Kitap Kapakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap Kapakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2021 Pazartesi

Operatöre Bağlanıyorsunuz//K.Kübra Berk Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Nasılsınız? Yıl bitmek üzere, kitap hedefleriniz ne alemde? Ben az gayret etsem hedefime ulaşırım bu sene inşallah ama bakalım ne olacak. Şu an 44.kitabımı okuyorum ve hedefim 50. Sizce yapabilir miyim? :D
İşte o hedefe giden yolda okuduğum tatlı bir kitabın yorumuyla geldim. İlk kapak tanıtımı yapıldığı zaman kapağı çok beğenmiştim ama konu çok ilgimi çekmemişti, ta ki okuyanların yorumlarını görene kadar. Çok sevildi ve sürekli tavsiye edildi, peki hak ediyor mu? İşte gelin onun cevabını yorumumda bulalım. :)



Bir telefon şakası hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir?
Birçok insan için önemsiz gibi görünen bir telefon şakası, Serce Sevinç'in hayatını tepetaklak etmiştir.
Serce bir internet sitesinin müşteri hizmetleri biriminde operatör olarak çalışmakta ve iş hayatının rekabetçi yanından oldukça sıkılmaktadır. Bağımlısı olduğu televizyon dizileri ve canavardan farksız iki kedisi ile birlikte rutin bir yaşam sürdürmektedir.
Ta ki o sabaha dek!
Hayatı uçan kuşla bile alay etmekle geçen Ceyhun Çapkın ve arkadaşlarının hedefi bu kez o olmuştur. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardır: Serce inatçılığı, sivri dili ve rekabetçi ruhuyla bu tür şakalara boyun eğecek biri değildir. Ceyhun Çapkın denilen umursamaz adam, artık genç kızın intikam listesinin baş köşesindedir.

Evet olay telefon şakasıyla başlıyor ve öyle devam ediyor. Serce zar zor bulduğu işinden yorulsa da sevmektedir, en iyi çalışan olmak için dişli rakipleriyle mücadele eden Serce müşterilerinden gelen puanların önemli olduğu bildiğinden kendine hakaret edilse de sineye çekip işini yapmaktadır. Bir gün çok değişik bir telefon alır, şaka olduğunu ise arkadaşlarıyla sürekli gülme krizine giren müşteriden anlar, bozuntuya vermese de müşteri kafayı takmıştır ve en sonunda kapatırken 0 puanı verir ve Serce'nin en kötü günü olmasına yardımcı olur.
İş çıkışında hem rakipleriyle atışır hem de patronundan azar işitir, kötü olan günü daha da kötü olunca o müşteriye iyice bilenir. Evinde bekleyen kedilerinden pozitif enerjiyi alır ve yoğun ve sıkıcı günler devam eder. Sıradan bir gün Ceyhun adında biri arar ve o zaman Serce ayaklanır, arayan kişi kendisine telefon şakası yapan kişidir. Bu sefer yine aynı derecede konuşurlar ama Serce gerekli konuşmayı yapar ve Ceyhun zamanla hatasını anlayıp bu sefer Serce'ye yüksek puan vermeye başlar. Sürekli aldığı saçma ürün sebebiyle aradıkça aralarında geçen konuşmalarda değişir, hayatı böyle devam eder ama artık çok farklıdır. Serce artık gün içinde Ceyhun'la konuşmaya alışmıştır ama işler bir gün hiç istemediği bir şekilde sonuçlanır.


Konuyu çok uzun yazdığımın farkındayım ama hak ediyor derler ya o yüzden bir şey diyemiyorum. :D Serce çok değişik bir karakterdi, bazen çok sakinken bazen o kadar farklı oluyordu ki okur olarak ben bile şaşırıyordum bırakın yanındaki arkadaşlarını. :D Kitabı okurken bizimle güzel ilgilenen operatörlere artık daha iyi anlıyorum ve hak ediyorlarsa en iyi puanı vermeye çalışıyorum. Onları anlamak için bu kitabı okumak lazım bence, hem eğlenirsiniz hem de ne zorluklarla iş yaptıklarını okursunuz. ;)
Böyle olaylar oluyor mu bilemem ama olsa ne komik ve değişik olurdu. Okurken bile hadi canım deyip durdum. Zaman sonra işe sosyal medya girince işler daha da karıştı ama oralar daha farklı olsaydı daha mı güzel olurdu diye de düşünmedim değil.
Diğer karakterimiz Ceyhun tam bir eğlence düşkünü, hayatı boş yaşayan bir karakterdi. Onu bizde Serce'yle konuştukça tanıdık. İkinci kitapta onu da okur muyuz bilmem ama ne olur bu kitapta ki gibi sulu şakalı, değişik bir tip olmasın, daha adaplı, görgülü, ne bileyim ergen gibi konuşmasın ne olur!!
Belki bu yazdıklarımdan sonra kitap için soğuyabilirsiniz ama öyle düşünmeyin, Ceyhun öyle yerlerde bunları yaptı ki güldük baya. :P
Yine de laubali tiplerden hiç hoşlanmam, buna kitap karakterleri de dahil ve şu KIZIM kelimesi -_- Erkekte sevgilisine, eşine söylenen en itici kelime bence. Bir de GÜZELİM 😣😣😣😣
Neyse canlar konumuz bu değil, öhüm öhüm
Yoruma dönelim.
Kitabı okurken eğlendim ama söylenen kadar kahkaha üstüne kahkaha atmadım maalesef. Kedili yerlere bayıldım, hele o Haseki yok mu bittim bittim.
Bir de bu arkadaşlarla girilen bir savaş vardı ki sormayın gitsin. Okuyun bence. :D


Yazarın kalemi akıcı ama daha çok yolu var gibi. Hayal gücünün ve kelime oyunlarında gerçekten iyi belli, yolu açık olsun. :) Önemli bir konu olan tasarım ve hediyelerine de değinmeden geçmeyelim. Kapak ve içinden çıkan poster, iç kapak, ayraç ve kedili sticker'lar çok güzeldi. O yüzden ciltli aldığımıza çoğu kez pişman olmuyoruz. 

Genel hatlarıyla beğendim ama öyle aman aman değildi ne yazık ki yine de orijinal konusuyla 
ilgi çekiciydi. İkinci kitapta aşırı merak edilesi zaten ama umarım yukarıda yazıklarım çok fazla olmaz yoksa çok sevemem gibi gibi. :D Neyse çıksın da nasip olur okursak o zaman anlarız.
En önemli yeri söylemeyi unuttum, Serce'nin patronuyla geçen en son ki konuşma. Okuyanlar hemen anladı bile, arkadaşlar belki de kitabın en en en iyi ikinci kısmıydı desem yeridir, birincisi son sahne diyeyim, çünkü orada sanki ben varmışım gibi hissettim, çok iyiydi. 😏😍 
Tabii  bunların dışında yine güzel sahneler, güzel laf sokmalar falan gırlaydı, kısacası evet eğlenceli bir kitaptı. Kafa dağıtmalık için birebir. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


Ekstra bir puanı üfürükçü babamdan korktuğu için verdiğine yemin edebilirdim.


*****


"Ceyhun'da çok tatlı olduğumu söylüyor."
Cümlenin devamını getirmedim. Dudaklarımda kendinden emin bir tebessüm oluştu, bu kez ben karşı tarafta oluşan uzun sessizliği dinledim.
Hazal, boğazına Serce Sevinç kaçmış gibi öksürmeye başladı.





Bir yorum daha biter, başka yazılarımda görüşmek duasıyla^^
Sevgiyle kalın^^













31 Ağustos 2020 Pazartesi

Geekerella//Ashley Poston Kitap Yorumu^^

Merhaba^^
Yeni blog tasarımına tamamen geçiş yapmadan yorumlarımı yapsam iyi olur. Yenisini beğendiniz mi? Şahsen yenilikler güzel oluyor ama eksikleri ile eskiyi aratıyor. Tabii bu ilk kullanıma açtıkları zamandı, şimdi istediğim bir kaç şeyde gelmiş. Bakalım tamamen olunca alışmaya çalışacağız, sonuçta bize soran olmadı. :P
Şu an boş oturuyordum ve neden yorum yazmayayım, boş vaktimi değerlendireyim dedim ve başladım yeni bitirdiğim kitabımın yorumunu yazmaya.
Tanyeri-Zifir'i okurken bir anda eğlenceli bir şeyler okumak istedim, Geekeralla'yı almak çok istiyordum ama pahalı olduğu için bıraktım, sonran U Kitap'dan çok uyguna buldum, kitap öyle iyiydi ki bir kez daha U Kitap'la tanıştığıma sevindim. Sonra başladım Geekeralla'ya. Normalde böyle heyecanla başladığım kitaplar hep hayal kırıklığı oluyordu, bu kitap tam tersi oldu. Çook beğendim, klasik Külkedisi masalından uyarlama ama yazarın direk bu konu üstünden değildi daha farklı olaylarla yazması çok hoşuma gitti.

Yıldız ışığım, bu gece istediğin herkes olabilirsin.
Elle Wittimer, babasını kaybettikten sonra içine düştüğü cehennemden sadece Yıldızalanı ile kaçabilen gerçek bir geekti. Yeni çıkacak olan filmin tanıtımı için yapılacak kostüm yarışmasını gördüğünde, kaderinin onu çağırdığını hissetti. Sihirli Balkabağı’na, biraz tuhaf olsa da bir arkadaşa ve bir çift cam ayakkabıya ihtiyacı vardı.
Aynı anda genç aktör Darien Freeman, sinirli bir hayran tarafından “çekici bir sersem” olarak yaftalanmadan önce hayatının rolünü aldığını düşünüyordu. Büyük gün yaklaştıkça kendini daha da fazla sahte hissetmeye başlamıştı, ta ki onu aksine inandıracak bir kızla karşılaşana kadar.
Saatler gece yarısını vurduğunda, gerçek hayatta masallar mutlu sonla biter miydi?

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Karanlık Zihinler//Alexandra Bracken Kitap yorumu^^

Selam^^ 
Nasılsınız? Evde durumlar nasıl? Yine okumalara, dizi-film izlemelere devam. Karantina günlerinde güzel, heyecanlı kitaplar okumak lazım, psikoloji zaten yerlerde, kötü kitaplarda daha beter ediyor insanı. İşte size önereceğim bu kitap tam karantina günlerine uygun, heyecanlı, azıcık ucundan aksiyon dolu distopya kitap. İlk ikizim okudu, seriye bayılıyor. Instagram'da oylama yapmıştım iki kitap için, ikisini de okuyan ikisim bunu oku dedi, kıramadım başladım. Sevdim, kurgusuna bayıldım, diğer kitap nasıldı bilmiyorum ama bunu seçtiğime memnunum.


Adım Ruby.
Hepinizden farklıyım.
Aklınızın derinliklerinde gezinebilir,
anılarınızı hiç yaşamamışsınız gibi silebilirim.
Henüz on yaşındayken Thurmond'daki bu rehabilitasyon kampına gönderildim. Hem de kendi ailem tarafından...
Burada her adımımız izleniyor, nefes alış verişlerimiz bile.
Yalnız değilim.
Maviler... Yeşiller... Turuncular...
Sarılar ve Kırmızılar...
Karanlık Zihinler...
Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar
Ve kaçanlar...


Konu yine ser veriyor sır vermiyor, ama merak etmeyin ben size ufaktan anlatacağım. :D 10 yaşına giren çocuklarda değişik durumlar gören halk, devlet hemen olaya el atıyor ve bütün çocukları topluyor. Hepsinin farklı yeteneği, rengi var, sarılar, yeşiller, maviler. Hepsinin özelliği farklı ama turuncu en nadir görülen ve yeteneği en özel olandır. İşte Ruby onlardan biri. Yeteneğini herkesten, 6 sene aynı koğuşta kaldığı en yakın arkadaşından bile gizler. Kendi bile kendini canavar ilan edip, insanlara zarar verir diye de sürekli uzak durur. Yeteneği ise insanların beyinlerine girip, talimatlar verebilen, anıları çalıp, yeni anılar ekleyebilen bir şey. Gerçekten çok tehlikeli ama hayat kurtaran da bir yetenek. Tabii bu yeteneğin peşinden de çok insan var.
Neyse, kızımız bir şekil kurtuluyor, bu spoi değil. Ondan sonra yeteneği sayesinden çok badireler atlatıyor.
Bu serüvende yanında ona yardım eden arkadaşları var.
Liam, Zu, Chubs^^
Hepsi çok iyiydi, Zu'yu ayrıca çok sevdim mesela. İkinci kitapta daha çok görmek dileğiyle. Liam ise şu an ki Survivor'daki Berkan gibi, pozitif enerji dağıtıyor resmen. :D Sevdim onuda ama yine de birinci Zu. :D Chubs hakkında bir şey demeyeceğim, ben çok bekledim nasıl biri çıkacak diye, sizde bekleyin. :D 
Karakterler klasikti yani, değişen bir şey yoktu, kötü bile aynı. Hazır kötü dedik, bir tane arkadaş vardı ki kitapta tam dayaklık ama buna zemin hazırlayan Ruby'ydi ne yazık ki. Hemen nasıl inandın sen yaaa, ben ki sadece okurum hiç güvenmedim, bu atladı hemen. Neyse, bunu da geçiyorum okuyanlar derdimi anladı, çok kızdım orada anlayacağınız. -_-


Kitabımız akıcı, merak edilesi ama her sayfası aksiyon dolu diyemem. Sakindi, çok fazla heyecan yoktu. İlk kitap olmasına veriyor, ikinci kitap daha hareketlidir diye umut ediyorum. İkiz çok bekleme, üçüncü kitap daha hareketli ve şaşırtan diyor. Bakalım, ne zamana okursam artık. :D
Sevmediğim bir yeri olmadı, sadece Ruby'nin gözü kapalı güvenmesi, tehlikeye bodoslama atlaması sıktı biraz, gerçi hangi kitapta yok ki bu. :P
Sonu da çok yerinde bitti, yani hemen koş git ikinci oku der gibi gibi. :D Peki ben ne yaptık, başka kitap okudum. Art arda okuduğum tek seri Aşk Tüm Zamanlar İçinde Geçer. O zamanda Tur vesilesiyle okudum, sevmiyorum uzun süre hep aynı kişileri okumayı.
Tekrardan dönersek kitabı, kalınlık konusunda maşAllah'ı vardı ama yazarın akıcı kalemi sayesinden bir oturuşta çokça sayfa okuyorsunuz. Yazarın ilk okuduğum Yolcu kitabı da güzeldi ama benim favorim bu olacak gibi. ;)

Distopya seviyorum ama heyecan fazla olmasın, beni şaşırtsın, bir yandan da bolca sevilesi karakterler olsun diyorsanız tam sizlik. Ben sevdim, yorumuma güveniyorsanız tavsiye ederim. Yine de zevkler, ben çok severim ama siz sevmezsiniz, bu işler belli olmaz. ;) benden bu kadar canlar, sevdim önerdim. Sizde okur, severseniz bir mesajı, yorumu çok görmeyin emi? ^_^
Bu arada filmi çekildi bu kitabın, Ruby dışından diğerleri uymuş, Ruby içinden diyeceğim bir şey yok, ırkçılık da yapmıyorum ama benim hayalimdeki ve kitapta geçen Ruby öyle mi? Lütfen hayal kırıklığı yaşatmayın yaa, neyse o olsun lütfen. İkizle yakın zamanda izleyeceğiz, ne zamana artık bilemiyorum. :) İzleyince burayı güncellerim. ;)




Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Başkalarının hatırlarılarını siliyor olabilirdim ancak kendiminkileri bu kadar kolay temizleyemezdim.







Başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^




11 Ocak 2019 Cuma

Kusursuz Evcil// Kate Jarvik Birch Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yine ve yeniden yorumu telefonda yazıyorum. Ne yazık ki boş baktım olmuyor, daha doğrusu ben yaratamıyorum. Çok karışık ve işleri tam olarak yoluna sokamadığım bir dönem geçiyorum. Umarım yakın zamanda düzelir ki pek umudum var mı ondan da şüpheliyim. Evet iç dökme işinize halletiğime göre kitap yorumuma geçeyim.
Kusursuz Evcil ilk çıktığı zaman dikkatini çeken bir kitap olmuştu. Zaten yayıncı ve Bookstagramlar sağolsun heryerdeydi kitap. Yine de o zaman değilde aradan bir iki sene geçtikten sonra aldık. Kendisi alınıp, hemen okuduğum ilk kitaplardan biri. Kitabı gerçekten sevdim, hatta öyle bir sevdim ki ikinci kitabını bile temin ettik. Şu anda My Twin okuyor. :D
(Bu yazı 2018 yılın Aralık ayında yazılmıştır. :P)

İnsanların genetiklerinin değiştirilip “evcil” olarak satılmalarına izin veren yasa çıkar çıkmaz, varlıklı ve güçlü aileler Ella gibi güzel kızları satın almak için harekete geçmişti. Doğumundan itibaren zarif, ağırbaşlı ve her şeyin ötesinde “kusursuz” olmak üzere eğitilen bu “aile dostları” sahiplerinin evlerine lüks bir hayat yaşamaya hazır olarak giriyorlardı. Ella, bir milletvekilinin küçük kızının arkadaşı olarak geldiği yeni evinde, yakışıklı ve asi Penn ile karşılaşmayı beklemiyordu. Penn, kusursuz görünümünün altında yatan kızı görebilen tek kişiydi. Ona âşık olmak, Ella’nın bildiği her kuralıçiğnemesi anlamına geliyordu. “Kusursuz Evcil” insan olmanın anlamına ürperticibir bakış, aşkın göz kamaştırıcı gücünün bizi nasıl özgür bırakabileceğinin şaşırtıcı bir hikâyesi...


 Kitabımız distopya, hükümetin kadarı sonucu belli insanlar ki burada nasıl insanlar olduklarından pek bahsetmedi. Nasıl bir konuma düştüklerinden falan. Okuduğum şey sadece kızların genleri ile uğraşılıp evlere oyuncak bebek ya da evcil hayvan gibi gönderilmesi. Ella'da onlardan biri. İsmi bile yok, gittiği evde sahipleri veriyor ismini. Gittiği evde iyi karşılanan Ella'nın tek yaptığı şeyler ise milletvekili olan ve bu evcil olayını çıkaran sahibine yardım etmek ve evin kızıyla oynamak. Bunlara yaptığı en kolay ama bazen zorlayan şeyler ama asıl olay evin oğlu Penn ile başlıyor. Başta ona soğuk davransa da Ella'nın iç yüzünü görür ve farklı davranmaya başlar. 
Karakterlerin hepsi çok değişikti. Doğru düzgün kimseyi anlayamıyorsunuz başta, sonradan kimin ne olduğu ortaya çıkıyor. Şaşırdıklarım oldu ama beni ters köşe yapanlarda oldu.



Penn çok tatlıydı mesela. Ella'ya olan davranışları, babasına karşı duruşun vs. çok iyiydi. Sonradan yaptıkları işe unutulmaz. Bir de yazarın sürprizi. Kitabın son bölümü Penn'e aitti ve ona ait duyguları ve düşünceleri okuduk. Böylesi kitaplar bayılıyorum. Keşke her kitap öyle olsa. KALP
Kitap genel anlamda durağandı. Pek olaylı bir kitap değildi ama konunun işleyişi, nasıl bir kitap olduğunu öğrenmemiz içinde böyle olması şarttı bence.



Çok üzüldüm kısımlar oldu mesela, hatta o kadar üzüldüm ki nasıl böyle etkileyebilir dedim. Bu kısmı söylemek istemem ya da spoi olarak yazarım belki ama okuyanlara anlamıştır diye umuyorum. 
Kitabı gerçekten sevdim, güzel akıcı, kolay okunan, yeri geliyor üzülüyor yeri geliyor düşünüyorsunuz böyle olsa ne olurdu diye. Sadece kitaplarda kalması dileğiyle. İkinci kitabı en kısa zamanda okumayı düşünüyorum. Fazla arayı açmamak lazım. Umarım seri uzun değildir, henüz bakmadım ama iki kitapla bitmiştir diye umut ediyorum.
Son olarak spoiden bahsedip tavsiye kısmına geçeyim.

SPOİLER BAŞLANGIÇI
Kitapta en üzüldüğüm her Ella'ya olan davranışlardı. Son kısımda olan olaylardan sonra Ella'nın zincire vurulması falan çok dokundu bana. Acayip üzüldüm. Ve son kısımda olan kaçma girişimi acayip heyecanlıydı.
SPOİLER SONU

Kesinlikle tavsiye ediyorum. Belki durağan gelebilir size ama dediğimi gibi konuya adapte olmamız için olması gereken de bu bence. Devam kitabının daha heyecanlı olacağını düşünüyorum, umarım da öyle olur.
Ve henüz okumayan arkadaşlar bence kitabın baskısı tükenmeden temin edin derim. ;)



Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^

Ömrümün sonuna kadar bana ait olacak bir isim yüzünden kavga etmeleri beni korkutuyordu.



*****


Yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor, ama biriyle tanıştığınız zaman bir gün bile bir asır gibi gelebiliyor.



*****


Duygular olmadan sözcükler anlamsızdı.



*****


Kenetlenen parmaklarımıza baktım. Aynı görünüyordu. İki el. Biri Büyük. Biri küçük. Onlara bakınca birinin bir evcile ait olduğunu anlayamazdınız. Sadece ellerdi. Hepsi bu...





Bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^





22 Mayıs 2018 Salı

Lunapark (Cehennem Ekspres #1)//Ezgi Çağlar Kitap Yorumu^^

Selam^^
Dizi yorumlarından çok kitap yorumları gelmeye devam ediyor. Oysaki bir sürü dizi yorumu beklemede. :/ Neyse, yine fazla uzatmadan kitaba geçelim. Kitabımız fantastik türüne ait ve bunu yazan bir Türk. Kitabı seneler önce, ilk çıktığı zaman aldık ama okumak şimdiye kısmet oldu, neden bu kadar geç kaldık anlamış değilim, o yüzden sormayın. :D Geçmişi bilmem ama şimdi başlamam daki sebep ise serinin ikinci kitabının 9.90tl olması olabilir, en kısa zamanda indirim bitmeden almalıyım.:D
Kitabı gerçekten çok sevdim, beklentim yüksekti ve karşıladı da. Ben ki fantastik-distopya sever kitap kurduyum ilk defa melezler vs. konuda acayip başarılı bir Türk yazar okudum. Zaten fazla yok, olanların iyileri bir elin beş parmağını geçmez. :/ Şu mafya, haydut kitaplardan sıyrılıp az distopya-fantastik yazsak ne kadar güzel olur değil mi?

Melissa, arkadaşlarının doğum günü hediyesi olan biletle Cehennem'in kapısından geçtiği gün hayatının tamamen değişeceğini bilse, belki de o trene asla binmezdi. Işıklar, sesler, sihirli oyuncaklar… Cehennem bir lunaparktan çok daha fazlasıydı. Her şey öyle sıra dışıydı ki, Aslan onu sefil bir iblisten kurtardığında bile Melissa büyünün ardında saklı gerçekleri görememişti. 
Aslan, Melissa'nın bildiği her şeyden daha karanlık, daha tehlikeliydi. Hayatı, sevgilisi, arkadaşları yavaşça ellerinden kayarken Melissa'nın tutunabileceği tek bir şey kalmıştı geriye: Aşk. Ve aşk, büyüyle örülü bu dünyada ona yardım edecek son şeydi.


Konu gereken şeyleri anlatmış, benim üstüne ek yapmama gerek var mı bilemiyorum ama karakterleri tanıttıkça bir kaç şey yazarım artık. :D 
Melissa sade hayatında sevgilisi ve arkadaşları ile yoluna devam etmektedir. Doğum günü sürprizi amaçlı arkadaşlarının götürdüğü Lunapark'dan sonra hayatı istemediği kadar değişir ve kendini bir anda melezler, iblisler ve yalanların arasında bulur. Melissa karakterinin sevdim, normalde bu tarz konularda kız karakterler saçma salak şeyler yapıp bizi sinir eder ama yazarımız bizi duymuş gibi tam istediğim gibi bir karakter yazmış. Minnettarım.



Aslan, genç ve melez olması yanı sıra sıradan bir üniversite de öğrencidir. Babasının kirli işleri ve dünyanın tehlikede olması önemli kararlar almasına ön ayak olur. Lunapark'ı sık sık ziyaret eden Aslan bir gün zorda kalan bir kıza yardım eder ve kendisi, çevresi ve hayatı tamamen değişir. Savaş kapıdadır, aşk ise ondan önce hayatına girmiştir bile. Bundan sonra seçimler yapmak zorunda kalan Aslan'ı zor zamanlar bekler.
Ana erkek karakterimiz, Melissa gibi sevdim kendisini ama şu sigara içme olayına kıl oldum. Bir de boş bulduğu anda içiyor da içiyor. :D Melezsin anladık ama bi dur artık. :D Onun dışında azıcık dikkatsiz oluşu başına belalar aldırıyor ama elindeki güce bayıldım. Okuyunca anlayacaksınız. 
Diğer karakterlerde Emre'ye acayip sinir oldum. Saçma salak bir karakter deyip durdum başlarda, bir de her işe burnunu sokuyordu ya bir ara atlayacaktım o kısımları ama meğer amaç başkaymış. :P Yine de yazarın Emre için yazdığı sahnelerden pek tatmin olmadığımı söylemek isterim.^^
Ana karakterler böyle, diğer karakterlerde güvenmediklerim oldu. Haklı çıktım mı? Onlar kitapta saklı.

Gelelim kitabın genel anlamda ki güzelliğine. Bir kere böyle melez topluluğu okumadım. Tabii melez olunca Melek, şeytan baş rolde ama burada melezlerin güçleri, savaş olanakları ve yaşadıkları sorunlar çok çok farklıydı. Bu kısımları gerçekten sevdim, hatta kitapta en beğendiğim yerler fantastik unsurlardı. Başta biraz kendini tekrarladı ama sıkıcı değildi, bu iş nereye varacak diye merak ediyor insan. Sonra kitap bir açıldı, hızlandı ve heyecanlandı işte o zaman kitap atak yaptı ve o hızla devam etti. İkinci kitabı acayip merak ediyorum. Yazarın kalemi ise çok güzel ve akıcıydı. Başta birazcık amatörlük vardı ne yalan ama sonradan ciddi anlamda değişimi hissettim. Okuyunca sizler ne düşüneceksiniz çok merak ediyorum. Yazarın bu tarz yazmasını destekliyorum, şu an seri bitti mi, devam edecek mi bilmiyorum ama eğer bitmiş ise en kısa zamanda yeni fantastik, hatta distopya ile bizi ödüllendirsin diye düşünüyorum. :)


Bu yorumdan sonra kesinlikle tavsiyemdir. Fantastik severler şans verin derim, böylesini yazarlarımız arasında zor bulursunuz. Son olarak kitaba haksızlık ettiğim bir konuya değinmek istiyorum. Son yıllarda elimde en uzun kalan kitap oldu kendisi. Kötülüğünden olmadığını yorumdan anlamışsınızdır, zamansızlık deyip işin içinden sıyrılmak istiyorum. :D Kitaba başladın mı akıcı şekilde devam ediyor ama ben gerçekten çok büyük haksızlık yapıp hemen bitiremedim. O yüzden en kısa zamanda ikinci alıp, hemen okuyup, hemen bitirmeliyim. Anca öyle telafi ederim diye düşünüyorum. :D Bunu da yazdığıma göre alıntılara geçebilirim. ;)

Not: Kapak tasarımı güzel olsa da kalitesizliğinden gözlerim kanadı ki kesin ikinci kitapta öyle. Artemis'e yakışmamış bence. -_-
Dipnot: Yazarı çok tatlı^^ Instagram'da kendisini takibe alın derim. :*



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Düşündükçe Melissa birinin ona yardım ettiğine daha çok emin oluyordu. Fakat meleği her imse giderken yüzünü Melissa'nın anılarından silmişti.



*****


İnsan bile diyemeyeceği tehlikeli bir varlığa tüm yasaklara rağmen bağlanmıştı. Kurtulamıyordu.



*****

Melissa daha önce hiçbir tehlike atlatmamıştı. Oysa şimdi, kitaplarda okumaktan zevk alacağı türden bir maceranın içindeydi ve maalesef ilk ölmesini istediği, ezik bir kızı canlandırıyordu.


*****


Yaralı melezler cansız solucanların ortasında umutla ona bakıyordu. Aslan'a... Onların bu savaşın içine sürükleyen adama... Peki ya o adamın devam etme umudu kalmadıysa?...






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^






14 Nisan 2018 Cumartesi

Her Şey//Nicola Yoon Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Aynı düzende gitmeye devam ediyorum. :D Bir dizi&film(Film yorumu daha sonra!) yorumu karşınızda. :D Bu sefer ki kitabımızı herkes biliyordur. Geçe aylarda filmi vizyona giren, hayran kitlesi azımsanmayacak kadar çok olan Her Şey kitabı. Şöyle ki gerçekten hak ediyor. Kitabı bitirip, kapağı kapattığım an vay be nasıl güzel ve duygusal bir kitaptı dedim. <3

En Büyük Risk Hiç Risk Almamaktır.
Bazen en sevdiğim kitapları sondan başa tekrar okurum. Son bölümden başlar ve başa kadar tersten okurum. Bu şekilde okuduğunuzda, kitabın bölümleri de umuttan çaresizliğe, kendini tanımaktan şüpheye doğru gider. Aşk hikâyelerinde çiftler sevgili olarak başlar, sonunda yabancı olurlar. Yetişkinliğe ulaşma kitapları yolunu kaybetme hikâyelerine dönüşür. En sevdiğiniz karakterler yeniden doğar. Benim hayatım bir kitap olsa ve tersten okunacak olsa, hiçbir şey değişmezdi. Bugünün dünden hiçbir farkı yoktu. Yarın da bugünle aynı olacaktı. Maddy'nin Kitabı'nda, bütün bölümler birbirinin aynısıydı. Olly'ye kadar.

Sizlere vereceğim ilk tavsiye okumaya başladığınız anda itibaren empati kurmanız. Kurar kurmaz zaten kitaba hemen kendinizi kaptırıyorsunuz. Karakterler olarak hepsini sevdim. Maddy'nin yaşadıkları, Olly'nin olanları hemen kabullenip buna çareler üretmesi falan çok güzeldi. Bir de Mandy'nin hemşire arkadaşı. Belki de kitabın gidişatını değiştiren kişi. Hepsi birbirinden farklı, zorlu hayatlar yaşayan karakterlerdi ve hepsinin acısını bir yerden sonra hissedip, anlıyorsunuz.
Maddy'nin yaşadığı hastalık ve bu yaşına kadar bembeyaz oda da, dışarı çıkmadan, arkadaşız geçirdiği o kadar yıl. İnsan bir ürperiyor ama bunları Maddy en ince ayrıntısına kadar yaşıyor ve her gün aynı şeyi yaşıyor ta ki Olly karşı eve taşınana kadar. Daha o dakika aralarındaki etkileşim ikisini de etkiliyor ama Maddy'nin hastalığı buna büyük bir engel, yine de yasaklar çiğnenmek içindir deyip bir şeyler yaşamayı göze alıyorlar. Peki sonunda neler oluyor? İşte bunu okuyup öğrenin derim. Çaresizce geçen bir hayattan sonra hayatı öğrenmek isteyen Maddy'yi çok zorlu sınavlar beklemektedir. Olly ise hayatın ona getirdiği kötü olayları yaşamaktadır ama tek değil annesi ve kız kardeşi ile birlikte. Kitapta acı çekmeyen tek bir kişi yok demiştim yukarıda, gerçekten de öyle.


Yazarın bilimsel komik teorilerine(Maddy'nin kendi kendine yazdıkları), kalemine ve hayal gücüne hayran kaldım. Akıcı bir dili var ki hemen bitiriyor kitap. Gerçi benim elimde biraz kaldı ama bu güzelliğinden pek bir şey eksik etmedi. Yazarın diğer çıkan kitaplarını acayip merak etmeye başladım ve yeni çıkan kitabını en kısa zamanda temin edeceğiz diye umuyorum. :) Yazar sanki kitapta hayatta her şeyinizi elinizden alan bir hastalığınız olsa ne yapardınız diye sormuş adeta. Acıyı, çaresizliği, hayata bakış açınız değiştirecek bir kitap. Hayatın, ne olursa olsun kıymetini bilmemiz gerektiğinden ince inceye bahsetmiş. O yüzden herkesin okumasını söylüyorum. 



Kitabın sonu hakkında bir şey söylemeyeceğim ve sizlerde pek araştırma yapmadan hemen okuyun. Çünkü etrafta bir sürü spoi dolanıyormuş. Neyse ki ben birine bile denk gelmeden okudum. ;) Benim yorumumu gönül rahatlığıyla okuyun ama filme ve başka yorumlara bakmayın derim. ;) Gerçi yazacağım bir kaç şey var ama spoi olacak, okuyan olacağını bildiğimden yazmaktan vazgeçtim.
Duygusal ve düşündürücü kitapları sevenlere, hatta başta dediğim gibi sevmeyenlere bile tavsiyemdir. Hiçbir şey olmasa tek bir nokta da kendinize ait bir şey bulacağınız kitaplardan biri. Okuyun, okuyun. Filmini de izleyin. :)

Not: Film yorumu da gelecek dedim ama şimdi değil, henüz izlemedim, izlediğim zaman bu yorumun altından yerini alacak. :D



Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Aslında dileyecek tek bir şey var; dışarıda vahşi bir hayvan gibi özgürce koşmamı sağlayacak mucizevi bir tedavi ama bunu asla dilemem çünkü imkansız olduğunu bilirim.
(Syf.17)


*****


Ben dünyayı dışarıda tutmaya çalıştıkça, o sanki ısrarla içeri girmeye çalışıyordu.
(Syf.40)


*****


"Her şeyde bir risk vardır. Asıl hiçbir şey yapmamak bir risktir.
(Syf.79)



*****


Olly'yi tanımadan önce mutluydum. Ama şimdi yaşıyordum ve bu ikisi farklı şeylerdi.
(Syf.201)


*****


"Daha önce de aşık olduğumu biliyorum ama şimdi öyle gelmiyor. Sana duyduğum aşk, ilk aşkın ötesinde. Hem ilk hem son ve hem de tek aşk gibi."
(Syf.244)




Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, sevgiyle, aşkla ve hayat dolu olarak yaşamanız dileğiyle...^^


 Buralarda da varım^^


3 Nisan 2018 Salı

Sonsuz Işığım//Amie Kaufman&Meagan Spooner Kitap Yorumu^^

Selamm^^
Bu sefer ki yorumumu hemen yazıp yayınlamak istiyorum ama bakalım zaman ne gösterecek. Okuduğum kitap Go Kitap'dan çıkan Benim Uzak Yıldızım serisinin üçüncü ve son kitabı. Alalı uzun zaman olmuştu ama bir türlü okumak kısmet olmadı. Şimdi de serileri bitirmeye karar verdiğim için okumaya başladım. Uzay ve gezegenler arası yaşananları konu alan kitapları sevenler beğenerek okuyacağı bir seri. İçeriği ve yaşananlar çok farklı. 

Flynn Cormac ile Jubilee Chase’in tüm galaksiyi gezegenlerinde olup bitenlere tanıklık etmeye çağırdıkları ünlü Avon Bildirisi’ni yayınlamalarının üzerinden bir sene geçmiştir. Kimileri Flynn Cormac’ın deli olduğunu düşünürken komplo teorileri çığ gibi büyümüştür. Bundan bir sene önce düşen İkarus adlı uzay gemisinden sağ kurtulan ünlü Tarver Merendsen ve Lilac LaRoux çiftinin ise kameralardan uzakta yaşadıkları, sırlarla dolu ikinci bir hayatları daha vardır.
Bu dört insanın hayatı LaRoux Sanayi’ye karşı yürüttükleri savaşı dönüm noktasına taşıyacak olan iki yeni oyuncunun hayatıyla kesişmek üzeredir: Gideon Marchant ile Sofia Quinn. On sekiz yaşındaki Gideon, Kupa Valesi adıyla tanınan ünlü bir bilgisayar korsanıdır. Onun da amacı LaRoux Sanayi’nin tüm insanlığın geleceğini tehdit eden gizli oyunlarını gün yüzüne çıkarmaktır.
En yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir yere bile elini kolunu sallayarak girebilecek kadar yetenekli bir dolandırıcı olan Sofia da babasının ölümünden sorumlu tuttuğu LaRoux’dan intikam almak için fırsat kollamaktadır. Galaksinin bu en güçlü şirketini alaşağı etmek için güçlerini birleştirmeleri şarttır.

Konu serinin diğer kitaplarını okumayanlar için pek anlaşılır olmamış. Zaten serinin diğer kitapları okumayan benim yoruma bakmasın derim. :D
Gideon ünlü bir hacker'dır ve LaRoux şirketini bitirmek için elinden geleni yapmak ister ve yaparda. Ta ki önemli bir görev sırasında tanıştığı gamzeli arkadaşına kadar. Sofie intikam nedeniyle gözü dönmüş, LaRoux şirketini bitirmek için kendini bile feda edecek kadar gözü dönmüş biri. Her ikisinin de büyük sırları vardır ve ikisi de LaRoux'u ve hain planlarını su yüzüne çıkarmak için kolları sıvarlar ama ondan önce peşlerindeki adamlardan kurtulmak zorundalardır.
Her iki karakterlerimiz de kendi içlerinde baya sır biriktiriyor ve her ortaya çıkan gerçekle hayatları tepetaklak oluyor. Bu konuyu ele alarak kitap devam ediyor ama tek bir sayfa sakin geçmiyor. Hep bir aksiyon, hep bir heyecan. İşte yazarların kalemini bu yüzden seviyorum ama sevdiğim için de yeni çıkardığı(Amie Kaufman) kitaba da 50 TL vermem. Neyse.



Konuda yazıldığı üzere ilk iki kitabın karakterleri olaya dahil oluyor ve 3 çift beraber harekete geçiyorlar. O kısımdan sonra ise gelsin kaos. Ama öyle böyle değil. Okudukça içim parçalandı. Okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır. Aksiyon ve heyecan bitmiyor ama bu çiftimizin bir birilerine olan davranışları da gelişme göstermiyordu. Bazı kısımlarda yeter dedim hani. Birazdan yaşayacak mısın, ölecek misin belli değil yine de saçma sapan düşünceler vs. O kısımlarda illallah ettim yani. Yine de, bunlara rağmen serinin böyle bitmesine gerçekten sevindim. Yazarları sevsem de sonda ne yapacaklar acaba diye şüphe ve tereddüt etim. Üzücü olaylar olmadı değil, en çokta fısıltıları ara ara duygularını anlattığı kısa kesimler. Oralar acayiplik duygusaldı.




Genel anlamda güzel seri. Yazarların kalemi akıcı ve sevilesi, olaylar biraz kafanızı karıştırabilir ama vazgeçmeyin okuyun. :) İlk kitabı seven olmamış ama devam kitapları birinci kitaba göre daha heyecanlı ve aksiyon dolu. Kısacası kesinlikle tavsiye ediyorum. 3 Kitaplık serilere bayıldığımı bilirsiniz, siz de benim gibi bu tarz kısa serileri seviyorsanız şans verin derim. ;)



Benim Uzak Yıldızım Yorumu için Tık Tık!
Paralanmış Dünyam için Tık Tık!



Kitaba Puanım 5/5^^




Alıntılar^^


Suskunluğumuzu ve sırlarımızı koruduk, zamanda asılı kalmış bu mekanda bizler de zamanda asılı kaldık adeta.(Syf.215)



*****


"Elbette," diye karşılık verdi Gideon rahat tavırla. "Ben de gelirim. Bela seni bulmadan senin onu bulmana yardım ederim."(Syf.215)



*****


Gideon ile birlikteliğimiz kumdan kaleydi, ötesi yoktu. Eninde sonunda yıkılmaya mahkum.
(Syf. 455)



*****

Nasıl olurdu da bir asker ve isyancıların lideri birbirlerine böyle tamamen güvenebiliyorlardı da, Gideon ile ben... Onlar nefret ve şiddet dolu kuşakların diktiği duvarları aşmışlar. Bense kendi kalbimden duvarları bile aşamıyordum.(Syf.519)




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^









14 Mart 2018 Çarşamba

Camlar Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #3)//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba
Ölümcül Oyuncaklar serisini tamamladıktan sonra hemen bitirmeyi düşüyordum ama düşündüğüm şeyi bir türlü gerçekleştiremedim. :D Daha yeni serinin üçüncü kitabını okudum ve daha var 3 kitap, yan kitapları saymıyorlar bile. Buna rağmen Cassandra, canım benim öyle akıcı ve heyecanlı yazıyor ki 600 küsur sayfalık kitabı işim olmasına rağmen 4-5 günde bitirdim. Seviyorum seni Cassandra. :)

Vampirler, kurtadamlar, periler ve gerçek aşk. Solugunuzu kesecek bir gerilim ve heyecan. "Ölümcül Oyuncaklar"da aksiyon tam gaz!  Clary, annesinin ölümüne sebep olan iksirin peşindeydi ve ona ulaşmak için de bir an önce Camlar Şehri'ne gitmesi gerekiyordu. Kendisini sağlam bir ölüm kalım savaşının içinde bulmasıysa an meselesiydi. Kurtadamlar, vampirler ve periler, ortalığı birbirine katmak için Camlar Şehri'nde biraraya gelmişti. Clary'nin tek bir kozu vardı. Sahip olduğu güçler! Fakat bu aynı zamanda büyük bir risk ve sorumluluk demekti. Çünkü ya herkesi kurtaracak ya da her şeyi yok edecekti. 

Doğrusu serinin ilk iki kitabını okumaya arkadaşlar konuyu dahi okumasın derim. Konuda spoi yok ama olsundu. :D İkinci kitapta heyecan hız kesmeden devam etti ama üçüncü kitap, yani bu kitap biraz durağandı. Seri kitapların böyle olmasına alıştım, o yüzden pek sıkıntı olduğunu söylenemez. Olaylar kaldığı yerden ama başka bir şehirde devam etti. Bütün Gölge Avcılarının şehri olan Idris'de konsey toplanıp Clary ve onun babası hakkında yapacaklarını planlamaları gerekmektedir. En iyi şekilde korundukları yer olduğu için herkes rahat davranır ama işler umdukları gibi gitmez ve Valentine Idris'e girmeyi başarıp planladığı sonu gerçekleştirmeye odaklanır. Gölge Avcıları ve Aşağı Dünyalılar ise bu beladan kurtulmak için anlaşma yolundadır ama işler umdukları gibi gitmez.
Aşağı Dünyalıları ön safhalarda görmek çok iyiydi, aralarından ki anlaşmazlıklar vs. Her iki taraf içinde zor olduğunu düşündü ki yazar bir şeyleri yoluna koymak istedi. Peki başardı mı? Okuyup öğrenin derim. ;)


Clary'ye ikinci kitapta az çok kızmıştım ama bu kitapta beni şaşırtarak uslu uslu oturdu, hatta bazen kızım sen belaya koşar adım giden kişisin, neden tam tersini yapıp oturuyorsun yerinde dediğim oldu. :D Ama dediğim gibi sakin bir kitaptı bu sefer ki, Clary'de nasibini almış tabii. Jace var birde. Canımsın, yine isyanlarda kendisi ama üzülüyorum. Yaşadıkları kolay değildi ama ikinci kitabın sonunda yapıtlarına çok kızmıştım, bu kitapta ise kalbimi tekrardan kazandı. Dördüncü kitapta neler olacak merak konusu, çünkü konusunu okudum. -_- Simon'u bu kitapta daha çok sevdim, aklı başına gelmiş bu sefer. Magnus ve Alec. Yaa ben bunları başka türlü düşünmek istemiyorum, neden böyle yazmak istemiş Cassandra anlamıyorum. 😖😖😖 Isabella şu 3 kitapta en sevdiğim kişi, öyle de devam edecek gibi. Diğer karakterlerden Luke ve yeni karakterler devamında olacak ama bellide olmaz. Yine de bir kişiden acayip şüpheleniyorum, kesin onda bir şey var. Yani öğrendik ne olduğunu, yine de başka bir şeyler var. İsmi bende kalsın o kişinin, gerçi siz anlamışsınızdır. 😎😎 Bunların yanı sıra birde Cassandra bizi derinden yaralayacak bir şey yapıyor.




 Çok üzdü beni, neyse ki fazla uzatmadı. Yine de üzdün bizi Cassandra. :/
Seri bu kitapla bitecek diye yazmış yazar ama bakmış baya tutuldu yeni konularla devam edeyim demiş. Gerçekten seri sonu gibi bitti, hatta bu ne böyle devamında ne olacak dedim ama Cassandra'nın aklı zehir gibi çalışmış ki 3 kitap daha ve en kalınından yazmayı başarmış. Merakla okumayı bekliyoruz o zaman. :P
Bu seriye bayılıyorum, arada Clary beni deli etse de Ölümcül Oyuncaklar favorimmm. Cehennem Makinelerini az sevmemem deki sebebi az çok tahmin ediyorsunuzdur, son kitapta neler olacak diye merak ettiğimden en kısa zamanda bitireceğim.
Bu kadar yorumdan sonra kesinlikle SERİYİ tavsiye ediyorum. Sizi fazla yormadan, akıcı, seveceğiniz kitaplardan oluşan bu seriyi kesinlikle okuyun. Cassandra Clare'yi sizde benim kadar seveceksiniz bence. ;)



Seri yorumları;

Kemikler Şehri için Tık Tık!!
Küller Şehri için Tık Tık!!




Kitaba Puanım 4/5^^



Alıntılar^^

"..., Alec ve Jace'den de ama bir kız var. Jace'in kız kardeşi."
Samuel cevap verdiğinde, sesi ilk kez keyifli gibiydi. "Her zaman bir kız yok mudur?"


*****


Sonuçta, seni rahatlatacak kimse yokken ağlamanın ne anlamı var ki? Daha da kötüsü, kendini teselli edemezken.



*****


"Yedi yüz yaşında mısın?"
"Şey,"dedi Magnus, "aslında sekiz yüz ama göstermiyorum. Her neyse, konuyu saptırma. Konu şu ki..."



******


"İnsanlar iyi ya da kötü olarak doğmaz. Belki her iki yönde de eğilimlerle doğabilir ama önemli olan hayatını nasıl yaşadığını ve tanıdığın insanlar..."



******



"Rol filan yok," dedi Jace, mutlak bir netlikle. "Seni seviyorum ve ölene kadar seveceğim. Ölümden sonra varlığım devam edecekse, o zaman da seveceğim."



******


"Yeter, ikiniz de!" dedi Clary. "Sonsuza kadar didişemezsiniz."
"Teknik olarak," dedi Simon, "ben bunu yapabilirim."




Bir yorumundan daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^





18 Ekim 2016 Salı

Postacı Kapıyı Çalmayacak//Ava Dellaira Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yine elimde sürenen bir kitabın yorumunu yapıyorum. Postacı Kapıyı Çalmayacak merak ettiğim bir kitaptı. Muzlu Pastam bittikten sonra iki kitap arasında gittim geldim ve Postacı Kapıyı Çalmayacak kitabında karar kıldım. Diğer kitabım ise en kısa zamanda^^

Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.
Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum. 
Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.
Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır. 
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.


Konumuz böyle. Aile, dram ve büyük kayıptan sonra karakterin çektiği zorlukları konu alan bir kitaptı. Kitabımız baştan sona kadar kimsenin eline ulaşmayacağı mektuplarla dolu. Lauren'in sakladığı bir sır vardır ve bunu sadece bu hayattan göçmüş olanlara anlatabiliyordur.
Yaşadığı o acı olaydan sonra kendine zor gelen Lauren başka bir okula gidip hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Annesi ve babasının ayrılması ve acı olaydan sonra annesinin başka bir şehre gitmesini daha kötü etkiler Lauren'i. Okulda yeni olduğu için zorluk yaşasa da yeni arkadaşlar edinir ve bir şekilde hayatı düzene girmeye başlar. Ta ki zamanla sırlarla yüzleşene kadar.
Bu kısma kadar her şey iyiydi. Bu tarz sevenler kesin böyle bir kitap okumuştur. Kızın hayatı bir türlü düzene girmez, okul hayatı berbat olur vs. vs. Burada başta öyle şeyler olmadı. Hatta Lauren'i sevdim. Sona doğru dediklerim oldu ama buna da hak vermek gerek. 
Yazdığı mektuplarda sürekli bir gizem var. İlk olarak ablası May nasıl öldü? Ona açıklık geldikten sonra başka sırlar da olduğunu öğrendik. May neden öldü? Nedenini öğrenince şok oldum ve üzüldüm. Bir yerden sonra ise Lauren'in ablasına karşı davranışlarını, ona duyduğu sevgiyi anlıyoruz.
Bazı kısımlar haricinde sevdim kendisini, küçük yaşta olsa da olgun davranışları çoktu. 


Diğer karakterler Sky, Natalie, Hannah, Kristen ve Tristan. 
Kristen ve Tristan hariç diğer karakterler başta güvenmedim. Sonuçta bu tür halde olan insanlar çok çabuk yoldan çıkabiliyor. Ama hepsini sevdim. Sky biraz istisna olabilir. Başta şüphe ettim, sonradan sevdim, en sonda biraz üzüldüm ve kızdım kendisine. Ama çok tatlı bir karakterdi. Hele Lauren'i düşündüğü yerleri çok sevdim.
Diğer karakterler Lauren'in arkadaşları oldu ve Lauren'e çok yardım ettiler. Tabii Lauren'de onlara yardım etti.
Sevmediğim bir karakter olmadı. Hepsinin kitapta bir amacı vardı.


Okumaya başladığım zaman arada mektupları okuyacağım sandım ama kitap hep mektuplardan oluşuyor. Bunun başlangıcı da İngilizce ödevinden çıkan bir şeydi. Lauren mektuplarını hep zamansız ve kötü bir şekilde ölen ünlülere yazdı. Örnek verecek olursam Amy Winehouse, Kurt Cobain, Batman filmin de Joker karakterini canlandıran Heath Ledger vs. vs. Lauren sadece kendi yaşadıklarından değil bu ölen ünlüler hakkında da bir çok şey yazıyor. Bu kısımları çok sevdim. Onlar hakkında bilmediğimiz çok şey varmış meğer. Yaşadıkları zorlukları, çocukluk zamanlarını, nasıl öldüklerini vs. Buraları okumak gerçekten zordu ama okudukça kitabı daha çok sevdim. Böyle bir kitap gerçekten beklemiyordum.
Yazarın kalemine, hayal gücüne her bir sayfa da hayran kaldım. Başka kitaplarını okumak isterim, yazdıkları insanın içine işliyor ve unutmak zor oluyor.


Sevdiğim ve herkesin okumasını istediğim bir kitaptı. Bazı kısımlar klişe gelebilir bu tür okuyanlar için ama aslında bambaşka bir konu, gizem ve olaylar barındırıyor içinde.
Başta fazla diyalog yok diye okumakta zorluk çekerim demiştim ama öyle olmadı.
Tabii elimde süründüğü de bir gerçek, sebebi yine kitap değil bendim. Zaman bulup okusam veya telefonu elimden bıraksam çoktan bitecek kitap ama ben ve gereksiz uğraşlarım :P
Uzun lafın kısası fazla dram olmayıp, herkesin okuyabileceği bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum^^



Orijinal kapak olur kendisi. Bizim kapakta güzel ama bunu tercih ederdim. Gerçi burada da kız çok sırıtmış :P



Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Gözleri senin sesine benziyordu. İçimdeki gizli yerin anahtarı gibiydiler.


*****


Şarkıyı defalarca başa aldım, yorgunluktan elimi kıpırdatamayacak hale gelinceye kadar tekrar tekrar dinledim. Uyumadan önce, iki kişilik nefes aldığımı hissettim. Hem kendim hem May için.


*****


Herkes tarafından tanınıp da kimse tarafından gerçekten bilinmemek çok üzücü olmalı.


*****


Çok asil, çok cesur, çok güzel olabilirsin, yine de kendini tepetaklak düşerken bulabilirsin.






Bir yorumun daha sonuna geldik.
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^