6 Mart 2018 Salı

Fight My Way(Benim Savaşım) Kore Dizi Yorumu^^


Herkese merhaba^^
Uzun zamandan sonra dizi yorumları ile karşınızdayım. Uzun zaman oldu ama şu an yapacağım tam 3 dizi yorumu daha var. İşim zor ama hızlı olursam neden olmasın. :D
Bu dizi ilk çekilip, bir kaç sahne internete düştüğü zaman acayip merak ettim. Ö.ablam da izleyip çok sevince başladım. Gerçekten güzel ve merak edilesi bir diziydi, acayip eğlendiğim yerler oldu ama dizi yarıdan sonra o kadar sıkıcıydı ki sadece yan karakterler için izlediğim doğrudur. Ve şu an bunları yazıyorum ama halen daha 16.bölümün yarısındayım, bitiremedim gitti diziyi. :/ Baktım yorumlar da yığıldı, bu dizinin bitmesini bekliyorum ki bunu yazıp diğerlerine geçeyim. En sonundan isyan edip başladım yazmaya. Diziyi bitireceğim ama zaten sonu hakkında pek bir şey yazmadığıma göre böyle yarım olarak yorum yazsam olur, zaten genel anlamda nasıl bir dizi anladım.
Konu olarak sevdim, 4 arkadaşın hayallerini, arkadaşlıklarını ve aşklarını konu alan zenginlikle işleri olmayan, hayat mücadelesi veren karakterleri konu alıyor. Bundan sıkıntı yok, hatta bu tarz olduğu için çok sevdim. Diziye ters düşmem ana karakterlerimizin sevgili olduktan sonraki yaşadıklarıyla ilgiliydi. Her dizinin karakteri azda olsa birbirlerine uyumlu olur ama ben bu dizide ki oyuncuları ne yazık ki fazla uyumlu bulamadım. Sadece arkadaş olarak devam etselerdi daha tatlılardı. Kimyaları bu dizi de tutmadı bence, yanlış anlaşılmasın başka dizi çekseler, söyle She Was Pretty gibi romantik vs. daha tatlı olurlardı ama burada ikisi de aksi, hele kız çok fena o yüzden yakıştıramadım. Birde çok vıcık vıcıklardı. Anladınız siz.
Yan karakterleri daha çok sevdim. Onların yaşadıkları ve aşkları daha güzeldi ne yalan. Bir sezon sadece onlar için çekilse düşünmez hemen izlerim. Nokta. :D
Dizi için bu kadar şey söyleyebilirim, 16 bölümcük diziyi uzatabildiğim kadar uzattım. :D Anlayın siz ne kadar sıkıldığımı. :D
Neyse, izleyen çok olmuştur, izlemeyenlerin önünü de kesmek istemem. Belki benden daha çok seveceksiniz o yüzden eğer ilginizi çekiyorsa bakın derim. :)


Park Seo Joon//Ko Dong Man^^
10 yıl önce yakın dövüşte ödüller kazanan Dong Man ailesi için fedakarlıkta bulunup hayatını altüst edecek bir karar alır. Bu zaman zarfından pişmanlık duyan Dong Man en sonunda hayallerinin peşinden koşmak için kolları sıvayacaktır.
Bir çok dizisini izledim ama en çok She Was Pretty'de sevdim kendisini, o diziyi sırf kendisi için izlerim. Burada da iyiydi, hatta acayip komikti. Her rolün hakkını veren bir oyuncu, en kısa zamanda daha çok dizi çekmeli ama böyle Ceo'lu falan. :D


Kim Jae Won//Choi Ae Ra^^
Aynı Ko Dong Man gibi hayallerinden vazgeçip ayakta durabilmek için bir alışveriş merkeziin danışmanından çalışan Ae Ra'nın hayali haber spikeri olmak, daha doğrusu mikrofonu eline alıp ne olursa olsun sunma isteğidir. Yaşanan haksızlıklar sonucu işinden olan Ae Ra hayallerinin peşinden koşacaktır ama işi çokta kolay değildir.
Kendisini ilk The Heirs'de izleyip sevmemiştim ama Descendars Of The Sun'da çok tatlıydı. Burada da öyle, hatta aksi tavırları, vurdu mu yerleri inleten sert tavrı süperdi ama olay aşka geldi mi olmamıştı. :/ Sonuna kadar hep sert ve dediğim dedikti ve oynadığı karakter gerçekten zordu. Bu yüzden kendisini  yine böyle sert ama sevecen dizilerde görmek istiyoruz. :)


Song Ha Yoon//Baek Seol Hee^^
Sevgilisiyle beraber bir şirketin çağrı merkezinden çalışan Baek Seol Hee gelecekleri için kendinden vazgeçip hayatını işine ve sevgilisine harcamaktadır. Düzgün giden ilişkilerinden araya olumsuzluklar girince yaptıklarını ve yaşadıklarını sorgulayacaktır.
İlk defa bu dizide izledim ve bayıldım! Yukarıda da dediğim gibi dizide en sevdiğim bu çifti ve kızın yaptığı fedakarlıklara bayıldım. Tabii yaşadığı üzücü olaya da çok üzüldüm. Senaristler bu konuda bizi gerçekten ters köşe yaptı ama iş işten geçmişti. :/
Oyunculuğunu beğendim, daha çok dizilerde oynaması dileğiyle. :)


Ahn Jae Hong//Kim Joo Man^^
Yemek şirketinde çalışan Kim Joo Man terfi almak için gece gündüz çalışır. Baek Seol Hee ile düzenli bir ilişki yaşayan im Joo Man gelecekleri için çok düşünür. Bu sıkıntılı zamanda başına gelen olumsuz bir olaydan sonran her şey elinden bir bir gider, buna Kim Joo Man'de dahil. 
Reply 1988'de harika bir abiydi. Burada zayıflamış olarak çıkıyor karşımıza ve aklı başında biri ama yaptığı hatalar kötüydü. Yine de sonradan pişman olması ve düzeltmek için elinden geleni yapması çok tatlıydı. Yine de çok kızdım kendisine. Başka dizilerde daha çok görmek dileğiyle. :)



Kim Sung Oh//Hwang Jang Ho^^
Ko Dong Man'in antrenörü olan Jang Ho 10 yıl ara veren Ko Dong Man'in peşini bırakmaz ama kendi işine de bakar. Ko Dong Man'ın aklının başına geldiğini görünce de en mutlu insan olur ama Ko Dong Man'ın yapacakları onu kokutur.
Kendisini bir kaç dizi-filmde izledim ve karar verdim ki bu adaman sadece komedi rollerinde oynasın. :D


Lee Elijah//Park Hye Ran^^
Ko Dong Man'un uzatmalı ve sürekli arkadan vuran eski sevgilisi, başka söze gerek yok ama kadın gerçekten güzel. Daha başka, güzel rollerde görmek dileğiyle. :)


Jung Soo-Young&Kwak Dong Yeoan^^
Her ikisini de hepimiz tanıyoruz. Diziye konuk oyuncu olarak geldiler ama sahneleri olaydı. Yazık sana Choi Ae Ra. :/ :D


Kadın hakkından bir şey söylemeyeceğim, izleyince siz öğrenin. Ama kadının dizi boyunca giriş kısımları süperdi. :P
Sol tarafta kalan adamı ise en son Chicago Typewriter dizisinden görmüştük. Diziye sonradan dahil olup, az sahnelerle karşımıza çıkıyor.


Resimler^^




Şu resimlere bakan insan "Eğlenceli bir dizi bekliyorum!" der ve haklı çıkar. :D



Bu sahne favorimdi. :D


Bu sahnede^^


Bu sahnede. :D Şimdi söyle ki adamlar kendileri kaşındı. :D




Uzun yıllar yanınızda kalacak arkadaşlar edinin temalı sahne ama çok güzeldi. :)





Diğer çiftimize göre daha çok yakışıyorlardı. Finalde neler olacak merak ediyorum. :D Başıma ilk defa böylesi geldi ama yapacak bir şey yok. Ben yazıp yayınlayacağım, final yaptıktan sonra aklıma bir kaç şey takılırsa yazarım buraya. :D


Dong Man ve Ae Ra'nın çocukluk zamanı.


Liseliler. :D Baek Seol Hee o zaman daha çok öz güvene sahipmiş bence. :)



Konuk oyuncu da olsa karakteri tam dayaklıktı. :P



Basın toplantısı ve senaryo okumalarından.^^


Gifler^^



Arasalar böyle benzeyen çocuk oyuncu bulamazlar ki cümlem saçma oldu, baya bi aramışlardır kesin. :D


Bu zaman ki arkadaş halleri süperdi, birden bire çıt kırıldım ilişkisine döndü. -_-


En iyi arkadaş olduklarından evleri de yan yana. Eee haliyle kahvaltı da beraber oluyor. Bu arkadaşlığı gerçekten sevdim. :)


Zekiceeee. :D
İzleyin anlayacaksınız. ;)





Bu arkadaşta konuk oyuncu gibi bir şeydi. İzleyince anlarsınız. Ama ne pis bir karakterdi, başta herkesi inandırdı sonra...



Kötüsün, kötüsün, KÖTÜSÜN!!!
Yaptıkları gerçekten sinir bozucu şeylerdi. -_-



Her şey bir yana bu sarılmaları çok güzeldi. :D



Ost'lar^^

 BTOB(서은광,임현식,육성재) - 알듯 말듯해 Ambiguous^^
(Son zamnalrad BTOB'a olan fanlığım nedeniyle bu dizinin OST'un seslendirdiklerine çok sevindim. Btob olmasa da gerçekten güzel Ost.)


케이시(Kassy) - 굿모닝(Good Morning)^^


Arie Band - Dumbhead^^




허첵 HerCheck(슈퍼키드 SuperKidd) - 쌈,마이웨이^^




Ve son.^^
Eveeeeet, final hakkında pek bir şey bilmiyor olsamda izlediğim yere kadar senaristler bomba üstüne bomba haberlerle bizi şok ediyor. Devamından neler olacak hiç merak etmiyorum ama hem bu kadarlık emeğe saygısızlık olmasın hem de şurada yarım saatlik diziyi tamamen bitirmezsem ayıp bana. :D
Dizi hakkında genel düşüncemi ve tavsiyemi yukarıda dile getirdim. Benim yoruma aldırmaksızın izleyebilirsiniz, belki siz seversiniz. Hatta izleyenler arasından sadece ben sevmedim herhalde. :/ Bilemiyorum ama benim gibi düşünen varsa konuşabiliriz. ;)
Devamı çekileceğini sanmıyorum, romantik-komedi tarzında olduğu için büyük ihtimalle güzel bir son olmuştur. Haa ikinci çift için devam olacaksa kabulüm. :D
İlk defa böyle bir yorum yapıp diziyi bitiriyorum. Dizi hakkında yazacak çok fazla şey vardır kesin ama izleyeli uzun zaman olduğu için unuttum gitti.
Finali yapar aklıma bir şeyler gelirse yazarım buraya. ;)




Çeviri için Yeppudaa çeviri ekibine kucak dolusu teşekkürler.^^ <3
Bir yazının daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.^^ :*



Buralarda da varım^^





1 Mart 2018 Perşembe

Sırça Köşk//Sabahattin Ali Kitap Yorumu^^

Selam^^
Arayı fazla açmadan Türk klasiklerden okumaya devam edeceğimi söylemiştim. Sadece Türk klasikleri değil, Dünya Klasiklerinden de okumaya çalışıyorum ama önceliğim Türk Klasikleri. Sırça Köşk'ü 2 ay öncesinden sipariş etmiştik, Yazarın Kürk Mantolu Madonna kitabını çok beğenmiştim, Sabahattin Ali koleksiyonu yapmaya bu sebeple başladım ama yavaş yavaş, yazarın dili biraz ağır olduğu için hepsini bir anda alıp bitirmek hem zor olur hem de ben istemiyorum. Bundan sonra yeğende olan Kuyucaklı Yusuf'u okumaya niyetim var ama ne zaman olur onu zaman gösterecek.

“Can Kurtaran” adlı öyküsünde yazar, kaderine boyun eğmiş bir kadının hikayesini anlatıyor.  

“Bir akşam üzeri Anadolu köylerinden birindeki küçücük bir kulübeden canhıraş çığlıklar yükselmektedir. Doğumunu bir türlü gerçekleştiremeyen Asiye, ikindiden beri deyim yerindeyse ölümden beter doğum sancıları çekmektedir. Köyün ebesi bir şey bulamamış, komşu köyün ebesini de çağırtmıştır. Asiye'nin kocası İbrahim ise, çaresizliğin verdiği ağır başlılıkla, evin kapısı önüne çökmüş, bir haber beklemektedir. Komşu köyün ebesi içeri girdiğinden belli ise kızın çığlıkları iyice artmıştır. Sonunda iki ebe birden dışarı çıkar ve İbrahim'e doğumu gerçekleştiremediklerini, kızı şehire götürmesi gerektiğini, yoksa bebeğin de anasının da öleceğini söylerler. İbrahim de çaresiz öküz arabasının arkasına attığı döşek ve yorganın üstüne gencecik karısını da koyar ve yollara düşer. Sabaha karşı hastaneye vardığında ise ümidi iyice kırılmıştır. Çünkü alanı olmadığı halde birçok ameliyat yaptığı için daha önceden şehirdeki özel muayenehanenin sahibi, Doktor Mutena Cankurtaran tarafından şikayet edildiğinden, ameliyat yapamayacağını söyler. Ne kadar yalvarıp yakarsa, oraya verecek parası olmadığını söylese de, doktoru ikna edemez. Bunun üzerine Asiye'yi aldığı gibi Mutena Cankurtaran'a götürür. Fakat bu doktor da çok para istemektedir. Doktorla bir kağıt imza atarak  Asiye'yi hemen ameliyata almalarını, öküzlerden birini satıp döneceğini söyler.


Kitabı ilk elime alığım zaman normal bir konudan başlayıp öyle devam edecek sanıyordum ama iyi bir araştırma yapmadığım için(Spoi yememek için) kitabın hikayelerden, öykülerden oluşturuğunu bir kaç bölüm sonra öğrendim. Konu olarak eklediğim alıntı ise kitabın Can Kurtaran hikayesinden bir anlatım. Hikayeler o zamanın yaşam şartlarını o kadar iyi anlaşmış ki Sabahattin Ali'yi neden sevmedikleri ortada. Adam o zamanın yaşam şartlarını, insanların nankör hallerini, fakirlerin neler çektiğini, zenginlerin ise nasıl yaşadığını bir bir yazmış. Sabahattin Ali düşünceleri nedeniyle ülkeden gönderilmiş ve araştırma sonucundan hüzünlü bir şekilde dünyaya veda etmiş. Bunları okuyunca çok üzüldüm, şimdi insanlar istedikleri kadar yazıp çiziyor ve bir şey olmuyor ama o zaman hemen sürgün etmeler, kötü muamele vs. Düşüncesi ne olursa olsun saygı bence. Tabii sınır aşılmadan. Bu Sabahattin Ali için değil, vatanını sevmeyen, düşman kesimler için!
Evet kitap böyle, her hikaye çok iyiydi, çok sevdim ben. Normalde hemen okurdum ama her hikaye farklı ve güzel olunca yavaş yavaş, sindire sindire okumayı tercih ettim. Sizinde öyle yapmanızı tavsiye ederim, öyle daha çok seveceksiniz bence. :)


Kitap hakkında daha fazla bir şey demeye gerek yok. Tavsiye edeceğim Sabahattin Ali kitaplarından. Kürk Mantolu Madonna'da bir o kadar iyiydi ama tercihim bu kitaptan yana. Yazarın devam kitaplarından hangisini daha çok severim zaman gösterecek ama bu şimdilik zirvede ve arada alıp tekrar okuyacağım kitaplar arasında. 
Uzun lafın kısası, okuyun okutun.
Son olarak kitabın ismini konu alan hikaye çok anlamlı, kitabın sonunda olması ise çok iyi olmuş. 



Alıntılar^^

Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gözyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.


*****


Ah, ben hayvanları çok severim. Bütün canlı mahlukları, hayatı, güzelliği, saadeti severim. Bahtiyar bir köpek bile benim içimi sevinle dolduruyor. Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dümyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor.

Hele cümle alem bu köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!



*****


Cahillikle fakirlik bir olmuş, Sultan Süleyman'ın mülkü dağıtılmış...






Başka yorumlarda görüşmek üzere.^^



 Buralarda da varım^^



26 Şubat 2018 Pazartesi

Amigurumi, Bir Organik Bebek Hikayesi^^

Selam^^
Uzun zamandır yazmak istediğim yazımı yazıyorum. Yorumlarımda sürekli bir işten bahsettiğimi hatta bu işin Amigurumi Organik bebek yapımı olduğunu söylemiştim. O sıralar ciddi anlamda beni çok fazla oyalıyordu, şimdi de çok vaktim yok ama, yine de bazı şeyleri yola koyduğum için bütün hobilerime zaman ayırabiliyorum. Sadece bloga sık sık yazı giremiyorum, o sıkıntılı biraz. Bunu da zamanla aşacağımı umuyorum.
Gelelim Amigurumi bebeklerimize. My Twin'in hevesi ile başladığımız işi Instgram'da sayfa açmaya kadar götürdük. Eskiden bu bebekleri görür "Vay be nasıl yapıyorlar?!" diye merak ederdim, zor olduğunu düşündüğüm içinde hiç bulaşmazdım ama gelin görün ki zor olduğu kadar eğlenceli bir hobi. Çok severek ve zevkler yapıyoruz bu işi. Instagram'da ip görsek hemen el işi yapalım diye canımız çekiyor. :D Nasıl kitap almak bizi mutluluğa boğuyorsa artık ip almakta o derece mutluluk veriyor bize. :)
Instagram ismimiz tahmin edildiği üzere İkizler Amigurumi^^
Herkesi bekleriz.^^
Ve gelelim yaptığımız bebeklere, oyuncaklara.^^



Zürafamız^^
My Twin kendisi yaptı, bende yapmak istiyorum ama şimdi değil. :D Çok tatlı ama. <3



Kış Bebeği^^
Severek ve zevkle yaptığım bir bebekti, gerçekten çok tatlı oldu. Her gördüğüm de alıp sevesim geliyor. :D



Kuzumuza merhaba deyin, hatta Harry Potter'lı kuzumuza. <3
En çok sevilen oyuncaktır kendisi ve pıtırcıklı yerleri yapmak çok zevkli. :)




Yaptığımız ilk oyuncaklar tavşan kız ve kedicik.^^
Diğerleriyle aralarındaki farkları görüyorsunuzdur herhalde. :D




Küçük Prens'siz asla!!
Bu örneği çok aradım ve sonunda bulup yaptım. Bunu da yaparken çok zevk aldım ve acayip tatlı oldu. Hele o saçlar. <3
Yakında kendileri hakkında güzel bir sürpriz olabilir, yukarıda bıraktığım linkten sayfamıza ulaşıp takip edebilirsiniz. :)



Minnak bir ayıcık^^
Renklerin uyumu kalp ben. <3


Hello Kitty'mizin böyle donuk olduğuna bakmayın o kadar tatlı oldu ki sipariş olmasaydı sürekli yanımda, yöremde görürdünüz. <3





Kalpleri yaparken biraz zorlansam da şu fotoğraflardan sonra bir sürü yapasım geliyor. <3




Oyuncaklarımızın arasından tek çift kendileri oluyor, ve kitap okumaya bayılıyorlar. :D 




Son olarak yeni bitirdiğim kokoş bir kuzucuk.^^ Oyuncakların arasından en kokoşu oldu ama çok tatlı oldu. <3






Bir çok oyuncak daha var ama bu kadarla sınırlı kalsın istedim. Biz gerçekten çok zevkle yapıyoruz ve ilerde, ne zaman olur bilemiyorum ama Amigurumi temel kavramlar ve başlangıçlar hakkında yazı yazabilirim. En azından yapmak isteyenler nasıl başladığını ve nasıl devam edildiğini öğrenir. :) Ama hemen yazar mıyım o bilinmiyor işte. :)
Bu yazıyı ikinci kez yazıyorum, diğeri tamamen silindi çünkü. :/ Ama bu yazımdan daha memnunum, iyi ki silinmiş. İki kez emek harcadım ama olsun. :D
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^




 Buralarda da varım^^




22 Şubat 2018 Perşembe

Başka Türlü Bi'Şey//Sandy Hall Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Tekrardan bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Bu sefer ki kitabım yine Pegasus Yayınlarından. Normalde ard arada aynı yayın evinden kitap okumam ama aldığımız günün öncelerinde bile merak ettiğim Başka Türlü Bi'şey kitabını daha fazla bekletemezdim. Instagram hesabında bahsetmiştim, ilk olarak bu kitabı e-kitap olarak indirip okumaya başladım ama ilk 20 sayfa o kadar güzeldi ki hemen sipariş verdik. Doğrusu beklediğime ve sevdiğime de değdi. İlginç ve tatlı bir kitaptı.

Yaratıcı yazarlık hocası, kurye, Starbucks baristaları, esas oğlanın en iyi arkadaşı, esas kızın oda arkadaşı ve bahçedeki sincabın ortak bir noktası var: Hepsi Gabe ile Lea'nın birlikte olması gerektiğini düşünüyor.
Birlikte yaratıcı yazarlık dersi alan Lea ve Gabe aynı zevkleri paylaşır, aynı Çin yemeğini sipariş eder ve aynı mekânlarda takılırlar. Ne yazık ki Lea biraz kendi halinde, Gabe ise çekingendir ve ikisi de ilk adımı atabilecek gibi görünmemektedir. Fakat aralarında bir şeyler vardır ve onların dışında herkes bunun farkındadır. Yaratıcı yazarlık hocaları ikisini bir araya getirmeye çalışır, Starbucks'taki barista ilişkilerini dizi gibi izler, otobüs şoförü karısına onlardan bahseder, restorandaki garson onları hep aynı masaya oturtur. Hatta okulun bahçesindeki sincap bile iki gencin birlikte olması gerektiği kanısındadır. Peki, herkesin inandığı bu aşka Lea ile Gabe de inanacak mı?

Kitabın en önemli özelliği yaşananları baş karakterler değil çiftin etrafındaki 14 kişi anlatması. Bunlar çiftin arkadaşları, öğretmenleri, sınıf arkadaşları, otobüs şoförü, bahçedeki bank!, Sincap!, Starbucks çalışanı, garson ve diğerleri. Hepsinden kısa kısa bölümler okuyoruz ve yaşana olaya göre kişilerde değişiyor. En sevdiğim kişiler sincap ve çiftçimizin öğretmeni oldu. Okuyanlar ya da okuyacak olanlar ne demek istediğimi anlamıştır, anlayacaktır. 😂
Çiftimiz üniversite öğrencisidir ve ilk ortak dersleri olan yaratıcı yazarlıkta karşılaşırlar. İkisi de birbirlerine ilgi duymaya başlar ama konuşma fırsatları hiç olmaz. Bu halde gören çevredeki insanlar da sevgili olmalarına hatta buna olanak sağlamak için ufak tefek hileler kullanırlar ama kader bu ya biraz zorlayacaktır. 


Böylece devam ediyor kitap. Gerçekten ilginç ve güzel bir kitaptı. Yazarın ilk kitabı oluşu ve böyle tarzda yazması tebrik edilesi. İlk defa böylesi bir kitap okudum ve taa bank ve sincap ağzından bile anlatılması çok güzeldi. Kitaba devam ettikçe olaylar çok değişik hal almaya başladı. Yazar durdu durdu beni öyle bir dumura uğrattı ki gerçekten beklemiyordum bunu. Başta böyle gideceğini düşünsek de karakterlerin geçmişte yaşadıkları ortaya çıktıkça vay be demeden geçemiyor insan. Çok şaşırtan ve çok sevdiğim bir son oldu. Yazarın yerinden olsam ikinci kitabı yazar bu sefer çiftimizin neler yaşadıklarını, neler düşündüklerini okurduk. Gerçi çevredeki arkadaşlar, öğretmen, garson ve sincap çiftimizin ruh halini öyle bir yansıtmış ki sanki çiftimiz anlatıyor. Bu halde olmasını gerçekten sevdim, çiftimizi mi okuyoruz yoksa başka birimi anlatıyor demeden bir bakıyor insan bölüm bitmiş. 

Kitabı beğendim, yazarın çıkan bütün kitaplarını okuyabilirim. Kalemi akıcı, olaylar çok sıra dışı. Bir zaman karakteri çok seviyorsunuz, bir anda kızmaya başlayıp anlayamıyorsunuz. Ama yien de çok seviyorsunuz. Başa bizi sinir edenleri bile. ;)
Kesinlikle tavsiye ediyorum, benim elimde bir kaç gün kalmış olsa da(Yine benim hatam.) siz bir günde okur, bitirirsiniz. Eğlenceli, değişik kitap isteyenlere öneriyorum. ;)



Kitaba puanım 5/5^^


Alıntılar^^

"Bir de bana sor. Ofisimden buraya çerezle yol çizmek zorunda kalacağım."
"Neden çerez?"
"Çünkü eğer yiyecek israf edeceksem, çok bayılmadığım bir şey olmalı. Güzel yiyecekleri asla ziyan etmem."



*****


Konuşmakla yazmak arasında büyük bir fark vardır ve bunu öğrenmenin tek yolu yazdığımız şeyi duymaktan geçer.



*****


Hiç kimsenin bilmediği, küçük pembe dizimiz olmuşlardı adeta.




En sevdiğim alıntı! Meşe palamutları!!! <3




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^


15 Şubat 2018 Perşembe

Bülbül//Kristin Hannah Kitap Yorumu^^

Selam^^
Uzun zamandır Kristin Hannah kitabı okumamıştım elimizde bir kaç okunmamış Kristin kitabı duruyor ama bizim için hem özel hem de merak edilesi kitap Bülbül olunca ilk sıraya aldım. Kitabın teması ikinci dünya savaşını konu alıyor, o sıra ki ruh halim yok dese de fazla uzatmadan başladım. Doğrusu bu kitap beklentimi karşılamadı. Normal, klasik, klişe savaş zamanını anlatan bir kitaptı, beni merak ettirecek, şaşırtacak hiç ama hiçbir şey bulamadım ne yazık ki. :/

Bir Kadının Ruhunun Manzarası  Savaştaki Bir Dünya Kadar Hızlı Değişebilir.
II. Dünya Savaşı döneminde Fransa’da yaşayan iki kız kardeş, annelerini küçük yaşta yitirmiş ve babaları tarafından terk edilmiştir. Viann henüz çocukken âşık olduğu Antoine’la evlenip acı tatlı bir hayat kurmayı başarırken isyankâr Isabelle gittiği bütün okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Savaş alevlenmeye başlayınca Viann’in kocası cepheye çağrılır. Yine okuldan atılan Isabelle’inse ablasının yanına gitmekten başka çaresi yoktur. Fakat iki kız kardeşin arası savaş yüzünden açılır. Isabelle direnişe katılmanın bir yolunu bularak sayısız hayat kurtaracak ve imkânsız bir aşka tutulacaktır. Yolunu gözlediği veya sonsuza dek veda ettiği sevdikleri için bahçesindeki kurumuş elma ağacına birer kurdele bağlayan Viann ise çok sevdiği kocasının yokluğunda, yabancı erkeklerin işgal ettiği bir şehirde zulme, açlığa ve korkuya göğüs gerecektir.
Bazı kadınlar doğuştan cesurdur; doğru olan için savaşmak, hayat kurtarmak ve gidişatı değiştirmek uğruna kendi canlarını tehlikeye atarlar. Isabelle bu kadınlardandı… Ama bazı kadınlar da sabır ve fedakârlıklarıyla direnir, sevdiklerini koruyup kollar ve hayatı onlar için yeniden inşa eder. İşte, Viann’in hikâyesi de tam olarak böyleydi…

Kristin'ın her kitabında olduğu gibi bunda da iki kız kardeşi konu alıyor. Viann ve Isabella küçük yaşta annelerinin ölümünden, babasının yaşadığı savaş trajedisinden sonra hayatları altüst olur. İki kız kardeşte uzak akrabalarının yanına gönderilir. Viann bu acıdan uzaklaşmak için aşık olduğu Antoine ile evlenir ve kız kardeşini dışlar. Isabella ise gönderildiği okullardan isyankar ruhu sebebiyle sürekli kaçar. Savaş gelip kapılarına dayanınca iki kardeş arası yine açılmaya başlar. Bu konuda ikisine de hak verdim, biri çocuğunu bir diğeri ise ülkesini korumak istiyor ama kimi tutarsam derseniz ikisini de yarı yarıya ama Isabella kendini yine de iyi dizginledi. İki karakteri de sevdim, yaşadıkları gerçekten yürek parçalayıcı şeyler. Viann hem çocuğunu, hem kendini hem de kız kardeşini ve en yakın arkadaşını korumak ister ama savaş çok çetindir ve Viann ne yapacağını bilemez. 
Diğer karakterlerden kardeşlerin babalarını sevdim, başta sinir oluyorsunuz ama sonra... Geri kalan karakterler hakkında pek bir şey söyleyemem. Onları siz okuyup haklarındaki gizemleri merak edin, sizi gerçekten şaşırtabilirler.


Kitap başta ve konuda da dendiği gibi genel anlamda savaşı ve yaşananları gözler önüne seriyor. İlk okumaya başladığım zaman acayip merak ediyor, nasıl bir kitap diye heyecanla okuyordum ama 500 küsurluk sayfada 300 sayfaya geldiğimde hayal kırıklığı yaşadım, öyle de devam etti. Kristin Hannah'ı okuyan bilir, ilk olarak kişileri, olayları tanıtıp en son 100 sayfada bombayı patlatır. Bunda da öyle oldu ama beni etkilemedi. Daha farklı, sıra dışı bir son 100 sayfa bekliyordum. Klasik savaş, savaşta yaşananlar ve yapılan fedakarlıklar vardı sadece. Bu da artık ilgiden çıktı, eğer savaş konulu kitaplar yazacaksanız hayal gücünüzü daha fazla geliştirip daha etkileyici şeyler yazabilirler. Kristin Hannah gerçekten beni şaşırttı, cidden böyle bir kitap beklemiyordum. Okuyup, çok seveni oldu, öyle mesajlarda aldım hatta ama bende sıkıntı mı bilemiyorum ama düşüncelerim böyle. Ne çok sevdim, ne de beni sıktı. Bana göre Kristin Hannah'ın en vasat kitabıydı.  Kristin Hannah severler lütfen yanlış anlamayın ama benim şahsi düşüncem böyle. Kitap devam ettikçe hep bir atak bekledim, bir heyecan. Savaş bu ya illa bir şey olacak ama o heyecan bile bir sayfa sürdü sürmedi. Ajitasyon seven biri değilim ama Kristin'ın kalemini bildiğim için çok farklı geldi bana, daha çok ağlatan bir kitap bekliyordum. Şu yazıyı okuyunca ne çok şey beklemişim. :D 


Kitap hakkında düşünceler böyle, Kristin'ın son zamanlarda okuduğum kitapları eskisi gibi değil ama yeni çıkanlardan ümidim var, en kısa zamanda alıp okumak istiyorum. Kalemi hakkında diyecek bir şey yok, akıcı, duyguyu harika bir şekilde bizlere sunan bir yazar Kristin. Çoğu seçtiği konularda güzel. Bu kitabı da gerçekten seven çok olmuştur ama bana hitap etmedi deyip tavsiye kısmına geçiyorum. 
Bu kadar yorumdan sonra yine de tavsiye ediyorum. Belki benden daha çok seversiniz kitabı. Ve İkinci dünya savaşına karşı bir ilginiz varsa okuyun, pek bir bilgi yok ama yaşanan olaylar savaşın ne kadar çetin geçtiğini gösteriyor. Son olarak umarım Kristin Hannah yine böyle bir kitap yazmaz. Ne yazık ki sevdiğim yazar için bunu da dedim, yazsa da okumam gibi geliyor.
Ve son olarak kitabı bize alan Binnur ablamıza sonsuz teşekkürler.^^💕 Senin kadar sevmemiş olsam da yine aldığın hediyenin yeri ayrı. ❤



Kitaba Puanım 3,5^^



Alıntılar^^

Antoine yavaşça ayağı kalktı ve karısını kollarının arasına aldı. Viann o anda hissettiği güven duygusunu bir şişeye koymak, yalnızlığa ve korkuya kapıldığı zamanlarda onu içebilmek istiyordu.



*****


Doğruya giden yol, tehlikelerle dolu.


*****


"Hepimiz kırılganız, Isabella. Bu bizim savaş zamanlarında öğrendiğimiz bir şey."



*****


"... Kırık bir kalp,  savaşta da barıştaki kadar can yakar."


*****


Arkadaşına sorunlarını anlatmak, bir süre içini dökmek istiyordu ama bu da savaşta kaybettikleri bir başka lükstü.





Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^