24 Ekim 2016 Pazartesi

Meleklerin Kanı//Nalini Singh Kitap Yorumu^^


Herkese Merhaba^^
Postacı Kapıyı Çalmayacak kitabından sonra fantastik türünü okumak en iyisiydi. Meleklerin Kanı kitabını alalı ise uzun zaman olunca artık okumak şart oldu. Beklettiğim için üzülmedim, seri 7 kitaptan oluşuyor ve daha yeni 3. çıktı. Bekle bekle nereye kadar :D 



Tehlikeli bir yakışıklılığa sahip olan New York Başmeleği Raphael, vampir avcısı Elena Deveraux'ya bir iş teklif etmişti. Ancak Elena'nın bu sefer peşine düşmesi gereken yolunu şaşıran bir vampir değil, çok daha tehlikeli, çok daha deli bir avdı.

Avının peşinde Elena bir yandan hızla tutkunun eşiğine sürüklenirken, bir yandan da hayatı için mücadele ediyordu ve hayatını kurtarsa bile Raphael'in baştan çıkaran dokunuşlarına yenik düşmesi kaçınılmazdı. Çünkü başmeleklerin oyunu söz konusu olduğunda ölümlülerin hiç şansı yoktu...



Konuya bakınca klasik melek romanı diyebilirsiniz. Öyle de ama bu sefer melek vampir karışımı bir şey olmuş kitap. Sevdim mi sevdim. Aksiyonu, heyecanı fazla olan bir kitaptı. Konudan geçtim karakterler de çok güzeldi. 
Elena Vampir avcıları arasında en iyisi ve en çok tercih edilen kişidir. Lonca Avcıları şirketine kendisi için gelen tekliften korksa da yapmasa da başına daha çok dert alacağını bilir. Görüşmeye gittiğini günden hatta saatten sonra hayatı Başmeleklerle ve kurnaz vampirlerle çevrilir. Sonunda ölüm olacağını bilse de işi tamamlamak ister.
Elena'yı sevdim. Çok tatlı ve komik bir karakterdi, ama ölüme gideceğini bilse de dik kafalı oluşu beni deli etti. Ne hakla öyle konuşuyorsun dedim, hadi kendine acımıyorsun peki çevren?? Ama komikti ve çoğu yerde de alkış tuttum cesaretine. 



Raphael, herkesin korktuğu Başmelek. Başlarındaki beladan kurtulmak için hiç olmamış bir şeye yani bir faniye, vampir avcısına ihtiyaç duyarlar. En iyisi olan Elena'da bu bu rol için seçilir. Birlikte bu belayı bitirmek isterken yakınlaşmak kaçınılmaz olur.
Raphael karakterlerine bayıldım! Çok sert gibi anlatılsa da korkmaya gerek yoktu bence. Hele o kanatları. <3 Yazar öyle bir yazmış ki aklımda belirince ayy dedim. Düşünün yani Raphael'in mavi gözlerine ve sert mizacına değil kanatlarına hayran kaldım^^ Devam kitaplar da daha çok kanatlar geçmesi dileğiyle <3 


Bir sürü korkunç, sert, komik ve şirin karakterler vardı. Dmitri en sevdiğim, kızdığım ve sürekli kitapta geçmesini istediğim bir karakterdi. Okuyanlar anlamış, okuyacak olanlar da okuyunca anlarlar deyip susarım. Sara'nın dostluğu, Illium'un lâcivert kanatları ise bir diğer sevdiğim karakterler oldu. Hepsi diğer kitaplar da daha fazla geçer de gönlümüz şenlenir diyorum.

Dmitri bunun kadar yufka yürekli değil, hatta çok fena ama ben bu gife benzetmek istiyorum kendini :D


Elena'nın Raphael ve Dmitri arasındaki diyaloglar çok komikti. Hele Dmitri, Elena'yı sivri dili nedeniyle öldürmediği için çok çok sabırlı biriydi, Gerçi bununda başka bir nedeni vardı yaa neyse, orası da ayrı bir olaaaaaay :D
En sevdiğim bir diğer yer ise Elena ve Raphael'ın beyin gücüyle konuşmaları, birbirlerine seslenmeleriydi. Çok tatlıydı oralar^^ 

Kitabı sevdim, kendisi genç yetişkin tarzıydı. Normalde sevmem bu türü, Geceyarısı Öpücüğünü bu sebeple pek sevmemiş, seriyi bırakmıştım ama bu seri daha çok aksiyon ve entrika barındırdığı için devam edilesi. 
Yazarın kalemi çok akıcı ve güzel bir kere. Hayal gücü de alkışlanacak tarzda ama 7 kitap nedir yaaa :/ Zaten Yabancı ciltli çıkardığı için fiyat uçmuş, birde kalitesiz anlatamam. Gel de bu seriyi al veya bekle. 

Kitabı ve seriyi duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Kendileri hakkında çok olaylar oldu. Bilmeyenler için az değineyim. Kitap ilk olarak Artemis Yayınlarında  çıktı ve uzun süre devamı gelmedi. Okuyup sevenler büyük bir ilgiyle çıkmasını dört gözle beklediler ve Artemis Yayınları yine devam etmedi. En sonunda yayınevlerinin dikkatini çektiler ve Yabancı Yayınları telif hakkını aldı. Bence zekice ve iyi iş yaptılar ama şu cilt olayına bir el atsınlar ya, gerçekten hiç iyi değil. Baskı, iç cilt falan sosyal medya ortamında harika gözüküyor ama elimize alınca hayal kırıklığı. Lütfen paramızın hakkını verecek tarzda ciltli kitap çıkarın, yazık günah. :/

Bu tarz severlere kesinlikle tavsiyemdir. Melekler ve vampirleri konu alan bu kitabı ve seriye bir şans verin derim. Belki sizde sevip devam edeceksiniz.^^ İkinci kitabı ise fazla uzatmadan okumayı düşünüyorum, bu tarz fantastik seri kitaplarının arasını açmamak gerek^^ 



Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Raphael tam tepesindeydi, cennet ve cehennem resminden çıkmış bir görüntü gibiydi. İkisinden biriydi. İkisi birdendi.




"Sakın bana unutturma."
"Anılarına tutunmak için canını feda eder miydin?" Yumuşak bir soruydu.
Elena etraflıca düşündü. "Evet,"dedi sessizce. "Bir gölge gibi yaşamaktansa, Elena olarak ölmeyi yeğlerim.


Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^



18 Ekim 2016 Salı

Postacı Kapıyı Çalmayacak//Ava Dellaira Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yine elimde sürenen bir kitabın yorumunu yapıyorum. Postacı Kapıyı Çalmayacak merak ettiğim bir kitaptı. Muzlu Pastam bittikten sonra iki kitap arasında gittim geldim ve Postacı Kapıyı Çalmayacak kitabında karar kıldım. Diğer kitabım ise en kısa zamanda^^

Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.
Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum. 
Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.
Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır. 
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.


Konumuz böyle. Aile, dram ve büyük kayıptan sonra karakterin çektiği zorlukları konu alan bir kitaptı. Kitabımız baştan sona kadar kimsenin eline ulaşmayacağı mektuplarla dolu. Lauren'in sakladığı bir sır vardır ve bunu sadece bu hayattan göçmüş olanlara anlatabiliyordur.
Yaşadığı o acı olaydan sonra kendine zor gelen Lauren başka bir okula gidip hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Annesi ve babasının ayrılması ve acı olaydan sonra annesinin başka bir şehre gitmesini daha kötü etkiler Lauren'i. Okulda yeni olduğu için zorluk yaşasa da yeni arkadaşlar edinir ve bir şekilde hayatı düzene girmeye başlar. Ta ki zamanla sırlarla yüzleşene kadar.
Bu kısma kadar her şey iyiydi. Bu tarz sevenler kesin böyle bir kitap okumuştur. Kızın hayatı bir türlü düzene girmez, okul hayatı berbat olur vs. vs. Burada başta öyle şeyler olmadı. Hatta Lauren'i sevdim. Sona doğru dediklerim oldu ama buna da hak vermek gerek. 
Yazdığı mektuplarda sürekli bir gizem var. İlk olarak ablası May nasıl öldü? Ona açıklık geldikten sonra başka sırlar da olduğunu öğrendik. May neden öldü? Nedenini öğrenince şok oldum ve üzüldüm. Bir yerden sonra ise Lauren'in ablasına karşı davranışlarını, ona duyduğu sevgiyi anlıyoruz.
Bazı kısımlar haricinde sevdim kendisini, küçük yaşta olsa da olgun davranışları çoktu. 


Diğer karakterler Sky, Natalie, Hannah, Kristen ve Tristan. 
Kristen ve Tristan hariç diğer karakterler başta güvenmedim. Sonuçta bu tür halde olan insanlar çok çabuk yoldan çıkabiliyor. Ama hepsini sevdim. Sky biraz istisna olabilir. Başta şüphe ettim, sonradan sevdim, en sonda biraz üzüldüm ve kızdım kendisine. Ama çok tatlı bir karakterdi. Hele Lauren'i düşündüğü yerleri çok sevdim.
Diğer karakterler Lauren'in arkadaşları oldu ve Lauren'e çok yardım ettiler. Tabii Lauren'de onlara yardım etti.
Sevmediğim bir karakter olmadı. Hepsinin kitapta bir amacı vardı.


Okumaya başladığım zaman arada mektupları okuyacağım sandım ama kitap hep mektuplardan oluşuyor. Bunun başlangıcı da İngilizce ödevinden çıkan bir şeydi. Lauren mektuplarını hep zamansız ve kötü bir şekilde ölen ünlülere yazdı. Örnek verecek olursam Amy Winehouse, Kurt Cobain, Batman filmin de Joker karakterini canlandıran Heath Ledger vs. vs. Lauren sadece kendi yaşadıklarından değil bu ölen ünlüler hakkında da bir çok şey yazıyor. Bu kısımları çok sevdim. Onlar hakkında bilmediğimiz çok şey varmış meğer. Yaşadıkları zorlukları, çocukluk zamanlarını, nasıl öldüklerini vs. Buraları okumak gerçekten zordu ama okudukça kitabı daha çok sevdim. Böyle bir kitap gerçekten beklemiyordum.
Yazarın kalemine, hayal gücüne her bir sayfa da hayran kaldım. Başka kitaplarını okumak isterim, yazdıkları insanın içine işliyor ve unutmak zor oluyor.


Sevdiğim ve herkesin okumasını istediğim bir kitaptı. Bazı kısımlar klişe gelebilir bu tür okuyanlar için ama aslında bambaşka bir konu, gizem ve olaylar barındırıyor içinde.
Başta fazla diyalog yok diye okumakta zorluk çekerim demiştim ama öyle olmadı.
Tabii elimde süründüğü de bir gerçek, sebebi yine kitap değil bendim. Zaman bulup okusam veya telefonu elimden bıraksam çoktan bitecek kitap ama ben ve gereksiz uğraşlarım :P
Uzun lafın kısası fazla dram olmayıp, herkesin okuyabileceği bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum^^



Orijinal kapak olur kendisi. Bizim kapakta güzel ama bunu tercih ederdim. Gerçi burada da kız çok sırıtmış :P



Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Gözleri senin sesine benziyordu. İçimdeki gizli yerin anahtarı gibiydiler.


*****


Şarkıyı defalarca başa aldım, yorgunluktan elimi kıpırdatamayacak hale gelinceye kadar tekrar tekrar dinledim. Uyumadan önce, iki kişilik nefes aldığımı hissettim. Hem kendim hem May için.


*****


Herkes tarafından tanınıp da kimse tarafından gerçekten bilinmemek çok üzücü olmalı.


*****


Çok asil, çok cesur, çok güzel olabilirsin, yine de kendini tepetaklak düşerken bulabilirsin.






Bir yorumun daha sonuna geldik.
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^



15 Ekim 2016 Cumartesi

Sanam Teri Kasam Hint Film Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Kore dizilerine hız kesmeden devam ediyorum. Cinderella And Four Knights bitti ve ardından She Was Pretty'yi izlemeyi düşünüyorum. Hatta başladım ama uzun zamandır film izlemediğim için araya bir kaç film ekleyeyim dedim. Bir tane Kore filmi var ama Korelilerin filmlerden yana pek şansları olmadığı için bu işi bilen Hintlilere bırakayım dedim. One Better Day blog sahibesi T. tam bir Hint film&dizi tutkunu. Hemen film isteği yazdım ve dakikasına bu filmle geri dönüş yaptı. İyi ki de bunu önermiş, çok güzel bir film ile Hint filmlerine başlangıç yapmış oldum^^
Devamı gelir ama dizilerimi de unutmamayı düşünüyorum ;)


Film çooook, çooook ve çoook güzeldi. Bayıldım. Bu film için ne yazsam az. Zaten adamlar bu işi biliyor. Öyle ki sanki gerçek hayatta olan bir şeyde gizli kameraya çekilmiş bizde izliyormuş gibi vs. vs. Uyumları, duyguları o kadar bambaşkaydı ki diğer film çekenler ne yapıyor acaba dedim. Ne yalan bizim film sektörümüz sadece bel altı, bazen arada bir kaç güzel çıkıyor ama gerisi fasa fiso. Mesela dün Bir Baba Hinhu'ya gittik. Yorum bundan önce ki postum da. Fragmanlar da bize öyle güzel lanse edilmiş ki izleyince bu ne dedim. Güzeldi ama çok farklıydı. Anlayacağınız bizimkiler biraz daha çalışmalı.
Geçelim filmimize. Konumuz klişe ama çok tatlı bir klişeydi. Biraz önce yazdığım gibi duygular o kadar iyi ve yoğundu ki klişesi bile sanki böylesini ilk defa izliyormuş gibi geliyor.
Bir kere Inder'ın bakışları çok fenaydı. Daha ilk dakika da filmi durdurup T.'nin ve diğer canların olduğu gruba mesaj attım Adamın bakışlar yakıyor diye :D
Gerçekten harikaydı.
Biraz daha ilerledikten sonra spoiler kısmı gelecek. Hatta son yorumda bile spoi vereceğim o yüzden yorumumu okumayanlar için şimdi den söyleyeyim, zaman kaybetmeden hemen izleyin, kaçırmayın bu film :( 
Not: Ağır dram sever değilseniz tavsiye etmem ama diğer türlü herkes izlesin :*


Film hakkında^^

Yönetmen: Radhika Rao, Vinay Sapru
Senaryo: Radhika Rao, Vinay Sapru
Ülke: Hindistan 
Tür: Romantik
Rating: 7.4
Dil: Hintçe

Oyuncular:
Harshvardhan Rane
Mawra Hocane
Vijay Raaz
Murli Sharma
Anurag Sinha

Konusu: 
Saru kendini çirkin gören ve kimsenin onu sevmeyeceğini düşünen bir kızdır, Inder ise 8 yılın ardından hapisten çıkmış ailesinden uzak yaşayan başıboş bir adamdır. Saru bir yanlış anlaşılma sonucu babasının evinden kovulur ve ona yardım eden tek kişi Inder'dir. Inder Saru'ya derin bir aşk beslemektedir ama sevdiği kadını kendi elleriyle başka biriyle evlendirmek zorunda kalır. Çünkü Saru'ya layık olmadığını düşünmektedir. Aşkı hep uzakta arayan Saru yanı başındaki aşkı görebilecek midir? Aşkı için aşkından vazgeçen bir adamın hikayesi şüphesiz hepinizin içinde bir sarsıntıya neden olacaktır.

Yeppudaa.com'dan alıntıdır.
Çeviri için çok teşekkürler^^


Harshvardhan Rane//Inder^^
Konuda karakterlerden bahsettiği için hakların da yorum yazmasam da olur. Rolünün hakkını veren bir oyuncuydu. Ayakta alkışlanır türdendi. Belki ilk film ondan bilmem ama böylesini görmedim :D Bakışlar yakıyor zaten. Kıza olan bağlılığı, onun için her şeyi yapma isteği vb. şeylere bitti. Böylesi yok bee :(
Her şey güzeldi ama oğlanın filmdeki kıyafetlerine kıl oldum yaa :D Tamam gömlek giysin, çulsuz gibi dolaşsın ama zaten beden yeterince büyük, peki neden xxl olan bir bedene xl kıyafet giydirilir ki :D O kısımlara çok güldün ne yalan :P


Mawra Hocane//Saru^^
Bu oyuncu da rolünün hakkını verdi. Hele o değişim falan çok güzeldi. O kısımlar en sevdiğim yerler oldu ama çok üzüldüğüm yerler de oldu. Filmde Inder'a ne kadar üzüldüysem Saru içinde üzüldüm. Hak etmediği şeyler gördü :( Hele babası tam tekme tokat girişmelik bir karakterdi. Bu kıza onlar yapılmamalıydı :(


Anurag Sinha
Kendisi hakkında pek bir şey demek istemiyorum. Sadece verin döveyim diyorum. Nokta.
Gerçi sonradan az da olsa kendini affettiriyor ama cıks cıks ben yine de seni sevmedim. -_-

Resimler^^


Burada bir şarkıyı eklemek istiyorum^^ Çok sevdim bu şarkıyı ve klibi :)
Şarkı ve video için Tık Tık^^



Kitap okuyan bir erkek olarak gönlümüze taht kurdun Inder <3








Bu sahne ömürlük ya :(


Türkiye dedi! As bayrakları as, as :D
Şaka bir yana bizi de unutmadıkları için çok thank you :D 



Burası ise en en en sevdiğim kısım oldu.




Bakışları kes <3
Buraları izleyince bir adamın sevdiği bir kadın için neler yapacağını görüyoruz ve gözlerimiz doluyor. Çok tatlıydı çooook^^



Saru ve Inder'ın gerçek hayattan resimleri. Merak edenler için ;)



 Gala resimleri herhalde. Uyum iyi ;)


Gifler^^


Bu sahne ve öncesinde çok kötü oldum ya :(


Giflerin arasında en sevdiğim desem yeridir <3





İşte o çook sevdiğim sahneden gifler <3







Bu kısımlar için ne desem bilemiyorum. O kadar çok duygusal yerlerdi ki ağla ağla bir hal oldum. Bu kadar mı sevilir bir insan. 
Böylesi aşk yok ne yazık ki ya da var mı bilemiyorum ama bu aşk unutulmaz <3



Film müzikleri^^
Sözleri çok anlamlı olduğu için Türkçe alt yazılıda ekleyeceğim. Kesinlikle sözlerine bakın^^

Kheech Meri Photo
Türkçe alt yazılı için Tık Tık^^

Evet üzülerek söylüyorum ki diğerlerinin alt yazısını bulamadım :/
O yüzden filmi izlediğiniz zaman şarkıların sözlerine dikkat edin :)


Title için Tık Tık^^
Bewajah için Tık Tık^^
Sözlerine bayıldığım şarkılar <3

Ek Number için Tık Tık^^
Sözler ve danslarına çok güldüğüm şarkı :D


Tera Chehra İçin Tık Tık^^




 Ve son^^
Not: Buradan sonrası ağır SPOİLER içerecektir, DİKKAT!


Normal de duygusal filmler sonuna doğru insanı duygulandırır, ağlatır ama ben bu filmde daha adamın bakışlarını gördükten sonra duygulandım, kendimi zor tuttum :(
Evet ağır bir drama sahip ve konusu başta dediğim gibi klişe ama o nasıl klişe. Adamın kız için yaptıkları, kızın ise onun için yaptıkları çok güzeldi. 
Hastalığını öğrendikten sonra adamdan kaçması beni bitirdi. Adamın ise kız sırf mutlu olsun diye kardeşinin düğününü harika bir şekilde hazırlayıp ona sunması ne kadar güzeldi anlatamam.
Başlarda adamın kütüphaneden kitap alması ve geri verdiği zaman ki halini görünce var bunda bir şey dedim ve çıktı. peki o notlar neydi ee canlar. Bittim, bittim <3
Kız biraz daha erken görseydi diyeceğim ama film bu yaa ne yapacaksın.
Peki adamın sırf kıza telefon etmek için karakoldan kaçması. Babasının evine gidip fotoğrafın üzerindeki çelengi atıp tehdit etmeleri. Oyyy oyyy <3 <3 (Ağlayan yüzlerce emoji gelsin buraya) Şuraya filmin her sahnesini yazsam az olur.
"Özür diliyorum ve seni seviyorum."
"Sorry and I Love You."
Bu söze bittim.
Gerçi filmde bu söz için 3.tekil şahıs kullanıyor ama ben böyle yazmak istedim. 


Her bir sahnesinin beni benden aldığı filmi izlemeyenler kesinlikle izlesin. Film şu an telefonumda duruyor ve her istediğim de tekrar, tekrar izlemek için hep duracak diye umuyorum <3




Bir film yorumunun daha sonuna geldik^^
Sürekli resimlere, giflere bakacağım bir post olduğuna inanıyorum :)
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^