Bonnie Garmus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bonnie Garmus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Bir Kimya Meselesi//Bonnie Garmus Kitap Yorumu^^

 Herkese merhaba^^
Cidden böyle başlamayı özlemişim. :) Eski blog takipçilerimden özlemiştir inşallah. Bana eskiyi hatırlatıyor, tabii o zamanlara geri dönemeyiz ama ufak ufak hatırlatma güzel olabilir. :)
Gelelim şu an yorumu yazacağım kitabımıza. Eğer instagramda geziniyorsanız kitabı illa ki görmüşsünüzdür. Bir sürü ödül almış, okuyanların sevdiği kitapları biri. Ben de okuyanlardan biri oldum. Kitabı sevdim, bu kadar övülmesini anlayabildim, çünkü kitap hep genel soruna değiniyor hem de anlatım olarak farklılığı kitaba hoşluk katmış. :)
Biraz garipseyerek başladım ama merak ederek ve severek okudum.


Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil. Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesareti gösterenlerden biri. Üstelik bunu, 1960’larda bir araştırma enstitüsünde, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda pek de bilimsel davranmayan bir ekiple çalışırken söylüyor. Ona itiraz etmeyen tek istisnaysa yalnız, zeki, kindarlığıyla ve Nobel adaylığıyla ünlü Calvin Evans. Calvin, Elizabeth’in her şeyine ama en çok da zekâsına âşık olmak üzere. Yani gerçek kimya sonuçlarını vermeye başlıyor.
Ama bilimde olduğu gibi hayatta da bazen asla tahmin edemeyeceğimiz şeyler olur. Böylece Elizabeth birkaç yıl sonra kendini bekâr bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının isteksiz sunucusu olarak buluyor. Elizabeth’in seyircilerine bir çorba kasığı asetik asit ile bir tutam sodyum klorürü karıştırmalarını önerdiği bu program büyük ses getiriyor. Ancak elbette Elizabeth herkesi mutlu edemiyor.
Çünkü o, kadınlara sadece yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmek için ne yapmaları gerektiğini de öğretiyor. Gülmekten kırıp geçiren mizahı, gözlem gücü ve göz kamaştırıcı karakterleriyle Bir Kimya Meselesi, en az başkahramanı Elizabeth Zott kadar kendine has ve capcanlı.


Bu sefer yorumumda ayrı ayrı karakterlerden bahsetmeyeceğim, zaten spoiler olmasın diye sadece Elizabeth'den bahsedeceğim. Çünkü kilit noktamız Elizabeth ve onun yaptıkları. Zaten onun hayatına girenler var.
Elizabeth kadınların zor kabul gördüğü, hatta görmediği, zorbalığa uğradığı bir alanda çalışmaktadır, kısacası kimyagerdir.
Yüksek Lisansını yapacağı sırada uğradığı haksızlık sonucunda çok fazla adı, sanı bilinmeyen bir araştırma merkezinde çalışmaya başlar. Burada da zorbalığa uğramış olsa da yine de ayakta durmaya kararlıdır. Bu sırada rastlantı sonucu tanıştığı Calvin'le başta sürekli atışsa da zamanla bu sevgiye, aşka dönüşür.
Bununla beraber hayatın getirdiklerinden sonra Elizabeth daha zor zamanlar geçirmeye başlar çünkü Calvin ünlü bir kimyagerdir ve ondan yararlanıyormuş gibi gözükmektedir ama aslında öyle bir şey yoktur ama Elizabeth'i çok zor durumlara bırakır.


İlk sayfada gelecekten bir kesit okuyoruz, sonradan taa geçmişe gidiyor. Ondan sonra Elizabeth'in başına gelenleri, yaşadığı haksızlıkları, iftiraları, zorbalığı okuyoruz.
Okurken o kadar zor oldu ki, düşünsenize sadece kadınsınız diye bütün herkes kendinde saçma sapan haklar buluyor. İftira atıyor, vereceği ifadeyi hiçe sayıyor falan filan. Şu an böyle yazıyorum ama o kadar kötüydü ki anlatamam ve en acısı ne biliyor musunuz, bunların gerçekte de olması.
Tabii bir yerden sonra sırlar, arkadan iş çevirmeler bana yeşilçamı anımsattı bana. :D
Kitaptan mizah konusunda iyi diye bahsediyor ama gülecek pek bir şey göremedim. :/
Bunun dışından bol bol sinirlendim.

Kitabı okumaya devam ettiğimde acaba diğer sayfada ne gibi bir şey olacak, acaba kötü bir şey olacak mı diye korkarak okudum. O yüzden diken üstünde okudum desem yalan olmaz. Bunların dışından bol diyaloglu olması kitabın akıp gitmesini sağladı. Sevdim bu yönünü. Sadece kadınlar hakkında daha farklı şeyler beklerdim, evet bir ayaklanma tarzından bir şeyler oldu, sırlar ortaya çıktı. Ondan sonra değişti bir şeyler ama tatmin etmedi beni.
Böyle büyük bir şeylerin olması daha güzel olabilirdi, sonuçta gerçek hayattan alınma değil, hayal ürünü. 


Genel olarak gerçekten sevdim, şaşırdığım yerler oldu, tahmin ettiğim yerlerde ama başta olanlara çok üzüldüm.
Kitapta sevdiğim karakterler oldu ama en sevdiğim altı buçuk oldu, arada onunda iç sessini okudum ve bayıldım. Çok iyiydi ama okurken ona da bir şey olacak diye ödüm koptu. Peki oldu mu? Onu okuyun öyle öğrenin derim.
Eğer denk gelirse okumanızı öneririm, güzel, eğlenceli değil ama akıcı ve farklı oluşu okumaktan keyif aldırır.



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


"Biliminsanı olmak istemiyorum," diye çıkıştı Elizabeth.
"Zaten biliminsanıyım!"


*****


Ama işte burada, kerameti kendinden menkul ahlak bekçileriyle, muhakeme gücünden yoksun, kibirli hakimlerle oturmuştu.


*****


"Aslında düşününce kürek çekmek tıpkı çocuk büyütmek gibi. İkisi de sabır, direnç, kuvvet ve bağlılık istiyor. Ve ikisi de nereye gittiğimizi görmemize izin vermiyor, sadece nerede olduğumuzu görebiliyoruz..."


*****

"... Hayat bir muamma, öyle değil mi? Onu planlamaya çalışan sonunda kaçınılmaz olarak hayal kırıklığına uğruyor."


*****

Ancak haksızlığa uğramış birileri benzer şekilde haksızlığa uğramış birileriyle karşılaştığında ve paylaştıkları tek şey bu olsa bile çok şey paylaştıklarını fark ettiklerinde yeşeren bir dostluktu onlarınki.





Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^