakları evi Nora tutuyor.
Tamam kitabın çıkışı bu olsun diyelim, o zaman ismi değiştirip direkt kasabanın ismini verselerdi daha güzel olurdu.
Yani kitap kurtları dendi ama ben şöyle oturup kitap bitirecek, üzerinden konuşacakları karakterler bekledim. Neyse, bu konuya sonra değinmek istiyorum.


Charlie ailesi yüzünden geldiği kasabada yıllar önce tanıştığı yazar temsilcisi Nora ile karşılaşacağını düşünmemişti. Hayatındaki değişimlerin üstüne bir de hiç ummadığı Nora'nın varlığı kafasını karıştırır.
Chalie'nin mevzusu çok başkaydı ama bir o kadarda tanıdıktı. Kendince çok çok haklı ama o da Nora gibi azıcık takıntılı biri. Ama tam bir aşk adamıydı. Ya böyle erkek karkaterler yazarken kadın karakterler neden bu kadar sinir ediyor insanı anlamış değilim. Sözüm Nora'dan dışarı ama öyle değil mi?
Adam aşkından bitiyor ama kadın sürekli bir engelle ortaya çıkıyor. Hayır siz ne istiyorsunuz yazarlar?? Ajitasyon seviyorlarsa demek ki sdfghjkl

Nora'nın kardeşi Libby'yi çok çok iyi anladım ama kardeşinden bir şey saklaması, bunu hissettirmesi üzdü beni açıkçası. Çünkü aileden sadece siz varsınız, böyle şeyler benimde kalbimi kırardı.
Neyse, bunlar spoiler değil, okuyunca anlayacksınız. :)

Kitabı sevdim gerçekten. O aşkı, aile bağlarını çok güzel anlatmış yazar, bunu beğendim ama yukarıda da dediğim gibi keşke kitabın ismini değiştirseymiş. Tamam aile sıkıntıları vs. değinmeleri olması gerektiği gibiydi ama o zaman kapak ve isim değişmeliydi.  Ben kitaplarla haşır neşir olacaklarını düşünürken böyle bir şey okumayı beklemiyordum. Eğer benim gibi bu beklentiyle okumayı düşünüyorsanız bence o beklentiden çıkın.
Nora'nın ailesine olan baskı tarafı bazen çok fala geldi ama anlamaya çalıştım kendisini. Zor bir süreç ve hayallerine veda etmesi vs. gerçekten zor. O yüzden çok fazla bir şey diyemiyorum kendisine.


Yazarın kalemi akıcı, konu seçimleri de orijinal. Beğendim yani, mesela örnek verecek olursam genelde kasabaya gidenler gittikleri yere bayılır ya, burada tam tersi tamam seviyor ama evimde evim kafasında Nora. Bunun diğerlerinden farklı olması hoşuma gitti açıkçası, bazen değişiklikler güzel oluyor. :)
Yazarın diğer kitabına göre burada aşkı daha çok hissettik ve çok güzeldi. O sona bayıldım kiii.

Kitaba ilk başladığım zaman uyguna aldım diye kötü çıkarsa acımam diyordum ama fazlada versem yine acımazdım. Haa unutulmaz kitabım olmadı. Bir bakmışım ikinci el bile satıyorum ama yine de sevdim ben, içeriği farklı olsa da(arada kitap üzerinden çalıştılar falan) böyle Kitap Kurtları isminden kitabımın olması hoş. Kitaplığımdan güzel duracak gibi. :)
Çok beklentiye girmeden okursanız seveceğiniz kitaplardan. Alıp almamak siz kalmış. :)
Not: Çok olmamakla birlikte yetişkin içerikler mevcut. 




Kitaba Puanım 5/4





Alıntılar^^

Kadınların olayı budur. Belki de kadın olmanın iyi tarafı bile yoktur. Çünkü ne zaman biraz olsun duygularımızı açık etsek bir anda histerik oluruz. Ama onları içimize atıp da erkek arkadaşımızın ilgisine ihtiyaç duymadığımızı gösterdiğimizde de kalpsiz s....ğün teki olarak yaftalanırız.


*****


Sonuna bakma dürtüsüne direndi; dünyada çok fazla kitap olduğunu ama hepsini de okuyacak yeterli zaman olmadığını fark ettiğimden bu yana çocukluğumdan kalan alışkanlıktı bu. 


*****


İçeri adım attığımda sanki bir labirente girmiş gibi hissetim; esintinin uğultusu, rüzgar çanları ve kuş cıvıltıları bir anda susup ortalığı sessizliğe bürüdü, ılık sedir ağacı ve kurumuş kağıt kokusu etrafımı sardı.


*****


Bazı kitapları okumaktan çok yaşarsınız ve onlardan birinin sonuna gelmek bana her zaman derin bir dalıştan yüzeye yükseliyormuş gibi hissettirdi. Sanki çok hızlı yüzeye çıkarsam vurgun yiyebilirmişim gibi.






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^












21 Temmuz 2024 Pazar

İlk Buluşmada Asla Isırma//Tamara Summers Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Bu aralar yine kitap yorumlarıyla doldu taşıyor buralar. Araya dizi yorumları da yayımlıyorum ama kitaplar gibi değil. Yeni bir şeyler bulmak istiyorum ama yorumları zor yazıyorum. Blogla daha çok ilgileneyim dedikçe sanki daha çok boşluyormuş gibi hissediyorum, üzüyor beni. :/
Blogger arkadaşlarım sizde durumlar nasıl?
Gelelim yorumunu yapacağım kitaba. Bundan birkaç hafta önce kitaplıkları hep düzenledim. Bazı kitapları hep arka taraflara attığımız için gömüyoruz, görmeyince de okumak hiç aklımıza gelmiyor. Ben de sırf okuyayım diye hepsini gözümün önüne koydum, bu kitapta onlardan biri.
Bundan on sene önce hediye olarak gelen bira kitap. Çok popülerdi zamanında ama o zaman bir türlü okuyamadım. Ve uzun zamandır vampir kitapları okumuyordum, zamanında ne çok okurduk. Şimdi o akdar farklı evrenler, yaratıklar çıkıyor ki şaşırıp kalıyorum. Bir de o zaman fantastik kitaplar edepliydi yaa, şimdi smut varsa okurum diyen okurlar çoğaldı. -_- Bizi o masum zamanlara ışınlayabilir misiniz?????
Kısacık bir kitap, ona rağmen konusu olması gerektiği gibi bitti. Uzasaydı saçma olurdu bence. Yorumumu da kısa tutmaya çalışacağım kitap gibi. :D



Selam, ben Kira. Lise öğrencisiyim.
Birkaç sorunum var:
1. Ben bir vampirim.
2. Sınıf arkadaşlarımdan biri öldü. Boynunda diş izleriyle.
3. Ben yapmadım! (Yemin ederim.)
4. Kimse bana inanmıyor. Bu yüzden...
5. Katili bulmak zorundayım. Üç tane şüpheli buldum bile. (Hepsi birbirinden yakışıklı, hiç sormayın.)
6. Son olarak: Bunlardan bir tanesine çok fena âşık olmak üzereyim. Ama... Ya katil o ise?


Kitabın ismine baktığımda böyle aşklı, meşkli sanıyorsunuz ama konuyu okuyunca işler hiç tahmin ettiğiniz gibi değilmiş. Kira okulun ilk günlerinde yaşanan vampir cinayetinin üstüne kalmaması için kolları sıvar. İlk başta şüphelileri bulur ve sonunda onlara yanaşır. Her yanaştığı kişiden bir şeyler çıkması hem kafasını, hem de soruşturduğu olayı sekteye uğratır ama zaman sonra çok büyük sırlar ortaya çıkar.
Kira'nın peşine düştüğü üç oğlandan ikisini öyle bir anlattı ki cennete düştün be Kira dedim kikendiside zaten hep öyle diyordu.
Sadece saçmalığa gelin ki istedikleri kadar yakınında dursun tanıştıkları kişi vampir mi değil mi bilmiyorlar, illa nabızlarını kontrol edecekler ki onu bile zor yapıyorlar. Burası aşırı saçmaydı ama konuda öyle devam ediyor işte.

Çıkan sonuçlara bakınca Kira gibi bende şok oldum, hele yapan kişi daha da şok etti beni ama beklenirdi yani.
Akıcıydı ama yine benim elimde bir miktar sürünmüş olabilir. Devamı olsa güzel olurdu ama, Kira neler yapacak merak ederdim. 


Kapaktan bahsetmem şart. Bu nasıl kapak ya? Tamam kızın saçları yeşil ama böyle fosforlu değil yaa. Bu kadar kötü kapak yok yani sdfghjk
Bir de çeken ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut, neden yani neden diyoruz? :D
Onun dışında çerezlik kitaplardandı, eğer elinize düşerse okuyun eski vampir anılarınıza gidersiniz. :D



Kitaba Puanım 5/4




Yeni yazılarımda görüşmek üzere, sevgili kalın^^



Buralarda da varım^^







9 Temmuz 2024 Salı

Seksen Günde Dünya Gezisi//Jules Verne Kitap Yorumu Blogları Canlandırma Projesi Haziran Ayı^^

Selamlar^^
Normalde BCP için başka bir yazı düşünüyordum ama aklıma bu kitap gelince neden olmasın dedim. Haziran ayı temamız Korku&Polisiye ve Gezi&Çocuk. Gezi ve çocuk olunca en uygun bu kitabın yorumuydu. Blogda Klasik kitaplara yorum yapmıyorum, onların yorumları Instagram hesabımda oluyor ama bu sefer yazayım dedim. Hatta çok sevdiklerimi yazsam güzel olur aslında. Neyse, benim işim belli olmaz, baktım yazmamışım. :D
Gelelim kitabımız. Yazarın kitapları seviyorum, küçük yaşta babam bize çocuk versiyon kitaplarını alırdı. O zamandan severim bu maceraları. Şimdi ise +10 yaş üstü çocukların bile okuyacağı kitapla geldim. Çok sevdim, sonuna hayran kaldım. O yüzden yazarın diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum inşallah^^



Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform-Kulüp’te gazetesini okurken seksen günde dünyayı dolaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Bu olağanüstü yolculuk 19. yüzyılda sanayi devrimiyle gelen tren ve buharlı gemi gibi toplu taşıma araçlarının yanı sıra 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı sayesinde yapılabilmektedir. Kulüp arkadaşlarıyla bu yolculuğu seksen gün içinde tamamlayacağına dair bahse tutuşan Fogg, aynı gün uşağı Passepartout’yla birlikte Londra’dan ayrılır. Bu meydan okumayla başlayan bin bir türlü maceraya, bir polis soruşturmasıyla, bir de aşk hikâyesi eklenir. Yayımlandığı 1972 yılından beri popülaritesinden hiçbir şey yitirmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi yazarın en sevilen yapıtlarından biridir. Verne’in ulaşım olanaklarının gelişmesiyle “küçülen” dünyasına, artık elektronik çağa adım atmış ve geleneksel medyanın yerini yeni medyaya bırakmasıyla bir “küresel köy”e dönüştüğünden dem vurulan günümüz dünyasından bakmak da ayrı bir macera olsa gerektir.


Çocukken okuduktan sonra bir de Jack Chen'in filmini izlemiştim ama uzun zaman olduğu için unutmuşum. O yüzden sonunu okurken çok şaşırdım ve hayran kaldım^^
Karakterlere ayrıca bayıldım ama en iyisi Phileas Fogg'du.
Geride kimseyi bırakmadan, merhametli, ketum, yardım sever ve eli bol biriydi.
O yüzden macerasında sıkıntı yaşasa da ne yapacak, neler olacak diye okumak çok heyecanlıydı.
O yüzden klasik olmasına rağmen üç günde bitirmeme çok şaşırmıştım.
Filmini henüz izlemedim, izlediğim bir platforma gelecekmiş ama hatırladığım kadarıyla bazı film sahneleri kitapta yoktu. Film gelsin, inşallah izleyeyim o zaman hatırlarım. :)


Hem sizin hem de çocuklarınıza tavsiye ederim. Gezi olarak çoğu ülkeye gittikleri için festivaller, gelenekler vs. hep geçti kitapta.
Her iki konuya da uygun bir kitap kısacası. Ben çok sevdiğim için size de öneriyorum, siz yazarın kalemiyle tanıştınız mı? Önereceğiniz kitaplarını beklerim. :)
Deniz Altında  Yirmi Bin Fersah'ı önermeyin,  kitabın isminde bile klostrofobim azdı. :D

BCP için Temmuz ayı temamız henüz belli değil, karar verildiğinde burayı güncellerim inşallah^^
Ama siz önce ki BCP yazılarımı okumak isterseniz tık tık^^
Ve ilk defa bile olsa katılmak isterseniz bekleriz, baştan dahil olmadım şimdi yazmayayım falan düşünmeyin. Her zaman bekleriz. :)



Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




30 Haziran 2024 Pazar

Bir Kabusa Dalmak//R. Ayça Kavraz Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yeni ykitap yorumuyla geldim, bu kitap çok farklı bir kitap. Ramazan bayramı harçlığı niyetine aldığım kitaplardan biriydi. Konusu çok ilgimi çekince almak istedim.
Düşünün ki her şey tersine dönmüş, erkekler kadın, kadınlar erkek gibi davranmaya başlamış. Yani ataerkil bir toplumla karşı karşıyayız.
Olaylar tabii ilk başta Dervim'in yaptığı hatalardan sonra başlıyor ve kitabın çoğunluğunu her şeyin nasıl eski haline gelmesi için çalıştığına ve kadınların neler çektiğini ilk saniyeden anlamasını okuyoruz.

Devrim, ataerkil toplumun dogmaları altında yetişmiş, yakışıklı, zengin bir genç adamdır. Günün birinde,şoförü olmak için başvuran Bade’ye söyledikleri yüzünden Büyücü Kadın tarafından lanetlenir ve bambaşkabir dünyaya uyanır. Artık yaşadığı dünyaya anaerkil bir toplum hâkimdir ve her şey tersine dönmüştür.
Üstelik bu garip dünyada Devrim, hayatına devam edebilmek için Bade’ye muhtaçtır.
Devrim bir yandan içinde bulunduğu çıkmazdan bir an önce kurtulmak için türlü yollar denerken bir yandanda kendini önceki hayatında sıkı sıkıya bağlı olduğu değerleri sorgularken bulur.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bir tepki niteliğindeki bu kitap, sizi bazen hüzünlendirecek bazen de acı acıgüldürecek ve toplumun size biçtiği rolleri sorgulamanızı sağlayacak.

Devrim çok ünlü bir ailede doğmuş, bütün istedikleri önünde olan, şirkette önemli bir pozisyona sahip biridir. Bir gün iş başvurusunda bulunan bir kadınla anlaşamayınca Büyücü kadın tarafından uyarılır ama dikkate almaz. Eve gittiğinden başka bir olay yüzünden yine yanlış karar verince büyücü kadın bu sefer rahat durmaz ve Devrim'i ataerkil bir dünyaya uyandırır. Başta rüyada olduğunu düşünen Devrim gerçekleri acı bir şekilde öğrenir.
Gerçekte sert olan babası şimdi annesi olmuştur ve aynı babasının kararlarını vermektedir, hatta kendisi ablasının kaderini yaşamaya başlar. Öyle olunca işler daha da karışır.
Çözümü ise gerçek hayatta işe almadığı Bade'de bulacağını düşünmektedir.
Daha fazla detaya gerek yok.
Devrim'in ataerkil toplumda başına gelenlere üzüldüm ister istemez ve bunu kadınların sürekli yaşaması ayrı olay. Deneyerek öğrenmesi Devrim için zor olsa da hak etti yani. Bence bu sürüm bir süre bütün erkeklere işlenmeli. :D


Bade hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum. Sadece gerçek hayatta olanlara şok oldum, böyle bir şey olduğu için devamında neler olacak merak ediyorum. Biraz fevri bir karakterimiz, en sonda yaptığı şeye şok oldum. Kız biraz dur dinle, dinlemeden hop yeter bee sen hep böylesin dedi şak bir şeyler yaptı.
Yani aradan ne kadar zaman geçmiş, istese zaten bu zamana kadar yapardı, ne bu fevrilik.
Neyse, zaten olması gerekiyordu yazar yapmış ama böyle olmasaydı güzel olurdu.


Ablası adına sevindim ama gerçekte neler olacak onu daha çok merak ediyorum. Umarım diğer türlü olan neyse o olur. Devrim'in babasının yer değiştirdikten sonra gündüz kuşağı programları izlemesi peki. Oraları okurken kahkaha attım resmen. Gözünüzün önüne gelince daha farklı oluyor çünkü. :D
Bu kısımlar sayesinde kitap hem güldürdü hem düşündürdü, bu yüzden sevdim.
Ama şöyle bir sıkıntımız var. Bu kitabı biz kadınlar okuduğumuzda sıkıntı yok, zaten gerçek hayatta yaşanılanları biliyoruz, yaşıyoruz ya da anlıyoruz. Bu kitabı bizden çok erkeklerin okumasını öneririm. Onların okuyup eğer böyle olursa böyle olur bak demesi gerek. Yoksa ben on kere okusam ya da okumasam bile kitapta geçen olayları, korkuları biliyorum.
O yüzden kitabı daha çok erkeklere tavsiye etmenizi öneririm.
Mesela eşinize okutun, sevgilinize, erkek kardeşinize hatta ve hatta okuyorsa babanıza.
Öyle öyle elden ele yayılır bu kitap. :)


Yazarın kalemi hem çok iyiydi hem de çok acemiydi. Bazı yerleri okurken çok iyiyken bazı yerleri o kadar acemiydi ki keşke editörü biraz daha ilgilenseydi dedim.
Sadece yazım açısından değil, mesela Bade'nin yaptığı bir şey var. Yazara bunu daha iyi bir hale getir diyebilirdi, çünkü aşırı aşırı hızlı ve gereksiz bir çıkış oldu. İnanın okurken ne oluyoruz dedim.
O yüzdendir ikinci kitapta daha iyi bekliyorum.
İkinci kitapta işler biraz daha farklı olacak gibi. Bade'nin durumunu daha çok merak ediyorum, bakalım yazar o kısımları nasıl yazmış. 

Bu tarz kitapları sevenlere öneririm ama beklentiyi çok yüksek tutmayın. Ben okumaya başlarken temizlik yapıyorduk o yüzden hemen bitiremedim. Çok kısa, hemen okuyup bitecek kitaplardandı. Hatta vaktiniz varsa bir günde bitecek bir kitaptı. Benim temizliğe denk gelince azıcık elimde sürünmüş oldu.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^ 

Oysa lütfeden değil, lütfedilen tarafta olmak nasıl da farklı hissettiriyordu.


*****


Bugün önemli bir ders almıştım. Tüm dünya benim iyiliğimi düşünüyordu. 
Yani tüm dünya benim düşmanımdı.


*****


İçimdeki bir ses, bu görüntüyü zihnimde milyonuncu kez izlerken şöyle fısıldıyordu: Bu dünyada senin bin sözün, bir kadının bir sözü etmiyor.


*****


Birlikte olan iki insanın birbirini desteklemeye karar vermiş olması insanlar için neden hiçbir zaman yeterli olmuyordu? 


*****

"Küçük değişiklikler dünyayı hepten değiştirmez ama iyileştirir evladım."




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^









22 Haziran 2024 Cumartesi

Aşk, Teorik Olarak// Ali Hazelwood Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bundan iki yıl öncesinden yazarın çok övülen kitabını okuyup bu ne ya? Bu kitap mı övülmüş deyip daha da yazarın kitabını almam demiştim. Sonra yazarın bu kitabı çıktı ve ben yorumuna güvendiğim birinde çok sevdim, çok güzeldi, diğerlerinden farklıydı falan deyince attım listeye. Geçen aylarda aldım ve arayı fazla açmadan okudum.
Evet konusu, işleyişi vs Aşk Hipotezinden farklıydı ama yine böyle aman aman bir kitap diyemeyeceğim. Tamam Aşk Hipotezinden kat kat güzeldi ama o kadar. Bitirirken vay bee demedim. :D
Nedeni birazdan sizlerleee :D
Kitabımız nefretten aşka, iş arkadaşlığını konu alıyor diyebiliriz.


Elsie Hannaway, günlerinin bir kısmını kadroya girme umuduyla üniversitelerde misafir profesör olarak ders vererek geçiren bir teorik fizikçidir. Kalan zamanında ise ustaca törpülediği kişiliğini ve insanları memnun etme becerisini kullanarak sahte sevgililik piyasasının aranan isimlerinden biridir. Ancak yaşadığı bu iki farklı hayat ayağına dolanmak üzeredir. Elsie sahte sevgililik işinden memnundur; ta ki en sevdiği müşterisinin çekici ama sinir bozucu ağabeyi Jack Smith’in, dünyadaki teorisyenlerin itibarını zedeleyen soğuk kalpli deneysel fizikçi olduğu ortaya çıkana kadar... Böylece Elsie’nin özenle inşa ettiği mükemmel diyarı yıkılıp yok olur. Aynı zamanda MIT’deki işe alım komitesinde yer alan Jack Smith, şimdi onunla hayalindeki iş arasında duruyordur. Elsie, bilimsel sabotajlardan oluşan bir topyekûn savaşa hazırdır; ancak Jack’in uzun ve delici bakışlarını görmezden gelemiyordur. Onunla birlikteyken, büründüğü farklı Elsie’leri bir kenara bırakıp gerçek benliğine sarılabilmesi işleri değiştirecek gibidir. Bakalım Jack’in yörüngesine girmek, genç kadını sonunda aşk hakkındaki korunaklı teorilerini hayata geçirmeye teşvik edebilecek mi?


Elsie hayalindeki işi için çok çalışmıştır ama istediği kariyerde değildi. Bir üniversitede sağlık sigortası dahi olmayan misafir olduğu okulda öğrencilerin saçma e-postalarıyla günleri geçer. En sonunda aradığı işi bulduğunda ise çok sevinir ama mülakatlara girmesi gerekmektedir. Mülakatlarda sıkıntı yaşamamasına rağmen hiç ummadığı kişiyi karşısından görünce işinin tehlikeye girdiğini düşünür.
Sahte sevgililik uygulamasında çalışan Elsie en son ki müşterisinin abisiyle, farklı bir işte karı karşıya gelince tehlike çanları çalar.
Elsie'nin iş mevzusuna aşırı üzüldüm, çalışıyor ama sağlık sigortası yok ve bir sürü sağlık sorunları var.
O yüzden işi kapmasını çok istedim.
Jack ile olan tanışmaları, sonradan olayları açıklayamaması ve Jack kesin beni bu işten atar diye sürekli dert yanması sıktı yani. Çünkü ne kadar kendince haklı olsa da Jack kendisini çok yanlış tanıyor ve dolandırıcı zannettiği için işe kabul etmemesi o kadar haklı olurdu ki. Burasının saçmalığı ise ben açıklayamam falan demesi. Ya senin işin tehlikede, tamam her şeyi anlatma ama ufacık bir açıklama yap. O yüzden  Jack ne dese haklı. Bir de eski mevzunun ortaya çıkması. Bunu ufacık bahsederdim ama spoiler olarak yazmak istediğim bir mevzu.
Kısacası Elsie'ye üzülsem de verdiği saçma kararlar yüzünden beni deli etti. -_-


Jack hakkında detaya inmeyeceğim, sadece kendince o kadar haklı ki diyecek bir şey bulamıyorum. Sadece ilk Elsie'yi gördükten sonran düşündükleri olması gerekli miydi? İş başka mevzulara giriyor çünkü. Bu konu içinde spoiler yazmak istiyorum. Tamam kendisi az da olsa yumuşatmaya çalışıyor ama başka türlü hayal ettiğimizde hoş değil.
Son kısımda Elsie'ye söylemedikleri için o kadar haklıydı ki. En baştan Elsie'ye bazı açıklamaları yapınca inanacak mıydı? Kızın resmen gözleri kör olmuş bazı sebeplerden dolayı nasıl inanacaktı ki kendisi de söylüyor zaten ama bu yazarların böyle karakter yazması. -_- Şu an ben kitap yazsam kesin böyle aklı havada, fevri bir karakter yazarım şaşmaz yani, aynı bu kızdığım karakterin gibi sdfghujkl
Neyse, öyle bir şey yazarsam kendi kendimi durdururum inşallah sdfghjkl
Jack'in Elsie'ye bebek gibi davranması, onu çözmesi ve okuması çok tatlıydı. Yazarın konu bakımından sıkıntıları var ama erkek karakterleri çok güzel seviyor arkadaşlar. Elsie'ye olan davranışı, onu başka kadınlardan ayırt etmesi falan cidden tatlıydı. :)

Diğer karakterlerimizden Elsie'nin ev arkadaşını bir türlü anlayamadım, yani ne iş yapıyor anlamadım. Tamam başka bir işi var ama ondan başka ne yapıyor anlamadım. Diğer, bildiğim işinden ise bazı olaylar var, o yüzden devam kitapları olabilir dedim ki eğer istemediğim şeyler yoksa onu okurum yani. :D Hatta ucu aşırı açık kaldı.
Bir de Jack'in erkek kardeşi, o ne ayaktı yaa? Derdi neydi anlamadım gitti. Siz anladınız mı? :D


Az çok karakter üstünden mevzulardan bahsettim. Kendini bulma kitabı diyebiliriz. Elsie sadece işiyle değil ev arkadaşıyla, ailesiyle sorunlar yaşıyor. Ev arkadaşıyla anlaşıyor ama kendini sürekli başkalarını memnun etmeye odakladığı için çok sorun çıkıyor. Mesela sevdiği film var ama arkadaşı bilmiyor, sinemaya gidiyorlar ama arkadaşının sevdiği filme. Buna değinmesi hoştu, hem romantik hem duygusal, hem de bilimle ilgili kitap. Nereye el atsanız var yani. :D
Başta da dediğim gibi yazarın ilk kitabını sevmedim, bu da öyle ahım şahım değildi ama kötü ya da Aşk Hipotezi kadar sevmemezlikte yapmadım. Güzeldi, erkek karakterin davranışları falan güzeldi. Beklentimi çok yüksek tutmadım, o yüzden karşıladı diyebilirim. :)


-spoiler başlangıcı-

Elsie'nın yıllar, yıllar önce yazılan köşe yazısı yüzünden başkalarına kin beslemesi mantıklı olabilir ama neden böyle olduğunu bir sorgula. Direkt adama kin besliyorsun ki bu kini sana empoze edende danışmanın ki onunda ne olduğunu ortaya çıktı. Burada Jack'de haksız, söyle baştan ama dediği gibi inanmazdı ki, resmen danışmanına körü körüne bağlanmış. Jack gerçekleri söylemesine rağmen halen daha inanmaması peki? Sinir etti beni, adam açık açık ben sana gelen iş tekliflerini kabul etmedim, yıllardır kendime köle yaptım seni diyor halen daha inanmıyor. Bir sorgula kızım, sorgula. Ve bu yüzden trip attığı kişide Jack. Adamın tek yaptığı annesinin intikamı almak, evet sonradan işleri yoluna koyabilirdi ama Elsie azıcık empati, azıcık.
Jack'in ilk başta kardeşinin sevgilisini görüp bir şey hissetmesi doğrusu hoş değildi. Kendi de yanlış yaptığının farkında ama mesela şöyle diyebilirdi, senin kişiliğini saklaman ilgimi çekti ama bu bambaşka şeyler söyledi ya. Ya gerçekten yengesi olsaydı? İkinci Behlül&Bihter vakası mı yaşanacaktı? asdfghjklş
İş konusunda Elsie'nin duygularıyla oynanmasına üzüldüm açıkçası, kızın hem hayalindeki iş hem de sigortasının olmaması üzdü. Çünkü çok çalıştı bu iş için ve meğer baştan her şey belliymiş. Sonradan işler değişti tabii, işi kapan kadının Elsie'ye iş teklif etmesi güzeldi ama danışmanı yüzünden kaybettiği işlerden teklif alıp, orada başlasaydı daha hoş olmaz mıydı?
Sonrasından Jack'in tercihleri! ve Elsie'ye başka türlü davranması. -_- Yani neden erkekler böyle ya? Adam gibi, mantıklı düşünen erkekler olmaz mı? Şey gibi oldu aralarındaki konuşma, ben o şeyi çok istiyorum, en sevdiğim şey o ama seni buna zorlayamam. Ya ne kadar iğrenç, Jack'i sevdim ama bu düşünce yapısını hiç sevmedim hiç! Gül gibi karakter yazmışsın, normal sevgilileri olan bir karakter yazamaz mıydın? -_-

-spoiler bitişi-


İçimi döktüm geldim. :D Cidden ama kitapla alakalı o kadar takıldığım yerler oldu ki, inanın bu yazdıklarım daha mantıklı bir şeylere bağlansaydı cidden kitabı çok severdim. Yine sevdim ama bazı olaylar olmasaydı yazardan en sevdiğim kitap olabilirdi.
Devam ederse alırım, hem arkadaşın hem de erkek kardeşin mevzusu ilgimi çekti(Tabii abuk subuk şeyler değilse).
Yazarın kalemini seviyorsanız bence bir deneyin. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


"...Ben sık sık teorisyenlerle işbirliği yapıyorum. Çalışmalarına saygım var. Hatta bazılarına hayranlık duyuyorum."
"Mesela kime?"
"Sana."


*****

"Senden nefret ediyorum," dedim sakin bir sesle.
"Biliyorum."


*****

"Seni görmeyi seviyorum. Başka biri olmaya çalışmadığın halini yani."


*****

"Seni ısıtmama izin ver. Senin için tek bir şey yapmama izin ver,"


*****

"Çünkü zor bir akşam geçirdin. Hatta muhtemelen tüm ayın zor geçti. Çünkü dışarısı güvenli değil. Çünkü yanımda olmanı seviyorum."


*****

Fakat hayalimdeki işe kavuştuğumda kabusum olacağını düşündüğüm bu adam şimdi belki de en çok istediğim şeydi. 




Alıntıların çoğu Jack'ten anlaşıldığı üzere, adam güzel seviyor yaa <3




Başka yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^








17 Haziran 2024 Pazartesi

See You In My 19th Life//Kore Dizisi Yorumu^^

Merhabalar^^
Bu diziyi bitireli haftalar oldu, neden hemen yorum gelmedi diye sormayın bende bilmiyorum. Bir ara bilgisayarım yoktu, sonrasında bahar temizliği, yeni diziler, hevesimin olmaması vs vs derken şimdi yazarım. Bir şeyden uzun süre ayrı kalınca heves falan gidiyor biliyor musunuz?
Şu an saat çok geç ama bunun yorumunu yazıp bitirmek istiyorum inşallah. Çünkü beklersem kim bilir ne zamana devam edeceğim.
Diziyi instragramda anket yaparak takipçilerime sorarak izleyeyim dedim. Başka bir dizi daha seçeneklere koydum bunu ısrarla izle dediler.
Konusu çok farklı, tabii biraz tanıdık ama onlardan bir tık farklı.
Konudan birazdan bahsedeceğim.
Diziyi sevdim, kendisi aynı isimden webtoon uyarlaması. Webtoon'uda çok öneriyorlar ama webtoon konusundan şu an çok kötüyüm, en son ne zaman okudum hatırlamıyorum bile.
Neyse. :D
O yüzden denk gelirsem okurum ama konuyu ve sonunu biliyorum zaten belki okumam. Ben Marry My Husband'ı merak ediyorum.
Dizi 12 bölüm ve olması gereken sürede bitti bence. Uzatılacak bir konu yoktu çünkü, o yüzden fazla drama bağlamadan bitirmeleri güzel olmuş.



Konusu;
Tüm geçmiş hayatının anılarını hatırlayan Ban Ji Eum (Shin Hye Sun)'un, önceki hayatında kaza sonucu öldükten sonra, geçmiş yaşantısındaki insanlarla yeniden iletişim kurmaya çalışmasını konu almaktadır.

Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır.



Shin Hye Sun//Ban Ji Eum^^
Farklı hayatlarda, farklı ırklarda her reenkarne olduğunda geçmiş yaşantısını hatırlayan Ji Eum en son ki yaşamı erken bitince çok erken bir zamanda başka bir insanın bedeninde reenkarne olur. Geçmiş yaşamında yaşadıklarını da hatırlayınca sevdiği insanların başlarına ne geldiğini merak edip onların yanından olmaya başlar.
Yıllar geçtikten sonra ünlü bir araba markasının mühendisi olan Ji Eum sonunda Seo Ha ile karşılaşır. Her şey istediği gibi düşündüğü an geçmişten birileri karşısına gelir.
Shin Hye Sun son yılların en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. Ben She Was Pretty'de izlemiştim, orada da çok sevdiğim söylenemez. Birkaç dizisine başladım ama bir türlü devam edemedim. Angel’s Last Mission: Love ve Mr. Queen dizilerini devam edemedim.
Burada karakterden dolayı mı yoksa gerçekte de mi böyle bilmiyorum ama o kadar doğal ve gerçekçiydi ki hayran kaldım. Böyle güçlü karakterler izlemeyi uzun zaman oldu. Mesela yıllarca o kadar şey görmüş ki anından sert vermesi gereken tepkiler verdi. Bayıldım kısacası. :)
Bu rolü başkası oynayamazdı bu arada. ;)



Ahn Bo Hyun//Moon Seo Ha^^
Küçük yaşta başından geçen kazadan sonra hayatı tamamen değişir. Yıllar sonra garip bir kadınlar tanıştıktan sonran yeni şeyler yaşar. Ji Eum'un cesur davranışlarından sonra şaşırsa da aslında çok tanıdık gelir.
Bo Hyun'u en son Yumi's Cells serisinde izlemiştim. Birinci sezonda kızıp, ikincide çok sevmiştim. Tabii tipinin ve davranışlarının değişmesinden olabilir. Burada da çok tatlıydı ama olaylar ve Shin Hye Sun'un daha ön planda olması kendisini geri plana atmış. Çok fazla ön planda değildi açıkçası ya da ben öyle hissettim bilemiyorum.
Yine de rolünü çok sevdim, yakışmıştı diziye. :)



Ha Yoon Kyung//Yoon Cho Won^^
Seo Ha'nın küçüklükten arkadaşı olan Cho Won şirkette çalışmak için elinden geleni yapar.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim, rolünü baştan bize o kadar farklı gösterdiler ki sonradan şok olup çok sevindim ve çok tatlılardı. Spoiler olmasın. :D
Rolünü ayrıca beğendim, çiçeklere olan ilgisi çok güzeldi, ilk defa böyle bir işi olan karakter gördüm. Yani çiçekçi illa vardı ama böyle sera falan.
Sonradan kendi rolü başka şey içinden geçiyor ama o da spoiler olacağı için es geçiyorum. :)



Ahn Dong Goo//Ha Do Yoon^^
Seo Ha'nın hem yakın arkadaşı hem de sekreteri olan Do Yoon geçmişi yüzünden sadece işiyle ve kardeşiyle ilgilenir. Bundan dolayı bazı duygularının önüne set çeker.
Kendisini bundan sonran TLC'de yayınlanan The Law Cafe'de görmüştüm. Daha önceden hiç görmediğim bir oyuncu kendisi.
Çok sert ama tatlıydı. Bu arkadaşın ve sevdiği kadının daha çok sahnesini görmek isterdim. :/
Bu tarz oyuncular neden arka planda sürekli, kesinlikle daha çok ön planda olmalı. :)
Kardeşinin bir yerden aldığı yer var, orası favorim. :)



Cha Chung Hwa//Kim Ae Kyung^^
Bu abla hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum, çünkü spoiler olur. O yüzden orayı es geçiyorum. Sadece kendisi 44 yaşından ve geçen aylarda evlendi ve en son hamile haberi çıkmıştı. Vay beee.
Kendisini bir sürü dizide izledim, güzel teyze, komşu vs oluyor. :)
Burada kıza bir şey diyor, izleyenler anladı. Çok gülüyordum onlara. :D



Lee Chae Min//Kang Min Ki^^
Bu arkadaşı aslından yazmayacaktım ama en son popüler bir dizide oynadığı için hak etti deyip paylaştım.
Dizideki rolü hep gizemle dolu olduğu için pek bir şey bahsetmiyorum ama sonundan işlerin tatlıya bağlanması güzeldi. Yakışıklı velet bu arada. :D


Resimler^^


Ji Eum'un geçmişte yaşadıkları nedeniyle mi yoksa kendi karakteri olarak mı böyle davranıyordu bilmiyorum ama bazen çok garipti ya. Eller arkada nedir ya. :D



Bundan önce ki mevzu çok iyiydi yaa :D
Açıklayamıyorum, spoiler oluyor spoileeeer asdfghjkl



Kızın bir kez daha cesaretine hayran kaldım. Böyle yapmasa bazı şeyler belki de olmayacaktı.



Bu arkadaşların mevzusu çok başkaydı, ortaya çıkınca üzüldüm bee. :/





Çok tatlılardı, daha çok sahneleri olmasının isterdim. Çok uyumlulardı ama ilişkileri biraz garip başladı. Oğlan ne ara aşık oldu orası biraz kafamı karıştırdı açıkçası. 


Webtoondaki karakterler. :)


Gifler^^




İlk karşılaşma. <3



Kızın araba sektöründe çalışması çok iyiydi. Serada çalışmanın ardından böyle olması da artı puandı benim için. :) Kadınların gücü adına. 





Çok tatlı iki geleceğin oyuncuları.


Böyle Seo Ha'nın önüne atlaması, koruması hem çok komikti hem de çok tatlıydı. Kadın egemenliğiiii





Bu kısmı başka düşünüyordum ama yine de güzeldi. :)



Ahh beee...
Geçmiş yaşantılarının üzüntülerini, acılarını tekrar tekrar hatırlaması çok acı değil mi? Tabii güzellikleri hatırlaması ayrıca güzel ama sizce bu lanet mi lütuf mu?


Kendisinin en son bir dizisi var, o aksiyon gibi ama komedide. Eğer seveni çoksa izlemek istiyorum ama bakalım sdfghjkl
Hatta orada başroldeki kız Yumi's Cells'deki o platonik arkadaşı var ya o. O yüzden daha ilgimi çekti.



Ve son^^
 
Ben diziyi, dizinin havasını, oyuncuları falan sevdim ya. Konusuda, gidişatı da güzeldi kendince. Tabii hataları vardı, dört dörtlük değildi. Yukarıda da dediğim gibi Seo Ha'nın bir anda aşık olması garip geldi. Onun dışından ben sonunu spoiler olarak yedim, bekliyordum yani. Peki mantıklı mıydı? Bence evet, illa ki bir yerde değişen bir şeyler olacaktı. O son kısımda çok batmadı bana, hatta çok tatlı buldum. Neyse daha fazla yazmayayım bu sefer spoiler oluyor. :D
Ben sevdim ama genel olarak sondan tatmin olmayanlar olmuş, bazen şaşırtarak ben tatmin oldum diyorum. :) Sadece diğer çiftimizi daha fazla görmek isterdim. :/
Ayrıca spoiler yazacak pek fazla konuda yok açıkçası. Konu ve oyuncuları seviyorsanız izleyin derim, güzel, kafa dağıtmalı dizilerdendi. :)






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^