11 Şubat 2018 Pazar

İzlediğim Filmler #7//Jane Eyre, Her Şey Aşktan, Kuralsız Aşk, Troller, Bu Da Nereden Çıktı?^^

Merhabalar^^
Biraz önce, bundan önce ki #6. film yorumlarımı bitirdim ve hemen buna başladım. Bir kaç güne de bu yayınlanır. Dizileri bir süreliğine terk edip filmlere yöneldiğimden bahsetmiştim ama bu sıralar çok güzel bir diziye başladım, bundan sonra yine bu tempoda film izler miyim zaman gösterecek. :)
Bu filmler uzun süre izlemek istediğim, önüme öylece gelen ve yerli bir filmi kapsıyor.
Gelelim yorumlara^^



Jane Eyre^^



Kitabını okuyalı seneler olmuştu ve ben filmi yeni izledim, bir alkış istiyorum kendime. :D Nedense izlemek kısmet olmadı, geçenlerde ise tarihi bir film izleme istediği tuttu ve bu istek Jane Eyre'yi izlememe vesile oldu. Filmi duyan çok olmuştur, hatta benden önce izleyen de çok olmuştur buna rağmen, yine de izlemeyen kişilere tavsiye ederim. Kitapla birebir yapılmış bir yapım, oyuncularda tam hayal ettiğim gibi. :) Tavsiye ederim. :)


Konusu;
Jane Eyre, 10 yaşındayken öksüz kalmış ve mutsuz bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Babasının öldüğünü zanneden Jane, kendisine adeta bir köle gibi davranan halası tarafından oldukça katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. On yıl boyunca bütün hayatının geçtiği bu yatılı okuldan mezun olduktan sonra kendisi de aynı çatı altında öğretmen olarak çalışmaya başlar. Bir süre sonra da Edward Rochester’ın malikânesinde çocuklara mürebbiyelik yapmaya başlar. 
Burada Bay Rochester’la karşılaşan Jane Eyre, gitgide büyüyen bir dostluğun ardından ona aşık olduğunu fark eder. Nihayet aradığı mutluluğu bulduğunu sanan Jane Eyre'in sevinmesi için henüz çok erkendir. Sonsuza dek süreceğini düşündüğü bu mutluluk Bay Rochester'ın korkunç sırrıyla yerle bir mi olacaktır? 

Oyuncular;
Mia Wasikowska
Michael Fassbender
Jamie Bell
Imogen Poots











Çok duygusal bir sahneydi burası. :/



Güzel gelinlik. :D





Her Şey Aşktan^^


Youtube'da öylesine izlediğim bir fragmandı, güzel ve eğlenceli olduğunu görünce, birde filmin tamamının Youtube'da olması işime gelince izledim. Güzel eğlenceli bir filmdi. Özcan Deniz'in filminden biri. Konu aldatılan bir kızı ve çevresinden yaşananları anlatıyor. Film diğer filmlere göre çok ama çok farklı. Sürekli sahneden sahneye atlama olayı oldu, azıcık kafa karışıklığı olsa da ben sevdim. Tavsiye ederim. :) Birde filmde sevdiğim diğer şey müzikleri oldu. En sevdiğim Simge'nin söyledikleriydi. Şimdi Özcan Deniz'in Sevimli Tehlikeli filmine bakıyorum, yarısını izledim güzel eğlenceliydi, yarısını da yakında izlerim. :D



Konusu;
Pelin, bir mağazada kasiyer ve reyon görevlisi olarak çalışan ve evlilik arifesindeki genç bir kadındır. 3 yıldır beraber olduğu sevgilisi İlker'i hayatının aşkı olarak görmektedir ve çok masrafa girmesne rağmen yoğun bir evlilik hazırlığının ortasındadır. Tüm bu koşturmaca içerisinde niikaha sadece 10 gün kala İlker'i beraber yaşayacakları evde bir kadınla basar. Aldatılmış olmayı hiçbir şekilde gururuna yediremeyen genç kadın, İlker'in özürlerini kabul etmez; ayrılık acısını atlamak için en yakın dostlarıyla onlarca şey dener. Tam da aynı günlerde baterist Burak karşısına çıkacaktır...  


Oyuncular;
Şükrü Özyıldız
Hande Doğandemir
Mithat Can Özer
Öznur Serçeler
Evrim Doğan
Dilşad Şimşek
Bala Atabek
Hakan Meriçliler
Konu Oyuncu; Özcan Deniz

Filme özel müzikleri;
Edis//Vay
Mehmet Erdem//Kaderimin Oyunu






Güzel sahneydi, fotoğrafta iyi. ^_^









Kuralsız Aşk^^



Yine ve yeniden önüme gelen bir filmdi. Genelde afişleri ve konularından seçiyorum filmleri, bu filmi de öyle merak edip başladım. Güzeldi ama wuu harikaydı diyemeyeceğim. Sıkılmadım, anlamlıydı ama pek harika değildi. :D Kadın Amiş kasabasından, normal hayata geçen ve bunu konu alan bir film. Filmde başlangıç çok değişikti, sanki bu film başka bir filmin devamı gibiydi. Başta konu bu yüzden saçma bir hal aldı ama yine de güzel devam etti. Bu zamana kadar izlediğim ama çok ahım şahım diyemeyeceğim tek film. :) Amiş filmleri dikkatinizi çekiyorsa bakabilirsiniz. :)



Konusu;
Katie Lapp, yeni adıyla Katherine Mayfield'e biyolojik annesinden devasa bir miras kalmıştır. Bir anda eski Amiş sevgilisi ortaya çıkınca kurmakta olduğu yeni dünyası altüst olur.


Oyuncular;
Katie Leclerc
Jacob Blair
Chad Connell









Troller^^


Blu TV'de çoğu filmin süresi var ve bu filmde onlardan biriydi. Animasyon olduğundan merak edip izledim ve çok sevdim. Ailenizle beraber izleyeceğiniz harika bir yapım. Rengarenk, tatlı mı tatlı Trollerin yaşadığı olayları konu alıyor film. Biraz müzikal tarzı vardı, o kısımların bazılarını orijinal dilde dinledim, gerçekten güzel ve izlenilecek tarzdaydı. :) Şahsen tekrardan, sırf eğlencesine izlerim. :) Tabii Blu TV'den kalkacak ama izlenecek yer bulurum herhalde. :D Seslendirme ve şarkıları Justin Timberlake ve Anna Kendrick söylüyor. Mesela; BU! şarkı gibi. :)


Konusu;
Poppy kendisini bildiği tek dünyadan çok uzaklara taşıyan destansı bir macerada güçlerini daima umutsuz olan Branch ile birleştirir. Arkadaşlarını, günahkar Bergen'in pençelerinden ve onların lideri King Gristle'ın elinden kurtarmak için cesaret isteyen bu görevi tamamlamak zorundadırlar...








Çok tatlılar ki^^




Dansları da harikaydı. :D









Bu da Nereden Çıktı?



Blu TV'ye yeni eklenenler de görüdüğüm bir filmdi, romantik filmden çok komedi bir filme benziyordu öylede çıktı. Film gerçekten ama gerçekten çok komikti ama kısaca söylemeliyim ki bel altı çok fazla kelimeler ve içerik vardı. :/ Bu tarz şeyleri sevmem ama bizimkilerin yaptığı dublaj otur filmi tekrar tekrar izle yapmış. :D İzleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız. :D My Twin'de izledi ve o da çok gülmüş. Bunların yanı sıra anlamlı bir filmdi. Tavsiye ederim ama dublajlı olarak, alt yazılı pek komik olmaz bence. :P



Konusu;
Ned ailesine bağlı, sevecen bir babadır. Her tatilde Stanford'ta okuyan kızını ziyarete gitmekte olan aile bu sefer de yollarını üniversiteye çevirmiştir. Ancak Ned ve ailesi kızıyla buluştuğunda Ned'in en büyük kabusunun gerçek olduğunu görürler. Stephanie'nin bir erkek arkadaşı vardır. Hem de bu erkek arkadaş Silikon Vadisi'nde başarılı olmuş genç ve uçarı bir milyarderdir.

Oyuncular;
James Franco
Zoey Deutch
Bryan Cranston














Bu sefer izlediğim filmler çoktu, başka bir yayın açmak istemedim, en son ki filmin yorumu bir kaç hafta sonraya kalabilirdi çünkü. Çoğu sevdiğim, önereceğim filmlerdi. Eğer tavsiyem doğrultusunda izlerseniz yorumunuzu bekliyorum. :)


Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;












Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın.^^


 Buralarda da varım^^




6 Şubat 2018 Salı

Kül ve Diken// Sarah Prineas Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
 Yeni ve güzel bir kitap hakkında yorumda bulunacağım bugün. Kitap Yabancı Yayınlarının yeni Fantastik-Distopya türüne sahip kitabı, ilk olarak kapağı ile insanın kalbini fethediyor ama ondan önce konusu geliyor. Son zamanlarda yazarların masallardan ilham alıp, masallara uygun ama çok farklı bir şekilde yazması moda, Sarah Prineas'da masallardan ilham alarak bu kitabı yazmış. Şahsen ben çok beğendim. Ne bir eksiği ne bir fazlası vardı.

Karanlık Bir Hisar. Kayıp Bir Hafıza. Hizmet Etmekle Geçecek Bir Ömür…
Pin, sadece bir terzi olduğunu ve peri masallarına layık elbiseler yapmak için gece gündüz demeden çalıştığını biliyordu. Kaçmak isteyince kunduracı da onunla geldi. Ancak bir diken yüzünden, özgürlüğü fazla sürmedi. Analık tarafından yakalandı ve anılarını tekrar kaybetti.
Analık onu yeni bir masalın içine bırakmıştı. Yakışıklı prensin ve mutlu sonun da olduğu bir masala… Ancak kunduracı hâlâ onu aramaktaydı ve onun kendisini masalın içinde kaybetmemek için elinden geleni yapmaya hazırdı.
Zaten Pin de cam ayakkabılar yerine bir kılıcı ve kendi mutlu sonunu bulmayı tercih ediyordu. Herkesi Analık’ın zalim hükümdarlığından kurtarmaya kararlıydı. Kunduracı’yla beraber kendi kaderlerini çizmek için zorlu bir mücadeleye atılacaktı. Fakat Masal’ın onlar için başka planları vardı…


Konumuz böyle.
Her masalda olan cadı, üvey anne ve Kötü kraliçe bu kitapta yerini Analık'a bırakmış. İsim gerçekten ilginç ama kitabı okuyunca ismin konuya tam olarak uyduğunu görüyor okur. Kitabımızın kahramanları Pin ve Shoe. Her ikisi de Analık'ın gazamına uğramıştır ama Pin'in elinde çok önemli olduğunu anladığı yüksüğü ve içindeki bu hükmetmeye karşı isyan çıkarma istediği kaleden kaçmalarına olanak sağlayacaktır. Kendini diğer kölelerden farklı gören Pin bir kaç köleden ve en önemlisi Shoe'dan desten aldıktan sonra hazırlık yapmaya başlar, konuda da olduğu gibi çiftimiz bir şekilde kaçıyor -ki burası acayip heyecanlıydı- ama olaylar bu zamandan sonra başlıyor. Kısacası Masal konusuna uyumlu olmayan çiftimiz Analık'a karşı gelmeyi ve köleleri özgür bırakmaya çalışacaktır. Pin ve Shoe karakterini gerçekten sevdim. Pin'in azmi, Shoe'nun vazgeçmemesi olayları çok farklı bir boyuta getirmiş. 
Masal konusu ise bildiğimiz külkedisi masalını içeriyor. Masal hakkında detay vermeye gerek yok, hepimiz biliyoruz ama kitapta geçen masalımsı olay inanılmaz sürekleyici.
Diğer karakterlerden Prens Corn ve Shoe'a yardım eden kunduracı ve karısını çok sevdim. İkinci kitapta olur mu bilmem ama onlarında değişen hayatlarına göz atmak isterim. 


Kitabın başlangıcı çok değişikti ama daha ilk sayfada insanı kendine çekiyor. Başlangıç sanki bu devam kitapmış edasıyla başlasa da devamında yavaş yavaş olanları öğreniyoruz. Belki okumaya başlayanlar başlarda bocalama yaşayabilir ama bırakmadan devam edin derim.
En çok ilgimi çeken Avcı, izci vb. oldu. Çünkü yazar avcıyı, izcileri ve fare avcısını hem insan hem hayvan niteliğinden yazmış. Yani Analık fareyi alıyor ve fare izi sürebilecek, konuşan bir insana çeviriyor. Aynı Külkedisinde olan Balkabağı, fareler vs. vs. gibi. Şunu anlıyoruz ki yazar masalın her bir detayından yararlanmış. Kitabımızı hem Pin hem de Shoe tarafından okuyoruz aman Pin'i tekil şahıstan okurken Shoe'yu üçüncü tekil şahısta okuduk. Böyle olması bazen kafamı karıştırdı. Yeni bölüme geçerken bir sayfa bittikten sonra anca Shoe'ya geçtiğinm anlıyordum. :P


Yazarın kalemini sevdim, içeriği gerçekten çok güzel yazmış. Genel anlamda da gerçekten güzel ve ikinci kitabı çok merak ediyorum. Kitabın, başta da dediğim gibi ne bir eksiği ne bir fazlasını var. Elimde uzun süreli durmasından kaynaklı bir duraksama oldu ama yine de güzeldi. Sadece yazarın Pin'in ikinci hayatında, yani külkedisi olduğu zaman bu kadar inat yazması gözüme battı. Ve bazı yerlerde, bazı olaylar çok çabuk oldu bittiye geldi. Bunları daha heyecanlı yazabilirmiş. Yine de, bu kadar kusur olabilir deyip konuyu kapatıyorum.

Masal, fantastik ve distopya karışımı bir şey okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Akıcı, sizi daha ilk sayfada içine çeken(Kişiye göre değişir. ;) ) ve merak ettiren bu kitabı okuyun derim. Bu tarza yeni başlayacak olanlar için öncelik olmayabilir ama sevenler gönül rahatlığıyla başlayabilir. :)


Seri bilgisi^^



Serimiz şimdilik iki kitaptan oluşuyor. İkinci kitap 2016'da çıkmış. Belki 2 kitaptan oluşur, bunu bilemiyoruz. Yine de belli olmaz devam gelebilir de. :)
Kapaklar ise harika, bizimki de güzel ama ben orijinal kapağı tercih ederim. ^_^





Kitaba puanım 5/4^^


Alıntılar^^

Yeşil. Gözleri yeşildi. Nasıl oldu da daha önce fark edememiştim bunu? Gözleri, Analık'ın hisarının çirkin, gri duvarlarının dışında gerçekten bir şey olduğunu vaat ediyordu: Bir ormanın yeşilliğini, kurtuluşu.



*****


Halat, ipek balo elbiselerinden kalan artık parçalardan yapılmıştı ve örümcek ipeği kadar sağlam bir iple dikilmişti. Benim arzumsa bu halattan da güçlüydü.



*****

Güzel bir ayakkabıydı bu. İyi yapılmıştı ve ayağıma tam uyuyordu.
Ne var ki bir ayakkabı teki beni kurtaramazdı.



*****


sadece bir kunduracıydı ama aynı zamanda bundan çok daha fazlasıydı. Her şeydi o.



*****


... çok iyi biliyorum ki kendi seçimlerini yaptığın gerçek bir hayatın içinde yaşamak, bazı açılardan masalın içinde yaşamaktan daha zordu.





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^








4 Şubat 2018 Pazar

İzlediğim Filmler #6 // Aile Arasında, Aşk Tasması, Sevgililer Günü, Sürpriz Aşk^^

Merhabalar^^
Şu zamanlarda dizileri boş verip sürekli film izleyesim geldiği için bir sürü film yorumum birikti. Hemen başlamaz ise yığınla yorumla karşılaşabilirim. :D
Bu aralar biraz yerli, bolca da aşk temalı filmler izledim. Filmleri görünce "Iyy çok aşk dolu film yorumları olmuş!" diyeceksiniz ama bir türlü başka filmlere elim gitmedi. :D
Blu Tv üyeliği yenilendiği için boşa gitmesin diye bir kaç film, istisnalar hariç diğerlerini hep Blu TV'den izledim. :) Blu TV gerçekten güzel bir uygulama, kalitesi iyi ve şu özelliği var ki hem dublajlı hem de orijinal, alt yazılı izleyebiliyorsunuz. Ben karakterlerin seslerini merak ettiğimden bazen alt yazılı olarak izledim. Cüzi bir miktarla güzel filmler izleniyor ama daha fazla güzel ve yerli filmler eklerlerse sevinirim. :)

Gelelim filmlere^^



Aile Arasında^^



Bu yıl yerli film sektöründe baya güzel ataklar vardı. Bel altı vurmadan da harika filmler çekebilmişler ve şunu öğrendik ki bu filmler daha güzel ve bol seyircisi oluyor. Aile Arasında onlardan biriydi. İzleyen herkesi kendine hayran bırakan bir yapımdı. Uzun süre sinemalarda kaldı ve biz, My Twin ile kalkmasına son bir hafta kala gittik, anca zaman oldu diyebiliriz. :D
İlk fragmanlar dönerken izlemek istemedim, sevmediğim bir kaç oyuncu olduğundan. Ama sonra izleyenler çok güzel, kesinlikle tavsiye ediyorum deyince bir anda izlemek istedim. :P Biraz geç olsa da gidip izledik, güzeldi, gerçekten güzeldi ama beni olumsuz etkileyen bir taraf vardı. Adını tam olarak koyamıyorum ama Engin Günaydın'ın canlandırdığı karakterden dolayı bir sıkıntı vardı sanki. Bunun da adını koyamadım gitti. Doğrusu güldük, eğlendik ama o olumsuz bir taraf tam olarak filme mükemmel dememi engelliyor. 


Konusu;
21 yıllık ilişkileri aynı gün noktalanan nevrotik Fikret ile müzikhol vokalisti Solmaz komik bir tesadüfle tanışır. Solmaz’ın kızı Zeynep, Adanalı sevgilisiyle evlenmeye karar verince her şeyden korkan Fikret, kendini bir anda hayatının rolünü oynarken bulur. Aile arasında olması planlanan nikah, damadın ailesinin ısrarıyla büyüdükçe büyür. Bu ekip düğün hazırlıkları boyunca silahlı, geleneksel, kebapçı zinciri sahibi Adanalı aileyle anlaşabilecek ve bu düğün bir terslik çıkmadan yapılabilecek midir?


Oyuncular;
Engin Günaydın
Demet Evgar
Erdal Özyağcılar
Devrim Yakut
Fatih Artman
Su Kutlu
Gürse Birsel
Sevket Çoruh
Ayta Sözeri
Devin Özgür Çınar
Derya Karataş





Düğünde Demet Evgar'ın elbisesi de bayıldım.^^


En sağdaki oyuncu Ayta Sözeri filmdeki en aklı başından karakterdi. :D








Aşk Tasması^^



Blu TV'de gezerken öylesine rast geldiğim film kendisi. Köpek yarışmalarından yola çıkarak işi Aşk ve Gurur'a benzetilmesi sonradan dikkatimi çekti. Çok ilginç değil mi? Aşk ve Gurur her türlü şekilde filmlere konu olabiliyor. Yine de filmi çok beğendim. Tekrardan izlerim şahsen. Oyuncuların uyumu, tam Darcy ve Elizabeth gibi davranılması süperdi.
My Twin'e izlettim o benim kadar sevmesede Aşk ve Gurur severlere öneriyorum. Aşk ve Gurur'un yeni tarz versiyonunu birde böyle izleyin derim. :)


Konusu;
Elizabeth Scott’ın sıradan hayatı, çok sevdiği köpeğini götürdüğü New York köpek şovunda Donovan Darcy adındaki genç bir adamla tanışınca değişmeye başlayacaktır.

Oyuncular;
Cindy Busby
Ryan Paevey
Frances Fisher
Ryan Kennedy





Kadının baloda giydiği elbise çok güzeldi.^^














Sevgililer Günü^^



Yine bir Blu Tv ve rast gelme vakası. Zaten izlediğim bir kaç film dışından özellikle listeye aldığım filmler değil bunlar. Bu filmimize gelecek olursak, çiftimizin ikisi de sevgililer gününü sevmez ama kader bu yaa çok ama çok değişik bir şekilde yan yana getirir ikisini. Konu cidden ilginç, zıt kutup değiller ama karşılaşmaları, bunlara sebep olan olaylar ilginçti. Bu filmi de sevdim ve kesinlikle öneriyorum. :) 


Konusu;
Genç bir yazar olan Avery'nin, sevgililer gününden yana hiç yüzü gülmemiştir. Ne zaman sevgililer günü yaklaşsa sevgilileriyle hep problem yaşamış ve o güne yalnız girmek zorunda kalmıştır. Yeni sevgilisi veteriner Brendan ile bu şansızlığını yenmek niyetindedir...

Oyuncular;
Sam Page
Sarah Rafferty
Jeremy Guilbaut









Sürpriz Aşk^^



Romantik filmlerden devam ettiğimi söylemiştim. :) Yine şöyle romantik ve komedi bir film ararken öneme gelen filmlerden biriydi Sürpriz Aşk. Diğer filmlere göre bu filmde çok ama çok güldüm. Film lise çağında aşk yaşayan ama kadının ailesi tarafından kabul edilmedikleri nedeniyle yollarını ayıran bir cifti anlatıyor. Sonrada karşılaşmaları ve yaşanan olayalar farklıydı ama gerçekten eğlenceli bir filmdi. En çok kadının dedesini ve adamın sempatikliğini sevdim. :)
Ve tabii ki öneriyorum. Pek gideri yok, hatta klişe ama güzel zaman geçirilecek bir film. :)


Konusu;
 Josie Mayfield, yeni sevgilisini ailesine kabul ettirmek için büyük çaba harcamaktadır ancak ailesi bir türlü bu ilişkiyi onaylamayınca Josie'nin de kafası karışır. Tamda bu dönemde lisede ki aşkı ortaya çıkınca işler iyice sarpa sarar...

Oyuncular;
Hilarie Burton
Paul Campbell
 Aaron Craven



Hediye verme yeri süperdi. :D




Ve pasta yapmaları. :D



Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;












Film yorumlarım böyle. Hepsi sevdiğim ve önerdiğim filmlerdi. Canınız sıkıldığından açıp izlemenizi tavsiye ediyorum. :) Blu TV'yi Smart Tv'nize yükleyip izleyebiliyorsunuz. :)


Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle. :)



 Buralarda da varım^^




30 Ocak 2018 Salı

Gulyabani//Hüseyin Rahmi Gürpınar Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Türk Klasiklerini daha çok okumaya dikkat edeceğimden bahsetmiştim. O yüzden yavaş, yavaş stok yapmaya başladık ve okumaya da devam ediyorum. Gulyabani kitabı da bu kategoriye giriyor. Aldığım zamandan beri çok merak etmiş, bir türlü okuyamamıştım. Ve sonunda okuyup çok sevdim. Yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar o zamanın fantastik yazarlarından. Şu zamanda yazılan fantastiklerle kıyaslamayın çünkü kitapta geçen doğa üstü varlıkları az çok biliyor ve bunları okuyup hem korkup hem çok gülüyorsunuz. :)

Toplumun peşin yargılardan, geleneksel düşünce kalıplarından ve akla aykırı her türlü hurafeden kurtulması gerektiğine inanan Gürpınar'ın toplum içerisinde din kisvesine bürünmüş batıl inanış ve hurafeleri yerdiği Gulyabani romanı aynı zamanda edebiyatımızın fantastik öğeler barındıran ilk korku romanıdır. Gulyabani'de Musine Hanım adında kimsesiz bir kadının hizmetkârlık yaptığı çiftlikte gerçekleşen doğaüstü olaylar ve sahtekârlıklar etrafında yaşadığı maceralar anlatılır.

Kitabı Süt kardeşler filmiyle bağdaştırabiliriz. Normalde böyle olması çünkü Süt kardeşler filmi bu kitaptan esinlenmiş. Ama şöyle ki Süt Kardeşlere bir kaç ekleme yapılmış. Yine de her ikisi de çok güzeldi.
Olaylar Munise hanım karakterinin etrafında gelişiyor ve o zamanın hurafe denilecek şeylerden etkilenen insanları anlatıyor. Musine uzak akrabası Ayşe hanım tarafından İstanbul'dan uzak bir konağa hizmetçi olarak işe götürülür. Munise anlatılanlardan ve şüpheli hal ve hareketlerden korksada akrabasına güvenip konağa gider ama gittiği zaman konakta tuhaf şeylerin olduğuna şahit olup gitmek ister lakin ne mümkün, artık o konağa ayak basmıştır ve gitmesi zordur.
Zorlu zamanlar ve geceler geçiren Munise karakterinin aklını kaybetmemesine şaşırdım. Yazar öyle bir anlatım sergiliyor ki bir an okuyucular korkuyor. :D Yaşanan olayları, Munise'nin cesaretli oluşunu, evin hanımı, yaşlı hizmetçilerin olaylara bakış açısını ve en önemlisi yaşanan trajikomik olayları okudukça gerçekten çok eğlendim. 


Klasik oluşundan çekinmenize gerek yok, evet biraz ağır ama yine de akıcı ve bir gününüzü alacak güzel klasiklerden. Kitaba başlangıç kısmı ve devamı çok güzeldi. İlk olarak okuyucu Hanımninelerden yazara yeni yazacak kitapları hakkında bilgi ve fikir vermesi ve yazarın bunu dikkate alıp böylesi bir kitap çıkarması gerçekten takdire şayan. Devamında olayları yaşayan kişiden, hikaye tarzında dinliyormuş gibi anlatılması eski yazarlarımızın ne kadar güzel yazdıklarını ortaya koyuyor. bunlara artı olarak okurken hem eğlenip hem de yaşananlardan dolayı dersler alıyoruz.

Sonu tahmin edilebilir değil, kafamda çok şey kurdum ama bir tanesi bile olmadı. :D Çok zekice yazılan, eğlenceli, kolay okunan klasiklerden olduğu için kesinlikle tavsiye ediyorum. Şu an My Twin yazarın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç kitabı okuyor ve bayılmış. Bununla beraber alışveriş listesine yazarın bir kaç kitabını daha ekledik. Kesinlikle okunulması gereken yazarlardan biri. :) Ve son olarak ekliyorum ki ne varsa klasiklerde var. Ben okudukça acayip mutlu oluyorum ve sizlere de tavsiye ederim. :)
Not: Kitap bir çok yayınevinden çıkmış, ben İnkılap Yayınevini tercih ediyorum. Bir kaç kitap istisna ama varsa eğer İnkılap'dan alın. Yine de sırf fikir olsun diye bir kaç yayınevinden alıp sadeleştirmeleri nasıl yapmışlar incelemeyi düşünüyorum. :)




Alıntılar^^

"Ben bunların ellerinden ölmezsem bile meraktan öleceğim. Bu kadar garipliğin içinden bir şey merak etmeksizin nasıl yaşanır? Merak etmemeye uğraşıyorum ama mümkün olmuyor."


*****

İnsanlardan kapalı olan bahtım perilerden açıldı. Hayırdır inşallah. Başıma neler gelecek? Hep birden beni neden beğenmişler? Hay beğenemez olaydılar!


*****


"İnsanların dişlerini ağzından söküp başka bir yerine yerleştirmek lazım gelse neresine koymalıdır?
"Gözlerine efendim."
"Neden?"
Çünkü bazı kötü niyetliler, soydaşlarını gözleriyle de yerler."




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^




 Buralarda da varım^^





27 Ocak 2018 Cumartesi

Anna Ve Fransız Öpücüğü//Stephanie Perkins Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yine yeniden kitap yorumu ile karşınızdayım. Bu sefer ki kitabı çok sevdim. Gerek kapak, gerek içeriği kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitaptı. Yazarın Lola ve Komşu Çocuk kitabını pek sevememiştim, bu kitaba da şüpheli yaklaştım ama tam tersi çıktı. U kitap'tan bu kitabı ve Isla Ve Mutlu Son'un 20 TL'ye aldık. İyi alışveriş oldu yani. :D Kitabı gerçekten çok sevdim, Lola ve Komşu Çocuk'ta yaşadığım hayal kırıklığını yaşarım diye korktum ama yazar beni ters köşe yaptı. :D

Anna’nın Atlanta’da iyi bir işi, en yakın arkadaşı ve sevgili olup olmadıklarından emin olmadığı hoşlandığı bir çocuk vardı. Lisenin son senesi için de sabırsızlanıyordu. Bu yüzden babası onu beklenmedik bir şekilde, Paris’teki bir yatılı okula yollamaya karar verdiğinde pek de mutlu olmamıştı, ta ki Étienne St. Clair ile tanışana kadar. Tek sorun… çocuğun bir kız arkadaşı vardı ve tabii Anna’nın da neredeyse bir erkek arkadaşı… Kıl payı kaçırılan romantik anlarla dolu bir sene, bir Fransız öpücüğü ile sonuçlanacak mıydı?

Kitabın konusu klişe gelebilir, hatta klişe de ama çok farklı bir duygusu vardı kitabın. Gençlere yönelik olsa da Paris ve onun verdiği duyguyu her yaştan kişi okuyabilir. O yüzden 'Gençler için bu kitap, ben okumam!' demeyin. :) Karakterlerimizin hepsini sevdim. Anna'nın yaşadıkları, zorla uzak bir ülkeye okumaya gönderilmesinin verdiği sıkıntılar çok iyi anlatılmıştı. Tabii gelen yardımlarda bir o kadar tatlıydı. Tabii Anna karakterinden gözüme batan bir kaç şey oldu, düzenli oluşunun ima edilmesi saçmaydı bence, her insan düzenli olabilir ki Anna'da sıradan insanların düzenine sahipti. Acaba yazara göre bu sıradanlık onun için dünyanın en büyük şeyimi. Artık bu konuda nasıl bir düşünceyle yazmış yazar bilemiyorum am değişikti. :/ Yine de bunlara rağmen sevdim, sinema sever olup, sinema hakkında söyledikleri harikaydı. Fransızların sinemaya bu kadar değer verdiklerini bilmiyordum ve bu konu nedeniyle orada yaşayabilirim. Tabii Fransızca bilmem şart. :P
Birde St. Clair'ımız var. <3 Yaa yazar bu kadar mı iyi anlatır bir karakteri. Haa öyle ahım şahım bir  şeyi yok, hatta karakterini fazla mükemmel yapmamak için boyunu çok ama çok az kısa olarak yazmış. Yine de Anna gibi sevdik kendisini, sevgilisi olsa da olmasa da. :D Burada yazarı gerçekten tebrik ediyorum, St.Clair'ın sevgilisi oluşunu sürekli gözümüze sokup, Anna'yı kötü duruma düşürmek istememiş. Belli kitaplarda bu göze sokulunca ana karakter kötü insan konumuna düşüyor. Yazar gerçekten düşünüp yazmış her satırı ve karakteri.
Bunların yanı sıra St.Clari için o kadar güzel tanımlar eklemiş ki yazar cidden bayıldım. Tam bir ergen gibi davranıyorum diyemem, okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Böyle aşklar kalmamış be Sebastian, bizde okuyup hayran kalıyoruz işte. :D 



Diğer karakterlerden Meredith, Josh ve Rashmi'yi sevdim. Josh Isla ve Mutlu Son'da yer alacak ve inanılmaz merak ediyorum. Bu kitapta çok içine kapanık ve gizemli bir karakterdi ki Isla'da az da olsa gözüküyor ve nasıl biri olduğunu hemen anlıyoruz. Gerçekten inanılmaz derecede merak ediyorum bu karakterleri, umarım hayal kırıklığı olmaz.
Şimdi bundan sonra Lola ve Komşu Çocuğu tekrardan okuyacağım. Doğrusu pek sevmemiştim o kitabı, hatta aldığım için üzüldüm ama bu kitaptan sonra Anna ve St.Clair çiftimizin de Lola'da yer alması tekrardan okuma neden oluyor. Tabii bunların yanı sıra serinin saçma bir şekilde çıkması da en büyük nedenlerden biri olabilir. :/ O yüzden en kısa zamanda Lola sonra ise serinin son kitabı Isla.^^


Kitap sıkmadan devam ediyor.Arada Paris hakkında bilgi vermesi yazarın konu hakkında iyi bilgiler edindiğini gösteriyor. Hem kültür hem aşk ve arkadaşlığı barındıran kitapları hep sevmişimdir. Bunlarla beraber okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir kitap. Belki bazı yerlerine kızıp, bu ne yaa diyebilirsiniz ama bunlara rağmen okumaya devam edin derim. :) 




Yazara gelecek olursak, beni Lola'da hayal kırıklığı içinden bıraktı ama bunda çıtayı baya yükseltti. Yukarıda da dediğim gibi umarım son kitap, Isla ve Mutlu Son Anna ve Fransız öpücüğü gibidir. Kitap hakkında daha fazla şey söylemek isterdim ama iyice ergen konumuna düşmeye gerek yok. :D Ergen dedim ama yine de küçük, büyük fark etmez herkes okusun derim. Çok tatlı ve çabuk biten bu seriyi tavsiye ediyorum. Eğer beğenmezseniz sırf kapakları içinde kitaplığınızda durabilir. :)
Ve en önemli konu ise seriye başlayacak olanlar çıkış tarihlerine göre alıp, okumasınlar. İlk Anna ve Fransız Öpücüğü, sonra Lola ve Komşu Çocuk en sonda Isla ve Mutlu Son^^
Yayınevi neden böyle çıkarmış halen daha bilmiyorum ama hazır seri tamamlanmış böyle okumaya devam edin. :)


Seri sıralaması ve kapakları böyle. Yabancı Yayınları orijinal kapakları kullanmayı tercih etmiş, iyi de yapmış. :)



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

"Annem Amerikalı," dedi sakince. "Babam Fransız. San Francisco'da doğdum ve Londra'da büyüdüm."


*****


St. Clair kendi kendine gülümsedi. "Sarı perçemini sevdim," dedi sonunda. Öne uzandı ve hafifçe saçıma dokundu. "Saçın mükemmel."


*****

Paris'i özlüyordum ama ev değildi. Daha ziyade...bunu özlüyordum. Telefonun öbür ucundan gelen sıcaklığı. Evin bir yer değil de insan olması mümkün müydü? Eskiden Bridgette evimdi. Belki de St.Clair yeni evimdir.


*****

Onu inceledim. Serçeparmağının tırnağını kemiriyordu. Okuduğu kitap güzel olmalıydı. Serçeparmağı heyecanlı ya da mutlu demekti, başparmak ise düşünceli ya da endişeli. Bu hareketlerin anlamlarını biliyor olmama şaşırdım. Onu ne kadar yakından incelemiştim ki?





Bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^