29 Temmuz 2015 Çarşamba

OKK 46.Blog Tur Çarşambaya Kadar Eşim Ol//Catherine Bybee Kitap Tanıtımı^^




Herkese merhaba!
OKK’nın 46. blog turunun konuğu Novella Yayınları’ndan çıkan Catherine Bybee’nin yazmış olduğu Çarşambaya Kadar Eşim Ol romanı!


Kitabımızı Tanıyalım^^



Y edi Gün, Yedi Düğün

Blake Harrison
Zengin, kraliyet mensubu, çekici... Ve en önemlisi çarşamba gününe kadar evlenmesi gerekiyor. Blake evlilik konusunda ona yardımcı olması için bir işadamı olduğunu sandığı Sam Elliot'a başvuruyor. Ama güzel, enerjik ve baştan çıkarıcı bir sesi olan Samantha Elliot'la karşılaşıyor.

Samantha Elliot
Bir çöpçatanlık şirketi sahibi olan Samantha evlenecekler listesinde değil... Ta ki Blake ona bir yıllık evlilik sözleşmesi için on milyon dolar teklif edene dek. Ve bu teklifte uygunsuz bir niyet yok. Bu para, bakımevinde kalan kardeşinin masraflarını karşılayacak. Samantha'nın tek yapması gerekense yeni kocasına karşı hissettiği çekimi kendine saklamak ve onunla ilişkiden kaçınmak.

Ama Blake'in öpücükleri ve çekiciliği Samantha'nın karşı koyamayacağı kadar güçlü. Samantha ve Blake her şeyiyle düşünülmüş bir evlilik sözleşmesi imzalıyorlar. Bu sözleşmede aşk yok ama bilirsiniz, aşk zaten sınır tanımaz.

"Çarşambaya Kadar Eşim Ol eğlenceli ve ateşli bir aşk romanı. Bu kitap, sürekli ağız dalaşında olan muhteşem kahramanlarıyla çok komik, sıra dışı ve özel."
-Booklist-

"Catherine Bybee, bu romanıyla eğlenceli ve iyi zaman geçireceğiniz bir okuma deneyimi sunuyor."
-Tell Me a Story-

"Sam ve Blake'in arasındaki kimya her yere bulaşıyor, her yüreğe işliyor."
-Coffee Time Romance-


29.07.2015
Duyuru – Takvim – Çekiliş

30.07.2015
Pudra Tozu- 900'lü Hatlar.
Kitap Tutkusu-Catherine Bybee İle Röportaj.
Fighting!!- Zamane Dük Ve Düşesleri.

31.07.2015
Yorum


ÇEKİLİŞ!!^^

5 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 


Takipte kalın canlar^^ Ve herkesi turumuza bekleriz ;)


Katkılarından Dolayı Novella Yayınlarına Çok Teşekkürler^^







24 Temmuz 2015 Cuma

Yarın Ve Daima//Nora Roberts Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun zamandır Nora Roberts okumuyordum, çoğu kitabı da elimde ama nedense bir kısmet olmadı :P Sonunda My Twin'in okuyup çok beğendiği Yarın ve Daima kitabını okudum ve Nora'yı ne kadar çok özlediğimi anladım. Seviyorum bu kadını yaa, hem kalemini hemde kurguladığı konuları. Aşk, aile, dostluk ne ararsan var. Tam can damarıma dokundu bu kitapta, en sevdiğim^^



Beckett ve ailesi geçmiş yıllara ev sahipliği yapan eski oteli yaptırıp kasabaya yeniden kazandırmaya başlamışlardır. İşlerini ciddiye alan bu aile herkesin gözdesi olacak bir otel yapmaya adım adım yaklaşmışlardır. Otelin Mimarı olan Beckett ise hem işine hemde yıllar boyunca kafasına koyduğunu yapmaya çalışmaktadır. Kafasına koyduğu şey ise yıllar önce eşi öldükten sonra 3 çocuğuyla kasabaya kesin dönüş yapan çocukluk aşkı Clare'yi öpmektir.



Konu size sıradan gelebilir ama sakın öyle demeyin, bir kere o yaramaz ama çok şeker olan çocuklar var. Genç yaşta evlenip 3 çocuk sahibi olan Clare da bambaşka tabii. Başta nasıl olabilir ki deniliyor ama aşk bu yaa her şeye göğüs gerip, kendilerini bir anda aşkın kollarında buluyorlar. İlk başta dediğim gibi ne zamandır Nora okuyamıyorum, bununla da hasretimi çok iyi giderdim. Ahh Nora bu kadın ne kadar hızlı yazsa da çok güzel yazıyor. Gerek konu olsun gerek anlatım hayranıyız dedeeeeee!!! :P Karakterleri ise harikulade, hepsini çok sevdim hele oteldeki gizemli Elizabeth evlere şenlikti.



Beckett, kızlar yanından geçince bir bakıp, bir daha bakma ihtiyaçları duydukları tatlı Mimar. Herkesin gözü onda olsa da onun gözü sadece çocukluk aşkı Clare'da. Garibim söyleyemiyor o zamanlar, neden olduğunu okuyunca anlayacaksınız, hak da vereceksiniz hem Beckett'e hemde Clare'ya. Zaten hikayemizin başlangıcı da burada. Kitabımızın ilk girişi Beckett ile oluyor, ne yalan o ilk bölümden zerre bir şey anlamadım ama okudukça ne olduğunu kavradım ;)

Clare bizim en sevdiğimiz ve ilerde keşke yapsak dediğimiz işi yani kitapçılıkla uğraşan bekar ve 3 çocuk annesi bir karakterdir. Kasabaya uzun zaman önce geri dönüyor ve eski anıları, aşkları ve dostlukları gün yüzüne çıkarıyor. Kitapçı olmasını mı, iyi kalpli, Beckett'e iyi davranması ve ona aşık olmasını mı çok sevdim bilemedim. Hele o 3 çocukla başa çıkması takdire şayan, hem 3 çocuk hem kitapçı hemde ev işleriyle tek ilgilenen bir kadın, gel de alkışlama.


Kitabımız da geçen yeni restore edilen otelin bir anlatımı var öyle bir otel gerçekte olsa dünya da en sevile, en ilgi duyulan oteli olup çıkardı. İlk olarak odaların aşk romanlarında baş gösteren karakterlerin isimleri verilmiş. (Örn: Bay Darcy ve Elizabeth) Odalar, banyolar ve renkleri gözünüzün önünde canlandırınca vaaay beee diyorsunuz, bence mimarlar bu kitabı okuyup böyle bir otel yapsınlar ;)


Kitabımız 3 kitaptan oluşan bir seri, 3 erkek kardeş ve onların aşk hayatlarını konu alıyor. diğer iki kardeşi de çok merak ediyorum, ikisi de çok değişik karakterlere sahip ve çiftleri de bir o kadar garip :D


Kitap kapakları orijinal kullanılmış, çokta güzeller^^ Şu an serinin ikinci kitabı elimde, en kısa zaman da son kitabı alıp seriyi tamamlayıp ikinci kitabı okuyacağım ne kadar çok merak etsem de :P Bu kadar yazı da sonra kesinlikle öneririm. Bu tarz kitapları sevenler Nora'yı okumadan geçmeyin, hele de bu seriyi ;) Şiddetle tavsiye ediyorum ;)

Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^

"Bazen, bir şeyin doğru olduğunu hissedersin. Bazen de olan her şeyin bir sebebi olduğunu bilirsin. ..."

*****

"Bu da ingiliz anahtarı."
"İngiliz Anahtarı mı? Ama biz Amerikalıyız."
Beckett kahkaha attı. "Evet öyleyiz. Bu aleti tüm dünya ülkelerindeki tamir çantalarında bulabilirsin ama muhtemelen ilk kez İngiltere'de kullanıldığı için adı böyle kalmış."

Alıntıya not: Bizde Türk'üz ama yine de ingiliz anahtarından vazgeçemiyoruz :P

*****

Ryder merakını giderememişti. "Ben Marangoz X,"dedi neşeyle. "Testereden daha hızlı, çekiçten daha güçlü kahraman. İyilik, doğruluk ve düzgün raflar için savaşırım."
"Çok saçmasın."
"Bence çocuklar öyle düşünmeyecek ve senden daha çok şeker toplayacağım."



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^



22 Temmuz 2015 Çarşamba

Haftanın Şarkıları^^ #10

Haftanın şarkılarından herkese selam^^
Lafı fazla uzatmıyor son zamanlar da beni benden alan şarkıları sizlerle buluşturuyorum^^

İlk olarak T-Pop'dan bir şarkı paylaşacağım. (T-Pop=Türk Pop) 
Edis'i hepimiz biliriz, "Hadi yine gel benim ol...." diye diye şarkısını çok söylemişizdir. Şimdiler de harika bir şarkı çıkardı, Olmamış mı? Çok sevdim hem klibi hemde şarkıyı. İşte karşınız da:




İkinci şarkımız Super Junior yepyeni albümle bizlere geri döndü, ilk şarkıları Devil. mükemmel hele klip biraz saçma olsa da çok güzeldi, hepsi birbirinden taştı^^



Bütün üyelere (Buna Siwon da dahil) kalp kalp^^

Not: Albümde ki diğer şarkılar da çok güzeldi, haftaya da onları paylaşırım ;)

Şimdi demeyin sen bir Elf olarak nasıl ilk Devil'i paylaşmazsın? Şimdi ilk Olmamış mı?'yı dinledim sevdim, onu ilk koymasaydım olmazdı :P

Hadi keyifli seyirler, öpüldünüz^^



10 Temmuz 2015 Cuma

Yağmur Yağarken//Lisa De Jong Kitap Tanıtımı^^

Merhabalar^^
Yorumlar, mimler derken araya da kitap tanıtımları koyalım değil mi? Go Kitap hız kesmeden yepyeni kitaplar çıkarıyor. Bu kitapta Goodreads da çok güzel puanlar almış, biz de çok seveceğiz gibi duruyor. Kısa kesip konumuza bakalım^^



Hayatım bir gecede sonsuza dek değişti.

Beau benim ilk aşkımdı. Sonra her şey altüst oldu. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Ona nedenini söyleyebilsem keşke. Ama söyleyemem. Hiç kimseye söyleyemem. Ona ne kadar ihtiyacım olduğunun farkında bile değilmişim. Ta ki gidişiyle yapayalnız kalana kadar.

Sonra Asher Hunt çıkageldi. Büyüleyici bakışları ve muzip gülümsemesiyle... Herkes ondan uzak durmamı söylüyordu. Oysa onun tek yaptığı beni esir alan acılarımı dindirmekti.

Ben, kaderimin o yağmurlu gecede mühürlendiğini sanıyordum ama Asher bana bunun sadece yeni bir başlangıç olduğunu gösterdi. Beni kurtardı. Bana yeniden umut verdi.

Ama şimdi hayatım bir sır yüzünden bir kez daha altüst olmak üzere…



Konu çok güzel değil mi? Kapak da güzel beğendim ben, orijinal hali kullanılmış ;)
Go Kitap Facebook sayfasın da çok güzel alıntılar paylaşıyor, çok beğendiğim için burada da paylaşıyorum ;)






Başka yazılarım da görüşmek üzere^^



9 Temmuz 2015 Perşembe

işgalci//Melissa Landers Kitap Yorumu^^

Selam^^
Bir kitap yorumu ile tekrardan ve tekrardan karşınızdayım ;) İlk kitabı severek beğenerek okumuştum, uzaylı kitaplar pek yoktur ve bu seri onun yerine fazlasıyla doldurmakta. İkinci kitabın çıkmasıyla ve konuyu okumamla nasıl merak ettim anlatamam. Konuya geçmeden önce not düşüp devam edeceğim ;) Eğer Yabancı kitabını OKUMADIYSANIZ!! bu yorumu hemen kapatın ;) 

Aelyx ve Cara ittifak nedeniyle ayrı dünyalara savrulmuşlardır. Cara kendi dünyasını kurtarmak için Aelyx'nin Dünyası olan L'eihrliler ile kalmaya başlar. Burada hayat pekte kolay değildir. İlk olarak L'eihrliler Cara'yı sevmez ve başına bela açmakla uğraşırlar. Aelxy ise Dünya da halen daha tehlike altındadır. İttifakın olmasını ve en kısa sürede Cara'ya kavuşabilmek için elinden geleni yapar ama Cara gibi o da zor zamanlar geçirir. Zaman sonra aslında bazı şeylerin doğru ilerlemediğinden şüphelenen Cara Aelxy'ye kavuşur ama bu sefer de iki Dünya için de tehdit büyüktür.

Konumuz böyle.
İşgalci için gelen yorumlara bakınca çok sevildiğini gördüm ve bende kesin severim dedim ama iki kitap arasında seçim yap deseler Yabancı derim. Bu da çok güzeldi, yazar burada da çok güzel bir iş çıkarmış. Bunda da bazı şeylerin gerçek olmasını isterdim dedim ama ya benim elimde uzun durması yada beklentimi yüksek tuttuğum için bu kitaptan çok Yabancı'yı tercih ederim. ;)

Çiftimizin başına gelenler çok kötü, ölümlerden dönüyorlar neredeyse yine de her şeyin üstünden geldiler. Gerek ayrılık olsun gerek ayrımcılık olsun hepsini Dünyaları için bir kenara koydular, bu fedakarlık için büyük bir alkış ;) İlk kitap da ki gibi yine iki karakterden de olayları okuyoruz, gerçi bu kitapta böyle olmalı, her ikisi de başka, başka yerler de :D


Tam Cara ile ilgili yazı yazacağım zaman bir şeyi fark ettim, son zamanlar da ben bu kız karakterlere fazla kızmıyorum :O Hayretlerdeyim şu an O_o Demek ki düzelmeler var ya bende yada yazarların kalemlerinde :D Neyse Cara ilk kitapta neydiyse bunda da oydu :D Kendinden emin, ne yapacağını bilen biriydi. Son dakikalar da şimdi bir şey yapacak bu dedim ama yapmadı sağ olsun yoksa gözümden düşerdi. Bunların yanı sıra o iç sesi beni benden aldı, her olaya öyle bir cevapları vardı ki bu düşüncelerine hayran oldum :D 


Aelyx bu kitapta da taş bir varlıktı ama ilk kitapta ki gibi etkilemedi beni :D Belki yanında onun taşlığını anlatacak bir Cara olmadığı için olabilir, bu sebeple üçüncü kitabı dörtbindörtyüz gözle bekliyorum :D

Konu bakımından gerçekten çok güzeldi, Melissa yazmış yine, bu kadının kalemine hayranım. Yazarın öz geçmişine bakınca tam Bilim Kurgu hastası olduğunu görüyorsunuz gerçekten hakkını vermiş. O kadar güzel anlatmış ki olmayan şeyleri hayran kalıyor insan. Kalemi de akıcı olunca değmeyin keyfimize ;) Kitabımız da bazı kişilerin gerçek yüzlerini görüyoruz, Cara sağ olsun yine :D Sonlara doğru macera, entrika ve heyecan bizi bizden alıyor. Bir yerde çok heyecan yapacaksınız, ben yapmadım nedeni ise kitabın sonunu okumamdan kaynaklanıyor. Siz siz olun son sayfaya sakın bakmayın ;) Benden günün tavsiyesi ;)


Üçüncü kitabı beklediğimi söylemiştim, bakalım Melissa ne zaman yazacak hem yazacak mı :O Ama yazar sonu devam edecek şekilde bitirdiğini belirtir, kitabı ve seriyi kesinlikle önerir, tavsiye eder, okuyun, okutturun der yorumumu burada noktalarım :D

Ama ondan önce Yabancı kitabına yaptığım yorumu merak edenler için:


Kitaba Puanım 5/4


Alıntılar^^

"Uzaylı olmana rağmen şahanesin."
Aelyx koridora doğru geri geri yürürken güldü ve Cara'yı son beş kelimesinin ağırlığıyla baş başa bıraktı.
"Aslında, artık uzaylı olan sensin."


*****

L'eihr gezegenine hoş geldin. Bir haltlar karıştırmaya kalkarsan fişini çekeriz. Hadi iyi günler!

Alıntıya Not: Cara'nın iç sesinden sadece biri :D


*****

L'eihr Gezegeninin Çatlaklar Yurdu Olduğunu Gösteren On Şey isimli listeye eklenecek bir madde daha.

Alıntıya Not: Yine be Yeniden Cara'dan inciler :D Kitabı okurken benim için de bu liste uzayıp gitti :D


*****

"Ben sadece seni seviyorum. Bunu sana gösterdim. Duygularımı hissetmiştin. Seni o kadar çok seviyorum ki canım acıyor. O duyguyu hatırlıyor musun? Ne kadar güçlü olduğunu?"

Alıntıya Not: Şu aşka bakar mısınız yaaa <3 Yabancı yorumum da bu uzaylıdan bir tane istiyorum demiştim yaa yine tekrarlıyorum o isteğimi, eyy uzaylılar eğer varsanız, bu yazımı okuyorsanız ve Aelyx kadar yakışıklı ve düşünceliyseniz sadece şunu söylüyorum BİZ DOSTUZ!! ^_^




Başka yorumlarda görüşmek üzere^^ Sevgiyle ve saygıyla kalın L'özentiler^^
Not: Evet itiraf ediyorum bende bir L'özentiyim :P





Yeniden Haftanın Şarkıları^^ #9

Herkese Merhaba^^

Bir ay öncesine kadar sevdiğim, son zamanlar da dinlediğim şarkıları paylaşıyordum. Yarıda kaldı devam ettiremedim. Şimdi de başlayayım artık dedim ve iki kitap yorumu arasına sıkıştırıyorum bu yazıyı :P 
Bu post dikkat çekiyor mu, benim dinlediğimi bir kere de olsa dinliyor musunuz bilmiyorum ama olsun çok seviyorum bu postu yazmayı, o yüzden durmak yok bu postu yazmaya devam :D 

İlk olarak 1-2 ay önce yeni bir albüm çıkaran Sung Kyu'nun beni benden alan, telefonumun zil sesi olan The Anwers şarkısıyla başlayalım ;)


Hatta bu şarkıyı çok benzediği için çok sevdiğim Benim Uzak Yıldızım kitabına yazıldığını düşünüyorum :P Şaka bir yana sözler cuk diye uyuyor kitabı ;)


İkinci şarkımız;

Shinee-View^^

Yeni albüm, yeni şarkı. Çok eğlenceli, ama ben dans versiyonlu klibi daha çok sevdiğim için böyle paylaştım ;)




Devam etmeye çalışacağım, şu sıralar pek yeniliğe açık değilim şarkı bakımından, eskilerden paylaşabilirim ;)

Takip ediyorsanız takibe devam ;) Sevgiler, saygılar^^



7 Temmuz 2015 Salı

Hayallerin Kadar Yakın//Donna VanLiere Kitap Yorumu^^

Herkese Selam^^
Yine ve yeniden kitap yorumu ile sizlerleyim ;) Evet diğer yazılarım da belirttiğim gibi hep kitap yada Mim oldu ama dediğim gibi Kore ile ilgili yazmam için baya zamanım olmalı ve o zaman da şimdilik bende mevcut değil :P Şimdi bile sırf kitap yorumları yığılmasın diye hemen yorumları giriyorum ;) Bunda gerçekten sıkıntı çekiyorum ama şimdilik boş verip kitap yorumuma geçeyim ;)
Kitabımız ilk çıktığı zaman kapağına hasta oldum, o kadar güzeldi ki benim gibi bu tarz kitapları sevenler için bu kapak on numara beş yıldızlı bir kitaptı, elime geldiği zaman ise kapağı sevmeme artı bir sebep daha oldu, kitabımızın kapağı kadife hissi veren cinsten. Ciltli den sonra en sevdiğim kitap kapağı^^ Konusu da kapak kadar güzeldi, yazarın dili akıcı, hikayenin devamı ise merak uyandırıcıydı.

1950 yıllarında Tennessee kasabasın da annesi ve babası vefat ettikten sonra yalnız yaşamaya başlayan Ivorie Walker hayatını bahçesiyle, eviyle ve yanından hiç ayrılmayan köpeğiyle geçirmektedir. Bir kaç gün çok önem verdiği ekinlerine gelen zararı öğrenmek isteyen Ivorie her şeyi tahmin ediyordu ama küçük bir çocuk çıkacağını değil. İlk gördüğü andan itibaren çocuğu merak eden Ivorie her şeyi göze alır ve korkuyla bahsedilen tepelere çıkar ve çocuğu yanına almayı başarır ama çocuğa sahip çıkmasıyla kasabada sırlar ortaya çıkmaya başlar. Ivorie bu sırlarla başa çıkabilecek midir? 
Her kafadan ses çıkması Ivorie'nin yürüdüğü yoldan caymasına sebep olacak mıdır?

Hepsinin cevabı ise kitapta ;)
Kitabı ilk okuduğum zaman Yazarım Kristin Hannah'ın Bir Tutam Gündüz Bir Tutam Gece'ye benziyor sandım ama bu kitap ondan kat kat farklıydı. Bu kitabı daha çok sevdiğimi belirtmek isterim. Kristin Hannah kitapların dan sadece onu pek sevememiştim. Neyse kitabımızın yazarı Kristin Hannah değil, bu yazar gerçekten iyi yazmış. Çabuk okunan, olacakları merak ve heyecanla bekleten bir kitaptı. 



Karakterlerin hepsini sevdim, Ivorie ve abisi hep ön plandaydı, her ikisinin de düşüncelerini okuyoruz. Tabii çocuğun da düşüncelerini okuyoruz, en etkilendiğim yerler oralar oldu. Çocuğun yaşadığı sıkıntılar o kadar kötüydü ki Ivorie'nin onu bulup sahip çıkmasına çok sevindim, o kadar etkiledi beni düşünün yani ;) Ivorie'nin yalnızlığı ise insana gerçekten dokunuyor, sanki biz yalnızız. Öyle bir yaşantım olsa kafayı yerdim her halde. Bir de yıl 1950 hiç bir şey yok, tabii o zaman arkadaşlık, komşuluk iyi diğer kitaplar da ama bunda sürekli yalnızdı Ivorie. Ama çocuktan sonra hayata dönüyor.


Çocuğun ismi var ama sonradan çıkıyor, söylemem ismini size sürpriz olsun, Ivorie'de çok uğraştı öğrenmek için ;) Nedeni ise çocuğun sağlık sorunu olduğu için konuşamıyor, bunun için de Ivorie kendini çok feda etti. Duygusal ama bir o kadar güzel bir hikayeydi. Sakin sessiz kasabada neler oluyormuş dedirtiyor bir kere. Tahminlerim çok tutuyordu kitaplarda ama bunda tutmadı. Hatta dedim kesin o ama cıks olmadı :P Gerçi olmasa da gözümden düştü o şahıs -_- 

Dram, aile içi dostlukları, sevgiyi ve ne olursa olsun iyiliğin her kapıyı açacağını bize öğreten bu kitabı kesinlikle öneriyorum. Kısa sürede bitecek ama konunun sizi derinde etkileyeceği ve çok seveceğiniz bu kitabı okuyun, okutun. Çok drama gelemeyenlere de öneriyorum, salya sümük ağlayacağınız tarzda değil, öneririm ;) Yazarın diğer kitaplarının kesinlikle çıkmasını isterim, diğer serilere bakınca Chrisrmas Hope serisi ilgimi çekti çıkmalı bence ;)

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Anılarımızı, tıpkı yama işi yapar gibi renklerine ve bize hissettirdiklerine göre, hangilerinin yan yana daha güzel durduğuna veya hangilerini bir araya getirmek istediğimize bakarak düzenlememiz ne gülünçtü.


*****

Çocuğun yanına otururken gözlerimden akan yaşları hissederek gözlerimi sıkıca kapattım. "Ben deli miyim, Loretta?"

"Birazcık," dedi. Ona baktım. "Ama bazen delice şeyler yapmamız gerekir."


*****

Kız kardeşimin şu anda kendi yatağında uzanırken neler düşündüğünü merak ettim. Korktuğunu ve biraz kaybolmuş hissettiğini düşünüyordum, ama yine de cayır cayır yanan bir ateşin üstündeki tencereye biraz cesaret, biraz umut katıp karıştırmaya başladığından emindim.


*****

Onun berrak, küçük yüzüne baktığımda yüreğim hoplayıveriyordu. Onun hiçbir şartı ve talebi yoktu. Hiçbir koşul olmadan bana verilmiş bir hediyeydi.



Yorumum bu kadar, başka yorumlarda görüşmek üzere, her daim sevgiyle kalın^^

2 Temmuz 2015 Perşembe

Mim//O mu Bu mu?^^

Herkse merhaba^^ 
Bu sıralar kitap yorumu, Mim ikilisi olarak takılıyoruz :D Kore yazılarıma zaman bulamıyorum :( Gerçi şu an bekleyen sadece K-Pop Aşkı: Beast var <3 En kısa zaman da sizinle ;)
Bu mim'i yazarken az önce fark ettim ki bir kaç hafta önce bu mim'e Kitap Tutkusu B.ablam zaten beni etiketlemiş ve ben unutmuşum :O Bunu B.ablamlara söyledim kesin gelecek cevap şu olacak Şaşkın V. :D Neyse araştırdığım iyi oldu yoksa ablama ayıp olacaktı :(
Ablamdan sonra Febris'in Günlüğü etiketlemiş. Her ikisine de kucak dolusu teşekkürler^^




Gelelim sorulara^^


İnce mi? Kalın mı?
Kitap akıcıysa istediği kadar kalın olsun ama akıcı değilse 200 bile fazla :P 

Artemis mi? Ephesus mu?
Fiyat ve ciltli olarak Ephesus, Punto ve kapak olarak da Artemis derim. Ayrım yok, her ikisini de okuyorum ;) 

Dizi mi? Film mi?
Dizi

Yeşil mi? Mavi mi?
Bir Suju hayranı olarak tabii ki de Mavi. Şu an gösteremiyorum ama odamızın duvarlarını görseniz hangi rengi seçtiğimi anlardınız :D 

Lydia mı? Allison mu?
wuuu soruya gel :D Tanımıyorum, aydınlatın beni :P

Matematik mi Türkçe mi?
Türkçe!! Matematikle işim olmaz :P

Labirent serisi mi? Lux serisi mi?? 
Labirent serisini okumadım o yüzden Lux serisi diyorum ;)

Aynı Yıldızın Altında mı? Siyah Damar mı?
Siyah Damar elimde ama okunmadı :/ Yani Aynı Yıldızın Altında. Severim bu kitabı^^

Fantastik mi? Bilim Kurgu mu?
Her ikisi de ama Fantasiği daha çok severim^^

Aşk mı? Dram mı?
Her ikisi de, İkisini de çok severim. Yada şöyle olsun aşk ve dram ortaya karışık olsun hepsi benim olsun^^

John Green mi? Brandon Sanderson mı?
John Green^^



Sorularımız bu kadar, çok sevdim. :) Kimleri etiketleyeyim diye düşünüyorum, düşünüyorum, ilk olarak Uçay'ı etiketliyorum. sonrasın da Büyülü Ayraç'ı. Rüzgardan Notlar'ıda etikeleyip bitiriyorum^^ :)
İsteyen herkes yapabilir ;) Blogu olmayan da Facebook hesabından yada bunun altına yorum olarak bırakabilir ;) 




Başka mim'lerde görüşmek üzere, sevgiler^^



30 Haziran 2015 Salı

Bir Aşkta iki Cambaz// Aslıhan Akagöz E-Kitap Yorumu ^^

Selam^^
Yorumlarım gelmeye devam ediyor pek sevgili Fighting Blog sakinleri :D Bu sefer uzun zamandır yazmadığım E-kitap yorumu olacak. Taa geçen sene bu zamanlarda başlamıştım bu e-kitaba, final oldu geçen aylarda ama ben son 5 bölümü okuyamadım. Geçen bir diğer e-kitap olan Bir Ömürde Aşk'a başlamak için finali yapayım dedim, iyi yapmışım. Özlemişim bizim çatlak çifti :D


Seval çalıştığı anaokulu sahibi Damla'nın Kaynı Burak'a ilk görüşten beri aşıktır ama Burak'ın gözü dışarıda olduğu için sessiz sakin, kendi halinde yaşayan Seval'i göremez. Zaman sonra Seval her şeyi göze alır ve Burak'ı baştan çıkarmak ister. Planı gerçekleşmesine gerçekleşir ama Seval'i bekleyen çok şey vardır.


Konuyu yazabildiğim kadarıyla yazdım. İnşAllah spoiler falan olmamıştır :D Bu e-kitabı çok severim, zaten yazarımın e-kitabını, kitabını okuyup da beğenmemezlik olur mu? Her bir satırı, her bir anlatımı çok güzeldi. Şimdi diyeceksiniz senin yazarın diye böyle yazıyorsun falan. Hayır, zerre öyle düşünmeyin, görünen köy kılavuz istemez derler. Alın okuyun bana hak verin ;) Neyse başta dediğim gibi bizim çift diğer çiftlere göre çok farklı ve az çatlaklar :D Ama çok sevimliler.



Seval, e-kitabı okuduğunuz zaman belki yaptığı şeyler nedeniyle yargılayabilirsiniz, yaptıklarını onaylamayabilirsiniz ama zaten olayda burada başlıyor. Seval bunları yapmasa hikaye devam etmez. Seval çok sevdiğim bir karakter oldu. Cesaretine hayran kalsam da bana göre değil :P Yani platonik aşk hepimizin başına gelmiştir, geçmiştir, bir şey yapmamışızdır ama Seval bambaşka bir yöntem deniyor veeeeeee!!! Okuyun öğrenin :P

Burak, sevilesi insan ama bazen sinir olunacak kişi. Çapkın mı çapkın, sevgili konusunda bir baltaya sap olamamış biri. Berke'mizin (Bir Damla Aşk'ın Berke'si) haylaz kardeşi. Berke'ye hiç çekmemiş, gerçi Berke'de az değildi ama bu daha fena. Sonlara doğru nasıl sevilesi oldu anlatamam <3 Seval Şanslı kız vesselam, kime aşık olacağını bilmiş :P 



Her bir bölümü entrika, heyecan dolu olan e-kitabımız çok ama çok güzel ve eğlenceliydi. Bölümlerimiz haftada bir geliyordu ve ben nasıl bekliyorum anlatamam. Seval'in maceraları, yapacakları, Burak'ın vereceği karşılık falan onları okumak harikaydı. Serinin 3. kitabı olan Bir Aşkta İki Cambaz'ın en kısa zamanda kitap olmasını canı gönülden istiyorum!! :) Tabii ilk olarak Bir Yudum Aşk Sonra Berke ve Damla'nın hikayeleri Bir Damla Aşk ve Bir Aşkta İki Cambaz. Harika bir seri. İlk Bir Yudum Sevgi'yi okumadım ama bu seriyi seviyorum. Şimdi sırada Bir Ömürde Aşk var. Bölümler haftada bir geliyor ve bu da her bir bölümü olay yaratacak türden. ;) 


Not: Bir Ömürde Aşk'da Elif ve Ömer var. Bu çiftimizin tanışmaları falan Bir Aşkta İki Cambaz e-kitabımız da, yani hemen bu e-kitaba başlamayın derim baya fransız kalırsınız :D

Şu an için okuyun derim tabii serinin ilk ikisini okumadıysanız biraz kafanız karışabilir ama olsun pek sorun olacağını sanmıyorum ;) Şu an bölüm sosyal medya platformların da bulunmakta ;) Ama okumak için acele edin, artı kesinlikle tavsiye ederim ;)


E-kitap'a puanım 5/5



E-kitap'a ulaşabileceğiniz linkler;

Facebook: Clevergirl Hikayeleri (Bir Aşkta İki Cambaz)
Wattpad


Yazarımın Diğer kitaplarına, e-kitaplarına yaptığım yorumlar;

Çirkin Güzel
Çirkin Güzel-Aşka Uyanış
Bir Damla Aşk
Aşk: Kör Kuyu
Ne Olacak Halim


E-kitap olduğu için alıntı yok, inşAllah kitap olduğunda okur isem alıntı çok olacağını söylemek isterim ;)


Başka yorumlarda görüşmek üzere canlar^^ 
Sevgiyle kalın ;)



26 Haziran 2015 Cuma

Beni Yarına Bırakma//Burçin Çelik Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Uzun zaman önce okumak istediğim kitabı sonunda okudum ve yorumumu yapıyorum. Kitabımızı herkes tarafından okundu ve sevildi. Bende sevdim ama, aması var işte. Amasını yorumumun ilerleyen yerlerinde öğrenebilirsiniz. İlk olarak yazarın kalemini sevdim, akıcı ve güzeldi. Kendisinin de bir Blogger olması bunda büyük bir etken olabilir ama yine de pek Blogger olmakla alakası olduğu sanmıyorum, yetenek bu bence ;) Kitabın konusunu ise okuyunca anlıyorsunuz ve seçtiği konu gerçekten ilginç.


Sadece üç harfli bir kelime, aşk… Tüm duyguları barındıramaz ki içinde! Hiç ummadıkları anda aşkla çarpılan Selma ve Selim birbirlerine ait olmadıkları halde sevebilirler mi aşkla? Bazen aşka direnmek yersizdir. İnkâr ettiğimiz ne varsa imkânsızlıktan çıkar, korkularımıza, çaresizliklerimize rağmen sarılır bize aşk diye. Selim de Selma'yı da böyle buldu aşk… Kimsesizliklerinin, korkularının arasında. Birbirleriyle sınanıp, akıllarıyla savaştılar; her mağlup çıkışlarında araflarından birbirlerine bir adım daha yaklaştılar. Aşk günahlarınla sınanmaktı belki de, masumiyetini yaktıkça aklanmaktı. Bedel ödedikçe daha çok yanmaktı. Yandıkça pervane misali ateşe çekilmekti. Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü araflara sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.

Evet bu sefer çok değişik bir şey yaptım ve arka kapak yazısını kopyala yağıştır yaptım, çünkü bu kitap hakkında ne yazsam cidden spoiler olacak ;) O yüzden bu seferlik böyle. Kitap ilk çıktığı zaman kapak ve konuya baktığımda bambaşka bir şey bekliyordum. İşte sevgililerdi, olaylar oluyor ayrılıyorlar ama kız hamile ve gizliden çocuğu doğuruyor falan filan ben böyle bir şey bekliyordum ama okuyunca O_o bu haldeydim. Vaay bee ben ne düşünüyordum ne çıktı dedim :D


Selim ve Selma'nın hikayesini sevdim, okuyunca bazı düşünceleriniz olabilir ama ben pek o taraflı bakmadım. Tamam olmayabilir ama yazar yazmış, iyi de yazmış. Çok sıra dışı ve bildik konu değildi. Selma karakterini de sevdim, kızdığım tek bir yer bile olmadı, belki siz kızabilirsiniz ama pek sanmıyorum :D Selim ise vay vay vay :D Kitapta hem sinir olduğum hemde sevdiğim tek karakterdi. Başta vay be ne adam diyorsunuz sonra tüü rezil seni yapılır mı bu kıza diyorsunuz :D Ben dedim ne yalan :D 

Kitabımızın akıcı olduğunu yukarıda belirttim, cidden yazarın kalemi güzel, akıcı. Kitabın kalın olduğu için korkmayın su gibi akıyor, benim elimde biraz fazla kaldı sadece. Nedeni ise zamanımın olmaması ne yazık ki. My Twin elinde bu kadar kaldığına göre sevmedin dedi, diyorum yok sevdim ama işte zaman yok, tam oturup iki sayfa okuyacağım hop iş ve ya başka bir şey :/



Kitabı sevdiğimi ve akıcı olduğu söyledim ama eksikleri de vardı ne yazık ki. Mesela kitap sadece Selma ve Selim çevresinde geçiyor, tamam bu mantıklı, olması gereken bu zaten ama diğer karakterlerden bahsedildiği, geçmişte yaşandığı konulara da değiniyor yazar ama detay vermemiş. Sonuna kadar bekledim neler olacak onlar hakkında diye ama yok geçmedi. Başka kitapta anlatacaksa amenna ama daha yazılmayacaksa bu karakterlere olmadı bu :/ Ben onları da merak ediyorum :( Mesela bazı tanışmalar falan var, ben mi atladım diyorum yok atlama yapmadım bütün sayfaları okudum :P ama yok :/ Kafamda deli sorular, buna bir açıklık istiyorum :D



Tavsiye kısmına gelecek olursam, merak ediyorsanız hemen alın okuyun. Akıcı, konusu ilginç, kapağı da dikkatinizi çekiyorsa zaman kaybetmeden okuyun derim. Benim gibi Türk yazarlara önem verenlerdenseniz kesinlikle tavsiyemdir.


Kitaba Puanım 5/4


Alıntılar^^


Selim basit bir gerçeği dile getirir gibi söylemişti bu cümleyi. Dillendirmek için seneler feda ettikleri bu cümle tüm yaşananları temize çekebilir miydi?


*****

Selma gülümseyip "Saçmalama,"dedi. Parmakları adamın alnındaki çizgilere dokundurup "Herkesin yüzünde çizgileri vardır; hayat kanaviçe işler gibi işliyor bizleri de... Yaşadıklarımızın artıkları yüzümüzde taşıdıklarımız. Acılarımızın bıraktığı yaralar kadar derin çizgilerimiz de," mırıldandı, kendi kendine konuşur gibi.


*****

"Nereye gidersen git, başını kaldırıp baktığın gök hep aynı... Omuzlarının üstünde taşıdığın kafayı değiştiremediğin, kalbini söküp atamadığın müddetçe kaçtığın acı da seninle beraber dolaşıp duruyor."



Bir yorumun daha sonun geldik, başka yazılar da görüşmek üzere sevgiler, saygılar^^





Diriliş//Tess Gerritsen Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bu kitaptan sonra bir kaç kitap okudum ve yorumunu şimdi yazıyorum, ne güzel değil mi :/ Ahh zaman ahh :( Hele Ramazan'dan sonra daha da az zamanım, kitap dahi okuyamıyorum :( Neyse bunlarla kafanızı şişirmeyeyim ;) Pek Gerilim-Polisiye kitapları okumam binde bir. Hazır Tess'de elimde var deyip başladım. Yazarın dili o kadar akıcı ki hemen bitiyor kitap. Zaten o kadar aksiyon, sorular, şüpheliler falan var ki daha ne olduğunu anlamadan bitti kitap.



Usta avcı olan Leon Gott vahşi bir şekilde evinden ölü bulununca Rizzoli ve Isles iş başına düşer. Bu cinayetten sonra ummadıkları cinayetler ve olaylar yaşayan Dedektif Rizzole ve Doktor Isles cinayetin sonunun Afrika'ya kadar uzandığını keşfederler.
Araştırmalar sonucunda yıllar önce Afrika, Safariden kaybolan gruptan sağ çıkan Millie'ye yönlendirir. Hayatını korku ile geçiren Millie'yi ise ikna edip ifade verdirmeleri ise çok zor olacaktır.




Konumuz böyle. Son zamanlar da arka kapağa bakıp yazmaya özen gösteriyorum, spoiler falan olmasın diye :D Kitabımız Rizzoli&Isles serisinin bilmem kaçıncı kitabı. Böyle ortadan başlayıp okumak iyi değilmiş onu anladım, geçmişte yaşanan olaylardan da bahsedilmiş ve ben oraları okurken hep fransız kaldım :P En kısa zaman da seriye baştan başlamalıyım ;)


Kitabı sevdiğimi söylemek isterim, sona doğru tüylerim diken diken olup, neler olacak diye okuduğum doğrudur. Her bir karakteri okuyoruz, Millie'nin nasıl kaybolduğunu, neler yaşadığı falan. Onun o hayata tutunması falan çok güzeldi, sevdim. Rizzoli yine iş, yine iş :P Hem geçmişte yaşananlar hemde değişik bir vak'ayla karşı karşıya. Cidden vak'a çok değişik. Okuduğunuz da sizde neler hissettiğimi anlayacaksınız.
Isles ise bambaşkaydı. Onun da geçmişi tekrardan su yüzüne çıkıyor ve ne yapacağını bilemiyor. Isles'in geçmişini bilirim, İkiz Bedenleri okuyunca bol bol geçmişti daha doğrusu zaten İkiz Bedenler onun hikayesi :D Neyse o da değişik ve sıra dışı bir hikayeydi O_o 

Tess bu kitapta baya araştırma yapmış belli ki, taa Afrika'lara gitmiş. Bu sebeple alkışlıyorum kendisini, sırf bir kitap için yerinde araştırma yapması takdire şayan ;) Bu nedenle Afrika'nın tehlikeli yerlerini, vahşi doğayı ne iyi şekilde yazmış Tess, çok şey öğrendim çok. Mesela önüme bir Leopar çıksa ne yapacağımı biliyorum, iş ki o Leopar önüme çıksın :P Şaka bir yana öyle belgeselden öğrenebiliriz ama kitapta okuyunca daha bir güzel oluyormuş ;) Sanki o anı yaşıyorsun gibi.


Sona doğru tahminleri çıktı sayılır, bi ihtimal vardı ve ben olamaz diyordum. Ne oldu, benim dediğim çıktı :D Bunu okuyup öğrenin, şahsen benim gibi düşünürseniz Tess iyi açık vermiş derim yok tahmin edemezseniz benim tahminler süper derim :P Sonu şaşırtığı kadar ilginçti de, olaylar olaylar O_o

Tavsiye kısmına gelecek olursam, bu seriye devam edenler hız kesmeden alın okuyun, Tess yine harikalar yatarmış. Haa ben daha Tess okumadım diyenler ise bence en baştan başlayın seriye yada yazarın tek kitapları var onları okuyun ;) Sakın serinin ortadan başlamayın kalırsınız tıpkı benim gibi Fransız, Fransız :P

Serimizin kaç kitap olduğunu, şu an okuduğum Diriliş kaçıncı kitap bilmiyorum ama serimizin dizi olduğunu çok iyi biliyorum :D


İzlemek lazım diziyi ama kitapta ki gibi olmaz :/ Anladığım kadarıyla 6.sezona gelmişler wuuu ne zamandır var acaba.

Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^

Şaşırtıcı şeylerin ne zaman ortaya çıkacağını bilemezdiniz. Her an bir tanesi karşınıza dikilip bütün soruşturmanın seyrini değiştirebilirdi.


*****

Hayvan Gott'un olay yerinde Maura'ya yanaşmış, onu miyavlayıp bacaklarına sürtünerek baştan çıkarmış, sonunda kapağı evine atmayı başarmıştı. Eve geldikten sonraki tavırları ise genel olarak katıksız bir umarsızlık olarak tarif etmek gerekirdi. Hem de pahalı tobalıklar ve sardalyelerle besleniyor olmasına rağmen. Kalbi kırık bütün kadınların derdi değil miydi bu? Beni önce büyüleyip başımı döndürdü, şimdi de hizmetçisiymişim gibi davranıyor.



Bu sefer ki alıntılarım bu kadar, alıntı yerini tam olarak belirtmediğim için karıştı birbirine :D
Başka yorumlar da görüşmek üzere^^