5 Mart 2015 Perşembe

OKK 44.Blog Tur Göremediğimiz Tüm Işıklar//Anthony Doerr Deniz Altında Yirmi Bin Fersah^^


Herkese merhaba^^

Bugün özel yazım ile sizlerleyim. Konumuzu okuyanlar baş karakterimizin sonradan kör olduğunu öğreniyor. Bu zaman zarfında babası kızına çok sahip çıktı ve o zaman çok ama çok pahalı olan Braille alfabesi ile yazılmış kitaplarla kızını sevindirdi. Normalde ismine bakınca kitapta pek önemli gözükmez ama bu kitapların olaylara büyük etkisi var. Jules Verne'nin iki kitabı da yer alıyor kitabımız da. İkisini de ya okumuşuzdur yada çizgi filmlerini izlemişizdir. Marie-Laure ise Braille alfabesi ile okuyor. Marie-Luren'in en sevdiği doğum günü hediyeleri. Her okuduğunda bambaşka alemlere gidiyor aynı bizimde gittiğimiz gibi. 

Şahsen çok severim bu hikayeleri, okudun mu derseniz hayır okumadım ama itinayla filmlerini izledim^^ Gençliğimin efsane hikayeleri. Kitapta görünce çok sevindim artı kızında sevmesine bayıldım, yanından ayırmak istemiyor o derece.


Marie-Laure'in babası ilk olarak Braille alfabesini öğretiyor ve sonradan ilk olarak bu kitabı, 80 Günde Devr-i Alem kitabını alıyor. Bir çok olaya kitabın karakteri  Bay Phileas Fogg'dan harika alıntılar yapıyor. Bunları burada yazmak isterdim ama okuyup öğrenin derim :)

Bir çok yayıncıdan çıkmış bu kitap en tanıdığımız Epsilon Yayınları;


Tabii gerek çizgi filmi ve gerek gerçek filmi karşımıza çıktı. Bu yaşta çizgi filmi izlerdim ama gerçeğini tercih derim :D 



Bir kaç kere izlediğim bir film. Jackie Chan oynuyor, adamın oyunculuğunu hepimiz biliyoruz burada da filme renk katmış. Sonradan 1989 yılında Pierce Brosnan ile can bulmuş Bay Phileas Fogg karakteri. Bunu izlemedim ama bakmak isterim. 



Sonrasında Deniz Altında 20.000 Fersah kitabımız var. Marie-Laure bu seriye sonradan yine doğum gününde kavuşuyor ve okuya okuya artık ezberliyor. Her iki kitabımızı da 20- 30 kere okusa bıkmaz gibi o kadar çok seviyor bu yazarın kitaplarını.


Bir çok yayıncıdan belli sayfa sayısıyla kitaplarımız çıkmış. İlk olarak bildiğimiz Arunas Yayınları.


İkinci bir kitabı Timaş'dan çıkma. Bunu da ilki gibi okumadım ama izlemişliğim var.  Marie-Laure bu kitabı okuduktan sonra denize karşı ilgisi olur. Göremese de o ses ve denizden gelen her şeye ilgi duyuyor. Tabii Marie-Laure bu kitaptan da alıntı yapar, bu da diğeri gibi yerine cuk diye oturan tarzda.

Filmlerine bakacak olursak;


Disney tarafından 1997 yılında senaryoya alınmış. Hiç görmedim şimdi öğrendim :D Acaba güzel çektiler mi? Sonuçta denizin altı :P


Bu film biraz daha yeni zamanda çekilmiş gibi. 


Maceranın kol gezdiği ve harika yazan Jules Verne sadece bizleri değil yazarı da etkileyen kitaplar yazmış belli ki. Kitaplarımız da önümüze çıkan güzel detaylar arasında. 
Bu konudan yola çıkarak şunu merak ettim acaba ülkemizde de Braille alfabesiyle yazılan bu tarz kitaplar var mı? Olsa ne güzel olur. Gerçi en son sesli hikaye dönemine girildi ama bunun yerini tutuyor mu ki? 

Araştırmam sonucunda BU SİTEDEN sınırlı sayıda Braille kitapları var. Keşke daha çok olsa :(


Bu konu hakkında yazabileceğim yazı bu kadar. Belki bu yazı ile gençliğinize döndünüz veya çocuğunuz varsa ona izletmek isteyeceksiniz. Süper olur, gençliğimiz de neler, neler izlediğimiz görürler :) Güzel film ve hikayelerdi.


Bundan sonra Takvimimize bakalım^^

 Pudra Tozu - Gün Işığım Sönerse - Yeni Hayat.
Kitap Tutkusu – Göremediğimiz Tüm Işıklar Kitabının Aldığı Ödüller.
Fighting!! – Deniz Altında Yirmi Bin Fersah.


06.03.2015

Yorumlar


ÇEKİLİŞ^^

4 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 

Bol Şans^^


Turumuzun son gününde yani yorumumuz da görüşmek üzere^^






4 Mart 2015 Çarşamba

OKK 44.Blog Tur Göremediğimiz Tüm Işıklar//Anthony Doerr Kitap Tanıtımı^^


Herkese merhaba!
OKK’nın 44. blog turunun konuğu Koridor Yayınları’ndan çıkan Anthony Doerr’in yazmış olduğu Göremediğimiz Tüm Işıklar romanı!

Kitabımızı Tanıyalım^^


Marie-Laure, bir müzede kilit ustası olan babasıyla birlikte Paris'te yaşamaktadır. Gözleri gün geçtikçe daha az görmeye başlayan Marie-Laure, altı yaşına geldiğinde kör olur. Babası ona yaşadıkları mahallenin mükemmel bir minyatürünü yapar, böylece her yeri parmaklarıyla ezberler ve artık dışarı çıktığında evinin yolunu bulabilecektir. Fakat bir sabah savaşın kara bulutları şehrin üzerine çökünce, yanlarında müzeye ait içi sırlarla dolu bir taş ile, Saint-Malo'da deniz kenarında bir evde yaşayan, yirmi yıldır dışarı adım atmamış olan amcalarının yanına gitmek zorunda kalırlar.
Almanya'da bir maden kasabasında kız kardeşi ile birlikte bir yetimhanede büyüyen Werner'in önündeki tek seçenek, on beş yaşına geldiğinde babasının öldüğü madende çalışmaktır. Işık kadar beyaz saçları ve sonsuz merak içinde yüzen zihni ile Werner özel bir çocuktur. Bir gün şans eseri eski bir radyo bulup onu çalışır hale getirince ve karşılaştığı her elektronik aleti dakikalar içinde tamir edince, bir subay tarafından keşfedilir ve sonradan bir katil ordusu olduğunu öğreneceği özel bir okula gitme fırsatı elde eder. Orada dâhi olmasının bedelini ödeyip, hayatın acı taraflarına tanıklık ederken, kendisini Marie-Laure ile kaderlerinin kesişeceği Saint-Malo'da bulur.
Göremediğimiz Tüm Işıklar, okuyanların birbirlerine tavsiyesiyle kısa sürede bir milyondan fazla sattı, yılın en çok konuşulan kitabı oldu.



Tur Takvimimiz^^

04.03.2015

Tanıtım
05.03.2015

Pudra Tozu - Gün Işığım Sönerse - Yeni Hayat.
Kitap Tutkusu – Göremediğimiz Tüm Işıklar Kitabının Aldığı Ödüller.
Fighting!! – Yirmi Bin Fersah.


06.03.2015

Yorumlar


4 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 

Bol Şans^^



Katkılarından Dolayı Koridor Yayınlarına Çok Teşekkürler^^





1 Mart 2015 Pazar

Mim, Kitap Tag^^

Herkese merhaba^^
Yine bir mim ile birlikteyiz. Bu sefer bu mim çok farklı çünkü mim'e beni etiketleyen Kitap Tutkusu'nun sahibesi B. ablamm^^ B.Ablamın cevaplarını merak edenler için link BURADA! Linke baktığınız zaman bana bir gönderme var, ablamm buradan da sesleniyorum istediğin her şeyi alabilirsin, bütün renkli yazılarım sana feda olsun :* 
Mim çok güzel, ilk olarak sorulara bittim, tam benlik sorular ;) Uzatmadan sorulara başlayayım.




1- Kitap okumak için evde belli bir yerin var mı?
Hayır, boş bulduğum yere oturur, kulaklıklarımı takar kitap okurum. Ama en sevdiğim yerim yatağım^^


2- Ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı?
Ayraç tabii ki de ama duruma göre her şey olabiliyor ;) Kumandanın dahi olmuşluğu var :D


3- Kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa belirli bir bölümde ya da bölüm başında mı durdurursun? 
Müsaitsem okumaya kesinlikle bölüm sonunda bitiririm ama yeri gelince bölüm ortası da oluyor.


4- Okurken yemek yemek mi bir şeyler içmek mi?
Yemek yiyemem, belki çikolata yerim, içecek olarak da kahve, çay ama kitaba kendimi o kadar kaptırırım ki içeceğim soğur :P



5- Kitap okurken televizyon seyretmek mi müzik dinlemek mi?
Doğrusu her ikisini de yapabiliyorum :P Tabii Tv izleyince kitap kalıyor ama müzik dinlemek favorim <3 


6- Tek seferde bir kitap mı yoksa birden fazla kitap mı?
Duruma göre değişiyor, bazen okumam gerekirse iki kitap birden okuyorum :)


7- Okurken evde mi yoksa her yerde mi okumayı tercih edersin?
Her yerde okurum, yeter ki okumaya müsait olayım.


8- Kitabın, kafanın içinde yüksek sesle okunması mı yoksa sessizce okunması mı?
Sessizce okunması.

9- Önündeki sayfaları okur musun yoksa sayfaları atlar mısın?
Yeri gelince atlarım ama atlamayı pek sevmiyorum :/


10- Ciltli kitap mı karton kitap mı?
Ne kadar pahalı olsa da ciltli diyorum^^


11- Kitap yazıyor musun?
Yazmam, okumayı tercih ediyorum ;)




Mim'in sonuna gelmiş bulunmaktayım. Kitaplar hakkındaki düşüncelerimi az çok bu mim de söyledim :) Böyle mim'leri seviyorum ama ne yalan Kore mim'lerine hastayım <3 <3

Bu mim'i isteyen yapabilir ;) Benim etiketlemeyeceğim kimse kalmadı, sağ olsun B.ablam Mim kankimi de benden önce etiketlemiş :D Şaka bir yana isteyen kitap sever arkadaşları davet ediyorum :*

Sevgiyle kalın canlar^^




Haftanın Şarkıları #2^^

Haftanın son gününden ve Mart'ın ilk gününden herkese merhaba^^

Geçen hafta Haftanın Şarkıları ile karşınıza geldim, blogumun yeni yazısı. Fırsat buldukça ve unutmadıkça her hafta böyle bir yazı yazacağım^^ O hafta hangi şarkıları kafaya takmışsam hepsi burada olacak canlar^^ İster yeni ister eski. Lafı uzatmadan şarkılarıma geçeyim^^
Keyifli dinlemeler^^

İlk olarak feci takıldığım, yeni keşfettiğim T-Ara//Number Nine Şarkısı^^


Secret Love dizisinden duydum ve sevdiğim sayılı bayan gruplardan olduğu için hemen tanıdım^^
Not: Başlangıç çok güzel ve hemen telefonumun zil sesi yaptım.



İkinci şarkımız bir Ost. Secret Love oluyor kendisi, diziyi şu an izliyorum ve bayıldım^^ Bitirir bitirmez yorumum burada olacak inşAllah^^



Tek sıkıntı bu şarkıda Rap olması. Şahsen Rap'i hiç sevmem :/



Üçüncü ve son şarkımız Suju'dan tabii ki de <3 <3 
İki duygusal şarkıdan sonra biraz da coşalım^^ Bu şarkıyı albümdeki versiyonuyla da seviyorum ama burada bambaşka <3 



Suju candır^^


Bu haftada ki şarkılar bunlar^^ Gelecek hafta Haftanın Şarkıları'nda görüşmek üzere^^




28 Şubat 2015 Cumartesi

Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var//Debbie Macomber Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^

Yılbaşında okuyacağım kitabı yılbaşından neredeyse 2 ay sonra okuyabildim. Ne kadar hızlıyım değil mi canlar? Neyse geç olsun güç olmasın demişler, uzun zamandan sonra Debbie okudum. En son Bahçemde Yeşeren Düşler'i okumuştum sonra alıp okuyamadım. Her zaman seriye devam etmeyi planlıyorum ama bir türlü kısmet olmadı. Bu sefer yazarın çıkan son kitabını okudum, yılbaşına özel. Ne yalan Debbie'yi özlemişim.



Katherine O'Connor kısaca K.O yeni yıl mektupları yazan biridir. O sırada da sürekli bir iş aramaktadır. Blossom Sokağında ki kafe de zamanını geçiren K.O kardeşini, eniştesini ve ikiz yeğenlerini değiştiren kitabı yazan yazarı hiç sevemez çünkü noel hakkında atıp tutmaktadır. Zaman sonra kafede sürekli takıldıklarını fark eden K.O Wynn Jeffries'le güzel! bir konuşma yapmak ister ama K.O Wynn'i tanıdıkça bazı şeyler değişip, nefret yerini aşk bırakacaktır.




Konu böyle. 
Kitabımız kısacık bir şey çerezlik de diyebiliriz, işiniz yoksa bir günde oturup bitireceğiniz kitaplar arasında. Ben bir günde bitiremedim, okul nedeniyle ama bir oturuşta baya yol katettiğimi biliyorum :D Kitabı sevdim, aşk yumağı gibi ama bazı eksiklikleri vardı sanki. Debbie çok mu hızlı yazmış yada kısa olsun diye mi böyle yapmış bilmiyorum ama bazı şeyler çok oldu bittiye gelmiş, olaylar o kadar hızlı gelişti ki bir an ne oluyoruz dedim. Kafam karıştı açıkçası ama yine de iki faklı insanın farklı düşünüp aşık olabileceğini öğretiyor bize kitap.


Ne demiş büyüklerimiz en büyük aşklar nefretle başlar. Burada da öyle bir tanışma yaşadılar ki çiftimiz bunun sonu fena dedim. K.O'nın yazdığı mektuplar ise süper ötesi, böyle işler gerçekten var mı merak ettim yaa, düşünsenize gidiyorsunuz hayatınızda bazı şeyleri anlatıyorsunuz sizin adınıza mektup yazılıyor, değişik. K.O'yu sevdim ama bazı şeyleri fazla büyüttü sanki ama yazar bunu amaçlamış belli ki. Wynn masum tatlı şey ama onda da bazı şeyler eksik gibiydi aman ne bileyim eksiklikler vardı ama kitap gerçek anlamda güzeldi. 

Kitabımız da geçen diğer karakterlerde K.O. ve Wynn kadar komikler ve sevimliler. Psişik güçlere sahip, kedi sever yakın arkadaş, inat mı inat kardeş ve köpekleri çok sevip de onları halden hale sokan ikiz yeğenler. K.O.'nun ikizleri ayırt etmesini ayakta alkışladım, vay be dedim, gerçekte böyle olmuyor, bilirim ben :P K.O. biraz abartmış dedim ama hak veriyorum hani, öyle bir kitap dünyada fenomen olsa o çocukların hallerini düşünemiyorum. Konumuz yazarımızın diğer kitap karakterlerinin barındırdığı Blossom Sokağında geçiyor, Bir Yumak Mutluluk da var ve bir çok karakter. Anılar tazelendi anlayacağınız, bu anılar tekrardan silinmeden seriyi toplayayım ;)


Kitabı tavsiye ederim, yazarın kalemini sevenler kesin bunu da sever. Bazı eksiklikleri var ama bunu da yukarıda belirttim. Debbie bir süreliğine unuttuğum içinde kendime kızıyorum oysa ki ne güzel yazıyor. Arkadaşlık, dostluk, aile bağları, aşk ve sevgiyi en ince ayrıntısına kadar güzel yazan bu yazarı kitaplığımızdan eksik etmeyelim, etmeyeyim :) 


Kitaba Puanım 5/4


Alıntılar^^

"Hemen dönerim. Dişlerimi fırçalamam gerek."
K.O. odadan çıkarken komşusu kuşkuyla ona bakıyordu. K.O. elinde üstü macun dolu diş fırçasıyla banyodan çıkarak, "Acıktığım zaman yaptığım bir numara,"diye açıkladı. "Ne zaman acıksam, dişlerimi fırçalarım."
"Ne yaparsın?"
"Dişlerimi fırçalarım."
Arkadaşı dikkatle onu süzdü. "Bugün kaç kere dişlerini fırçaladın?"
"Dört...hayır, beş kere....

******

K.O. tekrar esneyip kapıyı kapattı. "Saat kaç?" Erken olduğunu biliyordu, çünkü gözleri yanıyordu ve pencereden içeri gün ışığı sızdığına dair bir işaret yoktu.
"Yediyi yirmi geçiyor. Uyandırmadım, değil mi?"
"Hayır, zaten kapıya bakacaktım." Arkadaşı kahve hazırlamakla o kadar meşguldü ki espriyi kaçırdı.

******
Ah, elbette programına uydururdu. Kesinlikle bir yolunu bulurdu. Wynn'i görmek uğruna K.O. Rainier Dağı'na bile tırmanırdı. 


Evet alıntılarımızda bu kadar, yorumumuz da bitti. Başka yorumlar da görüşmek üzere canlar, sevgi ve saygıyla kalın^^



24 Şubat 2015 Salı

OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Kitap Yorumu^^


Herkese merhaba^^
43.turumuzun kitabı Deniz Feneri Yolu yorumuna başlamış bulunmaktayım. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Tarzı tam Sarah Jio gibi. Eski, yeni çiftler, gizemli kayıtlar vs. Haa bundan anlamayın ki Sarah Jio'nun aynısı, cıks aynı değiller ama ikisinin de tarzı bir. Yazarın dilinin akıcı olup, olayların gizemli olması kitaba nasıl başlayıp, nasıl bittiğinin farkına vardırmıyor. 


Isabella eşiyle beraber Londra sınırlarında çıkıp çok kıymetli bir eşya ile Avustralya'ya gemi ile yol alırlar. Isabella ne kadar acı çekse de bu seyahati gerçekleştirmek zorundadır. Gemide geçen günlerinde çok düşünür ve hayatına başka türlü devam etmek ister ama fırtına gelip gemiyi vurana kadar. Gemi kazasından sağ kurtulan Isabella ıssız bir adaya düşer, tam her şeyin bittiğini sandığı anda ise ufukta gördüğü Deniz Feneri ışığından sonra hayatı bambaşka bir hal alır. Libby hayatını ve uzun yıllar boyunca sevdiği adamı kaybedince yıllar önce üzücü olaylar nedeniyle ayrıldığı Deniz Feneri Yolu'na geri döner ama döndüğünde acı gerçekle yüzleşir ve hayatını devam etmek için elinden geleni yapar. O sırada bulduğu bazı eski günlükler ile geçmişin sırrını çözmeye çalışır.

Konumuz böyle. İki hayat, umutsuzluk ve zorluklara karşı mücadele. Hepsini kitapta okuyoruz. Aşkı, sevgiyi, ihaneti ve en önemlisi ailenin ne demek olduğunu. Isabella'nın hayatı en başından beri zorluk ve umutsuzluk barındırıyor. Geçmişte yaşadıkları gerçekten kötü. Hele o ıssız adaya düşmesi ve sonradan yaşadığı hayat mücadelesi çok fena. 


Libby'nin hayatı ise Isabella'nın hayatından daha karmaşık. İlk olarak yıllar boyunca aileden uzak yaşıyor ve yaşadığı acı nedeniyle tekrardan dönmesi ve kabul edilmemesi. Bu kitapta sevdiğim karakter oldu Libby. Isabella'nın ne kadar acı çektiğini okusak da ona da kızdım Libby'nin kardeşi Juliet'e de. Kabul ikisinin de acısı ve kızgınlığı kabul edilebilir ama bazı düşünceler cıks beni delirtti.
Kitapta geçen bütün karakterlerimizin geçmişte yaşadığı sıkıntılar, üzüntüler ve acılar var. Biraz önce yazdığım yerde Juliet'e kızdım dedim ama en çok üzüldüğüm ise o oldu. Isabella ise bambaşka. 


Yazarın taa 1901 yılları anlatması çok güzeldi, o zamanın çay partileri, baloları falan güzeldi tabi az anlatmış olsa da ben sevdim. Deniz Feneri Yolu'nu anlatım şekli ise süper ötesiydi. Bir kere denizi görmeyen, duymayan ben bile sanki oradayım da duyuyormuşum gibi hissettim. Öyle güzel bir yerde yaşamak isterdim, deniz kenarı falan. Ayrıca çok aksiyonlu geçti kitabımız, sona doğru ne demek istediğimi anlayacaksınız ;) Yazarın okuduğum ikinci kitabı ve gerçekten yazarın kalemi okunulası. 

Kitap akıcı ve yazarın kurgusu, kalemi çok güzel ama benim kitabı bir kaç günde okuyamamam kitaba adapte edemedi. Bu kitaplar başladıktan sonra hemen bitirilecek tarzda. Bir kere o anları yaşayıp kendinizi onun yerine koyuyorsunuz ama uzun süreli bırakıp alınması kopukluk yapıyor :/
Yazarın ilk kitabı Kır Çiçeği Tepesi'ni okuduysanız bunu da okumak isteyeceksiniz, hiç okumayıp deniz seven biriyseniz buram buram deniz kokusu ve dalgaları hissedeceğiniz bu kitabı öneririm ;) Aile-dram severler ayrıca size sesleniyorum, kaçırmayın bu kitabı ;)

Normalde okuduğum yabancı kitabın yurt dışı kapağını çok merak ederim ve hemen bakarım ama nedense bunda hemen bakamadım anca bugün bakabildim ve şok oldum desem yeridir. Tamam güzel, kitaba yakışır bir kapak ama bizim kapağı tek geçerim, Arkadya Yayınları bu işi biliyor.  


Sizce de bizimki güzel değil mi?? Mavi, mavi içimizi açıyor <3 

Kitaba puanım 5/4


Alıntı yapmayacağım ama sizi alıntıların paylaşıldığı Kitap Tutkusu bloguna davet ediyorum ;)

Not: Yazarın Kır Çiçeği Tepesi yorumumu merak edenler işte Link; TIK TIK!!

Bir turun daha sonuna geldik, emeği geçen herkese çok teşekkürler^^ En çokta Arkaya Yayınlarına. Kitaplar ile gönderdikleri özel kesecik kitaplığımın en güzel yerinde yerini aldı^^



Başka turlarda görüşmek üzere canlar^^



Katkılarından Dolayı Arkadya Yayınlarına Çok Teşekkürler^^


21 Şubat 2015 Cumartesi

OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?^^


Bugünlük tekrardan merhabalar^^

Başlığımız da gördüğünüz gibi Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz? adı altında yazı yazacağım. Kitabımızın konusunu okuduysanız Isabella gemi kazası nedeniyle ıssız bir adaya düşüyor. Tabii o öyle sanıyor, Deniz Fenerinin ışığını gördüğü an bu ıssızlıktan kurtuluyor ama o süre zarfında neler yaptığı merak konusu okumayanlar için. Zorluk çektiği bir gerçek, hele o kadar kişiden sadece kendisinin kurtulması ve tek kalması. Neyse kitabımız böyle başlıyor. Bu konu hakkında çoğu kişiler yazdılar, çizdiler, filmini yaptılar, olmadı Survivor adında yarışma yaptılar ama hep mutlu son falan filan. Kitap olarak yazıldı mı? Hımm okuduğum kitaplara bakınca yok ama bu kitapta az da olsa bahsedilmiş. 


Çok detaylı bir yazı olmayacak ama belli başlı konulardan bahsedeyim. İlk olarak uçak veya gemi kazası fark etmez düştünüz diyelim ve kimsecikler yok. Elinizde de hiç bir şey yok. Ne telefon, ne yemek ne giysi vs. İlk olarak su yeri aramak lazım, buldunuz diyelim sonrasında yemek ama bundan önce yatacak yer en önemli. Nedeni ise yağmur kesin olur bu adalarda, böcek falan yatacak yer önemli yani :) Araştırma yaparken bir yazıya denk geldim, çok güzel yazmış. İlk olarak kendinizi motive edin diyor, hayatta kalmaya odaklanın, gelecek hakkında planlar kurun ki hayata daha çok tutunmanızı sağlasın. Daha detaylı bilgi almak için bu linki TIKLAYIN!! 
Ve bu sözü çok sevdim.

 'Karnınızı doyurmak zorunda değilsiniz. Bir insan; nefes almadan üç dakika, su içmeden üç gün, yemek yemeden üç hafta yaşayabilir.'



Şu an için yaaa ben mi ıssız adaya düşeceğim diyebilirsiniz ki bende diyorum, deniz aşırı bir ülkeye gitmeyeceğime göre ki belli olmaz belki Kore'ye gideriz neyse gitmeyeceğimize göre gerek yok ama hayat bu belli olmaz yine bilmek lazım ;)
Bir botanik ıssız adaya düştüyseniz şanslısınız, kesin bir kaç yiyecek meyve bulunur, ağaç dallarından sığınak yapabilirsiniz ve giysi de :P Şaka bir yana botaniğe düşmek iyidir :P Lakin ağaç bile yoksa işte o zaman ben bile bir şey diyemem. Sadece dua edin ki yakın zamanda yardım gelsin.

Uçsuz bucaksız bir yere düştüyseniz keşfe çıkın. Belki Isabella gibi bir Deniz Feneri görürsünüz yada bir yerleşkenin var olduğunu keşfedersiniz. Olur da bir kaç yabani insana yakalandınız tabana kuvvet kaçın, yamyam almadıkları ne malum? :D 


Baktınız hayatta kalacak çok şey var hatta ve hatta zaman geçirecek şeyler de var öyle yaşayın gitsin :D Ama biz, insan oğulları hiç bir zaman tatmin olmadığımız için canımız sıkılır o yüzden kurtulmak için elinizden geleni yapın. Adaya düşmezsiniz ama yine de bununla ilgili yazıları okuyun derim, belli mi olur? 

Adaya iki kişi düşerseniz keyif size, hele birde yanınıza üç şey(iki kişi artı altı şey) aldıysanız daha ne olsun :D Şaka bir yana gerçek hayatta bu duruma düşmüş insanlar vardır kesin, mi acaba? Google amcadan aradım ama cıks bir şey bulamadım. 

Kitabımız adaya düştüğü için Issız Adalı yazı yazıyorum yoksa bir sürü şekilde ıssız bir yere düşebilirsiniz. Bunu düşünen bir çok yapımcı onunla ilgili filmler çekmiş. 
BURADAN! filmlere bakabilirsiniz. 


Bu kadar bilgilendirme yeter, inşAllah bir faydam dokunur, yine diyorum belli olmaz belki düşeriz bir adaya biz yine de önlemimizi alalım ;))


Şimdide gelelim klasikleşmiş Issız adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey'e.
Yazıya özel bir kaç kişiye sordum bu soruyu tabii ilk başta dalgaya aldık ama ciddi cevaplarda aldım hani :D 

Not: Sorduğum kişiler özellikle Su dedi ama kendi hayalimiz deyip adada Su bulundurduk :D 

İlk olarak Okuyan Kızlar Kulübü ne demiş bakalım^^

Kitap Tutkusu'nun 3 şeyi: Telefon, kitap, yiyecek-içecek.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları'nın 3 şeyi: At, avrat, silah.(Mantıklı :D)


 Kore Fanı ve kitap sever ablalarım, arkadaşlarım^^

Minoz fanı arkadaşım F'nın 3 şeyi: Gazı bitmeyecek çakmak, çadır, içinde her malzeme olan bir sandık :D
G. Unnimin 3 şeyi: Temizlik malzemesi, bir top pamuklu kumaş, benden çokça zeki, konuşmayı seven biri. 
Kitap sever N. ablamın 3 şeyi: Çikolata, kocam, kitaplarım.


Arkadaşlarımın, dostlarımın almak istediği 3 şey^^

Teyze lakabıyla Ş'ın 3 şeyi: Çakmak, mercek, kesici bir alet.(Zekice)
Puccagillerden P'ın 3 şeyi: Telefon, yemek, adının baş harfli H. olan biri :D
Kankilerimden M'nin 3 şeyi: Sevdiğim tüm insanlar, vakit geçirebileceğim tüm eşyalar, karnımı doyuracak her şey.
Diğer kankim G.ün 3 şeyi: Özel malzemelerin olduğu büyük bir çanta, yiyecek, yatacağım yere sermek için pike.



Şimdi bana ve My Twinin cevaplarına gelelim^^

My Twin'in yanına almak istediği 3 şey: Kyuhyun, sandık(içinde gerekli her şey var.), kitaplarım.
Not: Sevdiklerim de ıssız adada oldukları için listede yoklar. :P
Ve ben :P : Bir çanta dolusu malzeme-özel eşya, kitaplarım, çikolata^^


Evet nasıl cevaplar ama? Ben hepsini sevdim :D


Evet kazasız belasız şükür yazımı yazabildim. Şu kadarcık yazıyı 4 saatte anca tamamladım. Neden çünkü sürekli ayağı kalkmak durumunda kaldım :P


Takvimimiz^^

21.02.2015
Kitap Tutkusu-Deniz Feneri Koyu’ndan Alıntılar.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Kimberley Freeman ile Röportaj.
Fighting!!-Ön Okuma.
Fighting!!-Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?



ÇEKİLİŞ^^


3 kişiye, sürpriz de dahil hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 
Bol Şans^^


Bugünlük böyle yorumda görüşmek üzere^^




OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Ön Okuma^^


Turumuzun ikinci gününden herkese selam^^

Masmavi bir kitap kapağı ve dopdolu içeriğe ile çok güzel bir kitap. Zaten yazarı tanıyanlar kaleminin güzel olduğunu bilirler ve ne zamandır beklenen bir kitap. Uzatmaya gerek yok, kitabımızı hemen almayanlar için ön okuma paylaşıyorum. Daha ilk dakikada kitaba bağlanıyorsunuz bunu bilin ama ;)

Ve işte Ön Okumamız!
Keyifle okuyun^^





Nasıldı canla? Dediğim gibi değil mi? Bu gazla gidip kitabımızı alın yada özel sürprizi ile hediye ettiğimiz çekilişe katılın^^

Turumuz devam ediyor, takvimimizi merak edenlere gelsin sonraki yazacaklarım :D


21.02.2015
Kitap Tutkusu-Deniz Feneri Koyu’ndan Alıntılar.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Kimberley Freeman ile Röportaj.
Fighting!!-Ön Okuma.
Fighting!!-Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?



ÇEKİLİŞ^^


3 kişiye, sürpriz de dahil hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 
Bol Şans^^


Takipte kalın^^






20 Şubat 2015 Cuma

OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Kitap Tanıtımı^^


Herkese merhaba!
OKK’nın 43.blog turunun konuğu Arkadya Yayınları’ndan çıkan Kimberley Freeman’ın yazmış olduğu Deniz Feneri Koyu romanı!

Kitabımızı Tanıyalım^^


"Belki de kırılmıştır kalbim. Bildiğimiz anlamda kırık bir kalp değil, sadece ortadan ikiye çatlamış bir kalp de değil. Şömine rafından alınıp, sert bir el tarafından sökülerek parçalarına ayrılan, sonra da paramparça bir halde yere bırakılan bir saat gibi. Bir daha çalışamayacak kadar parçalanmış bir saat…"

Ünlü bir kuyumcu ailesinin gelini olan Isabella Winterbourne, kalbi acıdan kavrulsa da, 1901 yılında eşiyle birlikte o çok kıymetli hediyeyi Avustralya parlamentosuna teslim etmek üzere bir gemi yolculuğuna çıkmak zorundadır. Ancak gemi Queensland sahilinde batar ve bu kazadan sağ kurtulan tek kişi Isabella'dır. Ve ne talihtir ki eşinin gözü gibi sakındığı hediye de kıyıya vurmuştur. Isabella bir karar vermek zorundadır. Ya kocasının zengin ve baskıcı ailesine geri dönecektir ya da elindeki bu hediyeyle yıllardır özlemini çektiği saklı rüyasını gerçekleştirecektir. İşte o an uçsuz bucaksız karanlık sahilde bir ışık dikkatini çeker. Ve Isabella deniz fenerinin sığınağına bırakır kendini…
Bir asır sonra Libby Slater, hiç karşılık beklemeden sevdiği adamı kaybedince, artık ona anlamsız gelen Paris şehrini ardında bırakmaya karar verir. Yaşamını çocukluğunun geçtiği Deniz Feneri Koyu'nda devam ettirecektir. Ancak yirmi senedir hiç görüşmediği kız kardeşinin düşüncesi onu endişelendirse de geçmişte yapılan hataların telafisi yoktur. Dahası fener evinde kalmaya başladığı günler ona bu koyun her zaman sürprizlerle dolu olduğunu gösterecektir…
Kır Çiçeği Tepesi ile gönülleri fetheden Kimberley Freeman, farklı yüzyıllarda yaşamış iki kadının geçmişi geride bırakıp geleceklerine yön verişlerini ustalıkla anlatıyor. Ve bu kadınların aradıkları cevaplar ise Deniz Feneri Koyu'nda saklı.
"Freeman, bir asır arayla yaşayan ama geçmişin zorluklarıyla bir şekilde başa çıkan ve aynı deniz fenerinin huzuruna sığınan iki kadının hikâyesini ustalıkla kaleme alıyor." 
-Publishers Weekly-

Konumuz ve övgüler harika^^
Ve şimdide takvimimiz.


20.02.2015
Tanıtım
21.02.2015
Kitap Tutkusu-Deniz Feneri Koyu’ndan Alıntılar.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Kimberley Freeman ile Röportaj.
Fighting!!-Ön Okuma.
Fighting!!-Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?



ÇEKİLİŞ^^


3 kişiye, sürpriz de dahil hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 
Bol Şans^^



Katkılarından Dolayı Arkadya Yayınları'na Çok Teşekkür Ederiz^^


Takipte kalın canlar <3