Çik-lit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çik-lit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Aşık ve Gururlu//Melissa Nathan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Gardrops hesabından sürekli alışveriş yaptığımı az çok biliyorsunuzdur, instagramda takip ettğim bir arkadaş güzel kitaplar satıyordu, hemen inceledikten sonra bu kitabı da ekledim ve fazla bekletmeden okudum.
Gurur ve Önyargı uyarlamalarını çok seviyorum, o yüzden de almak istedim bu kitabı.
İlk başladığım zaman çok zorlandım, hem tarzı farklıydı hem de karakterler isimleri çok birbirine girdi. Düşünün son elli sayfa var ve ben halen daha kim kimdi diye on kere düşündüm. :D
Onlarında dışından çok hatası olmasına rağmen sevdimm


Devasa egoya sahip erkeklerin kendilerini paramparça edecek yeteneğe sahip kadınlar aradığı dünyaca bilinen bir gerçektir.
Dergi yazarı Jasmin Fields, hayır amaçlı bir Aşk ve Gurur uyarlamasında Elizabeth Bennet rolüne mahkum kaldığında, oyunun yönetmenin, Hollywood’da yürekleri yerinden oynatan Harry Noble’ın, tam da düşündüğü kadar züppe bir adam olduğunu görünce hiç şaşırmaz. Sonuçta karşısında duran bu adam, köşesi için muazzam bir malzeme ve provalar için de eşsiz bir eğlence kaynağıdır.
Ve derken büyük bir felaket yaşanır. Jazz’ın en yakın arkadaşı, ona bir paket çikolata almayı bile çok gören bir adam için genç kadını terk eder, ailesi gözleri önünde parçalanmaya başlar ve ödüllü köşesi hızla yokuş aşağı inişe geçer. Ve daha da beteri, Harry Noble’ın gözleri hala inatla üstündedir.
Işıklar kısıldıkça, seyirciler sessizleştikçe ve sahne sırası yaklaştıkça, iki önemli şeyin farkına varır. Bir, repliğini tamamen unutmuştur ve iki, Harry Noble üstündeki pantolonun içinde nefes kesicidir.


Jasmin haber değeri olur diye yardım derneğinin düzenleyeceği Gurur ve Önyargının tiyatro oyunu seçmelerine gidince Elizabeth Bennet rolünü alır. Hem işine hem de oyunla zamanı geçen Jasmin o sırada kibirli, diğer insanlarla konuşmakta zorlanan oscar ödüllü Harry ile uğraşmak zorundadır.
Jasmin tam bir Lizzy'di. Harry'ye karşı olan tavrı, onun için söylenenlere hemen inanması aynı kitaptaki ve filmdeki gibi sinir etti.
İşte o yüzden Lizzy her zaman önyargılı ve asıl kibirli olan o.
Hatta burada karakterimiz başı yaşananlardan sonra kibirli olduğu anlıyor. Tabii diğerlerinde de gerçekleri öğrendiği zaman hata yaptım diyor falan ama diğerlerine yapımlara, kitaplara bakınca ilk defa burada okumak cidden iyi geldi.
O yüzden baştan sinir olduğum Jasmin'i sonradan sevmiş olabilirim. :)
Sadece o sondaki Harry ile olan mevzu, ev mevzusu biraz abartı geldi. Halen daha anlamaması asdfghjkl


Harry bildiğimiz Darcy işte :D
Cidden o başta ki davranışları hiçte iyi değildi. Hani insanlara olan davranışı falan ama sonradan ortaya çıkıyor ve hak veriyorsun. Bir de insanların mizacı bu olabilir yani, herkes herkesle hemen kanka olamaz değil mi?
Herkes sen mi Jasmin? :D
Ama onun dışında Jasmin'e olan hisleri çok güzeldi. Zaten yazar arada diğer karakterlerimiz içinde bölüm yazdı. Tabii yine başta çok iyi anlamadım ama okumaya devam etti. Bu kitabı da öyle kabul ettim ne yapayım. :D
Aynı Darcy gibi Jasmin'e ve ailesine yardım etmesi, onun iyiliğini düşünmesi çok güzeldi.
Yine kalbimizi çaldın Darc.. Ay pardon Harry asdfghjkl
Sen mi gerçek adını söylemek istersin Harry, yoksa ben mi açıklayayım Darcy asdfghjk


Jane ve Bay Bingley'i oynayacak olan George ve Jack çok tatlılardı. :D Yani her uyarlamada bunlar daha tatlı ama nefretten doğan aşk her zaman en iyisi. ;)
Tabii kitap günümüzde geçtiği için ilişkilerde çok farklı oluyor.
Onu okuyanlar anladı bence, detaya gerek yok. Neyse ki yazar çok fazla detay vermemiş bu çok hoş.

Doğrusu ilk okumaya başlayıp, bir elli sayfa okuduktan sonra bırakmak istedim, o derece anlamadım düşünün ama dedim devam et, o kadar okumak istedin, o kadar aldın.
İyi ki devam etmişim.
Bu tarz hem Gurur ve Önyargı'yla harmanlanmış hem de karakterlerin aynı onların gibi olması çok güzeldi. Zaten sonradan Harry Jasmin'e diyor ki sen aynı Lizzy'sin ben de Darcy. Rollerimiz üstümüze yapışmış gibi. :) O kadar haklı ki.


Kitabı bitirdiği zaman yazar hakkında uzun bir yazı vardı, ilk başlarda kitaplarından bahsediyordu. Hatta kendisi Jane Austen'ın İkna uyarlamasını da yapmış ama bizde ne yazık ki çıkmamış kitap. Keşke çıksa yaaa :/ Bu kitap çıkalı seneler olmuş, yayınevi hatırlamaz bile ama ben instagramda paylaşacağım zaman buna değineyim. :) İnşallah yazarın hatırına İkna uyarlamasını çıkarırlar.

Başta cidden okumakta zorlansamda genel olarak sevdim, tabii orijinalinde olduğunu gibi beni sinir eden yerlerde oldu. Mesela bu kitaptaki William daha beter ki, keşke sonunda da hak ettiği dışlanmayı alsaydı. Yani yaptıkları iyi değildi, hem de çok kötüydü.
O yüzden sonradan ortaya çıkması sinirimi bozdu. Onun dışında sonuda çok iyiydi. Azıcık daha uzun olsaymış sadece diyorum. :)
Denk gelirse okumanızı çok isterim. Zaten Gurur ve Önyargı'nın uyarlamalarını seviyorsanız listeye alacağınızı düşünüyorum. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

Eğer gözler ruha açılan pencereyse Harry, Jazz’in ruhunu ilgi çekici buluyordu.


*****

“Anne baba, bu Jasmin Field. Benim Elizabeth Bennet’im.”




Jazz’in bildiği bir şey varsa, o da kariyerini ne kadar sevse de gidene kadar sabırla beklemesi gerekiyordu.




Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın^^














9 Haziran 2022 Perşembe

Selindrella//Ekin Atalar Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız? Okumalar ya da izlemeler nasıl gidiyor? Ben Ramazan'da zar zor bir iki kitap okudum, sonlara doğru da bu kitaba başladım. Araya bayram girdi, sıkıldım bıraktım ve araya iki başka kitap aldım ve sonunda yarım bırakmamak için tekrardan başladım. Seneler önce, belki 7-8 yıl oldu okuyalı bu kitabı. Ekin Atalar şu an Baba dizisinin senaristliğini yapıyor, İkiz söyleyince kitapları aklıma geldi ve ikinci kitabı okumadığımı hatırladım. Biraz ikinci el sitelere bakınca Nadir'de çok çok uyguna buldum ama kargo ücretleri ile biraz tuzluya geldi, gerçi şu zamanda kitaplara servet ödüyoruz ya neyse.
İlk okuduğum zamandan çok az şeyler hatırlıyorum ama o kadar çok şeyi unutmuşum ki kitabı yeni okuyorum gibi oldum.


Paçozluk geçici, rutin boğucu, aşk komşu, stil muhtemel olabilir!
Hayatın daha çok sürprizi var, çoook!
Selinin hayatında her şey yolunda gidiyordu. Küçük bir evi, şirin bir köpeği ve neredeyse iyi giden bir ilişkisi vardı. Gerçi sevgilisinin annesi ondan nefret ediyordu ama olsun. Ayrıca uzun zamandır işsizdi. En yakın kız arkadaşının evlenmesine bir aydan az kalmıştı ve bütün angarya işler bizzat üstüne yıkılmıştı. Tamam, aslında hayatında iyi giden pek bir şey yoktu. Neyse ki köpeği Zıpzıp olaya müdahale edip evden kaçtı ve üst kata sığınıverdi. Komşu beyle tanıştıktan sonra Selinin hayatında yepyeni bir sayfa açıldı. Tabii bir de beş kapılı muhteşem bir gardırobun kapakları. Hayatında ilk kez her şeyin yolunda gittiğini farkettiğinde saatler henüz gece yarısını göstermiyordu ve bir anda, Selindrella'ya dönüşüverdi.

Selin erkek arkadaşının annesinden, işsizliğinden, kilolarından muzdariptir. Müstakbel kayınvalidesinin hakarete dayanan sözlerinin karşısında sevgilisinin hiçbir şey söylememesi ise onu çileden çıkartmaktadır. Evinde köpeği Zıpzıp'la yaşayan Selin ayrı evde yaşasa da ailesinden bir miktar ücret alarak hayatına devam etmektedir. Bunların yanında bir de evlenme kararı aldıktan sonra değişen en yakın arkadaşı vardır. Evliliğin başına vurduğunu düşünen Selin düğün olana kadar idare etmeyi kafasına koymuştur tabii delirmezse.
Selin karakterini çok az sevdim gibi. Böyle kendini salmış, hiçbir şeyden memnun olmayan biriydi. Çalışması gereken adam buna çok iyi davranırken kendisinin of pof demesi o kadar iticiydi ki. Adam ne yaptı sana yaa, bu sinir, stres nedir? Yani bu kısımları okurken çok sıkıldığımı söyleyebilirim.
Sonrasında marka takıntısı, o kadar çok marka ismi söyledi ki yeter deyip sürekli atladım. Bakın bunu önceden okuduğumda da aynı şekilde hissetmiştim. Sophie Kinsella'yı çok severim, kitapta da aşırı geçti ismi, Selin bayılıyor zaten ama Sophie'nin kitaplarında çok nadir gördüm böyle sürekli marka ismi geçirmesini. Biraz abartı vardı bu konuda.
Selin'in başına çok şey geldi ama sona doğru biraz şansı döndü gibi ama, aması var işte. :D


Şimdi esas erkeğin ismini verirsem spoiler olur o yüzden isim vermeden yazacağım. :D Selin ilk başta çok yanlış tanıyor onu, hatta öyle komik bir şekilde tanışıyorlar ki sonradan onun yerine ben utandım. :D Selin'in baştan yanlış anlaması komikti ama anladığı şey çok hoşuma gittiği söylenemez. Acaba yazar şu an bunları yazdığı için pişman mıdır? Çünkü takip ettiğim kadarıyla kendisinin düşünceleri çok değişmiş, çok sevindim buna ama işte gerçekten bu kitaplar hakkında şu an ne düşündüğünü öğrenmek çok isterdim. Okuyanlar beni kesin anladı. :)

Selin'in arkadaşından ben bile illallah ettim inanın. Yani tamam evleniyorsun ama yeter yani YETER! :P Sürekli saçma şeyleri istemesi, düğüne kalmış bir hafta hala konsept diyor ya. Bir de sürekli telefonu suratına kapatması asdfghj Bakın yine çok sinirlendim. :D
Son kısımda yaptığı o kadar saçmaydı ki yeni kitapta neler olacak bakacağız. Hatta yeni kitapta Selin'in başı büyük yanacak bence. :D Emre hakkında da iki kalem etmek istiyorum, Selin iyi dayanmış cidden ama mailler sayesinden ortaya çıkanlardan sonra gerçekten böyle bir şey var mı merak ettim. Hesap sorsaydın yaa Selin!!! :P Ve annesinin kuzusu olup ses çıkarmaması -_-



Geri kalan karakterlerde güldüğüm kişiler oldu ama isim vermeyeceğim, sevmediğim şeyleri kapsadıkları için. :P
O yüzden buraları geçelim ve son satırlara geçelim. ;)

Komikti, eğlenceliydi, sinir stres yaptı biraz ama Türk yazar olarak bence kalemi çok güzel. Çoğu kişi burun kıvırıyor ama şu an ki yazarlarımız çok güzel işler başarıyor. Zaten Ekin Atalar senarist, normal böyle güzel kitaplar yazması.
Devamında gerçekten ne olacak merak ediyorum, en sonda ismini vermek istemediğim karakter bomba gibi bir olayın ortasına attı kızı. :D
Devamını kısa zamanda okurum diye umuyorum, aradan bir on sene geçmeden mesela. :D



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^










2 Mart 2020 Pazartesi

Her Ay Bir Kitap, Bir Film Etkinliği//Şimdi Moda Pastel-Meredith Schorr Kitap Yorumu^^

Merhabalar, son günlerde yaşadığımız üzücü olaylar sebebiyle bir kaç gün erteleyip, yeni yayımlıyorum.

Her Ay Bir Kitap Bir Film etkinliğini bir önce ki yorumlarımda bahsetmiştim. Geçen ay kitabını okumadım ama filmini izledim. Bu ayda şimdilik kitabını okudum, müsait bir zamanda da Parasite filmini izleyeceğim. Kitabım hem etkinlik için iyi oldu hem de bana hediye olarak geldi. Bir Kart Bir Kitap etkinliğinden. Onunda yazısı taslakta, artık zamanı geçti paylaşsam olur mu ki? :/
Blogda kalsın diye paylaşırım belki.
Kitaba gelecek olursak, konusu çok tatlı, cik-lit bir kitap. Uzun zamandır okumamıştım iyi geldi ama beklediğimi ne yazık ki ilk bölümlerde bulamadım.

Kimberley Long. Bir avukatlık bürosunda sekreter. Popüler bir kitap bloğunun kurucusu. Chick-lit hayranı. Kitaplar sayesinde işinin kötü taraflarını görmezden gelmeyi başarıyor. Tabii bir de ofisteki yakışıklı avukat Nicholas sayesinde… Ve bir gün lisedeki ezeli düşmanı Hannah Marshak’ın tam da onun sevdiği türden bir kitap yazdığını öğreniyor. Bu da yetmezmiş gibi kitabın eleştirisini yazması isteniyor. Hannah’nın samimiyetsiz ısrarları da cabası! Kimberley yazarına duyduğu nefreti görmezden gelerek objektif bir eleştiri yazabilecek mi? Peki ya hayallerinin erkeği Nicholas’ın dikkati çekmeyi başaracak mı?


Kitaba beni çeken iki şey var; birincisi cik-lit oluşu, ikincisi ise Kimberley'in kitap blogunun olması. Kendisi bir Blogger aa dostlar! Hem avukatlık bürosunda sekreterlik yapıyor hem de blog yazıyor, ikisine de her türlü zaman ayarlıyor. Çalışkanlığıyla bilenen Kimberley'i patronu çok sever ve blogu için zaman ayırmasına bir şey demez, sadece işler bittiği takdirde.
Büroda bir de Nicholas var, yeni başlayan avukatı mercek altına alan Kimberley onunla sohbet etmeye başladıkça kendisine olan ilgilinin gerçek mi geçici mi olduğunu kestiremez.
Şahsen klasik cik-lit olduğu için kestirebiliyor insan neyin ne olacağını, mesela Nicholas gerçekten ilgileniyor mu, ilgilenmiyor mu diye. :D Kimberley'i sevdim, eğlenceli karakterlerden biriydi. Sadece daha ilk sayfalarda olanları sevmedim, neden böyle başlamak istemiş yazar anlamadım, sonradan daha sakin bir karakterdi Kimberley. Ve ondan sonra arkadaşıyla olanlar. Yazara şunu sormak istiyorum, GEREK VAR MIYDI? Okuyanlar anlamıştır. Tamam Kimberley'de tepkisini belli etti ama olmadı, sevmedim orayı. :/
Nicholas sıradan bir karakterdi, ne öyle vay be diyeceğimiz biriydi ne de öyle off bu ne. Sadece Kimberley ile son kısımlarda olan olaylarda neden o kadar durgundu? Umarım ikinci kitapta bununla ilgili bir şeyler okuruz. Aşırı merak ediyorum çünkü. :)


Konuda lise yıllarında düşmanı olan kızın kitabını okuyup, yorum yapması gerektiği yazıyor, burada da diyeceklerim var. Kızın yaptıkları kötüydü tamam ama ortada nefret edilecek bir şey bulamadım, hatta o kadar abarttılar ki tamam anladık, kız nefretlik. Sonradan neden o kadar gereksiz derece de nefretlik olduğunu anlıyoruz ama yine fazladan uzatmalar vardı. :/
 Haa o nefretlikten sonra yaptığını da takdir ettim, ben olsam yapar mıydım bilemiyorum. :D 
Ve bazı gizlenmiş taslaklara değineyim. Çok güzellerdi, eğer yazar böyle şeyler yazmayı düşünüyorsa hiç beklemesin hemen yazamaya başlasın, çok iyi tutar o kitaplar. ;)
Karakterlerde son olarak kız kardeşinden bahsedeceğim, ya neden öyle bir şey yaptı? Şahsen kardeşim düşüncelerimi bile bile o kişiye karşı sevgi beslese sinir olurdum. Burada Kimberley'in tepkisiz kalmasına sinir oldum. :D Bir cevap ver, ağzının payını ver, sen hangimizin tarafını tutuyorsun diye sor. Çok kızdım. :P


Hakkında yazacağım karakterler var ama başlasam spoiler ile bitiririm, o yüzden bu kadarla kalsın. İlk bölümlerde beklediğimi bulamasamda sonlara doğru tam cik-lit tarzı olduğu için sevdim, güzeldi. En popüler olan Sophie Kinsella kadar komik değildi, ilginçte değildi ama güzeldi. İkinci kitabı başta almak istemedim, sonra kararsız kaldım, kitap bitince listeye ekledim. :D Bakalım ikincide neler oluyor. ;) Bu arada kapak çok tatlı, kitap kalitesi çok iyi. Sadece kitabın orijinal ismi Blogger Girl ama Hep Kitap Kimberley'in blog ismini vermiş. Acaba Blogger Kız diye çıkarsalardı satmayacağından mı korktular? :/ Oysa Blogger olmak kötü bir şey değil. -_-

Kitabı hediye eden Mor Düşler Kitaplığı'na teşekkür ediyorum^^
Ve etkinlik içinde de Mor Düşler Kitaplığı ve Gonca'nın Dünyasından'a teşekkürler. Eğer sizde katılmak isterseniz bloglarına bakabilirsiniz. :)


Her Ay Bir Kitap, Bir Film;

Ocak Ayı Filmi için Tık Tık^^

Şubat Ayı Kitabı İçin Tık Tık^^



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Derin eserler yazan yeterince yazar var zaten, ama Geffen gibi eğlenceli bir üslupla yazabilenlerin sayısı az ve tarzlarını değiştirmeleri canımı sıkıyor.


Alıntıya Not: Sevdiğim yazarın tarzı değişince ben. :/



*****


Ama cehalet mutluluktu.



*****


E-Postalarımı kontrol ettikten sonra kendi acım yerine başkahramanın acılarını hissedeyim, kendi hatalarım yerine onun yanlışlarına güleyim ve benim başıma bir türlü gelmeyen mutlu sona sevineyim diye bir kitapta kendimi kaybedecektim.







Yorumum böylece biter, başka yazılarımda görüşmek dileğiyle^^
Sağlıcakla, sevgiyle kalın.



Buralarda da varım^^



1 Şubat 2019 Cuma

Beni Hatırladın mı?//Sophie Kinsella Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yeni kitap yorumum sizlerle^^ Instagram'da beni takip edenler uzun zaman önce Sophie Kinsella kitabı okuduğumu bilir. Ne zamandır okumuyordum, özlemişim. Biraz kafa dağıtmalık, hoş bir kitaptı ama sinir etmeden de bırakmadı! Yorumda bahsedeceğim neden sinir olduğumu, hatta hak vermeyebilirsiniz de ama o sırada beni çileden çıkardı. Bu tarz şeylere gelemiyorum arkadaşlar! Bunu es geçersek sevdiğim bir kitap oldu, yine akıcı, anlaşılır ve komik. Gerçi bu sefer fazla çik-lik tarzı değildi sanki, duygusallık biraz daha ağır basıyordu.


Bir sabah uyansanız ve hayatınız kusursuz olsa…?
Lexi, berbat bir trafik kazasının ardından hastanede gözlerini açıyor. Ona göre sene 2004. Kendisi yirmi beş yaşında ve çarpık dişli biri. Felaket bir aşk hayatına sahip. Ancak, her ne kadar inanamasa da, öğreniyor ki, sene aslında 2007 Lexi artık yirmi sekiz yaşında, dişleri inci gibi ve çalıştığı departmanın da patronu olmuş; üstelik de evli! Hem de yakışıklı mı yakışıklı bir milyonerle! Rüyalarındaki hayata aniden nasıl iniş yapıverdi böyle acaba?
Lexi şansına inanamıyor özellikle de nefes kesen yeni evini gördüğü zaman! Kocasını yeniden tanımaya başlayınca muhteşem bir evlilik hayatı olduğunu da öğrenecek, çok iyi biliyor. Üstelik sevgili kocası bir de 'Evlilik Kitapçığı' hazırlamış onun için.
Fakat Lexi yeni kimliği hakkında daha çok bilgi edindikçe, kusursuz hayatının yüzeyinde çatlaklar oluşmaya başlıyor. Eski dostlarının hepsi ondan nefret ediyor. İşine göz dikmiş, dişli bir rakibi var.
Bir de üstüne üstlük dağınık saçlı, seksi bir erkek çıkıp…
yeni bir bomba patlatıyor!
Yani, ne olmuş olabilir ki?
Lexi bir gün her şeyi hatırlayacak mı?
Ve hatırlarsa ne olacak?

Konusunda da okuduğunuz üzere kitabımız büyük bir kazadan sonra hafızasını kaybeden Lexi'yi konu alıyor. Hafıza kaybının ilginç bir tarafı yok ama ilginç olan bir şey var ki kazadan sonra yaşadığı hayat. Siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız? Sorusunu herkes kendine sormuştur diye düşünüyorum. Doğrusu ben Lexi'nin yerinde olsam şunları yapardım; ilk olarak karşımda kim varsa açık açık son 3 yıla dair zerre bir şey bilmiyorum, o yüzden beni rahat bırak der bir güzel herkesi paylar kendi işime bakar, öğrenmeye ve hafızamın gelmesi için elimden geleni yapardım. Lexi'de böyle yaptı demek isterdim ama tam tersini yaptı. Sanki suç bundaymış gibi hatırlamaması sürekli yüzüne vurulur gibi oldu, garibim ağrını açıp bir şey de demedi. Eski Lexi'yi bildiği ve olduğu için demedi, o 3 yılda değişen Lexi olsaydı kimse elinden kurtulmazdı.



Kızdığım kısımlar bunlar oldu ama geri kalanın sevdim, Lexi hayatını öğrenirken bizde onunla beraber öğrendik, ekstra sahneler veya karaktere söz hakkı verip Lexi'yi devre dışı bırakmamış. İşte bu çok güzeldi, her ne kadar merak etsek de böyle öğrenmek en iyisiydi.
Lexi'nin kocasını sevdim ama üzüldüm. Biraz daha esnek olup, kurallar koymasaydı belki arkasından işler çevrilmezdi. :D  Lexi'nin annesi ve kız kardeşi için diyeceğim bir şey yok ama ezeli rakibini bir kaşık suda boğmak istedim. -_- Ama o konuyu çok iyi bağlamış yazar, son bölümlerde adrenalin üstüne adrenalin yaşadık. ;) Sophie bu işi biliyor. :*
Ve gelelim gizemli aşka. Başta kocası arkasından işler çevirmediği halde aldatmasına çok kızdım ama karakteri ve evlilik hayatlarını anladıkça eh hadi bu sefer peki diyelim dedim.:P Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız bence.


Genel anlamda güzel, akıcı ve sizi yormayan bir kitap. Muhteşem bir kitap olarak beklemeyin, beklentiyle başlamayın yani ama çok kötü de demiyorum. Sophie'nin çok güzel kitaplarını okudum, bu onlardan biri değil. Benim için kötü olarak  halen daha zirvede Aundrey'i Bulmak var! Sophie gençlik yazmasın. :D Şimdi yeni çıkan kitabını merak ediyorum, seveni, beğeneni çok olmuş. Bir de konusu vs. ilgimi çekti ama Dex'den çıkmasına halen daha kılım. Bazı kitaplar, yazarlar bazı yayınevlerinde daha güzel duruyor.




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Uff ya. Zengin insanların niye zayıf olduklarını anlıyorum şimdi: Hayvan gibi evlerinde oradan oraya gezinmekten.



*****


Nasa'dan bile karmaşık bir evde nasıl yaşanır yahu? Hem bir evin niye akıllı olması lazım ki? Hoş ve salak olsa, olmaz mı?





Bir yorumda böylece biter. Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^







21 Ocak 2017 Cumartesi

Bir Alışverişkoliğin İtirafları//Sophie Kinsella Kitap Yorumları^^

Herkese merhaba^^
Bu ay yorumlar da çığır açtım. Yorum üstüne yorum geliyor ama bitirmeliyim! :D Bu sefer ki kitabım çok sevdiğim yazar Sophie Kinsella'nın Alışverişkolik sersinin ilk kitabı. Sophie bu konuda usta, çik-lit dendi mi akla ilk Spohie Kinsella gelir^^ İşte bu kitap ve seride bunu kanıtlıyor :)

Tek istediği azıcık, ufacık, inanın minicik, kuş kadar bir krediydi! 
B.B.'NİN EFSANESİ AYNEN BÖYLE BAŞLADI.
Becky Bloomwood fenomeni kendini cümle aleme işte bu romanla ilan etti. Dünya şekeri, hesabı kıt bir kız o. Süper hayalleri, benzersiz bir zevki ve mini mini de zaafları var! Becky Bloomwood'un Londra'daki evi tam anlamıyla harika. Sezonun 'olmazsa olmazlarıyla' dopdolu bir gardırobu ve insanlara paralarını nasıl kullanacaklarını anlatması karşılığı para kazandığı bir işi var. Terzi söküğünü dikemezmiş ya, Becky de 'özservetini' nasıl idareli kullanabileceğini asla kestiremeyen bir kız! Bankaların mektuplarını 'inkar' etmek imkansızlaştığın da, Becky, "Kısıntı Yap" veya "Daha Çok Kazan" gibi felsefeleri benimsemek için elinden geleni yaptı gerçekten. Cidden çok çaba gösterdi. Yalnız bu işte başarının formülü yüzde 51 yetenekti. Ve ondan Becky'de yüzde 1 dahi bulunmuyordu. Olmuyor, olmuyor, olmuyordu! Batıyor, batıyor, batıyordu! Batan balık yan gittiğine göre birkaç bir şey daha almaktaysa sakınca yoktu tabii.
Elem, keder, hepsi geçer! 
Bize kar kalan nedir bu dünyadaaaaaaa! 
Hayatınız para hesabı yapmakla geçiyorsa ve tek kankanız kredi kartınızsa Becky'yle ultra, über, mega anlaşacaksınız demektir!


B.B'nin efsanesi olaydı :D Ne kitaptı ama. Sonuna kadar yeri geldi güldüm ki çok fazla, yeri geldi sinir oldum, en çok ise meraktan kudurdum :D Uzun zamandır Sophie kitabı okumuyordum. Bu kitabın çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Becky Finans bir dergide yazar. Sorsanız finansla hiçbir alakası yok ama iş iştir deyip ne bulsa yazıyor ve başarılı da oluyor. Tabii kazandığını da harcıyor alışverişe. Aldıkları da işe yarayanı da var yaramayanı da. Bu kısım da sinir olduğumu söyleyebilirim. Tamam alışverişi seviyorsun ama ayağını yorganına göre uzatsan? Ama böyle düşünsem de zaten kitabın amacı bir alışveriş koliğin yaptıklarını ve ektiği zorlukları anlatmak. Sonuna doğru her şey birbirine giriyor. Becky'nin güvendiği dağlar yerle bir ve kredi kartı borçları çok fena.
O sırada kendine güvenen komşularına yardım edince başına daha çok büyük bir dert alıyor.
Bundan sonra Becky'den atak geliyor mu gelmiyor mu okuyup görmeniz lazım. Becky'i bazı yerler de sevdim bazı yerler de dayak atasım geldi :P Ama çok tatlı bir karakterdi.


Bir de Luke var, başta tam dayaklık olan, hatta sona doğru da dayaklık olan Luke. Ama sonrasında vay seni şanslı Becky diyoruz. Sona doğru ondan gelen atağı çok sevdim :D Becky'ede çok yardım ettiği doğru :P Devam kitaplardan kendisini daha çok görmek dileğiyle^^
Diğer karakterler için ise Becky'in ev arkadaşına bayıldım. Hele Becky için gelen şeyi kendinin yapması ve bir anda büyümesine çok güldüm. Becky'in buna karşılık duruşuna kahkaha attım :D Ara ara Becky'e gelen banka maillerini yazar paylaşmış. Gördükçe sanki bana mailler gelmişte, ben o kadar bankalara borçlanmışım. :D Hele banka müdürüyle karşılaşmaları yok mu, feci feci :D



Kitabı okuyalı çok uzun zaman olduğu için bir çok şey aklımdan çıktı. O yüzden sadece kitabı sevdiğimi, seriye kesinlikle devam edeceğimi bilmenizi isterim. Sophie'nin kalemini çok seviyorsanız kesinlikle okuyun derim. Yine bir kahkaha tufanı yaşayacaksınız. Seri fazla kitaptan oluşuyor ama merak edilesi olduğu için hemen kitapları alacağınızı düşünüyorum, aynı benim gibi :) Gerçi ikinci kitabı yanlışlıkla almıştık, şimdi Okuoku'da indirimde olunca birinci kitabı da aldık ve okudum. İkinci kitabı anca üçüncü kitabı alınca okurum :D



Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^


"Yenibahar nedir?" diyor meraklı meraklı bir kavanozu alıp. "Yeni keşfedilen bir baharat türü mü?"


*****

Bavul. Daha önce bavul alışverişine çıkmak neden hiç aklıma gelmemiş?


*****

Hayatımın en büyük yatırımı. Kaz gelecek yerde tavuğun lafını etmeyeli.






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^


5 Ekim 2015 Pazartesi

Yirmiler Kızı//Sophie Kinsella Kitap Yorumu^^

Selam^^
Bayramımı renklerdirmesi amacıyla Sophie'nin kitaplarından bir tane seçip okuyayım dedim. My Twin'nde daha geçen sene okuyup bana şiddetle tavsiye ettiği Yirmiler Kızı'nı elime aldım ama okumak ne mümkün. İş, misafir derken daha geçen gece bitirebildim. Sophiee yazsın biz okuyalım yaaa, o derece özlemişim ve kalemini seviyorum^^


Sıkıcı bir cenaze, kayıp bir kolye, sürtük bir ruh!

Lara hep uçuk bir kızdı.Yani, hayattaki tercihleri ve devasa tepkileri, bir de kötü kaderi bize bunu söylüyor. Hem, yirmili yaşlardaki sıradan kızların muhabbeti bol hayaletleri pek olmaz, di mi! Oysa Lara'nın büyük teyzesi Sadie, mütemadiyen çarliston dansı yapan bir kız formunda ve bitme tükenmek bilme istekler eşliğinde Lara’ya musallat oluyor. Sadie'nin ruhunun huzura kavuşmasının tek yolu, biricik ve kayıp kolyesinin bulunması.
Lara'nınsa kendi derdi zaten başından aşkın.Yeni kurduğu şirketi iki yakasını biraraya zor getiriyor, en yakın arkadaştan iş ortağına terfi eden sevgili Natalie alıp başını Goa'ya kaçmış ve hayatının aşkı Lara'ya tekmeyi basmış. Neyseki Lara, Sadie ile vakit geçirdikçe hayat daha ihtişamlı bir hal almaya başlıyor ve içine düştükleri define avı entrika dolu ve romantik bir maceraya dönüşüyor.
Acaba Sadie'nin hayaleti, Lara'nın dertlerine deva olabilir mi ve farklı çağlardan iki kız süper bir ikili eder mi?


Konumuz böyle^^
Fantastik tarzda yazmış Sophie'ciğim^^ Hem komik hemde duygu yüklü. Gerçi ben öyle ağlayacak kadar duygulanmadım ama Lara'nın teyzesinin geçmişi beni benden aldı. Uçuk kaçık bir bayan olan Sadie 105 yaşında vefat eder ve ruhu huzura ermediği için en büyük yeğeni Lara'ya musallat olur. Burada her şey normal ve korkunç ama Sadie'nin o zaman ki gibi oluşu, sürekli ve çeşit çeşit elbise giyip, Lara'nın kafasında dır dır etmesiyle korkunç bir tarafı kalmıyor. Lara başta sinir olup, ne olursan ol dediyse de bir kere musallat olmuş, bir de inatçı olunca gel de kurtul. En sonunda yardım ediyor ama hele Sadie'nin her şeye karışması ve dilinin pabuç kadar olması Lara'yı tam bir deli konumundan alıkoyamıyor. Lara'da garibim ne yapsın, hiç ama hiç ziyaretine gitmediği Büyük teyzesine vicdan azabı duyduğundan her şeye katlanmak zorunda. Tabii bu o çok değerli kolyeyi bulana kadar sürecektir. O dakikadan sonra gelsin hayaletsiz yaşam! Mı acaba? :P



Lara sevdiğim ama bazı yerler de dövme hissine sahip olmama vesile olan bir karakterdi. İş hayatı berbat, büyük teyzesi başına musallat olmuş ve ailesinin hepsi kendisini deli zannediyor. Bu deli olma mevzusunu okuyup anlayacaksınız ve Lara için üzüleceksiniz :( Her şeyi karışık Lara'nın Multi milyoner bir amca, her şeye tedirgin olan bir anne ve kardeşini tamama tutmayan abla. Bir de ortadan kaybolan yakın arkadaşı ve ortağı Natalie. Aşk hayatını hiç sormayın zaten, işte en sinir olduğum kısım. Burada Sadie'ye sürekli hak verip, onun tarafında oldum :D Kısacası Lara karakterini sevdim, sırf vicdan azabı nedeniyle girmediği kılık kalmadı :D İşte o sahneleri okuyunca gülmekten yarıldım :P


Sadie, kitabımızın ana karakteri, 105 yaşında ölen ama 23 yaşında olarak hayalet olarak Lara'nın peşini bırakmayan çatlak karakter. Lara'ya başının etini yemesinin bir nedeni var, çok değer verdiği, kaç asırlık kolyesini bulması. Bir çok kez Lara'yı zor duruma soksa da Lara'nın çok iyi kankası ve ortağı oldu çıktı. Bir de Amerikalı ve yakışıklı Ed'le karşılaşınca olanlar oluyor. Orası ne komikti yaaa, Aferin sana Sadie!! :D Sadie'nin fazla özel yeteneği yok ama insanların kulağına gidip avazı çıktığı kadar bağırıp, aynı şeyi tekrar edince inanmayarak "İç sesim şunu diyor..."naraları atıyor insanlar. İşte o sahneleri ayakta alkışlarım :D

Son olarak bir de Ed karakterimiz var :D Lara'nın deyimiyle Amerikalı çatık kaş. Neden böyle dediğini anlamışsınızdır adam baya otoriter. Ama Lara ve Hayalet Sadie (tabi haberi yok ama Ed'in iç sesi oluyor kendisi) ile tanışınca hayatı baya değişiyor. Sadie Ed'i ilk gördüğün de onun zamanın da oyuncu olan bir adama benzetiyor.




Rudolph Valentino İşte Ed'in 1920'lik hali :P

Birde Çarliston dansımız var :D Sadie her oynadığında dans aklıma geliyordu ve "İzlemek isterdim yanii" diye içimden geçiriyordum :D


Lara çoğu kez böyle kıyafetlerle dolaştığını düşünün, yada düşünmeyin :P


Kitabımız gerçek anlamda güzeldi, zaten Sophie'nin bir kitabını okuyan ne kadar güzel ve akıcı yazdığını fark etmiştir. Burada hayal gücünü baya geliştirmiş Sophie ve bizi hayaletli bir kitapla buluşturmuş. Olaylar su gibi akıyor ve neler olduğunu tahmin edemiyorsunuz. Kolye öyle bir yerden çıkıyor ve öyle olayları ortaya çıkarıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz.

Sophie'nin her bir kitabını itinayla ve şiddetle tavsiye ederim. Şimdi bir iki kitabını almadım ve listemde ama ilk olarak Audrey'i Bulmak'ı almayı düşünüyoruz :D Harika ve akıcı olan bu kitabı kesinlikle okuyun, okutun ;) Sizde benim gibi çok ama çok seveceksiniz ;)


Kitabımızın kapağı değişmiş bu arada, normalde orijinal kullanılmış ama yeni baskı da kapak değişmiş :) İşte eski kapak;


Detayları da geçtiğimize göre kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^

Hemen yanımızdaki iki masada konuşmalar yarım kaldı ve bizim kendini beğenmiş garsonun da izlemek için durduğunu görüyorum. Etrafımızdaki çatal bıçak sesleri ve sohbetler kesiliyor. Hatta havuzun kenarında pişme sırasında bekleyen ıstakozlar bile gözlerini açmış bana bakıyor sanki.

*****

Çok saçma biliyorum ama başka insanlara da ulaşabilmesini azıcık kıskanıyorum. Sadie benim hayaletimdi.

*****

"Sevgili büyük teyzeciğim," diyorum yavaşça. "Muhteşemsin."

*****

Masamdaki açık dergiyi okumaya başlıyor ve bir kaç saniye sonra emrediyor: "Çevir." Yeni alışkanlığı. Aslında bayağı sinir bozucu. Sayfa çevirici kölesi oldum çıktım.



Buralarda da varım^^
Facebook
Twitter
Instagram




14 Mayıs 2015 Perşembe

Beyaz Yakalı Serseriler//Janet Evanovich Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Başka bir yorum ile yine karşınızdayım, bu sefer okuduğum kitap diğer okuduğum kitaplardan çok faklı bir kitaptı. Gerek karakter gerek karakterin yaptığı meslek ilgi çekiciydi. Kapağı ve konusu da ilgi çekici, hele kapak rengi evlere şenlik. Kitabımız polisiyeyi, aksiyonu içeriyor ama bazı eksiklikleri vardı. Bunları ilerleyen yorumum da bahsedeceğim ;)



Stephanie Plum kuzeninin yanında, kefalet ofisinde çalışmakta. Burada mahkemeye gelmeyen suçluları yakalayıp götürmek görevi ama yaptığı iş öyle kolay değildir. Her türlü insanla karşılaşan Stephanie birde gizemli cinayetlerin arasında kalır ve son olarak tehdit mesajları alır. Zamanla hayatı ne kadar şenlikli olsa da iş çığırından çıkar ve Stephanie ne yapacağını şaşırır. Buna artı olarak karışık ilişkiler ve evlenme baskısı yapan aile çıkınca Stephanie ne yapacağını bilemez.



Konumuz böyle, anlattığım gibi dolu dolu kitap. Her türlü işler var. Cinayetler, tehditler, evlenme baskısı yapan aile, vampirlere inanan bir arkadaş daha ne olsun. Böyle bir ortam da olsam kafa gider yani ama Stephanie iyi dayandı. Hele kapıya sürekli dayanan biri var ki evlere şenlik, ne için geldiği öğrenseniz kahkaha komasına girersiniz. Yine de kitabın eksik yönleri vardı. Başta adapte olamadım kitaba, sonradan olaylar gelişir dedim tık yok. Tamam polisiye falan ama daha çok entrika beklerdim neyse yine de yeterince Stephanie'nin başı belaya girdi :D



Stephanie'nin arkadaşı Lula komedi ötesiydi, gerçek dışı şeylere inanıp sonra onlara dönüştüğüne inanması süperdi. Her bir konuşması, hareketleri okunulasıydı. Acaba ona ait kitap var mı, keşke olsa :D Doğrusu Stephanie'den iyi :D Kitapta geçen iki erkek karakterimiz var, hangisi daha iyi ne Stephanie ne de ben karar veremedik ama ikinci kitapta bulsun birini, döverim :P

İkinci kitap demişken elimde ama hemen okumayacağım, yakın bir zaman da olur belki. Doğrusu kitabı pek sevemedim, belki ikinci kitap daha farklı olacak beklemedeyim ama pek aman aman kitap değil, beklentim yüksek değildi ama bu kadarını da beklemiyordum. Neyse yine de espriler yerindeydi, karakterler komedi ötesiydi. Bakalım ikinci kitapta neler olacak.



Tavsiyeye gelecek olursak konuyu beğendim, okumak istiyorum diyorsanız alıp okuyun ama tam olarak tavsiye edemeyeceğim ;) Bu kitabı okumayı size bırakıyorum :D


Kapaklardan bahsedecek olursam kapakların şeklini, rengini falan çok beğendim :D Renkler süper^^


Orijinal kapaklar değil ama bizimkiler daha güzel :D Serimiz bay çok kaç kitap olduğunu sayamadım ama işte fotoğrafı, siz sayın :D Ve bilgiyi eklemek isterim bu ilk kitap değil, ilk kitap çıkmamış Beyaz Yakalı Serseriler 17.kitabımız. Neden öyle anlamadım ama değişik :D



Kitabımızın daha doğrusu serimizin bir filmi var ;) Çok güzel fragman izlemek lazım ;)



Kitaba puanım 5/3.5^^

Alıntılar^^

"Yemek yapmayı öğrenebilirim," dedim.
"Elbette öğrenirsin," dedi Lula. "B*k püsür pişirirsin. Neden bahsediyorsun sen?"
"Sadece aklıma geliverdi işte."
"O halde bunu hemen aklından çıkar, yaptığın yemeği gördüm ve hiç de hoş değildi."

******

Bazen ne dilediğinize dikkat etmeniz gerekir, zira dilediğiniz şey gerçeğe dönebilir.


******

Kötü şeylerin bazen iyi şeylere dönüşmesi ne tuhaf, değil mi? Her şeyi düşünürseniz, aslında berbat bir gündü ama harika bir makarnayla bitiyordu.

******

"...Hayvanlara kötü davranan insanlara tahammülüm yok. Ayrıca, tavukları severim.
Connie, "Özellikle de, parçalara ayrılıp kızartıldıkları zaman," dedi.
Lula, "Evet ama o başka bir tavuk,"dedi. "Onlar tüysüz, yemeklik tavuklar. Minik Kırmızı Tavuk*değil."
"Yemeklik tavuklar tüysüz değildir,"dedim.
Lula,"Süpermarkette gördüm,"dedi. "Tüyleri yoktu."



Yorumum, alıntılar ve kitap hakkında bilgiler bunlar başka yorumlarda görüşmek üzere^^



20 Eylül 2014 Cumartesi

Sır Tutabilir misin?//Sophie Kinsella Kitap Yorumu^^

Herkerse merhaba^^
Uzun seneler önce ilk okuduğum ve ilk göz ağrım olan Sophie kitabı Sır Tutabilir Misin?'i tekrardan okudum. Normalde o kadar okunacak kitap var ki neden böyle bir şey yaptım aklım almıyor ama o sıra da ne kadar kitaplar arasın da göz gezdirsem de şunu okuyayım diyeceğim bi kitap çıkmadı bende özlediğim, ne zamandır bir daha okusam dediğim kitabı okumaya başladım. İyi kide okudum çok iyi geldi. Özlemişim cidden kitabımı <3 Yazarımızı bilen biliyor kadın Cik-lit yazma da usta hemde öyle böyle değil. Her bir kitabı ülkemiz de büyük beğeni topladı ve devam da ediyor ;)


Emma yıllar sonra eline geçen is imkanını iyi sonuçlamak için başka bir ülkeye uçar ama başarılı olamayınca üzüntü artı uçak korkusuyla geriye döner. Ama uçak kötü bir türbülansa girince yanında hiç tanımadığı bir adama ağzına ve aklıma gelen bütün sırlarını söyler. Annesi ve babasından sakladığı, sevgilisinden ve is arkadaşından sakladığı bütün sırları. Uçak sonun da iniş yaptığın da ve düşmediğini anladığın da yanındaki adama neler anlatı ğı aklına gelir. Daha nerede göreceğim diye aklından geçirse de hafta hadi işine gittiğin de gördüğü manzara penye iç açıcı değildir. Uçaktaki adam meğer şirketinin Amerikalı olan ortağıdır. Peki Emma o kadar sırrı anlattıktan sonra şirkette nasıl durabilecektir? Soruların cevapları kitapta^^ 
 Kitabımız böyle, konusu acayip güzel.

 Düşünsenize o sıkıntı da her şeyi anlatıyorsunuz bir de bakmışsınız adam sizin patronunuz. Bence her daim her olursa olsun ağzımızı kapalı tutmalıyız ;D Emma çok sevdiğim bir karakter, zaten Sophie'nin sevmediğim bir karakteri olmadı şu zamana kadar okuduğum kitaplara bakacak okursam :) Sadece kadın karakterler değil erkek karakterler de bir o kadar sevilesi^^

Emma seneler boyunca iş bulmaya çalışmış ve sonun da bu işi bulmuş ama bir de gelin ona sorun. Ailesinin çok sevdiği yeğenlerinden bile iş isteyen Emma'nın kaderi aynı yaa zaten o ailesine çok kızdım ve hiç sevmedim :P Hıııh!
Emma tatlı şey ama çok saf :D Zaten karakter saf olacak ki az sevilsin çok dik başlı olunca birde haddinden fazla gururlu kız okuyoruz kitaplar da :D Sivri zekası ve sırları o kadar komik ki okuyunca siz de çok seveceksiniz :)


Erkek karakterimiz ilk olarak Connor ama olaylar öyle bir gelişiyor ki küçük dilimizi yutuyoruz :D 
Diğer erkek karakterimiz ise Jack wuuuu süper ötesi Ceo yaaa :D Nedir bu Ceoların halleri anlamış değilim. Gerçekte ki Ceolar neden öyle değil hıııh sorarım size ama biliyorum sizde bilmiyorsunuz :( Kötü çok kötü :(
Neyse efenim bir anlayışlı bir sevecen sormayın gitsin, datlu daha ilk dakikadan seviyoruz kendisini ama bir yer geliyor ki alın boğun beni diyor!


Diğer karakterler de Emma'nın ev  arkadaşı ve dostunu çok sevdim :D Çok anlayışlı bir avukat ama diğer arkadaşı tam dayaklık >_< Lakin bir anne var kendisin de kopmalık :D Alıntılar da ne demek istediğimi anlayacaksınız ;)

Sonralara doğru sevdim, kızdım, üzüldüm ve daha çok güldüm. Zaten adı üstünden Çik-lit güldüren ve düşündüren bir kitap. Sophie'nin kitapları benim için hiç bir zaman zaman kaybı kitaplar olmadı. Kendisini çok seviyorum ve en kısa zaman da bütün kitaplarını okuyacağım inşallah ;)
Kadın yazıyor yaa, gel de sevme :D


Bu tarz kitapları henüz okumadım veya okumak istemiyorum tarzında düşünceleriniz varsa ilk olarak bu kitaba bi şans verin derim :) Zaten Çik-lit severler kesin okumuştur onları es geçiyorum :D 
Tez zaman da daha çok Sophie kitapları görürüz eyy Artemis Yayınları^^

Puana geçmeden önce Sophie'nin diğer kitaplarına yaptığım yorumlar^^
Numaran Bende Var İçin Tık Tık!!

Kitaba puanım ise; 5/5

Alıntılar^^

"Bence ölmeyeceğiz," diyor adam. Ama o da koltuğunun kenarına yapışmış. "Sadece türbülans dediler.
"Öyle derler tabii!" Sesimdeki histerikliği ben bile duyuyorum. "Tutup da Tamam millet, buraya kadar. Hepimiz göçüyoruz, diyecek değiller ya."

Alıntıya not: İşte Emma bu!! :D

*****

Hah, tamam. Hani nehir kenarında otururken ben o büyük beyaz kuşlara kaz demiştim, Connor da kuğu sanmöıştı ve tartışmıştık. Kesinlikle. Normal bir çiftiz. Bunu biliyordum.

Alıntıya not: Kesilikle normalsiniz :P

*****

Kendimi bir rüyada gibi hissederek otobüsten iniyorum ve ön kapıya yollanıyorum. Ama Lissy çoktan ulaşmış ve kapıyı açıyor.
"Bu bir otobüs mü?" diye bakakalıyor. "burada ne işi var?"
"Benim otobüsüm," diyorum. "Beni eve getirdi."

*****

"... annem babamla evlenmeden önce bir bilim adamıyla çıkıyormuş, adam onu resmen reddetmiş. Nikahtan üç hafta önce kararını değiştirmiş, inanabiliyor musunuz? Böylece annem de bir gece gizlice adamın laboratuarına girip aptal makinelerin hepsinin fişini çekmiş. Tüm araştırma heba olmuş. Annem hep Emerson dersini aldı der."
"Emerson?" diyor Lissy inanmayarak. "Emerson Davies?"
"Evet doğru! Davies."
"Çiçek hastalığına çare bulmak üzere olan Emerson Davies hani?"
"Eh, annemin duygularıyla oynamadan önce düşünecekti değil mi?"

Alıntıya not: böyle annelerden korkun ve sadece bununla kaldığını zannetmeyin devamı kitapta :D 


Alıntılarımız da bu kadar canlar^^

Başka bir yorum da görüşmek üzere^^